TSF Disiplin Kurulu ve Başkan Tahsin AKTAR
#1
Merhaba Arkadaşlar...
Sanırım fakındasınızdır. Yeni seçilen TSF ve onun tüm kurulları çalışmalarına son hız devam ediyor.Kendilerine başarılar dilerim.
İtiraf etmeliyim ki Disiplin Kurulu Başkanı Sayın Tahsin AKTAR, tüm TSF kurulları içerisinde şu anda kendisine en çok yakışan bir görevi ifa ediyor. Yeni TSF yöneticileri, mumla arasalardı herhâlde ondan daha iyi bir disiplin kurulu başkanını asla bulamazlardı!
Kendilerini kutlarım.
Nitekim Disiplin Kurulu Kararları incelendiğinde Disiplin Kurulu, 5.11.2012’de göreve başladıktan sonra:
24.11.2012’de Cemalettin TALUM’a 3 ay hak mahrumiyeti,
17.01.2013’de Cemil SABAHİ’ye 6 ay hak mahrumiyeti,
11.03.2013’de Ramazan Turan’a 3 ay hak mahrumiyeti,
11.03.2013’de Fahri AR’a 3 ay hak mahrumiyeti,
11.03.2013’de Ekaterina ATALIK’a UYARI cezalarını uygun görerek çok başarılı çalışmalara imza atmışlardır.
Diğer arkadaşlar da muhalif midir bilemem ama Sayın Tahsin AKTAR,benim gibi bir muhalifi cezalandırmış olduğu için sanırım son derece zevkli ve mutlu anlar yaşamıştır. Bulabilirsem ona bir miktar kına göndermek boynuma borç olsun.
Şaka bir yana, soruşturmaya uğrayıp da Tahkim Kurulu’na başvurmak isteyen muhalif arkadaşlara bir uyarım var:
Ceza size tebliğ edildikten hemen sonra mutlaka 10 gün içinde Tahkim Kuruluna itiraz dilekçenizi gönderin. Bana “bekle” demişlerdi ama siz sakın benim gibi “gerekçeli karar”ın gelmesini beklemeyin. Her federasyonun farklı bir uygulaması uygulaması varmış çünkü. Aksi halde benim itirazım gibi"süresinden sonra yapılan itiraz" olur ve sizinki de reddedilir.Uyanık Disiplin Kurulu bunu bildiği için "gerekçeli karar"ı 1 ay sonra gönderiyor.
Bana ait soruşturma dosyasını aşağıya aynen alıyorum.Suçlu olup olmadığıma artık sizler karar verirsiniz.
Selamlar,saygılar…
Cemil SABAHİ
Ara
Cevapla
#2
csbh01



Kayıt: 26 Mar 2012 Tarih: Çrş 17 Ekm,2012 14: 02 Mesaj konusu:
________________________________________
Deveye sormuşlar:
-Sırtın neden eğri?
El cevap:
-Nerem doğru ki???...

Bu sorunun kendisi ve yanıtları şimdiki TSF Yöneticilerinin yaptığı tüm icraatlar için de aynen geçerlidir.Sizi bilmem ama bana göre TSF'nin tüm uygulamaları tepeden tırnağa yanlış! Dişe dokunur olumlu yönde tek bir icraatleri bile yok!
Her şeyin en iyisini ancak ve ancak kendileri bilir! Başkalarına sormaya ve onlardan herhangi bir fikir almaya hiç mi hiç gereksinimleri yok!
En küçük bir eleştiriye bile zerre kadar tahammülleri yok!
Bu nedenlerden dolayı ortalığı dikensiz gül bahçesine çevirmek,satranççıların birbirleriyle bağını koparmak,haberleşmelerini önlemek amacıyla sık sık eleştiri aldıkları TSF Formunu ortadan kaldırdılar.Ardından da çeşitli hile ve entrikalar düzenliyerek bu zamana kadar yönetimde kalmayı başardılar.
Görünen o ki önümüzdeki seçimlerde de aynı yöntemi kullanarak gayri meşru iktidarlarını aynen sürdürmeyi hedefliyorlar...
TSF yöneticilerinin herbiri kendilerini yandaş kulüplerden delege gösterdikleri yetmiyormuş gibi "kura çekilerek" belirlenen 15 kişilik listede bile entrikaya başvurabiliyorlar.Buna tepki gösteren ve Adana Satranç Derneğinden kuruculuğunu birlikte yaptığımız arkadaşım Muzaffer Şekerli, bir arkadaşının hesabından turksatranc gurubuna bir mail atmış.Aynen katıldığım bu görüşleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tüm dostlara kucak dolusu selamlar...


FW: SATRANÇ FEDERASYONU KONGRESİNDEKİ 15 DELEGE NASIL BELİRLENDİ.‏
14.10.2012
sayın eski ve yeni tsf kongre delegeleri. benim adım muzaffer şekerli ve ADANALI YIM .satrancın özel federasyondan beri içindeyim ve adana satranç derneğinin kurucusuyum . önümüzdeki 5 kasım seçimlerinde bir şey dikkatimi çekti ve bunu sizlerle paylaşmak istedim. 99 kulübün ismi bir torbaya giriyor ve bu torbadan çok garip bir şekilde 4 osmaniye 7 tane de karaman kulübü çıkıyor. o torbada 8 karaman kulübü var 6 tanede osmaniye kulübü var. ben aslen osmaniyeli yim ve bilirim . sayın tahsin aktar adanalıdır ve bilen bilir adanada pek tutulmaz ama osmaniye onun kalesidir. karamanın nasıl bir yer olduğunu bilen bilmeyene söylesin . şimdi bu kur'a noter huzurunda yapıldığını söyleyecekler . ama bu kimi ikna edecek acaba.99 kulüpten 15 delege belirleniyor ve 7 si karamandan çıkıyor 4 ü osmaniyeden . osmaniye konyada ilk 40 bile girememişti ve kongrede temsil sdilemiyordu. karaman ne durumda bilmiyorum ama mevcut 10 kulübün 9 u kongrede temsil edilebilecek . elbette şimdi noter huzurunda kura çekimi yapıldı denecek ama muhalefet orada mı idi . yoksa minare çalınmışta kılıf mı hazırlandı . ben yemedim yiyen beri gelsin . çok garip durum . bu konunun deşilmesi ve muhalefet temsilcisi sayın CENGİZ KELEŞ İN BU KONUDA NE DÜŞÜNDÜĞÜNÜbilmek isterim . saygılarımla herkese. muzaffer şekerli.. ADANA ...




csbh01



Kayıt: 26 Mar 2012 Tarih: Prş 18 Ekm,2012 1: 01 Mesaj konusu:
________________________________________
Çok ilginç doğrusu!
"Şahmat" arkadaşımız çekilen kura"da hem kur'a seçiminin 2 il arasında paylaşılmasının şüpheli olabileceğini peşinen kabul ediyor, hem de sonucu normal karşılamamızı bizlerden bekliyor. Yani bizim sonuca şüphe ile bakma hakkımızı peşinen elimizden alıyor!
Kısacası kur'a böyle çıktı, "Şansınıza küsün!" demek istiyor
Yok arkadaşım yok,sen yemiş olabilirsin ama ben bunu asla yemem!
Matematikçi değilim ama bahse konu olan kura olasılığı milyondabir bile değildir bana göre.
Peki böyle bir olasılık olamaz mı?
Elbette ki olabilir!
Ama ben, sayın "gambit"in bahsettiği fotoğrafları çok aramama rağmen TSF sitesinde veya bir başka yerde göremedim.Sayın "gambit"te varsa ve buraya eklerse ya da yerini söylerse çok sevinirim.Böylece tüm şüphelerin ortadan kalkmasına da yardımcı olur. Aksi halde başkan adayı Cengiz Keleş veya Veli Ozan Çakır konu ile ilgili herhangi bir açıklama yapmadığı sürece şahsen ben şüphe ile bakmaya devam edeceğim.Peşini de asla bırakmıyacağım!
Ömrünün 40 yılını satranca vermiş ve 2 de kulüp kurmuş,bir sürü de şampiyon sporcu yetiştirmiş biri olarak eğer bu genel kurulda 1 oy kullanamıyacaksam ve bu genel kurulu izleme olanağım elimden alınacaksa böylesi bir TSF yönetimine ancak ve ancak "yuuuuhhhh" derim!
Gitsinler mahallede çelik-çomak oynasınlar çok çok daha iyi....

Cemil SABAHİ
Adana Satranç Derneği kurucusu,
Adana Hamle Satranç Kulübü Derneği kurucusu ve halen başkanı,
1.ANY yönetiminde satrancın okullara girmesi ve ders olarak okutulmasını sağlayan en aktif Eğitim Kurulunun bir üyesi.


TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU
BAŞKANLIĞI

Sayı:TSF/2288 28.11.2012
KONU:2012/6 Dis.K Disiplin Soruşturması
Sayın Cemil SABAHİ
33 SK.SEYHAN MAH.3/1
YÜREĞİR-ADANA

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanlığı,TSF Disiplin Kurulu 2012/6 Dis.K. dosyasına kayden yürütülen soruşturma kapsamında ekte ter alan tutanaktaki konu ile ilgili ifade ve tüm delilleri TSF Disiplin Kurulu Başkanlığına ulaştırmanız gerekmektedir.
Gereğini rica ederim.
N.Erman ÜSKÜDARLI
Genel Sekreter


Ek:
1-TSF Disiplin Kurulu İfade Tutanağı(3 Adet)
TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU DİSİPLİN KURULU İFADE VE SAVUNMA TUTANAĞI
Adı Soyadı : Cemil SABAHİ Baba adı : YUSUF
D.Yeri,Tarihi : 14.05.1950 İfade Kaynağı:Tanık ( ) Zanlı ( x )
Adresi : 33 SK. SEYHAN MAH. 3/1 YÜREĞİR-ADANA
Konu :TSF Disiplin Kurulunun 2012/6 Dis.K.dosyasına kayden yürütülen soruşturma kapsamında TSF Disiplin Talimatnamesinin 19. Maddesi uyarınca hakkınızda 17-16 Ekim 2012 tarihinde Özgür Satranç Forum Sitesinde yayınlamış olduğunuz ekte bir örneği yer alan mesajlarınızdaki değerlendirme ve ifadeler ile ilgili olarak,
Tutanak Türü : İfade ( ) İlgilinin Kimliği : Sporcu ( x ) Hakem ( x )
:Savunma ( x ) :Antrenör ( x ) Yönetici ( )
Yukarıda belirtilen konuya ilişkin bilgi ve duyumlarınızı,aşağıya yazınız.Tanık olarak 5(beş) gün,zanlı olarak 7(yedi) gün içerisinde yanıt vermemeniz,varsa belge sunmamanız durumunda ifade/savunma vermekten vazgeçmiş sayılacağınızı bildiririm.
N.Erman ÜSKÜDARLI
Genel Sekreter


YAZDIĞIM İLK SAVUNMA METNİ
Bundan önceki TSF Yöneticilerinin (aklıma şu an gelenler itibarıyla) yanlış bulduğum uygulamaları aşağıdaki gibidir:
1-Asgari ücretin brüt 800-900 TL’yi geçmediği ülkemizde sporcularımız oldukça pahalı olan 5 yıldızlı otellerde kalmaya zorlanmaktadır. TSF tarafından ucuza alınan odalar; veli ve sporcularımıza, antrenörlerimize 3-5 kat fazlasına satılarak satranç sporu, yalnızca parası olanların oynayabileceği bir oyun haline getirilmiştir.Bunun sonucu olarak yoksul ama yetenekli sporcularımızın turnuvalara girişi ve bu turnuvalarda kendilerini göstermeleri zorlaştırılmıştır.
2-Satrançtan hiç anlamayan kişilere ve öğretmenlere 5 günlük yetersiz kurslar sonucunda 1. Kademe antrenörlük belgesi, bazılarına ise kulüp açabilme yetkisi vermek amacıyla 2.kademe antrenörlük belgesi (Tanığım Sayın Tahsin Aktar’ın bizzat kendisidir.) verilmiş, satranç antrenörlüğü kurumu yozlaştırılmıştır.(Kağıt üstünde kurulmuş ve halen işlevsiz olan kulüp sayılarının aynı yöntemle arttırılmış olduğunu düşünüyorum.) Bu uygulamanın zararlarını bizzat ben gördüm.Haksız rekabet yüzünden kulübüm kapanma noktasına kadar gelmişti.
3-Ülkemizde ikamet bile etmeyen yabancılar Milli Takımımızda oynatılmıştır. Kendi yerli oyuncularımız yetersizse bu oyuncuları yetiştirmek üzere kaliteli yabancı antrenörleri ülkemizde görevlendirmeyi anlayabilirim. Ama Milli Takım masalarımızda yabancı oynatmak yanlış bir uygulamadır. Bunun ülkemiz satrancına katkısı yok denecek kadar azdır.
4-Oynatılan yabancı oyuncular nedeniyle Türkiye İş Bankası Süper Ligi’miz neredeyse “yabancılar ligi” haline gelmiştir. Yabancı oyuncular çoğunlukla hep birbiriyle oynamaktadır. Yerli oyuncularımızın bu oyuncularla oynayıp deneyimlerini arttırma olanakları oldukça düşüktür. Yabancılarla oynama oranlarının düşük olduğu liglerimizde oynatılmak üzere yabancılara ödenen binlerce dolar transfer paraları açıkça görüldüğü gibi bir kaynak israfıdır.
5-Yerli-yabancı “herkese açık” olarak düzenlenen “Grand prix” turnuvalarında ortaya konan yüksek meblağlı binlerce dolar para ödüllerini yabancı oyuncular alıp gitmektedirler. Bu da ayrı bir kaynak israfıdır. Adı geçen turnuvalar “kapalı veya “yarı açık” şekilde düzenlenerek daha verimli hale getirilebilirdi. Hatta satrancın ülkemizde yeterli gelişkinliğe erişemediği göz önüne alınarak daha ucuz ödüllerle yurdumuzun tüm illerinde turnuvalar düzenlenerek gereksinimimiz olan “profesyonellik” geliştirilebilirdi.
6-Günümüzde satranç hakemliğine geniş yetkiler verilmiştir. Duyumlarımıza göre bu yetkiler daha da arttırılacaktır.Böyle bir durumda satrançtan anlamayan kişilerden hakem oluşturma projeleri kesinlikle yanlış bir uygulamadır.Sporcu psikolojisinden anlamayan,sporcu psikolojisini bilmeyen pozisyon değerlendirmeleri de zayıf olan hakemleri böyle bir yetki ile donatmak ve bunlardan da adil kararlar almalarını beklemek hayalci bir yaklaşımdır.Eski TSF yönetimi maalesef böyle bir uygulamanın içinde olmuştur. Ayrıca MHK’nin taraflı davrandığı ve turnuvalarda hep aynı hakemlere görev verdiği yaygın bir kanıdır.
7-Ana Statü’ye göre eski TSF Yönetim Kurulunca oluşturulan Genel Kurul Listesi gerçekçi ve demokratik değildir. Gönül isterdi ki Genel Kurul Listesi sadece 163 delege yerine binlerce, on binlerce delegeden oluşsun. Milyonları bulan satranç camiasını yönetecek kişileri , çoğunluğunu satranç sporu hakkında herhangi bir fikri bile olmayanların oluşturduğu sadece 163 kişi seçmesin!
Ancak böyle bir olanağımız bulunmadığına göre 163 kişiden oluşan Genel Kurul Listesinde devlet bürokrasisinin sahip olduğu delegeler dışındaki delegeler daha özenle seçilebilirdi. Örneğin:
Şu ana kadar Türk Satrancına önemli katkılarda bulunan özel ve tüzel kişilikler arasından belirli kriterlere, demokratik usullere göre seçilmiş ve her seçimde değişmeyen delegelerden oluşan dengeli bir Genel Kurul Listesi oluşturulabilirdi. Süper Ligde oynayan kulüplere 5 yerine 2 delege hakkı verilebilirdi.( Çünkü bir kulüp kime oy vermeyi düşünüyorsa tüm delegeleri o kişiye oy verecektir.) Diğer kulüplere de birer delege verme hakkı tanınıp Genel Kurul Listesini çeşitlendirme yoluna gidilebilirdi. Ama bunlar yapılmamıştır. Bunun yerine birçok yönetim kurulu üyesi,mavi boncuk dağıtarak kendilerine bağladığı ve yandaş gördüğü kulüplerin listesine kendi adlarını yazdırmış,bu şekilde iktidarlarını pekiştirme yoluna gitmeyi tercih etmiştir.Bu yol bana göre meşru değildir.Bunun aksi iddia ediliyorsa o zaman bu “Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin o kulüplerin delege listelerinde ne işi vardı?” diye sormak gerekir.
8-Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin en önemli hatalarından biri de TSF bütçesini iyi yönetememeleridir. Çeşitli şekillerde bin bir güçlükle oluşturulan TSF bütçesi,Yönetim Kurullarının yurt içi ve yurt dışı gezilerinde en lüks otellerde kalınarak israf edilmektedir. Sayın Kuvay SANLI’ nın ortaya çıkardığı gibi ECU Başkanlık Seçimlerinde Malta Delegasyonu TSF bütçesinden konuk olarak ağırlanmıştır. Bu durumda sormak isterim:
Elin yabancı ülkelerinde bir başka yabancı delegasyonu konuk olarak ağırlamak , TSF’nin görevleri arasında mıdır?
9-2002 yılında TSF Eğitim Kurulunda görev yaptım. O yıllarda “Satranç bir Eğitim Aracıdır.”ifadesini ilk kez ben kullandım ve slogan haline getirdim. TSF resmi sitesinde halen yer alan “Satrancın Yararları” konusunu da ben yazdım. Bu yararlara gönülden inanan birisi olarak satrancın “Eğitim Aracı” olarak okullarda “zorunlu ders” olarak okutulmasını yıllarca savundum. Ancak bazı arkadaşlarım gibi eski TSF yöneticileri de satrancın “seçmeli ders” olarak kalmasını tercih etti. Bu da satrancın eğitim aracı olarak görülmediğinin bir başka ifadesidir. Dilerim ki yeni TSF Yönetimi gerekli girişimlerde bulunarak satrancın eğitim aracı olarak kullanılması amacıyla satrancın okullarımızda zorunlu ders olarak okutulmasını sağlar.
10-Eski TSF yöneticilerine yönelik bir başka bir başka eleştirim de yurt içinde düzenlenen turnuvalarla ilgilidir. Şu an için düzenli ve geleneksel hale getirilmiş turnuvaların büyük bir çoğunluğunu çocuklara yönelik turnuvalar oluşturmaktadır. Ancak çocukluk aşamasından sonraki yetişkin yerli sporcularımız için (İl Birincilikleri dışında) hemen hiç bir turnuva bulunmamaktadır. İl Birinciliklerinin de zaten şu an için anlam ve önemi kalmamıştır. Amatörce satranç oynayan yetişkin yerli oyuncularımız , liglerdeki yabancı oyuncu çokluğu nedeniyle kendi liglerimizde de yeteri kadar yer bulamamaktadır.Bunlara bir de “anlaşmalı beraberlikler” ve mesai saatlerine denk getirilen turnuvalar düzenlemeyi alışkanlık haline getirmeyi eklerseniz ülke satrancının neden gelişemediğini kolayca anlarsınız.
11-Kulüplerin yaşayabilmesi ve ayakta kalabilmesi için mutlaka desteklenmeleri gerekmektedir. Bu nedenle Eski TSF Yönetimine futbolda olduğu gibi her sporcunun bonservis ve transfer bedellerinin olması gerektiğini ve bunun sağlanmasını önermiştim. Siz de takdir edersiniz ki bir sporcuyu yetiştirmek kolay bir iş değildir. Yarış atı yetiştiriciliğinin bile “yetiştiricilik pirimi” aldığı ve antrenörüne para kazandırdığı bir branşta bu gayet doğal bir istekti. Ancak bu önerim de dikkate alınmadı. Halbuki bonservis ve transfer bedellerinin olması kulüpler için iyi bir gelir kaynağı olabilirdi. Böylece kulüpler daha nitelikli sporcular yetiştirmeye sevkedilebilirdi. Maallesef kabul görmedi.
Yukarıda ilk anda aklıma gelen ve 11 madde halinde sıraladığım bu fikirlerimin, yapıcı yöndeki tüm eleştirilerimin hemen hepsi şu an için kapatılmış olan TSF Forumu’nda daha geniş bir şekilde açıklanmıştır. Yüreği satranç sevgisi ile dolu,satranca gönül vermiş başka arkadaşlarımızın da çok değerli ve yapıcı eleştirileri aynı forumda yayınlanmış fakat bunların hiç birine itibar edilmemiştir. Örneğin, Sayın Ateş ÜLKER’in Özgür Satranç Forum’ da ve şimdiki soruşturma konusu yazımın hemen altında Eski TSF Yönetimine ait diğer eleştirilerini bulabilirsiniz. Ancak çoğunluğunu satranç sporundan uzak kişilerin oluşturduğu Eski TSF Yönetimi, önerilen yapıcı eleştirilerin tümünü “yıkıcı” olarak değerlendirmiş ve eleştirilere daha fazla tahammül edemeyerek TSF Forumunu kapatmıştır. Madem ki başka forumlarda yazılmış bir yazıyı soruşturma konusu yapacaktınız , o zaman “TSF Forumunu niye kapattınız?” diye sormazlar mı adama? Aynı işi orada da pekala yapabilirdiniz!
Sayın üyeler,
Yürütülen bu soruşturmanın gerçek amacının bana bir ceza vermek olduğunu gayet iyi biliyorum. Ben ne söylersem söyleyeyim, kendimi nasıl savunursam savunayım cezalandırılacağımın farkındayım. Ancak şunu iyi biliniz ki verilecek ceza her ne olursa olsun,bana hiçbir zararı olmayacaktır.Çünkü bundan sonra ne antrenörlük,ne hakemlik,ne de sporculuk yapmayı hiç düşünmüyorum.Şu anda sadece kurduğum kulübü işleten çocuklarıma yardım olsun diye kağıt üstünde başkanlık yapıyorum,o kadar.
Ancak herhangi bir ceza almam halinde şu ana kadar hiç eleştirmediğim yeni başkan Sayın Gülkız Tülay’ın seçim ertesinde TSF resmi sitesinde yazdığı ilk yazıda “birlik ve beraberlik” ten bahsederek:
“Federasyon Başkanı olarak yalnızca beni seçenlerin değil; oy vermeyenlerin, eleştirenlerin de başkanıyım.”
“Satranç adına iyi ve kötü eleştirilerde bulunmak, bizi hep ileri taşıyacaktır.”
“Açıklık ve adalet temel ilkemiz olacaktır.”
Şeklindeki ifadeleri havada kalacak, ve hiçbir inandırıcılığı kalmayacaktır.
Saygılar sunarım...
Cemil SABAHİ
Not:İkinci yazıya yanıt vermeyi unutmuşum.Birkaç cümle ile yanıt vereyim:
Yazdığım yazıdan sonra aynı günde “gambit” arkadaşımız TSF’nin Web sitesinde yayımlanan ”kura çekimi”sırasında çekilen resimlerin linkini vermiş,ben de bunları inceledikten sonra aynı gün yazdığım yazıyla kendisine teşekkür ederek konu ile ilgili tüm şüphelerin ortadan kalktığını belirtmiştim.
Cemil SABAHİ
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU
BAŞKANLIĞI
SAYI : TSF/2372 12.12.2012
KONU : 2012/6 Disiplin Kurulu Soruşturması
Sayın Cemil SABAHİ
33 Sk Seyhan Mah. 3/1

Türkiye Satranç Federasyonu Başkanlığı, TSF Disiplin Kurulu 2012/6 Disiplin Kurulu Dosyasına kayden yürütülen soruşturma kapsamında 04.12.2012 tarihli ifade ve savunma yazısına karşılık ,Disiplin Kurulumuz 07.12.2012 tarih ve 59 sayılı kararı ile ek savunmanıza gerek duymuştur.Konu ile ilgili savunmanızı TSF Disiplin Kuruluna 7 (yedi) gün içerisinde ulaştırmanız gerekmektedir.
Gereğini rica ederim.
N.Erman ÜSKÜDARLI
Genel Sekreter

Ek:
1-TSF Disiplin Kurulu İfade tutanağı
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU DİSİPLİN KURULU İFADE/SAVUNMA TUTANAĞI
Adı Soyadı :Cemil SABAHİ Baba Adı :Yusuf
D.Yeri,Tarihi :14.05.1950 İfade kaynağı : Tanık ( ) Zanlı( x )
Adresi : Seyhan Mah.33 Sk.No:3/1 Yüreğir/ADANA
TSF Disiplin Kurulunun 2012/6 sayı ile işlemi yürütülen dosyada,17-18 Ekim 2012 tarihinde Özgür Satranç Forum adlı sitede yayınlamış olduğunuz yazılarınızda federasyon yöneticilerine yayın yolu ile hakaret ettiğiniz iddiası ile soruşturma başlatılmıştı.
Buna göre,
X Federasyon yöneticilerini benzetme yolu ile “deve” olarak adlandırmanız,
X Yöneticilerin çeşitli hile ve entrikalar düzenleyerek yönetimde kaldıklarını iddia etmeniz,
X Yönetimi “gayrimeşru” nitelemesi ile ilan edip iddialarınızı sürdürdüğünüz,
X Kulüpler Şampiyonası İl Yarışmaları kategorisinden Federasyonun Genel Kuruluna üye belirleme işleminin noter huzurunda yapılmasına karşın uygulamayı “entrika” olarak nitelendirmeniz,
X Federasyonun Genel Kuruluna tamamen kurallara uygun olan davetli, konuk, görevli ve Genel Kurul Üyelerinin dışında kimsenin salona alınamayacağı kuralı karşısında federasyonun tüzel kişiliğini “TSF Yönetimi” olarak niteleyerek “yuuuuhhhh” ile beğenilmeyen veya öfke duyulan bir durumda haykırılan ünlem ile hakaret yolunu seçtiğiniz,
İddialarından hareket ile eyleminize uyan TSF Disiplin Talimatı hükümleri doğrultusunda “Türkiye Satranç Federasyonu Teşkilatına ve mensubuna karşı hakaret etmekten altı aydan bir yıla kadar resmi yarışmalardan men veya hak mahrumiyeti cezası” ile cezalandırmak üzere suçlu görüldünüz.
Tutanak Türü : İfade ( ) . İlgilinin Kimliği : Sporcu ( x ) Hakem ( x )
: Savunma ( x ) . Antrenör ( x ) Yönetici ( )
Yukarıda belirtilen konuya ilişkin olarak 04.12.2012 tarihli ifade ve savunma yazınıza karşılık, Disiplin kurulumuz 07.12.2012 tarih ve 59 sayılı kararı ile ek savunmanıza gerek duyulmuştur.
Ek savunmanızı aşağıya yazınız. Tanık olarak 5 (beş ) gün,zanlı olarak 7 ( yedi ) gün içerisinde yanıt vermemeniz,varsa belge sunmamanız durumunda ifade/savunma vermekten vaz geçmiş sayılacağınızı bildiririm.13.12.2012
N.Erman ÜSKÜDARLI
Genel Sekreter

YAZDIĞIM İKİNCİ SAVUNMA METNİ
X
Deveye sormuşlar:
-Sırtın (veya boynun) neden eğri?
El cevap:
Nerem doğru ki?, demiş.
Görüldüğü üzere yazımda geçen bu deyim, yanlış yapılan ve yolunda gitmeyen “işler” in genel bir tanımını yapmak amacıyla kullanılır. Yukarıdaki deyimde geçen “deve” kelimesini ben de bu anlamda kullanmışım. Dolayısıyla burada geçen “deve” kelimesi hakaret değil, bir eleştiri amacı taşımaktadır.Hakaret etmek isteseydim; bunu bir deyim içinde kullanmaz,birkaç kişiden oluşan yönetime çoğul olarak “develer” derdim.
X
İktidarda kalabilmek uğruna yöneticilerin kimseye sormadan:
a) Tek başlarına “Bağımsız TSF” olma kararı almalarından sonra Genel Kurulu toplamadan Bağımsız TSF’de uygulanacak olan “Ana Statü”yü de kendi başlarına hazırlayıp uygulamaları,
b) Bu Ana Statü’de belirtilen ve zaten sayıları da az olan “Genel Kurul Üyelerini her seçimde değişen ve kendilerine muhalefet etmeyen kişilerden oluşmasına özel önem vermeleri, böylesi kişileri seçmeye özen göstermeleri,
c) Hakları olmadığı halde Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin çoğunun kendilerine yakın gördükleri kulüplerden kendilerini delege gösterip kendi kendilerine oy vermeleri,
d) Oy sahibi delegelere çeşitli sözler vererek , onlara çeşitli menfaatler sağlayıp mavi boncuklar dağıtarak (örneğin; kimilerine yönetimde bulunma,kimilerine kurullardan herhangi birinde yer alma,kimilerine hakem olmalarında yardımcı olma sözleri verme vb.) oylarını almaya çalışmaları bana göre bir seçim hilesidir,entrikadır.
X
Bundan önceki 2. maddede sıraladığım nedenlerden dolayı demokrasiye uygun olmayan yöntemlerle seçilmiş olan ve bunları değiştirmek için hiçbir çaba sarf etmeyen eski yönetim kurulu, demokrat yapıya sahip değildir ve gayri meşrudur . Şimdiki Ana Statü’de belirlenmiş Genel Kurul üyelikleri demokratik kurallara uygun sağlıklı bir yapıya kavuşturulmadıkça ve değiştirilmedikçe de öyle kalmaya devam edecektir.
X
Kulüpler şampiyonası İl yarışmaları kategorisinden Genel Kurula üye belirleme işleminin bir noter huzurunda yapıldığına o zamanlar inanmıyordum. Çünkü çekilen kura sonucunda belirlenmiş üyelerin kuradan çıkma olasılığı bana göre milyonda bir ihtimal bile değildi. Ancak “gambit” arkadaşımızın kura çekimi sırasında çekildiği belli olan fotoğrafları bir link vererek yayınlamasından sonra tatmin olmuş ve bu iddiamdan vazgeçmiştim. Bunu da soruşturma konusu yazımın hemen altında ve aynı günde yazılmış bir başka yazımda “gambit” arkadaşımıza teşekkür ederek açıkça belirtmiştim.
X
“yuuuhhhh” çekme konusundaki tepkim ise sizin belirttiğiniz gibi “öfke” veya “hakaret” içermeyip sadece bir “kınama” dır. Kuralı beğenmediğim doğrudur ama Federasyon tüzel kişiliğine ve TSF yönetimine hakaret asla değildir. Bunu asla kabul edemem. Ayrıca şunu da belirtmem gerekir ki beni bu yola iten şey de eski TSF Yönetiminin ihmalidir. Çünkü seçim sırasında uygulanacak kurallar açıklanırken Genel Kurulun “Satranç TV” aracılığı ile herkes tarafından izlenebileceği zamanında duyurulmuş olsaydı böyle bir tepki göstermeme de gerek kalmazdı. Genel Kurulun “Satranç TV” den yayınlanacağını şahsen ben son anda duymuş ve oradan da izlemiştim.
Açıkça görüldüğü gibi, soruşturma konusu her iki yazım, rahatsız olunsa ve beğenilmese de sadece eleştiri içerikli yazılardır. Eleştiri yapmak ise demokrasinin olmazsa olmaz geçerli kurallarından biridir. Demokrasinin bu erdemi sayesinde her zaman daha iyiye,daha doğruya ve daha güzele gitme amaçlanır. Yeni Başkanımız Sayın Gülkız TÜLAY’ın da gayet güzel vurguladığı gibi “İyi ve kötü eleştirilerde bulunmak, bizi hep ileriye taşıyacaktır.”
Sayın üyeler,
Tekrar söylemek isterim ki, yazılarım asla öfke ile yazılan “hakaret” amaçlı yazılar değildir. Bu yazılara farklı anlamlar yükleyip yazarını cezalandırmaya kalkışmak , ancak ve ancak kin ve intikam duyguları ile açıklanabilir.Lütfen bu basit duyguların esiri olmayınız.Benim zaten kaybedecek bir şeyim yok.Ancak,yeni yönetimin “birlik ve beraberlik” ten bahsettikten sonra kötü de olsa yapılan eleştirileri zorlama yorumlarla cezalandırmaya çalışması samimiyetsizliğinin açık bir göstergesi olacaktır.Bu da birlik ve beraberlik beklentisi içinde olan satranç camiasında büyük bir hayal kırıklığı oluşturacaktır.Ayrıca Sayın Başkanımızın ifade ettiği “Açıklık ve adalet temel ilkemiz olacaktır.” sözleriyle de bağdaşmayacaktır.
Saygılar sunarım...
Cemil SABAHİ





TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU
BAŞKANLIĞI
26.02.2013
Sayı : TSF/265
Konu:2012/6 Disiplin Kurulu Soruşturması

Sayın Cemil SABAHİ
Seyhan Mah.12 Sk. No:33 3/1
Yüreğir/ADANA
İlgi: 30.01.2013 tarihli ve TSF/122 sayılı yazımız.
İlgi yazımızla ,TS F Disiplin Kurulu 2012/6 Disiplin Kurulu dosyasına kayden yürütülen soruşturma kapsamında hakkınızda, TSF Disiplin Kurulunun 17.01.2013 tarih ve 60 sayılı kararıyla “6(Altı) ay Hak Mahrumiyeti” cezasıyla cezalandırılmanıza karar verilmişti.
Türkiye Satranç Federasyonu Disiplin Talimatnamesinin 24. Maddesine istinaden gerekçeli karar ekte yer almaktadır.
Bilgilerinize rica ederim.
N. Erman ÜSKÜDARLI

GEREKÇELİ KARAR:
EK-4
TÜRKİYE SATRANÇ FEDERASYONU DİSİPLİN KURULU BAŞKANLIĞI
DİSİPLİN KURULU KARARI
Karar No : 60
Karar Tarihi: 17 Ocak 2013
1-Adı Soyadı : Cemil SABAHİ
2-Doğum tarihi : 14.05.1950
3-İlgilinin Kimliği : Sporcu (X) Hakem (x) Antrenör (X) Yönetici ( ) Diğer ( )
4-Oturduğu Yer ve açık adresi : Seyhan Mah. 12 SK.No:33 Yüreğir /ADANA
5-Şimdiye Kadar aldığı cezalar ve genel durumu : --
6-Cezayı Gerektiren Davranışın Yapıldığı Yer: 17-18 Ekim 2012 Özgür Satranç Forum adı ile bilinen site üzerinde oluşturulan forum ortamında.
7-Cezayı Gerektiren Davranışın Çeşidi : Hakaret
8-Cezayı Gerektiren Davranışın Nedeni : Satranç Federasyonu Çalışma Usul Esaslarına ait Ana Statüde açıklanan Merkez teşkilatına internet üzerinden ve madde-i mahsusa tayini suretiyle yaptığı görevden dolayı hakaret etmek.
9-Olayla ilgili olarak;
a) Cezalandırılan ilgilinin ifadesinin özeti : İktidarda kalabilmek uğruna yöneticilerin kimseye sormadan tek başlarına “Bağımsız TSF” kararı almalarından sonra Genel Kurulu toplamadan…”diyerek savunmasında da ikrarı bulunmaktadır.
Oy sahibi delegelere çeşitli sözler vererek, oylarını almaya çalışmaları… bana göre seçim hilesidir” diyen sanık yönetimi hile ile suçlamaktadır. Suçu işlediğini ikrar etmekte ve “entrika” iddiaları ile Federasyonu karalamaktadır.
b) Tanıkların ifadelerinin özeti : Tanık istenmemiştir.
c) Varsa cezayı gerektiren davranışın saptanmasına yarayan diğer deliller : Özgür Satranç Forum adı ile bilinen site üzerinde oluşturulan forum ortamında ilgilinin yazdığı yazılar.
10-Cezayı hafifleten ya da şiddetlendiren nedenler : -----
11-TSF Disiplin kurulunun Kanaati : Suç unsuru oluşmuştur.
12-Verilen cezanın çeşidi ve dayandığı Disiplin Talimatı maddesi : Türkiye Satranç Federasyonu Disiplin Talimatının EK-1 sayılı tablosunda Disiplin Suçu Oluşturan Eylemler başlığında 6.maddesi uyarınca 6 ay hak mahrumiyeti cezası verilmiştir.
13-TSF Disiplin Kurulu 2012/6E.sayılı dosya ile ilgili olarak 04.12.2012 tarihli savunmaya istinaden 07.12.2012 tarihinde ek savunmasının istenmesine karar verilmiş,13.12.2012 ek savunmanın incelenmesinde de aşağıdaki sonuçlara varılmıştır.
Sanık savunmasında Bağımsız Spor Federasyonu olma durumunu Federasyon tarafından alınmış bir karar sanmaktadır.12 Nisan 2011 tarih ve 27903 sayılı RG.de yayımlanarak yürürlüğe giren yasa hükümlerine göre Özerk Spor Federasyonları artık Bağımsız Federasyon olarak nitelendirilmiştir. Bu yasal düzenlemeden bihaber şekilde sanığın “İktidarda kalabilmek uğruna yöneticilerin kimseye sormadan tek başlarına “Bağımsız TSF” kararı almalarından sonra Genel Kurul toplamadan…” diyerek savunmasında da ikrarı bulunmaktadır. Federasyon işleyişine, teşkilata ve yasalara karşı madde-i mahsusa tayini edilmiş, suç isnadında bulunulmuştur. Nitekim savunmasında da söz konusu hususları tekrar etmektedir. Yönetimi gayrimeşru uygulamalar yapmakla suçlamaktadır. Suç unsuru sabittir. ”Oy sahibi delegelere çeşitli sözler vererek oylarını almaya çalışmaları … bana göre seçim hilesidir.” diyen sanık yönetimi hile ile suçlamaktadır. Delegelerin nasıl seçildiği konusunda da bilgi sahibi olmayan sanığın “seçim hilesi” diyerek suç isnat ettiği görülmektedir. Savunmasında “hile” iddiasını ispatlayamadığı gibi, delege seçimleri ile ilgili bir hilenin olabilmesi de mümkün gözükmemektedir. Zira delegelerin seçimi Federasyonun insiyatifinde olan bir durum değildir.
Türkiye Kulüpler Şampiyonası İl Yarışmaları kategorisinden Federasyon Genel Kuruluna üye belirleme işleminin noter huzurunda yapılmasına karşın uygulamayı “entrika” olarak nitelendirmesi ile ilgıili olarak sanık; “…Ancak gambit arkadaşımızın kura çekimi sırasında çekildiği belli olan fotoğrafları bir link vererek yayımlamasından sonra tatmin olmuş ve iddiadan vazgeçmiştim” demektedir. Burada da suçu işlediğini ikrar etmekte ve “entrika” iddiası ile Federasyonu karalamaktadır.
“Türkiye Satranç Federasyonu Çalışma Usul ve Esaslarına ait Ana Statüde açıklanan Merkez ve Taşra Teşkilatına veya bir teşkilatın bir mensubuna ve Sporculara huzurunda veya gıyabında; yazılı, sözlü, fiilen veya yayın yoluyla veya internet üzerinden veya madde-i mahsusa tayini suretiyle yaptığı görevden dolayı veya görevi sırasında hakaret etmek” suçunu işlediği sabit olduğundan söz konusu sanık ile ilgili olarak “Türkiye Satranç Federasyonu Teşkilatına ve mensubuna karşı oluştuğunda 6 aydan 1 yıla kadar resmi yarışmalardan men veya hak mahrumiyeti cezası verilir.” Hükmü uyarınca 6 ay hak mahrumiyeti cezası verilmesine karar verilmiştir.
İlgili soruşturma dosyasının sevk işlemini yapan , Federasyon önceki Başkan Vekili Tahsin AKTAR’ın bu kararda imzası yoktur.

Tahsin AKTAR Kubilay ERDOĞAN
Disiplin Kurulu Başkanı (imzasız) Başkan Vekili


Onur ÖZDİKER Tahir AVŞAR İrfan SAĞMEN
Raportör Üye Üye



TAHKİM KURULUNA İTİRAZ DİLEKÇEM


GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI SPOR GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
TAHKİM KURULU BAŞKANLIĞINA /ANKARA

Konu : Türkiye Satranç Federasyonunca tarafıma verilen cezaya itiraz. 07.03.2013

Türkiye Satranç Federasyonuna hakaret ettiğim gerekçesiyle TSF Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından bana verilen 6 ay hak mahrumiyeti cezasına aşağıdaki nedenlerden dolayı itiraz ediyorum.
TSF Disiplin Kurulu Başkanlığı, bana gönderdiği gerekçeli kararında 12 Nisan 2011 tarih ve 27903 sayılı R.G.de yayımlanarak yürürlüğe giren yasayla birlikte (Bu R.G.de böyle bir yasa maddesi yoktur.) “Özerk Spor Federasyonlarının bundan böyle Bağımsız Federasyon olacağını” bilmediğimi ileri sürmektedir. Oysa ki bunu bilip bilmemem çok ta önemli bir olay değildir.(Onların da adı geçen R.G.de böyle bir yasa maddesinin olmadığını bilmemeleri gibi.)
Önemli olan şey, savunmamdaki;
”İktidarda kalabilmek uğruna yöneticilerin kimseye sormadan: “
girişinden sonra eklediğim a, b, c, d fıkralarındaki savlarımdan sadece a fıkrasından
“Tek başlarına “Bağımsız TSF” olma kararı almalarından sonra Genel Kurulu toplamadan …”
kısmını alıp cümleyi de yarıda keserek ardından gelen:
“Bağımsız TSF’de uygulanacak olan “Ana Statü” yü de kendi başlarına hazırlayıp uygulamaları,”
sözcüklerini göz ardı etmişler, buradan da ikrarım olduğu sonucunu çıkarıp, suçumun sabit olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Oysa ki dikkatlerine sunmak istediğim şey de tam bu noktadaydı. Ama TSF Disiplin Kurulu, savlarımın a fıkrasındaki son bölümü ve b , c, d fıkralarındaki savlarımın ise hiç birini dikkate almayarak ve de bunları görmezden gelerek Eski TSF yöneticilerini aklamayı ve beni suçlu göstermeyi tercih etmiştir.
Böyle davranmalarının nedeni, eski TSF yöneticilerinin bir bölümünün yeni yönetim içinde de yer almış olmasıdır. (Şimdiki TSF Başkanı Gülkız TÜLAY, şimdiki Disiplin Kurulu Başkanı Tahsin AKTAR (Eski TSF Yönetiminin asbaşkanıdır.) şimdiki Denetim Kurulu Başkanı Murat KUL eski TSF yöneticilerindendirler.)
Oysa gerçek şudur ki, adı geçen yasanın yürürlüğe girmesinden hemen sonra TSF’ de uygulanacak olan “ANA STATÜ” nün tamamını ve bu Ana Statü’deki Genel Kurul Üyelikleri’nin hangi kriterlere göre belirleneceğini ve kimlerden oluşması gerektiğini , (Genel Kurulu toplama gereğini bile hissetmeden) kendi başlarına hazırlamışlar ve uygulamaya da koymuşlardır. Hazırladıkları Ana Statü’nün dayandığı Çerçeve Statü, 07.07.2012 tarih ve 28346 sayılı R.G’de yayınlanan kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Eski Yönetim Kurulu, yürürlükten kaldırılan kanun yerine ikame edilen, 19.07.2012 tarih ve 28358 sayılı R.G.de yayınlanıp yürürlüğe giren kanuna uygun olarak TSF Ana Statüsünü uyarlamamış, bildiğim kadarıyla son yapılan Genel Kurul’da da görüşmeye açmamıştır.
Bununla da yetinmeyen Eski Yönetim Kurulu Üyelerinin çoğu, kendilerine yakın gördükleri kulüplerden kendilerini delege göstererek Genel Kurul’da kendi kendilerine oy vermişlerdir. Örneğin Tahsin AKTAR, Murat KUL, Ferit ÇÖMEZ, Vehbi BAŞARAN, Yusuf DOĞRUER, Mehmet KAYA, Murat ŞENGÜL, Süleyman TÜTÜNCÜ, Kıvanç GÜNGÖR, Fatih Remzi EKİNCİ , Aşkın KELEŞ, Ömer KÜÇÜKOZAN, Babacan OĞUZ, Sait YALAZAY, Haydar KURT, Mithat ERTAŞ, Kasım YEKELER böyle yapmışlardır. Bunlar sadece benim saptayabildiklerimdir. Bu isimlerin tamamı ya eski yönetimin içindeydiler, ya da yönetime yeni girmiş kişilerdir. Bir kısmının ise eski yönetim ile akrabalık bağları vardır. Adı geçen kişilerin delege gösterildikleri kulüplerle uzaktan-yakından en küçük bir bağları yoktur. Bu kişilerin hangi sıfatla bu kulüplerden delege oldukları sorgulanmalıdır.
Satranç 1. Liginde toplam 14 takım oynamaktadır. Her birinin de Genel Kurul’da kullanabilecekleri 5’er oyları vardır. Toplam 163 üyesi bulunan bir Genel Kurulun, toplam 70 delegesine sahip olan bu takımlara çeşitli sözler vererek, onlara çeşitli menfaatler sağlayarak yandaş yapmak, böylece Genel Kuruldaki seçimi garanti altına almak çok mu zordur?
Nitekim oy almak amacıyla 2010 Mali Genel Kurul öncesinde Adana’ya gelen Eski Başkan Ali Nihat YAZICI, o zamanlar yakın arkadaşım olan Eski Asbaşkan Tahsin AKTAR vasıtasıyla beni de etkilemeye çalışmış, ancak görüşme isteklerini anında reddetmiştim. Çünkü görüştüğü her kişiyi çeşitli şekillerde etkilemeye çalıştığını arkadaşlarımdan duymuştum.

Nitekim Eski Başkan Ali Nihat YAZICI, bizzat kendi ağzı ile benim de üye olarak katıldığım TSF 2010 Mali Genel Kurulu’nda ve Genel Kurula hitaben yaptığı konuşmada 2008 seçimlerinde bir çok kulübe maddi destek sözü verildiğini ve bu desteğin kimlere ve hangi miktarlarda verildiğini bizzat kendisi açıklamıştır. Ekte sunduğum 8 dakika 13 saniyelik video kaydı DVD’nin, 3 ve 5.dakikaları arasında bu bölüm açıkça izlenebilmektedir. Zaten bu konuşma sonrasında Eski Yönetim Kurulu, Genel Kurulca ibra edilmemiştir. Ancak 71 oy alması gerekirken 67 oy alan Eski Yönetim Kurulu, ibra edilmiş olduğu iddiasında bulunmuş, ve kanunsuz bir şekilde görevine devam etmiştir. Bu konuda açılan davayı da kaybeden Eski Yönetim, davayı Yargıtay’a taşımış, ancak dava bu aşamada iken 5 Kasım 2012’de yeni Genel Kurul Toplantısını yapmıştır. Delege Listesinin tamamına yakını değiştirilmiş ve yandaşlardan oluşturulmuş bu Genel Kurulda, teamüllere uyulmayarak 2010 yılı TSF Mali Bütçesi burada ibra edilmiştir. Ayrıca “muhalif” oldukları bilinen kişilerin Genel Kurula gelmesini önlemek amacıyla “davetli konuk, görevli ve Genel Kurul Üyeleri dışında hiç kimsenin salona alınmayacağı” kuralı getirilmiştir. Oysa ki herhangi bir tarafın konuk listesine girmeden de Genel Kurulu tarafsız olarak izleme olanağı herkese sağlanmış olmalıydı. Diğer spor federasyonlarının genel kurullarında şimdiye kadar böylesi katı kural uygulamalarını ne görmüştüm, ne de duymuştum. Böylesi bir kural uygulamasını yanlış bulduğumu ve yönetimi kınadığımı belirtmek üzere “yuuuuh!” şeklinde tepki göstermemde belki biraz aşırıya kaçmış olabilirim. Ancak eski yönetime hakaret amacım hiçbir zaman olmamıştır. Bunu aklımın ucundan bile geçirmiş değilimdir.
Türkiye Kulüpler Şampiyonası İl yarışmaları Kategorisinden Federasyon Genel kuruluna üye belirleme işleminin muhalif adayın yanında ve bir noter huzurunda yapıldığına başlangıçta inanmamıştım. Çünkü bu yönetime asla güvenemiyordum. Bu nedenle Özgür Satranç Forum adlı bir sitede konu ile ilgili duygu ve düşüncelerimi belirten bir yazı yazdım. Fakat kısa bir süre sonra yanılmış olduğumu “gambit” nickli bir arkadaşımızın gönderdiği fotoğrafları görünce anladım. Bunun üzerine aynı günde ve önceki yazımın altına “gambit” arkadaşımıza teşekkür ederek tüm şüphelerimin ortadan kalktığını belirten bir başka yazı yazdım. Ancak ilk yazıyı silme olanağım olmadığı için silemedim. Buna rağmen yönlendirilmiş TSF disiplin Kurulu üyeleri bu yazılarıma istinaden “suçu ikrar ettiğim” iddiasında bulunabilmektedir.
Bütün bu anlatımlarımdan sonra ben şahsen, eleştirilerimin ve tüm iddialarımın doğru olduğunu ispatlamış durumda olduğumu sanıyorum. Ancak yönlendirilmiş olan TSF Disiplin kurulu üyeleri, Eski Yönetimin bana bir ceza vermek amacıyla, yazdığım yazılara akıl almaz farklı anlamlar yükleyerek kin ve intikam duyguları içinde hareket ettiklerini ve böylece tüm muhaliflerini gözdağı vererek sindirmek istediklerini göremeyip beni cezalandırdıklarını düşünüyor ve verilen bu cezaya itiraz ediyorum.
Gereğini arz ederim.
Saygılar sunarım. Cemil SABAHİ

Adres:
Seyhan mh. 12 Sk n0 33/Yüreğir/ADANA
Ara
Cevapla
#3
Sayın Sabahi, aldığınız cezadan dolayı geçmiş olsun.
Bu ceza sadece size verilmedi. Sizin şahsınız üzerinden gerçeği gören ve dile getirilen satranç kamuoyu korkutulmaya ve sindirilmeye çalışılıyor.

Boyun eğmeyeceğiz. Kim ne ceza verirse versin, vicdanların sesi olduğunuzu bir kez daha belirtmek isterim. Sizi yürekten destekliyorum.

O kura olayı, TSF seçimlerinin kapkara bir lekesi olarak unutulmazlar listesindeki yerini almıştır. Noter ve muhalefet eşliğinde yapılması, sonucu ve kapsamı hiçbir şekilde değiştirmiyor. Milyarda bir olasılıkla iki ilin kulüplerine denk getirilen oylar, kime ne ceza verirlerse versinler sonsuza kadar hatırlanacaktır.

Ceza verebilme yetkiniz var, ama vicdanlara seslenebilecek yüreğiniz yok...

Gerek bu cezayla, gerekse listelenen diğer cezalarla açıkça görülmüştür ki TSF'de olaylar eski tas-eski hamam devam edecek.
Ara
Cevapla
#4
Bence bu karar rezalettir. İnsanların basit eleştiri hakları üzerinden onlara ev sevdikleri hobiyi yaptırmamak, yasaklamak hatta yerine göre -Atalık örneklerinde olduğu gibi - meslek kapısını kapatmaya çalışmak son derece zavallı bir durumdur.

Bu karar, özgür satranç foruma da yapılmış ağır bir hakarettir. Bakalım yönetsel düzeyde hiçbir tepki verilebilecek mi?

Disiplin adı altındaki sansür ve sindirme uygulaması, gün geçtikçe bir illüzyona dönüşen ve çoluk çocuk satrancına evrilen Türk satrancının, düşünce yapısını ve eleştirme hakkını da çocuklaştırmak, ebeveyn izin verdiği ölçüde yapabilmek üzerine kurgulamaktadır.

Ben artık bu disiplin rezilliğinin üzerine gidilmediği sürece ne il temsilciliği ne de başka kandırmacalarla insanlara ümit verilmemesini öneririm. Bu sansür olduğu sürece fikir, fikir olmadığı sürece insan olmayacaktır.

Ha bu arada satrancın da , analitik düşünen insanların oyunu olmak gibi küçük bir kusuru var.

Cemil beye geçmiş olsun derim. Tahsin beyin eli değmişken bence kökten satrancı yasaklasın. Bütün bu terbiyesizlikler özü itibariyle satranç sevgisinden ve düşünce sahibi olmaktan falan kaynaklanıyor.

İlk planda fazla zıpırlık yaptıkları için merkez piyonları tahtadan alınsın, e4 ve d4 yasaklansın.

Bir büyüğümüzün dediği gibi; yürüyün, kim tutar sizi Big Grin
Ara
Cevapla
#5
Sayın Oktay Ertan ile Mojo Jojo’nun destekleri ve geçmiş olsun dilekleri için teşekkür ederim.
Ancak tüm dostlarıma açıkça şunu söylemeliyim ki aldığım cezadan dolayı hiçbir zaman rahatsızlık duymadım. Tam tersine bundan büyük bir keyif aldığımı dahi söyleyebilirim.
Çünkü, yolunda gitmeyen şeylerin birileri tarafından ( ödenmesi gereken bir bedeli olsa dahi) mutlaka ortaya konması, söylenmesi gerekiyordu.
Çünkü, bu durum sonsuza dek böyle gidemezdi.
Adamlar Federasyona hep beraber çöreklenmişler, istedikleri gibi at koşturup duruyorlar.
Ve kendiliklerinden gitmeye de hiç mi hiç niyetleri yok!
Öyleyse onları gönderecek bir yolu camia olarak mutlaka biz kendimiz bulmalıydık!
Bu nedenle yazdıklarımdan asla pişman değilim. Gördüğüm yanlışları Federasyonda demokratik bir yapı oluşuncaya, satranç camiasının istekleri gerçekleşinceye kadar bundan sonra da aynen söylemeye devam edeceğim. Çünkü savunmamda da belirttiğim gibi kaybedecek hiçbir şeyim yok benim . İnanın,verilen ceza 6 ay değil de 60 ay olsaydı bile zerre kadar umurumda olmazdı. Eğer Tahkim Kurulu’na itiraz ettiysem bunun tek nedeni vardı, o da verdikleri cezayı onlara yedirmek içindi. Ama maalesef düşündüğüm gibi olmadı.
Tüm dostlara selamlar,saygılar…
Cemil SABAHİ
Ara
Cevapla
#6
Durumunuzla ilgili aklıma şu cümle geldi.
İlk duyduğumda gülümsetmişti beni:

"Allah ile avrat ile bir de devlet ile kavga olmaz!
Üçünü de kaybetmeye en baştan mahkumsun
."

Geçmiş olsun...
Ara
Cevapla
#7
Cemil Bey geçmiş olsun.
Böylesi bir ceza sizin gibi saygın kimseler için olsa olsa madalyadır, gururla taşıyabilirsiniz..
Ara
Cevapla
#8
ÖZÜR!
Kendinden bir parça gibi gördüğü ve uğruna yıllarını adadığı satranç bir insanın çocuğu kadar kendine yakın olabilir mi?
“SATRANÇ BİR EĞİTİM ARACIDIR” derken satrancın ülkemizde ilk kez okullaşma sürecini başlatan TSF Eğitim Kurulu’nun bir elemanı olarak özverili çalışmalara imza atan sevgili Cemil SABAHİ’ nin önümüzdeki süreçte bizlere satranç adına çok olumlu katkıları olacağına inanıyorum.
Bunu bütün içtenliğimle açıkça söylüyorum.
Aslında var da!
BAZEN EN DOĞRU VE SAĞLIKLI KARARLAR VE UYGULAMALAR, SIKI TARTIŞMALARDAN SONRA DOĞAR!
Eleştirilerindeki inatçılığına ve açıklığına…
Dobra konuşması, doğru bildiği yolda tünelin sonundaki ışığa kararlı ve inatla yürümesine…
Eğitim alanındaki engin deneyimiyle doğal denetçiliğine…
“Bu benim işim değildir”dememesine…
Geçmişten bu güne açtığı satranç yuvaları, dernek ve merkezlerine…
Yetiştirdiği nitelikli satranççıları, satrançla tanıştırdığı binlerce okul öğrencileri ve satranca adadığı bir ömrüne...
Dostluğuna ve arkadaşlığına…
Hepsine yakından tanığımdır!
Kendisine ve eleştirilerinin hepsine hak edilmiş dostluğumuzdan, arkadaşlığımızdan ve ortak kader birliğimizden dolayı gözüm kapalı kefilimdir.
KENDİSİNDEN ASLA, ŞAHSIM ADINA BİR ÖZÜR YAZISI BEKLEMEDİM.
ZATEN YAZMASI DA GEREKMİYORDU!
Ama O, erdemlice yazdı!
Bazen dilin kemiği olmuyor, üslup kontrolden çıkabiliyor!
Bu aynen benim içinde geçerlidir. Üsluptan kaynaklı kırdığım insanlar olabilir.

Ben de kendisinden özür diliyorum!
Geçmiş olsun, benim Hocem!
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Üç günde sadece üç kişinin geçmiş olsun dilemesi bile verilen gözdağının amaca ulaştığının basit bir göstergesi değil midir?
Yoksa yeni başlık açılmasından kaynaklanan bir fark mı vardır?
Ara
Cevapla
#10
Bu olayda nedense üzerinde durulmadığını düşündüğüm 3-4 konu var. Biraz açmak ve bir sonuca varmak istiyorum.

1) Nedense Cemalettin Talum ve Ekaterina Atalık ile diğer kişiler hakkında verilen cezaların mesnedini sormadık?

Bu ülkede tesadüf eseri başka bir Cemalettin Talum yoksa, benim bildiğim Cemalettin bey duayen, beyefendi ve yıllarca satranca akademik ve idari seviyede katkıda bulunmuş ciddi bir satrançseverdir.

Cezasının nedeni herhalde bir toplantıya sarhoş gelip etrafı kırıp geçirmek olamaz, muhtemelen % 99,7, sayın başkanın ve çöreksever yetkililerin (burada çörek sözcüğü toplantı sırasında çayın yanında götürülen tuzlulara ithaf edilmektedir, bir yere kazık çakma anlamına gelen o ayıp kelime değildir, zinhar tövbe) hoşuna gitmeyecek sözcükler söylemesi olabilir.

Ekatarina Atalık'ın ise durumu daha değişik. Bu insan satrançtan para kazanan bir profesyonel. Ve onaylanan cezası ne olursa olsun, cezanın sokak dilindeki adı "bir insanın ekmeğiyle oynamaktır".

Dünya üzerinde disipliner cezaların en ağırı ve sonuncusu bir insanın ekmeği ile oynamaktır. Örneğin bir tıp hekimine geçici veya kalıcı süre ile tıp mesleğini icra etmeyi yasaklamanız için yüz kızartıcı bir suç işlemesi hatta bundan mahkum olması ve o mahkumiyetin kesinleşmesi gerekir.

Ekatarina Atalık'ın cezası yurtdışında bir turnuvaya katılırken belirli TSF prosedürüne uymamaksa uyarma, kınama verirsiniz ki o prosedürlerin ne derece sağlıklı olduğu dahi ayrı bir tartışma konusu.

Ben bir mimarım diyelim, uluslararası bir projeye katılmak için Mimarlar Odasından izin alıp taahhütname mi imzalıyorum? Hadi imzalamadım, mimarlık büromun 6 ay kapatılmasına mı karar veriyorlar? Hadi veriyorlar, bu kararı hayatında mimarlık yapmamış adamlar heyeti mi veriyor?

(TSF yönetimi umarız aklına gelip de bunu bir model olarak FIDE'ye önermez zira koca Karpov'un FIDE Başkanına muhalefet etmek suçundan dünya satrancından yasaklanmasına falan gider bu).

2) Diğer şaşırdığım ve anlamadığım konu, idare hukuku açısından. Şimdi, her disipliner ceza kendi rejimi içinde verilir. Yönetime saygısızlığın cezası diyelim, yönetimle ilgili süreçlerin içindeki cezalardır. Delge olamama, oy verememe, 3 toplantı üstüste katılamama gibi.

Cemil beyin cezasından gidersek, isnat edilen suçla verilen ceza aynı rejim içinde değil. Yani TSF başkanına muhalefet etmek ve çörekler konusunda görüş belirtmek (burada çörek sözcüğü toplantı sırasında çayın yanında ... Big Grin ) suçunun karşılığı eğer Cemil bey delege ise onun delege yetkilerinin kısıtlanması ile ilgili olabilir. Çünkü işlenen suçun ait olduğu rejim TSF idari yapısı içindedir. Satranç oyunculuğu içinde değil.

Cemil bey satranç oynarken kalkıp rakibinin kafasını gözünü yararsa veya maça sarhoş çıkarsa veya hakeme saldırırsa elbette ona satranç oyunu üzerinden yaptırım uygularsınız. Çünkü buradaki suçu, ilke olarak aynı rejimde (satranç oyununda) olur.

O bakımdan Cemil beyin özelinde ona verilen ceza idare hukuk açısından sakattır, bir fırıncının Fırıncılar Konfederasyonu Başkanına muhalefet etmesi nedeniyle 6 aylığına fırının kapatılması nasıl mantıksızsa, bu da öyledir.

3) Bu ceza aslında Özgür Satranç forumuna yapılmış ağır bir hakarettir.

Bu forumun kuruluş amacı insanların özgürce fikirlerini ifade etmesi ise:

a) Hukuken sakıncalı görülen yazılar buraya konmaz
b) Yazı girdikten sonra sahiplenilir.

Demiyorum ki gidip TSF önünde lastik yakın. Ama Özgür Satranç Forumunda yazılan bir yazıdan dolayı yazı sahibi 6 ay ceza alıyorsa, bu forumun bir yöneticisinin çıkıp ifade özgürlüğü açısından 2 kem küm etmeyi becermesi gerekir.

4) Satranç kamuoyu açısından da ayıplı bir durum var. Kişisel ifade özgürlüğünün sansürlendiği bir yerde hadi biz rumuzla yazanları atalım, koca camiadan sadece Oktay Ertan ile İbrahim Ethem Ay'ın mertçe çıkıp bu cezaya iki cümle yazması onlar için ne kadar düzgün bir davranışsa, koca camia için de bir o kadar utançtır.

Son olarak:

Bir satranç oyuncusuna amatör olsun profesyonel olsun, satranç oynamama cezası verilmesi 21. yüzyılda bir utançtır meğer ki o kişi yüz kızartıcı bir suç işlenmiş olsun.

İnsanların düşüncelerini baskı altına almak, onları sevdikleri hobiyi veya ekmek yedikleri işi yaptırmamakla tehdit etmek ayıptır ve hiçbir ahlaki değere sığmaz.

Size hakaret edildiğini düşünüyorsanız hukuki yollardan hakkınızı ararsınız. Ama Türk satrancının gün geçtikçe çocuk satrancına evrildiğini gören insanların susmasını bekleyemezsiniz.

Herkes çörek sevecek diye bir kural yok Big Grin
Ara
Cevapla
#11
Teşbihte hata olmaz diyerek başlayalım Sarı Öküzün Hikayesine.

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.
Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış. Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:
"Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."

Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler:
"Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş. Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı…"

Benekli öküz ben ve parmaklarımın sayısınca kişiler miydi acaba ?
Ara
Cevapla
#12
Yazdıktan sonra farkettim ama 30 dakikayı geçmişti, düzeltemedim. Mecburen buraya bir ek mesaj olarak yazıyorum.

Cemil beyin yazısında öyle belirtildiği için ben de sayın Cemalettin Talum'un ceza aldığını düşünerek yazının ilk kısmında onun ismini yazdım. Sonra disiplin kurulu kararlarına TSF'den bakınca, ceza alanın aslında sayın Cemalettin Yurdakul olduğunu gördüm. Cemalettin bey yaşıyorsa Allah uzun ömürler versin, böylece (tatsız bir konuda da olsa) onu anmış olduk.

Ekatarina Atalık'ın cezası ise uyarı, satranç oynamaktan yasaklanma değil. Ancak Suat Atalık'ın cezası ile düşünerek yazmış olmalıyım ve yazının o bölümündeki ana fikrim -yani bir oyuncuyu ne olursa olsun oynatmamakla cezalandırmama- geçerlidir.

Özürlerimle düzeltirim.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi