04-11-2010, 15:57
Teşekkürler Kasım.
Bazen anlatamıyoruz kendimizi. Olur böyle şeyler. Zaten kastının suçlama olmayacağını biliyordum ama yazı kurgusu içinde öyle algıladım. Şimdi anlaştık diyelim.
Mali Genel Kuruldan bir şey mutlaka çıkacak.
Ben bu yönetimi aklamıyorum.
Harcadıkları paraların nereye harcandığı konusunda bir fatura açığı vereceklerini sanmıyorum. Böyle bir açık verecek kadar amatör değiller.
Onların mali harcamaları, "konumsal olarak açık vermiş" durumdadır. Ülke Satrancının durumu ortada. Ülkenin içine yapılması gereken harcamalar, FİDE kongrelerinde çarçur edilmiştir. Lüzumsuz harcamaların faturası olsa ne olur olmasa ne olur? Önemli olan doğru alana harcama yapılmış mı yapılmamış mı? Bunun sorgulanması gerekir. Bu sorgulamayı doğru yapan ve vicdani ölçülerde doğru yanıtlar üreten delegelerin de bu yönetimi aklamayacağını düşünüyorum. Herşeye rağmen aklanırlarsa da, delegeye sözümüz yok.
Öncelikle kendi ülkesinde adam olmalı insan. İşin başlarında Kasparov'un "Yetenek yeryüzüne eşit dağılmıştır" sözüne vurgu yaparak, Türk satrancının da dünya ölçeğinde yetenekler çıkarabileceğini söyleyenler, bu sözlerini unutarak, ülke çocuklarının gereksinimi olan her türlü olanakları şahsi kariyer hastalıklarının tedavisi doğrultusunda harcamışlardır. Benim muhalif olmaya karar verdiğim gün, gidişatın bu yönde olduğunu gördüğüm gündür. 2008 Genel kurulunun hemen öncesinde mevcut yönetimin, Antalya ASEM'de bizlere bu izlenimi verdiği gündür. 2008 seçimlerinde delege değildim. Şimdi delegeyim ve bunları genel kurul salonlarında konuşacağız!
Bu ülkede bunca sorun varken, FİDE'nin şurasına burasına başkan olsan ne olmasan ne? Kendi ülkende sorunları bitirdin mi? Hak ettin mi? Dünyaya "biz bu işi sizden daha iyi yapabiliyoruz" diyebilecek hangi marifetin var? İşte Hakkari, işte Muş, işte Van, İşte İzmir, İşte Antalya, işte İstanbul, İşte Adana, işte Bursa... Bir tarafta harcamalarıyla "büyük aile", diğer tarafta yoktan var olmaya çalışan satranç ailesi... Sen bu sorunları çözmeden varırsan FİDE'nin kapısına, "öğren de gel" derler adama...
Yönetim konusunda uzman olabilirsiniz. Manipülasyon konusunda uzman olabilirsiniz. Ama bizim, yüzünü bu ülkenin çocuklarına dönen bir yönetime gereksinimimiz var. İleri gidenin yanısıra geride kalan çocuklarımızı öne doğru getirmenin yollarını arayan, öncelikle kendi yurdunda önderlik yapabilen bir yönetime. Herkesi kucaklayan, her yere uzanan...
İkinci önemli husus da, tepesinde bulundukları TSF'nin demokratik yönetilip yönetilmediğidir? Söz ve karar süreçlerine yönetim kurulu üyelerinin katılıp katılmadığıdır. Kararlar alınmadan önce YK üyelerinin tartışmalar yapıp yapmadığıdır. Farklı düşünenlere tahammül mü ediyorlar yoksa dışlıyorlar mı? Onları bir zenginlik olarak mı görüyorlar yoksa "zenginliklerini" tehdit eden ve derhal derdest edilmesi ve yönetim kademelerinden uzaklaştırılması gereken bir düşman olarak mı görüyorlar? Şimdi bunların hepsine tanıklar var. Dilerim vicdanlarını karartmadan konuşacaklardır. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" diyenler, "ülke satrancından bana ne, ben kendi çıkarlarıma bakarım, bir kerelik de olsa avantama bakarım" diyenler, "kendi yüreklerinin kabuğunda yaşamaya" devam etsinler.
Evet; ben, yüzünü ülkeye dönen ve demokratik olarak yönetilen bir TSF istiyorum ve bu yüzden Mali Genel Kurulda aklamayacağım bu yönetimi. Çünkü onların kapıldıkları hırstan dolayı geri dönme olasılıkları yok! Bizlerin onları geldikleri yere gönderme olanağımız var. Bunu yaparsak onlar da biraz satranç öğrenmiş olurlar...
Sözün özü "mali genel kurulda bir şeyler çıkacak". Ya ülke satrancının canı çıkacak, ya da ülke satrancının ahı çıkacak!...
Bazen anlatamıyoruz kendimizi. Olur böyle şeyler. Zaten kastının suçlama olmayacağını biliyordum ama yazı kurgusu içinde öyle algıladım. Şimdi anlaştık diyelim.
Mali Genel Kuruldan bir şey mutlaka çıkacak.
Ben bu yönetimi aklamıyorum.
Harcadıkları paraların nereye harcandığı konusunda bir fatura açığı vereceklerini sanmıyorum. Böyle bir açık verecek kadar amatör değiller.
Onların mali harcamaları, "konumsal olarak açık vermiş" durumdadır. Ülke Satrancının durumu ortada. Ülkenin içine yapılması gereken harcamalar, FİDE kongrelerinde çarçur edilmiştir. Lüzumsuz harcamaların faturası olsa ne olur olmasa ne olur? Önemli olan doğru alana harcama yapılmış mı yapılmamış mı? Bunun sorgulanması gerekir. Bu sorgulamayı doğru yapan ve vicdani ölçülerde doğru yanıtlar üreten delegelerin de bu yönetimi aklamayacağını düşünüyorum. Herşeye rağmen aklanırlarsa da, delegeye sözümüz yok.
Öncelikle kendi ülkesinde adam olmalı insan. İşin başlarında Kasparov'un "Yetenek yeryüzüne eşit dağılmıştır" sözüne vurgu yaparak, Türk satrancının da dünya ölçeğinde yetenekler çıkarabileceğini söyleyenler, bu sözlerini unutarak, ülke çocuklarının gereksinimi olan her türlü olanakları şahsi kariyer hastalıklarının tedavisi doğrultusunda harcamışlardır. Benim muhalif olmaya karar verdiğim gün, gidişatın bu yönde olduğunu gördüğüm gündür. 2008 Genel kurulunun hemen öncesinde mevcut yönetimin, Antalya ASEM'de bizlere bu izlenimi verdiği gündür. 2008 seçimlerinde delege değildim. Şimdi delegeyim ve bunları genel kurul salonlarında konuşacağız!
Bu ülkede bunca sorun varken, FİDE'nin şurasına burasına başkan olsan ne olmasan ne? Kendi ülkende sorunları bitirdin mi? Hak ettin mi? Dünyaya "biz bu işi sizden daha iyi yapabiliyoruz" diyebilecek hangi marifetin var? İşte Hakkari, işte Muş, işte Van, İşte İzmir, İşte Antalya, işte İstanbul, İşte Adana, işte Bursa... Bir tarafta harcamalarıyla "büyük aile", diğer tarafta yoktan var olmaya çalışan satranç ailesi... Sen bu sorunları çözmeden varırsan FİDE'nin kapısına, "öğren de gel" derler adama...
Yönetim konusunda uzman olabilirsiniz. Manipülasyon konusunda uzman olabilirsiniz. Ama bizim, yüzünü bu ülkenin çocuklarına dönen bir yönetime gereksinimimiz var. İleri gidenin yanısıra geride kalan çocuklarımızı öne doğru getirmenin yollarını arayan, öncelikle kendi yurdunda önderlik yapabilen bir yönetime. Herkesi kucaklayan, her yere uzanan...
İkinci önemli husus da, tepesinde bulundukları TSF'nin demokratik yönetilip yönetilmediğidir? Söz ve karar süreçlerine yönetim kurulu üyelerinin katılıp katılmadığıdır. Kararlar alınmadan önce YK üyelerinin tartışmalar yapıp yapmadığıdır. Farklı düşünenlere tahammül mü ediyorlar yoksa dışlıyorlar mı? Onları bir zenginlik olarak mı görüyorlar yoksa "zenginliklerini" tehdit eden ve derhal derdest edilmesi ve yönetim kademelerinden uzaklaştırılması gereken bir düşman olarak mı görüyorlar? Şimdi bunların hepsine tanıklar var. Dilerim vicdanlarını karartmadan konuşacaklardır. "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" diyenler, "ülke satrancından bana ne, ben kendi çıkarlarıma bakarım, bir kerelik de olsa avantama bakarım" diyenler, "kendi yüreklerinin kabuğunda yaşamaya" devam etsinler.
Evet; ben, yüzünü ülkeye dönen ve demokratik olarak yönetilen bir TSF istiyorum ve bu yüzden Mali Genel Kurulda aklamayacağım bu yönetimi. Çünkü onların kapıldıkları hırstan dolayı geri dönme olasılıkları yok! Bizlerin onları geldikleri yere gönderme olanağımız var. Bunu yaparsak onlar da biraz satranç öğrenmiş olurlar...
Sözün özü "mali genel kurulda bir şeyler çıkacak". Ya ülke satrancının canı çıkacak, ya da ülke satrancının ahı çıkacak!...