Sportif Haberler
#1
Yunan atlet Voula Papachristo, attığı aşırı sağcı ve ayrımcı tweet nedeniyle Olimpiyat Oyunları'ndan ihraç edildi.

http://content.usatoday.com/communities/...BCCGjHwtgs
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#2
Eski atlet, yeni spor yöneticisi Edwin Moses: Dünyada 4 global dil var; müzik, sanat, sevgi ve spor!
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#3
İngiltere’de kısa süre içinde başlayacak olimpiyat oyunlarında dört bağımsız sporcu yarışacak. Bu sporculardan Guor Marial olimpiyatlar tarihinde bir ilke imza atacak.

Güney Sudan’ın henüz bir olimpiyat komitesi olmadığı için ülkesi adına yarışamayan Marial’in hayatını sürdürdüğü ABD’de ise vatandaşlığı bulunmuyor. “Ülkesiz” kalan Marial, Uluslararası Olimpiyatlar Komitesi’nin (IOC) verdiği izin sayesinde bağımsız sporcu olarak Olimpiyat bayrağı altında yarışacak.

SİLAHLI KİŞİLER KAÇIRDI

Marial dünyaya geldiğinde Sudan, henüz iç savaş sonucunda ikiye bölünmemişti. Ailesi ile birlikte Güney Sudan’da bir köyde yaşayan Marial, 8 yaşındayken Kuzeyli silahlı kişiler tarafından kaçırılarak bir çocuk çalışma kampına götürüldü. Ancak Marial, kamptaki bir çocuk ile birlikte bir hafta sonra kaçmayı başardı. 28 aile üyesini iç savaşta kaybeden Marial, önce Mısır’a kaçtı. 16 yaşında sığındığı ABD’de atletizmle tanışan Marial, maraton dalında olimpiyatlara katılma hakkı elde etti.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#4
Forum yönetimi uygun görürse, bu kutu Hayata dair bölümüne taşınmalıdır.Bizim satrançcılar açısından baktığımda ,hiçbir ülke vatandaşı olmadan "bağımsız"ya da eski deyişle kurukafa bayrağı ile yarışmalara katılmak isteyen kimse çıkacağını düşünmüyorum.Keza bizim satrançcılar kendi alanlarındaki sınırlı Politikalara kayıtsız kaldıklarından genel anlamda Siyasete karışmaları çok uzak ihtimaldir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
Yazımın hayata dair kısmına taşınmasından yana değilim. İletmek istediğiniz köşesine iletmek istedigim birseyler oldugu icin yaziyorum. Yapılan yorum acilan bu başlığın anlaşılmadigi anlamına geliyor. Bu başlık bana haber verilmeksizin taşındığı için forumda artik yazmayacağım.

İlk haber, sosyal medya'da yapılan alaycı, ayrımcı yorumların varabileceği noktayı anlatıyor. İletmek istediginiz kosesinde cokca bu konu islenmedi mi?

Üçüncü haber Harun Beyin ifade ettigi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Olimpiyatlara katılmaması durumuna yakındı.

İkinci haber sporun evrensel ortak dil olmasıyla dogrudan ilgili. Satrancci her zaman diğer branşları ve Buyuk organizasyonları takip etmeli.

Son zamanlardaki forum yazılarından yorulmuş ve üzülmüş biri olarak yazdım ama zamanı gelmemiş bazı seylerin. İletmek istedikleriniz başlığını da kişisel atışmalar olarak değiştirirseniz anlamını bulur diye düşünüyorum. Saygılarımla.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#6
Kaç gündür tartışılan saçmalıklar satranca dair, bu ise hayata dair! Öyle mi?

KKTC'nin Satranç Olimpiyatlarına katılamamasıyla bu haberi ilişkilendirebilmek gerekirdi.
Ara
Cevapla
#7
Kısa zaman önce benim bir mesajım da başka kutuya taşındı.Bu bakımdan küsmenize gerek yoktur.Sportif haberler başlığı ile KKTC Satranç takımının Satranç Olimpiyatlarına katılamaması arasında bir bağlantı olduğunu anlamak pek kolay değildir.İletmek istedikleriniz başlığının adının "kişisel atışmalar" olarak değiştirilmesi düşüncesi bir öneridir.Kabul edilmese de incelenir.
Esasen Sportif haberler başlıklı mesajınızın bu bölümde daha çok ilgi çekeceğini iddia edebilirim.Çünkü iletmek istedikleriniz bölümündeki arka arkaya gelen yazılar sizin yazınızın çok az okunması sonucuna yol açmaktadır.
Ben küsmüyorum.Herkesi dinliyorum.Rahatsız edici boyutlarda mizah yapmıyorum.Atışmak amacı ile meydana çıkmıyorum.Satranç toplumuna anlaşılabilir bir dille önemli sorunları anlatmaya çalışıyorum.
Yazınızda anlatılan olaylarla KKTC nin temsil edilmesi arasında sizin kurmak istediğiniz bağlantıyı kuramadık.Yine de herkesi sonuna kadar dinlemeye hazırız.Amaç ne küsmektir ne de atışmak..
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#8
Menderes Bey, yazınızı ben kaldırmadım. Ama size karşı bir kasıt olmayacağına eminim. Lütfen yazılarınıza devam edin. Katkılarınız bizim için önemlidir. Kaldıran arkadaşın herhangi bir kötü niyet taşıdığını düşünmüyorum.
...
Ara
Cevapla
#9
Menderes arkadaşımın alınganlığını, forum konusundaki tecrübesizliğine bağlıyorum.
Yoksa bunda alınacak-darılacak bir durum yok, başlık taşınmasında esasında üyenin yöneticiye teşekkür ettiği durumlar çoktur.
Umarım bu kızgınlık anıyla verilmiş kararından bir an önce döner ve değerli paylaşımlarını bize sunmaya devam eder.
Daha az önce buradan bir alıntı yaptım ki, devamını okuduğumda tatsız mesajları görerek üzüldüm.
Ara
Cevapla
#10
Olimpik Badem...

Aslında adı Paul...
Bunlar “Polat” yaptılar, 10 binde koştu “milli” atletimiz...
Kenyalı...

*

İlhan...
İlhan Tanui Özbilen...
Asıl adı; William...
Türkçe bilmediği için “Ne mutlu Türk’üm diyene”yi kâğıda yazdılar, koşarken kâğıdı düşürdü... “Hani bir şey daha söyleyecektin İlhan” dediklerinde, o da orta parmağını havaya kaldırarak meramını anlattı...

Milli atlet...

*

Tarık...
Yani “Langat” aslı...
Kenyalı milli atletimiz...

*

Geçiyor Çinlilere...
Masa tenisinde...
“Adı Melek olsun” dediler...
Aslında Hau Mei Ling...
Wang ise “Küçük Bora” oldu mu size...
Sanki büyüğü de varmış gibi olsun diye...

*

Atıcılık Federasyonu Başkanı silah sanayicisi... Sporculara İtalyan doktorlardan “psikolojik destek” aldırdı...
Ki vursunlar...
Vuramayınca, Gençlik ve Spor Bakanı “Bir dahaki sefere bütün madalyaları biz alıp gideceğiz” diyerek attı...
Değdi, değmedi ayrı...

*

Geçiyorum; olimpiyatların baş yönetmeni Gençlik ve Spor Genel Müdürü’ne...
Konya’da kuruyemişçi idi...
Damat tarafının adamı, genel müdür yaptılar... Sonra baktılar ki hiç devlet hizmeti yok, atandı ama atanamıyor...
Eskisi yerinde kaldı...
Yani atletler ithal, ama yerli genel müdür iki tane...

*

Ve sonunda...
74 milyonluk süper ülke Türkiye, madalya sıralamasında Etiyopya, Küba, Belarus, Jamaika gibi ülkelerden bile sonra, 30’uncu sırada...

*

Olmadı tabii...
Atatürk gençliğinin etek boyunu dini esaslara göre hesaplayıp 19 Mayıs bayramlarını yasaklayan kafa ile olacağı da yok...
Sonunda Türkiye’nin yüzünü biraz olsun, türbana sokamadıkları Nur (Vanlı), Aslı (Antalyalı), Gamze (Eskişehirli) güldürdü...
Dinci medya, omuzlarını mozaikleştirip sadece kafalarını koydu sayfaya...
Ki bacakları gözükmesin...
Sanki bacaksız koştular...

*

Olimpiyatlarda “geri geri koşma” dalı niye yok peki?..
Alsaydık altınları...

Bekir Coşkun

12 Ağustos 2012 - Cumhuriyet
http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=358574
● T a ş l a r ı · y e r i n d e n · o y n a t m a · z a m a n ı  !
Cevapla
#11
Aslı Çakır Alptekin. Olimpiyat şampiyonu kadınımız.
Aslı’nda…
Rol model bi özelliği daha var.

Çakır, babasından.
Alptekin, kocasından.
Eşinin soyadıyla birlikte, gururla,
kızlık soyadını da taşıyan ender kadınlarımızdan biri o.

Malum…
Evleniriz, zart diye soyadımızı eşimize veririz. Sanırsın, sülalemizden Einstein
çıktı, illa soyadımızı yaşatmak isteriz. Eşimize söz hakkı tanımayız, bizden
önceki kimliğini silip atarız.

Aslı’nın eşi İhsan…
Öyle yapmamış.
Kendi soyadını da yaşat demiş.
Başka ne demiş?
Aslı anlatıyor…

“Benim başarım için kendi hayatını feda etti, ben madalyaya koşabileyim diye, atletizmi bıraktı” diyor.

Türkiye az gelişmiş, fırsat eşitliği olmayan, çalışma şartları ağır, zor bi ülke… Erkeğin mesleki başarısı için, huzurlu kafayla işine odaklanması için, kaleyi tutup, çocukların eğitimi, bakımı filan, evde oturma fedakârlığı, maalesef, kadın’dan bekleniyor. İlave et buna, elinin hamuruyla, karnından sıpayı dangozluğunu… Erkek önde, kadın hep geri planda kalıyor.

İhsan tersini yapmış…
Halbuki, kendisi de 800 ve 1500 metrede milli atletimizdi. Uluslararası sahnede başarısı yoktu ama, Türkiye çapında 100’den fazla madalyası vardı. Atletizm, hayatıydı. Aslı’yla Aslı’nın en zor günlerinde, dopingli denildiği için ceza aldığı, sporu bırakmaya niyetlendiği dönemde tanıştı. Âşık oldular. İşte o günlerde, hep kadınların erkeklere söylemesine alışık olduğumuz sözleri
söyledi Aslı’ya… “Sakın bırakma,
ben bırakayım, antrenörün
olayım, sen koş” dedi.

“Aslı’nın olimpiyat şampiyonu olacağı belliydi, kendisinin olamayacağını gördü, Aslı’ya o yüzden destek oldu” denilemez, asla… Çünkü, tanıştıkları ve İhsan’ın kendi kariyerinden vazgeçtiği dönemde, Aslı’nın başarısı filan yoktu. O zamanlar 1500 değil, 3 bin metre engelli koşuyordu ve mesela, 2008 Pekin Olimpiyatları’nda anca 44’üncü olabilmişti. 2009 Berlin Dünya Atletizm Şampiyonası’nda bırak finali, yarı finalde sonuncu olmuştu. Sıradan bi atletti.

İhsan’ın aşkı, fedakârlığı ve antrenörlüğüyle yeniden pistlere
dönen Aslı, ilk iş, mesafesini değiştirdi, 3 bin metre engelliden 1500 metreye geçti. Türkiye’ye atletizm tarihinin ilk olimpiyat altınını getiren bu aklı, İhsan vermişti… “Antrenör bile değil, kızı nasıl çalıştıracak?” denilen İhsan, neredeyse her saniyesini birlikte geçirdiği Aslı’nın yolunu açan kişi olmuştu.

Koştular, koştular, 6 sene flört… Evlendiler. Müsabaka telaşları yüzünden, sade bi nikâhla, düğün bile yapamadılar. Ağır idmanlar nedeniyle, Aslı çok yorgun olduğu için, ev işlerine İhsan bakıyordu. Antrenör, masör, fizyoterapist, diyetisten ve adeta “ev hanımı”ydı İhsan.

Her yarıştan önce uğur getiriyor diye öptüğü yüzüğünü parmağına taktı Aslı… Patladı. Spor hayatı bitti sanılan kız, evlenir evlenmez, önce üniversite oyunlarında birinci, sonra Avrupa Şampiyonu,
şimdi de Olimpiyat Şampiyonu oldu.

Dolayısıyla, her başarılı erkeğin
arkasında bir kadın vardır, doğru ama…
Her başarısız kadının önünde de,
takoz gibi duran bir erkek vardır!
Allah memlekete hep İhsan gibi
erkekler ihsan etsin inşallah.

Yılmaz Özdil

12 Ağustos 2012 - Hürriyet

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21211772.asp
Ara
Cevapla
#12
İnsanın bu yaşına rağmen, bazen heyecanlandığı, duygulara kapıldığı oluyor.
Geçen hafta “filenin sultanları” adını taktığımız kız voleybol milli takımı ile, “Potanın perileri” basketbol milli takımımızın çok anlamlı başarılarından sonra elimiz telefona gitti, Spor müdürümüz Cem Şengül’ü arayalım “manşet taslağımızı söyleyelim” dedik, her meraklı okur gibi...
“Ne varsa kızlarda var!”
* * *
Elimizi telefondan çektik, baba dostluğunu kullanmaya gerek yok.
* * *
Keşke söyleseymişiz...
“Sultanlar” kaybettiler, ama “Periler” bu yazı yazıldığı saate kadar kazanıyorlardı.
Hem önemli olan kazanmak ya da kaybetmek olsa da, önemli olan “olimpiyatlara katılmak”tır, sakızını çiğnemek değil...
* * *
Bu kızlar nereden nereye geldiler, ona baksanıza...
Kadına ikinci sınıf, diye bakan kafaların yaşadığı ülkenin kızlarıdır, kadınlarıdır bunlar.
Her gün birer, ikişer öldürülen “töre yasası” diye katillerinin korunduğu ülkenin kızlarıdır onlar.
“Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” diyen mahkeme kararlarının yazıldığı ülkenin kadınlarıdır, kızlarıdır onlar.
* * *
Bundan birkaç yıl önce böyle şeyler düşünebilir miydiniz?
Uluslararası alanda, olimpiyatlarda Türk kızları...
Bunu da gördük ama başka şeyleri de görerek...
“Sultanlar”la, “Periler”le bu defter kapanır mı?
Üç kadın atletimiz yarı finale çıkmışlar...
Bu ne demek bir düşünsenize!
“Olimpiyat Stadı’nda toplam 50 atletin katılımıyla gerçekleştirilen 100 metre engelli ilk tur seçimlerinde, Nevin Yanıt 4. seride piste çıktı. Son Avrupa Şampiyonu Nevin Yanıt, 4. seride 12.70’lik derecesiyle ilk sırayı aldı. Yanıt, seçmelerde 12.57 koşan Avustralyalı Sally Pearson, 12.68’lik derece yapan ABD’li Lolo Jones ve 12.69 koşan ABD’li Kellie Wells’in ardından en iyi dereceye sahip dördüncü atlet oldu.
Olimpiyat Stadı’nda yapılan ve toplam 46 atletin katıldığı 1500 metre elemelerinde Tuğba Karakaya ilk, Aslı Çakır Alptekin ikinci, Gamze Bulut ise üçüncü seride yarıştı.
Gamze Bulut, 4:06.69’luk derecesiyle serisinde birinci olup adını yarı finale yazdırdı. Son turda grubun önüne geçen Gamze Bulut, varış çizgisine kadar liderliği kimseye kaptırmadı ve serisinde birinciliğe ulaştı. Aslı Çakır Alptekin de başarılı bir yarış çıkarıp 4:13.64 ile serisini 3. sırada tamamladı ve yarı finale çıktı.”
* * *
İyi oyuncu, birinci oyuncu sporcu oldun mu trafik başlar.
“Neslihan ne derse o oluyor, Brezilyalı hoca onu takıma alamıyor!”
Niye?
İşte Neslihan yedek kulübesinde, yerini yanlış anlamadıysak Polen diye genç bir arkadaşına bırakmış, kim onu takımdan aldı?
“Neslihan, açılış töreninde saatlerce Türk Bayrağı’nı taşıdığı için, ilk maça yorgun çıktı.”
Neslihan’ın günahı ne?
* * *
Ve son söz...
Hani “Ulus-Devlet” bitmişti?
Yedi iklim, beş kıtadan Londra’ya gelen sporcuların vatandaşı olduğu devlet yok muydu?
O sporcular hangi millet için ter döktüler, hangi devlet için gözyaşı döktüler?

Hasan Pulur

9 Ağustos 2012 - Milliyet

http://gundem.milliyet.com.tr/ne-varsa-k...efault.htm

Bir cümle okuyanın tamamlaması için eksik bırakılmış gibi... Atatürk'ün kızları'na sadece fırsat verin, yol açın, onlar mutlaka en başa geçmeyi, Türkiye'yi gururlandırmayı başarır.
Ara
Cevapla
#13
Nedendir ben elbette biliyorum, o da kendini anlar elbet de işin geçmişini, esprisini anlar mı şüpheliyim. Bu yazıyı şahıs koruma programı kapsamında "Tarık Günaydın" adıyla anmak istediğim forum "sakini, mizah yoksunu özverili bir şahsa "Hayata Dair" bölümünde armağan etmek istiyorum. Artık şiirle mi cevap yazar, "ben günah keçisi miyim, halt etmişim, özür dilerim abi" mi der, "Günaydın Tarık" başlıklı, izahlı şerhli uzun bir yazıyı mı bekler, orasını allah bilir. Ben her türlü denedim anlatamadım bir başka İzmir'li denedi bunu kesin anlar.

Takma adla yazanlara "korkak, ........" mesajı geçilen bu forumda sakinlerimize ad takıp "giydirmek" yasaktır, kime "giydirdiğinizi" açık açık yazın da hepimiz bilelim diye bir kural yoktu sanırım...

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/21429623.asp
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi