Yeni bir Hakemlik Metodu: Sporcuya Şiddet
#1
Halil Özmen'in konusuna destek amaçlı çok daha vahim bir olayı paylaşmak istiyorum. Sokaktan geçen insanları, eli hayatında satranç taşı tutmamış insanları hakem yapıp sonra da ısrarla kutsarsak olacağı budur. Resmi bir başvuru yapmayacağım ama yaşananları detaylı tarif edeceğim. Hukuki bir süreç olursa bu metin burada dursun. Ancak, o zat bir daha hakemlik yapmamalı.

Dün maçlar devam ederken Metin Kayaman abimizle selamlaştık kendisi masadayken. Konuşma yok, selamlaşma amaçlı bir gülümseme. Bir gidip baktım oyununa saygı duyduğum değerli bir abimdir. Masaların arasına hızlıca girdim birkaç saniye sonra tanımadığım bir hakem yanımda bitti. "Aradan çekilin lütfen." Dediğini yaptım, çıkarken gülerek, "İşgüzarlığa gerek yoktu" dedim. Sonra masama yöneldim. Bir anda arkadan birisi beni kolumdan tuttu ve "Dışarı gel" dedi, baktım beni uyaran hakem. -"Konuşacağız." Baktım, fısıldayarak "Siz beni nasıl kolumdan tutarsınız, masama gidiyorum" dedim. Israr etti, "Dışarı geleceksin, konuşacağız" dedi.

Beni oyuncular rahatsız etmesin diye masa aralarına sokmayan ama konuşurken sesi yükselen hakemin ne kadar tutarlı olduğu takdirinizdir.

Maalesef, kötü bir huyum var. Böyle üslupsuz hakemleri görünce, (salonda tur boyunca bır bır bır cep telefonuyla konuşan güvenlik görevlisini uyarmak yerine benimle uğraşmak işgüzarlık değil de nedir??) ben de hak ettiği için çok kibirli ama hakaret sınırını asla aşmayan sözler ettim (fısıldayarak):
"Okul turnuvası yönetmiyorsunuz, haddinizi bilin",
"Herhalde ilk kez Ankara Birinciliği'nde görev aldınız bu gerginlik ondan." vs vs.

Sonra başhakem odasında ikinci bir görüşme oldu, başhakem huzurunda, hakaret ettiğimi iddia etti. "Eğer işgüzar hakaretse buyrun dava açın" dedim. Sözkonusu hakem, veli ve avukatmış, ayrıca judocuymuş. Bana şiddetamiz davranması ve üslubu sakıncalı, yanlış ve hiçbir hakem eğitiminde yok. Böyle kişiler satranç hakemliği yapmamalıdır.

1997'den beri Avrupa Kulüpler Kupası dahil her seviyede, benim seviyemde bir amatöre nasip olmayacak şekilde oynadım. Pek çok farklı seviyede turnuvayı gazeteci olarak izledim. Hiçbir oyuncu veya hakem beni rakiplerimi veya başkalarını rahatsız ettiğim için şikayet etmedi. Hiçbir hakemle, ters düşsem de büyük bir gerginlik yaşamadım.

Dün beni kolumdan tutup götüren hakeme hiçbir eğitimde böyle bir şey yapmasının söylenmediğini biliyorum. Oyuncuya mesafe koymakla, şiddet eğilimli davranmak arasında baya bir mesafe var. Bu forumu herkes takip ediyor. Gerekirse yazılı olsun diye buraya özellikle yazdım. Bunlar hep satranç kültürü denilen şeyin olmamasından kaynaklanıyor.
Ara
Cevapla
#2
Özgür bey öncelikle geçmiş olsun diyeyim .

Demek ki Ankara daki turnuvalarda bu güne kadar ne olaylar oldu ki hakemlerin bir kısmı Judoculardan seçmek zorunda kalmışlar .

İlk fırsatta Hakem arkadaşa bir sorun satranç hakemi olabilmek için kaçıncı dan olmak gerekiyormuş. Nasılsa satranç hakemi olmak için satranç bilmeye satranç sporcusunu anlamaya gerek yok .
Ara
Cevapla
#3
Forum yönetiminden iki düzeltme talebi:

"Bana o an maçım da devam ederken sinir geldi. Fısıldayarak, "Böyle bir şey yapamazsınız, bu ne cüret dedim". Bu arada ben fısıldarken kendisinin de ses tonu giderek yükseldiği için hadise fark edildi. Hakemler geldi. Beni oyuncular rahatsız etmesin diye durdururken sesi yükselen hakem ne kadar tutarlı olduğu takdirinizdir. "

Yerine

"Beni oyuncular rahatsız etmesin diye masa aralarına sokmayan ama konuşurken sesi yükselen hakemin ne kadar tutarlı olduğu takdirinizdir."

İkincisi

"şiddettamiz" değil "şiddetamiz" olacak. Zaten böyle bir sözcük olduğu da şüpheli, ama hakaretamiz ifadesinden uydurdum diyelim.

Demem o ki, artık hakemlere bir şey söylerken kendinizi kollayın.
Ara
Cevapla
#4
Satrancı bilen yetkili bir kişinin bu tür olayların önüne geçememesi, turnuva denetimini yapamaması gerçekten yazık.
Ara
Cevapla
#5
Özgür bey yaşadığınız olayı gördüm ve çok haklısınız. O hakem 4 gündür gerilim yaratıyor. Benim olduğum masada (40 lı masalar) geldi saate bastı hakeme niye bastın dedim."zaman sayacını kontrol ediyorum dedi" kaç hamle yaptığımızı öğrenecekmiş. gereksiz bir hakemlik örneği sergiledi.Ben de hakemim, turnuvanın içeriğine göre yarım saatte bir veya saatte bir zaman ve hamleler kağıda yazılır. oyuncuların dikkatini dağıtıp saate basılmak diye bir şey yok.

Sadece hakemler değil oyuncularda,
aynı gün baş masalarda oynayan yüksek elolu bir oyuncu rakibinin mazereti olmasına rağmen (Doktor raporu var) Baş hakem önceden bilgi vermesine rağmen gelip masasına oturup saati çalıştırıp. hakem arkadaş ta saati durudurunca başladı yüksek sesle konuşmaya hakemleri suçlamaya tüm salonu gerdi, hakemleri gerdi. sonra rakibi geldi oynadı ve kaybetti sonunda şikayetini yazılı olarak verdi. Madem MHK ya yazılı şikayette bulunacaktın bu hakkını da biliyorsun ve kullanacaksın. Niye şov yapıyorsun yazılı şikayetini yapıp saygı kuralları çerçevesinde mücadeleye devam edeceksin. Yazılı şikayetin olduğu için sana mutlaka bir yanıt gelecek haksızlığa uğradıysan kaybın geriye dönük bile olsa telafi edilecek.Yani satranç oyuncuları da iyi niyetli olup hakemlere yardımcı olmalıdır. Küçük hesapları bırakıp ( 15 dakika bekleyip bir puanı almak) gerçek mücadeleye başlamalıdır. Ha bu arada doktordan gelip maça yetişen arkadaşta tüm bu olup bitenlerden habersiz gelip oynadı ve maçı kazandı o arkadaşı da tebrik ediyorum.
Ara
Cevapla
#6
Merhaba,

Ekteki fotoğrafta göreceğiniz üzere 6-8 Haziran 2014 tarihlerinde Galatasaray Lisesi turnuvasında Özgür Acar ve Beyza Yaka ile birlikte hakemlik yaptık. Bu turnuva haricinde tüm hakemlerin rating ortalamasının, turnuva başlangıç sıralamasındaki 1 numaralı takımın rating ortalamasından daha yüksek olduğu başka bir resmi turnuva olmuş mudur merak ediyorum ama açıkçası pek de sanmıyorum.

Satranç bilmeyen hakemler ciddi bir sıkıntı. Tıpkı satranç bilmediği halde antrenörlük belgesi alabilenler gibi. Öncelikli sorun aslında satranç bilgileri yada kural bilgileri de değil. Çünkü hakemin işi "Masa Taşımak, Takım Dizmek, Taşları Toplamak, Saatleri Ayarlamak, Turnuva Bitiminde Hepsini Koliye Koymak" Satranç yada kural bilgisini gerektirecek birşey olursa zaten başhakem (genelde) doğru kararı verecektir.

Üniversite yıllarımda dönemin il temsilcisi beni aradı ve üniversitemizde bir hakem kursu düzenlemek istediklerini söyledi. Kursu ayarladıktan sonra, kurs süresince ev sahibi olarak organizasyonun yanında olacağım için ben de hakem kursuna katılayım dedim. Antrenörlük kursuna göre çok daha iyi bir kurs olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Katıldığım antrenör kursunda 30 küsür kişi arasında 2 tane hiç satranç bilmeyen katılımcı (Kurs sonunda sadece 1 kişi sınavı geçemedi, yani en iyi ihtimalle hiç satranç bilmeyen 1 kişi 5 gün sonunda antrenör oldu) varken, hakem kursunda ise yaklaşık 50 kişi arasında sadece 1 tane hiç satranç bilmeyen vardı!

İlk kez görev aldığımda hakemliğin salon hazırlayıp, sonuç almaktan ibaret olduğunu düşünürken yanıldığımı görmüş oldum. Tur sırasında altına tuvaletini yapan çocuğun "Altıma Yaptım" diye sizi çağırması da hakemliğe dahilmiş!

Ardından bilgilerimi güncellemek amacıyla ilimde düzenlenen hakem gelişim seminerine katıldım. Sınava girmek için devam zorunluluğu varmış. Beni de bilenler bilir, Galatasaray maçlarını kaçırmam. O seminer sırasında da bir öğleden sonra seminere devam etmeyip Galatasaray'ın bir basketbol maçına gittim. Seminerin bittiği gün sınav öncesinde ne de olsa devamsızlık sebebiyle sınava girmeyeceğimden dolayı salondan ayrılırken semineri veren hakem hocası "hadi gel seni de alalım sınava" diyince o sınava da girdim. Birçok hakemin sınav süresinin kısalığından yakındığı sınavı yarım saatten kısa bir sürede bitirip geçtim.

Takiben, sınavda başarılı olanlar il hakemi yapılırken benim bir senede yapmam gereken görev sayısı olan 5'i tamamlamadığım ortaya çıkmış. Gel görev sayını tamamla da il hakemi ol dediler, il hakemi olmaya gerek yok, hakemlik yapmayı pek sevmiyorum dedim. Yine de il hakemi yapmışlar beni!

Bunları kendimi övmek için yazmıyorum. Hakemlikten kaçmama rağmen açılan kapıları belirtmek için yazıyorum. Yöneticiler (TSF, İl Temsilcilikleri, MHK, İl Hakem Kurulları) tabii ki satranç bilen hakemler isterler. Ama satranççılar hakemlik adı altında masa taşıma, taş dizme, turnuva boyunca ayakta dikilip sonuç almayı isterler mi?

Bir örnek anlatayım:
Çok önemli bir rekoru elinde bulunduran bir satranççı ablamız ile daha yeni hakem olduğu zamanlarda bir turnuvada görev aldık. Ne yapıyordu biliyor musunuz? Spor salonun giriş katından, turların oynanacağı zemine masa taşıyordu. Utandım! Siz bayansınız, bırakın biz taşıyalım dedim ama yok olur mu öyle şey dedi, taşımaya devam etti. Bayan olması değildi aslında beni utandıran. Beni utandıran, rekortmen bir satranç sporcusunun hakemlik adı altında masa taşıyor olması!

2 gündür forumda anlatılan somut olaylara gelirsek, turun başlamasından önce salonun büyüklüğüne göre belirlenecek bir sürede salonun boşaltılması doğru bir uygulama. Çünkü hakemlerin takımları ve saatleri kontrol etmesi gerekir. 4 takımın katıldığı kapalı bir turnuva olsa 15 dakika önce, 1000 masalı açık bir turnuva olsa birkaç saat önce bu uygulama yapılabilir ve hatta yapılmalıdır. Tur arasında oynadıktan sonra taşları yanlış dizen yada yıldırım oynadıktan sonra saati ayarlamayan birisi olduğunda bu tur olumsuz etkileyecektir ve bu sebeple kontrol edilmesi normal.

Ama tabii ki üslup herşeyden önemlidir. Tur başlamadan önce elektronik boardun yanında duran vezirle oynarkan ses geliyormuş diye taşı elimden çekerek almaya çalışan "Olimpiyatta Görev Alan!" hakem de oldu, formasyon bilgisi sıfır olan bu hakemle ilgili durumu MHK'ya yazınca beni ertesi gün turnuva alanında görünce "gülümseyen" MHK üyesi de oldu, sporcu olarak turnuva tecrübesi yaşadığı için durumu önceden sezerek 2 sporcunun bağırış çağırışa kadar varabilecek atışmasını saniyesinde sonra erdiren aday hakem de oldu!

Diğer olaya gelince söz konusu hakemin avukat olması sebebiyle, meslektaşımın neyin hakaret olup olmadığını en iyi değerlendirecek meslek grubuna dahil olduğunu da göz önünde bulundurarak hakaret olacak birşey söylemeyeceğine inanmakla birlikte, satranç sporculuğundan gelmiş bir hakem olsaydı turnuva salonunda sesini yükseltmeyecek tecrübeye sahip olacağını sanırım söylememe gerek bile yok.

Sonuç olarak, zamanında benim de yaptığım gibi her hakem hatası için forumda bir konu açarsak bu işin içinden çıkamayız. Çünkü satranç bilmeyen hakemler çok fazla hata yapıyorlar. Bu işin çözümü satranç bilen, turnuva tecrübesi yaşamış hakemlerin sayısını çoğaltmaktır. Tabii bunun için öncelikle hakemliği, sporcuların tercih edeceği bir hale getirmek gerekmektedir. Turnuva yapılacak yerlerle olan anlaşmalar sırasında "Abi bize salon lazım, sen salonu ver gerisini biz hallederiz" noktasından, "Siz salonu hazırlayın, hakemler geldiklerinde gerekli düzeltmeleri yapacaklar" noktasına yükselmemiz gerekmektedir. Bunun için de "Bir salona bile muhtaç" durumdan, "Satrancın saygın bir spor olduğu" duruma yükselmek gerekmektedir. Bunun ise çok kolay olmadığını bilsem de, imkansız olmadığını da biliyorum.


Ek Dosyalar Resimler
   
Ara
Cevapla
#7
Tutku hocam iyi akşamlar ,

Siz yazdınız diye isim veriyorum Özgür hocamın baş hakem olduğu yerde tecrübesiz bir hakem bile hata yapamaz zaten Smile O bir şekilde yapılacak hatayı önceden sezip müdahalesini yapar. Allahtan bunun gibi bir çok hakeme sahip bir ilde satranç sporuna gönül verdik.

Hakemlerin turnuva salonunu hazırlaması , masa sandalye taşıması , taşları dizmesi gerçekten beni rahatsız eden bir konu . Hatta organizasyonuna katıldığım bir kaç turnuvada hakemler bu gibi işlerle uğraşmasın diye bir gün öncesinden turnuva salonunu hazırladığımız da oldu . Ki buna çok dikkat etmeye çalışıyoruz . Eğer gideceğim turnuva bulunduğum yere yakınsa erkenden gidip hakem arkadaşlara yardım etmeye özen gösteriyorum . Gerçekten masa sandalye taşımak taşları dizmek organizasyonu yapan kişilerin önceden hazırlaması gereken şeyler .

Belkide TSF nin sadece bu gibi işler için kullanabileceği ekibi olsa mükemmel olur . Düşünün siz hakemsiniz ve turnuvanın yapılacağı salona gittiğinizde her şeyin hazır olacağını biliyorsunuz . Turnuva bitiminde bütün takımlar saatlerin toplanacağını biliyorsunuz . Daha zevkle görev almaz mısınız?
Ara
Cevapla
#8
(16-12-2014, 12:29)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Halil Özmen'in konusuna destek amaçlı çok daha vahim bir olayı paylaşmak istiyorum. Sokaktan geçen insanları, eli hayatında satranç taşı tutmamış insanları hakem yapıp sonra da ısrarla kutsarsak olacağı budur. Resmi bir başvuru yapmayacağım ama yaşananları detaylı tarif edeceğim. Hukuki bir süreç olursa bu metin burada dursun. Ancak, o zat bir daha hakemlik yapmamalı.

Dün maçlar devam ederken Metin Kayaman abimizle selamlaştık kendisi masadayken. Konuşma yok, selamlaşma amaçlı bir gülümseme. Bir gidip baktım oyununa saygı duyduğum değerli bir abimdir. Masaların arasına hızlıca girdim birkaç saniye sonra tanımadığım bir hakem yanımda bitti. "Aradan çekilin lütfen." Dediğini yaptım, çıkarken gülerek, "İşgüzarlığa gerek yoktu" dedim. Sonra masama yöneldim. Bir anda arkadan birisi beni kolumdan tuttu ve "Dışarı gel" dedi, baktım beni uyaran hakem. -"Konuşacağız." Baktım, fısıldayarak "Siz beni nasıl kolumdan tutarsınız, masama gidiyorum" dedim. Israr etti, "Dışarı geleceksin, konuşacağız" dedi.

Bana o an maçım da devam ederken sinir geldi. Fısıldayarak, "Böyle bir şey yapamazsınız, bu ne cüret dedim". Bu arada ben fısıldarken kendisinin de ses tonu giderek yükseldiği için hadise fark edildi. Hakemler geldi. Beni oyuncular rahatsız etmesin diye durdururken sesi yükselen hakem ne kadar tutarlı olduğu takdirinizdir.

Maalesef, kötü bir huyum var. Böyle üslupsuz hakemleri görünce, (salonda tur boyunca bır bır bır cep telefonuyla konuşan güvenlik görevlisini uyarmak yerine benimle uğraşmak işgüzarlık değil de nedir??) ben de hak ettiği için çok kibirli ama hakaret sınırını asla aşmayan sözler ettim (fısıldayarak):
"Okul turnuvası yönetmiyorsunuz, haddinizi bilin",
"Herhalde ilk kez Ankara Birinciliği'nde görev aldınız bu gerginlik ondan." vs vs.

Sonra başhakem odasında ikinci bir görüşme oldu, başhakem huzurunda, hakaret ettiğimi iddia etti. "Eğer işgüzar hakaretse buyrun dava açın" dedim. Sözkonusu hakem, veli ve avukatmış, ayrıca judocuymuş. Bana şiddet"tamiz" davranması ve üslubu sakıncalı, yanlış ve hiçbir hakem eğitiminde yok. Böyle kişiler satranç hakemliği yapmamalıdır.

1997'den beri Avrupa Kulüpler Kupası dahil her seviyede, benim seviyemde bir amatöre nasip olmayacak şekilde oynadım. Pek çok farklı seviyede turnuvayı gazeteci olarak izledim. Hiçbir oyuncu veya hakem beni rakiplerimi veya başkalarını rahatsız ettiğim için şikayet etmedi. Hiçbir hakemle, ters düşsem de büyük bir gerginlik yaşamadım.

Dün beni kolumdan tutup götüren hakeme hiçbir eğitimde böyle bir şey yapmasının söylenmediğini biliyorum. Oyuncuya mesafe koymakla, şiddet eğilimli davranmak arasında baya bir mesafe var. Bu forumu herkes takip ediyor. Gerekirse yazılı olsun diye buraya özellikle yazdım. Bunlar hep satranç kültürü denilen şeyin olmamasından kaynaklanıyor.
Olay yukarıda anlatıldığı gibi olduysa ,ki doğru yazıldığına inanıyorum,
hakemin oyuncuya karşı kabul edilemez bir davranışı var demektir, oyuncuyu kolundan tutup dışarı gel demek hiç bir şekilde kabul edilemez.
Bunun gibi şeyler ve başka sorunlar maalesef burada yazıldığı ile kalıyor.Eskiden TSF'nin forumu vardı yazılan şeylere yetkililer cevap veriyorlar,prestij kazanmaya çalışıyorlardı .Sonra işlerine gelmemiş olacak ki forum kapatıldı. Şimdi satranç oynayanların sayısı artmakla birlikte kamuoyu oluşturma gücü azalmış durumda.
Ara
Cevapla
#9
Sevgili Özgür'ün yazısını okuyunca aşağıdaki hakem-oyuncu ilişkisi geldi aklıma, hey gidi günler....

Hızlı adımlarla geldi henüz bitmiş olan maçın yanına, analiz masası dışarıda lütfen notasyon kağıtlarını imzalayın ve taşları dizin dedi, beyaz şah'ı tahtanın ortasına koydu, yine hızlı adımlarla geldiği yöne doğru yürüdü. Bir başka masada zeitnot da olan iki oyuncunun maçını izliyordu, maç bitti, siyahlar kazanmıştı, aynı tonda, lütfen taşları dizin ve notasyon kağıtlarını imzalayın dedi, birkaç metre öteden izliyordum, notasyonlar imzalanıp, taşlar dizildikten sonra bu sefer siyah şah'ı tahtanın ortasına koydu. Maçı devam eden meraklı gözler uzaktan olup bitenleri izliyordu. Hakem ikinci maçta kaybeden oyuncunun kulağına eğilerek, "Üstadım, sizin durumunuz daha iyiydi " dedi. Turun sonunda bütün maçlar bitmiş, oyuncular ve hakemler hep birlikte oyunları analiz ediyorlardı, ilginç bir biçimde hakemin tüm analizleri etkili oluyor ve oyuncuları şaşırtıyordu. Turnuva salonundan ayrılırken "Beyler son tur maçları yarın sabah saat 10'da unutmayın" dedi aynı hakem. Sonra hep birlikte yürümeye başladılar. Ertesi gün herkesten önce turnuva salonundaydı İsmet Arvit. Gelen tüm sporcular, özellikle dönemin milli takım oyuncuları ya İsmet Abi ya da İsmet'cim diyerek selamlıyorlardı, Türkiye Şampiyonasının başhakemini.
ENİS BİLYAP
Ara
Cevapla
#10
(24-12-2014, 14:43)EnisBilyap Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sevgili Özgür'ün yazısını okuyunca aşağıdaki hakem-oyuncu ilişkisi geldi aklıma, hey gidi günler....

Hızlı adımlarla geldi henüz bitmiş olan maçın yanına, analiz masası dışarıda lütfen notasyon kağıtlarını imzalayın ve taşları dizin dedi, beyaz şah'ı tahtanın ortasına koydu, yine hızlı adımlarla geldiği yöne doğru yürüdü. Bir başka masada zeitnot da olan iki oyuncunun maçını izliyordu, maç bitti, siyahlar kazanmıştı, aynı tonda, lütfen taşları dizin ve notasyon kağıtlarını imzalayın dedi, birkaç metre öteden izliyordum, notasyonlar imzalanıp, taşlar dizildikten sonra bu sefer siyah şah'ı tahtanın ortasına koydu. Maçı devam eden meraklı gözler uzaktan olup bitenleri izliyordu. Hakem ikinci maçta kaybeden oyuncunun kulağına eğilerek, "Üstadım, sizin durumunuz daha iyiydi " dedi. Turun sonunda bütün maçlar bitmiş, oyuncular ve hakemler hep birlikte oyunları analiz ediyorlardı, ilginç bir biçimde hakemin tüm analizleri etkili oluyor ve oyuncuları şaşırtıyordu. Turnuva salonundan ayrılırken "Beyler son tur maçları yarın sabah saat 10'da unutmayın" dedi aynı hakem. Sonra hep birlikte yürümeye başladılar. Ertesi gün herkesten önce turnuva salonundaydı İsmet Arvit. Gelen tüm sporcular, özellikle dönemin milli takım oyuncuları ya İsmet Abi ya da İsmet'cim diyerek selamlıyorlardı, Türkiye Şampiyonasının başhakemini.

90 lı yılların sonlarıydı...Kendisini o zaman ilk defa tanıdım..Tur sonrası akşam dinlenmek yerine Otel lobisinde İsmet Hoca ile satranç oynamak ya da başına toplanıp kendisi ile oynayanları izlemek büyük keyifti bizim için.. Smile
Ara
Cevapla
#11
İnsanların kötü olduklarını görmek beni şaşırtmıyor, ama bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce hayretler içinde kalıyorum.
Johann Wolfgang von Goethe
ENİS BİLYAP
Ara
Cevapla
#12
Mesajlar için özellikle Enis Bilyap ve Mehmet Ali Kuseyri'ye teşekkür ederim. Konuyla ilgili bir girişimim var, bu kadarını paylaşmamı mazur görün.
Ara
Cevapla
#13
Kimse kusura bakmasın, bu saçmalığı es geçemeyeceğim, söz konusu hakemi ve gereğini yapmayacak olanları şimdiden şiddetle kınıyorum
Ara
Cevapla
#14
Özgür, öncelikle geçmiş olsun dostum.

Bu zorbalığın üstesinden ya daha güzel zorbalık gelir, ya da zamanında işleyen adalet.
Sen efendi kişiliğinle örnek bir şekilde 2. yolu seçmişsin, iyi etmişsin.
Bu kişiye bir daha görev verilmemeli, cezasını bulmalı.
Hakemliğin yanından bile geçememiş zorbayı buradan kınıyorum.

Olayın gidişatından haberdar edersin bizleri.
Ara
Cevapla
#15
Konuyla ilgili taraflar birbirleri hakkında karışılıklı şikayette bulunmuş olup, söz konusu şahıs bunu GSGM İl Müdürlüğü üzerinden yapmış ve ben de savunma yazımda aynı zamanda mevzubahis zatı şikayet ettim. Dosya, TSF Disiplin Kurulu'na intikal etti. TSF Disiplin Kurulu benden yaşananlar hakkında ek yazı istedi, şu noktada da nihai kararı vermiştir. Yorumsuz olarak forum üyelerini bilgilendirmek adına paylaşıyorum:

Karar Tarihi: 28 Ağustos 2015
Karar Metni: "Şikayet başvurusu ve şikayetçinin alınan ifadesi, hakem Alp KAYA’nın savunması dikkate alındığında; dosya ve içeriği, ifade ve savunmalardan hareketle suçlamayla ilgili olarak yeterli delile ulaşılamamış olması nedeniyle bir ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir."

Link:http://www.tsf.org.tr/images/stories/dis...lpkaya.pdf

Şu aşamada ekstra bir yorumda bulunmayacağım.
Ara
Cevapla
#16
TSF Disiplin Kurulu bu tip konuları çözmekte ne kadar uzman (!) bir kurum olduğunu bir kez daha gösterdi.
Tabii ya, delil yok! İnsan en azından bir parmak izi, balistik raporu falan bırakmaz mı canım?!

Böyle bir kararın çıkacağını hiç tahmin etmiyordum, tekrar geçmiş olsun Özgür.
Ara
Cevapla
#17
Sayın Özgür Bey ,
Şiddetin farklı farklı biçimleri vardır hepsini saymakla bitiremem .Ben size bir tane anlatayım yorumsuz yazacağım.
Etik kurallara hassas bir oyuncu oyun sonunda etik davranışı hakeme eleştiriyor.Hakem hayatı boyunca hiçbir turnuvada oynamamış ,
oyuncuya diyorki SİZ OYUNU KAYBEDİNCE PROBLEM YARATIYORSUNUZ BU OYUNU OYNAMAYIN .
Ara
Cevapla
#18
(15-09-2015, 23:45)iki karışımı severim Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Özgür Bey ,
Şiddetin farklı farklı biçimleri vardır hepsini saymakla bitiremem .Ben size bir tane anlatayım yorumsuz yazacağım.
Etik kurallara hassas bir oyuncu oyun sonunda etik davranışı hakeme eleştiriyor.Hakem hayatı boyunca hiçbir turnuvada oynamamış ,
oyuncuya diyorki SİZ OYUNU KAYBEDİNCE PROBLEM YARATIYORSUNUZ BU OYUNU OYNAMAYIN .

Hakemin hayatı boyunca hiçbir turnuvada oynamamış olması mı, yoksa hayatı boyunca satranç oynamamış, TSF lisans sisteminde sporcu olmayan, UKD kayıtlarında hiçbir turnuva kaydı bulunmayan, FIDE de herhangi bir oyun kaydı olmayan ama FIDE de FI (FIDE Instructor) unvanına sahip antrenörlerin olması mı satrancın içindeki en büyük şiddet??
Ara
Cevapla
#19
(16-09-2015, 21:23)mtursucuoglu Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(15-09-2015, 23:45)iki karışımı severim Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Özgür Bey ,
Şiddetin farklı farklı biçimleri vardır hepsini saymakla bitiremem .Ben size bir tane anlatayım yorumsuz yazacağım.
Etik kurallara hassas bir oyuncu oyun sonunda etik davranışı hakeme eleştiriyor.Hakem hayatı boyunca hiçbir turnuvada oynamamış ,
oyuncuya diyorki SİZ OYUNU KAYBEDİNCE PROBLEM YARATIYORSUNUZ BU OYUNU OYNAMAYIN .

Hakemin hayatı boyunca hiçbir turnuvada oynamamış olması mı, yoksa hayatı boyunca satranç oynamamış, TSF lisans sisteminde sporcu olmayan, UKD kayıtlarında hiçbir turnuva kaydı bulunmayan, FIDE de herhangi bir oyun kaydı olmayan ama FIDE de FI (FIDE Instructor) unvanına sahip antrenörlerin olması mı satrancın içindeki en büyük şiddet??

İlgisiz. Hakem'in satranç oyunucusu olup olmaması ile iyi hakem olması arasında nasıl bir ilişki olabilir ki? Bırakın satrancı hangi spor dalında hakem olmak için o sporu yapma şartı var ki?
Buradaki olay tamamen insanlık, kültür ile ilgili bir durum.
Ara
Cevapla
#20
Sayın Beyefendi/Hanımefendi,
Hiç Satranç turnuvasında oynamamış bir Fide Instractordan birisiyim ve yazdıklarınız beni çok kırdı.Hakareti salt kendime değil bu ünvanı bana layik gören sayın GM Mikhail Gurevich de sayıyorum.

Yıllar önce profosyenel iş hayatımı bıraktığımda orada burada karşılaştığım Üniversiteden eski oyun arkadaşlarım bana öğretmenlik tafsiye ettiler , hep geri çevirdim , bu benim işim değil buna dirsek çürütmüş arkadaşların emeğine haksızlık ederim diye yanıt verdim.Ne zamanki Efesli Herakleitos’un bir deyişini okuyana kadar.

Üstad çocuklarla oyun oynarken senato üyeleri ona çıkışıyor
_Senatoya gel ciddi şeyler tartışacağız orada ne yapıyorsun diye,
Üstad yanıtlıyor
_Sizler orada çocuklarla oyun oynamaktan daha ciddi bir işmi yaptığınızı zannediyorsunuz?

Okul arkadaşlarıma gidip destek istedim bana kimsenin ücretinden dolayı gitmek istemediği İzmir Tedaş Anaokulu ve etüdünü teklif etti bir yıl boyunca çocuklarla oyun oynadım ve günde 5 saat satranç çalıştım . Seminerlere katıldım . Ünvanımı hep saygınlıkla taşıdım.Hiç özel ders vermedim . Tekliflerin hepsini DİRSEK ÇÜRÜTMÜŞ hocalara yünlendirdim.

Eskiden Eurogod Madencilik ve Minning Project İnvestor da Altın arıyordum şimdiki işim yeni altınlar aramak .

Siz çocukca yazıyorsunuz iki karışımı severim nikli arkadaş şiddetin biçimini tarif etmiş ne alakası var FI birinin turnuvada oynayıp oynamasıyla .Çok merak ediyorsanız oynadığım arkadaşlar var.
Abidin Ünal,Atilla Gürmen,Barış Akyıldız ,Ilgaz Gümüştaş daha da saymayayım utanma duygunuz varsa utanırsınız.

Son Söz

Nemesis,Nemesis!Yıldırımlar gibi ulu çınarlara musallat Tanrıça ….Ben ne Olemp’in sırlarını faşeden bir yaı tanrıydım ,ne erguvanlar içinde doğan bir prens.Ama madem ki parmakların bana kadar uzandı , mademki beni de hışmına layik gördün , seni utandırmayacağım .Ya ölüm boğacak şarkılarımı ,ya elimden aldığın dünyadan daha muhteşemini yaratacağım . Kelime olacağım…
FI AYDIN KARA
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 10 Ziyaretçi