12-07-2020, 12:28
Taylan bey, ben yormumu sizin satrancınızı geliştirme isteğiniz üzerine yazmıştım. Yani yetişkin eğitimi içindi. Çocuk eğitimine girince iş değişir. Çocuk psikolojisi ve eğitimi almadım yalnızca deneyimlerimden yola çıkarak yorum yababilir ya da tavsiyede bulunabilirim.
Deyim yerindeyse burnunun ucunu göremeyecek seviyede çocuklara ağırlıklı teorik eğitim vermenin faydası fazla olmaz. Pratik ve teori birlikte götürülmelidir. Pratik derken sınıf arkadaşlarıyla oyun oynamayı kastetmiyorum. Oynama eylemini çoğunlukla öğretmenleriyle yapmalılar ki öğretmen yaptığı hamleyi geldiği konumu yorumlayabilsin. Bu noktada “çocuklara güçlü antrenöre ne gerek var” söylemine de değinmek gerekiyor. Öğretmen en azından ortalama bir güçte olmalı ki hamleleri ve konumu doğru ya da makul yorumlayabilsin. Ben şuna çok şahit oldum. Çocuğun velisi ya da öğretmeni satranç biliyor ama güçlü değil. Ben çocuğun oyununa bakıyorum bir konuma geliyoruz velisi ya da öğretmeni çocuğa çıkışıyor, diyor ki örneğin, “ oğlum burada niye atı almadın” çocuk mahçup ama aslında oynarken görmüş şimdi unutmuş, ben müdahale ediyorum “atı alamıyor doğru oynamış” diyorum. "Çünkü atı aldığında rakibinin hamlesi var." Böyle durumlarla satranç eğiticiliği hayatımda çok karşılaştım. Kısaca güçlü olmayan öğretmen ya da veli çok yorum yapmamalı. Tamam eğitim versin ama kitap takip etsin, kitabı aktarsın. Taktik yorumlarını da mutlaka bilgisayar yardımı ile yapsın. Yoksa yanlış şeyler söylüyor ya da öğretiyor. 6-10 aralığında satranca yeni başlangıç yapmış çocuklara taktik eğitim verirken teorik bilgiler aktarılmalıdır. Yani bir mat bulmacası çözdürüyorsanız mat edecek taraf ne gibi üstünlükler almış da böyle bir şans yakalamış buna değinilmelidir. Açılış bilgilerinde varyantlar üzerinde değil ana fikirler üzerinde durulmalıdır. Çoğu açılışlarda normal gibi gözüküp ani kaybeden taktik hamleler vardır, Caro-Kann’da e6’daki atın alınamaması, iki atta Axd5 yerine Aa5, İsp’da d4 sürüşünde filin düşmesi, Ae4 alışındaki karşılıklı numaralar, d4’te g5’in düşmesi hemen aklıma gelen öğrenilmesi gerekenler. Malum açılışta taş kaybederseniz oyunun tadı tuzu kaçar! Böyle taş kaybıyla ya da matla sonuçlanan bir dolu kritik açılış hatası hamleleri var. Bunlar bilinmeli. Tek taş kaldığında en çabuk nasıl mat eder bilmeli, bir piyon arttırdığında onu nasıl vezir yapar bilmeli yani şah piyon oyun sonları. Sonuç olarak teori taktiğin ekmek arası gibi anlatılmalı. Öğrenci özel olmayan konumlarda üç ya da daha çok hamle ötesini görebiliyorsa (çünkü bazen öyle özel karışık konumlar oluşur ki bir hamle sonrasını bile zor hesaplarsınız) teorik eğitimler ağırlık kazanır.
6-14 demişsiniz. Eğer çocuk 10 yaş üzerindeyse ya da yetenekli ya da 3 yıl veya daha uzun süredir satranca eğilmişse teorik eğitim konu konu aktarılır. Burada genellikle hangi konu daha önemli diye sorulmaktadır. Bana kalırsa hepsi birbirinden önemlidir. Bu nedenle bütün konular dönüşümlü ele alınabilir. Yalnız açılış teorilerini oyun inceleme anında ele almak gerekir. Eğer çocuğun seçtiği uzmanlaşmak istediği bir açılış yoksa ki çocuk yaşta bu genellikle olmaz, açılış teorileri de çok kapsamlı ve geniş olduğundan zaman kaybı yaratabilir. Ustaların oyununu incelerken, oyun oynadıktan sonra kendi oyununu incelerken başlanğıç teorilerine ne kadar uyulmuş nerede hata yapılmış bunu anlamak için açılış kitapları karıştırmak gerekir. Bunun için yardımcı olacak sayısız web sitesi var. Bizim zamanımızın en iyi kaynağı ECO idi. Zaten kodlar da onundur. 5 cilttir epey de pahalıdır.
Psikolojik durum önemlidir ama temel neden değildir. Bu yaş gruplarında çok taktik hata yapılır kaybeden büyük hatayı yapmayan da kazanır. Temel sorun görmemektir. 1100-1300 seviyesinde piyon ya da taş ayağında hamlelerce taşın kaldığına tanık olmuşumdur. Ne o görür ne öteki. Yani başlangıç seviyesi küçük yaş gruplarında temel sorun taktiğe olan yabancılıktır.
Veliler evet önemli bir sorundur. Bir çeşit çocuklarına takım tutar gibi davranmaktadırlar. Bu bakımdan öncelikle velilere satrancın nasıl bir spor olduğunu nasıl davranmaları gerektiğini anlatmak gerekir. Bunun için de bilgili, deneyimle kişilerden yardım almak gerekir. Gereken önem veriliyor mu? Hayır!
Satranç için ilk başlangıç yaptırılıyorsa haftalık iki saat yeterli. Ama zaten satrancı seçmiş ve sevmiş bir grubun dersinden bahsediyorsak 4-6 veya daha çok yapabilmeliyiz. Yoksa çocuklar kursa gider. Burada önemli olan bu saatleri doldurabilecek kapasitede bir öğretmene ihtiyaç var. Ağırlıklı olarak oyun oynamak, yeni bilgiler ve teknikler kazanamamak öğrencileri satrançtan uzaklaştırabilir.
Taktik ve strateji birlikte yürür. Konular eşit ağılıklı dağılsa iyi olur. Örneğin ben 6 saatlik bir ders programı düşünsem, 2 saatinde strateji ağırlıklı oyun incelemesi yaparım ki burada açılış teorisi de işlenir, stratejik bilgiler aktarılır önemli anların düşünülmesi sağlanır. Bir saatinde oyun sonu çalıştırırım ve şah piyondan başlarım, sonra kale finali vb (niye bir saat, aslında oyun sonu çok önemlidir ama çocuklara sıkıcı gelmekte ve kendilerini geri çekmektedirler bu yüzden fazla zorlamamak gerekir diye düşünüyorum), bir saat de öğrencilerin seviyesine uygun mat problemi, kombinezon çözümü işlerim, bir saat ben öğrencilerimle oyun oynar kendi hallerinde oynadıklarında neler yepıyorlar bakarım hatalarını anlatırım, bir saat de klasik açılışlardan başlamak üzere örnek oyunlarla açılış bilgi ve fikirleri aktarırım. Arada bir de (örneğin iki haftada bir) son saatleri anlatımlardan birinin yerine serbest oyuna bırakırım ki burada eşleştirmeyi aralarındaki güç dengesine göre ben yönetirim. Güçlü güçlü ile pratik yapmalıdır.
Yarışmalar için sınıftan çok seviye önemli. Öğrenci başkalarıyla yarışabilecek duruma gelmiş olmalı. Sadece seviye değil mücadele olgunluğu da kazanmış olmalı. Yoksa hüsran olur. Makul seviyeye gelmiş, mücadele olgunluğu kazanmış (yani kaybedince dünyası yıkılmayan) bir öğrenci ayda bir ya da iki ayda bir turnuva oynayabilir.
9-10 yaşında, 3-4 yıldır satranç eğitimi almış bir çocuk doğal açılış dediğimiz merkez mücadelesi üzerine oynanan açılışları bilmeli. Açılış bilmeli derken kitabı açıp açılış hamlelerini ezberlemesini kastetmiyorum, fikirler ve taktik incelikleri bilmeli. Örneğin şah gambitinin fikri nedir beyaz ne yapmaya çalışmaktadır? Çocukların en çok tercih ettiği İtalyan nedir bu bağlamda klasik fikirler hangi açılışlarda egemendir, bu açılışlarda açılış hataları nelerdir? Örnek oyunlar hangileridir bunlar bilinmelidir. Strateji ve konumsal oyun bilgilerini ağırlıklı olarak almaya başlamalı. Hesap gücünü geliştirmek için seviyesine göre komb, problem çözmeli. Klasik oyunları incelemeli.
Tokalaşma, notasyon gibi tali şeylerle fazla ilgilenmiyorum onlarla ilgelenen çok nasıl olsa! Bize tokalaş diyen olmadı ama başlarken ve bitişte böyle selamlaşıyorduk. Ama hakemlerden, başlangıç seviyesi öğretmenlerin dikkatinden kaçan ya da üzerinde durmadıkları bazı konuları dile getirmem gerek.
Birincisi mat eden değil, mat olan hakem çağırıp oyunun bittiğini söyler. Bu hem nezaket için gereklidir ama esas mat eden de belki mat ettiğini sanıyordur ki bu çok oluyor.
İkincisi berabere teklifi. Birisi berabere teklif ettiğinde ve kabul görmediğinde teklifini yinelememelidir. Teklif hakkını rakibe bırakmalıdır. Rakip teklif eder de bu defa kendi reddederse o zaman sonraki aşamada yine beraberlik teklif edebilir. Ben üstüste beraberlik tekliflerine çok tanık oldum ve uyardım. Oynarken maruz da kaldım.
Üçüncüsü yine beraberlik teklifinde teklifi yapan kendi zamanında bunu yapmalıdır. Rakibin saati çalışıyorken teklif yapılmamalıdır ki turnuvalarda bu ihlal de çok yapılıyor. Bunlarda mantık taraflardan birinin dikkatini dağıtacak eylemlerin oluşmamasını sağlamaktır.
Deyim yerindeyse burnunun ucunu göremeyecek seviyede çocuklara ağırlıklı teorik eğitim vermenin faydası fazla olmaz. Pratik ve teori birlikte götürülmelidir. Pratik derken sınıf arkadaşlarıyla oyun oynamayı kastetmiyorum. Oynama eylemini çoğunlukla öğretmenleriyle yapmalılar ki öğretmen yaptığı hamleyi geldiği konumu yorumlayabilsin. Bu noktada “çocuklara güçlü antrenöre ne gerek var” söylemine de değinmek gerekiyor. Öğretmen en azından ortalama bir güçte olmalı ki hamleleri ve konumu doğru ya da makul yorumlayabilsin. Ben şuna çok şahit oldum. Çocuğun velisi ya da öğretmeni satranç biliyor ama güçlü değil. Ben çocuğun oyununa bakıyorum bir konuma geliyoruz velisi ya da öğretmeni çocuğa çıkışıyor, diyor ki örneğin, “ oğlum burada niye atı almadın” çocuk mahçup ama aslında oynarken görmüş şimdi unutmuş, ben müdahale ediyorum “atı alamıyor doğru oynamış” diyorum. "Çünkü atı aldığında rakibinin hamlesi var." Böyle durumlarla satranç eğiticiliği hayatımda çok karşılaştım. Kısaca güçlü olmayan öğretmen ya da veli çok yorum yapmamalı. Tamam eğitim versin ama kitap takip etsin, kitabı aktarsın. Taktik yorumlarını da mutlaka bilgisayar yardımı ile yapsın. Yoksa yanlış şeyler söylüyor ya da öğretiyor. 6-10 aralığında satranca yeni başlangıç yapmış çocuklara taktik eğitim verirken teorik bilgiler aktarılmalıdır. Yani bir mat bulmacası çözdürüyorsanız mat edecek taraf ne gibi üstünlükler almış da böyle bir şans yakalamış buna değinilmelidir. Açılış bilgilerinde varyantlar üzerinde değil ana fikirler üzerinde durulmalıdır. Çoğu açılışlarda normal gibi gözüküp ani kaybeden taktik hamleler vardır, Caro-Kann’da e6’daki atın alınamaması, iki atta Axd5 yerine Aa5, İsp’da d4 sürüşünde filin düşmesi, Ae4 alışındaki karşılıklı numaralar, d4’te g5’in düşmesi hemen aklıma gelen öğrenilmesi gerekenler. Malum açılışta taş kaybederseniz oyunun tadı tuzu kaçar! Böyle taş kaybıyla ya da matla sonuçlanan bir dolu kritik açılış hatası hamleleri var. Bunlar bilinmeli. Tek taş kaldığında en çabuk nasıl mat eder bilmeli, bir piyon arttırdığında onu nasıl vezir yapar bilmeli yani şah piyon oyun sonları. Sonuç olarak teori taktiğin ekmek arası gibi anlatılmalı. Öğrenci özel olmayan konumlarda üç ya da daha çok hamle ötesini görebiliyorsa (çünkü bazen öyle özel karışık konumlar oluşur ki bir hamle sonrasını bile zor hesaplarsınız) teorik eğitimler ağırlık kazanır.
6-14 demişsiniz. Eğer çocuk 10 yaş üzerindeyse ya da yetenekli ya da 3 yıl veya daha uzun süredir satranca eğilmişse teorik eğitim konu konu aktarılır. Burada genellikle hangi konu daha önemli diye sorulmaktadır. Bana kalırsa hepsi birbirinden önemlidir. Bu nedenle bütün konular dönüşümlü ele alınabilir. Yalnız açılış teorilerini oyun inceleme anında ele almak gerekir. Eğer çocuğun seçtiği uzmanlaşmak istediği bir açılış yoksa ki çocuk yaşta bu genellikle olmaz, açılış teorileri de çok kapsamlı ve geniş olduğundan zaman kaybı yaratabilir. Ustaların oyununu incelerken, oyun oynadıktan sonra kendi oyununu incelerken başlanğıç teorilerine ne kadar uyulmuş nerede hata yapılmış bunu anlamak için açılış kitapları karıştırmak gerekir. Bunun için yardımcı olacak sayısız web sitesi var. Bizim zamanımızın en iyi kaynağı ECO idi. Zaten kodlar da onundur. 5 cilttir epey de pahalıdır.
Psikolojik durum önemlidir ama temel neden değildir. Bu yaş gruplarında çok taktik hata yapılır kaybeden büyük hatayı yapmayan da kazanır. Temel sorun görmemektir. 1100-1300 seviyesinde piyon ya da taş ayağında hamlelerce taşın kaldığına tanık olmuşumdur. Ne o görür ne öteki. Yani başlangıç seviyesi küçük yaş gruplarında temel sorun taktiğe olan yabancılıktır.
Veliler evet önemli bir sorundur. Bir çeşit çocuklarına takım tutar gibi davranmaktadırlar. Bu bakımdan öncelikle velilere satrancın nasıl bir spor olduğunu nasıl davranmaları gerektiğini anlatmak gerekir. Bunun için de bilgili, deneyimle kişilerden yardım almak gerekir. Gereken önem veriliyor mu? Hayır!
Satranç için ilk başlangıç yaptırılıyorsa haftalık iki saat yeterli. Ama zaten satrancı seçmiş ve sevmiş bir grubun dersinden bahsediyorsak 4-6 veya daha çok yapabilmeliyiz. Yoksa çocuklar kursa gider. Burada önemli olan bu saatleri doldurabilecek kapasitede bir öğretmene ihtiyaç var. Ağırlıklı olarak oyun oynamak, yeni bilgiler ve teknikler kazanamamak öğrencileri satrançtan uzaklaştırabilir.
Taktik ve strateji birlikte yürür. Konular eşit ağılıklı dağılsa iyi olur. Örneğin ben 6 saatlik bir ders programı düşünsem, 2 saatinde strateji ağırlıklı oyun incelemesi yaparım ki burada açılış teorisi de işlenir, stratejik bilgiler aktarılır önemli anların düşünülmesi sağlanır. Bir saatinde oyun sonu çalıştırırım ve şah piyondan başlarım, sonra kale finali vb (niye bir saat, aslında oyun sonu çok önemlidir ama çocuklara sıkıcı gelmekte ve kendilerini geri çekmektedirler bu yüzden fazla zorlamamak gerekir diye düşünüyorum), bir saat de öğrencilerin seviyesine uygun mat problemi, kombinezon çözümü işlerim, bir saat ben öğrencilerimle oyun oynar kendi hallerinde oynadıklarında neler yepıyorlar bakarım hatalarını anlatırım, bir saat de klasik açılışlardan başlamak üzere örnek oyunlarla açılış bilgi ve fikirleri aktarırım. Arada bir de (örneğin iki haftada bir) son saatleri anlatımlardan birinin yerine serbest oyuna bırakırım ki burada eşleştirmeyi aralarındaki güç dengesine göre ben yönetirim. Güçlü güçlü ile pratik yapmalıdır.
Yarışmalar için sınıftan çok seviye önemli. Öğrenci başkalarıyla yarışabilecek duruma gelmiş olmalı. Sadece seviye değil mücadele olgunluğu da kazanmış olmalı. Yoksa hüsran olur. Makul seviyeye gelmiş, mücadele olgunluğu kazanmış (yani kaybedince dünyası yıkılmayan) bir öğrenci ayda bir ya da iki ayda bir turnuva oynayabilir.
9-10 yaşında, 3-4 yıldır satranç eğitimi almış bir çocuk doğal açılış dediğimiz merkez mücadelesi üzerine oynanan açılışları bilmeli. Açılış bilmeli derken kitabı açıp açılış hamlelerini ezberlemesini kastetmiyorum, fikirler ve taktik incelikleri bilmeli. Örneğin şah gambitinin fikri nedir beyaz ne yapmaya çalışmaktadır? Çocukların en çok tercih ettiği İtalyan nedir bu bağlamda klasik fikirler hangi açılışlarda egemendir, bu açılışlarda açılış hataları nelerdir? Örnek oyunlar hangileridir bunlar bilinmelidir. Strateji ve konumsal oyun bilgilerini ağırlıklı olarak almaya başlamalı. Hesap gücünü geliştirmek için seviyesine göre komb, problem çözmeli. Klasik oyunları incelemeli.
Tokalaşma, notasyon gibi tali şeylerle fazla ilgilenmiyorum onlarla ilgelenen çok nasıl olsa! Bize tokalaş diyen olmadı ama başlarken ve bitişte böyle selamlaşıyorduk. Ama hakemlerden, başlangıç seviyesi öğretmenlerin dikkatinden kaçan ya da üzerinde durmadıkları bazı konuları dile getirmem gerek.
Birincisi mat eden değil, mat olan hakem çağırıp oyunun bittiğini söyler. Bu hem nezaket için gereklidir ama esas mat eden de belki mat ettiğini sanıyordur ki bu çok oluyor.
İkincisi berabere teklifi. Birisi berabere teklif ettiğinde ve kabul görmediğinde teklifini yinelememelidir. Teklif hakkını rakibe bırakmalıdır. Rakip teklif eder de bu defa kendi reddederse o zaman sonraki aşamada yine beraberlik teklif edebilir. Ben üstüste beraberlik tekliflerine çok tanık oldum ve uyardım. Oynarken maruz da kaldım.
Üçüncüsü yine beraberlik teklifinde teklifi yapan kendi zamanında bunu yapmalıdır. Rakibin saati çalışıyorken teklif yapılmamalıdır ki turnuvalarda bu ihlal de çok yapılıyor. Bunlarda mantık taraflardan birinin dikkatini dağıtacak eylemlerin oluşmamasını sağlamaktır.