HALININ İPLİĞİ
#6
Gündem gittikçe gidiyor.
Çünkü gün hergün gidiyor.
Metin çözümlemeleri demiştim. Söz konusu metin şudur:

"Evet; Deniz Gençlik Spor Kulübü orada haykırdı. Onun haricinde orada adı geçen ve para aldığı halde adı geçmeyen kulüpler;
Dökün bakalım eteklerinizi!...
Ya da rica edin de, Satranç AŞ. ürünleri arasına "Şakira Kemeri" de koysunlar. İndirimli olarak ya da "Kulüplere Yardım Fonu" kapsamında sizlere bire tane yollasınlar, eteklerinizdeki taşların sesini bastırsın!..."


Bu paragrafa bakarak Hasan diyorki; "Sen bana dansöz" dedin!

Türkçede henüz sözlüklere girmese de "kıvırmak" ya da "kıvranmak" sözcüğünün, "daha önce söylediği bir sözden cayarken, yalana başvurmak, yanlışını kabul edeceği yerde binbir dereden su getirmek için kıvranmak" gibi bir anlamı yüklenmekte olduğunu hepimiz biliriz. Dil insanlar gibi canlıdır. Her canlı nasıl doğar, büyür kendine benzer bir varlık bırakarak ölürse, bir canlının üremek için de nasıl başka bir canlı ile işbirliği yapması gerekirse, sözcükler de başka sözcük ve anlamlarla işbirliği içerisinde kendi nüfusuna bazen başka anlamları kaydeder, evlatlık falan edinir... Süreç içerisinde "kıvırmak" ya da "kıvranmak" fiiline bu anlamın da ekleneceğini düşünüyorum.

Yalan söylemeyi hiç sevmem. Hiç söylemem dersem yalan olur. Hiç yalan söyleyemeyenler ruhsal olarak hasta kabul edilir. Ancak "dansöz" deyince "ben dansözlerden nefret ederim" dersem de yalan olur. Dünyada en çok saygı duyduğum, seyrederken içimin gittiği yüce insanlardır dansözler. Bir "Bahriye Çiftetellisini" "Devlet Halk Dansları Topluluğu" gibi oynayabilmeyi, oradaki köçek kızlar gibi kıvırabilmeyi başarabilmek için neler vermezdim neler? Bu yüzden ben bu sözcüğün hakaret olarak kullanılmasını da hiç sevmem. Yalancıları yermek için onlara "dansöz" denmesini sanata hakaret, yalancıya övgü sayarım...

Şakira Kemeri dansı çağrıştırır elbette. Dans kıvırmayı, dans etmek için kıvranmayı çağrıştırır. Kıvırma ise yalandan dönmek için kıvranmayı çağrıştırır. Kıvırmak ile kıvranmak ayrı şeylerdir. Kıvıran kutulur. Kıvranan mahkum olur...

Şakira Kemerinin bir başka özelliği ise, beline bağladığında yapılan bel hareketi eşliğinde sesler çıkaran pullara sahip olmasıdır. Ben bu yüzden ya "bildiğiniz doğruları söyleyin" ya da bir Şakira Kemeri edinerek ortalığı gürültüye verin dedim orada. Ortalığı gürültüye vermek için kıvırmanıza ya da kıvranmanıza da gerek yok. Konuşurken elinizde sallasanız da aynı sesleri çıkarır Şakira Kemeri. Ek olarak kıvranır ya da kıvranmazsınız, sizin bileceğiniz iş. Ama dansöz ya da dansör olmanıza daha çok var. O iş öyle kolay değil. Keşke başarabilseniz de genel kurullarda iki dönüverseniz, daha neşeli olurdu, tansiyon bu denli yükselmezdi hiç olmazsa. Hem kimbilir ben bile size o zaman kendimi kaldırıp koyverirdim, belki de size oy verirdim.

Kıvranan insanların "dansöz" sözcüğü ile empati yaparak homofobik bir korku ile celallenmesi ise ayrı bir konu. Ona hiç girmeyeceğim.

Burada "eteğinizdeki taşı dökün" deyimi; ""bildiğiniz doğruları söyleyin" anlamındadır. Ama sanırım "etekli bir insan" ile de empati yapılıyor ve yine o homofobi kıvrandırıyor olmalı insanı...

Ne demişim? Özetle; "bildiğiniz doğruları söyleyin" ya da "kıvrana kıvrana dönün durun, yeterli olmaz ise ortalığı gürültüye verin; Şakira Kemerinin pulları gürültünüzü bastırsın."

Haaa, asıl sorun burada "ya da" bağlacının işlevinden habersiz olma durumudur. Yani Türkçeden çakmıyor olmaktır. Türkçeden çakmıyor olmakla, Türkçeden sınıfta çakmak durumudur.

Sevgili Hasan diyor ki; "E arkadaş, biz senin yazdığını anlamak için, yanımızda Türkçe hocası mı gezdireceğiz?"
Türkçeyi öğrenmek daha ucuza mal olur Hasan. Yetişemediğin yerde nakdi olmasa da, ayni ve fikri yardımlarımı da esirgemem. Öyle 150 liraya da satmam bilgilerimi. ( Ah len ah gitti "sarımsak tarlası"!!...)

"Ya da" bağlacı kendisinden önceki tümcenin ifade ettiği düşünce ya da anlamı, kendisinden sonraki tümcenin ifade ettiği alternatif düşünceye ya da anlama bağlar.

Birinci düşünce; "Bildiklerinizi anlatın" (Olabilecek mantıklı bir iş.)
Alternatif düşünce; "Şakira Kemeri edinin" (Olmayacak bir iş.)
İyi de sizi dansöz diye suçladığım nerede burada? Yok öyle bir şey!

Bildiklerinizi anlatırsınız, dinler anlarız. Bu olası bir eylem. Mantıklıdır. Akla yatkındır. Ama siz diğer işin olabileceğine akıl sır erdirebiliyor musunuz? Neymiş efendim, federasyon kurduğu "Satranç AŞ." ürünleri arasına Şakira Kemeri koyacakmış, sonra bunlardan indirimli ya da hibe olarak size gönderecekmiş, siz de açıklama yaparken bunları elinizde sallayarak gürültü yapacakmışsınız. Elinizden ya da belinizden gelirse de kıvranacakmışsınız. "Ölme eşeğim ölme de yaz gelince yonca vereyim." Hele bir sorun önce bedava gönderecekler mi?!...

Neyse. Yeter. Hasan Arat'ın sözü benim için yeterlidir. O konuştu. Delikanlıca "aldım" dedi. "Bu Sanlı ile aramızdaki insani bir yardımlaşmadır" dedi. Kendisiyle de helalleştik.

Ne demişti genel kurulda delegeler? "HELAL OLSUN!!"

Bir başka zaman da bu "helali haramı" d'okuyalım. Ya da onu da Cengiz Keleş dokusun. Bu onun uzmanlık alanına giriyor biraz. Ben Türkçe ile ilgileniyorum. Yoruldum da. Yalnız sevgili Cengiz, Sayın Aydın'ı çileden çıkarmadan dokuyun. :wink:
Ben şimdi Sayın Aydın'ın yanına gidiyorum. Bir kaç güne varırım herhalde... Ordan da belki "Kişik" oynamaya giderim Hakari'ye. Sonra da "Ilgaz Anadolu'nun sen yüce bir dağısın" şarkısını söylerim. "Onun o dumanlı başı bulutları deliyordur". Gün herdaim bulutta kalmaz; beklediğimiz günler er geç geliyordur...

Kalın sağlıcakla... :!: :arrow:
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
HALININ İPLİĞİ - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 20-12-2010, 12:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 20-12-2010, 23:42
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hoca - 21-12-2010, 06:02
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Günay Alnan - 23-12-2010, 21:49
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 23-12-2010, 22:09
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Hüseyin AKTAŞ - 24-12-2010, 14:56



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi