2013 İstanbul Festivali hakkında
#1
İlgililer ve meraklıları 2013 de Türkiye'de yapılan uluslararası turnuvaları birbiriyle karşılaştırmışlardır veya karşılaştırabilirler. Ben ise dikkatimi çeken 3 uluslararası turnuvayı karşılaştırmak istiyorum.

Aşağıda bu turnuvalara ait kayıtlı oyuncu, yabancı oyuncu, yabancı ünvanlı oyuncu, toplam ünvanlı oyuncu, A kategorisi ortalama rating, toplam oyuncuya göre yabancı yüzdesi sırasıyla belirtilmiştir.
İstanbul Festivali 2013 : 244, 7, 2, 8, 1853, 2.9
İstanbul Festivali 2012 : 382, 100, 20, 23, 2041, 26
Gebze Kurtuluş 2013 : 351, 16, 11, 12, 1736, 4.6
Malatya Kayısı 2013 : 227, 5, 5, 6, 2111, 2

Bu tablodan İstanbul Festivali için çıkarttığım sonuçlar :
1-İstanbul festivali hemcinsleriyle karşılaştırıldığında uluslararası özelliğini kaybetmiştir.
2-İstanbul festivali katılımcı sayısı itibarıyla önemli derecede kan kaybetmiştir.
3-15 milyonluk nüfusa sahip İstanbul için katılımcı sayısının 200 lerde kalması gülünç ve acı bir durumdur.
4-İstanbul festivaline yerli ünvanlı sporcularımızın rağbet etmeyişi çok düşündürücüdür.
5-Organizasyon sorumluları ( tursev : ismi var, cismi yok) bu işe bir daha el atmamaları gerektiğinin farkına varmalıdırlar.

Bir konuyu da belirtmeden geçemiyeceğim.
Aşağıdakiler İstanbul Festivali yönergesinden alınan İngilizce ve Türkçe itiraz maddeleridir.
"Appeals committee will be declared in Technical Meeting. Protest against decisions of the Chief Arbiter or his assistants must be submitted in written form to tehe Chairman of the appeals committee within 15 minute after completion of the playing session. The protest must be accompanied with the sum of 75 TL as a deposit from the signatory. If the appeal is granted, the sum shall be returned immediately. If the appeal is refused, the deposit is forfeited to TCF."
"Teknik toplantı sırasında oluşturulacak itiraz kurulu, itirazları değerlendirir. İtirazlar, itiraza konu olan maçın ounandığı turun bitimini 15 dakikadan fazla aşmayacak bir süre içinde yazılı olarak Başhakeme yapımış olmalıdır. İtiraz güvence bedeli 75 TL dir."

İngilizce ve Türkçe metinler arasında fark görebiliyormusunuz ? Ben görüyorum. İngilizce metinde uzlaşmacı, demokratik bir tavır ve düşünce tarzı görmeme karşılık Türkçe metinde despot bir tavır ve düşünce tarzı sezinliyorum.
Başhakemin kararlarına itirazımı yine Başhakeme mi yapmalıyım ?

Yalnız burada bilgi eksikliğimi mazur görün : İtiraz komitesinin başkanının turnuvanın başhakemi olup olmadığını bilmiyorum. Başhakemin itiraz komitesinde yer almadığını düşünüyor, varsayıyorum.
Ara
Cevapla
#2
katılımcı sayısının az olmasını turnuvanın bayrama denk getirilmesine bağlıyorum. malum 9 günlük bayram tatilinde birçok istanbullu ya memleketlerine gittiler ya da tatile çıktılar. bu gerçekten türk oyuncuların sayısının azlığının temel nedenidir bence.
Ara
Cevapla
#3
satrancı gerçekten seven birisi bayram filan dinlemez. yinede katılırdı.
katılımın dusuk olmasının sebebi şunlar olabilir:

1-) katılım ücretinin yüksekligi (100 TL)
2-) Toplam ödül miktarı.. (onceki yillarda maddi oduller nasildi bilmiyorum.)

3-)turnuvanın yapıldıgı mekan yüzünden olabilir.

örnegin: Feshane gibi bir yerde yapılsaydı belkide yabancı-unvanli oyuncuların katılımı daha fazla olurdu.
2008 yılında feshanede yapılan festivale katılmıştım orda bir çok yabancı ve unvanlı sporcu gelmişti. Hatta Suat Atalık orda birinci olmuştu hatırlıyorum.
Dini bayram olması zaten yabancıları etkilemez.
buna ragmen 2013 te yabanci sporcularin sayisi azdi (hatta kendimi ulusalar arasi bir turnuvada degilde istanbul birinciligi gibi yerel bir turnuvadaymış gibi hissettim.).

tabiki butun bunlar iyi bir sponsor bulmaya bagli seyler bunun farkindayim. onceki senelerde istanbul buyuk sehir belediyesi sponsor oluyormus nedense sonradan sponsorluktan cekilmis.
Ara
Cevapla
#4
Sevgili feti keşke seni de turnuvada aramızda görebilseydik. o zaman daha objectif değerlendirmeler olabilirdi.

bilip bilmediğinizi merak ettiklerim
1- turnuvayı uluslararası yapan nedir?
2- itiraz kurulu konusunda tsf nin yönergeler bölümünde var okumayı hiç düşündünüz mü?
3- 15 milyonda acaba satranç lisanslı kaç sporcu var?
4- değerlendirme lisanslı sporcu sayısı üzerinden mi yapılmalı?
5- tursev'in başında kim var?
6- kaçıncı defa bu organizasyonu yapıyorlar?
7- turnuvanın organizasyonunda başka hangi kulüp/vakıflar görev almıştır.
8- geleneksel hale gelmiş bir turnuvada bir defa katılım az oldu diye acaba organizasyon hemen elini ayağını çekmeli mi?

iyi geceler
Ara
Cevapla
#5
Değerli Dostlarım,
Bana mail ve telefon yolu ile İstanbul Festivalini soruyorsunuz. Ancak sizlere buradan şunu hatırlatmak isterim. Evet 2002 yılında ilk Uluslararası İstanbul Satranç Festivali Organizasyon Komitesi benim şahsi girişimlerim neticesinde kişiler tanıştırılarak, bir araya getirilerek oluşturulmuştur. Ancak TSF'nin hukuk dışı davranışları neticesinde komiteden istifa ederek, resmi görünmeyerek fakat fiili olarak organizasyon komitesinin başında kalarak ilk üç yıl organizasyonu başarılı bir şekilde düzenleyerek marka olmasını sağladım. Açılışını o dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile birlikte yaptık ve Cemal Reşit Rey Konser Salonunda aynı esnada bir de satranç konulu sergi düzenledim. Daha sonra organizasyonun büyümesi nedeni ile turnuvayı önce Feshaneye sonra Binbirdirek Sarnıcı salonlarına taşıdık. Dördüncü yıl organizasyon komitesinde fiili olarak yer almama rağmen TSF' Başkanının Spor A.Ş'ye yakınlaşması üzerine bazı tatsızlıklar yaşadık ve bunun üzerine organizasyonla ilişkimi kestim. Organizasyonun beşincisinden itibaren bu festival ile ilgili hiç bir bağım kalmamıştır. Bu nedenle bu organizasyonun geldiği bu durum ile ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadığımı hatırlatmak isterim.
Sevgi ve saygılarımla
Halil Sertaç Dalkıran
hsdalkiran
Cevapla
#6
Merhaba Gökmen Bey,
12. İstanbul Festivali turnuvasını başarıyla yönettiğinizi düşünüyorum. Yakında uluslararası hakemliğiniz onaylanacak sanırım. Şimdiden sizi tebrik ederim. Daha nice turnuvalarda başhakem olarak görev yapmanızı dilerim.

Bir turnuvanın uluslararası nitelik kazanmasının kriterleri kişiden kişiye, kurumdan kuruma farklı olabilir. Bunun yazılı bir kuralı olup olmadığını bilmiyorum. Varsa ve bildirirseniz memnun olurum.
Benim kriterlerimden bir tanesi turnuvaya en az 1 yabancı GM nin katılmasıdır. Sizce turnuvayı uluslararası yapan nedir ?

Yönergeler bölümünü yeterince okumadım. Okumayı da düşünmüyorum ihtiyaç duymadığım sürece.
Mevcutla yetinmeyen, mevcudu sorgulamayı seven bir alışkanlığım var. Mevcudun değişken olduğunu veya değişmesi gerektiğini ve daha iyiye doğru gelişmesi gerektiğini düşünüyorum. Sorgulamalarım hep bu yüzden.
İlgilendiğim Konu 12.İstanbul Festivali yönergesinin itiraz maddesinin İngilizce ve Türkçe metinlerinin anlam farklılığıdır. Açıklarmısınız, neden ihtiyaç duyuldu farklılığa ? Başhakem olarak bu maddenin hazırlanışında katkınız oldu mu ?

İstanbul'da ne kadar lisanslı sporcu olduğunu bilmiyorum. Fakat diğer illerle karşılaştırıldığında nüfusa oranla anormal bir düşüklük olduğunu düşünüyorum. Düşüncem doğruysa, sizce sebebi ne olabilir ? Ayrıca lisans sayısıyla aktif sporculuk arasında sizce doğru orantı varmıdır ? Bence değerlendirme kriterleri arasında İstanbul'daki lisanslı ve aktif sporcu sayısı olmamalıdır. Sizce değerlendirme lisans sayısı üzerinden mi, aktif sporcu sayısı üzerinden mi, başka kriterler üzerinden mi yapılmalı ?

Tursev'in (varsa) fiili posta adresine Kocaeli'den yolculuk yaparak gitmem oldukça zor. TSF'nin bildirdiği Tursev'in internet sitesine bir türlü giremedim. Benim bilgisizliğim olabilir. Tursev'i tanımama yardımcı olmak adına doğru internet adresini verebilirmisiniz.

Son sorunuza cevabım "evet" tir. Diğer illerde ve İstanbul'un çeşitli ilçelerinde yapılan turnuvalarda 12. İstanbul festivaline katılanların çok daha fazlası vardır. Nasıl olur da, İstanbul festivaline 244 kişi kayıt yaptırır ve devam eden turlar sonunda 214 kişi turnuvayı tamamlayabilir ? Bu durum organizasyonun beceriksizliğinin ispatıdır. İstanbul'da uzun süre yaşadım. İstanbul aşığıyım."İstanbul" kavramına bu anlamda leke sürülmesine şiddetle karşıyım. İstanbul doğumlu bir kişi olarak sizin olumlu duygularınız benden aşağı olmamalı diye düşünüyorum.

Gökmen Bey,
54 yaşındayım. Turnuvalarda yenmenin ve yenilmenin zevkini hala tadıyorum. Satranç taşlarına dokunmak ve onları hareket ettirmek bana müthiş bir zevk veriyor. Herhangi bir turnuvada sizin de satranç oynamanızı, satranç oyuncularının duygularını daha yakından yaşamanızı içtenlikle isterim.

İyi günler.
Ara
Cevapla
#7
Feti bey,
öncelikle isminizin bende oluşturduğu önyargı nedeniyle isminizle hitabımdan dolayı özür dilerim.

Turnuvanın uluslararası olmasının şartları yönergelerle belirlenmiş ve değişiklik göstermemektedir. Bilmeye ihtiyaç duymadığınızı düşünerek yazmayacağım.

Başhakemler yönerge yazmakla değil uygulamakla yükümlüdürler. Yönergeler bize gönderilir ve uygulamamız istenir sadece. İhtiyaç duyarsanız TSF yönerge/mevzuat bölümünde itiraz kurulu ile ilgili bilgiler mevcuttur.

Aradaki anlam farklılığının nedeni hakkında bilgim bulunmuyor maalesef.

TURSEV ile Cem PEKÜN ilgilenmektedir. yaşınız itibari ile kendisini tanıdığınız kabulünde bulunuyorum.

Turnuvanın tarihini kendimce yorumladığımda iyi ve kötü yönleri vardı. Kötü yanı tatile giderek veya bayram nedeniyle turnuvaya katılmayan oyuncular, iyi yanı tatil oluşunu fırsat bilerek turnuvaya gelen oyuncular. katılımcı sayısının durumuna bakılınca tarihin kötü yanları daha çok olmuş.
Turnuvayı bırakan 30 oyuncu konusunda her turnuvada yaşanan olağan durumlardan. 4-4 lük organizasyon da yapsanız kayıp sayıları, moral bozuklukları ve son dakika işleri nedeniyle turnuva terkleri maalesef yaşanmakta. Hatta turnuvayı terk ediyorken sonraki tura gelmeyeceği bilgisini vermediği için hükmen sonuçlara sebep olarak rakiplerine yaptıkları saygısızlık işin ekstrası. Keşke aramızda olarak organizasyonda yardımcı olan arkadaşlarımızın emeklerini görebilseydiniz. YTÜ satranç kulübüne bu konuda teşekkür etmek lazım.

Satranç oynamanın ve oynatmanın ne kadar büyük bir mutluluk olduğunu bildiğim için satrançla bu kadar yakından ilgilenmekteyim. Zamanında oynadığım turnuvalarda bu duyguyu yaşadım. Çok zeki olmayışım, düzenli satranç çalışmak için vakit ayıramayışım nedeni ile maalesef ki turnuvalara katılmıyorum. Umarım sizi de satranç oynatmanın da ne kadar büyük bir zevk olduğunu hissedebilmeniz için organizasyon veya hakem olarak turnuvalarda aramızda görebiliriz.

sevgi ile
Ara
Cevapla
#8
İstanbul Dünyanın en önemli kentlerinden biri. Turizmde,ticarette,sanayide,sporda ve daha bir çok alanda dünyanın sayılı kentleri arasındadır. İstanbul nüfus olarak yüzden fazla ülkeden daha büyük bir kent. İki kıtayı birbirine bağlayan bir kent. Ve daha bir sürü şey...

Son yapılan İstanbul festivali turnuvasının organizatörlerine saygısızlık yapmak istemem ancak kesinlikle İstanbul'a yakışmayan bir tunuva oldu.
Daha doğrusu İstanbul'a ''turnuvasızlık'' yakışmıyor...

Evet son yapılan malum turnuvayı il içi bir turnuva kabul edip gelecek için güzel İstanbul'a yakışır bir turnuva hayal edelim.

İSTANBUL OPEN

Adı duyulunca akan suların durduğu,

En az beş-altı 2700 üstü GM 'nin katıldığı bir turnuva,
Dünyanın en prestijli turnuvalarından biri
Katılamazsak da , taa Muş'lardan sadece seyretmeye gideceğimiz bir turnuva...
Türkiye'ye, İstanbula böyle bir turnuva yakışır. Bu söylediklerim aslında hayal değil.
Türkiye için İstanbul için böyle bir turnuva hiç zor değil.
MUŞ
Ara
Cevapla
#9
Kasim_Demircin Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Katılamazsak da , taa Muş'lardan sadece seyretmeye gideceğimiz bir turnuva...
Türk satrancının varması gereken zirve, dünya şampiyonu çıkartmaktan çok, insanlar uzak yerlerden gelip izleyeceği güzel turnuvalar olmalı.

Öncelikle 2013 yılı, Türkiye'nin en itibarlı turnuvasının Çanakkale Troya olduğunu tescil etti. Keza il bazında en sağlam adımlarla giden yerin de İzmir olduğunu. Eğer İstanbul'u bu anlamda sıralamaya koyacaksak bir kere kesin olarak Edirne gibi mütevazi bir şehrin arkasına düşer, orada da artık Keşan turnuvası var. Demek ki mesele parasal değil. Beşeri.

Ha, yerlerin nüfus ve ekonomik büyüklükleri üzerinden derecelendirme yapılırsa İstanbul ili Edremit veya Acıpayam'la falan çekişir mi onu da bilmiyorum; meraklısı artık verim analizini yapsın.

İstanbul'da yürütülecek her işin ayrı makro planlama ile gitmesi gerekir. O yüzden de İstanbul'da ne yapılacaksa, genç, dinamik, iş dünyası ile içli dışlı profesyonellerle yapılmalı.

Genç ve dinamik olmalı, zira nüfusu bir yana İstanbul coğrafi olarak dünyanın en zor şehri; en az 10 büyük yerleşim merkezi var. Bugün Pendik de, Kartal da, Çatalca da satranç potansiyeli içeriyor ve bu alana nüfuz etmek ancak deneyimli ekiplerle olabilir.

Bu ekibin iş dünyası ile fonksiyonel bağları olmalı (üniversiteler, meslek odaları, belediyeler, medya ve siyasilerle de). Yanlış anlama olmasın, burada satranççı veya satrançsever olmak maalesef "yeter şart" değil. Bahsedilen yöneticilik bunun zorunlu şartı, çevre potansiyeli.

Söylenebilir ki İstanbul Festivalinin management'ı tek ayaklı bir şey değil ve bunun total sorumluluğu TSF ve İl Temsilciliğine ihale edilemez. Ancak TSF'nin gölgesinde bu yapı olduğuna göre, içinde 10 kurul barındıran bir yapı bu sorumluluğu alır. Ev hanımından yönetici, eski oyuncudan başkan, dil bilmeyen insanlardan ekip olmaz.

İstanbul İlçe Temsilcilikleri sayfalarına merak edip bakanlar, iletişimin tek bir kişinin hotmail adresinden yürüdüğünü görebilirler. Yıl 2014, nüfus 17 milyon, lisanslı oyuncu sayısı hep övgü konusu ama TSF'nin hala kurumsal e-mail adresi yok. İletişim sadece bir kişinin e-posta kutusuna bakmasına bağlı.

Yine koca bir yıl içinde İstanbul'da Belediyelerin kendi arzuları ile yaptıkları turnuvalar hariç (yani Kartal Belediye Başkanı tavla veya okeye düşkün olsa, koca şehrin turnuva kapasitesinin yarısı yok), TSF organizasyonu ile yapılan işler sadece "minikler turnuvaları" düzeyinde.

Satranç diğer sporlara göre pahalı bir spor değil. O yüzden Dünya Kupası elemelerini Trömsö gibi (Didim'den küçük) balıkçı şehirleri yapabiliyor.

İstanbul Festivali bu anlamda önemliydi, o turnuva bir itibar turnuvasıydı, geçmiş 8-10 yılda hep ileri gitmeliydi. Bir satranç sever olmayı bırakın bir İstanbul'lu olarak bu geriye gidişin sebebini sormak hakkımız.

Bu festivalin bayrama getirilmesinin kasıtlı olduğunu düşünüyorum.

Sizin TSF veya festivali organize eden kurum(lar) olarak göreviniz herşeyden önce makulu bulmak olmalı. Türkçe'de makulün 2 kelime anlamı varsa, biri İstanbul'da yapılacak bir işin kurban bayramının ilk gününe getirilmemesidir herhalde.

Bu turnuva TSF'nin ve İl Temsilciliğinin, bu işler için teslim bayrağını çektiğini göstermiştir. Bu seneki turnuva ile verilen "İstanbul festivalini yapmak istemiyoruz" mesajıdır.

Bir yandan doğrusu da bu. Bu ağır organizasyon başarısızlığı artık politbüro döneminden kalma şu hantal, içine kapalı, çağı ölçemeyen tembel yapılanmayı değiştirmek için bir ipucu verebilir. Sistem derneklere ve özel satranç merkezlerine göre kendini imar etmeli.

Yine de bu sistem üzerinden gidilecekse, sistemin yaşlı, tembel, hotmail ile çalışan, projesi ve çevresi olmayan bir sistem olmaması lazım.

Bu, sistem değil çünkü. Kişilerin keyfine kalmış atıl yapılara dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zamanında sistem denmedi maalesef.
Ara
Cevapla
#10
Bu bölümde 2013 İstanbul Festivalinin oldukça ağır eleştirilere maruz kaldığına tanık olduk.Bu eleştiriler haklı mıdır?Ben 2013 de Türkiye'de düzenlenmiş bütün açık turnuvaların yönergelerini ve kimlerin katıldığını çok dikkatli bir şekilde inceledim.İstanbul Festivalini incelemek için zamanım olmadı.Ancak bu bölümdeki eleştirilere katılmıyorum.200 civarında sporcu katılmışsa katılımın çok az olduğunu söylemek doğru değildir.En geçerli kıyaslama diğer bütün açık turnuvaların A gruplarına katılan oyuncu sayılarını yanyana koyarak incelemek olmalıdır.İstanbul Festivaline katılan yabancı usta sayısının neden azaldığını sorgulamak istiyorsanız Turnuva Direktörüne sormak ve nedenini öğrenmek mümkündür.Yönergenin incelenmesi de bu konuda fikir verebilir.
Zamanlamayı tartışmak mümkündür.Kanımca tatil günleri turnuva düzenlenmesi amatörleri teşvik etmek açısından doğrudur!Aksi halde amatörler hiç katılamamaktadır.
Öte yandan Kasım Demircin neden 5 adet 2700 üstü Büyükustanın katıldığı bir İstanbul Festivali düzenlenmesini istiyor?Bunu anlayamadım.
2700 üstü ustaların oyunlarını internet aracılığı canlı yayında izleyebiliyoruz.Dolayısıyla onların İstanbul Festivalinde oynamaları bize nasıl bir yarar sağlayacaktır?Bizim zirvedeki ustalarımızın onlarla oynama imkanını ortaya çıkaracak mıdır?1 adet 2700 üstü yabancı ustayı çağırmış olsak bunun maliyetini karşılamamız mümkün müdür?
Hepimiz sansasyon yaratmak isteyebiliriz.Öte yandan 12 yıl ara ile 2 defa Olimpiyat düzenleyerek çok sayıda 2700 üstü oyuncuyu İstanbul'a getirdik.Ama bu 2 Olimpiyat bizim için ne kadar yararlı oldu?
Ben basamakları yavaş ve sağlam adımlarla çıkmamız gerektiğini söylemek istiyorum.Sonunda belki birgün Demircin'in hayali de gerçekleşecektir!Ama o gün bugün değildir.
2013 de Türkiye'de çok sayıda açık uluslararası turnuva düzenlendi.Bunların hiçbiri hakkında İstanbul Festivali için yapılan eleştiriler yapılmadı.Ben böyle bir kutu açıldığını hatırlamıyorum.Bundan önceki turnuvalara kimlerin katıldığının sorgulandığını sanmıyorum.(Forumda herhangi bir yazı yazılmadığını sanıyorum)Sanki sadece İstanbul festivali ciddi şekilde sorgulanmıştır.Hatta bu forumdaki yazarlara şöyle bir soru soracağım.Bana göre bundan önce düzenlenmiş açık turnuvalar arasında ilgi,katılım veya amacına ulaşmak yönünden belki en başarılısı Söke'de düzenlenen yarışma olmuştur.Bu forumda ve bu kutuda yazı yazanlar Söke turnuvasının yönergesini okumuş mudur?Turnuva sonuçlarını öğrenmiş midir?
Bütün bu turnuvaların özellikleri başta katılanların sayısı olmak üzere bir tablo üzerinde kıyaslanmalıdır.O zaman birimizin başarılı bulduğu turnuvanın başarısının derecesi veya başarısızlığı ortaya çıkabilir.
İstanbul'u çok kötülememiz ve diğer turnuva düzenleyen illerden çok daha geride olduğunu kabul etmemiz gerekiyorsa bütün turnuvaların özelliklerini kıyaslamak gerekir.Tabii hakkaniyetli bir kıyaslama için sponsor kurumların sağladığı imkanlar da ortaya konmalıdır.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#11
Bu sene ilk kez İstanbul Satranç Festivaline katılmayı düşünmüştüm. Hem bu forumda hem de başka kanallarda bu sene turnuvanın yapılmayacağı ile ilgili bilgi aldım. Daha sonra TSF sayfasında yarışma yapılacağı ile ilgili haber geçince kısa bir sevinç yaşadım. Çünkü turnuva tarihlerinin Kurban Bayramı tatiline denk getirilmesi sevincimi yarıda bırakmıştı.

Ateş Hocam;
Eğer bu turnuva sadece İstanbul?daki amatörler düşünülerek yapılmışsa bu bir skandaldır. O zaman bu turnuva için ??uluslarararası?? ya da ??festival ?? kavramlarını kullanmak yanlış olur. Elbette ki, İstanbul?da yaşayan bazı sporcular için Bayram tatili, satranç turnuvası için ideal bir zaman dilimi ise o zaman o tarihlerde de ayrıca bir turnuva düzenlenebilir.

Bana göre bu seneki İstanbul Festivali tabiri caizse zar zor düzenlenmiş bir turnuva . Yani turnuvanın düzenlenebilmesi için çok çaba sarfedilmiş ki son anda turnuvanın yapılacağı TSF sitesinde duyuruldu. Böyle düşündüğüm için ve emeğe saygı gösterilmesi gerektiği için eleştirmek istemedim. Ama bu turnuva için de iyi güzel demek büyük haksızlık olur. (Bitlis?te düzenlenen turnuva ile İstanbul festivalini karşılaştırmanızı istirham ederim.)

Ayrıca 2700 üstü oyuncuların dünyanın neresinde olursa olsun, bir turnuvaya katılımı, o turnuvanın cazibesini,prestijini arttırır. Size göre Sansasyon bana göre prestij?

Ben, taa Muş?tan kalkıp seyretmeye giderim demekle, olayın önemini,heyecanını mübalağa yaparak anlatmaya çalıştım.

İstanbul?da benim hayal ettiğim gibi bir turnuvanın maliyeti ne kadar olur bilemem ama İstanbul?un bir semti kadar büyüklükte olan kentlerde bu tür turnuvalar düzenleniyorsa. İstanbul?a ayıp edilmiş demektir.

Mojo Bey, size de teşekkür ederim. Düşünüpte yazmaya erindiğim ya da anlatmayı beceremediğim birçok duygumu çok güzel anlatıyorsunuz. Smile
MUŞ
Ara
Cevapla
#12
Anlaşmazlık noktası esasen -yabancı oyuncuların sayısı ve kuvvet dereceleri nasıl olmalı?- konusunda bulunmaktadır.Ben-hiç yabancı çağırmayalım-demiyorum.Çağırılacak yabancıları seçerken hesaplı ve ölçülü davranalım!2700 üstü oyuncuların yakın vadede bize sağlayacakları katkı teknik yönde değil daha çok sansasyon yaratma yönünde olacaktır.Bu bakımdan daha alt kademeden daha az sayıda oyuncu çağrılması gerektiğini savunuyorum.Ve bu çağırdığımız oyuncular eğer bizim yerli sporcularla karşılaşabilecekse yararı olacaktır.Karşılaşmayacaksa yabancıları çağırmanın yararı olmayacaktır.Zaten uzun zamandan beri aynı yöntemi kullanmaya devam ediyoruz.Açık turnuvaların ne kadar yararlı olduğu görülmektedir.Çok güzel bir sayfiye beldesinde düzenlediğimiz turnuvanın A grubu 42 sporcu ile başlamış ve 29 sporcu ile bitirilmiştir.Ben yaklaşık 10 yıldan beri nasıl zaman kaybettiğimizin farkına varmış durumdayım.Oysa Satrancı 50 yıl önce öğrenmeye başladım.Demek ki bazı gerçekleri anlamam 40 yıl sürmüştür.Bugünkü genç arkadaşların bunu daha kısa zamanda anlamalarını istiyorum.Onların da 40 yıl kaybetmelerini istemiyorum.
Bitlis'deki turnuvanın yönergesini çok dikkatli şekilde okumuştum.Türkiye'de düzenlenen bütün açık turnuvaları dikkatle izliyorum.Ne olup ne bittiği hakkında rapor da yazıyorum!
İstanbul Festivali turnuvasını eleştirmeniz mümkündür.Ancak bu turnuvayı eleştirirken yanlışlıkla İstanbul İl temsilciliğini eleştirme durumuna düşmemek gerektiğini hatırlatırım.İstanbul Festivali yarışması kendi başına kurumsallaşmıştır.Mutlaka bütün diğer turnuvalar gibi Federasyonun ve İl temsilciliğinin destek ve katkıları ile düzenlenmektedir.
Bu kutuda İstanbul Festivali turnuvası eleştirildi.Oysa ben 2013 de düzenlenmiş diğer açık turnuvaları eleştirdim.Ancak hangi koşulları eleştirdiğimi her defasında açık bir şekilde dile getirdim.
Amatör sporcuları düşünmek zorundayız.Amatörleri düşünmeden yola devam edersek azımsadığımız o 200 sporcuyu da kaybederiz.1900 ile 2300 aralığındaki sporcuların yarışmalara katılımının ne kadar azaldığını 2013 deki açık turnuvalarda gördük!Ki bu sporcular tam amatör sayılmaz!
2700 düzeyindeki büyükustaların İstanbul'a gelmesi teknik yönden bize kazanç sağlamaz.Esas sorun daha çok sayıdaki sporcumuzun daha çok turnuvaya katılabilmesidir.Küçük illerdeki sporcuların 3 büyük ilde yaşayan sporcularla,3 büyük ilde yaşayan sporcuların da yabancı ustalarla daha çok karşılaşması sağlanmalıdır!Antalya,Mersin gibi bazı illerimiz önemli gelişmeler kaydederek 3 büyük ilimizdeki Satranç potansiyelini izlemeye başlamıştır.Buna karşılık bazı illerimiz çeşitli etkinliklere ev sahipliği yapmakla birlikte dikey gelişmede ilerleme sağlayamamıştır.Usta oyuncu sayısını ve ustalığın derecesini ifade eden dikey gelişme kavramı esas tartışmamız gereken konudur.Çok ünlü oyuncuları çağırarak sansasyon yaratmak bizim düşüneceğimiz bir konu değildir.Bu konuyu sponsor kuruluşlar veya Belediyeler düşünebilir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#13
Ateş Beyin "Esas sorun daha çok sayıdaki sporcumuzun daha çok turnuvaya katılabilmesidir. Küçük illerdeki sporcuların 3 büyük ilde yaşayan sporcularla, 3 büyük ilde yaşayan sporcuların da yabancı ustalarla daha çok karşılaşması sağlanmalıdır !" görüşüne can-ı gönülden katılıyorum.

İşte, tam bu noktada bir tespit yapmak gerekir.

3 turnuvanın A kategorilerini birbiriyle karşılaştırmaya devam edelim.
Bu turnuvalara farklı illerden katılanlar, toplam katılanlara oranı ve Türk oyuncuların yabancı GM ler ile karşılaşma sayıları, GM lerin toplam oyunlarına oranı aşağıdadır.

Malatya 1. Altın Kayısı Uluslararası Satranç Turnuvası :
Farklı illerden katılan 23 kişi, oran %64. Yabancı GM ile 12 karşılaşma, oran %44.

Gebze 4. Uluslararası Satranç Turnuvası :
Farklı illerden katılan 98 kişi, oran %64. Yabancı GM ile 16 karşılaşma, oran %67.

İstanbul 12. Uluslararası Satranç Festivali :
Farklı illerden katılan 38 kişi, oran %40. Yabancı GM ile 0 karşılaşma, oran %0.

Malatya ve Gebze'de diğer illerden katılma oranı İstanbul'u geçmektedir. Yabancı GM ile karşılaşma oranı Malatya ve Gebze'de oldukça iyi bir seviyededir. İstanbul'a ise hiç yabancı GM katılmamıştır.

Böylelikle, İstanbul Satranç Festivalinin başarısızlığı matematiksel olarak bir kere daha ispatlanmış olmaktadır.
Ara
Cevapla
#14
Bence de 2700'lerin açık turnuvada oynamasının pek bir manası yok. 2008 yılındaki İstanbul Satranç Festivali 30 civarında büyükustanın olduğu 2600 üstünde pek çok ismin bulunduğu gayet kuvvetli bir açık turnuva idi. Çok kan kaybettiği bir gerçek, amaç İstanbul'u kötülemek değil (İstanbul'u yaşanacak şehir değil diye kolayca kötüleyebiliriz o kolay ama konu dışıSmile )

Eğer niyetiniz Cebelitarık veya Aeroflot'un A1-A2 kategorileri gibi çok kuvvetli ve homojen turnuvalar yapmaksa onun için sponsor ikna etmek zor olabilir Türkiye'de. Bu tarz turnuvalarda Short, Adams, Svidler gibi 2700 olmanın da ötesinde 20+ yıldır satranç elitinde yer alan büyükustalar da oynuyorlar.

Mesele 2700 izlemekse bence bunun yolu Türkiye'den de üç büyükustanın katılımıyla duruma göre 6-8-10 kişilik kapalı büyükusta turnuvaları yapılabilir. Açık turnuvalar veya yaş gruplarıyla birlikte oynatmak da mümkün böyle bir turnuvayı. Ortam biraz kalabalık olur ama istisnalar hariç ne iş yaptıkları belirsiz FIDE yöneticileri yerine 2700'lük büyükustalara iyi koşullar sağlamak bence daha doğru. Maliyetler de müstakil bir turnuvadan daha düşük olur. Festival havası tabirinin de hakkı verilmiş olur.
Ara
Cevapla
#15
Eveet.

1 yıl ne kadar da çabuk geçiyor. Bakın geçen sene bu günlerde ne demişiz:

(28-10-2013, 00:35)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu turnuva TSF'nin ve İl Temsilciliğinin, bu işler için teslim bayrağını çektiğini göstermiştir. Bu seneki turnuva ile verilen "İstanbul festivalini yapmak istemiyoruz" mesajıdır.

Bir yandan doğrusu da bu. Bu ağır organizasyon başarısızlığı artık politbüro döneminden kalma şu hantal, içine kapalı, çağı ölçemeyen tembel yapılanmayı değiştirmek için bir ipucu verebilir. Sistem derneklere ve özel satranç merkezlerine göre kendini imar etmeli.

Yine de bu sistem üzerinden gidilecekse, sistemin yaşlı, tembel, hotmail ile çalışan, projesi ve çevresi olmayan bir sistem olmaması lazım.

Bu, sistem değil çünkü. Kişilerin keyfine kalmış atıl yapılara dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zamanında sistem denmedi maalesef.

İstanbul Satranç Festivali, yaşlı, bitkin, hiçbir çevresi olmayan, sponsor aramaya gücü bulunmayan, böyle bir amacı ve arzu da taşımayan, temel görevi ilk 6 ay turnuva yapmamak, Haziran'dan sonra da Silivri Yoğurt Festivali ile AVM'lerden 12 yaş grubu çocukların işlerini organize etmek olan zihniyet üzerinden terk edildi.

Geçen sene kurban bayramına itilen bu festival artık yok.

Bu turnuvaya Suat Atalık, Gurevich, Ekaterina Atalık, Karpatchev, Barsov, Krasenkow, Romanishin, Sumets ve adını unuttuğum onlarca ciddi oyuncu yıllarca katılmıştı.

Bu festival niye yapılamadı? İl Temsilciliği niye var? Her fırsatta nağmeler düzülen ve gerekliliğine toz kondurulmayan bu kurum ve TSF başkanı ne iş yapar?

Haydi görev tanımınıza uygun olarak yine bir işi yapamayıp yılların festivalini yüzünüze gözünüze bulaştırdınız, heder ettiniz, bunun neden ol(a)madığını iki satırla izah edecek cesaretiniz de mi yok?

Valla 3 yıldır "İstanbul İl Temsilciliği kapatılsın" diye diye sonunda hakikaten kapattım galiba.

Tövbee Angel
Ara
Cevapla
#16
2006-2008 yılları arasındaki İstanbul Open'lar ciddi anlamda kuvvetli, uluslararası standartlarda turnuvalardı. Sonra ne olduysa oldu beli doğrulmadı. Krasenkow'un 2670'ken (belki daha da yüksek) gelip 30 elo bıraktığı bir turnuvaydı.

Ben bazı talepleri de anlamıyorum. Geçen yıl MTS A Kategorisi 1900+ bir turnuvaydı ve çok kuvvetli (Türkiye standarlarında) bir oyuncu grubu vardı. Ben Mert Yılmazyerli'ye kaybettikten sonra son(!) masada Ervin Özkan ile oynamıştım. İlk tur üç veya dört elo favorisi oyunlarını kazanmıştı. Bu sene Enis Bilyap'ın söylediğine göre daha az kuvvetli olması (tam bu sözcüklerle değil) yönünde bir talep gelmiş. Bunu talep edenlere de diyecek söz yok.

Çanakkale Troya 1800+ idi ve bence gayet iyiydi. 1800 veya 1900 gibi bir alt sınır çok da anormal gelmiyor bana.
Üst sınır zaten ayrı bir konu. Krasenkow o sene niye geldi, şimdi niye yok sorusunu cevaplamak gerekiyor.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi