Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu?? -2-
#1
.


[color=red][size=24]Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu muydu?..[/size][/color]




Özgür Satranç Forumda, 10 Şubat 2010 tarihinde Hüseyin Gümüştekin imzası ile açılan "Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu??" forum başlığı geçen süre içerisinde 25 cevap ve 5290 görüntülenme sayısına ulaşmış görünüyor.


Forumda yayımlandığı dönemde İzmir de "fırtınalar" kopmasına yol açan bu başlık ve devamında işlenen konular, geçen zaman içerisinde İzmir sportif satranç ortamında büyük değişikliklere ve yakın gelecekte satranç adına İzmir'li sporcuların önünü açacak önemli gelişmelere yol açtı.



İyi insanların iyi şeyleri yapabilmek, mutlu huzurlu namuslu bir ortam yaratabilmek ve belirli bir kasıt karşısında gasp edilen veya gasp edilmeye çalışılan haklarını, olanaklarını koruyabilmek ve buna benzer sebepler için bir araya gelip mücadele edebilmelerinin zorluğuna karşılık; şer odaklı çalışmaların ve şer ittifakının çok kolay kurulup işleyebildiğini bilirsiniz. İşte bu yüzden kanunlara kurallara, koruyucu olarak kolluk kuvvetine ve özünde hukuk devletine ihtiyaç vardır.



Böylesi durumlarda dürüstlüğü, adalete inancı tartışılmaz insanların bile; bariz görülen yanlışlar, kaba hatalar ve uygulamalar karşısında, kendilerinin ve çevrelerinde bulunan kişilerin-yakınlarının, bazı "çok basit" haklarını-çıkarlarını bahane ederek mücadeleden çekindiklerini, “kendiliğinden” bu zor durumdan kurtulunacağı umudu ile, kendi ayaklarına “bariz şekilde” basılıncaya kadar da genellikle sustuklarını ve bir kenara çekilip sadece izlediklerini görürüz.



Bu durum da usulsüz uygulamaların kural haline gelmesini, yönetme erkini kullananların “iyi” yönetiyoruz sandıkları kişileri, “aptal” yerine koyacak kadar densiz tavırlar sergilemelerini de beraberinde getirir.



"Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu??" başlığı altında Sayın Hüseyin Aktaş, Eray Selim Er, Hoca, İskender Altındiş, Mehmet Karadaş, Deniz Esen imzalı yazılar ile genişletilip işlenen konu, Rahmetli Cumhurbaşkanımız, Büyük devlet adamı Sayın İsmet İnönü’yü anmayı ve bir sözünü saygı ile hatırlamayı gerektiriyor:



“Bir memlekette, namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur.”



Her konuda kolayca yalan söyleyi veren; kanunlara, yasalara, yönergelere, talimatlara, prosedürlere aykırı davranmaktan kaçınmayıp; garabet bir kuvvet tarafından korunuyormuş hissi yaratacak şekilde densiz davranmaktan kaçınmayan bir değil, bir sürü kişi düşünün, ki böyle bir grup İzmir de "Halkapınar Canavarları" diye de anılıyor olsun. (İzmir de satranç yöneticileri arasında sıkça kullanılan bu sıfatı yazmaya, benim elim bile zor gidiyor.)


İşte böyle bir ortamda başlayan bu başlık ve devamında yaşanan mücadele içerisinde bende müdahil olarak vardım.


2010 yılında 9-Şubat salı günü sezon üretimine devam eden Düşün Satranç Merkezi isimli firmamı öğleden sonra 14:30 gibi bir saat de önce geçici bir süre için paydos etmeye karar verdim. İzmir satranç ortamı ile ilgili kötüye gidiş yönündeki kaygılarım ve sn. Ali Nihat Yazıcı başkanlığında ki Satranç Federasyonunun faaliyet ve uygulamalarına olan "menfi" izlenimlerimin de sebebi ile.



Yapılan işin sosyal yönünün varlığını para kazanma iç güdüsü ve dürtüsü ile gölgelemek bana göre değil. ( Ne yazık ki?!) Sadece kazanacağı paraya endeksli "at gözlüklü çalışma sistemi" zaten yapamayacağım, yapmayı istesem bile sürdüremediğim bir şey. Bu konuyu işleyen bir yazımı Sayın Şahin Sever'in açtığı "Akıl Tutulması" forum başlığı altında yazmıştım; dilerseniz okuyabilirsiniz. http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=2600




İşte bu süreçte konuya duyarlı arkadaşlarımın İzmir Gençlik ve spor İl Müdürlüğüne vermiş oldukları değişik tarihli tespit ve itiraz içerikli dilekçelerine bende kendi itiraz, tespit ve taleplerimi içeren dilekçelerim ile katkıda bulunarak İzmir satranç ortamı özelinde Türkiye satranç ortamında ki kötüye gidişi durdurabilir miyiz? düşüncesi ile katıldım.



2010 yılında toplam 13 dilekçe ile tespit, itiraz, yürütmenin durdurulması, inceleme, bilgi edinme içerikli isteklerimi gerekli makamlara iletmiştim. Bu durum vermiş olduğum dilekçeler vasıtası ile öğrendiğim bilgiler, kurmuş olduğum yeni diyaloglar ve İzmir sportif satranç ortamına tüm ilgimi yoğunlaştırmış olmamın sağladığı artılar ile birleşince, 1-Ocak-2011 tarihinde başlayan süreçte, taktik değişiklikler de yaparak, biraz farklı bir yöntem ile İzmir sportif satranç ortamına yönelik “yıkıcı?!” muhalefetimi artırmamı kolaylaştırdı!!...



01-Ocak-2011 ile 26-Nisan-2011 tarihleri arasında genellik ile değişik konuları içeren ve içerikleri üç ana başlık altında toplanabilecek toplam 43 dilekçeyi ilgili makamlara sundum.


26-Nisan’dan sonra ise bu tarihte gerçekleşen traji komik bir olay vesilesi ile "Kazanılmış bağışıklık yetmezliği sendromu" tehlikesini fark ederek “şapkayı önüme koyup” düşünmenin zorunluluğunu acı bir şekilde hissettim. (Yeni dilekçeler vermeye de devam ettim tabi ki...)


Şimdi bu dilekçelerin hepsini burada yayımlamayı düşünmüyorum. Okunmuyor da zaten. Biliyorum. Uzun yazılar ve belirli bir konuda detay inceleme içeren yazıların okunmadığı, öylesine bir kaç saniye bakılıp geçildiği Google'ın istatistik menüsü aracılığı foruma yönelik olarak yapılan bir inceleme ile net olarak da görülebiliyor.



Başlıca üç ana konu başlığı altında toplayabileceğim, spor yönetimi ile yazılı itiraz ve tespit yoluyla vermeye çalıştığım mücadelemi ve özet olarak elde ettiğim kazanımları anlatarak paylaşmamam da kamusal çıkarlar açısından uygun olmazdı diye düşünüyorum.



[size=24]Sözün Özü[/size]



---İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğünün sportif satranca yönetimsel olarak yanlış yaklaşımından kaynaklanan sorunlar,


---Tsf'nin Organizasyon Talimatı, Yarışmalar Talimatı, Hakem yönetmeliği kaynaklı olarak İlerde sportif satranç ortamını darboğaza sokan sakıncalı uygulamalar,

---Satranç İl Temsilciliği ve İl düzenleme kurulunun işleyişi ve bu işleyişin denetimsizliği kaynaklı sorunlar.


Nasıl Yapmalı!?




İşte böyle düşünürken başlatmam gereken şeyin, öncelikle İlimizde spor ve sporcu idaresinden sorumlu olan Spor İl Başkanımız, İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Sayın Sabri Sadıklar İle görüşmekten geçtiği düşüncesi ile yola çıkarak İl Müdürlüğüne hitaben görüşme talep eden bir dilekçemi 4-Ocak -2011 tarihinde İl Müdürlüğüne ilettim:



----------------------------------------------


T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne

İzmir 04-Ocak-2011


Konu: İlimizde satranç branşında sporcular-sporcu yakınları ve spor
yöneticileri ile fahri satranç il temsilcisi-Tsf temsilcileri arasında
yaşanan spor yönetimi ile ilgili maddi-manevi içerikli sorunların İl
Yönetimi'nce yeterince anlaşılamıyor olması yönünde ki kaygılarım hk.



T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, faaliyetleri
kapsamında satranç branşında yapılan çalışmalarda yaşanan sorunlar,
uzun süredir bu görevi sürdüren fahri satranç il temsilcisi ekibinin
hatalı uygulamalarından kaynaklanmak ile birlikte İl Yönetiminin Asli
görevlilerinin ihmallerinin de İzmir de satranç branşında ki sorunları
arttırdığı ve bu branşta sportif gerilemenin hızlanarak artacağı
konusunda kaygı duyuyorum.



T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne sunmuş olduğum bu
dilekçemden önce vermiş olduğum üç dilekçemin içerikleri, bu yöndeki
kaygılarımı destekleyen konuları içermektedir.



Sayın Sabri Sadıklar, İl Spor Müdür’ümüz olarak sizin bilginiz
dahilinde gelişmediğine ve yeterli sunum yapılmadığı için ilginizden
kaçtığını düşündüğüm, şahsımın İl Spor Müdürlüğü ile yaşandığı
sorunlar, İlimizdeki sporcuların-spor kulüplerinin-sporcu yakınlarının
İl Yönetimi ile yaşadığı sorunlar ile geçen beş yıl içerisinde oluşmuş
manevi ve çoğu maddi içerikli telafisi imkansız görünen hatalı
uygulamalar konusunda kendi görüşlerimi yansıtan kısa bir özeti, uygun
görürseniz makamınızda size sunmak isterim.


Durumu bilginize sunar gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Atilla Alpaslan.


----------------------------------------------



Bir dilekçeye kaç günde cevap verilir? 30 gün mü? 60 gün mü? Bir yıl mı?
Üstelik yukarıda sizin ile paylaştığım bu dilekçe aynı kuruma vermiş olduğum ilk dilekçe değil!!



Öncesinde verdiğim bu dilekçeme de görüşme talebi içeriği olarak konu olan konular ile ilgili olarak tarafıma hitaben hatayı ve hatalı uygulamaları kabul eden cevap yazıları resmi kaynaktan verilmişken.


04-Ocak-2011 tarihli, İzmir GSİM’in 181 evrak kayıt numarasını taşıyan dilekçeme hiçbir cevap verilmedi.



Neden?


Tabii ki basit bir sebepten...


Devam edeceğim.[/b]
Sürekli öğrenmek iyidir.Öğrendiklerini doğru kullanabilmek daha iyi.(Eski lahit yazıtlarından alıntı.)
Ara
Cevapla
#2
.


[color=orange][size=24]Evet. Ben Aldırdım..![/size][/color]




“Sadece İzmir Satranç Ailesinin Sorunu mu??” Forum başlığı altında yazılan 03-Mart-2010 tarihli yazıdan ( Mesaj konusu: 3 N 1 K ) kısa bir alıntı yaparak başlamak istiyorum:


---
"Sayın Ateş Ülker'in kulağını çınlatarak yazayım: Yıllardır devam eden bir sorunu, hataları bir vesile ile görüp söylenmesek ve yazmasak, Sayın Ülker'in "Satranç toplumu mücadele etmez. Bizim Satranç toplumu ancak pişirilmiş taze sıcak yemeği oturur, yer. Federasyon ile diyaloga girip kendini zora sokmaz." saptamasın da belirlenmiş durum ne yazık ki bu anlatmaya çalıştığım olaylar dizininde de sürüp gidecekti.



Soru'nun cevabı bu değil tabii ki! O zaman rahmetli Sayın Turgut Özal'ı da yâd ederek, ' Benim memurum işini bilir.' sözünü hatırlayalım. Ne yazık ki bu klasik bir Türk filmi kurgusudur. Bazı olaylar da sorumlular hiç bir zaman ortaya çıkmaz ve hiç bir ceza almaz.

Sadece doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur.

Bu kadar!!!!!!!!!!!! "
---



Özgür Satranç Forumda yer alan ve pek çok veri, eleştiri ve inceleme içeren forumu özetleye bilir miyim diye dikkatlice bir daha baktım. ( http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=1927&start=0 )


İmkansız...!



Fakat pek çok veri-eleştiri içinde ısrarla göze çarpan konu, "Yanlış işleyen ve bilerek isteyerek yanlış işletilen, pek çoğu maddi suistimal içerikli, bir kısmı idari suistimal barındıran" İzmir Satranç İl Temsilciliği yönetim hataları odaklıydı.


Bir önce ki yazımda değindiğim konular ve zamansal işleyiş neticesinde eğer, o zaman ki İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Sayın Sabri Sadıklar görüşme talebi kabul etmiş olsaydı, hazırladığım bilgi ve belge içerikli dokümanları, özet bir sunum ile bu konuları işleyerek anlatacaktım. İzmir sportif satranç ortamı adına acil çözüm üretmeye çalışacağım konuda basitçe bu özü içeriyordu.



İl Müdürümüz ile görüşme talebime yanıt beklerken mevcut düzensiz ve usulsüz işleyişin devam ediyor olması ile birlikte yeni oluşan sorunları ve delilleri tespit etmeye çalışarak ve itirazlarımı sürdürerek 2-Mart-2011 tarihine kadar bekledim. (Bu dönem çok renkli, bir aksiyon filmi senaryosu gibi akıcı, gerilimli ve hızlı geçti. İnanılmaz denebilecek olaylar var. Sırası gelince anlatacağım.)



2-Mart-2011 Çarşamba günü İzmir GSİM'e 1926 evrak kayıt numaralı dilekçemi vermemin bir gün öncesinde, İzmir İl spor Müdürlüğümde görevli bir spor uzmanı ile sohbet ederken, yazımın devamın da örneğini sunacağım dilekçeme de konu olan konu ile ilgili olarak bir soru sordum;

---Aralık 2009 da, bir spor kulübü tarafından, son dört yıldır yapılan resmi turnuvalarda satranç il temsilcisinin kendi adına açmış olduğu bir hesap numarasına para yatırılmasını zorunlu tutmuş olması ile itirazda bulunulmuş ve incelenmesi istenmişti. Hatta bu spor kulübünün yöneticileri İl Müdürümüz tarafından makama çağırılarak da dinlendiler ve bilgilendirildiler. Kendilerine bu konunun ivedilikle inceleneceği ve sonuca bağlanacağının söylendiğini biliyoruz. Aradan bir yıl iki ay geçti. Açık bir usulsüzlüğün "sübut" delilleri ile sunulduğu bu konu da durum nedir?


diye sordum.


Aldığım cevap beni çok güldürdü. Hatta uzun süredir ilk defa "kahkahalar" ile güldüm diyebilirim.



Aldığım bu aşırı komik cevabı yazmak isterdim; fakat konunun muhatabı olan sorunlu kişileride aynı şekilde güldürme ihtimali yüksek olduğu için, böyle bir şeyi istemediğim için yazmıyorum.



Onun yerine 2-MART-2011 tarihinde İzmir Gençlik ve Spor İl Müdürlüğüne 1926 kayıt numarası ile vermiş olduğum dilekçemi bilginize sunarım:




----------------------------------------------



T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne


İzmir 02-Mart-2011


Konu:T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğün de Satranç branşında "Fahri satranç il temsilcisi" olarak görevli bulunan Selçuk Büyükvural hk.



2009 yılı Aralık ayında T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne verilen bir dilekçe ile, Satranç branşında "Fahri satranç il temsilcisi" olarak görevli bulunan Selçuk Büyükvural'ın 2005-2009 yılları arasında İl müdürlüğü tarafından kendisine verilen görevi sürdürürken, "İş bankası Alsancak şb. şb kod 3401 -hesap no: 917593" numaralı “şahsi” hesap numarasını kullanarak idarecisi olduğu spor yarışmalarında para topladığı hususunda şikâyet içerikli bir dilekçe verildiği konusunda bilgiliyim. Aynı dilekçenin ekinde yukarıda belirttiğim şahsi hesap numarasına yatırılan paraların "hesap belgesi" örneği de sunulmuş.



Bahsi geçen yıllarda yapılmış olan "İl faaliyet programında yer alan resmi yarışmalar" ile "bazı özel turnuvaların tüzüğünde" yer alan bu şahsi hesap numarası ile katılım payı adı altında sporculardan ve spor kulüplerinden para topladığı hususun da geçen süre içerisinde nasıl bir işlem yapıldığı konusunda bilgi edinmek istiyorum.



Zira bu konu "Fahri" olarak görev yapan ve görevi yetkileri “GENÇLİK VE SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İL SPOR DALI TEMSİLCİ YÖNETMELİĞİ” ne göre tanımlı olan, adı geçen kişinin hesabına yatırılan para toplamı "10 TL" dahi olsa, "yapılan teşebbüs mahiyeti" gereği önemli değil midir?

Konunun geçtiği yıllar ve bu yıllar da yapılan turnuvaların sayısı ve İzmir İlinde satranç branşında ki sportif etkinliklere katılımın yoğunluğu göz önüne alınırsa ayrıntıları ile belirli olan bu şahsi hesaba yatırılan paraların toplamı "10.000 TL" ve katları ile ifade edilecek bir rakam olmalıdır.



Kendisine bağlı "sayman, mutemet, satın alma" gibi alt birimleri ve elde edeceği gelirler ve giderleri işleyeceği bir "gelir-gider defteri" dahi olmayan bir "fahri görevli" bu mali döngüyü tutmakla yükümlü olduğu defterlere nasıl işlemiştir?


Bu para hareketini üst makamları tarafından gerekli görüldüğünde rahatlıkla incelenecek şekilde nasıl kayıt altına almıştır? "


Konu ile ilgili olarak bu türde sorular sorulabilir.


Fakat asıl soru şahsi hesap numarası aracılığı ile resmi yarışmalarda katılım payı adı altında para toplanmış olmasıdır. Ayrıca "yasalara, yönergelere, talimatlara" açıkça aykırı olan bu konu, adı geçen şahsın, üstelik bu durum "belgeleri ve somut (sübut) delilleri" ile ortada iken, bir ihbar dilekçesi öncesi hiç bir işlem ve incelemeye tabi tutulmadan "yasalara aykırı" faaliyeti rahatlıkla sürdürmüş olması hususudur.


İhbar-şikâyet içerikli bir dilekçenin T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne verilmesinin üzerinden geçen "bir yıldan fazla" süre içerinde nasıl bir soruşturma ve incelemeye tabi tutulduğu konusu da önemlidir. Eğer yapılan bir inceleme var ise elde somut veri ve deliller olmasına rağmen bu incelemenin "ne zaman" tamamlanacağı konusu ise daha da önemlidir.



T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü'ne; dilekçe verilerek şikâyet ve delilleri ile ihbar edilen bu konuya rağmen, adı geçen kişinin verilen görevi benzer davranışları devam ettirerek sürdürüyor olduğu gerçeği karşısında idari yetkililerin ne yaptığının, kamuoyu tarafından merak konusu olduğunu belirtmek isterim.



Şahsımdan talep edilmesi durumunda konuyu daha da aydınlığa kavuşturacak, bazı şahıs isimleri içerdiği için "özel bilgi" kapsamında tutulması gerektiğini düşündüğüm ek belge ve bilgileri T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bilgisine suna bileceğimi belirtmek isterim.



Aşağıda bilginize sunduğum adı geçen kişinin geçmişte ki benzer hata içerikli davranışları konusunun T.C. İzmir Valiliği Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nün bilgisinde de olduğunu bilmeme rağmen dilekçemin içeriğini destekleyen bir unsur olarak eklemek istiyorum:



1)Mevcut il temsilcisi 2001 yılında ocak ayında yapılan İzmir yaş grupları il birinciliğine katılan sporculardan İl Müdürlüğünün bilgisi olmadan o zaman ki para birimi ile 4 milyon lira toplamış ve İlköğretim öğretmeni ve antrenör Yakup Çeliker'in Sulh Hukuk Mahkemesine Fırat Salepçi ile Caner Höşgör'ün şahitliğinde açtığı dava sonucunda bu paraları iadesi ve idari para cezası ile Karşıyaka 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nce cezalandırılmıştır.


Sayın Yakup Çeliker halen İzmir İlinde Konak ilçesi Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu’nda sınıf Öğretmeni olarak çalışmaktaymış. Kendisinden ek bilgi ve belge alınabilir.


2)Aynı kişi 2001 yılında mayıs ayında İzmir ili Milli Eğitim Öğretmenlerine yönelik olarak yapılan Antrenör Semineri’nde, fotokopi parası adı altında, o zaman ki para birimi ile 20 milyon ar lira toplamıştır. O zaman için Seferihisar Lisesi Felsefe öğretmeni olan Mehmet Sarsmaz tarafından İzmir Valiliğine verilen ''toplanın paranın makbuz karşılığının olmaması ve verilen para karşılığı alınan bir hizmet olmaması '' şikâyeti üzerine yapılan inceleme neticesinde kusurlu görülmüş Valilik Makamı tarafından GSİM ' e yapılan uyarı ile görevinden ( Satranç il temsilciliği ) alınmıştır.


Sayın Mehmet Sarsmaz halen İzmir ili Buca İlçesi Ahmet Yesevi Anadolu Lisesi'nde Felsefe Öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Kendisinden ek bilgi ve belge alınabilir.


Bu söylediklerim doğru ise ki, sizin ''kurum olarak gerekli araştırmayı yapıp'' işlemleri yürüteceğinize olan inancım tam, bu kişinin bulunduğu görevi sürdürmesinde ki beklenti nedir?


Durumu bilginize sunar, gereğini arz ederim.


Saygılarımla.
Atilla Alpaslan


----------------------------------------------

Notlar:

1) Bu forum başlığı altına yazacağım yazıları Mayıs 2011 tarihinde tamamladım. Bazı özel sebepler nedeniyle yayımlamayı ertelemiştim.

Tamamı 13 bölüm. İlk yayımladığım yazıdan sonra özellik ile İzmir satranç çevresinden aldığım olumlu izlenim beni memnun etti. Teşekkür ederim. Sıkıntıyı biliyorum.

2) Yazımın devamını iki gün sonra yayımlamayı düşünüyorum. Sebebi; İzmir Açık turnuvası sırasında oluşacak diyaloglar ile bazı eklemeler yapmayı düşünmem. Bu önemli turnuvada görüşmek dileği ile...



---
Sürekli öğrenmek iyidir.Öğrendiklerini doğru kullanabilmek daha iyi.(Eski lahit yazıtlarından alıntı.)
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi