Türkiye Yaş Grupları Şampiyonaları
#41
Tebrik ederim. Forumun bu şekilde sabote edilmesi devam ederse sanırım yakında hepimizin bloglara yönelip fikirlerimizi paylaşmamız gerekecek. Yine de mümkün ölçülerde, saptırma ve sulandırmaya tahammül edebildiğiniz kadar burada da görüşlerinizi okumak isteriz..
Ara
Cevapla
#42
(19-07-2015, 22:38)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın Bey
...
Basit 2 soruya cevap vermek istemiyorsunuz.

Mevzuat nereden ve neden ????? mevzu bahis oldu hiç anlamadım ve lütfen bana anlatacaksanız mail atın.

Yakup Hocam eski adı Yaş Grupları Türkiye Satranç Şampiyonasına giderken devletten mevzuat gereği alınan yasal harcırah vardı.
Bu harcırah yine aynı mevzuata göre ilini temsil etmiş her sporcuya ödenirdi devlet tarafından.

Şimdi kısmen ödeniyor, keyfe keder...

Katılımcılardan büyük bir bölümü de yasal hakları bu mevzuatta gizli olan hak edişlerinin farkında değiller.

Mevzuat buradan mevzu konusu oldu.

Belki bilinçlendirmek için...
SELAMLAR.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#43
(22-07-2015, 12:55)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu konuları incelemeye çalıştığım blogumda Türk Satrancının nasıl dönüştürüldüğü üzerine yazdıklarımı okumanızı dilerim. Bu yazılarım sürecek.

Bu oyuna alet olmayın.
Açıkça bir sindirme politikası izleniyor ve muhalif, realist sesler bir bir susturulmaya çalışılıyor.
Burada bir olacağız, bir olmalıyız.
Blogunuz yine sürsün, notlarınızı almaya devam edin.
Ancak yazdıklarınızı bu platrofmda paylaşmazsanız oyuna gelmiş olursunuz.
Sindirilmiş olursunuz.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, bir kişi herkesle uğraşıyor.
Herkesle didişiyor, kavga ediyor, kişiliklere sataşıyor.
Herkes ne yapmalı? Ayrı ayrı blog mu açmalı?
Bu tavrınızı gözden geçirmenizi dilerim.

Saygılarımla.
Ara
Cevapla
#44
(22-07-2015, 23:43)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:
(22-07-2015, 12:55)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu konuları incelemeye çalıştığım blogumda Türk Satrancının nasıl dönüştürüldüğü üzerine yazdıklarımı okumanızı dilerim. Bu yazılarım sürecek.

Bu oyuna alet olmayın.
Açıkça bir sindirme politikası izleniyor ve muhalif, realist sesler bir bir susturulmaya çalışılıyor.
Burada bir olacağız, bir olmalıyız.
Blogunuz yine sürsün, notlarınızı almaya devam edin.
Ancak yazdıklarınızı bu platrofmda paylaşmazsanız oyuna gelmiş olursunuz.
Sindirilmiş olursunuz.

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, bir kişi herkesle uğraşıyor.
Herkesle didişiyor, kavga ediyor, kişiliklere sataşıyor.
Herkes ne yapmalı? Ayrı ayrı blog mu açmalı?
Bu tavrınızı gözden geçirmenizi dilerim.

Saygılarımla.

ZİK ile ZAK .


Oktay Bey,
Ne zaman sizinle yazışsam sizi okusam kapanmaz açıklarınıza rastlıyorum.

[color=#9370DB]" Oktay ERTAN... 03-09-2014, 00:51RE: M.BACHANA ve BİR İTİRAF.

"Aşkın Bey, sadece şahsım adına değil, bu olaydan haberi olup da rahatsızlık duyan tüm satranççılar adına size çok teşekkür ediyorum. Satranç oyuncusu olduğunuzdan dolayı rahatsızlığı anladınız, bizim gibi yaşadınız. Bu duyguyu hissedebilen yönetici sayısının artmasını diliyorum. "[/color]
...

[color=#DDA0DD]Oktay ERTAN: 20-07-2015, 00:57

"Aşkın Taşan Bey federasyon sözcüsü, savunucusu rolünü tamamen üstlenmiş durumda ve her konuyu uzun ve alakasız yazılarla dağıtıp, gerekirse yeni başlık açıp forumda bilgi kirliliği yaratıyor. Tarafsız bir gözle buraya giren, okuyan bir kişi laf kalabalığıyla cebelleşmek durumunda kalıyor."[/color]
...

Ya da beni çok yanlış tanıyorsunuz;

[color=#FF69B4]03-09-2014, 00:51...Oktay ERTAN:

"Belli ki yönetim kurulunda sizinle aynı fikirde olmayanlar var. Bilin ki sizi hiçbir zaman anlayamayacaklar, çünkü işin "mutfağından" gelmiyorlar. Politik hesaplar (dile gelmese de) yapılır ve bu olay bir şekilde sümen altı edilir. Sizin bu özverili çabanız, yönetimin çoğunluğunun sümen altı çabasına rağmen bu söyleşiyi inisiyatifinizi koyarak yayınlamanız cesurca ve takdire değer bir davranıştır."[/color]
...

Belki de ben sizi çok yanlış tanımışım sayın hocam;

[color=#FF69B4]03-09-2014, 00:51...

Oktay ERTAN: "Geçmişte sizi "Federasyon'un ÖSF Sorumlusu" olarak niteleyen bazı forum üyelerinin şimdi renkten renge girdiklerini tahmin edebiliyorum, biraz utanmaları varsa."[/color]

Bu renkleri sayabilir misiniz bana?
Sizce beni tüm bunlardan sonra hala sözcülük görevinde tutarlar mı?
Maaşımı öderler mi?

Ben mi değiştim yoksa zamanlar mı?
Hiç olmazsa beni bir sn. Erşan GÖKERMAN'ın istikrarlı, zikzaklar çizmeyen kararlılığında eleştirseydiniz.

Biliyorum,
Diyeceksiniz ki o zamanlar başkaydı, sizi o zamanlar farklı tanıyordum.
Ne oldu be hocam, ne değişti?

...


...
Bunun üzerine renkten renge giren ve bu özelliğine sizin hayranlık duyduğunuz bir üye (Mojo Jojo) cevaplamış. 03-09-2014, 07:58


[color=#FF0000]Elinizi korkak alıştırmayın, madem konusu bambaşka bir yazının içine polemik serpiştireceksiniz net yazın ki okuyan anlasın (bu arada utanmak iyi bir duygudur da zik zak yapanlara daha çok ait bir kavramdır).

Geçmişte değil şu anda da Aşkın beyi TSF'nin sözcüsü olarak görüyorum ve bu forumda TSF tarafından görevli olduğu görüşüm değişmedi. Bu forum -ne acıdır ki- Türk satranç kamuoyunun tek tartışma mecraı ve TSF'nin kendi alanını kapattıktan sonra buraya nüfuz etmesi gerekliydi.

"Bunu defalarca ve çok açık dille yazdım. TSF'nin günü geldiğinde Aşkın beyi terk edeceğini yazdığım gibi. Zaman elbette beni haklı çıkaracak çünkü Türk bürokrasisini ruh gibi biliyorum.
Sonuç olarak, hukuku internetten öğrenen amatörler için bu yazı büyük kıymet taşısa da olaya teknik olarak bakanlar için değersiz. Kaldı ki hırsızlık yaptığı ortada olan bir kişinin muhatap alınması bana göre yanlış, suç ortada ise yaptırım uygulanır. Yaptırım geciktikçe de facebook çocukları bu konuda ileri geri daha çok yazar, amatör hukukçular da daha çok racon keser"
[/color]
Verdiğiniz cevap da çok kaçamak. Tam bir mavi boncuk. Mavi, mavi, masmavi...

[color=#DDA0DD]"Mojo Jojo Bey, sağolun beni sabah sabah güldürdünüz.
Cool tavrınızı bu kadar kolay kaybetmeyin. Yılların tespitçisi Jojo bildiğim kadarıyla böyle şeylere girmez. Madem ki Bachana'nın itirafı önemli, bunu gidip siz yaptırsaydınız.
Esas raconu kimin kestiğini okuyanlar gayet kolay bir şekilde anlayacaktır. "[/color]


Yani bu gülücüğü de bu dişleri de bir yerlerden hatırlıyorum ben yaa!

Oktay Bey,
Bir Rus atasözü vardır.
Der ki;
"[color=#1E90FF]Mavi [/color][color=#FF0000]kırmızı[/color] olmaya özenince [color=#C71585]mor[/color] olurmuş!"
[color=#1E90FF]Siz, siz olun hep mavi kalın.[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#45
(19-07-2015, 09:42)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Şu ana kadarki yorumlardan yola çıkarak, bir kaç noktada fikrimi belirtmek istiyorum.

Olaya bakış açım; şimdilik önem, şekil ve bunların sonucunun, taraflara olabilecek fayda ve zararları şeklindedir.

Türkiye, başlığı taşıyan yarışmalar %90 veya daha fazla oranda önemlidir, değilse önemli hale getirilmelidir.

Yarışmaya katılan kesimi, kabaca 3 grupta toplayabiliriz.

İlk grup, Milli takım ve (veya) Milli takım havuzuna girerek, kendilerini satrançta daha ileriye götürecek, çalışma ortamlarına ve turnuvalara katılma hakkını elde etme amacında olanlar.

ikinci grup, bu gruba yakın istekleri olan fakat bunlar gerçekleşmese de yarışmaya gitme ve tecrübe kazanma veya tatil-satrancı yaşama hevesinde olanlar.

üçüncü grup, bu ikisinin karışımı veya daha başka nedenleri olanlar.

Turnuva şekline baktığımızda; Şu anki yaş grupları yarışma sistemi, sadece, ilk grup için yararlı bir sistem değildir, tam tersi diğer iki grup için faydalıdır.

Adında 'Türkiye' geçen, bu önemli yarışmada, yarışmacıların genel durumunu fazla karışıklığa girmeden açıklamaya çalıştım.
Bunlar benim gözlem, sohbet, yarışmalardaki tecrübelerden yola çıkarak edindiğim sonuçtur.

Daha genelini düşünelim: Birinci gruptaki yarışmacıların, o kadar çaba ve emekle girmeye çalıştıkları Milli takım ve Havuzu kendilerine ne derece faydalıdır?
Kuşkusuz Milli takıma girmek gurur verici bir olaydır, bunu tartışmaya gerek yoktur.

Fakat havuz ne kadar faydalıdır?

Bunu kesinlikle incelemek gerekir. Bu konuda ilginç fikirler olacağına eminim, benimde önerebileceğim fikirlerim var.

Şimdi taraf olarak TSF yi ele alırsak: Bana göre, adında 'Türkiye' geçen önemli bir yarışmayı, önemli bir grup için, turnuvanın şeklini ve mali şartlarını iyileştirmeye çalışmamakla, yarışmanın amacına uygun olmayan bir organizasyon yapıyorlar.

Yarışmanın bu şekilde yapılması, iyileri seçmeye çalışmaktan çok, gelir elde etmeye yönelik bir çalışma olarak yorumlamayı mümkün kılıyor.

Önemli bir yarışmanın giderinin daha fazla olması beklenir, değil mi?

Saygılarımla

KONUMUZU! UNUTMAYALIM!!
Ara
Cevapla
#46
Aşkın Taşan, size bir iyi, bir de kötü haberim var!
İyi haber: Sağlam bir çelişki yakalamış görünüyorsunuz.
Zaten çelişki olduğunu sandığınız şeyi, şuradaki kısıtlı yazar ve okur kadrosunun tamamı görmüştür.
Kötü haber: Değişim aleyhinize olmuştur. Esas konu budur.
Size destek verdiğim daha on tane mesajım vardır, iyi araştırırsanız.

Açıklayayım:
Hayatımda hiçbir insana önyargılı yaklaşmadım, yaklaşanı da onaylamadım.
Arşivci yönünüz sağlam görünüyor, açın okuyun bakalım bu foruma ilk geldiğinizden sizi kim kaale almış, size kim saygı göstermiş.
İlk geldiğinizde size TSF'nin ÖSF maşası muamelesi yaptılar. Söylediklerinizden dolayı değil, etiketinizden dolayı.
Sizi araştırdım ve satranççı kimliğinizi gördüm. Size haksızlık yapıldığını, erken hükme varıldığını düşündüm.
Size yapılan sataşmalara karşı yukarıda alıntıladığınız üzere bazen sert cevaplar verdim.
Çünkü eyleme, söze değil, etikete dayanan sataşmalardı.
Her insana şans verilmesi gerektiğini düşündüğümden dolayı yargısız infazlara karşı durdum, yine dururum.
Özellikle Bachana Şikesi olayında birebir itiraf aldığınızda sizi takdir ettim, size teşekkür ettim.
Ne var ki zaman ilerledikçe farklı bir kimliğe büründünüz.
Gelişime, projeye, öneriye açık, fikir tartışan Aşın Taşan zaman içerisinde aramızdan ayrıldı.
Yerine kişiliklere saldıran, cımbızla laf çeken, insanları topluma hedef göstermeye çalışan bir Aşkın Taşan profili geldi.
Belki de gerçek kimliğiniz buydu ve uzun bir süre farklı biri gibi görünmeyi başardınız.
En azından beni kandırdınız, tebrik ederim.
İstisnasız her yazarla düzeysiz tartışmalara girdiniz. Bireylere sataştınız, sayfalarca sataştınız. Hedef gösterdiniz.
Fikir ileri süremediniz, kendinizce çelişki yakalama peşinde koştunuz.
Forumu bıraktığınızı açıkladınız, ardından hiçbirşey olmamış gibi geri döndünüz.
Her konuyu çığrından çıkardınız, ya aynı başlık altında, ya da yeni başlık açarak.
En önemlisi de, sizi en çok takdir ettiğim Bachana Şikesi olayında Enis Bey'in haklı yaptırımını bulandırmaya, değersizleştirmeye çalıştınız.
Değişim sürecinizde sizinle muhatap olmamaya çalıştım. Eski saygı çerçevemiz bozulmasın istedim.
Bir fikri biraz sert ifade etmiş olsa da bir yazarı topluma yem etmeye kalktınız.
Burada sert bir tepki verdim. Yine de kişiliğinize asla yönelmedi tepkim, fikir içeriyordu.
Son zamanlardaki alışkanlığınız üzere sulandırdınız.
Fikirlerle yarışamadığınızdan kişileri yıldırma operasyonunuz başarıyla ilerliyordu ne de olsa.
Benim kişiliğime, mesleğime, satranççılığıma saldırıda bulundunuz, beni aşağıladınız.
Ardından hakettiğiniz cevabı aldınız. Hem de haketmediğiniz bir yumuşaklıkta.
Sizi veya herhangi birini sorgusuz sualsiz yaftalamaya kalkan olursa yine tepkimi koyarım.
Bu zik-zak değil, hak edene hak ettiği gibi davranmaktır.

Satır arasında sizin çok sağlam iki zik-zak hareketinizi belirttim. Okuduğunuzu anladığınızdan emin olmam adına, bunları bana birer cümleyle ifade edebilir misiniz? Kamuyounun şahitliğinde sizden ricamdır. Yazdıklarımın tamamını okuduğunuzdan ve okuduğunuzu gerçekten anlayıp anlamadığınızdan emin olmak istiyorum.
Ara
Cevapla
#47
(23-07-2015, 22:55)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın Taşan, size bir iyi, bir de kötü haberim var!
İyi haber: Sağlam bir çelişki yakalamış görünüyorsunuz.
Zaten çelişki olduğunu sandığınız şeyi, şuradaki kısıtlı yazar ve okur kadrosunun tamamı görmüştür.
Kötü haber: Değişim aleyhinize olmuştur. Esas konu budur.
Size destek verdiğim daha on tane mesajım vardır, iyi araştırırsanız.


[color=#0000CD]Yok hocam yok ben değişmedim. Aynı yolumdayım. İlk gün başladığım yerde, aynı hedefe doğru, aynı enerji ile...
Öyle olsam beni sizden çok iyi tanıyanlar var değil mi bu forumda?
Onlar hala aynı çizgide yürürken ve bunu yazılarında dile getirirken, sizin bunları söylemeniz çok kötü ve talihsiz bir çelişki.
Ama siz sürekli değişkenlik gösteriyorsunuz. Bunun sırrı sizde. Kabul edin etmeyin. Yazılarınızı bir gözden geçirin, ne demek istediğimi anlayacaksınız.
[/color]

Açıklayayım:
Hayatımda hiçbir insana önyargılı yaklaşmadım, yaklaşanı da onaylamadım.
Arşivci yönünüz sağlam görünüyor, açın okuyun bakalım bu foruma ilk geldiğinizden sizi kim kaale almış, size kim saygı göstermiş.
İlk geldiğinizde size TSF'nin ÖSF maşası muamelesi yaptılar. Söylediklerinizden dolayı değil, etiketinizden dolayı.
Sizi araştırdım ve satranççı kimliğinizi gördüm. Size haksızlık yapıldığını, erken hükme varıldığını düşündüm.
Size yapılan sataşmalara karşı yukarıda alıntıladığınız üzere bazen sert cevaplar verdim.
Çünkü eyleme, söze değil, etikete dayanan sataşmalardı.

[color=#0000CD]Ne yazık ki buna da katılamayacağım. Tam tersinin olduğu zamanlar daha uzun sürelidir. Herhalde yazıları tam okumadınız. Bu tezinizi çürütecek 400-500 yazı bulabilirim.[/color]

Her insana şans verilmesi gerektiğini düşündüğümden dolayı yargısız infazlara karşı durdum, yine dururum.
Özellikle Bachana Şikesi olayında birebir itiraf aldığınızda sizi takdir ettim, size teşekkür ettim.
Ne var ki zaman ilerledikçe farklı bir kimliğe büründünüz.
Gelişime, projeye, öneriye açık, fikir tartışan Aşın Taşan zaman içerisinde aramızdan ayrıldı.
Yerine kişiliklere saldıran, cımbızla laf çeken, insanları topluma hedef göstermeye çalışan bir Aşkın Taşan profili geldi.
Belki de gerçek kimliğiniz buydu ve uzun bir süre farklı biri gibi görünmeyi başardınız.
En azından beni kandırdınız, tebrik ederim.

[color=#0000CD]Dedim ya yazıları tam okumadan yargıya varmışsınız.
Kendinizce bir tablo çizmeye çalışıyorsunuz.
Söylediklerinizin emsali yok bir kere. Kendi çelişkisini taşıyan yazılar yazıyorsunuz. Bu konuda size ilgili üyelerden de düşüncelerinizin yanlış olduğu yönünde hem dün hem de bu gün uyarı yazıları geldi, okuduk. Biliyorsunuz.
[/color]

İstisnasız her yazarla düzeysiz tartışmalara girdiniz. Bireylere sataştınız, sayfalarca sataştınız. Hedef gösterdiniz.
Fikir ileri süremediniz, kendinizce çelişki yakalama peşinde koştunuz.
Forumu bıraktığınızı açıkladınız, ardından hiçbirşey olmamış gibi geri döndünüz.

[color=#0000CD]Maaşıma zam istemiştim, kabul görünce de geri döndüm.
Ama bunu da yorumlayın diyeceğim, fakat gerçekliğini ve gerekçelerini araştırma şansınız var mı?
Yoksa yine bodozlama yazmaya devam mı edeceksiniz?
[/color]

Her konuyu çığrından çıkardınız, ya aynı başlık altında, ya da yeni başlık açarak.
En önemlisi de, sizi en çok takdir ettiğim Bachana Şikesi olayında Enis Bey'in haklı yaptırımını bulandırmaya, değersizleştirmeye çalıştınız.
[color=#0000CD]Oktay Bey Kardeşim,
Bakın ne balta kaldı, ne de taş. Belki sapı da kayıp.
Sevgili Enis ile arkadaşlığım siz daha 2 yaşındayken başlar. Belki de daha eski...
Enis BİLYAP bir ekoldür. O tam bir satranççıdır. Ona sonsuz saygım ve sevgim vardır. Lütfen o ismi anarken biraz saygılı yazın.
Enis'i konunuza karıştırmaya, onun ismi üzerinden prim yapmaya, bu konuyla ilişkilendirerek kendi düşüncelerinize alet atmaya kalkmayın. Bunu yemem!
Benimle yazışın. Benden bahsedin. Gaflarımdan, bilerek-isteyerek yaptığım hatalarımdan, faşistliğimden, toplum düşmanlığımdan...
Bunlardan bahsedin!
Çünkü geçmişte bunlar yakıştırıldı bana...
O zamanlar sizin de kış uykusunda olduğunuzu düşünmeyeyim bende...
[/color]


Değişim sürecinizde sizinle muhatap olmamaya çalıştım. Eski saygı çerçevemiz bozulmasın istedim.

[color=#0000CD]Ne yazık ki bunu hemen herkese yaptınız. Ama size en küçük bir sataşma olduğunda da hemen geri adımlar atarak zik-zak' lara başladınız. Bunları herkes okudu ve gördü.[/color]


Bir fikri biraz sert ifade etmiş olsa da bir yazarı topluma yem etmeye kalktınız.
Burada sert bir tepki verdim. Yine de kişiliğinize asla yönelmedi tepkim, fikir içeriyordu.
Son zamanlardaki alışkanlığınız üzere sulandırdınız.
Fikirlerle yarışamadığınızdan kişileri yıldırma operasyonunuz başarıyla ilerliyordu ne de olsa.
Benim kişiliğime, mesleğime, satranççılığıma saldırıda bulundunuz, beni aşağıladınız.

[color=#0000CD]Aşağılamak mı?
Ben mi sizi aşağıladım?
Yoksa tüm yönleri ile meşru bir turnuvayı;
gayrı meşru ilan ederek,
tanımayarak,
küçümseyerek yok sayarak,
değersizleştirerek,
çakma da değil(!) gazoz ilan ederek,
sahte diyerek,
sporcuları "GALATA YOKUŞLARINA YÖNLENDİREREK" (ki bu en kötü değersizleştirmedir),
ben mi sizi aşağıladım?
Siz o turnuvaya katılan 660 sporcuyu yok saydınız.
Yetiştiricilerini de...
Anne ve babalarını da...
İdarecilerini de...
Düzenleyicilerini de...
Uluslar Arası gelen tüm katılımcıları da...
[/color]


Ardından hakettiğiniz cevabı aldınız. Hem de haketmediğiniz bir yumuşaklıkta.
Sizi veya herhangi birini sorgusuz sualsiz yaftalamaya kalkan olursa yine tepkimi koyarım.
Bu zik-zak değil, hak edene hak ettiği gibi davranmaktır.

[color=#0000CD]Oradaki çocuklar iki satır yazınız ile kutlansaydı tarafınızdan o zaman anlayabilirdim sizi. Tabi bunu gazoz demeden önce yapacaktınız. Sözüm ona birilerine destek çıkmak, o fikir grubunun içinde bireysel olarak güçlü kalmak niyetleriniz çok belli.
Ama gazozun markasından olacak yine çark edip zik-zak lar çizerek bu sefer de o katılımcılara değer veren, kutlamaya kalkan yazılarınızın toneri daha kurumadı sayın hocam.
Neyin hakkından bahsediyorsunuz Allah aşkına?
Hocam,
Pedagoji karalamışsınız yazınızda. Bakın ben gazozca bulmadım bu yazıyı
Siz AVRUPA OKULLAR ARASI ŞAMPİYONASINA katılan yaş grubu çocukların en büyük, en öncelikli psikolojik ilgi ve ihtiyacı olan olguyu daha bilmiyorsunuz!
Bu bir öğretmen olarak en büyük açığınızdır!
Bakın bu durum da konuştukça ortaya çıkmaktadır.
Bu yaş grubu genç adayı çocuklar (ki çok büyük bir bölümü ergenlik gibi çok kritik bir çağdadır) yaptıklarının büyükleri tarafından değerli bulunmasını isterler. Yeteneklerinin tüm yönleri ile anlaşılmasını beklerler.
Büyüklerinden değer beklerler.
Kendilerine değer veren yaklaşımlar beklerler, değersizleştirilmeyi değil!
Elbette 1300-1700 aralığında oyun gücü ile çıkacaklar turnuvaya. Onlardan daha da güçlü olmasını nasıl bekleyebilirsiniz? Bu onların doğasıdır. "Yok, sen katılamazsın" mı denecekti? Zaten o aşamadaki sporcular için düzenlenmiş bir kategoridir. Zamanla da aşama kaydedecekler. Bizim teşvik etmemiz gerekmez mi?
Ben sizi bir oyuncu ve antrenör olarak da biliyorum. Yanılmıyorsam da öğretmensiniz. Şimdi bu konuda gazoz turnuvası dendiğini duyan ve okuyan bu genç adayları ne der Allah aşkına? Hakkımızda ne düşünürler? Yakışık alır mı?
Aynı yaklaşımı ben gösterseydim ve hatamı siz bana söyleseydiniz bu satırlardan erdemlice ÖZÜR YAZIMI tereddütsüz yazardım.
[/color]


Satır arasında sizin çok sağlam iki zik-zak hareketinizi belirttim. Okuduğunuzu anladığınızdan emin olmam adına, bunları bana birer cümleyle ifade edebilir misiniz? Kamuyounun şahitliğinde sizden ricamdır. Yazdıklarımın tamamını okuduğunuzdan ve okuduğunuzu gerçekten anlayıp anlamadığınızdan emin olmak istiyorum.
[color=#0000CD]
Kamuoyu şahit olsun ki;
Sizi anladım ben.
Ama,
Siz beni anladınız mı? Sizden özür bekleyen kitlelerin farkında mısınız?
Vereceğiniz cevap benden çok daha genç olan birisine vereceğim değeri belirleyebilir!
Hakkınızda yanlış düşünüp düşünmediğimi sorgulamaya başlayabilirim.
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#48
(22-07-2015, 23:43)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Blogunuz yine sürsün, notlarınızı almaya devam edin.
Ancak yazdıklarınızı bu platrofmda paylaşmazsanız oyuna gelmiş olursunuz.
Sindirilmiş olursunuz.

Kısa bir cevap hakkı kullanayım.

Öncelikle Erşan beye ve size teşekkür ederim.

Burada yazmayı bırakmamın sebebi sinmek değil, samimi söyleyebilirim. Daha steril bir nedenim var: Sakin bir ortamda ve bir mantık akışına göre yazmayı istemek.

Bu forumda ise bunun şartları uzun süredir ortadan kalktı. Çünkü herhangi bir fikrin ne kahvehane mizahı içinde ne akademik ciddiyette tartışılma imkanı kalmadı.

Yazılan her görüş sistematik olarak sulandırılıyor ve dejenere ediliyor. Kavga çıkıyor. Birçok insan da satranca yöneltebileceği enerjisini bu sakillik içinde tüketiyor ve bu hal zamanla bir porno efektine dönüşüyor. İnsanlar buraya fikir görmek için değil, kim kime ne laf sokmuş onu görmek için giriyorlar. Bu iyi değil.

Nitekim ben ekşide yazıyorum ve orada da trolleme oluyor. Ancak onun bir estetiği, mizahı, kalem gücü var. Burada yapılan trolleme ciddi anlamda çok zayıf, edebi gücü yok, mantık örgüsü sıfır, panik halini ve psikiyatrik sıkıntıları çok belli ediyor.

O sebeple ürktüğüm için falan değil tam tersine çok ferah yazayım diye özel bir blog açtım.

Amacım kahve içerken sakince yazdığım konuların sakince okunması. Çünkü bu ülkede satrancı işgal edenler aslında paratoner etkisi yapan bu tür kavgaları çok istiyorlar. En korktukları şey ise sakince yazılacak yazılar.

Türk satrancının diyaliz makinasına bağlı olduğu görüşündeyim. Eğer ciddiye almazsak 1-2 yıla kadar ölecek.

Bugün ülkenin en ciddi oyuncuları Sırbistan'da İspanya'da ceplerinden vererek zor maddi şartlar altında ayakta durmaya çalışıyorlar. Ülkede ne bir profesyonel için ne de 1400'lük bir amatör için aylardır turnuva yok. Ve TSF herkesle alay ederek Etkinlik Takviminde Katar’da yapılan turnuvaları haber veriyor.

Bizim bordo bereliler geçen hafta Katar'a girip bayrağı göndere çekmediyse Smile orada Emir Hamad bin Halife Es-Sani'nin düzenlettiği bir turnuva nasıl bir Türkiye Satranç Federasyonu Etkinliği oluyor gerçekten mizah ötesi.

Diğer yandan bloga yazmak çok emek isteyen ve kısmen çok yorucu bir iş.

Mesela bu akşam dünyanın en zengin sporcularını yazdım ve satranç ustaları ile gelirlerini kıyaslamayı denedim.

Yazımın başlığı "Kramnik ve Nadal Çin Lokantasına Gitseler, Hesabı Kim Öder". Birazdan gireceğim. Hazırlarken birçok yerli ve yabancı kaynak okudum, derledim. Sizce bu emeği buraya döksem, dejenere edilmesi en fazla kaç dakikayı alırdı?

Kısacası –sanırım- yaptığım doğru. Kahve içmeyi ve kahve içerken sakince yazmayı seviyorum. Böyle yazarsam, böyle okunacağını zannediyorum.

Bir fikri olan ve iyiniyeti olan herkesi misafirliğe beklerim.

(Bu vesile ile Türkiye Yaş Grupları Şampiyonluğunda derece alan veya almayan her satrançsever çocuğumuzu tebrik ederim).

https://mojoschesscafe.wordpress.com
Ara
Cevapla
#49
Böyle hissettiğinizi bilmiyordum, açıkçası mutlu oldum Mojo Jojo. Smile
Siz bloga devam edin, kaleminize sağlık. Keyifle okuyorum.
İzniniz olacaksa ben burada yeni başlık açarak paylaşırım.

@ Aşkın Taşan:
Kişisel saldırıya devam edin, yakışıyor.
Size iyi bir haberim var: Kulüpler Şampiyonasında olacağımdan dolayı bir hafta forumda yokum.
İstediğiniz gibi sallayabilir, arkamdan atıp tutabilirsiniz. Alıntılar falan yapın, işaretleyin, yorum ekleyin.
Bu arada bana ettiğiniz hakaretleri unutmadım ve unutmayacağım, biliniz ki dönüşüm muhteşem olacak! Big Grin
Ara
Cevapla
#50
Yorum bekliyorum...

sadece yorumlar, fikirler, deneyimler.
Ara
Cevapla
#51
Yakup Hocam bu konudaki düşüncelerinizin özünde şu başlıklar incelenmelidir.,

(19-07-2015, 09:42)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Yarışmaya katılan kesimi, kabaca 3 grupta toplayabiliriz.

İlk grup, Milli takım ve (veya) Milli takım havuzuna girerek, kendilerini satrançta daha ileriye götürecek, çalışma ortamlarına ve turnuvalara katılma hakkını elde etme amacında olanlar.

ikinci grup, bu gruba yakın istekleri olan fakat bunlar gerçekleşmese de yarışmaya gitme ve tecrübe kazanma veya tatil-satrancı yaşama hevesinde olanlar.

üçüncü grup, bu ikisinin karışımı veya daha başka nedenleri olanlar.

Turnuva şekline baktığımızda; Şu anki yaş grupları yarışma sistemi, sadece, ilk grup için yararlı bir sistem değildir, tam tersi diğer iki grup için faydalıdır.
...
Daha genelini düşünelim: Birinci gruptaki yarışmacıların, o kadar çaba ve emekle girmeye çalıştıkları Milli takım ve Havuzu kendilerine ne derece faydalıdır?

Fakat havuz ne kadar faydalıdır?
...

Saygılarımla

Bu ifadelerinizden yukarıda gruplamasını yaptığınız 3 grup için de yaş grupları yarışmalarının faydalı olabileceği kanaatine varmışsınız.

Bu saptamam doğru mudur?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#52
üçüncü grup, bu ikisinin karışımı veya daha başka nedenleri olanlar.

"üçüncü grup, daha başka nedenleri olanlar" şeklinde yazmam tam olarak anlatmak istediğimi sağlıyor.

Haklısınız , eski yazı asıl anlatmak istediğimle çelişebiliyor.

selamlar. .
Ara
Cevapla
#53
O zaman üç grupta da ortak hedefleri şöyle sıralayabilir miyiz?
1- Ulusal takım kampları en uzak hedef olmakla birlikte özellikle 1 ve 2. grupların hedefi olabilir.
2- Sportif satranç ağırlıklı eğitimi alan yarışmacılar yine ilk iki grupta ağırlıklı olarak belirginleşmiştir.

Ama asıl tartışılması gereken ise ;

"Birinci gruptaki yarışmacıların, o kadar çaba ve emekle girmeye çalıştıkları Milli takım ve Havuzu kendilerine ne derece faydalıdır?

Fakat havuz ne kadar faydalıdır?"

Ben son olarak şunu da anlamak istiyorum:

Havuz derken sistem olarak mı havuz faydalı- faydasız,
Yoksa,
Havuzdaki şu anki uygulamalar mı faydalı ya da faydasız.

Çünkü eleştirilerden bazıları havuz uygulamasının toptan kaldırılması amacına yöneliktir. Bunun yerine alternatif getirirler ise tartışma daha yararlı olacaktır.

Bir kısım eletiriler de havuzdaki çalışma sistemlerine yöneliktir ki,
Bunun da ayrı olarak tartışılması gerekir.

Yakup hocam,
Fikirlerimizi sanırım bu belirlenen açılardan ortaya koymak gerekir.

SELAMLAR.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#54
Seçme için bu şekil bir turnuva sistemi uygun bir sistem değil.

Havuz gereklidir ama gerekli özenden yoksundur. söylediğiniz gibi yerine başka sistemde konulabilir, önemli olan özenli olmaktır.
Ara
Cevapla
#55
(25-07-2015, 19:57)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Seçme için bu şekil bir turnuva sistemi uygun bir sistem değil.

Havuz gereklidir ama gerekli özenden yoksundur.

Söyledikleriniz önemlidir.

Ben iki defa milli takım kamplarında yer aldım.
İzmir ve Kapadokya kampları.
2001-2002 yıllarında...
Kamp yöneticisi,denetleyicisi ve spor uzmanı olarak.
Kampın planlanan program dahilinde her dakikasından sorumlu idim.

İZMİR FOÇA'DA V.SPASOV grubunun da çalışmasını gördüm, NEVŞEHİR KAPADOKYA'DA değerli dostum Sarhan GULİEV'İ de...

Teknik ve uygulama açısından her hangi bir kıyaslama yapmayacağım.

Ama katkısı olursa gördüklerimi paylaşabilirim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#56
Bahsedilen kamplarda bulundum,hatta bugüne kadarki kampların %90 veya daha fazlasında bulundum.

Aksaklıkların giderilmesi, kampların daha işlevli hale getirilmesi konusunda verdiğimiz mücadeleyi buradan kimse bilemez.

Havuz ise genel anlamda; ' şu anki haliyle yetersiz olan kamplardan' ibaret olmamalı, konusunda verdiğimiz mücadele daha ayrı bir konudur.

Belirttiğim gibi niyet meselesidir, istenirse yapılır.

selamlar.
Ara
Cevapla
#57
Planlama aşamasından başlamak üzere bence yeniden ele alınmalıdır.
Ayrıca kampa katılma hakkı elde eden sporcuların bence Ulusal takım kamplarına hazırlık aşamasından geçmesi de gereklidir.

Bunu Ankara da Teoman ULUCAN çok yerinde bir uygulama ile başlatmış.
Çok sevindim ce kendisini kutladım.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#58
(27-07-2015, 12:45)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Planlama aşamasından başlamak üzere bence yeniden ele alınmalıdır.
Ayrıca kampa katılma hakkı elde eden sporcuların bence Ulusal takım kamplarına hazırlık aşamasından geçmesi de gereklidir.

Güzel yazmışsınız.
Satrançla ilgili olumlu bir düşünce var yazınızda.


Niyet olsun yapılır fakat mutfaktan gelenlerin niyeti yok!

Daha ne kadar tekrar etmeliyim.
Ara
Cevapla
#59
Hocam içinde olmanız yeterlidir sizin açınızdan.

Ülkede bana kaç tane Yakup BAYRAM sayabilirsiniz?
Belki daha uygun alan, belki daha uygun şartlar?
...
Ne dersiniz?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#60
Üniversite yıllarımda altyapı milli takım havuzunu üniversitemizde misafir ettiğimizde çok "trajikomik" bir sahneyle karşılaşmıştım. İyi file kötü at konusu kapsamında belirli bir konum dizilerek sporculardan bu konumu oynamaları istenildiğinde, konunun iyi file kötü at olduğunun kendilerine birkaç kez belirtilmesine rağmen masaların yarısından çoğunda ilk hamlede iyi fil ile kötü at alınmıştı! O gün, altyapı milli takım havuzunun daraltılması gerektiğini düşünmüştüm.

Açılış tuzakları ezberletilerek küçük yaş gruplarında havuza girmesi sağlanan çocuklara hepimiz şahit oluyoruz. Gerçekten bu sistemin revize edilmesi, en azından geliştirilmesi lazım.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 12 Ziyaretçi