ANTALYA- 2014
#1
Değerli arkadaşlar,
Antalya'da bulunduğum iki hafta boyunca (25.Ocak- 8.Şubat 2014) gözlemlerimi ve düşüncelerimi paylaşmak isterim.

Görüş, eleştiri ve önerileriniz değerlidir.

....



*** Türkiye Küçükler Şampiyonası yine aynı yerde yapılmıştır. Yapılan yerin bir otel oluşu ve konaklama koşulları söz konusu olunca ister istemez ekonomik şartlar da gündeme gelmektedir. Bu durumda katılamayan bir çok değer de ortaya çıkamamaktadır.
Tüm bunlara katılıyorum.

*** Bununla ilgili olarak TÜRKİYE ANTRENÖRLER DERNEĞİ'NİN Antalya'da yapmış olduğu çok önemli bir toplantı var. Konu burada da gündeme gelerek olumlu olduğuna inandığım çözüm önerileri görüşülmüştür. Konu ile ilgili olarak toplantıyı düzenleyici arkadaşlarımız gerek görürlerse açıklama yapabilirler. Öncelikle onların konusu olduğu için detaylara girmeyeceğim.
Ancak toplantının aynı tarihlere denk düşmesi benim için son derece olumludur.

*** Bu turnuva bir başka ortamda da olabilirdi elbette. "Katılımcılar bu kadar para ödemeyebilirlerdi" diyen arkadaşlarımıza da katılıyorum.
Sağlık, beslenme, dinlenme, uyku, hazırlanma, ulaşım, değişik ortam ve mekanlardan faydalanma, bir arada kalabilme, zaman, çok amaçlı ve geniş katılımlı toplantılar, eğlence, doğa, ısınma, ara ikram, spor yapabilme, kafeterya da bekleyebilme, güvenli buluşma noktası belirleyebilme, bakımları düzenli yapılan tuvaletler, düzenli su ihtiyacı karşılama, seyirci ile iletişimin kesilmesi, güvenlik,...vb. tüm diğer ihtiyaçlar düşünüldüğünde..
başka bir yer bulalım...
Nereyi bulacaksınız?
Geçen sene de sordum. Ama uygulanabilir çözümü ben mi kaçırdım okumadım acaba?
Otele bir kişi için ödediğimiz rakamlara, bu ikinci bir yer için, örneğin; beslenme, ulaşım, zaman, sağlık gibi temel ihtiyaçlarımız için de zaten ayrı bir parayı ödeyerek de aynı toplamlara ulaşabiliyorlar.
Herkes tek başına gitmiyor.
Tek başına gidince en ekonomik harcama rakamlarına ulaşmakta özgürsünüz. Ama başka insanların sorumluluğunu taşıyan insanlar da var. Ve onların aradığı başka hizmetler...


*** SADECE SATRANÇ TURNUVASI YAPILMIYOR!
Değişik sosyal içerikli etkinlikler ve buluşmalar var. Sn. Üstün DÖKMEN, sn. Turgay BİÇER ve sn. İsmet Murat ATIL' IN toplantıları katılımcılar açısından çok verimli ve yerinde geçti. Hepsine katılarak gözlemde bulundum.

*** 2. Şubat 2014 tarihinde Görme Engelliler Yarışması da programa alınmıştı. Bunu olumlu bir gelişme olarak görüyorum.

*** Birincisinde 3 üyenin katıldığı ama Antalya'da düzenlenen toplantıda 21 üyenin katıldığı TÜRKİYE SATRANÇ ANTRENÖRLERİ DERNEĞİ'NİN toplantısı son derece olumlu geçti.

*** Kurul Başkanları toplantısında yeni öneriler görüşüldü ve değerlendirildi.

*** KKTC ile işbirliği toplantısı, başkanlar ve YK düzeyinde yapıldı. Bu toplantının eğitim ve organizasyon konularında çok verimli geçtiğine tanık oldum.

*** Satranç Antrenörleri ve sporcuları için çığır açacağına inandığım Rus Sovyet Ekolü Satranç Eğitim Programı CONVEKTA LTD ile temsilci düzeyinde sn. Dimes HAK ile tanıştım. Eğitim Programının tanıtılması için antrenör kimliğimle elimden gelen katkıyı sunmaya hazırım. Kendisinin tanınması için TSF ile ilgili bağlantıyı kurma çabam bu tarihlerde olmuştur.

*** Satranç Antrenörlüğünde olmazsa olmaz kabul edilen BİLGİSAYAR KULLANIMI ve TEKNOLOJİK EĞİTİM konusunda antrenör eğitimi için sn. Gökhan NARMAN ile Ankara da birincisi düzenlenecek olan seminer için ilk adım yine Antalya'da atıldı.

Eleştirilerim de var!

*** 9 tur az geliyor. Tur sayısı seçme turnuvası da olsa yeniden programlanmalı.

*** Final aşamasından önce bölgelerde ön elemelerin düşünülmesi yapılandırılması uygundur.

*** 5-9, 6-10, 6-11, 7-11 gibi yeni hızlandırılmış sistemler düşünülmelidir,

*** 7-8 yaş grubu için rekabetçi ortamda yarışmak sporcuların büyük bir oranı için uygun değil.

*** Yarışma ortamını şenlik ortamında yapmak ve notasyon yazımını özellikle 7 yaş için esnek tutmak düşünülebilir.

*** Yarışma içinde satranç sporculuğu için 7-8 yaş grubunda uygun gelişim göstermiş sporcular seçilerek ayrı bir standartta birincilik düzenlenebilir.

*** 7-8 yaş grubunun turnuvası ortam olarak kesinlikle ayrılmalıdır.

*** Canlı yayınlarda yayının makul bir süre sonra başlaması bazı olumsuzluklara çözüm olabilir.

*** Yarışmada bir boş gün düzenlenebilir.

*** Özellikle TÜRKİYE KUPASI yarışmaları öncesinde olduğu gibi çeyrek final, yarı final ve final olarak düşünülebilir.

*** Final mutlaka 14-18 kişi arasında, döner sistem olmalıdır.

*** Finale bir önceki yılın Türkiye Kupası sahibi sporcu da kontenjandan alınmalıdır.

Saygı ve selamlarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Hızlandırılmış sistemin bize sağlayacağı bir yarar yoktur.Buna takılmak daha büyük zaman kayıplarına yol açacaktır.En çok kaybeden de bana göre zirvedeki "genç-orta yaşlı" arkadaşlarımız olacaktır.
Birçok konuda geri adım atmanız veya deyim yerinde ise ödün vermeniz mümkündür.Biraz ödün vermek veya biraz esnek olmak her zaman büyük zarar vermez.Ama notasyon konusunda geri adım atarsanız oturduğunuz dalı kesmiş olursunuz.Notasyonu kaldırmak oyunun FİDE kurallarına uyulmadan oynanmasına bile yol açabilir.Eğitimde hızlı başarı sağlamanın ilk koşulu notasyon kağıdına önem vermektir.4 yaşındaki oyuncu bile eğer yarışmasına izin veriliyorsa notasyon tutmalıdır.Hemen mütebessim bir şekilde "okula başlamamış küçükler nasıl notasyon tutsun?"diye soranlar olacaktır.Böyle bir sorun varsa bu sizin sorununuzdur.Benim gibi yolun sonuna yaklaşmakta olanların sorunu değildir.Benim sorunum en önemli konuları hatırlatmaktır.Okuma yazma bilmeyen bir yarışmacı olsa dahi notasyon kağıdına bir çizik atmayı öğrenmelidir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#3
Sn arkadaşım
Bay JOJO,

Oradaymış, tanık olmuş gibi konuşuyorsunuz ya?
Ama orada göremedim sizi. Onun için de en çok sizi bilgilendirmek için yazıyorum.
Benimle tartışmıyorsunuz, tartıştırmıyorsunuz anlıyorum. Seviyem düşük.
Ama bilgilendirebilirim sizi. En azından gördüklerimi anlatır, görmediğim şeyler için sizin gibi abartılı iddialarda bulunmam.
?

Otele para kazandırmak, ya da oradan nemalanmak? Bakış açınıza bağlıdır.
Ben daha çok gelir yönünü araştırırdım. Bunu sadece katılımcılardan değil, canlı yayınlardan da sağlama yönüne giderdim.

TFF DA BU OLAY KULÜPLERDEN %10-15 ARASINDADIR. İlgili yönetmeliklerde araştırılınca bulunabilir.

Başka gelir kaynakları da yaratılabilir. Bu konularda her türlü öneriye açığım.
Önemli olan gelirlerin ve gelir kaynaklarının artırılmasına paralel olarak yine satranca yönelik olarak yatırımların ve harcamaların yapılmasıdır.
Bu konularda eleştiriler yapılabilir. Yeter ki suçlamalara kaynak teşkil eden belgeler, kanıtlar olsun.
Ama bunları sağlayamadan ?çamur at izi kalsın? çok çiğ düşer.
O zaman sponsor da bulamazsınız. Neyin karşılığında sponsor bulup gelir elde edeceksiniz ki? Sponsorların karşılıksız harcama yaptıklarına tanık olmadım bu güne kadar.
Bizim satranç sarayımız yok. Ama olmalıdır diyorsanız aynı rüyayı görüyoruz demektir.
Üniversite modeli!
İçinde harika bir yerleşke? Belki 5000 yataklı bir otel- yurt, hani olimpiyatlar için de? Otel şart değil! Ben aynı zamanda bir yurtseverim!
Tüm sporcuları aynı zeminde oynatabileceğiniz 1800-2000 masalık bir alan hepsi elektronik ve diğer tüm ihtiyaç birimleri?Sağlık, kültürel-sosyal-sportif içerikli etkinliklerin-toplantıların yapılabildiği salonlar, restoran ve kafeteryalarıyla?
Bütün bunlar var da biz mi yapmıyoruz? Satrancın sahası var da biz mi kullanmıyoruz? Üniversiteleri ne zamana kadar kullanabilirsiniz ki? Yıllık programları uyuşsa bile alıp kullanabilmek ayrı bir durum. Hangi turnuvaya yetecek?
Yine de otel sistemine karşıysanız bambaşka çözümünüz var demektir, bunu ben bilmiyorum açıklarsanız sevinirim.

a) Türkiye Kupası adını verirsiniz. Türkiye birinciliği algısını yaratırsınız.
b) Öncesinde küçükler turnuvasını da Limra Aspendos'a sıkıştırırsınız. Büyük turnuva küçüğün alt gerekçesi olur.
c) Yönetim Kurulu olarak cümle alem 2 hafta Kemer'de ağırlanırsınız.
d) Yıl içinde üst oyuncularına hiçbir olanak sunmayan TSF için, büyük organizasyon yapıyor muş görüntüsü sağlarsınız.



Türkiye Kupası adının verilmesi yeni formata yöneliktir.
Türkiye Birinciliği algısı yaratmak için değil. O algı zaten yıllardır doğal olarak var. Amerika?yı yeniden keşfetmiyoruz.
Belki ileride daha uygun koşullar da en ideal formatı uygulayabiliriz. Ama tarih çok daha uygun olmalı derseniz eğer yarıyıl tatilinden daha uygun bir tarih aralığı bulmalısınız. Yaz tatili olamıyor. Çok yoğun program var. 1987 Türkiye Birinciliği?ni hatırlarım. Temmuz sıcağında 27 gün ve havalandırması olmayan Taksim Atatürk Kitaplığı? Çok eziyet çekmiştik biz İstanbul dışından gelenler? Ne bir ödenek ne bir kolaylık ne bir barınma yeri?
Diğer ihtiyaçları yazmıyorum bile. Bize çözüm sunun. Dertleri herkes biliyor, yakınmak çok kolay!

Ayrıca şu Yönetim Kurulu olarak cümle alem Kemer?de iki hafta ağırlanma yakıştırması çok faullü. Hem de kasıtlı. Bence sarı kart!
Orada mıydınız? Sizi göremedim.

YK dan açılış ve ödül töreninde bakın kimler vardı, yanlarındaydım. İbrahim ŞENCAN ve Aşkın KELEŞ Türkiye Kupası ödül törenindeydiler.

Küçükler ödül töreninde ise Yusuf DOĞRUER, Ahmet Arda KILIÇ, Mustafa İMAMOĞLU, S.Burak HAŞİLOĞLU. Bu arkadaşlarım orada 2-3 hafta ağırlanmadılar. Kimisi zaten Antalya?dan günü birlik geldi ve tören sonrası döndü. Konaklama yapmadılar bile. Belki yemek yemiş olabilirler.
Eğer ağırlanma bu diyorsanız ?!

Aşkın KELEŞ ve Olgun KULAÇ ise sürekli oradaydılar, iyi ki de orada oldular.
Gereken durumlarda müdahale etmek için. Her ikisiyle de neredeyse her gün birlikte oldum. Ortak çalışmalarımız oldu. Eğitim Kurulu etkinlikleri planlandı. Hakemlerle çalışmalarına tanık oldum. Her iki turnuvada da antrenör ve sporcu eğitiminin kalitesi anlamında ısrarlı çalışmalarım kendilerinden yöntem ve bilgi anlamında faydalanma şansım oldu. Tek başıma başaramayacağım konular için yardımlar ve fikirler aldım. Diğer kurul üyelerinin de benzer çalışmalarını gözledim.
Bu arada ikinci defa çok yakınını kaybeden başkan için bir taziye borcunuz olabilirdi. Ama kendisinin basına yansımaması konusundaki duyarlılığını anlamıyorum artık.
Biat anlayışım asla yok!
Haksız yakıştırmaya karşılık anlamında söylüyorum.

Kendisi YK ile cümle alem ağırlanmamıştır. Cenazesi ve acısı olan bir insandan fazlasını yaparak her iki ortamda da görevini yapmıştır. Bunu teslim etmeyi öğrenin artık.



Burada temel amaç Türkiye Kupası yapmak, ciddi oyuncuları üst düzey turnuvalara hazırlamak değil. Amaç geçmişte olduğu gibi bu yıl da kışın ortasında 2 turnuva sıkıştırıp (küçükler önden büyükler arkadan) ölü sezonda Kemer'de bir otele 15 günde 1000 kişi sokmak.

Tekrar edeyim, turnuvanın adını değiştirip Kemer Limra Otel Open Turnuvası yapın, 50 kişi gelmez. O yüzden algı yaratılmasına ihtiyaç var ve burada Türkiye adı kullanılıyor.


(normalde 1700 ortalamalı hiçbir turnuvada analiz yapmayacağı halde TSF sitesinde Dragan Solak bir Türkiye birinciliği formatında günlük analiz yapıyor.



Dragan SOLAK tam bir köprü kurdu bence.
Daha önce hiç yapılmamışı büyük bir sabır ve hoşgörü ile yaptı. Ortalamaya bakmadan...
Hep 2200 üstü analizlere alışık toplum, bazı yeni sporcuları da analiz kutusunda adını gördü. Bu o sporcular için ne teşvik ve onurdur bilir misiniz? Bu arada kendi oyunumun analizini de gördüm, buruk bir mutluluk tu o?
Dragan SOLAK? ı sabrı ve hoşgörüsü ve nezaketi için kutlarım.
Benzerini daha düşük ortalama oyuncu grubu için yaparsanız sizi de kutlarım.



? Açılışta başkan tüm ekibiyle birlikte orada.?

Açılışta elbette tam kadro olmalı ideali budur.


? TSF' de her gün anlık yayın bu işin gündemi ve sosu.?


Bunun nesinden rahatsız olunabilir ki?
Canlı yayınlar sadece bu turnuvaya özgü değil ki. Sonra yeni de değil! Canlı yayınlara ulaşabilmek isteyen onu sabırsızlıkla bekleyen o kadar çok insan var ki. Bunları biliyor musunuz?
CANLI YAYIN YAPILMASAYDI TEPKİLERİNİZİ TAHMİN EDEBİLİYORUM !



?Şimdi, bu turnuva her sene devam etmeli. Her sene Kemer'de devam etmeli. Her sene velisi ile öğrencisi ile 1.000 kişi giriş yapmalı.

Bunu "Open Turnuva" ile yapamazsınız.?



Elbette en uygun zamandır. Tatile denk gelmesi önemlidir. 2 günü pazartesi salıya denk gelen MEB grup yarışmalarına hak kazanmasına rağmen gelemeyen onlarca yüzlerce öğrenci varken, okulların açık olduğu bir dönemde 1400-1500 sporcuyu 7-8 gün nasıl ve nerede yarıştırabilirsiniz?

Yaklaşımınız gerçekçi değil!




? Özgür'ün sorusuna gelince: Normal bir sistem uygulansaydı turnuva 1500-2000 arası oyuncular için "Gebze Açık Hava Turnuvası" olurdu. Oysa bu saçma sistem, vasat oyuncuya verilen havuçtur. Vasat oyuncunun gelecek sene bu sarmala bir daha düşmesi, Emre Can'la oynayacağını düşünerek (çünkü bu ihtimal var) yine gelmesi, öğrenci velisinin de gelecek sene yine büyük oyuncularla oynatmak üzere çocuğunu getirmesi lazım.?


Saçma dediğiniz sistem daha uygulanabilir bir standarda çekilebilir. Düzenleme yapılabilir. Tur sayısına oranla makule ulaşılabilir. Ayrı bir heyecan getirmiştir bence. Alt grupları hareketlendiriyor ve başka bir ufuk gösteriyor. Sahip olduğu puanı korumayı ve üst grupta play off oynama şansı veriyor. Eski sistemde asla aynı performansla ulaşamayacakları yerlere taşıyor. Burada Cengiz KELEŞ?E katılıyorum. Yerinde ve ince düzenleme yapılmalı. Ama tartışılabilir.
Ayrıca Emre' nin havuç sevip sevmediğini nereden biliyorsunuz?
Yakıştırmanızı etik açıdan bir daha düşünün.





Bu da alt düzey oyuncunun üstteki ile kopmamasına, harmanlanmasına ve oynamasına bağlı. Böylece turnuvayı erken terk etmek yok, rezervasyon iptali yok, gelecek sene kafaca bu turnuvaya gelmek "çok da fena fikir değil".


Harmanlama varsa, terk etmeyi önlüyorsa ne güzel. Demek ki teşvik de var.? Rezervasyon iptali? deyimi gereksiz kaldı bu durumda. Zaten ön ödeme var. Rezervasyon iptalinde geri ödeme de yok ya da çok zor, sanırım.


Yani ben 1500 olsam, İstanbul'da hiçbir fırsatta oynayamayacağım Hakan Erdoğan'la veya Umut Atakişi ile veya 500 üzeri oyuncularla burada oynama durumum var.


İşte bir onu göremedik. Sizi ERDOĞAN ya da ATAKİŞİ ile oynarken?
Buyurun, engel mi var?

?Şaşırdığım nokta, koca ülkede niçin kimse şu Kemer Otellerini Kalkındırma Turnuvalarına ses çıkartmıyor, bunda sana manidar gelen hiçbir şey yok mu ey satranç sever??


Valla satranççılar da burada satranç severler de?

Bir siz yoksunuz galiba. Kemer otelleri bu turnuvalarla kalkınacaksa eğer vay ağlanacak halimize?
Belki de otel çalışan emekçileri kışın parasız kalmaktan bile kurtuluyor olabilirler. Bu da işin bir başka gerçek yönü diyeceğim ama 1289 spor kulübü ve okul takımının ara tatil-kamp için Antalya?da olduğunu biliyorum.

Bence bir daha düşünün.

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#4
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Sn arkadaşım
Bay JOJO,

Oradaymış, tanık olmuş gibi konuşuyorsunuz ya?
Ama orada göremedim sizi. Onun için de en çok sizi bilgilendirmek için yazıyorum.
Benimle tartışmıyorsunuz, tartıştırmıyorsunuz anlıyorum. Seviyem düşük.
Ama bilgilendirebilirim sizi.
Öyle birşey yok. Her düzeyde tartışırım sizinle. Mesajım temel olarak sizin sırtınızdan bana tehdit sallamaya çalışan 2 tetikçi içindir, yerine gitme süresi dolmuştur herhalde ve madem bu kadar rahatsınız, değiştiriyorum. Böylece sizi her mesajda buna atıf yapmaktan, kurtardım 8)

Buna mukabil Big Grin cevaplarınız her zamanki gibi konu dışı, gerekçeler maalesef çok zayıf. O yüzden TSF'den daha önce istediğim gibi bir ek görevlendirme talep ediyorum. TSF sözcülüğü konusunda lütfen bir komite oluşturun.

Konuya dönersek, bu akşam sakin ve manidar bir kafayla bu başlığa yazacağım.

Sadece kısaca belirteyim: Türk Satrancı 100 yıllık geçmişe sahiptir ve pis öğrenci yurtlarında yırtık çarşaflarda yatan kötü koşullardan çıkmamıştır.

Ve zatı-alinizin zannettiği gibi bu ülkede satranç (oyuncu güvenliğinden, yeme içme koşullarına, tuvaletinden, oda hijyenine kadar) sadece Kemer Otellerine mahkum değildir. Ha mahkum ise, Türk satrancı gerçekten de Matranç olmuş demektir (ve bakın ben size "imzanızı değiştirin, bende hassasiyet doğuruyor" demiyorum :rollSmile.

Bu vesileyle, en kısa zamanda görüşmek ve haberleşmek üzere bu cansız hatıramı size gönderir, hasretle ellerinizden öperim.
Ara
Cevapla
#5
By JOJO,
Ben özellikle bari 14 Şubat'ı rahat bırakalım diye düşünürken, bana bu gün yeni bir mesaj dizisi göndermeye başladınız.
Anlayamıyorum sizi...
Ben görüp de tanık olmadığım hiçbir şey yazmadım.
İthamda da bulunmadım kimse için.
Sadece size ve yazılarınızdaki kastını aşan noktalara değindim. Bunlar yaşanmış gerçeklerdir.
Anlamadığım bir konu da bilgilendiriniz beni.
Şu bahsettiğiniz 2 tetikçi!
...
Bu konuda gerçekten bilgisizim.
Asla onaylamayacağım bir durumdur. Ama bari bana bunu açıklayınız.
Beni bilgilendiriniz.

Ben burada "satrancın ortadaki sorunlarını nasıl örseleriz, yerine neler koyabiliriz" i tüm samimiyetim ve gücümle tartışmaya ve ışık görmeye çalışıyorum.

Siz yetinmeyebilirsiniz ama, bir arpa boyu yol bile benim için kazanım olur.

Size yazımın sonunda dolaylı ve kişiyi hedefleyen bir özel mesaj yazmayacağım.

Kendinizi mecbur hissetmenizden kaynaklı yazdığınız İngilizce mesajı kaldırıp bana kullanım süresi çoktan dolmuş başka mesajlar dizisi yazarak sorunu çözdüğünüzü düşünüyorsanız sizin adınıza sevinirim.
Benim gibilerle tartışılmaması gerektiğini forumda ilan edip de sonra da sizinle her seviyede tartışırım demek biraz çelişkilidir.
Bu çelişkinizi de düzelttiğiniz zaman Einstein' in sözünün anafikrine ulaşabilirsiniz.

El öpenleriniz çok olsun!

Selamlarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Aşağıdaki yorumlarımın dayanağı, referansları 4.Gebze Uluslararası Satranç Turnuvası ve Türkiye Kupası fotoğraflarıdır. İlk paragraftaki tespitlerim yanlış ise diğer yorumlarımı dikkate almayınız.

İki turnuvayı oyun masalarının yerleşimi hususunda karşılaştırmak istiyorum. Gebze'de her bir çift oyuncuya 1 masa düşerken Antalya'da 3 çift oyuncuya 1 masa düşmüş. Antalya'da aynı masada 6 kişi (GM, IM, FM, vs.) birbirlerine çok yakın mesafede oturmuş ve neredeyse notasyonlarını koyacak yer bulamamacasına sıkışık vaziyette oynamışlar.

"Bu da eleştirilir mi yani. Alan razı veren razı" mı demeliyiz? Yoksa bunu demeden önce bu durumdan memnun olup olmadıkları hususunda oyuncular arasında anket mi yapmalıyız.
"Ama Gebze uluslararasıydı, Türkiye Kupasında ise biz bizeydik" mi demek lazım, bilemiyorum. Yabancı oyuncuya sunulan refah Türk oyuncudan neden esirgenir ?
"Ooo sen refahdan mı bahsediyorsun. Antalya Gebze'yi beşe katlar" mı diyorsunuz. Deyiniz. Birgün imkanım olursa Antalya'ya ben de gelip o refahdan faydalanmak isterim. Fakat gidipte göremezsem gönlümde yatan refahı seyreyleyin o zaman bendeki ahı.

Bu konuyu bir de kurallar manzumesinden bir kural seçerek yorumlayayım.
Diyorlar ki, FIDE Turnuva Kurallarında :
6.Preparation of the Playing Hall
(d) 4,5 square metres should be available for each player in a high-level event. For lower levels 2 square metres may be adequate. Games should not be placed too close to doors. There should be a minimum of 2,5 metres between rows of players. It is best not to have long , unbroken rows. Where possible, players should play on indvidual tables.

Gebze yukarıdaki kurala uymuş. Antalya uyamamış. Yerleri mi dardı acaba ?

Yüksek seviyeli turnuvada her oyuncuya 4,5 metrakare olmalıymış. 2 metrekare daha düşük seviyeli turnuva için yeterliymiş. Oyuncu sıraları arasında 2,5 metre olmalıymış. Bu durumda Gebze Turnuvası yüksek seviyeli, Türkiye Kupası düşük seviyeli olarak kabul edilebilir mi ? Bu arada, Türkiye Kupasında her oyuncuya kaç metrekare düşmüştü ?

Onca güzellikleri yanında bir de küçük kusuru olsun yani,
Napıyım, uzaktan uzağa, şeytan gör dedi, ben de yazıverdim. Yakınlaşınca belki farklı yazarım.
Ara
Cevapla
#7
Notasyon konusunda tamamen Ateş Ülker gibi düşünüyorum. Notasyonsuz turnuva satrancı olmaz. O disiplin de verilmeyecekse çocuklara satranç oynatmanın hiçbir anlamı yok. Satranç her şeyden önce bir adab oyunudur. Bu adablar, ritüeller satrancı satranç yapar. Satrancı satranç olmaktan çıkarmaya gerek yok.

Satrancın yaşadığı sorunların sebebinin satrancın geleneklerinde aranması beni rahatsız ediyor. Bugün dünyada futbol, basketbol gibi olmayan sporlar gelenekleriyle ayakta kalıyorlar. Çok sevdiğim ve satranca benzettiğim tarafları olan yol bisikletinden daha iyi bir örnek düşünemiyorum. Oyunu seven hep sever o ayrı ama turnuva satrancı geleneklerinden uzaklaştıkça tatsız bir şeye dönüşüyor. Sıfır dakika kuralı da bu genel eleştirimin hedefindedir.
Ara
Cevapla
#8
Notasyon kağıdı konusundaki düşüncelerimi daha önce yazmıştım. Ama sanırım teknik bir nedenden dolayı yazımı bir daha göremedim.
Tartışma konusuna tek bir konu penceresinden-yaş grubundan bakıyorum. Bunu belirtmiştim.

Daha açık ve net ifade etmem gerekirse;

1- Elbette notasyon kağıdı satrancın ayrılmaz bir paçasıdır. Bu konuda herhangi bir iddiam, farklı bir görüşüm yok.
2- Ben sadece 5-6-7 yaş grubuna üst düzey-ulusal turnuvalarda final aşamasından bir önceki aşamaya bir öneri getirdim.
3- Önerim; final aşamasından önceki aşamanın bu yaş grubu sporcularına yönelik, katı yarışma kuralları esnetilmiş (eğitici, eğlenerek öğrenme aşamaları dikkate alınmış) yarı şenlik havasında, belki her katılımcının teşvik-başarı ödülü alabileceği seçme turnuvası-yarışmasıydı.
4- Buna gerekçe olarak ise Milli Eğitim sistemimizdeki uygulamayı gösterdim. Yani eylül ayında okula başlayan çocukların % 8o inden fazlası bir kesiminin ancak aralık ayında harf-hece sisteminden çıkabildiklerini, anlayarak okuma -yazmaya ise mart-nisan gibi başladıklarını belirttim.
5-Ben "notasyonu satrançtan çıkaralım" demedim. Eleştirileri bu haliyle kabul edemem. Sınırlandırdığım yaş kategorisi içinde tartışıyorum ve öneri sunuyorum.
6- Her spor dalının başlama yaşı vardır. BAŞLARKEN ÖLÇÜLER VE ÖGELER geçici olarak esnetilebilir. Bunun örnekleri de vardır. Futbola başlayan çocuklar 453gr. topa vurmazlar. Basketbolcu çocuklarımız 600 gr. topla değil, kendi toplarını kullanırlar,3.05 m. yüksekteki çembere atış yapmazlar. Standart ölçüler başlangıçta amacına yönelik geçici olarak değişebilir.
7- Azerbaycan, Türkistan gibi ülkelerde eğitim sistemi gereği çocuklar 4-5 yaşında notasyon tutabilirler belki. Biz ise hala önce kelime mi yoksa harf mi onu tartışıyoruz ve saçma bulduğum bir el yazısıyla çocuğu yazmaya zorluyoruz. El YAZISI BELLİ BİR PRATİK KAZANIM AŞAMASINDAN SONRAKİ yetenek uygulaması olmalıdır. Sistem burada ne yazık ki doğru çalışmıyor. Kesinlikle düzeltilmelidir!

8- Önerdiğim aşamada kendisini gösterebilen, bu sporun düzeyine uygun yükünü taşımaya hazır sporcu-öğrencileri süzüldükten sonra aralarında kurallardan ödünsüz bir yarışma yapılabilir.

9- Önerime alternatif öneri olarak "bu yaşta satranca başlamamalılar" önerisini ise tartışılması gereksiz olarak görürüm. Satranca başlama yaşı bellidir ve ertelenemez. Ancak koşulları çağa uygun olarak düzenlenir ya da düzeltilebilir.

10- "Çağımızda 5-6-7 yaş grubu çocuk bilgisayar kullanabiliyor, neden yazamasın? " fikrinde değilim. HER İKİSİ ÇOK FARKLI ŞEYLERDİR.

...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Eğitimci değilim, birikimim olduğunu iddia etmiyorum bu konuda ama kişisel gözlemim bu. Yasal satranca başlama yaşı da değişmez. Lakin
Fakat şu alıntıya kendi açımdan katıldım:

Alıntı:7-8 yaş grubu için rekabetçi ortamda yarışmak sporcuların büyük bir oranı için uygun değil.

Lakin sorun şu: Satrancın özünde rekabet ve kazanmak var. Bunu centilmence, rakibe ve oyunun adabına saygı göstererek yapmak esas ama sonuçta kazanmak var. Bunu yok edemeyiz. Daha uzatmayayım. Bu 7 yaş kategorisinin TSF'deyken (sanırım 2007 sonlarıydı) ilk haberini de yaptığımda da aynısını hissetmiştim. Konuyu dağıtmamak için başka bir şey yazmayacağım. Çok kişisel bir yorum olduğunu kabul ediyorum. Üstelik varsa öyle bir şey bir satranç endüstrisinin sırtını dayandığı ağacı elektrikli testereyle kesmek gibi bir şey.

Geleyim notasyona:

Alıntı:*** Yarışma ortamını şenlik ortamında yapmak ve notasyon yazımını özellikle 7 yaş için esnek tutmak düşünülebilir.

Burada kastedilen herhangi bir esnetmeye karşıyım. İleride Mon Roi firmasının bir ara piyasaya sürdüğü notasyonu dijital bir board üzerinde tutma fikrine itirazım olmaz ama notasyon tutma zorunluluğu kaldırılmamalı.

Şu espriyi yapmadan geçemeyeceğim, üniversite öğrencilerinin çalışma sektörü bültenciliğin hali nice olur sonra! Smile
Ara
Cevapla
#10
Mesajlar aynı saatte yayınlandığı için son mesajımı okuyup okumadığınızı bilemedim sn. AKMAN.

Yazmayı beceremeyene notasyonu zorunlu tutabilir misiniz?
" O zaman satranç oynamasın " ı tartışırız sonra.

Sitemi değiştirmeden bazı katı kurallar koymak ve uygulamada ısrar etmek bir çok çocuğu satrancın doğasından koparır.
Satrancı sevdirmeniz ilk adımdır.
Ben 7-8 yaşına gelmiş yazma yetisi kazanmasına rağmen notasyon tutmayanlardan bahsetmiyorum.
ÖNERİM KEYFİ BİR ÖNERİ DE DEĞİL!

Tartışılsın istiyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#11
Ayrıca sn. AKMAN ;

" Lakin sorun şu: Satrancın özünde rekabet ve kazanmak var. Bunu centilmence, rakibe ve oyunun adabına saygı göstererek yapmak esas ama sonuçta kazanmak var. Bunu yok edemeyiz."


Doğrudur!
Ama yolun başındaki küçük sporculara rekabet ve kazanmak duygularını hemen veremezsiniz.
Onların dünyasında oyun var!
Eğlenerek oynama, uygulayarak öğrenme var.
Bunlar da yok edemez, yok sayamayız.

Aslında konu bu kadar kolay da değil.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#12
Çocuklara satranç öğretmeye karşı değilim. Faydaları tartışılmaz, ancak küçük yaşta turnuvaya sokmanın kendi içinde bir çelişkisi var, turnuva satrancını olmayan bir şeymiş gibi anlatmaya çalışmak gibi geliyor bana. Zaten bilimsel tarafını sorgulamayacağım ama uygulamada olanlar da genelde bu yönde. Kazanmak için her şeyi yapan, satranç kültüründen hiç nasip alamayan çocuklar. Pek azı bunu aşabiliyor. Bu benim şahsi gözlemim. Tabii bu söylediklerim sektörün topuğuna kurşun sıkmak gibi ama belki de satrancın sektörleşmesiyle sorunum vardır. Çocuklar bir para kazanma amacı gibi görülüyor, bu kadar küçük yaşta turnuva satrancı oynamanın teşvik edilmesinin tecrübelere rağmen benim nazarımda başka bir açıklaması yok.
O sıralama görmeyen çocuklar tabii ki anlıyor neler olduğunu bu aradaSmile

Bana soranlara asla önermiyorum. Tekrar edeyim, satranç öğrenmekten bahsetmiyorum, adı Türkiye Şampiyonası olan bir yapıdan bahsediyorum.
Turnuva satrancı 7 yaş grubu için olmamalı. Sözün özü bu. Bunu da forumda yazabilirim sonuçta burayı yüzbinler okumuyor, biz bizeyiz.

Notasyon da bu temel sorunun sonucunda ortaya çıkan bir yan sorundur. Evet, bence "oynamamalarını" da tartışabilmeli, dillendirebilmeliyiz. Öğrenmek ve oynamak çok farklı şeyler.
Ara
Cevapla
#13
5-7 yaş grubuna turnuva önerimi farklı algılamış olabilir misiniz?

YOKSA TÜMÜYLE Mİ OYNAMASINLAR, YARIŞMASINLAR NOKTASINDA MISINIZ ?

Burası yeterince açık değil.

Uygun şartlar da öğretildikten ve kazanımları sağlandıktan sonra da mı oynatmayalım, yarıştırmayalım ?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#14
Ben kategorik olarak oynamalarında sakınca olduğunu düşünüyorum o yüzden sabotaj kelimesini kullandım.

Uygun fiziki ve psikolojik şartlar ile yarışma kategorilerinin o yaşta bir arada olamayacağına inanıyorum. Tabii uzman olduğumu iddia etmiyorum. Amacım konuyu da sabote etmek değil. Uzatmak da istemiyorum. Son 8-9 yıldır epey turnuvayı izlemiş, yazmış, tanıtmış, daha büyük de olsa yaş gruplarında da oynamış birinin şahsi bir gözlemi kabul edin.

Notasyon konusundaki bütün önerileriniz mantıklı, ancak notasyon bile yarışma kültürünün parçası, turnuva satrancının bir parçası. Biz bunu bile çocuklar için uygun hale getiririz, olur, kabul ama sorun burada değil. Sorun daha derinde...

Bu yarışma kültürünün, ne kadar centilmence olursa olsun, çocuklara zarar verdiğine inanıyorum hem de çocuklara (5-7 yaş) uygun hale getirmenin turnuva satrancını turnuva satrancı olmaktan çıkaracağına inanıyorum. Notasyon bunun çok çok ufak bir örneği aslında.

Bu yüzden belki İş Bankası'nın İstanbul'daki şenliği gibi Türkiye'nin farklı kentlerinde şenlikler olabilir. Adı Türkiye Şampiyonası olan bir yarışma olmamalı.

Not: Özel olarak 5-7 yaş hatta belki 7-8 yaş için iddia ediyorum bunu.
Ara
Cevapla
#15
Küçüklerin satrancına ben de baştan beri karşıyım. Onları cezbedebilecek, eğlendirecek bahçe satrancı, simultane, konsültasyon gibi eklemelerle bölgesel şenlikler yapılabilir. Küçücük çocukları (aslında ebeveynleri) madalya peşine takmak, puan ve UKD/ELO hesabı yaptırmak akıllıca değil, hatta zalimce. O yaşta bunlarla muhatap olmamalılar.
Hani memleket sorunlarını çözerken estirenler vardır, "elime bir fırsat geçse.." Ben yetkili olsam tüm dünyada 8 ve belki de 9 yaş ve altına turnuva kapısını kapatırdım.
Yaş Gruplarında çok görev aldım, 10 yaş ile 12 yaş çocukları arasında inanılmaz fark vardır. Aynı farkı 12 ile 14 arasında göremezsiniz, sadece oyun kuvvetinden bahsetmiyorum.
Selamlarımla
Ara
Cevapla
#16
Notasyon konusunu bir yan sorun olarak tanımlamak sakıncalıdır.Notasyon konusunda ödün verilemez.Verilirse hem yatay hem dikey gelişme baltalanmış olur.1997 Türkiye Yaş Grupları Birinciliğinde Anadolu'nun çeşitli illerinden gelen bazı yöneticiler 10 yaş altındaki sporcuların notasyon tutmamasını önermişti.O esnada ben yetkili olduğum için bunu kabul etmedim.Özellikle gerekçe de gösterdim.Herhangi bir anlaşmazlık olduğunda mağdur olan mağduriyetini kanıtlayamaz.Ne yazık ki 2013 de yine 1997 deki tartışmaya geri dönmüş olduk!
Bu arada ben artık Satranca başlama yaşının kaç olması gerektiğini tartışmıyorum.Buna siz karar verin!İsterseniz daha çok aşağı çekin!Başlama yaşının küçük olmasının mutlaka bilinen sakıncaları vardır.Erken başlayıp moralini bozup Satrancı erken bırakanlar da olacaktır.Ancak ne yapabiliriz?"Kalan sağlar bizimdir" diyerek yolumuza devam ederiz.Gerek Aşkın Taşan'ın gerek Özgür Akman'ın notasyonu "az önemli bir konu"olarak ele almalarını çok sakıncalı buluyorum.Notasyon çok önemli bir konudur.Öncelikle Federasyon yetkililerinin notasyonun çok önemli olduğunu kabul etmeleri ve bunu açıkça söylemeleri beklenir.Ben notasyonun önemine değindikçe birileri bu konuyu konuşmaktan bile kaçacaktır.48 yıldır Satranç toplumunun içindeyim.Çok garip olaylar yaşadım.Notasyon kağıtları oyunun bitiminde hakem tarafından alındı ve bilahere geri verilmedi.Akşam turların bitiminde yerlerde yüzlerce notasyon kağıdı vardı.Ve biz kertenkele gibi yerlerde notasyon kağıdı topladık.Onun için Satranç Dünyasında açık oturum yapılmaz.Çünkü o zaman Ateş Ülker'in anlatacakları vardır.Siz notasyonun az önemli olduğunu söylemekte ısrar edince turnuva düzenleyicisi ya hiç notasyon kağıdı hazırlamayacak ya tek suret hazırlayıp oyuncunun şahsına ait sureti onun elinden alacak veya çift suret notasyon kağıdı kullanmamak için çeşitli bahaneler yaratacaktır.Notasyon Satrançta eğitimin ilk basamağıdır.İlk basamağı atlayarak yukarı çıkacaklarını sananlar büyük yanılgı içindedir.Bu kadar uzun yazışmaların sonunda geldiğimiz nokta notasyonun önem derecesinden ibaret olmaktadır.
Ara
Cevapla
#17
Ateş Ülker'in mesajıyla kendimi iyi anlatamadığımı gördüm.

Notasyonu yan sorun olarak tanımlamak yazarken kastım, sorunun özü çocukların notasyon tutup tutmaması değil, ki bence de tutmalı bunu yazmıştım, sorunun özü çocukların kaç yaşında turnuva satrancında yer alacaklarıdır. Yoksa notasyon tutmayı önemsizleştirmekten farklı bir şey.

Beni yanlış anladığınızı düşünüyorum aksine iddiam şu notasyon turnuva satrancının bölünmez bir parçasıdır. Lakin sorunu notasyona indirgemek yeterli değil. Yaş, bu meselenin özü notasyon çok önemli ama yaştan ve turnuva satrancının kendine has özelliklerinden ortaya çıkan bir sonuçtur...Yoksa tamamen sizin gibi düşündüğümü yazdım, bu mesajınızın da altına imza atarım.

Ben bülten odalarında sabahlamış birisiyim. Satranç eğitiminde notasyonun önemini biliyorum. Bugün benden çok daha kuvvetli oyuncular hala notasyon tutamıyor, ve bu bir satranç fundamentalidir. Satrancın alfabesidir.

11-12 yaşında (belki daha da erken) satrancı ciddiye alan bir çocuk rahatça körleme notasyon konuşabilmeli, karelerin renklerini rahatça bilmeli, notasyon her şeyden önce o Reti'nin meşhur etüdündeki gibi satrancın kendşne has geometrisini anlamada temeldir. Müzakere edilmemeli.

Kabul derken, velev ki kabul ettik bu sorunun özünü gözden kaçırmaktır demek istemiştim. Notasyonun sorunun özünde yer almaması notasyon tutulması müzakere edilebilir demek değil. Meramımı anlatmanın bir yoluydu.

Antrenör olsam bu konuya büyük önem verirdim ama tekrar edeyim benden. daha iyi satranççı olan antrenörlerin bir kısmının da notasyon tutamadığını biliyorumSmile Belki bu tarz ve daha karmaşık fundamental satranç kültürüne dair eksiklikler onların da gelebilecekleri en yüksek noktalara ulaşmalarını engellemiştir, kimbilir.
Ara
Cevapla
#18
Ateş Bey' in notasyon (ki adı hamle yazım kağıdı olmalı) tutmak konusunda beni doğru anladığını düşünmüyorum.
Keza sn. AKMAN', sizin de benzer tespitleriniz var gibi.

Konu, "Satrançta Notasyon Kağıdı Olmalı mıdır? " değil ki.


Ben notasyon yazımına karşı değilim.
Ama yazılarınızda bunu ayırmamış olmanız genelde yanlış algıları oluşturuyor.
Düşüncemi ben anlatamadım herhalde ki konu içinde patinaj yapıp duruyoruz.

Bakın;

Ben 5,6 ve 7 yaş grubunu tamamını ayrı tutarak, oyun çağındaki çocuğun yarışma katı kuralları söz konusu olmadan ve onlarda yarışırken psikolojilerinde tahribata yol açmadan, kaldıramayacakları heyecan ortamını oluşturmadan, oynayarak-yaparak ve eğlenirken öğrenme özellikleri gözetilerek şenlik havasında düzenlenmiş etkinliklerden bahsediyorum.
Belki oradaki her türlü hataya bile sabırla öğretici formda yaklaşma esasını yerine getirerek...

Bu, turnuva satrancında notasyona karşı çıkmak değildir.
"Notasyon gereksizdir, onu kaldıralım!" hiç değildir!


Belli bir amaç uğruna esnetilerek ve özendirici örneklere tanık olmasını sağlayarak etkinlik içine alırsınız, gözlersiniz, kıyaslar-fark eder hazır aşamaya gelenleri tespit eder değerlendirirsiniz.
Elbette kolay değil!

Ama ille de okuma yazmayı öğrensin, algılaması gelişsin, el-parmak kasları gibi küçük kas gruplarının koordinasyonu gelişsin de ondan sonra satranç turnuvalarına alalım derseniz ayrı bir yanlışa da imza atarsınız. Çünkü çocuğun en önemli öğrenme açlığı devrelerini kaçırır, "14 yaşında GM değilseniz hiçbir zaman GM olamazsınız" diyen ANAND' I temelde haklı çıkarırsınız.

Birbirimizi anlamaya çalışalım. Doğru noktalarda eleştirelim, öneri getirelim.

Küçükler üzerinden ticaret ya da kazanç deyimlerini bu konunun özüyle uyuşmadığı için yerinde bulmuyorum. Ama ayrı bir tartışma konusudur.

Kolayı var!

Emsaller iyi fikir verebilir.
Dünyada nasıl oluyor acaba?
EĞİTİM SİSTEMLERİ DEVREYE GİRER Kİ YİNE KENDİ ÖZÜMÜZE DÖNMEK DURUMUNDA KALACAĞIMIZI TAHMİN EDİYORUM.

Selamlarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#19
Geçen hafta Kemer Limra rezaleti üzerine yazacaktım, bıkkınlık geldi yazmadım ama bu rezilliğin üstüne insanların durumu fazlaca kanıksaması bana çok ilginç geldi.

15 küsur yıldır, koca ülkede tek bir otele bütün büyük organizasyonların ısrarla sıkıştırılması insanlara olağan geldiyse olay artık sosyoloji biliminin alanında demektir.

Ha tabii Kemer Limra Otelini Polgar Kardeşler veya Michael Botvinnik Mahdumları Komandit Şirketi falan da işletiyor olabilir, otelin bu satranç aşkı başka türlü zor açıklanır çünkü. Ama diğer taraftan bu hikayeye Türk satrancının meze edilmesine alışıldıysa da bari çocukları dahil etmesek, günahtır.

Konu çarpıtılmasın diye yazayım. Satrancın elit ortamlarda oynanmasını savunuyorum, hatta her mekan ve ortamda oynanmasını. Köy kahvesinde de turnuva düzenlenmeli, belediye düğün salonunda da, Radisson Oteller zincirinde de.

Karşı olduğum otelde turnuva yapılması değil. 15 yıldır Kemer Limra Otelde yapılması.

Bunun satrancın gelişimi, milli takım havuzu, çocuklar gençler el-ele gibi akla zarar argümanlarla pazarlanması ayrı bir deha; gerçekten takdir ediyorum. Devamında, bu ticari işi, ileride patlama yapacak dahi çocuklara bağlamak da büyük bir meziyet; ona da eyvallah.

Ama o zaman eliniz değmişken TSF binasını da Limra Otele taşımayı bir düşünseniz; geçen 15 yılda garsonların yarısı emekli oldu, bell-boylar büyüdü, mutfaklar genişledi, menülere rokfor peynirli patates güveç eklendi, şarap mahzenin kapasitesi % 35 arttı, değişmeyen bir tek sizin turnuva kaldı. Taşıyın TSF'yi Limra Otele, bari Ankara'dan git gel olmaz, iktisat iktisattır.

M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Ama ille de okuma yazmayı öğrensin, algılaması gelişsin, el-parmak kasları gibi küçük kas gruplarının koordinasyonu gelişsin de ondan sonra satranç turnuvalarına alalım derseniz ayrı bir yanlışa da imza atarsınız. Çünkü çocuğun en önemli öğrenme açlığı devrelerini kaçırır, "14 yaşında GM değilseniz hiçbir zaman GM olamazsınız" diyen ANAND' I temelde haklı çıkarırsınız.
Oldu olacak, 2 yaşına gelip de eli vezir tutan her çocuğu sefer görev emri ile turnuvalara çağıralım.

Ayıptır diyeceğim ama bu kelimenin Türkiye'de anlamı bayağı bir evrime uğradı, artık insanların hoşuna gitme durumu var.

Hayır. Profesyonel hiçbir sporun turnuva yaşı 4-5-6 olamaz. Çocuk ancak eğlenme, öğrenme ve idrak süreçleri takip edilerek, 7-8 yaşına kadar sporla eğitilir. Bu süreç onun yeteneklerini, eğilimlerini ölçmek içindir.

Benim oğlum 4 yıldır tenis dersi alıyor, ancak 4.yılında özel çalışma ve grup çalışmaları ile turnuva katılım düzeyine geldi. Ama hala bir turnuvaya katılma konusu belirsiz zira fizik gelişim (servis atma, sıçrama becerisi) ve mental gelişim (turnuvada kaybedeceği bir seri maç sonrası oyundan soğuması riski) hocasını ve ebeveynleri olarak bizi tedirgin ediyor.

Bir tenis hocasının ağzından turnuvaya katılım yaşı:

"Bazı tenis antrenörleri ve idarecilerine göre ise bu 8 ve 9 yaş grubudur. Daha küçük yaşta başlatmayı kendilerine çocuk bakıcılığı olarak görürler. Ayrıca bunlara göre bu yaştaki çocukların, vücut koordinasyonu ve vuruşlar için gerekli kuvvetleri yoktur, bu onların tenise olan ilgilerini büyük bir şekilde düşürecektir. Diğer bir korku, çok küçük yaşta turnuvaya başlayan çocukların aşırı yüklenme nedeniyle, yorgunluktan ve bıkkınlıktan en iyi devrelerinde bu sporu bırakacaklarıdır. Bunların karşıt münakaşası ise, birinci olarak 6 yaşındaki çocuk 6 ayda iyi bir devamlılık şartıyla göreceği derslerle, yüzden fazla teknik ve taktik tekrarı yapabilir, bu da senelerce oynayan bazı büyüklerin tenis bilgisinden daha fazladır."

Tenisi örnek verdim, mücadele içeren tüm sporlarda, çocuğun ilerlemesi isteniyorsa, genel kabul gören görüş başlama yaşının 6-10 olması ve bu sürenin oyundan zevk alma ile temel becerileri (fundemental) edinme dönemi olduğudur.

Spora başlama yaşı ile turnuva yaşı apayrı şeylerdir. Turnuva yaşı hele ki satranç gibi egonun tavan olduğu, mücadele süresinin diğer sporlara göre çok çok uzun sürdüğü bu disiplinde (masa tenisinde 30-40 dakikada biten maçlara nazaran satrançtaki 2-3 saatlik süreler) turnuva yaşı en erken 9 veya 10 olmalıdır. O da oyuncusuna göre.

5 yaşındaki çocuğu turnuvaya sokmak katliamdır. Limra Otelin kasiyerinin çok da umurunda değildir bu ama çocuk sahibi olup hayatında iki turnuvaya katılmış her insan azıcık bunu anlar.

Ha bu arada Anand'a da bir sorun bakalım, Hindistan'da turnuvaları her sene Kalküta Hilton'da mı yapıyormuş Hindistan Satranç Federasyonu Big Grin ?
Ara
Cevapla
#20
Bir anne veya baba, kendi işi veya diyelim ki turnuvası için 500 TL harcayacak olsa kırk kere düşünür. Ama çocuğu turnuvaya giriyorsa, hele bir de madalya ihtimali varsa 1.000 TL harcasa gözüne görünmez. Bu, bizim kuşağın zaafıdır.

Tüm dünyada bıdıkların turnuvalarının böyle artmasının tek sebebi budur. Federasyonlar ve organizatörler başka çözüm bulsunlar, başka gelirler elde etsinler. Küçücük yaş gruplarına sulanmasınlar. Kusura bakmayın ama bu yapılan "çocuk sevgisi istismarı" olup, olanların farkında olmayan çocukların da yaralanmasıdır.

Arada olağanüstü yetenek çıkarsa? Tamam, ailesi kabul ediyorsa onu alın üzerine gidin. Rahmetli Reşevski büyüklere simultane verirken 8 yaşındaymış. Hu Yifan üç yaşında keşfedilmiş. Erken yaşta GM olunuyormuş. Bunlara itiraz eden yok ama yolu Türkiye Yaş Grupları Curcunası (10 yaş altıyla böyle oluyor) minik grubuna düşen bir çocuğun GM olma yolundan çıktığını düşünüyorum. Bu iş merdiven çıkmak gibi basamak basamak çıkılmaz. Arada bir önünüze düz duvar, kaya gelir. Onun nasıl tırmanılacağı miniklerin turnuvasında öğretilmez, 1. veya 2. kademe antrenörleri hiç öğretemez. Hele de bir çocuk şimdiki 1. kademe antrenörleri tarafından 2-3 yıl çalıştırılırsa, onca yeteneğine rağmen büyük oyuncu olma şansını kaybeder.

Yani GM olmakla, 7-8 yaş turnuvaları arasında hiç bir bağlantı yoktur. Belki ters bir bağlantıdan bile söz edilebilir. Bu turnuvalar zararlıdır, notasyon ise konuşulacak bir konu değildir. Notasyon yoksa turnuva da yoktur. Saat veya hakem olmaması gibi bir şey bu.

Selamlarımla
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 24 Ziyaretçi