26-11-2010, 12:55
.
Genel Kültür Sadece Çok Kitap Okumakla Edinilmiyor!!!!
Sayın Murat Kul:
2008 Seçimli Genel Kurulunda yaptığınız son konuşmanızda Tsf de ki odanızdaki kitaplarınızdan ve kütüphanenizin zenginliğinden bağıra çağıra bahsettiğiniz konuşmanızı, --Ne alaka?; ---Bu da nereden çıktı şimdi?? diye birbirimizin yüzüne şaşkınlık ile bakarak izlemiş ve istemeyerek dinlemiştik.
İşgal ettiğiniz koltuk dolayısı ile ve sebebi açıkca belirgin bir amaç ile size tahsis edilmiş olan köşenizde (pas verici köşeyi de atlamayalım) son günlerde, şıracı-bozacı muhabbetini aratmayacak bir iştah ile sürekli olarak Sayın Kuvay Sanlı'ya saldırıyor ve neredeyse onu düşünüp, onun hakkında yazarak yatıyor ve yine onun ile kalkıyorsunuz.
Kendisi hiçbir yerde hiç bir şekilde yazı yazmıyor ve kamusal alanda( !! ) konuşmuyor olmasına rağmen.
Yaşanan durum Sayın Suat ATALIK'ın ''Satranç Yok.!'' başlığı ile yazdığı yazıda anlatılan durumun; kurulan satranç deneyleri laboratuvarında canlı yapılan deneyi gibi.
Satranç Kamu oyunda Sayın Kuvay Sanlı'yı özne yapan onu referans veren, onu kriter değer alan ne bir yazı, ne de bir tek satır var.
Bence:
Satranç Kamu Oyu'nun geçmişte sevip saydığı, yürekli ve bilgili bir satranç neferi olarak saygı duyduğu; Sayın Kuvay Sanlı, sizlerin yanında yer alıp, ezilen ve sömürülen '' Ülkemiz Satranç Varlığı'nı '' karşı cephesine alınca; önce ''GÖNÜLLER'DEN'' sonrada muhalif cephedeki yoklama çizelgesinden uzun süredir silinmiş görünüyor.
Cervantes'in ''Don Kişot'' isimli muhteşem klasik eserini okumamış olmama ihtimaliniz yok! Bu yüzden ''olay-yaşanan dönem-simgesel anlatımın yorumu-kişileştirmelerin çözümlemesi'' gibi detaylara girmeden size; ''--Lütfen uyanın.! Don Kişot'u da ona inanıyormuş gibi yapıp kandırdığınızı sanıyorsunuz. Ve onun halüsinasyon hedefi yel değirmenine birlikte saldırıyorsunuz. Fakat aslında 'O' da sizin onu memnun etmek için bunları yaptığınızı biliyor diyorum.
Hadi o çaresizlikten sanal bir dünya kurup, hayalinde estirdiği satranç fırtınası ile sağa savruluyor ve satranç çevresinde sağlıklı olarak tanınan hevesli biriside onun rüzgarına güvenip yelken açmış diyelim. Yaşanan bu süreci ve fırtınanın nemli soğunun kemiklerimizi sızlatan açısını uzun süre unutamayacağız zaten. Bari siz basiretli bir profesyonel yönetici gibi davranıp olaya son noktanın acısız bir şekilde konulmasını sağlayın. Lütfen.!
Bu arada boş durmamak için illaki birine saldırmak bir şeyler söylemek gerekiyorsa Sayın Alpaslan'ın size hitaben yazdığı yazıdaki başlığa vereceğiniz ezici cevabı merak ile bekliyoruz. Müptedi'yi savunmanın ağır bir cezası yok mu?
Genel Kültür Sadece Çok Kitap Okumakla Edinilmiyor!!!!
Sayın Murat Kul:
2008 Seçimli Genel Kurulunda yaptığınız son konuşmanızda Tsf de ki odanızdaki kitaplarınızdan ve kütüphanenizin zenginliğinden bağıra çağıra bahsettiğiniz konuşmanızı, --Ne alaka?; ---Bu da nereden çıktı şimdi?? diye birbirimizin yüzüne şaşkınlık ile bakarak izlemiş ve istemeyerek dinlemiştik.
İşgal ettiğiniz koltuk dolayısı ile ve sebebi açıkca belirgin bir amaç ile size tahsis edilmiş olan köşenizde (pas verici köşeyi de atlamayalım) son günlerde, şıracı-bozacı muhabbetini aratmayacak bir iştah ile sürekli olarak Sayın Kuvay Sanlı'ya saldırıyor ve neredeyse onu düşünüp, onun hakkında yazarak yatıyor ve yine onun ile kalkıyorsunuz.
Kendisi hiçbir yerde hiç bir şekilde yazı yazmıyor ve kamusal alanda( !! ) konuşmuyor olmasına rağmen.
Yaşanan durum Sayın Suat ATALIK'ın ''Satranç Yok.!'' başlığı ile yazdığı yazıda anlatılan durumun; kurulan satranç deneyleri laboratuvarında canlı yapılan deneyi gibi.
Satranç Kamu oyunda Sayın Kuvay Sanlı'yı özne yapan onu referans veren, onu kriter değer alan ne bir yazı, ne de bir tek satır var.
Bence:
Satranç Kamu Oyu'nun geçmişte sevip saydığı, yürekli ve bilgili bir satranç neferi olarak saygı duyduğu; Sayın Kuvay Sanlı, sizlerin yanında yer alıp, ezilen ve sömürülen '' Ülkemiz Satranç Varlığı'nı '' karşı cephesine alınca; önce ''GÖNÜLLER'DEN'' sonrada muhalif cephedeki yoklama çizelgesinden uzun süredir silinmiş görünüyor.
Cervantes'in ''Don Kişot'' isimli muhteşem klasik eserini okumamış olmama ihtimaliniz yok! Bu yüzden ''olay-yaşanan dönem-simgesel anlatımın yorumu-kişileştirmelerin çözümlemesi'' gibi detaylara girmeden size; ''--Lütfen uyanın.! Don Kişot'u da ona inanıyormuş gibi yapıp kandırdığınızı sanıyorsunuz. Ve onun halüsinasyon hedefi yel değirmenine birlikte saldırıyorsunuz. Fakat aslında 'O' da sizin onu memnun etmek için bunları yaptığınızı biliyor diyorum.
Hadi o çaresizlikten sanal bir dünya kurup, hayalinde estirdiği satranç fırtınası ile sağa savruluyor ve satranç çevresinde sağlıklı olarak tanınan hevesli biriside onun rüzgarına güvenip yelken açmış diyelim. Yaşanan bu süreci ve fırtınanın nemli soğunun kemiklerimizi sızlatan açısını uzun süre unutamayacağız zaten. Bari siz basiretli bir profesyonel yönetici gibi davranıp olaya son noktanın acısız bir şekilde konulmasını sağlayın. Lütfen.!
Bu arada boş durmamak için illaki birine saldırmak bir şeyler söylemek gerekiyorsa Sayın Alpaslan'ın size hitaben yazdığı yazıdaki başlığa vereceğiniz ezici cevabı merak ile bekliyoruz. Müptedi'yi savunmanın ağır bir cezası yok mu?