Yorum Sayısı: 451
Konu Sayısı: 12
Üyelik Tarihi: Apr 2010
Sayın orheen,
Birçok satranç uzmanının endişe ettiği bir konuyu buraya yansıtmanız isabet olmuş.
Bu konuda birçok makale okudum, çeşitli bilgiler edindim. Bunları sizlerle paylaşmak isterim. Satrancın geleceğiyle ilgili ben de sizin gibi endişeler taşıyordum. "Mükemmel açılış" bir gün geliştirilebilir mi, diye düşünüyordum. Bilgisayar satrancıyla ilgili gelişmeleri "Deeper Blue" zamanından beri takip ederim. Biraz uzun yazacağım ama sabredip okursanız yararlı bilgiler edineceğinize inanıyorum.
Günümüzde bilgisayarların insanlardan daha iyi oynadıkları, elbette yadsınamaz bir gerçektir. Ancak okuduklarımın ve gözlemlediklerimin ışığında "satrancın bitmesi" ile ilgili endişelerim tamamen yok oldu.
Madde madde yazayım:
1. Öncelikle bir düzeltme yapayım, bundan sonra söyleyeceklerimin daha iyi anlaşılabilmesi için bu düzeltme gerekli. 3300 gibi bir ELO seviyesi, tamamen reklam amaçlı bir balondan ibarettir, içi boştur efendim. Yazılım şirketleri bu balonu her yıl şişirmektedirler, meydan boş nasıl olsa! Bugün Carlsen'le (2843) Houdini (3299) 10 oyunluk bir maçta karşı karşıya gelseler skor ne olur? herhalde Carlsen bir oyun alamaz (belki de alabilir!), ancak ikiden fazla oyun kaybedeceğini de hiç sanmıyorum. Yani tahminim 6-4 Houdini. Aralarında iddia edildiği gibi 456 ELO fark olsa, benim tahminime herkes katılarak gülerdi. Katılmayanlar olabilir, ancak kimsenin tahminime güleceğini sanmıyorum. Bir de şunu düşünün, Carlsen'le 2400'lük bir IM karşılaşsa ne olur? (Aralarında 443 ELO fark var.) Herhalde böyle bir maç yapılsa, 10 partiden sekizi Carlsen galibiyetiyle, 2'si hasbel-kader beraberlikle biter. Doğru mu? Şimdi kim inanır makinenin 3300'lük oynadığına? En iyileri olsa olsa, 3000 ELO performansı gösteriyorlar. Bunun ötesi reklamdır, kuru gürültüdür.
2. Açılışlar bilgisayar için değil, insan için avantajdır. Olası bir Carlsen-Houdini partisinde açılışta Houdini'nin Carlsen'i ezemeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bırakın Carlsen'i, 2500'lük bir GM bile modern açılış teorisi ve bu teoriye kafa patlatmış olması sayesinde Houdini karşısında açılıştan eşitlikle, hatta hafif bir üstünlükle çıkabilir. Bu kimseyi şaşırtmaz.
3. Satranç bir gün geçekten "biterse", bu bitiş baştan değil, sondan olacaktır. Yani esas tehlike açılışlarda değil, oyun sonlarındadır. Yıllar önce Nalimov'un başlattığı çalışmayla oyunsonu databeseleri (tablebase) icat edilmiştir. Önce 3 taş, sonra 4 taş derken sayı bugün bildiğim kadarıyla 7'ye kadar yükselmiştir. Daha güncel bir bilgisi olan lütfen paylaşsın. Şu anlama geliyor: 7 taş içeren herhangi bir konumla karşılaştığında bilgisayar, hiçbir hata yapmadan en doğru devam yolunu çok kolay bir şekilde sonuna kadar oynayabilmektedir. Oysa aynı konumu Carlsen bile olsa bir insanın tamamen hatasız bir şekilde değerlendirmesi ve oynaması zor olabilir. Bu tablebaseler, varyantların çoğalması sebebiyle giderek devasa boyutlara ulaşmaktadırlar. 7 taş tablebase 4 gigabayttı, yanlış hatılamıyorsam. Atıyorum, 10 terabaytlık 10 taş tablebase üretildiğinde işler insan tarafı için kötüye gidiyor demektir. Aynı örneği vereceğim, olası bir Carlsen-Houdini partisinde oyunsonu evresi Carlsen için oldukça sancılı geçecektir. Çünkü her varyantı dibine kadar hesaplaması gerek, aksi halde Houdini çok hızlı bir şekilde olası bir hatayı cezalandırır. Sadece bunu bilmek bile Carlsen'i ne kadar strese sokar, orasını siz düşünün.
4. Bilgisayar "insana göre hesaplama" konusunda iyidir, bunu aklımızdan çıkarmayalım. Bilgisayarı sadece hamle kalitesiyle değerlendirebiliyoruz. Bilgisayar, çalışma prensibi gereği ulaştığı veriyi "mutlak doğruluk" kriterine göre değerlendirir. Oysa insan, mutlak doğruluk kriterinin yanı sıra turnuva durumu, oyucular arası rekabet vs. kriterleri de hamle seçiminin içine katar. Bu bakımda bilgisayardan üstündür. Örnek vereyim: Bilgisayarlar arası İsviçre usulü bir turnuvanın son turu. Houdini-Rybka karşılaşıyor. Rybka yarım puan önde. Houdini'nin ardından 2 puan farkla Comodo geliyor. Belli bir konuma gelmişler, Houdini açısından iki mantıklı yol var: Ya hamle tekrarıyla beraberlik (bilgisayar terminolojisiyle 0.00 konumu), ya da hafif üstünlüğü Rybka'ya bırakan bir devam yolu, atıyorum, -0.80. Hangisini seçer? Tabii ki 0.00 olanı. Diğer devam yolunu seçip birinciliğe oynamak aklına bile gelmez, garanti ikincilikle yetinir. Aynı konum Radjabov-Anand maçında olsa, Radjabov ikinci yolu seçmesi gerektiğini bilir ve yenilgi riskine rağmen birinci olmayı zorlar. Bilgisayarlar bu değerlendirme türünü kullanmaya başlayana dek bir yönleri insandan hep eksik kalacaktır.
5. "Mükemmel açılış" diye birşeyin olması mümkün değildir. Diyelim ki Vezir Hint Savunması'nın Petrosyan Varyantı'na karşı siyahlara 17. hamlede en azından beraberliği garanti eden bir varyant bulundu, bunu ezberlediniz. O varyantta rakibiniz 15. hamlede başka bir hamle oynarsa ne yapacaksınız? Peki rakibiniz 4. hamlede Petrosyan Varyantı'nı değil de, Miles Varyantı'nı seçerse? İlerleyeyim: 3. hamlede Af3 değil de Ac3 oynarsa durumunuz ne olacak? Nimzo-Hint'te iyi misiniz? Hadi bakalım, 2. hamleden Torre Atağa girerse hazırlıktan ne haber? Oldu olacak 1.e4 oynasın da, boşuna heyecan yaşamayalım! Yani mükemmel açılışın tek yönden ortaya çıkması mümkün değildir. Petrosyan Varyantında, Miles Varyantında, Torre Atakta, Nimzo-Hint'in tüm varyantlarında ve mantık olarak bunlarla ilgili olabilecek tüm açılışlarda böylesi garantilerin sağlanmış olması gereklidir ki, bu akla yatkın bir olasılık değildir. Yani satrancın sonu açılıştan gelmez. Müsterih olunuz.
6. Mantıklı açılışların sayısı 10'a inmez, inemez. Bugün GM'ler arasındaki maçlarda bile oyun 1.g4 hamlesiyle başlayabilmektedir. Ya da, yıllarca refüte olduğu sanılmış açılışlardan ne keşifler çıkmaktadır. Onlarca yıldır siyahlar için kötü olduğu düşünülen İspanyol Açılışı'nın Berlin Varyantı, Kramnik'in Kasparov'u yenmesindeki en önemli unsurdu. Tabii ki açılışın kendisi değil, Kramnik'in yorumu ve titiz çalışması, onu tekrar diriltti. O maçtan beri Berlin Duvarı olarak anılan varyant, binlerce oyunda görülen popüler bir açılış haline gelmiştir. Refüte olduğu sanılan Şah Gambiti'nib Boris Spassky'nin çalışmasıyla kendisine tekrar itibarlı bir yer kazandığını ekleyebiliriz. Örnekler saymakla bitmez.