07-07-2017, 00:55
Av. Tutku DİNÇER, Mahkeme ve Konu Kapanış Yazısı;
Kayseri İl Temsilciliği’nin bütün uyarılarımıza rağmen, Federasyon yöneticilerinin de desteğini alarak başlattığı UCUBE MADALYA VE DERECE GASBI uygulaması, TAHKİM KURULUNUN Federasyon ve Kurullarına “SİZ BU İŞTEN ANLAMIYORSUNUZ” dercesine oy birliği ile aldıkları LEHİMİZDE kararla sonuçlanmıştı.
Tahkim Kurulunun almış olduğu karardan sonra bunca zaman geçmesine rağmen, hala Kurul Kararı yerine getirilmedi.
Kararın uygulanmaması bizim için önemli mi? Değil elbette ki. Biz verilecek 2 TL maddi değeri olan madalyanın hiçbir zaman peşinde olmadığımızı sürekli dillendirdik.
Hele hele derece almadıkları halde işgüzar İl Temsilciliği tarafından derece almış gibi ilan edilen ve kendilerine ulufe dağıtır gibi dağıtılan madalyaların diğer çocuklardan tekrar alınması gibi bir hedefimiz hiç olmadı. Çünkü onlar da çocuktu ve bu gelişmelerden haberdar değillerdi. Dedim ya Federasyona şirin gözükmek isteyen İŞGÜZARLARIN MARİFETİ DİYE.
Bizim için buhranlı olan bu sürecin formumuzda değerlendirilmesi esnasında da bir takım tatsız olaylara şahit olduk ne yazık ki.
Bunlardan en önemlilerinden birisi de daha sonra Oğlum ile aynı yaşta olduğunu öğrendiğim, yani evladım yaşındaki Sayın Av. Tutku DİNÇER ile Özgür Satranç Formu ve Özel mesaj sisteminde aramızda geçen yazışmaların farklı değerlendirilmesi sonucu konunun Mahkemelere kadar taşınması oldu. Bu olay beni samimi olarak üzdü. Hayatımda ilk defa SANIK unvanına sahip oldum. Gerekçe “Çocuğumun hakkı yendi diye Federasyona ve Federasyonun yanında yer alanlara karşı canı yanan bir baba olarak isyanım esnasında sarf ettiğim bana göre art niyetli olmasa da UÇ SÖZLER”.
Nitekim Sayın Av. Tutku DİNÇER tarafından hukuki süreç başlatıldı. Yerel Mahkeme Sayın Av. Tutku DİNÇER’ in avukatına ödenmesi gereken 1500 TL harici küçük bir miktar para cezasına çaptırdı. Facebook’ ta bir yorumunda karşısındaki kişiye sadece ve sadece “Mikserlik yapma” diyen bir kişinin hakaret cezası aldığı bir hukuk sisteminde bu ceza normaldi sanki. Ancak üst mahkeme hakkımız olduğunu bilen ve özellikle Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması kararının dikkate alınmadığını gören Avukat kardeşim Davayı Yargıtay’ a taşıdı.
O gündür bu gündür dosyamız Yargıtay’ da sıra beklerken Avukatım, Sayın Av. Tutku DİNÇER’ in davadan vaz geçtiği haberini iletti.
Mahkemenin kazanılıp kaybedilmesi veya olayın hiç birimizi üzmeyecek boyuttaki maddi kısmı hiç mi hiç önemli değildi benim için. Önemli olan kısmı, aynı camia içerisinde yaşanmaması gereken bir olay olmasıydı.
Bizler için halk arasında konuştuğumuz ve bizlerin hakaret veya suç olarak görmediğimiz sözler veya deyimler demek ki hukuken suç teşkil ediyor ki Mahkememiz bu kararı vermiştir. Mahkemenin de Tutku kardeşimin kararına da saygı duyuyor, tatsızlığı sürdürmediği için teşekkür ediyorum.
Dava açılmadan hem formdan hem Tutku Bey’ e özelden yazıp defalarca özür dilediğime inanıyorum. Ancak hukuken veya Tutku Bey’ in gözünde o özürlerim özür olarak yer bulmamış olacak ki olayı Mahkemeye taşındı. Saygı duyuyorum.
Dava devam ederken nasıl bir özür dilemem gerektiğini sormam yanlış anlaşılır düşüncesiyle soramadım. Haksız veya hatalı olunduğunda özür dilemenin erdemlilik olduğunu sürekli dillendiren biriyim. Dava kapandığına göre artık yanlış anlaşılma da olmayacaktır. Başlangıçta da belirttiğim gibi Sayın Av. Tutku DİNÇER hem öz evladım yaşında hem de 33 yıllık öğretim elemanlığım döneminde mezun ettiğim binlerce öğrencimden daha küçük yaştadır. Beni üzen evladım konumundaki biri ile bu süreci yaşamak oldu. Ben can havliyle uç laflar sarf etmiş ve Sayın Tutku DİNÇER’ i hakaret amacı gütmesem de üzmüşüm o anlaşılıyor. Hem Av. Tutku DİNÇER’ den hem de Formda istemeden kırdığım, incittiğim kardeşlerim varsa hepsinden de ÖZÜR DİLİYORUM.
Mahkeme devam etse ve ister lehimde, ister aleyhimde sonuçlanmış olsaydı, bütün samimiyetimle ve yeminle söylüyorum bu özür dilemeyi yine yapacaktım.
Her mesleğin kendisine has özellikleri vardır. Bu özellikler iyi niyetle eğitim amaçlı kullanılmalıdır. Bir trafik polisi, bir maliyeci, bir müfettiş ceza yazmak istediği zaman karşı tarafta açık bulamaması mümkün değildir. Çok uzun yıllardan beri, İş Güvenliği ve İş Kazaları hususunda Mahkeme Bilirkişiliklerim mevcuttur. İnanın mesleğimizin gereğini ve sanayicilerimizin samimi olarak bilemeyip uygulamadıkları kuralları katı olarak isteyip ceza yolunu seçelim, ülkemizde tek bir açık sanayi kuruluşu kalmaz. Toplumda aydın kesim eğitici olmalıdır. Her doğru bilinen, her açık, her hata kasıt yoksa cezalandırılmamalıdır.
Olayımızda Av. Tutku DİNÇER kardeşimiz konuyu hukuki boyuttan ele alarak kendi yorumlarını yapmıştı. Her ne kadar Üst Mahkeme statüsünde olan ve ülkemizin elit hukukçularının görev aldığı Tahkim Kurulu bizim görüşümüz doğrultusunda karar vermiş olsa da Av. Tutku DİNÇER kardeşimin görüşlerine tepki vermemeliydim.
Bizzat yaşadığım bir olay; Rektör Yardımcımız çok büyük bir trafik kazası geçirdiğinde Rektörümüz dâhil hastaneye geçmiş olsuna gitmiştik. Tam o esnada hastamızın yaşlı halası da pür telaş içeri girdi ve yeğeninin hayati tehlikesi olmadığını görünce “Oh çok şükür sende ne var ki? O arabadan sağ çıktığına şükret. Geçen bizim evin önünde olan küçücük bir trafik kazasında adam VIK DİYE ÖLDÜ GİTTİ.” Deyiverince ortalık buz kesti.
Şimdi bu teyze yalan mı söyledi? Hayır. Kötü niyetli mi? Hayır. Aklı sıra teselli etti ve DOĞRU OLANI dillendirdi olayın şoku ile. Demek ki her yerde her doğru yer bulmuyor.
Bizim o dönemimizde bizim psikolojimizi anlayamayan ve olur olmaz yorum yazanlardan da bir özür dilemesini beklemek herhalde bizim de hakkımız olsa gerek.
Hani sinema filmleri sonunda olayın kahramanlarının son durumları açıklanır ya;
Olayın kahramanı kızım; Olayın başladığı günden itibaren İlimizde hiçbir turnuvaya dâhil olmak istemedi. Türkiye genelinde de sadece ve sadece 2015 Kulüpler Şampiyonasında oynadı. Yani biz büyüklerin sayesinde SATRANÇA KÜSTÜ. Sebep olanlar ve destekçileri memnun musunuz?
Federasyon ve yönetimi, aynen bildiğimiz gibi. Konuşmaya bile değmez.
Satranç ile uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen sırf sosyal etkinliklerde başarılı olmasını göz önüne alarak bizzat benim atanmasına vesile olduğum İl Temsilcisi; Gününü gün ediyor, aile şirketi mantığı ile çalışıyor ve hayal bile edemeyeceği saltanatı sürüyor.
Av. Tutku DİNÇER, Türkiye Satranç Federasyonu Disiplin Kurulu ikinci sıra Yedek Üyesi seçilmiş durumda. Mağdur edilen çocuklarımızı mağdur edenlere gerekli yaptırımlarını bekliyoruz.
Formda aleyhimde verip veriştiren ve bilgi sahibi olmadan “Bunlar madalya verilmesine rağmen, madalya seçiciliği yapıyorlar.” yalanını uydurarak olayı saptıran Resul; Toz kondurmadığı İl temsilcisinin çocukları ve yakınları ile kursiyer öğrenci kapma yarışını kaybetmiş durumda ve İl temsilcisi ve birileri hakkında sürekli Federasyona şikâyet ve yakınmalarda bulunuyormuş.
Katkısı olanlar, Ne dersiniz VİCDANEN RAHAT MISINIZ, MUTLU MUSUNUZ BU GELİŞMELERDEN?
Formda bizleri sabırla takip eden herkese teşekkürler diyor? Konuyu kendi açımdan kapatıyorum.
Selam, saygı ve sevgilerimle.
Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ
Kayseri İl Temsilciliği’nin bütün uyarılarımıza rağmen, Federasyon yöneticilerinin de desteğini alarak başlattığı UCUBE MADALYA VE DERECE GASBI uygulaması, TAHKİM KURULUNUN Federasyon ve Kurullarına “SİZ BU İŞTEN ANLAMIYORSUNUZ” dercesine oy birliği ile aldıkları LEHİMİZDE kararla sonuçlanmıştı.
Tahkim Kurulunun almış olduğu karardan sonra bunca zaman geçmesine rağmen, hala Kurul Kararı yerine getirilmedi.
Kararın uygulanmaması bizim için önemli mi? Değil elbette ki. Biz verilecek 2 TL maddi değeri olan madalyanın hiçbir zaman peşinde olmadığımızı sürekli dillendirdik.
Hele hele derece almadıkları halde işgüzar İl Temsilciliği tarafından derece almış gibi ilan edilen ve kendilerine ulufe dağıtır gibi dağıtılan madalyaların diğer çocuklardan tekrar alınması gibi bir hedefimiz hiç olmadı. Çünkü onlar da çocuktu ve bu gelişmelerden haberdar değillerdi. Dedim ya Federasyona şirin gözükmek isteyen İŞGÜZARLARIN MARİFETİ DİYE.
Bizim için buhranlı olan bu sürecin formumuzda değerlendirilmesi esnasında da bir takım tatsız olaylara şahit olduk ne yazık ki.
Bunlardan en önemlilerinden birisi de daha sonra Oğlum ile aynı yaşta olduğunu öğrendiğim, yani evladım yaşındaki Sayın Av. Tutku DİNÇER ile Özgür Satranç Formu ve Özel mesaj sisteminde aramızda geçen yazışmaların farklı değerlendirilmesi sonucu konunun Mahkemelere kadar taşınması oldu. Bu olay beni samimi olarak üzdü. Hayatımda ilk defa SANIK unvanına sahip oldum. Gerekçe “Çocuğumun hakkı yendi diye Federasyona ve Federasyonun yanında yer alanlara karşı canı yanan bir baba olarak isyanım esnasında sarf ettiğim bana göre art niyetli olmasa da UÇ SÖZLER”.
Nitekim Sayın Av. Tutku DİNÇER tarafından hukuki süreç başlatıldı. Yerel Mahkeme Sayın Av. Tutku DİNÇER’ in avukatına ödenmesi gereken 1500 TL harici küçük bir miktar para cezasına çaptırdı. Facebook’ ta bir yorumunda karşısındaki kişiye sadece ve sadece “Mikserlik yapma” diyen bir kişinin hakaret cezası aldığı bir hukuk sisteminde bu ceza normaldi sanki. Ancak üst mahkeme hakkımız olduğunu bilen ve özellikle Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması kararının dikkate alınmadığını gören Avukat kardeşim Davayı Yargıtay’ a taşıdı.
O gündür bu gündür dosyamız Yargıtay’ da sıra beklerken Avukatım, Sayın Av. Tutku DİNÇER’ in davadan vaz geçtiği haberini iletti.
Mahkemenin kazanılıp kaybedilmesi veya olayın hiç birimizi üzmeyecek boyuttaki maddi kısmı hiç mi hiç önemli değildi benim için. Önemli olan kısmı, aynı camia içerisinde yaşanmaması gereken bir olay olmasıydı.
Bizler için halk arasında konuştuğumuz ve bizlerin hakaret veya suç olarak görmediğimiz sözler veya deyimler demek ki hukuken suç teşkil ediyor ki Mahkememiz bu kararı vermiştir. Mahkemenin de Tutku kardeşimin kararına da saygı duyuyor, tatsızlığı sürdürmediği için teşekkür ediyorum.
Dava açılmadan hem formdan hem Tutku Bey’ e özelden yazıp defalarca özür dilediğime inanıyorum. Ancak hukuken veya Tutku Bey’ in gözünde o özürlerim özür olarak yer bulmamış olacak ki olayı Mahkemeye taşındı. Saygı duyuyorum.
Dava devam ederken nasıl bir özür dilemem gerektiğini sormam yanlış anlaşılır düşüncesiyle soramadım. Haksız veya hatalı olunduğunda özür dilemenin erdemlilik olduğunu sürekli dillendiren biriyim. Dava kapandığına göre artık yanlış anlaşılma da olmayacaktır. Başlangıçta da belirttiğim gibi Sayın Av. Tutku DİNÇER hem öz evladım yaşında hem de 33 yıllık öğretim elemanlığım döneminde mezun ettiğim binlerce öğrencimden daha küçük yaştadır. Beni üzen evladım konumundaki biri ile bu süreci yaşamak oldu. Ben can havliyle uç laflar sarf etmiş ve Sayın Tutku DİNÇER’ i hakaret amacı gütmesem de üzmüşüm o anlaşılıyor. Hem Av. Tutku DİNÇER’ den hem de Formda istemeden kırdığım, incittiğim kardeşlerim varsa hepsinden de ÖZÜR DİLİYORUM.
Mahkeme devam etse ve ister lehimde, ister aleyhimde sonuçlanmış olsaydı, bütün samimiyetimle ve yeminle söylüyorum bu özür dilemeyi yine yapacaktım.
Her mesleğin kendisine has özellikleri vardır. Bu özellikler iyi niyetle eğitim amaçlı kullanılmalıdır. Bir trafik polisi, bir maliyeci, bir müfettiş ceza yazmak istediği zaman karşı tarafta açık bulamaması mümkün değildir. Çok uzun yıllardan beri, İş Güvenliği ve İş Kazaları hususunda Mahkeme Bilirkişiliklerim mevcuttur. İnanın mesleğimizin gereğini ve sanayicilerimizin samimi olarak bilemeyip uygulamadıkları kuralları katı olarak isteyip ceza yolunu seçelim, ülkemizde tek bir açık sanayi kuruluşu kalmaz. Toplumda aydın kesim eğitici olmalıdır. Her doğru bilinen, her açık, her hata kasıt yoksa cezalandırılmamalıdır.
Olayımızda Av. Tutku DİNÇER kardeşimiz konuyu hukuki boyuttan ele alarak kendi yorumlarını yapmıştı. Her ne kadar Üst Mahkeme statüsünde olan ve ülkemizin elit hukukçularının görev aldığı Tahkim Kurulu bizim görüşümüz doğrultusunda karar vermiş olsa da Av. Tutku DİNÇER kardeşimin görüşlerine tepki vermemeliydim.
Bizzat yaşadığım bir olay; Rektör Yardımcımız çok büyük bir trafik kazası geçirdiğinde Rektörümüz dâhil hastaneye geçmiş olsuna gitmiştik. Tam o esnada hastamızın yaşlı halası da pür telaş içeri girdi ve yeğeninin hayati tehlikesi olmadığını görünce “Oh çok şükür sende ne var ki? O arabadan sağ çıktığına şükret. Geçen bizim evin önünde olan küçücük bir trafik kazasında adam VIK DİYE ÖLDÜ GİTTİ.” Deyiverince ortalık buz kesti.
Şimdi bu teyze yalan mı söyledi? Hayır. Kötü niyetli mi? Hayır. Aklı sıra teselli etti ve DOĞRU OLANI dillendirdi olayın şoku ile. Demek ki her yerde her doğru yer bulmuyor.
Bizim o dönemimizde bizim psikolojimizi anlayamayan ve olur olmaz yorum yazanlardan da bir özür dilemesini beklemek herhalde bizim de hakkımız olsa gerek.
Hani sinema filmleri sonunda olayın kahramanlarının son durumları açıklanır ya;
Olayın kahramanı kızım; Olayın başladığı günden itibaren İlimizde hiçbir turnuvaya dâhil olmak istemedi. Türkiye genelinde de sadece ve sadece 2015 Kulüpler Şampiyonasında oynadı. Yani biz büyüklerin sayesinde SATRANÇA KÜSTÜ. Sebep olanlar ve destekçileri memnun musunuz?
Federasyon ve yönetimi, aynen bildiğimiz gibi. Konuşmaya bile değmez.
Satranç ile uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen sırf sosyal etkinliklerde başarılı olmasını göz önüne alarak bizzat benim atanmasına vesile olduğum İl Temsilcisi; Gününü gün ediyor, aile şirketi mantığı ile çalışıyor ve hayal bile edemeyeceği saltanatı sürüyor.
Av. Tutku DİNÇER, Türkiye Satranç Federasyonu Disiplin Kurulu ikinci sıra Yedek Üyesi seçilmiş durumda. Mağdur edilen çocuklarımızı mağdur edenlere gerekli yaptırımlarını bekliyoruz.
Formda aleyhimde verip veriştiren ve bilgi sahibi olmadan “Bunlar madalya verilmesine rağmen, madalya seçiciliği yapıyorlar.” yalanını uydurarak olayı saptıran Resul; Toz kondurmadığı İl temsilcisinin çocukları ve yakınları ile kursiyer öğrenci kapma yarışını kaybetmiş durumda ve İl temsilcisi ve birileri hakkında sürekli Federasyona şikâyet ve yakınmalarda bulunuyormuş.
Katkısı olanlar, Ne dersiniz VİCDANEN RAHAT MISINIZ, MUTLU MUSUNUZ BU GELİŞMELERDEN?
Formda bizleri sabırla takip eden herkese teşekkürler diyor? Konuyu kendi açımdan kapatıyorum.
Selam, saygı ve sevgilerimle.
Dr. Mustafa DÖRDÜNCÜ