Homo Ludens
#7
Sayın Aşkın Taşan,

Şüphesiz "ilke" herkes için geçerli olandır. Öyle olmasa ilke olmazdı. Düşüncelerinize katılıyorum ancak sanırım daha önce geçen bazı tartışmalara atıfla yazmışsınız ve takip etmediğim o konulara ilişkin bir değerlendirmede bulunamıyorum.

“Forum’da eski, yazılarda yeni” değilim. İlk üyeliğimin giriş bilgilerine ulaşamayınca; elimde olan diğerini kullanarak, bildiğimiz konuya hemen bir yanıt verdim. Yoksa bu forumda çokça yazılarım, eleştirilerim vardır.


Sayın “Mojo Jojo” kullanıcı adlı forum üyesi,

Ben de geç yanıtım için özür dilerim. Ancak yazabiliyorum. Genel olarak üslup ve tutumuma yönelik değerlendirmeleriniz için teşekkür ederim. Şüphesiz ben de bu üslubun dışında çokça örnekler vermişimdir hayatımda. Öğrenerek ilerlemeye çalışmak önemli olan diyelim…  

Şimdi ana konuya gelelim ve değerlendirmelerinize ilişkin düşüncelerimi paylaşayım. Uzayan giden tartılmaların içerisinde girmek için değil, hakikaten akılcı değerlendirmelerinize yanıtlar vererek katkı sağlamak amacıyla yazıyorum:

Kant, ortaya çelişkiler koyar. Hegel Kant’ı eleştirir. Onu neredeyse yer yer değersizleştirir. Sanki haksız gibi de durmaz. Ancak Kant’ın çelişkileri, ya da buna bu aşamada "başlık" diyelim,  ortaya koyuşunu olumlar. Kant doğru başlıklar atmıştır ama içeriği yani çözümleme yöntemi yanlıştır. Bu kısmı sonradan hatırlamak üzere burada bırakalım ve aynı sıra madde içerisinde değerlendirmelerinize dönelim. Ve gene, bazı tartışmaların içerisine çekilmemek için yanıtlarımda özet anlatımlar tercih edeceğim için kusuruma bakmayın. Bu tutumum, yazdıklarınızın değersizliği görüşünde olduğum için değildir.

1. Tüm değerlendirmelerinizde değindiğiniz kimi konular, bir federasyon yönetiminin değiştirebileceği niteliğin ötesindedir. Spor Federasyonları, ilgili bakanlığın tüzük ve yönetmelikleri dâhilinde çalışmak zorundadır. Evet, bu da değiştirilebilir! Ancak bazı önerilerinizin ölçeği bakanlıkları da kuran yasaların değiştirilmesini gerektirecek düzeydedir. Evet, gelin bunu da yapalım! Ancak o zaman da var olan hukukun uygulanması için, insan aklının onu benimsemesi gerekir, yani bir zihniyet değişikliği gerekir. Bunu da yapalım: Ama yapmaya çalıştığımız işin önce niteliğini ve niceliğini ortaya koyarak, ölçeğinin bilincinde olarak... Federasyon yönetimi başlığında değerlendirmeleriniz, bu yönetim erkinin erkinde olamayacak ölçüde.

Tam da sizin sistemin içinde kalarak aslında sistemi desteklemekten başka bir şey yapılmadığı eleştiriniz benzeri: Sizde de yer yer başlık var ancak içerik yok gibi. “Bunun yıkılıp, sistemin dernekler ve kulüpler üzerine kurulması gerektiğini savunuyorum.” diyorsunuz. Bu kadar mı? Biraz içerik ekler misiniz? Yöntem? Süreç tanımları?

Sizin aslında temel ve güzel eleştiriniz, Nietzsche’nin modernite eleştirisini hatırlattı bana. Bu konu bir kahve sohbetini hak eder.

“Bu konuda siz muhtemelen sistemin revize edilmesi gerektiğini, daha düzgün bir yapılanma gerektiğini söyleyeceksiniz.” demişsiniz. Hayır söylemeyeceğim. Öneriniz başlık düzeyinde de olsa, güzel. Liberal bir bakış açısı. “Pazar kendi var etsin” der gibisiniz. Dernek ve kulüpler üzerine diyorsunuz;  oysa ben bireyler üzerine diyorum!

Eğer kurumsallaşıyorsa, bu kurum dernek, kulüp düzeyinde kalmasın. Devlet kurumu idealine yaklaşırsa hiç fena olmayabilir. İdealine yaklaşırsa ama. Ne dersiniz? Bu konuda siyaset bilimcisi ve devlet kuramcısı arkadaşlarımızı da aramıza alarak bir kahve eşliğinde tartışmayı hak eder.

Yönetici modellemeleri, sistem iyileştirmeleri gibi konulara bakın hiç girmiyorum. Oysa düşüncelerim var…

2. Her sistem kendi noksanlığını içinde barındırır. Daha iyi bir seçim sistemi elimizde verili değil. O bakımdan, mevcut üzerinden seçim kazananları eleştiremeyiz. Bu onlara haksızlık olur.  Seçim sistemi üzerine eleştirilerim olmuştur. Alternatif önerilerim de. Ama bunu meclisten geçirebilecek miyiz?  Nelerdi anlatın derseniz, bu zemin haricinde evet anlatırım.

3. Kurulların çokluğu, bir düzeni değil düzensizliği, sistemsizliği anlatır. Haklısınız. Düzensiz, sistemsiz olur mu? Bunu yıkmak, nihilizmin kapısını aralar. Bir nihilist ya da anarşist değilim. Felsefede genel olarak rasyonalizm denen düşünce benim de bakış açımı belirler. Evet, daha iyi bir sistem diyeceğim. Burada ve her yerde. Diyeceğim derken, yönetime talip olmak gibi bir iddia koymuyorum. Düşünce paylaşıyoruz.

4. Bu konu özelinde yaptıklarımı size anlatabilirim. Bir gün buradan da, belki bazı isimler için verdiğim mücadeleyi anlatmalıyım. Ya da belki de onlar anlatmalı.

Gene de bu başlıkta yönetimin yanıt hakkını dinlemek gerek. Bazen öyle irrasyonel bireysel durumlarla karşılaşıyoruz ki, nasıl bir evrensel yasa onları kapsasın inanın bilemiyorum. İdealinde “yasaklamak” olmamalı. Ama bu idealden kuralların kendisi ve kural yapıcılar bir adım uzakken; kuralı yapmayı zorunlu kılan birey, on adım uzak olabiliyor.

Ancak ilke olarak haklısınız. Bu konuyu düşünelim…

5. Oldu. Görev aldığım dönemlerdeki fotoğraflara bakın, veteran mücadeleleri ödül törenlerinde hep beni göreceksiniz. Türkçe bilmeyen bir yönetim yok en azından. Bakın Gülkız Hanım “yediden yetmişe” diyor; “yediden yetmiş yediye” değil. Benim için bu bir şeydir.

Ötesi mi? Özelden… Ama bir şeyi belirteyim: Yetişkinler kadar, okul çağı çocuklar haricinde eleştirinize, okul öncesi çocuklarımızı da eklemeliyiz. Onlara yönelik, oyunsallaştırılmış modeller ve kazanma kaybetme ikileminde pedagojik yaklaşımlar…

6. Bu konuda, yani “fraud” başlığında ben yıllardır ülke ölçeğinde çalışıyorum. Düzeltiyorum: OECD Orta Asya yolsuzlukla mücadele danışma kurulunda yer alıyorum.

İçinde olduğum yönetimden istifa ettiğimi bilmiyor musunuz? TSF eski başkanı mahkeme kararıyla sabit olduğu şekilde ibra edilmemiştir: Benim karşı duruş ve takibimle, yıllara yayılan hukuk mücadelemle. Bunları bilmiyor musunuz?

Yolsuzluğun olmayacağı bir yapı kurmak! İşte size "etiğin ütopyası", ereği. Bunu yaparsam eğer, “Nobel’in Nobeli’ni” verirler bana. Artık gayrı sizinle kahve de içmem, zaman bulamam buna… Ama evet, mücadele etmek ve sistemi iyileştirmek: Bu gerekli olan.

Ancak hemen belirteyim. Mevcut TSF yönetiminin bu başlıklarda dürüst ve çalışkan oldukları düşüncem açıktır. Kişisel olarak tanıdığım başkan ve iki başkan vekili benim için dürüst insan başlığında kişilerdir ve değerlidirler.

Şu bazı bahisleri de kabaca geçmemi toleransla karşılayın lütfen: Anlatacak bir şeyleri var mı yok mu, bazı dernek gibi gözüken fakat aslında ancak fedakârlık isteyen bir çalışma grubu, sorumluluğu olan yapıların neden nasıl kurulduğunu, kendi iç dinamiklerini lütfen bir de muhataplarından dinleyin. Gidin sorun yanıt vereceklerine eminim. Dinlemeden ilgilisini yargılamayın bence.

Otel ve benzeri seçimlerinde ben mesleğin içinden olduğum için hep organizasyon firmalarından dahi daha uygun fiyatlar alabildim ancak öyle detaylar belirleyici olabiliyor ki, üç beş otel çemberinde sıkışık kalabiliyorsunuz. Bu durum gene de özgün çözümlere, farklılık yaratma imkânlarına mani değil.

Doğru eleştiri, eleştirinin kendisi için de değerli. Atladığım, kaçırdığım yerler varsa kusuruma bakmayın; park yerine 30 dakika önce geldiğim Bursa – İstanbul Feribotu'na bu yanıt yüzünden rica minnet binebildim. Kaçırsaydım, kaçan sadece feribot olmayacaktı ve bilincimin derinlikleri bundan sizi sorumlu tutabilirdi. )))  

Üstün körü geçtiğim kimi yerler biraz bilerektir. Belki her açıklama için bu zemin uygun olmayabilir. Bu kadar yazdığım dahi, gücünü sadece olumsuzdan alan kimi akıllara yetecek düzeyde malzemeyi içeriyordur, biliyorum.

Karşı karşıya gelsek sizden bıkmazdım ve teklifim geçerlidir. Aklın olduğu yerde ben varım.

Başa dönerek bitiriyorum: Başlıklarınız doğru gibi duruyor. Ancak konunun içine girdikçe, çözümlemeler bizi farklı düşüncelere yöneltebilir. Beslendiğimiz kaynak bazen resmin bütününü bize göstermiyor olabilir. O bakımdan özellikle kişilere dokunulan yerlerde, hassas ve nazik olmak bir sorumluluk gibi durmaktadır.

Saygı ve Sevgilerimle
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Homo Ludens - Yazar: Kuvay SANLI2 - 23-02-2016, 16:57
RE: Homo Ludens - Yazar: Mojo Jojo - 24-02-2016, 08:39
RE: Homo Ludens - Yazar: Kuvay SANLI2 - 24-02-2016, 11:00
RE: Homo Ludens - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 24-02-2016, 12:56
RE: Homo Ludens - Yazar: Mojo Jojo - 26-02-2016, 09:08
RE: Homo Ludens - Yazar: abdulkadirbener - 27-02-2016, 14:44
RE: Homo Ludens - Yazar: Kuvay SANLI2 - 01-03-2016, 16:35
RE: Homo Ludens - Yazar: Mojo Jojo - 02-03-2016, 09:06
RE: Homo Ludens - Yazar: Mojo Jojo - 11-03-2016, 11:58
RE: Homo Ludens - Yazar: abdulkadirbener - 11-03-2016, 23:40
RE: Homo Ludens - Yazar: Kuvay SANLI2 - 12-03-2016, 10:41
RE: Homo Ludens - Yazar: Mojo Jojo - 12-03-2016, 12:19
RE: Homo Ludens - Yazar: Kuvay SANLI2 - 12-03-2016, 13:51
RE: Homo Ludens - Yazar: Ozgur_Akman - 12-03-2016, 19:12
RE: Homo Ludens - Yazar: abdulkadirbener - 13-03-2016, 13:00



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi