‘Ağaca dayanma kurur insana dayanma ölür.’
Atasözümüz yüzyıllardır geçerliliğini korumaktadır.
Özgürlük aşığı birisi olarak yaptığım yapacağım işlerde kimseye dayanmam. Özgürlük aşığı olarak kendi dünya görüşüme aykırı düşünce ve eylem sistemleri eğer özgürlük istiyorlarsa onlara sıcak bakarım, saygı duyarım, yer yer ve zaman zaman onları desteklerim. Yeri ve zamanı geldiğinde de tüm gücümle eleştiririm.
Satranç alanında doğru bildiğim kendi düşüncelerime ters düşüncelere gücüm yettiğince karşı çıkarım. Kendi düşüncelerimin yanlış olduğunu sezinlediğimde, öğrendiğimde ise bu düşüncelerimden derhal vazgeçmeyi kendi gelişmem olarak görürüm.
Birliktelikler tarafımca saygı görür. Ama ‘onların emri altına girmek’ anlamında serdedilen düşünceye sadece gülüp geçerim.
Kendimi vazifeli olarak görürüm. Satranç alanında görebildiğim, duyabildiğim, kanaat getirdiğim yanlış uygulamalara, kuralsızlıklara, sportmenlik dışı düşünce ve eylemlere, haksızlıklara karşı çıkmaya kendimi vazifeli olarak görürüm. Bu vazifeden maddi çıkar sağlamam elbette. Sadece kendi kendime saygım ve satranca olan sevgimden dolayı karşı çıkarım. Herkes diğerini bazı konularda kendisi gibi bilirmiş. Vazifeli deyince maddi çıkar şeklinde ve yazılı anlaşmalar şeklinde anlaşılmasın bu. Kişilerin inandıkları doğrular TSF yi savunmayı gerektiriyorsa bu noktada TSF yi savunmaları onların vazifeleridir.
Yapılan hata için başhakemin özrü ortadadır. Yapılan bu hata kişiye karşı değildir. Bu hata satranç sporuna karşı yapılmış çok önemli bir hatadır. Bu hata enine boyuna ameliyat masasına yatırılmalıdır. Ama bu ameliyat masasından çekinenler sanıyorum o ameliyat masasından kalkamayacaklarını düşünmektedirler. Tüm korkuları bundandır. Bundan korktukları için konuyu ameliyat masasına yatıramamakta ve olayı farklı alanlara çekme çabasındadırlar. Konunun önemli ve sağlam bir ucu TSF ye bağlıdır. Olaya karışanları yargılayıp ceza verecek olan TSF dir. İşte bu noktada TSF nin elini rahatlatma şeklinde yazılan yazılar vazifeli yazılardır. Bu vazifeliliğin ispatı Özgür Satranç Forum’da öteden beri yazılan yazılardır. Başkaca bir ispata gerek olmadığı kanaatindeyim.
Konunun özü dağ gibi ortada durmaktayken bu özü dikkate almadan onu örtbas etmeye çalışmak satranç sporuna zarar vermektedir.
Atasözümüz yüzyıllardır geçerliliğini korumaktadır.
Özgürlük aşığı birisi olarak yaptığım yapacağım işlerde kimseye dayanmam. Özgürlük aşığı olarak kendi dünya görüşüme aykırı düşünce ve eylem sistemleri eğer özgürlük istiyorlarsa onlara sıcak bakarım, saygı duyarım, yer yer ve zaman zaman onları desteklerim. Yeri ve zamanı geldiğinde de tüm gücümle eleştiririm.
Satranç alanında doğru bildiğim kendi düşüncelerime ters düşüncelere gücüm yettiğince karşı çıkarım. Kendi düşüncelerimin yanlış olduğunu sezinlediğimde, öğrendiğimde ise bu düşüncelerimden derhal vazgeçmeyi kendi gelişmem olarak görürüm.
Birliktelikler tarafımca saygı görür. Ama ‘onların emri altına girmek’ anlamında serdedilen düşünceye sadece gülüp geçerim.
Kendimi vazifeli olarak görürüm. Satranç alanında görebildiğim, duyabildiğim, kanaat getirdiğim yanlış uygulamalara, kuralsızlıklara, sportmenlik dışı düşünce ve eylemlere, haksızlıklara karşı çıkmaya kendimi vazifeli olarak görürüm. Bu vazifeden maddi çıkar sağlamam elbette. Sadece kendi kendime saygım ve satranca olan sevgimden dolayı karşı çıkarım. Herkes diğerini bazı konularda kendisi gibi bilirmiş. Vazifeli deyince maddi çıkar şeklinde ve yazılı anlaşmalar şeklinde anlaşılmasın bu. Kişilerin inandıkları doğrular TSF yi savunmayı gerektiriyorsa bu noktada TSF yi savunmaları onların vazifeleridir.
Yapılan hata için başhakemin özrü ortadadır. Yapılan bu hata kişiye karşı değildir. Bu hata satranç sporuna karşı yapılmış çok önemli bir hatadır. Bu hata enine boyuna ameliyat masasına yatırılmalıdır. Ama bu ameliyat masasından çekinenler sanıyorum o ameliyat masasından kalkamayacaklarını düşünmektedirler. Tüm korkuları bundandır. Bundan korktukları için konuyu ameliyat masasına yatıramamakta ve olayı farklı alanlara çekme çabasındadırlar. Konunun önemli ve sağlam bir ucu TSF ye bağlıdır. Olaya karışanları yargılayıp ceza verecek olan TSF dir. İşte bu noktada TSF nin elini rahatlatma şeklinde yazılan yazılar vazifeli yazılardır. Bu vazifeliliğin ispatı Özgür Satranç Forum’da öteden beri yazılan yazılardır. Başkaca bir ispata gerek olmadığı kanaatindeyim.
Konunun özü dağ gibi ortada durmaktayken bu özü dikkate almadan onu örtbas etmeye çalışmak satranç sporuna zarar vermektedir.