Tek sorun gazete haberleri mi?
#1
Değerli satranç ailesi

Kritik mali kurula artık neredeyse saatler kala, bir değerlendirme de ben bulunmak istiyorum.

Normalde, bildiğiniz gibi mali kongreler bu denli karışık ve belirsiz süreçler olmaz. Ancak bu sefer bütün bu gazete haberleri olsun olmasın herkesin kafasında 'acaba yönetim ibra edilecek mi?' sorusu hakim. Dış dünya da hiç olmadığı kadar Türkiye ile ilgili ve sonucu merakla bekliyor. Peki neden?

Sayın Yazıcı'nın gazetelere söylediği gibi 'kendisini deviremeyen muhalefetin çamur atması' ile mi karşı karşıyayız yoksa gerçekten ters giden birşeyler mi var? Şu malum haberler çıkmasaydı güzel güzel genel kurulumuzu yapıp geri mi dönecektik? Yoksa yıllardan beri büyüyen, artık görmezden gelinemeyecek sorunlarımız mı var?

Şurası kesindir ki, siz işinizi iyi yapan, insanlarla ilişkiler konusunda başarılı, elinizdeki imkanları en adil biçimde dağıtmayı başarabilen, o camianın beklentilerini karşılayabilen bir yöneticiyseniz, üzerinizde hiç bir çamurun izi kalmaz.

Ama insanları iki senede bir adam yerine koyan, çevredeki sorunlara ilgisiz, insanların problemlerine, adalet isteklerine karşı duyarsız kalan bir yönetimin bu şansı var mıdır? Doğru olsun olmasın o çamurlardan kolayca kurtulabilir mi?

'Biz dünyanın en büyük , en başarılı federasyonuyuz, neden bu muhalefet anlamıyoruz diyen yöneticilere soralım mı hep birlikte?

* Siz bir kulübe yardım edip, komşusunu yok sayarsanız

* Siz bir kulübe kendi elinizle, maaşlı kişilerinizle oyuncu ayarlarken, diğerlerinin durumunu sormazsanız,

* Siz Ülkenizin açık ara en iyi sporcularını hiç bir sebep göstermeden yok sayıp, yurt dışında turnuva oynamalarını dahi engellemeye çalışırsanız, aldıkları dereceleri bile devletin bu toplumun internet sayfasından saklamaya çalışırsanız.

* Milli takım oluştururken hiç bir kriter göstermeden kafanıza estiği gibi hareket ederseniz.

* Federasyonun olanaklarını, sadece sizin sözünüzden çıkmayacak kişilere tahsis ederseniz.

* Siz onlarca hakemi, belli bir ceza prosedürü izlemeden yıllar yılı görevlendirmezseniz

* Ülkenin en önemli turnuvası olması gereken Türkiye Şampiyonasına tek kuruş ödül koymadan, her sene değişen formatlarda yaparsanız, bu yarışmaya gidenlere yolluk desteği bile yapmadan ister gidin ister gitmeyin derseniz

* Siz bazı takım üreticilerine sırtınızı yaslayıp bazılarını yok etmeye çalışırsanız

* 20 liraya aldığınız otel odalarını 80 e 100 e satarsanız;

* Yurtdışında turnuvalara katılmak isteyen çocuklardan ekstra paralar talep ederseniz;

* Turnuvaların bahçesine ,Milli takımlar antrenörü sadece havuzdakilerin maçına bakar, siz de isterseniz saati 200 lira diye masa kurar, eşitlik duygusunu zedelerseniz;

* Yaş grupları turnuvalarında, o havuzlara girmek için minik çocukların ter döktüğü, federasyonun herkese eşit mesafede olması gereken turnuvalarda, federasyon antrenörlerini belli kişilere ayırır, rakiplerine haksızlık yaparsanız;

* Her genel kurul öncesi, binbir yerden delege listelerine müdahale edip, satranca esas emek verenlerin, gönlünü koyanların kendilerini temsil etmeye çalışmalarını engellerseniz;

* Ülke içinde doğru dürüst turnuva düzenlemez, ödül koymazken, Dünya Kadınlar Birinciliğine 450 bin avro ödül koyarsanız, Türkiyede olmasa en ufak katılım şansımızın olmayacağı Dünya Takımlar Şampiyonasına 100 binlerce lira harcarsanız;

* Lig tüzüklerini yaz boz tahtasına çevirip, her sene değişik uygulamalarla kulüpleri zor durumda bırakırsanız;

* Olimpiyat takımında oynayan oyuncularınız, evlerinden , işlerinden uzak günde 25 avro harcırah alırken, orada ne iş yaptıkları belli olmayan yöneticilere günde 100 avro öderseniz;

* Ülkenizin en üst düzey satranççılarının satranç oynayarak kazandıkları para, sizin o meşhur yemek ısmarlamalarınızın birini bile karşılayamayacak kadar azsa;

* Hiçbir belge , delil göstermeden, parayla delege satın almakla suçladığınız FIDE başkanına karşı mücadelemiz ömrümüzün sonuna kadar devam edecek dedikten sonra el sıkışıp en büyük destekçisi olursanız;

* Daha sonra bu kişiye karşı ortaya çıkan efsane satranççılara dil uzatıp, siz ne anlarsınız yöneticilikten, bu işin hakkını yanlızca Kirsan verir diyerek 4 yılda 180 derecelik bir yön değişikliği yaparsanız;

* Yıllar içinde birlikte çalışıp sonrasında size karşı çıkan ya da itiraz eden herkesi kötülerseniz

* Genel kurula gelerek, bu topluma ve ülkeye karşı sorumluluğunu , denetleme ve sorgulama görevini yerine getirmeye çalışan delegeleri, mızraklarla, çuvallarla, belirsiz imalarla korkutmaya çalışırsanız.

* Yönetim kurulunuz, yıldan yıla satrançtan, satranççıdan uzaklaşıyorsa, camianın içinden, yeni isimlere kapınız kapalıysa.

* Kötü hakemleri, yöneticileri ısrarla görev başında tutup, hak edenlere gereken değeri vermiyorsanız.

* Çocukları ve ailelerini sadece banknot olarak görüyorsanız;

* 18 yaşından, yani size gelir olma zamanı geçtikten sonra o çocukların adını bir daha hatırlamıyorsanız

* Ülkede satranç oynama koşulları 10 yıl öncesinin bile gerisine gitmeye başlamışsa

* Satrançtan tek para kazanma yolu ders vermek olduysa

* O işi bile bir senede on binlerce kişiyi antrenör yaparak kalitesizleştiriyorsanız

* Göreve gelmeden önce, bir başkan 2 dönemden fazla görevde kalmamalı diyor ama sonra ben 30 yıl daha başkanım diyorsanız

*İsminiz artık dünya satrancında güvensizlik uyandırıyorsa

Ve işin bence en acısı; (lütfen unuttuklarımı ekleyin)

* Satranç toplumuyla olan ilişkiniz, sevgi, saygı değil de korku ve tahakküm üzerine kuruluysa eğer;

Üzgünüz, muhalefet hep olacaktır...

Satrancı sevenler ve yönetmeyi sevenler hep olacaktır. Satrancı seveni de satrançtan koparabilecek hiç bir güç yoktur. İsterseniz 27 Kasım günü muhalif dediklerinizin hepsini bir çuvala sokun, isterseniz bu sefer 5 tane değil de 50 tane futbol amigosunu genel kurula misafir (!) edip tezahuratlarla üzerimize salın bu değişmeyecek. Satranç sevgisi ölümsüzdür.
Yönetmeyi, sadece iktidar koltuğunu sevenler ise geçicidir. Koltuktan düşene kadar yanınızdadır. Yönetemediği yerde durmaz.

Yazıcı yönetiminin satranç camiasıyla olan bağları kopma noktasına gelmiştir. Üstelik artık, yurtdışındaki ülkeler için de bir soru işaretidir.

Ben 27 Kasım gününün, mızrakların, çuvalların, gününü görmelerin, salonu dar etmelerin değil, ülkemiz satrancı için yeni bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum. Buna inanıyorum. Yıllardan beri hiçbir genel kurulda,satranca esas emek verenler, sporcusuyla,idarecisiyle, bu yoğunlukta delege olmayı başaramamıştı.Baskılara karşı ayakta durmayı bu denli başaramamıştı. 27 Kasım günü delegeler, birilerinin istediğini ya da yazdığını değil kendilerine en doğru geleni yapacak. Sonuç ne olursa olsun...

Saygılarımla
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Tek sorun gazete haberleri mi? - Yazar: Erşan Gökerman - 26-11-2010, 01:26
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: ibrahimethemAy - 26-11-2010, 10:40
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Erdem Pekol - 26-11-2010, 15:50
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: bahtiyar - 26-11-2010, 16:18



Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi