19-12-2010, 09:09
Sayın Günay Alnan
Adım geçtiği için cevap veriyorum.
Bu forumda yayınlanan söyleşimdeki ve Genel Kurulda yaptığım konuşmamdaki beyanlarıma bakılırsa, gayet net şekilde bu konuya değindiğim ve ifade ettiğim görülür.
Bizim genel yaklaşımımız sorunları önem sırasına dizip ifade etmek değildir. Bu yaklaşım mevcut yönetimin çözmesini beklemek olur ki, biz bu yönetimin böyle bir niyeti olmadığını yeterince tecrübe ettik, biliyoruz. Ülkenin imkanlarını sınırlı sayıda kişiye sunmayı, adam ayırmayı, kayırmayı, her ne olursa olsun yönetmeye devam etmeyi amaçlıyorlar. Şahsileşmiş bir yönetimin bu tür sorunları çözmeye niyeti olmaz. Bizim mücadelemiz bunadır ve sizin sorunlarınızın çözümünü de içerir.
Terör, savaş gibi derin sorunlarda bile anneler müdahil olduğunda daha sağlam çözümler elde edildiğini, yanlış adımlar atan yönetimlerin durduğunu bütün dünya biliyor. Satrançta da bir "anneler hareketi" olsa, Genel Müdürü, Bakanı 20-30 anne ziyaret etse, federasyonun kuruluş amacını, çocuk-veli sömürüsünü anlatsa, fakir ama yetenekli çocukların daha baştan elendiğini söylese... Bizim yüzlerce yazımızdan, kürsü konuşmamızdan daha etkili olur. Bunun için benim yapabileceğim bir şey varsa hazırım.
Atalıklar konusunu serinkanlılıkla ele almak gerekir. Herkes kendi derdini önemser ve baş sıralarda görür. Ancak Erşan Gökerman, ben ve başkaları bu konuyu dile getiriyorsa, yani başkasının sorununu öne alıyorsa sizin de bir durup bu konuyu anlamaya çalışmanız gerekir.
Bir spor federasyonunun kuruluş gayelerinden ikisi, o sporda ülkeyi yabancıya karşı temsil ile üst seviye sporculara sahip çıkmak ve geliştirmektir.
Ülkemizin 23 yıldır en üst seviyedeki sporcusunu ve onun eşi olsun olmasın, büyüklerde Avrupa Şampiyonu olmuş tek sporcuyu yok saymak, mahkemelik olmak, aleyhine propaganda yapmak...
Bunlar bir federasyon yöneticisi için utançtır.
Ayrıca Suat Atalık'ı yaptığı şikayet sebebiyle yadırgayanları, kınayanları da ben yadırgıyorum. Bu ülke uluslararası hukuka tabiidir. Devletimiz, federasyonumuz şikayet edilemez demek, Ali Nihat Yazıcı şikayet edilemez demektir. Kol kırılsın yen içinde kalsın demektir. Sonuçta devlet dediğimizin yaptığı tasarruflar bir veya daha fazla yöneticiye, insana ait hatalardır.
Nasıl ki işkence yapan görevliyi cezalandırmayan devlet AİHM'de ceza alıyorsa, şikayet edene hain demiyorsak buna da alışmamız lazım. Bir devlet, onun adına federasyon, onun adına da başkanı bir sporcuya terörize bir bölgeye git oyna diyorsa, o da can güvenliği sebebiyle gitmek istemiyorsa, federasyon ona ceza veriyorsa...
Başka bir sefer, sporcu kendisi kendi masrafıyla bir yere gidecekse, bu ülkede seyahat ve düşünce hürriyeti varsa, ve federasyon bu sporcudan taahhütler istiyorsa.. (sanki sokaktan birisi gelmiş ben Türkiye'yi temsil edeceğim diyor, sanki bu sporcu daha önce bir yerlere borç takıp kaçmış, birilerine söz verip tutmamış!)
Bu federasyon şikayetliktir. Bırakın gerekiyorsa FIDE'den atılsın. Spor Bakanı gereğini yapsın, federasyon başkanından hesap sorsun. Federasyonu bu duruma düşürmeyecek bir yönetim gelsin.
Saygılar
Adım geçtiği için cevap veriyorum.
Bu forumda yayınlanan söyleşimdeki ve Genel Kurulda yaptığım konuşmamdaki beyanlarıma bakılırsa, gayet net şekilde bu konuya değindiğim ve ifade ettiğim görülür.
Bizim genel yaklaşımımız sorunları önem sırasına dizip ifade etmek değildir. Bu yaklaşım mevcut yönetimin çözmesini beklemek olur ki, biz bu yönetimin böyle bir niyeti olmadığını yeterince tecrübe ettik, biliyoruz. Ülkenin imkanlarını sınırlı sayıda kişiye sunmayı, adam ayırmayı, kayırmayı, her ne olursa olsun yönetmeye devam etmeyi amaçlıyorlar. Şahsileşmiş bir yönetimin bu tür sorunları çözmeye niyeti olmaz. Bizim mücadelemiz bunadır ve sizin sorunlarınızın çözümünü de içerir.
Terör, savaş gibi derin sorunlarda bile anneler müdahil olduğunda daha sağlam çözümler elde edildiğini, yanlış adımlar atan yönetimlerin durduğunu bütün dünya biliyor. Satrançta da bir "anneler hareketi" olsa, Genel Müdürü, Bakanı 20-30 anne ziyaret etse, federasyonun kuruluş amacını, çocuk-veli sömürüsünü anlatsa, fakir ama yetenekli çocukların daha baştan elendiğini söylese... Bizim yüzlerce yazımızdan, kürsü konuşmamızdan daha etkili olur. Bunun için benim yapabileceğim bir şey varsa hazırım.
Atalıklar konusunu serinkanlılıkla ele almak gerekir. Herkes kendi derdini önemser ve baş sıralarda görür. Ancak Erşan Gökerman, ben ve başkaları bu konuyu dile getiriyorsa, yani başkasının sorununu öne alıyorsa sizin de bir durup bu konuyu anlamaya çalışmanız gerekir.
Bir spor federasyonunun kuruluş gayelerinden ikisi, o sporda ülkeyi yabancıya karşı temsil ile üst seviye sporculara sahip çıkmak ve geliştirmektir.
Ülkemizin 23 yıldır en üst seviyedeki sporcusunu ve onun eşi olsun olmasın, büyüklerde Avrupa Şampiyonu olmuş tek sporcuyu yok saymak, mahkemelik olmak, aleyhine propaganda yapmak...
Bunlar bir federasyon yöneticisi için utançtır.
Ayrıca Suat Atalık'ı yaptığı şikayet sebebiyle yadırgayanları, kınayanları da ben yadırgıyorum. Bu ülke uluslararası hukuka tabiidir. Devletimiz, federasyonumuz şikayet edilemez demek, Ali Nihat Yazıcı şikayet edilemez demektir. Kol kırılsın yen içinde kalsın demektir. Sonuçta devlet dediğimizin yaptığı tasarruflar bir veya daha fazla yöneticiye, insana ait hatalardır.
Nasıl ki işkence yapan görevliyi cezalandırmayan devlet AİHM'de ceza alıyorsa, şikayet edene hain demiyorsak buna da alışmamız lazım. Bir devlet, onun adına federasyon, onun adına da başkanı bir sporcuya terörize bir bölgeye git oyna diyorsa, o da can güvenliği sebebiyle gitmek istemiyorsa, federasyon ona ceza veriyorsa...
Başka bir sefer, sporcu kendisi kendi masrafıyla bir yere gidecekse, bu ülkede seyahat ve düşünce hürriyeti varsa, ve federasyon bu sporcudan taahhütler istiyorsa.. (sanki sokaktan birisi gelmiş ben Türkiye'yi temsil edeceğim diyor, sanki bu sporcu daha önce bir yerlere borç takıp kaçmış, birilerine söz verip tutmamış!)
Bu federasyon şikayetliktir. Bırakın gerekiyorsa FIDE'den atılsın. Spor Bakanı gereğini yapsın, federasyon başkanından hesap sorsun. Federasyonu bu duruma düşürmeyecek bir yönetim gelsin.
Saygılar