29-03-2009, 13:33
Mehmet Bey, " yoğurt; aktır karadır, aktır karadır" diye tartışma olmaz. Onun adı, atışmadır. Tartışmada, karşıt görüş sahipleri görüşlerini, nedenlerini ortaya dökerek tartışır. Ben, tartışırım, atışmam! Sanki elo puanı, satranç başarısı dışında başka şeylerin de bir ölçütüymüş gibi (öyle olmadığı konusunda yukarıdaki yazıda bakınız: Kasparov), "şu kadar elonun üzerindeki herkes benim gibi ve mantıklı düşünür, diğerleri böyle düşünmese de olur" gibi bir yorumda bulunma yolunu seçmeniz, benim için olduğundan daha çok, sizin için düşündürücü olmalıdır. Öte yandan, ben görüşümü açıklayıcı bu kadar şey yazdıktan sonra, siz haçlı takımdan rahatsızlık duyulmaması gerektiğini, hele hiçbir neden sunmadan hâlâ söylüyorsanız, benim bu konuda size, "zahmet etmiş, yazımı okumuşsunuz; teşekkür ederim" demekten başka diyeceğim hiçbirşey olamaz. Siz, 1900'ün üzerinde kimsenin haçlı takımlardan rahatsızlık duyacağını "sanmıyorum", demişsiniz. Bense 1900'ün üzerinde de, altında da rahatsızlık duyan ve duyacak olan birçok kişinin olduğunu "biliyorum". Bu kadar şeyi ben, onlar için yazdım, Nuh deyip peygamber demeyecek kişiler için değil.
Övünülecek bir beceriymiş gibi, "Şah'ın tepesinde ister koni olsun ister haç ister hilal ben masaya oturduğumda sadece yapacağım hamleleri düşünürüm" demişsiniz. Bu sözlerinizi, bir anlık dalgınlığınıza yormayı yeğlerim. Çünkü Türkiye Cumhuriyet'i sizi böyle düşünmeyen bir adam olarak gördüğü içindir ki bugünkü seçimde sizi sandığa çağırıyor. Ayrıca, "yıllardır turnuvalarda oynadığım takımlarda Şah'ın tepesinde haç değil koni biçiminde küçük bir çıkıntı var.Yoksa takımlar değişti de biz mi görmedik" demişsiniz. Böyle dediğinize göre, eğer ki karşılıklı içtenliğimizden kuşku duymayacaksak, bu durumun tek bir mantıklı açıklaması olabilir: Sizinle ikimiz, başka başka dünyalarda yaşıyoruz.
Tartışmak isteyen kişiler varsa, buyursunlar, tartışalım. Ancak, atışmak isteyenler, bundan sonra boş yere benden yanıt beklemesin. Bunu bir kez daha açık açık belirtirim.
Bir konuyu daha, şimdiden açıklığa kavuşturalım. Yukarıdaki yazıda, haçlı satranç takımı konusunda siyasete ve tarihe, değinilmesini gerekli gördüğüm ölçüde değindim. Ayrıntılara girmeyi gerekli görmedim. Satrançdışı siyaset ve satrançdışı tarihin ayrıntılarını burada tartışıp da konunun bambaşka yerlere dallanmasını doğru bulmam. Bu nedenle, o konularda tartışmak ya da bilgi alışverişinde bulunmak isteyen kişiler, bu isteklerini bana özel iletiyle bildirirse, konuyla ilgili istedikleri sitede yazışacağımızı kendilerine şimdiden belirtirim.
Yazımda, Şevki Bey'in bir önceki sayfadaki yazısının okunduğuna güvenerek, "Timur’un çok iyi bir satranççı olduğunu da göz önünde bulundurursak..." demiştim. Bu konuda kaynak isteğinin Şevki Bey'e değil de bana gelmesini yadırgadım doğrusu. Bir konuyu tartışırken, konubaşlığı altındaki diğer yazıların da okunduğunu düşünmek, en azından gereksiz yere yinelenen tartışmaların önüne geçmek adına, herhalde hakkımızdır. Satranç tarihimizle ilgili olduğu için, Timur'un satraççılığına ilişkin kaynağı, Şevki Bey'den rica ettim. Herhalde yakında bizlerle paylaşacaktır.
Bundan böyle benden kaynak isteyecek kişilerin, bu isteklerini bana özel iletiyle belirtmesini rica ederim. Gereksiz kalabalığı ve dağınıklığı önlemek adına, yalnızca bu kişilere yardımcı olmak düşüncesindeyim.
Övünülecek bir beceriymiş gibi, "Şah'ın tepesinde ister koni olsun ister haç ister hilal ben masaya oturduğumda sadece yapacağım hamleleri düşünürüm" demişsiniz. Bu sözlerinizi, bir anlık dalgınlığınıza yormayı yeğlerim. Çünkü Türkiye Cumhuriyet'i sizi böyle düşünmeyen bir adam olarak gördüğü içindir ki bugünkü seçimde sizi sandığa çağırıyor. Ayrıca, "yıllardır turnuvalarda oynadığım takımlarda Şah'ın tepesinde haç değil koni biçiminde küçük bir çıkıntı var.Yoksa takımlar değişti de biz mi görmedik" demişsiniz. Böyle dediğinize göre, eğer ki karşılıklı içtenliğimizden kuşku duymayacaksak, bu durumun tek bir mantıklı açıklaması olabilir: Sizinle ikimiz, başka başka dünyalarda yaşıyoruz.
Tartışmak isteyen kişiler varsa, buyursunlar, tartışalım. Ancak, atışmak isteyenler, bundan sonra boş yere benden yanıt beklemesin. Bunu bir kez daha açık açık belirtirim.
Bir konuyu daha, şimdiden açıklığa kavuşturalım. Yukarıdaki yazıda, haçlı satranç takımı konusunda siyasete ve tarihe, değinilmesini gerekli gördüğüm ölçüde değindim. Ayrıntılara girmeyi gerekli görmedim. Satrançdışı siyaset ve satrançdışı tarihin ayrıntılarını burada tartışıp da konunun bambaşka yerlere dallanmasını doğru bulmam. Bu nedenle, o konularda tartışmak ya da bilgi alışverişinde bulunmak isteyen kişiler, bu isteklerini bana özel iletiyle bildirirse, konuyla ilgili istedikleri sitede yazışacağımızı kendilerine şimdiden belirtirim.
Yazımda, Şevki Bey'in bir önceki sayfadaki yazısının okunduğuna güvenerek, "Timur’un çok iyi bir satranççı olduğunu da göz önünde bulundurursak..." demiştim. Bu konuda kaynak isteğinin Şevki Bey'e değil de bana gelmesini yadırgadım doğrusu. Bir konuyu tartışırken, konubaşlığı altındaki diğer yazıların da okunduğunu düşünmek, en azından gereksiz yere yinelenen tartışmaların önüne geçmek adına, herhalde hakkımızdır. Satranç tarihimizle ilgili olduğu için, Timur'un satraççılığına ilişkin kaynağı, Şevki Bey'den rica ettim. Herhalde yakında bizlerle paylaşacaktır.
Bundan böyle benden kaynak isteyecek kişilerin, bu isteklerini bana özel iletiyle belirtmesini rica ederim. Gereksiz kalabalığı ve dağınıklığı önlemek adına, yalnızca bu kişilere yardımcı olmak düşüncesindeyim.