07-12-2010, 23:27
Sayın Hüseyin AKTAŞ,
Öncelikle satranca bakışımın dostlukları ön planda tutan, satrancı amaç değil araç olarak gören bir düşünce tarzıyla 1970lerden beri aynı çizgide sürdürmekteyim. Bu görüş şampiyonluğu amaçlayan dostların dikey gelişimini engelleyen bir tarzda olmamıştır. Önce tabanda yaygınlaşılmalıydı. İş hayatı nedeniyle, satranç oyuncusu olarak satrancta bir hedefe ulaşmamın mümkün olmaması nedeniyle hakemliğe başladım ve 2004 yılına kadar aktif olarak hakemlik yaptım. TSF faaliyetlerinden ayrıldığımda MHK Başkanı olarak görev yapmakta idim. 1990lı yıllarda satranç devlete bağlandıktan sonra eleştirilerimiz sonucunda 2000 yılında yönetim değişikliği gerekli olmuştu. Altı kişilik grubumuzda Ali Nihat Yazıcı'nın TSF Başkanı olmasına karar veren dört kişiden biri de bendim.
2004'te MHK Başkanlığından istifa dilekçemi kabul etmek istemeyende kendisi idi. Muhalif olduğumu bilerek 2008 de Yönetim Üyeliği teklif eden de yine aynı kişi idi. Sayın Kuvay Sanlı kabul etti, ben ilkelerime ters olduğu için kendisine teşekkür ettim. Sayın Kuvay Sanlı'nın tek başına yönetim içinde muhalefet yapmasının mümkün olmadığı son gelişmelerde görülmüştür.
Mali genel kurulda satrançtan gelenlerin oluşturduğu muhalefetin 1-25 kişi arasında olmadığı görülmüştür. Muhalefet oyu vereceğini açıklayanların Genel Kurul sırasında evet oyu vermesi veya çekimser kalmalarının nedenlerinin irdelenmesi gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı sürece son dakika golleri ile muhalefetin başarılı olması mümkün olamayacaktır.
Mali Genel Kurulda ibra gerçekleşmeseydi, Sayın Kuvay Sanlı başkan adayı olacak ve bir başka egonun tatminine gidilecekti. Bunlar dışarıdan görünenler. Ben eski bir "Tam Zamanı" ekibi mensubu olarak (ileride aynı ekibin kurulabileceğini de düşünmüyorum) Kuvay Sanlı'ya sempatik olarak bakan bir kişi olduğumu da belirtmeliyim. Önümüzdeki günlerde talep edilen özeleştiri gelmediği sürece yeni bir başkan adayı belirleme çalışmalarının başlatılması gerektiğini düşünmekteyim.
Ancak, öncelikle 2004 seçimlerinde muhalefet bölünmesinin, 2008 seçimlerinde de kazandık zannının seçim kaybettirdiğini ve son dakika operasyonlarına teslim olan ve satranççı olmayan delegeler gibi parametrelerin göz ardı edilmemelidir.
Çıkarlar ilkelerin önüne geçmemelidir!
Sevgi ve saygılarımla,
Hasan Salih ACAR
Öncelikle satranca bakışımın dostlukları ön planda tutan, satrancı amaç değil araç olarak gören bir düşünce tarzıyla 1970lerden beri aynı çizgide sürdürmekteyim. Bu görüş şampiyonluğu amaçlayan dostların dikey gelişimini engelleyen bir tarzda olmamıştır. Önce tabanda yaygınlaşılmalıydı. İş hayatı nedeniyle, satranç oyuncusu olarak satrancta bir hedefe ulaşmamın mümkün olmaması nedeniyle hakemliğe başladım ve 2004 yılına kadar aktif olarak hakemlik yaptım. TSF faaliyetlerinden ayrıldığımda MHK Başkanı olarak görev yapmakta idim. 1990lı yıllarda satranç devlete bağlandıktan sonra eleştirilerimiz sonucunda 2000 yılında yönetim değişikliği gerekli olmuştu. Altı kişilik grubumuzda Ali Nihat Yazıcı'nın TSF Başkanı olmasına karar veren dört kişiden biri de bendim.
2004'te MHK Başkanlığından istifa dilekçemi kabul etmek istemeyende kendisi idi. Muhalif olduğumu bilerek 2008 de Yönetim Üyeliği teklif eden de yine aynı kişi idi. Sayın Kuvay Sanlı kabul etti, ben ilkelerime ters olduğu için kendisine teşekkür ettim. Sayın Kuvay Sanlı'nın tek başına yönetim içinde muhalefet yapmasının mümkün olmadığı son gelişmelerde görülmüştür.
Mali genel kurulda satrançtan gelenlerin oluşturduğu muhalefetin 1-25 kişi arasında olmadığı görülmüştür. Muhalefet oyu vereceğini açıklayanların Genel Kurul sırasında evet oyu vermesi veya çekimser kalmalarının nedenlerinin irdelenmesi gerekmektedir. Bunlar yapılmadığı sürece son dakika golleri ile muhalefetin başarılı olması mümkün olamayacaktır.
Mali Genel Kurulda ibra gerçekleşmeseydi, Sayın Kuvay Sanlı başkan adayı olacak ve bir başka egonun tatminine gidilecekti. Bunlar dışarıdan görünenler. Ben eski bir "Tam Zamanı" ekibi mensubu olarak (ileride aynı ekibin kurulabileceğini de düşünmüyorum) Kuvay Sanlı'ya sempatik olarak bakan bir kişi olduğumu da belirtmeliyim. Önümüzdeki günlerde talep edilen özeleştiri gelmediği sürece yeni bir başkan adayı belirleme çalışmalarının başlatılması gerektiğini düşünmekteyim.
Ancak, öncelikle 2004 seçimlerinde muhalefet bölünmesinin, 2008 seçimlerinde de kazandık zannının seçim kaybettirdiğini ve son dakika operasyonlarına teslim olan ve satranççı olmayan delegeler gibi parametrelerin göz ardı edilmemelidir.
Çıkarlar ilkelerin önüne geçmemelidir!
Sevgi ve saygılarımla,
Hasan Salih ACAR
Uluslararası Satranç Hakemi
TSF Merkez Hakem Kurulu Eski Başkanı
TSF Merkez Hakem Kurulu Eski Başkanı