27-10-2012, 18:53
Arkadaşlar,
Ali Nihat Yazıcı'nın bugün (27 Ekim 2012) Aydınlık Gazetesi'nin spor sayfasında Çetin Susam'la yaptığı bir röportaj var.Bu roportajla ilgili düşüncelerimi izniniz olursa açıklamak isterim.
Her şeyden önce roportajda kullanılan "Satranç,bir eğitim aracıdır." başlığı bana ait bir slogandır.Bu sloganı kapatılan TSF forumunda ve daha bir çok forumda yıllarca savundum.Halen de savunmaya devam ediyorum.
Savunuyorum,çünkü satranç en başta beni eğitmiştir!
Benim hayata bakış açımı, yaşam tarzımı, düşünce yapımı (hepsi de olumlu yönde olmak üzere) tamamen değiştirmiştir.
Belki de 12 Eylül öncesinin geride kalmış birçok karanlık olaylarından beni korumuş, hayatımı da kurtarmıştır!
Bu nedenlerden dolayı 25 yaşımda öğrendiğim satrancı kendi öğrencilerime de öğretmeye karar verdim.Eğer satranç,25 yaşındaki birinin hayatında böylesine önemli değişiklikler yapabiliyorsa çocuklar üzerinde de mutlaka etkisi olur diye düşündüm.Böylece normal öğretim yapan "5 sınıflı Birleştirilmiş Köy Okulları"ndaki uzun teneffüs ve öğle paydosu saatlerinden de yararlanarak satrancı öğrencilerime öğrettim ve sürekli de oynattım.Elde ettiğim sonuç,hayranlık vericiydi! "pasif ve tembel" diye nitelendirdiğim birçok öğrencimin "kabak çiçeği gibi" açıldığını ve bütün derslerde aktivite kazandıklarını gözlerimle gördüm.
Kararımı vermiştim artık:
SATRANÇ BİR EĞİTİM ARACIDIR!
Bu görüşümü TSF Eğitim Kurulunda bulunduğum sürede arkadaşlarıma açtım.Satrancın okullarda ders olarak okutulmasının çok yararlı olacağına arkadaşlarımı inandırdım.O zamanki çalışma arkadadaşlarım M.Aşkın Taşan,Simten Kaya,Enis Bilyap,Veli Ozan Çakır ve ben,bir iş bölümü çerçevesinde çalışarak hazırladığımız dosyayı,Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'na sunduk.Satrancın okullarda ders olarak okutulmasını sağladık.Hakkını yemeyelim,bu sunum sırasında Başkanımız olarak Ali Nihat Yazıcı da yanımızda hazır bulunmuştu.
Aynı ekip çalışmaya devam ederek okullarda okutulacak satranç dersinin ilk müfredat programını da hazırladık.Bu programın içinde yer alan ve TSF sitesinde de halen yer alan, "Satrancın Yararları"konusu, kelimesi kelimesine tamamen benim hazırladığım bir bölümdür.
Ancak ANY, kazandığı 2. seçimden sonra bu müfredat programını uygulamaya koymadığı gibi müfredatı hazırlayan ekibi de dağıttı.İçimizden sadece kendine daha yakın bulduğu Simten Kaya'ya tekrar görev verdi.
Benim önerim olan "Öğretmenler Arası Satrancı Yayma ve Geliştirme Seminer Programları" nı hiç uygulamayarak ne idüğü belirsiz 5 günlük 1.kademe antrenörlük kursları düzenledi.Taşların hareketini bile iyice öğrenememiş öğretmenlere "antrenörlük belgesi"ni verdi.Böylece şimdiye kadar ağzına bile almadığı "satranç bir eğitim aracıdır." sloganına layık en yüksek katkılarını sunmuş oldu.(!)
Arkadaşımız,aynı zamanda "Okulda Satranç Komitesi Başkanlığı'nı da yürütüyormuş meğerse!
Ama her nasılsa bu komitenin kimlerden oluştuğunu ve şu ana kadar hangi faaliyetleri yürüttüğünü bir türlü öğrenemedik nedense!
Bir bileniniz varsa hiç olmazsa şuracıkta bize bir açıklayıverse de cehaletimizi giderebilsek diyorum.(!)
Kısacası, eğer ANY, bu sloganı propaganda aracı olarak şimdi kullanma gereğini hissetmişse:
Duyduk duymadık demeyin!
"Dalda karga vaarrr" demektir!
Bu roportajın beni ilgilendiren bölümlerini açıkladım.
Geri kalanını da Özdemir Cengiz Keleş'i ilgilendiriyor!
Kurban ve Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun!
Esen kalınız...
Cemil SABAHİ
Ali Nihat Yazıcı'nın bugün (27 Ekim 2012) Aydınlık Gazetesi'nin spor sayfasında Çetin Susam'la yaptığı bir röportaj var.Bu roportajla ilgili düşüncelerimi izniniz olursa açıklamak isterim.
Her şeyden önce roportajda kullanılan "Satranç,bir eğitim aracıdır." başlığı bana ait bir slogandır.Bu sloganı kapatılan TSF forumunda ve daha bir çok forumda yıllarca savundum.Halen de savunmaya devam ediyorum.
Savunuyorum,çünkü satranç en başta beni eğitmiştir!
Benim hayata bakış açımı, yaşam tarzımı, düşünce yapımı (hepsi de olumlu yönde olmak üzere) tamamen değiştirmiştir.
Belki de 12 Eylül öncesinin geride kalmış birçok karanlık olaylarından beni korumuş, hayatımı da kurtarmıştır!
Bu nedenlerden dolayı 25 yaşımda öğrendiğim satrancı kendi öğrencilerime de öğretmeye karar verdim.Eğer satranç,25 yaşındaki birinin hayatında böylesine önemli değişiklikler yapabiliyorsa çocuklar üzerinde de mutlaka etkisi olur diye düşündüm.Böylece normal öğretim yapan "5 sınıflı Birleştirilmiş Köy Okulları"ndaki uzun teneffüs ve öğle paydosu saatlerinden de yararlanarak satrancı öğrencilerime öğrettim ve sürekli de oynattım.Elde ettiğim sonuç,hayranlık vericiydi! "pasif ve tembel" diye nitelendirdiğim birçok öğrencimin "kabak çiçeği gibi" açıldığını ve bütün derslerde aktivite kazandıklarını gözlerimle gördüm.
Kararımı vermiştim artık:
SATRANÇ BİR EĞİTİM ARACIDIR!
Bu görüşümü TSF Eğitim Kurulunda bulunduğum sürede arkadaşlarıma açtım.Satrancın okullarda ders olarak okutulmasının çok yararlı olacağına arkadaşlarımı inandırdım.O zamanki çalışma arkadadaşlarım M.Aşkın Taşan,Simten Kaya,Enis Bilyap,Veli Ozan Çakır ve ben,bir iş bölümü çerçevesinde çalışarak hazırladığımız dosyayı,Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı'na sunduk.Satrancın okullarda ders olarak okutulmasını sağladık.Hakkını yemeyelim,bu sunum sırasında Başkanımız olarak Ali Nihat Yazıcı da yanımızda hazır bulunmuştu.
Aynı ekip çalışmaya devam ederek okullarda okutulacak satranç dersinin ilk müfredat programını da hazırladık.Bu programın içinde yer alan ve TSF sitesinde de halen yer alan, "Satrancın Yararları"konusu, kelimesi kelimesine tamamen benim hazırladığım bir bölümdür.
Ancak ANY, kazandığı 2. seçimden sonra bu müfredat programını uygulamaya koymadığı gibi müfredatı hazırlayan ekibi de dağıttı.İçimizden sadece kendine daha yakın bulduğu Simten Kaya'ya tekrar görev verdi.
Benim önerim olan "Öğretmenler Arası Satrancı Yayma ve Geliştirme Seminer Programları" nı hiç uygulamayarak ne idüğü belirsiz 5 günlük 1.kademe antrenörlük kursları düzenledi.Taşların hareketini bile iyice öğrenememiş öğretmenlere "antrenörlük belgesi"ni verdi.Böylece şimdiye kadar ağzına bile almadığı "satranç bir eğitim aracıdır." sloganına layık en yüksek katkılarını sunmuş oldu.(!)
Arkadaşımız,aynı zamanda "Okulda Satranç Komitesi Başkanlığı'nı da yürütüyormuş meğerse!
Ama her nasılsa bu komitenin kimlerden oluştuğunu ve şu ana kadar hangi faaliyetleri yürüttüğünü bir türlü öğrenemedik nedense!
Bir bileniniz varsa hiç olmazsa şuracıkta bize bir açıklayıverse de cehaletimizi giderebilsek diyorum.(!)
Kısacası, eğer ANY, bu sloganı propaganda aracı olarak şimdi kullanma gereğini hissetmişse:
Duyduk duymadık demeyin!
"Dalda karga vaarrr" demektir!
Bu roportajın beni ilgilendiren bölümlerini açıkladım.
Geri kalanını da Özdemir Cengiz Keleş'i ilgilendiriyor!
Kurban ve Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun!
Esen kalınız...
Cemil SABAHİ