(05-09-2015, 19:38)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Antrenörün 2006 da neden böyle bir karar aldığını ve 4 masada birden beraberlik yapıldığını biz de bilmiyoruz.Bu kararını muhtemelen o günkü Başkanın bilgisi dışında almıştır.Ayrıntıları bilmediğimiz için bu eski olay hakkında yorum yapmayacağız.Ancak 2006 da 1 yıl hak mahrumiyeti almış bir antrenör bugün yeniden görevlendirilmişse bu durum haliyle deneyimli arkadaşlarımızın dikkatini çeker.Merak edip soracaklardır.Buna karşılık da "Dünü yaşamak zorunda değiliz.Dün dündür.Bugün farklıdır"denmesi mümkündür.
Bence antrenör konusu üzerinde fazla durmaya gerek yoktur.İsimleri de benim yazılarımda olduğu gibi sık sık kullanmamak yararlıdır.Kim olursa olsun,isimler olabildiğince yıpranmasın!Ama ilkeleri ve yöntemleri tartışalım!Dünya Gençler Birinciliğine hiç kız sporcu gönderilmemesi doğru karar mıdır?Bunu konuşmalıyız.Doğru bir karar olduğunu savunmak mümkündür.Belki de kimse gitmek istememiştir!Bütün ihtimaller düşünülmelidir!
Sn. ÜLKER teşekkür ederim. Düşüncelerinize katılıyorum. İsim bazında
değil, fikren tartışmalıyız, kabul ediyorum.
Ancak bilgilenmem gerekliydi bir fikrimin olması için.
Kız sporcularımızın hem sayısal olarak hem de kalite olarak azlığı (piramidin tepesini tenzih ederek..) maalesef çok acı bir gerçektir. Benim tanıklık yaptığım 2000-2004 yılları içinde o yıllardaki adı 20 YAŞ ALTI ULUSAL TAKIM KAMPI olan kamptaki kız sporcu sayısı erkekler ile neredeyse başa baş idi.
Betül ve Kübra bu günlere ulaşabilen iki bayan sporcumuz. O yıllardan ismini hatırlamadığım başka kız sporcu varsa kendilerinin affına sığınırım. (Emel'i yeni hatırladım, Melodi DİNÇEL i de.) Hatice ve Zehra TOPEL kardeşlerin tercümanlığında yapılan İZMİR Foça kampından sonra sayılarının hızla azaldığını gözlemledim.
Türkiye Yaş Grubu Birinciliklerine sayısal olarak katılım artsa bile bunun ulusal takımlara ve kamplarına yeterli sayıda dönüşü olmuyordu.
Gördüğüm sebeplerden birisi de 2002-2003 döneminde yaz aylarında (sanırım temmuz idi) Mersin uzak diye kendi velilerim kampa göndermediler sporcularımı. Hatta cezalı duruma düşenleri de hatırlıyorum.
Bir başka sebep de yaz tatiline gelmesi ailein programına uymamasıydı.
Bunlar elbette geçerli ve doğru sebepler değildir.
Aile açısından ekonomik sebepler hariç pek kabul edilebilir sebepler olarak gözükmüyorlar.
Son yıllara bakınca da en iyi ELO lu ve UKD li bayanlarımız gerçekten de neredeler?
Ben bu soruya kendi açımdan doğru olduğuna inandığım bir şekilde cevap verdim.
Ancak TSF nin bu konuda üstüne düşeni daha fazlasıyla yapması gerektiği yönündeki görüşlere katılıyorum.
ŞiMDİYE DEĞİN HİÇ DENENMEMİŞ YÖNTEMLER OLDUĞUNU BİLİYORUM.
Bunların çoğu da uygulanabilir gerçeklerdir.
Bütçe ayağını iyi planmalak gerekir.
GELMİYORLARSA BİZ GİTMELİYİZ!
Biz bulmalı, biz desteklemeli ve ortaya çıkararak maddi manevi desteklemeliyiz.
Onca ulusal ustamız var.
Büyük bir kısmı da her açıdan donanımlı ve yeterlidir.
Bölgelerin kendi yağıyla kavrulma konusundaki kendi içindeki çözümleri yetersiz kalabilir.
Bu büyük bir projeyi gerektirir. Yeterli bütçeyi oluşturmak gereklidir.
Bayan takımın alt yapısına ortak dili konuşan Azeri ya da yabancı bir antrenör de gelebilir. Onun altında yerli usta antrenörlerimiz.
Ben şöyle bir öneri tablosu çizmiştim vaktiyle.
Ülkemizin en az 4-5 bölgesinde -SATRANÇ AĞIRLIKLI- yatılı okul. Spor lisesi de olabilir. Merkezde Satranç Akademisi...
Canlı bir örnek sunayım:
1991-1994 yılları arasında Sivas Pamukpınar A nadolu Öğretmen Lisesinde görevliydim. Aynı okulda Güreş Eğitim Merkezi Öğrencileri de yatılı olarak okuyorlardı. Devlet düzenlemesiyle MEB ce hazırlanan özel müfredatı görüyorlardı. Başlarında uzmanlık alanı Güreş olan iki yerli hoca vardı. Ama dönem dönem Rusya dan Rüstem KAZAKOV gibi Dünyanın en iyi güreş hocaları da gelirdi.
Dünya, olimpiyat şampiyonu güreşçimiz ve şimdiki Güreş Federasyonu Başkanı sn. Şeref EROĞLU Sivas Pamukpınar'dan öğrencimdir. Bu planlama sayesinde Dünya çapında başarılı bir sporcu olmuştur. Bu örneği, başarısına inandığım bir örnek olarak sunmamın amacı budur.
Selam ve saygılarımla...
(04-09-2015, 23:39)H Mustafa Demir Nickli Kullanıcıdan Alıntı: rakip bizim oyuncuya berabere teklif ettiği için mi disipline kuruluna gitmiş ve ceza almış?
Sayın DEMİR,
Takımca yapılan bir öneri olmuş. Yönetim ve ulusal takımlar sorumlusunun haberi olmadan yapılmış öneri...
Yine anlamak isterim ki;
Takım antrenörünün karar hakkı olmalı mı?
Yoksa antrenör maçın sonucu için beraberlik teklifini başkan ya da menejere danışması mı gerekiyordu?
Bu durumun bir standartı olmalı mı?
Yoksa antrenörün kariyeri mi nihai durumu tayin eder?
Bana çok ilginç geldi.