Özlediğimiz bir tablo.
#41
Artık her konuya girmiyorum.
En azından sizi yakalayana kadar.
...
Bazı insanların beni görmek istedikleri tabloyu çizme gayretlerinden dolayı böyle algı oluşabiliyor. Elbette söz hakkı doğar.

TSF çatısı altında görev yapmam bu algının oluşmasına da yardımcı oluyor. Kurul başkanlığı sadece görev alanımla sınırlıdır. Evet fahri çalışıyorum, çünkü ben kabul ettim. Süremin sonuna kadar da sadık kalacağım.

Yanlış olduğunu bildiğim şeyleri savunamam. Ama çok açık ve topyekun bilinçli saldırılar da yok değil hani...
Kuru ile yaş meselesidir.
İçinde emek olan her türlü etkinliği, çabayı ve çalışan insanları elbette savunurum.
Eleştirel ifadeler TSF çatısı altında ve kurumu hedef aldığında elbette savunurum.
Susamam!
TSF çatısı altındaki çalışmalarda hatasızlık vardır demedim ki...Görevini yapmaya çalışan erdemli insanlar hedef alınıyor.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak geneli içeren eleştiriler karşısında elbette yazarım.

KAST EDİLEN OLAYI VE KİŞİLERİ AYIKLASINLAR O ZAMAN...

Art niyetli hatalar olmadıkça da savunacağım elbette. Ama yanlışı değil!
Olması gereken konusundaki düşüncemi de belirterek.

Bilinçli hataları muhataplarıyla yazışırım. Görüşürüm.
Geçmişte burada gündemde en önde yer işgal eden konularda görüş belirtmemiştim.
Bu sustuğum anlamında değildi.
Konunun birinci ve ikinci derecedeki muhataplarıyla temas halindeydim.
Yazmadığım için bilinmez.

Gerçekten bazen öyle suçlamalar var ki, içinde kalıveriyorsunuz hiç hak etmeden. "Görmedim ve duymadım" ı oynamak mı gerekli?
Siz öyle mi yapardınız?

Oysa suçlamalar muhatabını ilgilendirmeli ve burada açıklanmalıdır.
O zaman burası ÖSF olur. Suçlama serbest ama muhatabı belli değil... Öyle şey olmaz, olmamalıdır!
İnsanlara elbette cevap hakkı doğar.
Selam ve saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#42
Sonuçta, kendi şahsi görüşüm: Yapılan yetersiz faaliyetler ve alınmayan önlemler sayesinde, bu tablonun gelişemeyeceği ortadadır.
Ara
Cevapla
#43
http://satranchaber.com.tr/2015/08/05/ca...el-bilgin/
Ara
Cevapla
#44
Öncelikle şunu belirteyim konu altına yazılan girdileri okumadım. sadece özlediğimiz tablodaki başarı(!) hakkında bir şeyler karalamak istiyorum...

Şimdi katılan oyuncuları bir değerlendirelim. İki tane devşirme oyuncu. bu oyuncuların altyapısına Tsf'in katkısı koca bir SIFIR. Biraz Atalık'ı kenara bırakacak olursak bu ikilinin Türk satrancına oyuncu ve ya antrenör olarak ne katkıları var meçhul.

Betül ve Kübra evet bizden oyuncular ama uzunca bir süredir gelişimleri neredeyse SIFIR. Tsf'nin tatil niyetine gönderdiği turnuvalarda eğleniyorlar bir süredir.

Bunların yanında bir de Zehra Topel var ki adam yokluğunda davet edilmiş izlenimi yaratıyor sadece. Performansı ve elosu her şeyi anlatıyor zaten.

Şimdi bunun neresi özlediğimiz tablo?

Bir tane yeni gelişen kuvvetlenen genç bir oyuncumuz var mı?

Ya da devşirmeleri saymazsak bir tane dünya ilk yüzünde oyuncumuz var mı?

Peki Aşkın bey siz bu tablonun nesinden gurur duyuyorsunuz? nesini özlüyorsunuz?
Efe Kerem UZUNOĞLU
iletişim: [email protected]
Ara
Cevapla
#45
Sayın Efekeremu

"Tsf'nin tatil niyetine gönderdiği turnuvalarda eğleniyorlar bir süredir.

Bunların yanında bir de Zehra Topel var ki adam yokluğunda davet edilmiş izlenimi yaratıyor sadece."

Bu yazdıklarınıza katılmıyorum, emeklerine ve çabalarına her zaman saygı duyduğum oyuncularımızdır. Onların bir çok kez antrenörlüğünü yaptım, bugüne kadar ciddiyetsiz hiç bir turnuva oyunu oynadıklarını görmedim.

sizinde yazdığınız gibi "Bir tane yeni gelişen kuvvetlenen genç bir oyuncumuz var mı? "
Benim sürekli olarak bahsettiğim sorun budur ; TSF nin özellikle alt yapıya ve sonrasında milli oyuncularımıza bir plan, program dahilinde yatırım yapmamasıdır. .


Selamlar.
Ara
Cevapla
#46
Sayın Miyazaki

Benim kastettiğim tabi ki turnuvaya gitmeleri değil de daha çok turnuvaya gitmeden önce hazırlanmamaları, kendilerine gösterilen özenin kıymetini bilmedikleri hale bu kadar çok turnuvaya götürülmeleridir. sözü uzatmadan bir link paylaşıp uzaklaşıyorum...

https://ratings.fide.com/individual_calc...-05-01&t=0
Efe Kerem UZUNOĞLU
iletişim: [email protected]
Ara
Cevapla
#47
Kübra,Betül,Zehra,Barış Esen, Mustafa Yılmaz,Kıvanç Haznedaroğlu,.....,................,

Bu kişiler hayat mücadelesinde para kazanmak zorundalar.

Bu seçkin oyuncuların satranç çalışabilmesi için desteğe ihtiyaçları var.

Rakiplerinin günde 6-8 saat satranç çalıştıklarını unutmayalım.

Haftanın 4-5 gününü okullarda harcayan Barış Esen'den daha fazla ne bekleyebiliriz ki ...

Verin bakalım adam başı 4-5 bin TL aylık para, ya da sponsor bulmalarına yardımcı olun, sonra seçtiğiniz antrenörlerle çalıştırın , gönderin turnuvalara , sonrasında o tablo ortaya çıkarsa hesap sorarsınız.

Aslında şu tablo daha ilginç:
2014 yılı 10 aylık Genel yönetim ve büro giderleri...766.415 TL
Bu rakam 2015 yılı için tahminen 900.000 Tl olacakmış.
Yaptıkları işleri göz önüne alınca bunun % 1 i yeterlidir. (Bir de şu büro giderleri neden yönetim giderleri ile yan yana bunu çözebilene helal olsun)

Bütün sorun satrançtan anlamayan daha doğrusu satranç umurunda olmayan yönetim anlayışından kaynaklanıyor.
inanın bana içlerinden geldim , gitmelerini ya da kafa yapılarını değiştirmelerini beklemekten başka çare yok.

Son Yıldızlar şampiyonasındaki bayan oyuncu sayılarına baksınlar sonra belki "500.000 lisanslı oyuncu sayımız var" demeye utanırlar.

Selamlar.
Ara
Cevapla
#48
(05-08-2015, 22:35)efekeremu Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Miyazaki

Benim kastettiğim tabi ki turnuvaya gitmeleri değil de daha çok turnuvaya gitmeden önce hazırlanmamaları, kendilerine gösterilen özenin kıymetini bilmedikleri hale bu kadar çok turnuvaya götürülmeleridir. sözü uzatmadan bir link paylaşıp uzaklaşıyorum...

https://ratings.fide.com/individual_calc...-05-01&t=0

Merhaba Efe Kerem,
Sorun kişilerde değil sistemlerdedir. Sistemleri kuracak, sürdürecek, dahası sistemin kendisini de performansları yönünden sorgulayacak olan da federasyonlardır. Sorun alt yapıda değil artık yapının tamamındadır ..
Kulüpler, antrenörler alt yapıdan yetenekli, başarılı olmaya aday çocukları bulup yetiştirir, federasyonumuz da bu noktada devreye girip yetişmiş, yetişmeye devam eden sporcuları alır, olanaklarla, antrenörlerle, maddi desteklerle daha üst seviyelere çıkarır. Bir anlamda bayrak yarışı gibi ..
Geçim kaygısından okulda öğretmenlik yaparken, eğitim merkezinde onlarca çocuğun eğitimi için mücadele ederken kendine zaman ayıramamak maalesef gerileme nedenidir.
Alexsandra Kosteniuk'un bir röportajında okumuştum, Kadınlar Dünya Şampiyonasına hazırlanırken o zamanlar 2-3 yaşlarında olan kızını sırf satranç çalışabilmek için tam zamanlı bir dadıya verdiğini, çocuğundan ve ailesinden ayrı kalan tüm zamanını da şampiyonaya hazırlık ile geçirdiğini anlatıyordu.
[font=Trebuchet MS]ZESDER Balıkesir Zekâ ve Zihin Sporları Kulübü[/font]
Cevapla
#49
Naci Bey

Anlatmak istediğimin kısa özetini vermişsiniz, teşekkür ederim.
Ara
Cevapla
#50
(05-08-2015, 20:33)efekeremu Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Öncelikle şunu belirteyim konu altına yazılan girdileri okumadım. sadece özlediğimiz tablodaki başarı(!) hakkında bir şeyler karalamak istiyorum...

[color=#0000CD]Sayın arkadaşım,
Okumadım ama bir şeyler karalıyayım demişsiniz.
Bu bana enteresan geldi.

Ben de hepsini okudum.
Ve bir şey söyledim.

Demişim ki;
[/color]
""A Milli Takım Kadın Kampımız, 04-10 Temmuz 2015 tarihleri arasında İstanbul Marma Otel'de gerçekleşiyor. GM Adrian Mihalcishin'in antrenörlüğünde gerçekleşen kamp çalışmasında sporcularımız WGM Ekaterina Atalık, WGM Betül Cemre Yıldız, WGM Kübra Öztürk, WIM Khayala Isgandarova ve WIM Zehra Topel yer alıyor."
Özlenen bir tablodur.
Heyecanlandım.
Bu başarı öyküsünün bir fotoğrafıdır.
İçtenlikle yolları açık olsun dileklerimi iletirim."

[color=#0000CD]Özlenen, heyecan, başarı ve bir dilek...
Özlenen ve başarı kelimeleri alınarak bu gün konunun geldiği yere bakın.
Özellikle de son zamanlarda sağlık sebeplerinden hiç yazamadım...
...

Deniyor ki;
[/color]

"Şimdi katılan oyuncuları bir değerlendirelim. İki tane devşirme oyuncu. bu oyuncuların altyapısına Tsf'in katkısı koca bir SIFIR. Biraz Atalık'ı kenara bırakacak olursak bu ikilinin Türk satrancına oyuncu ve ya antrenör olarak ne katkıları var meçhul."

Betül ve Kübra evet bizden oyuncular ama uzunca bir süredir gelişimleri neredeyse SIFIR. Tsf'nin tatil niyetine gönderdiği turnuvalarda eğleniyorlar bir süredir.

Bunların yanında bir de Zehra Topel var ki adam yokluğunda davet edilmiş izlenimi yaratıyor sadece. Performansı ve elosu her şeyi anlatıyor zaten.

Şimdi bunun neresi özlediğimiz tablo?

Bir tane yeni gelişen kuvvetlenen genç bir oyuncumuz var mı?

Ya da devşirmeleri saymazsak bir tane dünya ilk yüzünde oyuncumuz var mı?

Peki Aşkın bey siz bu tablonun nesinden gurur duyuyorsunuz? nesini özlüyorsunuz?

[color=#0000CD]Peki anladım?
Sizin anahtar kelimeleriniz de ;
Devşirme,gurur ve başarısızlık...

Ama bu eksik değerlendirme olmuyor mudur?
Eğer devşirme derseniz Rus Satrancının son 170 yıldır ne kadar devşirme olduğunu da söyleyin o zaman.

Sanki sadece ülkemizde devşirme oyuncu ve antrenörler var, değil mi?
Başka ülkelerde yok o zaman...

Bunun doğru olduğunu tartışmıyorum.
Ben sn. BAYRAM'IN feryat sebebini anlıyorum.
Alttan gelmedi ve gelmiyor diyor.

Bunu herkes biliyor.
Sebebini ayrı bir kutuda inceleyip yazdım. Ne yazık ki bir çok kişi tarafından ilgisizce bulundu.
Tabi siz de okumadınız bu durumda...

Bir ANAND tamamen kendi ülke ülkesinin öz ürünü müdür?
Yoksa E. VASYUKOV tarafından keşfedilip, başka ekol etkisinde mi yetişmiştir?

Bir M. CARLSEN Norveç ekolü ürünü müdür?
Yoksa son şeklini G. KASPAROV mu vermiştir?

S.S.C.B. dağıldıktan sonra devşirmeler önce kendi ülkelerine sonra da başka ülkelere yerleşmemişler midir?
Vatandaşlık değiştirmemişler midir?

Bunları da tartışmak gerekmez midir?

Devşirmelik bize özgü müdür?

Kaldı ki madem, satrancı Türkler bulmuştur ...
...

SAYIN ARKADAŞIM,
BEN BU SAYFANIN BAŞINDAKİ FOTODA BİR UMUT IŞIĞI GÖRDÜM.
ÖZELLİKLE DE BETÜL VE KÜBRA'DA...
TABİ ONLARIN DÜŞÜNCELERİNİ BİLEMEM VE ONLAR ADINA DA KONUŞAMAM.

BENİM BU SAYFADAKİ ÇARPITILAN VE YANLIŞ ANLAŞILAN ANA DÜŞÜNCEM ŞU İDİ;


Özlenen, heyecan, başarı ve bir dilek...

Özlenen,
Çünkü orada bir byn.ATALIK var!
Heyecan,
Özellikle Kübra,Betül ve Hatice'ye artı motivasyon kazandıracaktır diye düşünmüşüm. Gelecek için çok olumlu temel teşkil edebilir.
Ve bir dilek,
Her ne kadar içtenlikle yazmış olsam da ortak olmasını düşündüğüm bir dilek di.

Sadece o kadar...

Dikkat edin bunu bir propoganda aracı yaptığımı düşünenler hep aynı eleştiri çizgisinde yazmışlar.
Bir tane de ne başarı ne bir umutlu bir yazı yok.
Başarı dilenen bir yazı çiğnenmeye çalışıldı.
Bu çok açıktır.

Bir yabancı ülke atasözüdür;
"Birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir; birlikte çalışmak başarıdır."

O fotoda her kim olrsa olsun bu ülke adına hazırlanıp emek vereceklerdir.
Bize düşen ise onların oraya geliş sürecini sorgulamak değildir.
En ufak bir başarı dileğinden sonra bu konu ayrıca da tartışılabilirdi.
Ama olmadı.
Ortak refleksleri buna izin vermedi!

Yazarlar bunu kabul edemeyeceklerdir. Benim yine çarpıttığımı ve kirlilik yarattığımı düşüneceklerdir.

Bu onların düşüncesidir engel olamayız değil mi?

Saygı ve selamlarımla...





[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#51
Valla herkese şaşırtıcı gelebilir ama ben de bu tablonun güzel olduğu görüşündeyim, bana göre TSF’nin son zamanlarda yaptığı en doğru iş. Benim tezlerimle de uyumlu.

1) Ben üstyapının her zaman altyapıyı belirlediği görüşündeyim.

Siz ne kadar ana okullarına yatırım da yapsanız, potansiyel yetenek adayınızın önüne bir idol ve hedef noktası koymadıktan sonra onu ilerletemezsiniz.

2) Üstyapıyı tamamen ilgisiz, desteksiz ve motivasyonsuz bıraktığınız anda zaten bir meslek olmayan (ve ana babaların kafasında hobiden öteye gitmeyen) bu spor için, çocuğunu yönlendirme gerekçesi bırakmamış olursunuz.

Bir velinin çocuğunu veya bir çocuğun ana babasını satrançta ilerlemek için dürtmesini sağlayacak bir etkiye ihtiyacınız vardır. Türk tenisinde bu Marsel İlhan’dır. Oğluna tenis dersi aldırıp onu profesyonel yapmayı düşünen baba, Marsel’in bu işten iyi para kazanıp kazanmadığına bakar. Acı ama gerçek.

Satrançta da tepe noktada çocuklara ve velilere sunacağınız modeller ve idoller olması gerekir.

Bu anlamda örneğin Betül Cemre Yıldız’ın (kendisi ile tanışıklığım yoktur) başarı hikayesini insanları bıktırana kadar bu ülkedeki herkese anlatmak lazım. Çok genç yaşta büyükusta olmuş, çok ciddi bir meslek sahibi, mesleği ile uluslararası alandaki sportif mücadelesini bir arada götürebilen bir idol.

Bundan daha somut, insani ve yararlı ne bulabiliriz bilmiyorum? Valla ihbar etsek, benim bildiğim Hıncal Uluç haftada 1 gün sırf bunun üzerine güzelleme yazar Cool

Ama biz uzun yıllardır bu düzeyde çok zor elde edebildiğimiz yetenekleri yalnız bırakıyoruz. Bu sporcuların üst düzeyde kalabilmesi bir yana, vasat bir turnuvaya gidebilmesi için bile gerekli olan motivasyonu ısrarla vermiyoruz, bununla ilgili hiçbir istikrarlı politika ve strateji yok.

Oysa TSF belli unvan almış oyunculara (örneğin IM’den başlayarak) maddi destek verse, devlet bundan batmaz. Bunun kötüye kullanılmaması için taban ELO şartı (örneğin 2.400’ün altına düşmemek) ve yılda belli adet resmi oyun oynama kriteri getirilebilir.

Hepsi bu kadar.

Sadece bunun yaptığınız anda, iddia ediyorum bu ülkede satranç patlar. 2000 – 2300 aralığına sıkışmış onlarca genç çok ciddi programlarla rekabete başlarlar, bu da oyun adedine ve kalitesine yansır.

Naci bey ve Yakup bey yazmış, üst düzey bir oyuncunun tam odaklı ve günde 8 saat çalışma mecburiyeti vardır diye, çok doğru. Ama bunu yapabilmek için oyuncunun doğalgazı nasıl ödeyeceğini düşünmemesi gibi basit bir ön şart var.

Ayrıca çok maç yapabilmesi (bu ülkede çok ciddi bir turnuva açığı var bu da ayrı konu) ve rekabet edebilmesi lazım. Bu yüzden tekrar yazayım, üst düzeydeki 6 oyuncuya verilen destek ve motivasyon lokomotif etkisi görecektir ve alta yansıyacaktır. Şununla da desteklenmeli:

a) Yukarıda yazdığım gibi belli unvana sahip oyunculara devlet desteği sağlanmalı ve monitör edilmeli.

b) Üst düzey oyuncuların döner turnuva oynaması sağlanmalı.

Döner turnuva (rakibe dönük) ciddi hazırlık gerektirdiğinden oyuncuya büyük gelişme sağlar. TSF, Wijk An Zee modeli gibi uluslararası bir döner turnuva oluşturmalı ve sponsorunu bulmalı (tabii bu “balık kavak” ilişkisi ile Smile orantılı ama ben yine de yazayım). Hollandalılar Wijk An Zee’ye her yıl format gereği 3 yerel oyuncu katıyorlar, bir taşla çok kuş, bir kasabayı dünyaya pazarlamaktan, 3 yerel oyuncuyu dünyanın ilk onundaki adamlarla oynatmaya kadar bir çok fayda.

c) Mutlaka Betül, Mustafa, Emre gibi oyuncuların basında rol model olarak anlatılması sağlanmalıdır.

Türkiye bayan atletizmi (üstelik rezalet yönetilen) Süreyya Ayhan ile bir dönem patlamıştı. Kaldı ki özellikle Ekaterina ve Betül, çok ciddi bir yatırım yapılsa dünya şampiyonu olabilecek oyuncular, hiç şaka değil.

d) Türkiye birincilikleri döner turnuva olmalı. Büyükustalar açık davetli olmalı, bu döner turnuvada oynamak için de bir seçme turnuvası yapılmalı. Bu nitelikteki bir Türkiye Birinciliği çok ciddi ödül içermeli ve cazip olmalı. Ayrıca Burdur, Konya, Kocaeli gibi yerlerde değil, medyanın merkezinde İstanbul’da yapılmalı.

e) Dünyada olduğu gibi Türk satrancında da yeni bir algıya ihtiyacı var. Bilardo pis kahve köşelerinde oynanan bir oyundu, şimdi Eurosport’ta canlı yayın alıyor.

Satrancın dünyada da Türkiye’de artık bir beyaz yalana ihtiyaç var:

“Satranç çok zeki insanların oyunudur” veya “Betül Türkiye’nin en zeki kızıdır, Çin’in en zeki kızı Yifan’ı böyle yendi” veya “Mustafa 7.5 milyarlık dünyada en zeki 300 adamın içine girdi” demek; bunu medyada satmak lazım.

İnsanlara böyle bir satış yapmadığınız sürece gelir ve kanal bulamazsınız. Bunu her spor yapıyor, koca dünyada badminton’ı veya curling’i spor sananlar var ve hepsinin bütçesi satrançtan büyük.

Sonuç olarak, başta Ekaterina yanlışından dönülmesi, sonrasında bu ülkenin en iyi düzeydeki 5 oyuncusunun bir araya getirilmesi doğrudur.

Yukarıya yapılan yatırım aşağıya yansır. Yapılan işi bugünkü yönetime çok yakıştıramamakla birlikte Smile doğru ve güzel buluyorum.
Ara
Cevapla
#52
(07-08-2015, 15:24)Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Türkiye bayan atletizmi (üstelik rezalet yönetilen) Süreyya Ayhan ile bir dönem patlamıştı. Kaldı ki özellikle Ekaterina ve Betül, çok ciddi bir yatırım yapılsa dünya şampiyonu olabilecek oyuncular, hiç şaka değil.

[color=#0000CD]Bu tespitin altında ciddi bir gerçek vardır.
Yazarının söylediği gibi şaka da değildir.

Benim istediğim bu insanların sadece daha üst seviyelere ulaşırken sadece bu yolda endişe duymasıdır.

Hayatlarında duyacakları tek endişenin satranç geleceklerinin kendi hedeflerine ulaşmaları yönündeki sportif engellerin ortadan kaldırmalarına yönelik şartlarının geliştirilmesi; antrenman şart ve şanslarını geliştirmeleri ve kendi açacakları yoldan yenilere el uzatmalarıdır.

Ben bunu istiyorum. Elbette hayat mücadelesinde onlar da başka endişelere sahip olacaklardır.
Bir Bayan Dünya Şampiyonunun kalıcı bir bakıcı bulması çözüm müdür?
Hazırlık süresi öyle 10 -15 gün değil ki...
O zaman da çocuğunuzla ilgili başka bir bedel ödersiniz hayatınızda.

Ülkemize dönersek bunun için de sistemin kurulması gereğini söylüyorum.

Hasbelkader bir yönetim anlayışına mahkum kalmamalıdırlar.

İstikrarsız, ne kadar süreceği belli olmayan sponsor gelirleri onların geleceğinde endişe yaratmamalıdır.

Hak ettikleri parasal maddi güçleri sporculuk ve antrenörlük yaşamlarında süreklilik arz etmelidir.

Bu, devletçe düzenlenmeli ve kalıcı olmalıdır.
[size=medium]
Ya da GENEL KURULDA bütçe taslaklarında bu pay belirtilmeli ve onay görmelidir.[/size]

Federasyonların ödeyeceği nakit, ancak dönemliktir ve ücrettir.
Maaş değil!
Federasyonda maaşla çalışanlar maaşlarını devletten alırlar, federasyondan değil.

Oysa aktif sporcuların ve antrenörlerin her sene ya da dönem sonunda sözleşme yenileme endişesi taşımamaları gerekir.

Bu sistemi nasıl kurarsınız?
Ülkemizde böyle bir sistem başka spor dallarında var mıdır?

Takımların bünyesindeki sosyal ve ekonomik geleceğin bir garantisi var mıdır?
Kısa dönemli transfer, reklam ve canlı yayın gelirleri bir yere kadardır.
Ya ötesi ?
...

Önemli olan sporculara-antrenörlere kalıcı bir ödenek(maaş) oluşturmaktır. Emeklilik dönemlerinde de devam eden sistemleri olmalıdır.

Önemli olan kulüplere ve satranç merkezlerine yeterli olanak sunmaktır.

Ülkemizde bu hangi dönem ve hangi zihniyet ile oluşabilir?

Dünyada bunun örnekleri var mıdır?

Örneğin hangi Dünya veya Olimpiyat Şampiyonları bu ya da buna benzer şekilde devletlerinin korumasına girmişlerdir?
Ya da başka bir şekilde değerlendirilmişlerdir?

KARPOV devletinden maaş ya da başka bir isim altında sosyal bir garanti almakta mıdır?
Ya da bunu gerektirmeyen bir devlet sistemi mi vardır?
FİSCHER ne yapmıştır?
Henry KISSINGER ona verdiği sözü tutmuş mudur?
...

Bizim ustalarımız için sistem ne olmalıdır?

Sadece aktif sporculuklarında parlayıp sönen bir kaç turnuva birincilik ödülü ya da başka sportif başarılara mı mahkum kalacaklardır?
Federasyonların yönetim anlayışlarının değişmesini mi beklemek çözümdür?
Ya da yönetimlerin değişmesini mi?

Kalıcı çözüm sunun.
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#53
(05-08-2015, 20:33)efekeremu Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bunların yanında bir de Zehra Topel var ki adam yokluğunda davet edilmiş izlenimi yaratıyor sadece. Performansı ve elosu her şeyi anlatıyor zaten.

Şimdi bunun neresi özlediğimiz tablo?
Bir milli sporcu üniversite yıllarında (en parlak yıllarında) üniversite eğitimi için bir milli görevden affını istediğinde "ücretsiz izin" ile cezalandırılıp yıllarca milli takıma alınmıyorsa, tabii ki o zamana kadar yükselişte olan performansı duraklamaya ve hatta gerilemeye başlayabilir.

Özlenen tablo da tam olarak bununla ilgili. Bana göre özlenen tablo, politik sebeplerle milli takıma alınmayan ve üniversite eğitimi sebebiyle turnuvadan affını isteyen sporcuya ücretsiz izin veren "kötü" mentalitenin devam etmemesidir.
Ara
Cevapla
#54
(07-08-2015, 21:31)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bir milli sporcu üniversite yıllarında (en parlak yıllarında) üniversite eğitimi için bir milli görevden affını istediğinde "ücretsiz izin" ile cezalandırılıp yıllarca milli takıma alınmıyorsa, tabii ki o zamana kadar yükselişte olan performansı duraklamaya ve hatta gerilemeye başlayabilir.

Özlenen tablo da tam olarak bununla ilgili. Bana göre özlenen tablo, politik sebeplerle milli takıma alınmayan ve üniversite eğitimi sebebiyle turnuvadan affını isteyen sporcuya ücretsiz izin veren "kötü" mentalitenin devam etmemesidir.

[color=#0000CD]Sayın 'Attorney at Law',
Bakın ben bunu bilmiyordum.
Teşekkür ederim.

Ancak özlenen tablo dan kastım, byn ATALIK ile ilgiliydi.
Sanırım ben tam anlatamamış ya da başlığı yanlış seçmiş olabilirim.
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#55
(08-08-2015, 13:05)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [color=#0000CD]Sayın 'Attorney at Law',
Bakın ben bunu bilmiyordum.
Teşekkür ederim.
[/color]

Aşkın Bey, 9 Temmuz 2015 tarih ve 16:49 saatli özel mesajda 3. maddede yazmıştım ama insan unutabiliyor demek ki.

O zaman, okumanıza rağmen yeni gelişmeler üzerine yeni bir yorum yapmadığınız konuyu da size hatırlatayım: http://forum.satranc.biz/showthread.php?...2#pid20512 İsteğiniz üzerine gerek mail yoluyla, gerekse posta yolu ile ıslak imzalı haliyle federasyona gönderildi. Şikayet dilekçesi üzerine bakalım harekete geçilecek mi?
Ara
Cevapla
#56
(08-08-2015, 15:10)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İsteğiniz üzerine[/b] gerek mail yoluyla, gerekse posta yolu ile ıslak imzalı haliyle federasyona gönderildi. Şikayet dilekçesi üzerine bakalım harekete geçilecek mi?

[color=#0000CD]Bu konudaki duyarlılığınız ve girişiminiz için teşekkür ederim.
Demek ki bireysel olarak da girişimde bulunulabilirmiş.
Hem de kimseye danışmadan, o an ki kararınızla...

Ben bu düşüncelerle tek başıma girişimde bulunmuştum.

Umarım yapılması gerekenler hukuksal çerçevede yapılır.
Selamlar.
[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#57
İstemeyerek de olsa "Özlediğimiz bir tablo"başlığı altında farklı konuları görüşmeye başladık.Hem Toplumun olayları daha iyi anlaması, hem de "sürekli Piramidin tepesi konuşulur"izlenimi yaratmamak için farklı konuları yeni başlıklar altında veya ait oldukları başlık içinde konuşmak gerektiğini hatırlatmak istiyorum.Örneğin "Sporda veya Satrançda Şike neden oluyor?"şeklinde yeni bir başlık açabiliriz.Özlediğimiz tablo konusu yeterince görüşülmüştür.Özlemlerin derinleşmesini önleyecek yeni bir öneri gelirse bunu da dinleriz.Kavgaları teşvik etmek veya dargınlıkları körüklemek hiçbirimiz için kar sağlamaz.Federasyon ile sporcu arasında,Federasyon ile çeşitli görevleri olan bireyler arasında ne kadar sorun varsa hepsinin çözümü için çaba gösterilmelidir.Eleştiri uygun uslüp içinde mutlaka olmalıdır.Susmak çözüm değildir.Sessiz kalanlar Satrancın dostu değildir.Hakarete benzeyen yöntemlere aynı şekilde misillemede bulunmak bize zarar verir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#58
Ateş Bey,
Aklıselime davet yazınızın içinden hem genel, hem de payıma düşen mesajı aldım.
Haklısınız.
Teşekkür ederim.

Selamlarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi