27-09-2010, 22:07
Selçuk Bey, bir yığın soru sormuşsunuz ama sorularınız, yalnızca soru sormak için soran, yanıtlarla hiç ilgilenmeyen bir insanı bağırıyor. Verilen yanıtlarla ilgilenmediğiniz, bir de, tekrar sorduğunuz kimi sorulardan belli. Eğer o sorulara verdiğim yanıtlar size birşey anlatamıyorsa, lütfen beni bağışlayın, daha fazla uğraşacak değilim. Çünkü o sorulara daha açık nasıl yanıt verilir bilemiyorum. Dahası, bana "Cengiz" diye seslenmişsiniz; sizi ve sorularınızı ne kadar ciddiye almalıyım?
Burada bana sorduğunuz bazı soruların yanıtlarını, Sayın Hüseyin Gümüştekin'in açtığı "Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu?" adlı konuda görebilirsiniz; hiç o konuyu okudunuz mu? Önce o konuyu şöyle bir okuyun, zamanı geldiğinde yazılacak olan yazıları da okuyun, ondan sonra "Herkes, herşeye göz mü yummuştur? Yönetimdeki herkes bu soygunda vebal altında mıdır? Ya il temsilcileri,hakemler,antrenörler, kulüp yönetimleri, gençlik spor hemen hemen herkes bu kumpasın içinde midir? Bu adamlar mahkemeleride mi ele geçirmişlerdir?" biçimindeki sorularınızın yanıtlarına siz karar verin. Tabi eğer yanıt bulmakla ilgileniyorsanız. Yok eğer ilgilenmiyorsanız, benim size yardımcı olmam da beklenemez.
"Sizin, benim, bir başkasının, onun, bunun kişisel olarak, 'birilerini' Türk satrancına yakıştırıp yalıştıramaması pek de önemli değildir" demişsiniz. Bu sözler, kendisini ciddiye almayan kimselerin ağzından çıkacak sözlerdir. Siz kendinizi ciddiye almazken, şimdi size bir kez daha soruyorum: Ben sizi ciddiye almalı mıyım? Eğer "ben" birilerini Türk satrancına yakıştırmıyorsam, bu benim için hem de çok önemlidir. Çoğunluğun dikkatini de buna çekmekle uğraşmak zorundayım. Eğer beceriksizliğim yüzünden çoğunluğun dikkatini çekmeyi başaramazsam ve alınması gereken sonuç alınmazsa, bunun suçunu o kişilerde arayacak kadar da alçalmam. Yalnız kaldığım o durumda bile tek başıma mücadele edip didinmek, benim hem kendime hem de o kişilere karşı görevimdir.
Açtığınız konuyu benim anladığımdan başka amaçla açtığınızı söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, kusuruma bakmayın, ben o farklı amacı anlayamadım. Anlatmak için de uğraşmayın, anlayamam. Ben dümdüz bir adamımdır, en başta sorduğunuz soruyu, kendimce dümdüz anladım, yanıt verme yolunda da açıkçası, dümdüz gitmeye çalıştım.
"Türk satrancının başında bulunanları beğenmiyorsunuz ama bu toprak ve bu tohum da başka mahsul vermiyor" demişsiniz. Böyle boş boş konuşan çok kişi görmüşümdür. Söyledikleri ilk birkaç ezbere sözden sonra hemen çözülüverirler, diyecek hiçbirşeyleri kalmaz. Konuyu gereksiz yere uzatmadan yalnızca şu kadarını söyleyeyim: Bizler, çok büyük insanlarla beslenen bir topraktan beslenen kişileriz. İstediğiniz kadar dolanın, dünyanın hiçbir yerinde böylesine verimli bir toprak bulamazsınız. Ama ben sizin bu sözlerinizi bilgisizliğinize ve bilinçsizliğinize değil, "Türk satrancının başındakilerin kötü mahsul olduğunu" itiraf etmenize bağlıyorum.
Selçuk Bey, bu konu, daha önce kaçınmış olmama rağmen sizinle karşılıklı atışmamıza dönmeye başladı. Ben buna daha fazla izin vermeyeceğim. Sizinle atışmak için ne bir neden görüyorum ne de bir yarar. Benim hedefimde siz yoksunuz. Bu nedenle, bu başlık altında benimle ilgili bundan sonra yazacağınız yazılara yanıt vermeyi düşünmüyorum. Kendi açtığınız konunun, başlığına uygun sürmesi herhalde sizin de isteğinizdir. Öyle de sürecektir.
Burada bana sorduğunuz bazı soruların yanıtlarını, Sayın Hüseyin Gümüştekin'in açtığı "Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu?" adlı konuda görebilirsiniz; hiç o konuyu okudunuz mu? Önce o konuyu şöyle bir okuyun, zamanı geldiğinde yazılacak olan yazıları da okuyun, ondan sonra "Herkes, herşeye göz mü yummuştur? Yönetimdeki herkes bu soygunda vebal altında mıdır? Ya il temsilcileri,hakemler,antrenörler, kulüp yönetimleri, gençlik spor hemen hemen herkes bu kumpasın içinde midir? Bu adamlar mahkemeleride mi ele geçirmişlerdir?" biçimindeki sorularınızın yanıtlarına siz karar verin. Tabi eğer yanıt bulmakla ilgileniyorsanız. Yok eğer ilgilenmiyorsanız, benim size yardımcı olmam da beklenemez.
"Sizin, benim, bir başkasının, onun, bunun kişisel olarak, 'birilerini' Türk satrancına yakıştırıp yalıştıramaması pek de önemli değildir" demişsiniz. Bu sözler, kendisini ciddiye almayan kimselerin ağzından çıkacak sözlerdir. Siz kendinizi ciddiye almazken, şimdi size bir kez daha soruyorum: Ben sizi ciddiye almalı mıyım? Eğer "ben" birilerini Türk satrancına yakıştırmıyorsam, bu benim için hem de çok önemlidir. Çoğunluğun dikkatini de buna çekmekle uğraşmak zorundayım. Eğer beceriksizliğim yüzünden çoğunluğun dikkatini çekmeyi başaramazsam ve alınması gereken sonuç alınmazsa, bunun suçunu o kişilerde arayacak kadar da alçalmam. Yalnız kaldığım o durumda bile tek başıma mücadele edip didinmek, benim hem kendime hem de o kişilere karşı görevimdir.
Açtığınız konuyu benim anladığımdan başka amaçla açtığınızı söylüyorsunuz. Eğer öyleyse, kusuruma bakmayın, ben o farklı amacı anlayamadım. Anlatmak için de uğraşmayın, anlayamam. Ben dümdüz bir adamımdır, en başta sorduğunuz soruyu, kendimce dümdüz anladım, yanıt verme yolunda da açıkçası, dümdüz gitmeye çalıştım.
"Türk satrancının başında bulunanları beğenmiyorsunuz ama bu toprak ve bu tohum da başka mahsul vermiyor" demişsiniz. Böyle boş boş konuşan çok kişi görmüşümdür. Söyledikleri ilk birkaç ezbere sözden sonra hemen çözülüverirler, diyecek hiçbirşeyleri kalmaz. Konuyu gereksiz yere uzatmadan yalnızca şu kadarını söyleyeyim: Bizler, çok büyük insanlarla beslenen bir topraktan beslenen kişileriz. İstediğiniz kadar dolanın, dünyanın hiçbir yerinde böylesine verimli bir toprak bulamazsınız. Ama ben sizin bu sözlerinizi bilgisizliğinize ve bilinçsizliğinize değil, "Türk satrancının başındakilerin kötü mahsul olduğunu" itiraf etmenize bağlıyorum.
Selçuk Bey, bu konu, daha önce kaçınmış olmama rağmen sizinle karşılıklı atışmamıza dönmeye başladı. Ben buna daha fazla izin vermeyeceğim. Sizinle atışmak için ne bir neden görüyorum ne de bir yarar. Benim hedefimde siz yoksunuz. Bu nedenle, bu başlık altında benimle ilgili bundan sonra yazacağınız yazılara yanıt vermeyi düşünmüyorum. Kendi açtığınız konunun, başlığına uygun sürmesi herhalde sizin de isteğinizdir. Öyle de sürecektir.