29-10-2010, 13:24
Sayın Ali Nihat Yazıcı
TSF sitesindeki köşenizde yer alan Mali Genel Kurul başlıklı yazınızı, 28 Ekim günü saat 14:55 de okumaya başladım.
Bu forum ortamında da dile getirilen "kaybedenlerin kendilerini anlamaları için zaman tanımak lazım" temalı düşüncelerin son seçimleri kazanmanızdan bu yana tarzınıza, üslubunuza, camianızdaki anneleri, genç kızları, çocukları dikkate alan olumlu bir yansıması olmadığını görmekten üzgünüm.
Başkanlığını yaptığınız camiadan bir çocuk bu yazınızı okuduğunda, kendisini sonu karakolda bitecek büyük bir dövüşün, tehditler, feryatlar arasında havada uçuşan mızrakların birilerine "battığı", satranç tanıtım filminin bizzat başkanları tarafından gerçek silahlarla dişe diş, kana kan bir savaş sahnesine dönüştürülmek üzere olduğunu sanabilir.
Satırlarınızdan taşan öfkenizden sürpriz olarak planladıklarınızın şimdiden insanları ürkütmesini arzuladığınız anlaşılıyor. Sanırım babalarının ya da annelerinin o gün toplantıya katılacağını öğrenen çocuklar, büyüklerini göndermek istemeyeceklerdir. Gelenler de yakınlarıyla helalleşmeden bulunduğunuz ortamda olmak istemeyeceklerdir. Hiçbir çocuğun o gün "gelecekleri varsa görecekleri de var" tarzında çizdiğiniz sürpriz tabloyu görmek isteyeceğini sanmam.
Bence toplantıya katılanlar eğer ikna edebilirlerse, en iyisi oraya çocuklarıyla gitsinler. Başkandan da genel kurula mutlaka kendi çocuklarıyla gelmesini rica etsinler. Çocukları yönetenler, ağızlarından çıkan sözcükleri seçerken belki çocuklarından, çocuklarımızdan çekinir, utanırlar.
Yazınız bir intikam yemini gibi. Keşke filmlerdeki gibi sitenizde de küçük çocukların okumasını engelleyecek bir uyarı sistemi devrede olsaydı. TRT kökenlisiniz. Bu yazınız TRT 'de her yaştan aile ortamına uygun etiketiyle yayınlanabilir sözler midir? Siz 6 yaşından itibaren lisanslı yaptığınız ve satranç oynattığınız çocukların da başkanısınız. Bu üslup mahalle kavgasını andırır bir üslup. Hanımefendiler beyefendiler diye başlayan, diyorlar, dolaşıyorlar, görecekler diye biten sözler, değil bir federasyon başkanına, saygıdeğer hiçbir kimseye yakıştıramayacağım bir üslup. Hatalarımızı söyleseler, şunu şöyle yaptınız deseler diyorsunuz ama yazınızı kaleme alırken fark etmediğiniz gibi şu anda bile hatalarınızı anlayabileceğinizi sanmıyorum.
Satranç adına bizim ve çocuklarımızın sevgiyle, fedakârlıkla harcadıkları emeğinin karşılığı, bu üslupta bir başkanın yönetimiyle şaha kalkmak ise; ben kasası zengin bir federasyon yerine, ruhu ve değer yargıları zengin bir federasyon yönetimine kasası zengin olmasa bile, tüm haklarımı helal edeceğim. Onun için bu mali kurulda sizin lehinize oy kullanan insanlara, öncelikle değişmez değerlerim ve satranç adına, hele kendilerine hakkım geçmişse o haklarım adına, hakkımı asla helal etmeyeceğim.
Benim ailemin sezgileri ve gönlü, birçok Türk ailesinin gönlünden geçenle benzerdir. Gönlümüzü fethedemedikten sonra dünyayı fethetseniz "bizim" olamazsınız. Bizim de asla "sizin" yolunuzda, yanınızda, yakınınızda olamayacağımız gibi.
Dilerim zenginlik, hırs, kendini beğenmişlik, sevgisizlik, seviyesizlik karşısında Türk satranç ailesinin asil değerleri kazanır.
TSF sitesindeki köşenizde yer alan Mali Genel Kurul başlıklı yazınızı, 28 Ekim günü saat 14:55 de okumaya başladım.
Bu forum ortamında da dile getirilen "kaybedenlerin kendilerini anlamaları için zaman tanımak lazım" temalı düşüncelerin son seçimleri kazanmanızdan bu yana tarzınıza, üslubunuza, camianızdaki anneleri, genç kızları, çocukları dikkate alan olumlu bir yansıması olmadığını görmekten üzgünüm.
Başkanlığını yaptığınız camiadan bir çocuk bu yazınızı okuduğunda, kendisini sonu karakolda bitecek büyük bir dövüşün, tehditler, feryatlar arasında havada uçuşan mızrakların birilerine "battığı", satranç tanıtım filminin bizzat başkanları tarafından gerçek silahlarla dişe diş, kana kan bir savaş sahnesine dönüştürülmek üzere olduğunu sanabilir.
Satırlarınızdan taşan öfkenizden sürpriz olarak planladıklarınızın şimdiden insanları ürkütmesini arzuladığınız anlaşılıyor. Sanırım babalarının ya da annelerinin o gün toplantıya katılacağını öğrenen çocuklar, büyüklerini göndermek istemeyeceklerdir. Gelenler de yakınlarıyla helalleşmeden bulunduğunuz ortamda olmak istemeyeceklerdir. Hiçbir çocuğun o gün "gelecekleri varsa görecekleri de var" tarzında çizdiğiniz sürpriz tabloyu görmek isteyeceğini sanmam.
Bence toplantıya katılanlar eğer ikna edebilirlerse, en iyisi oraya çocuklarıyla gitsinler. Başkandan da genel kurula mutlaka kendi çocuklarıyla gelmesini rica etsinler. Çocukları yönetenler, ağızlarından çıkan sözcükleri seçerken belki çocuklarından, çocuklarımızdan çekinir, utanırlar.
Yazınız bir intikam yemini gibi. Keşke filmlerdeki gibi sitenizde de küçük çocukların okumasını engelleyecek bir uyarı sistemi devrede olsaydı. TRT kökenlisiniz. Bu yazınız TRT 'de her yaştan aile ortamına uygun etiketiyle yayınlanabilir sözler midir? Siz 6 yaşından itibaren lisanslı yaptığınız ve satranç oynattığınız çocukların da başkanısınız. Bu üslup mahalle kavgasını andırır bir üslup. Hanımefendiler beyefendiler diye başlayan, diyorlar, dolaşıyorlar, görecekler diye biten sözler, değil bir federasyon başkanına, saygıdeğer hiçbir kimseye yakıştıramayacağım bir üslup. Hatalarımızı söyleseler, şunu şöyle yaptınız deseler diyorsunuz ama yazınızı kaleme alırken fark etmediğiniz gibi şu anda bile hatalarınızı anlayabileceğinizi sanmıyorum.
Satranç adına bizim ve çocuklarımızın sevgiyle, fedakârlıkla harcadıkları emeğinin karşılığı, bu üslupta bir başkanın yönetimiyle şaha kalkmak ise; ben kasası zengin bir federasyon yerine, ruhu ve değer yargıları zengin bir federasyon yönetimine kasası zengin olmasa bile, tüm haklarımı helal edeceğim. Onun için bu mali kurulda sizin lehinize oy kullanan insanlara, öncelikle değişmez değerlerim ve satranç adına, hele kendilerine hakkım geçmişse o haklarım adına, hakkımı asla helal etmeyeceğim.
Benim ailemin sezgileri ve gönlü, birçok Türk ailesinin gönlünden geçenle benzerdir. Gönlümüzü fethedemedikten sonra dünyayı fethetseniz "bizim" olamazsınız. Bizim de asla "sizin" yolunuzda, yanınızda, yakınınızda olamayacağımız gibi.
Dilerim zenginlik, hırs, kendini beğenmişlik, sevgisizlik, seviyesizlik karşısında Türk satranç ailesinin asil değerleri kazanır.