06-03-2019, 12:43
Benzer başlıklar altında benzer konularda çok fazla yazı var. Bunlara ilişkin görüş bildirmek istedim. Sıra ile gideceğim:
1- Türkçe yazım kurallarına dikkat ederek yazmak önemlidir. “Boş verin kuralları, anlaşılıyor ya, siz TDK temsilcisi misiniz?” anlamında açıklamaları yadırgarım. Forum da olsa kişilerin yazdıklarına özen göstermesi gerekir. Diğer yandan ortalığı dağıtmaya meraklı yaramaz çocuk gibi klavyenin başına geçip aklına geleni aklına geldiği anda forum sayfalarına boca etmek, başlık üstüne başlık açıp forumu yazıya boğmak, kendi yazdığına yorum eklemek forum yazılarını okumayı zorlaştırıyor ve sıkıcı hale getriyor. Bu yaramaz çocuğa sormak isterim nedir şu “sabotecilik, saboteci.” Baltalayan, baltalayıcı, sabote eden, sabotajcı, sabotajcılar? Bir de birlikte ve dahi alamına gelen “de/da”ları karıştıranlar için basit bir yöntem önerisi sunmak isterim. Cümlenin anlamını olmasa da bozmayan “de/da”lar ayrı yazılır, dahi anlamındadır. Parmağınızla “de/da”yı kapatıp cümleyi okuyun anlamı bozuluyorsa bitişik bozulmuyorsa ayrı yazın.
2- Forumda Mojo’dan bahsedilince baktım gerçekten yine yazmaya başlamış. Ona da itirazım var. Bir kere sırtını ağabeyine dayamış, onun söylediklerini tartışılmaz doğru kabul edip yorum yapıyor. Kendi bilgisine güveni olan birinden bunu beklemem. Şu satranç dışı kimseleri küçümsemekten vazgeçin. Sıfat ve donanımları bırakıp ne yanlış ne yanlış yapılıyor onu yazın. Çünkü burada kim satranç içi kim dışı o da çok tartışma götürür. İyi satranç oynamak bütün konulara hakim olmak anlamını taşımaz. Kimileri ise iyi satranç oynayamaz ama bu oyuna sempati ya da hayranlık duyabilir ve katkı sağlamak isteyebilir. Bunu yadırgamamak, küçümsememek gerekir. Örneğin satranç velileri çocuklarının bu dala ilgi duymasını istiyorlarsa demek ki satrancı önemsiyorlardır. Burada belki eleştirilmesi gereken danışmama ve kadro seçme konusundaki tutumlarıdır. Satrancın gerçekten içinden gelen hatırı sayılır güçte oyuncu olan, satranç kültürü ve tarihini iyi bilen iki kişi Türkiye Satranç Federasyonuna başkan olmuştur. Biri Hayri Özbilen (çok kısa bir dönem) diğeri Kahraman Olgaç’tır. İkincisinin başkanlığını yakından yaşadım. Sorayım Mojo’ya çok farklı ne vardı?
3- Şu veli şikayetine gelince,
a. Organizatör büyük hata yapmıştır. Burada “bir kişinin şikayetini doğru mu kabul edeceksiniz hiç soruşturmayacak mısınız?” argümanı havada kalıyor. Çünkü ben organizatörün bir açıklamasına rastlayamadım.
b. Oyun salonuna giren veliler büyük hata yapmışlardır.
c. Hakemler velilerin oyun salonuna girmesine engel olmadıkları için hata yapmışlardır.
d. Aslında oyuncular da hatalıdır. 4-5 taş geride birinin ki anladığım kadarı ile bunlar acemi değil, pat beklentisi içinde olması pek de centilmence bir davranış değildir.
e. 4-5 taş ilerde birinin mat için bu kadar zaman kaybetmesi de bende sanki bilerek üstünlüğünün tadını çıkarmak için oyunu uzattığı izlenimi yaratıyor. Tabii ki bunlar tahmin yürütme. Oyunları notasyon üzerinde bari görebilsem daha isabetli fikir yürütebilirim.
f. Sonuç olarak bir yanlışlar zinciri yaşanmış görünüyor. Umarım yetkililer de harekete geçmiştir.
4- Son olarak şu makbuz meselesi! Bakıyorum kimileri vergi yükümlülüğüne düşkün sorumlu vatandaş rolüne soyunmuş. Öncelikle iddialar belgeye dayanmalıdır. Diğeri de makbuzsuz işlem yapıp yapmamak. Burada “günahsız olan ilk taşı atsın” sözü akla geliyor. Evinizin su borusu patladı, tamirci geliyor, yapıyor ver bin lira diyor. Makbuz istiyorsun o zaman bin üç yüz diyor. Kaş kişi al o zaman üç yüz daha sana diyor? Makbuz isteme ve verme meselesinde kısıtlı bütçesi olan insanların hesap yapması bence ayıp değildir. Herkes ilkin imkanları ölçüsünde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Adil vergi sistemini, adil ücret sistemini hayata geçirmeyenler utansın.
1- Türkçe yazım kurallarına dikkat ederek yazmak önemlidir. “Boş verin kuralları, anlaşılıyor ya, siz TDK temsilcisi misiniz?” anlamında açıklamaları yadırgarım. Forum da olsa kişilerin yazdıklarına özen göstermesi gerekir. Diğer yandan ortalığı dağıtmaya meraklı yaramaz çocuk gibi klavyenin başına geçip aklına geleni aklına geldiği anda forum sayfalarına boca etmek, başlık üstüne başlık açıp forumu yazıya boğmak, kendi yazdığına yorum eklemek forum yazılarını okumayı zorlaştırıyor ve sıkıcı hale getriyor. Bu yaramaz çocuğa sormak isterim nedir şu “sabotecilik, saboteci.” Baltalayan, baltalayıcı, sabote eden, sabotajcı, sabotajcılar? Bir de birlikte ve dahi alamına gelen “de/da”ları karıştıranlar için basit bir yöntem önerisi sunmak isterim. Cümlenin anlamını olmasa da bozmayan “de/da”lar ayrı yazılır, dahi anlamındadır. Parmağınızla “de/da”yı kapatıp cümleyi okuyun anlamı bozuluyorsa bitişik bozulmuyorsa ayrı yazın.
2- Forumda Mojo’dan bahsedilince baktım gerçekten yine yazmaya başlamış. Ona da itirazım var. Bir kere sırtını ağabeyine dayamış, onun söylediklerini tartışılmaz doğru kabul edip yorum yapıyor. Kendi bilgisine güveni olan birinden bunu beklemem. Şu satranç dışı kimseleri küçümsemekten vazgeçin. Sıfat ve donanımları bırakıp ne yanlış ne yanlış yapılıyor onu yazın. Çünkü burada kim satranç içi kim dışı o da çok tartışma götürür. İyi satranç oynamak bütün konulara hakim olmak anlamını taşımaz. Kimileri ise iyi satranç oynayamaz ama bu oyuna sempati ya da hayranlık duyabilir ve katkı sağlamak isteyebilir. Bunu yadırgamamak, küçümsememek gerekir. Örneğin satranç velileri çocuklarının bu dala ilgi duymasını istiyorlarsa demek ki satrancı önemsiyorlardır. Burada belki eleştirilmesi gereken danışmama ve kadro seçme konusundaki tutumlarıdır. Satrancın gerçekten içinden gelen hatırı sayılır güçte oyuncu olan, satranç kültürü ve tarihini iyi bilen iki kişi Türkiye Satranç Federasyonuna başkan olmuştur. Biri Hayri Özbilen (çok kısa bir dönem) diğeri Kahraman Olgaç’tır. İkincisinin başkanlığını yakından yaşadım. Sorayım Mojo’ya çok farklı ne vardı?
3- Şu veli şikayetine gelince,
a. Organizatör büyük hata yapmıştır. Burada “bir kişinin şikayetini doğru mu kabul edeceksiniz hiç soruşturmayacak mısınız?” argümanı havada kalıyor. Çünkü ben organizatörün bir açıklamasına rastlayamadım.
b. Oyun salonuna giren veliler büyük hata yapmışlardır.
c. Hakemler velilerin oyun salonuna girmesine engel olmadıkları için hata yapmışlardır.
d. Aslında oyuncular da hatalıdır. 4-5 taş geride birinin ki anladığım kadarı ile bunlar acemi değil, pat beklentisi içinde olması pek de centilmence bir davranış değildir.
e. 4-5 taş ilerde birinin mat için bu kadar zaman kaybetmesi de bende sanki bilerek üstünlüğünün tadını çıkarmak için oyunu uzattığı izlenimi yaratıyor. Tabii ki bunlar tahmin yürütme. Oyunları notasyon üzerinde bari görebilsem daha isabetli fikir yürütebilirim.
f. Sonuç olarak bir yanlışlar zinciri yaşanmış görünüyor. Umarım yetkililer de harekete geçmiştir.
4- Son olarak şu makbuz meselesi! Bakıyorum kimileri vergi yükümlülüğüne düşkün sorumlu vatandaş rolüne soyunmuş. Öncelikle iddialar belgeye dayanmalıdır. Diğeri de makbuzsuz işlem yapıp yapmamak. Burada “günahsız olan ilk taşı atsın” sözü akla geliyor. Evinizin su borusu patladı, tamirci geliyor, yapıyor ver bin lira diyor. Makbuz istiyorsun o zaman bin üç yüz diyor. Kaş kişi al o zaman üç yüz daha sana diyor? Makbuz isteme ve verme meselesinde kısıtlı bütçesi olan insanların hesap yapması bence ayıp değildir. Herkes ilkin imkanları ölçüsünde yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır. Adil vergi sistemini, adil ücret sistemini hayata geçirmeyenler utansın.