25-12-2016, 23:35
Bir araştırmaya göre, insanlar en çok yaptıklarından değil, yapmadıklarından pişmanlık duyuyor, yıllarca belli bir düşünce çizgisini tutturmaya çalışmış biri olarak, bu konudan bahsetmeden 2016 yılına veda etmek , sanırım kendi kendimle çelişmek olurdu, ya da büyük bir pişmanlık...
Meslek hayatımda beni etkileyen ve mesleki kariyerime ve dahası günlük hayatıma yön veren üç sınav oldu. Ne tesadüftür ki, bu üç sınav da bir yabancı (Türk olmayan anlamında söylüyorum) tarafından değerlendirildi. 1.'sinin sonunda , ülkemde ilk defa yazılacak olan(Turizm Meslek Liseleri için) Mesleki İngilizce kitap yazım komisyonuna seçildim, mülakat bir İngiliz tarafından yapıldı ve 2008/2009 yıllarında onun editörlüğünü yaptığı 6 kitap yazdık, Bir başkası, Amerika Birleşik Devletleri tarafından her yıl tüm dünyadan 150 İngilizce Öğretmenine verilen bir burstu. Birleşik Devletler Ankara Büyük elçiliği Eğitim Ataşesi 45 dakikalık bir mülakata tuttu beni, ve 2015 yılında ülkemi temsilen Kaliforniya Devlet Üniversitesinde(CSU) 3 aylık bir eğitim ve gözlem çalışmasına katılarak ülkemi temsil ettim, sonuç bildirgesi panelini yönettim...
Bir diğeri ise, ki bu yazının temelini oluşturuyor. Satranç Hakemliğine başladığımdan beri en büyük arzum Uluslararası Hakem olmak ve ülkemi temsil edebilmekti. Ulusal Hakem olduktan sonra karşıma çıkan ilk fırsat, 2012 yılında FIDE tarafından Ankara'da TSF bünyesinde yapılan FIDE Hakem semineriydi. Seminer, aynı zamanda FIDE Arbiters Comission Başkanı olan Mr. Panagiotis NIKOLOPOULOS ( çoğunuz Takis adıyla biliyorsunuz) tarafından yürütüldü ve yanılmıyorsam 11 kişi İngilizce yapılan sınav sonucunda FIDE sınav normu aldı, ki bunlardan birisi de bendim.
Aynı yıl, İstanbul'da düzenlenen 40. Satranç Olimpiyatında (Dünya Satranç Olimpiyatı diyenler de var, neden bilmiyorum, ben FIDEnin yalancısıyım diyorlar , saygı duyuyorum)da ülkemi temsilen görev alan Ulusal Hakemlerden biriydim. Benim için unutulmayacak bir gurur sebebi ve anısıdır. Takip eden yıllarda , çeşitli ulusal turnuvalarda görev aldım. Türkiye İş Bankası (Süper) Satranç Ligi, Türkiye Satranç Birinci Ligi bunların başlıcalarıdır. Hakem olanlar ya da konuyla yakından ilgilenenler bilirler, Bilmeyenler için anlatıyorum: FIDE Arbiter olmak için 4 norm gerekir. Bu normların 1 tanesi mutlaka sınavdan alınmalıdır (ki 2012 yılında aldım), diğer 3 norm ise, gerekli koşulu sağlayan çeşitli turnuvalardan alınabilir. Bunlardan bir tanesi Olimpiyat idi, çünkü Olimpiyatta hakemlik yapmak, doğrudan doğruya bir norm alma sebebi . Kalan 2 normu ise , diğer Turnuvalardan almam yeterli olacaktı, ve ben de beklemeye başladım. Hemen ertesi yıl, 2013 yılında görev geldi, Denizli'de düzenlenecek olan Süper Ligde görev aldım, Turnuvanın FIDE hakem normu kontenjanı iki idi ( en azından bize öyle söylenmişti ve bir önceki sene katılan neredeyse tüm hakemlere FIDE normu verilmiş olmasının bir önemi yoktu) ve başhakem ve gözlemci norm haklarını farklı iki hakem arkadaşımızdan yana kullandılar, ve bugün de rahatlıkla söyleyebilirim ki kesinlikle sonuna kadar hak ettiler. Bana düşen ise , beklemekti, öyle ya, MHK bana bir şekilde görev veriyordu ve norm alamıyorsam demek ki hazır değildim.
Takip eden yaz, bu sefer Süper Lig Kocaeli'de düzenlendi ve yine görev alarak bu sefer Kocaeli'nin yolunu tuttum. Aklımda tek bir şey vardı: bu konu çok uzadı ve norm alamıyorsam artık bu işi zorlamanın bir anlamı yok, neticede Satranç Hakemliği herhangi bir maddi beklenti ile yapılabilecek bir şey değil ve İngilizce bildiğini/konuşabildiğini düşünen ve bunu çeşitli platformlarda gösterebilmiş biri olarak FIDE hakemi olabilmek ve ülkemi bu sefer satrançta Hakem olarak temsil edebilmek beni bu işi motive eden tek unsurdu. Olmuyorsa da zorlamanın bir anlamı yok diye düşünüyordum. Nihayet 2014te Kocaeli'de gözlemciden aldığım norm ile, devam kararı aldım, neticede FIDE Arbiter olmak için tek normum kalmıştı
Tabi sizi demotive edecek şeyler karşınıza çıkabiliyor. Bu süreçte, İngilizce bilmeden bir şekilde sınavdan geçenler, internet üzerinden katıldıkları sınavda yanlarına İngilizce bilen birini oturtarak sınavı geçenler, -bu turnuvanın normu iki arkadaşlar kusura bakmayın- denildiği halde sonradan arkalarından norm gönderilerek norm tamamlayanlar bunlardan bazıları. . Tabii ki yine süreçte yani 2015 yılında Konya'da düzenlenen Avrupa Okullar Satranç Şampiyonasında neden görev almadığımı sorgulamadım açıkçası. Kimileri için o görevlendirmeler anlamlı gelebilir ama benim için bir anlamı yok. 2007 yılında aday hakemliği kazandığımda , il temsilcisine İnternet sayfasına bakarak benim de girdiğim ve kazandığım sınavın sonuçlarını okurken, " bizim istediklerimiz kazanmamış" demişti. O laf da anlamlı gelmemişti netice olarak.
Neyse, konuyu dağıtmayalım, 2015 yılında Konya'da düzenlenen Türkiye Satranç Birinci liginde görev aldım, sadece hakemlik bilgisine ve uygulamasına olan saygımla değil kendisini de canı gönülden sevdiğim baş hakemin verdiği norm ile, gereken 4 normu tamamlamış oldum, en azından ben öyle sanıyordum. Tabii Federasyonumuzun normlarla ilgili yapması gereken başvuru ile ilgili olarak çeşitli parametreler girdi devreye. Turnuvanın yapıldığı tarih, başvuru acaba FIDE Presidential Board Meeting'in üçüncü toplantısına mı yetişir yoksa yıl sonu toplantısına mı yetişir derken, 2016 yılının yanılmıyorsam Ocak ayı sonunda bir cevap geldi FIDE'den. TSF tarafından toplu olarak yapılmış olan listedeki başka başvurular çeşitli sebeplerle (eksik evrak vesaire) düzeltilmek üzere geri gönderilmişken benim başvuru direkt olarak reddedilmişti. Sebebi ise çok basit: İlgili madde gereği normların en az iki farklı türde turnuvadan alınmış olması gerekirken, benimkiler sadece takım turnuvalarından alınmıştı.
Konuyla ilgili görüştüğüm MHK Asbaşkanına sorum şöyleydi:
-Hocam bu biliniyor muydu?
-Evet İrfan ama FIDE şimdiye kadar gönderdiğimiz benzer başvuruları geri göndermemişti, seninkisi bir ilk oldu! Filancayı 2013te kabul etmişlerdi halbuki?
( hani norm sadece 2 idi ve turnuva sonunda hakem odasında alelade ve alelacele bir şekilde 2 norm vermişlerdi de, turnuvada hakemlik yapmadan turnuvayı çeşitli kereler terk ederek aynı ilde aynı tarihlerde düzenlenen kulüpler turnuvasına gidip kendi ilinden getirdiği kulüplerle ilgilenip, turnuva sonrasında arkasından FIDE normu gönderdikleri bir hakem var ya, onu kastediyor)
-Hocam, Takis'e, FIDE Arbiters' Commission'a yazmalı mıyım?
-İrfan yaz ya da yazma diyemem, sana kalmış.
Akabinde, tesadüfen Antalya'da karşılaştığım TSF MHK Başkanımızla da konuyu paylaştım, daha doğrusu kendisi bana,
- FIDE'ye bir sor bakalım, senin durum ne olmuş?
Takis ile elektronik posta yoluyla durumumu sordum, daha doğrusu, benzer durumdaki diğer başvuruların neden kabul edilip benimkinin kabul edilmediğini, o da bana kural 2013te kabul edilmiş olmasına rağmen, maddenin açıklığa kavuşmasının zaman aldığını, ve o şahsın başvurusunun kabulünden sonra uzun tartışmalar sonunda kabul edildiğini açıkladı. Sınav normunun geçerliliği ile ilgili soruma istinaden de, sınavın geçerlilik süresinin 4 yıl olduğunu ve ( bu yazışmalar 2016 yılı mart ayında geçtiği için) artık sınavdan aldığım normun da geçerli olmadığını söyledi.
Toparlayacak olursak;
- Bu yazıyı yazdım çünkü artık 43 yaşındayım, ve yaklaşık 10 yıl önce başladığım ve büyük bir özveri ile yaptığımı düşündüğüm Satranç Hakemliği görevinden istemediğim halde uzaklaşmak zorundayım. Ülkemde tek kelime İngilizce bilmeden (bir şekilde) sınavı geçen ve gerekli normları usulüne uygun? tamamlayan hakemler varken , tekrar o süreçlerden (sınav, norm vs.) geçmek, bana uzak şeyler.
- Resmi olarak en son 2015 Antalya 23 Nisan Satranç Turnuvasında Baş Hakem olarak görev yaptım, yine ülkenin katılımcı sayısı açısından en büyük turnuvalarından biridir,benim için görev almış olmak bile bir gurur kaynağıdır,16 kategoride yaklaşık 1500 sporcu, gözlemcimizle birlikte 50 hakemdik, o tarihten bu yana görev verilmediğine göre, MHK da benim gibi düşünüyor olmalı.
- Ulusal Hakem olup, FIDE hakemi olmayı düşünenler için bir uyarı olsun bu yazı.
Fakat satrançtan uzaklaşacak değilim, hakemlik yaparken de sporcu psikolojisini anlamak ve turnuva atmosferini yaşamak için elimden geldiğince turnuvalara katıldım, bundan sonra da katılmaya devam edeceğim.
Değerli camiamıza saygıyla duyururum.
İrfan Çetin
Meslek hayatımda beni etkileyen ve mesleki kariyerime ve dahası günlük hayatıma yön veren üç sınav oldu. Ne tesadüftür ki, bu üç sınav da bir yabancı (Türk olmayan anlamında söylüyorum) tarafından değerlendirildi. 1.'sinin sonunda , ülkemde ilk defa yazılacak olan(Turizm Meslek Liseleri için) Mesleki İngilizce kitap yazım komisyonuna seçildim, mülakat bir İngiliz tarafından yapıldı ve 2008/2009 yıllarında onun editörlüğünü yaptığı 6 kitap yazdık, Bir başkası, Amerika Birleşik Devletleri tarafından her yıl tüm dünyadan 150 İngilizce Öğretmenine verilen bir burstu. Birleşik Devletler Ankara Büyük elçiliği Eğitim Ataşesi 45 dakikalık bir mülakata tuttu beni, ve 2015 yılında ülkemi temsilen Kaliforniya Devlet Üniversitesinde(CSU) 3 aylık bir eğitim ve gözlem çalışmasına katılarak ülkemi temsil ettim, sonuç bildirgesi panelini yönettim...
Bir diğeri ise, ki bu yazının temelini oluşturuyor. Satranç Hakemliğine başladığımdan beri en büyük arzum Uluslararası Hakem olmak ve ülkemi temsil edebilmekti. Ulusal Hakem olduktan sonra karşıma çıkan ilk fırsat, 2012 yılında FIDE tarafından Ankara'da TSF bünyesinde yapılan FIDE Hakem semineriydi. Seminer, aynı zamanda FIDE Arbiters Comission Başkanı olan Mr. Panagiotis NIKOLOPOULOS ( çoğunuz Takis adıyla biliyorsunuz) tarafından yürütüldü ve yanılmıyorsam 11 kişi İngilizce yapılan sınav sonucunda FIDE sınav normu aldı, ki bunlardan birisi de bendim.
Aynı yıl, İstanbul'da düzenlenen 40. Satranç Olimpiyatında (Dünya Satranç Olimpiyatı diyenler de var, neden bilmiyorum, ben FIDEnin yalancısıyım diyorlar , saygı duyuyorum)da ülkemi temsilen görev alan Ulusal Hakemlerden biriydim. Benim için unutulmayacak bir gurur sebebi ve anısıdır. Takip eden yıllarda , çeşitli ulusal turnuvalarda görev aldım. Türkiye İş Bankası (Süper) Satranç Ligi, Türkiye Satranç Birinci Ligi bunların başlıcalarıdır. Hakem olanlar ya da konuyla yakından ilgilenenler bilirler, Bilmeyenler için anlatıyorum: FIDE Arbiter olmak için 4 norm gerekir. Bu normların 1 tanesi mutlaka sınavdan alınmalıdır (ki 2012 yılında aldım), diğer 3 norm ise, gerekli koşulu sağlayan çeşitli turnuvalardan alınabilir. Bunlardan bir tanesi Olimpiyat idi, çünkü Olimpiyatta hakemlik yapmak, doğrudan doğruya bir norm alma sebebi . Kalan 2 normu ise , diğer Turnuvalardan almam yeterli olacaktı, ve ben de beklemeye başladım. Hemen ertesi yıl, 2013 yılında görev geldi, Denizli'de düzenlenecek olan Süper Ligde görev aldım, Turnuvanın FIDE hakem normu kontenjanı iki idi ( en azından bize öyle söylenmişti ve bir önceki sene katılan neredeyse tüm hakemlere FIDE normu verilmiş olmasının bir önemi yoktu) ve başhakem ve gözlemci norm haklarını farklı iki hakem arkadaşımızdan yana kullandılar, ve bugün de rahatlıkla söyleyebilirim ki kesinlikle sonuna kadar hak ettiler. Bana düşen ise , beklemekti, öyle ya, MHK bana bir şekilde görev veriyordu ve norm alamıyorsam demek ki hazır değildim.
Takip eden yaz, bu sefer Süper Lig Kocaeli'de düzenlendi ve yine görev alarak bu sefer Kocaeli'nin yolunu tuttum. Aklımda tek bir şey vardı: bu konu çok uzadı ve norm alamıyorsam artık bu işi zorlamanın bir anlamı yok, neticede Satranç Hakemliği herhangi bir maddi beklenti ile yapılabilecek bir şey değil ve İngilizce bildiğini/konuşabildiğini düşünen ve bunu çeşitli platformlarda gösterebilmiş biri olarak FIDE hakemi olabilmek ve ülkemi bu sefer satrançta Hakem olarak temsil edebilmek beni bu işi motive eden tek unsurdu. Olmuyorsa da zorlamanın bir anlamı yok diye düşünüyordum. Nihayet 2014te Kocaeli'de gözlemciden aldığım norm ile, devam kararı aldım, neticede FIDE Arbiter olmak için tek normum kalmıştı
Tabi sizi demotive edecek şeyler karşınıza çıkabiliyor. Bu süreçte, İngilizce bilmeden bir şekilde sınavdan geçenler, internet üzerinden katıldıkları sınavda yanlarına İngilizce bilen birini oturtarak sınavı geçenler, -bu turnuvanın normu iki arkadaşlar kusura bakmayın- denildiği halde sonradan arkalarından norm gönderilerek norm tamamlayanlar bunlardan bazıları. . Tabii ki yine süreçte yani 2015 yılında Konya'da düzenlenen Avrupa Okullar Satranç Şampiyonasında neden görev almadığımı sorgulamadım açıkçası. Kimileri için o görevlendirmeler anlamlı gelebilir ama benim için bir anlamı yok. 2007 yılında aday hakemliği kazandığımda , il temsilcisine İnternet sayfasına bakarak benim de girdiğim ve kazandığım sınavın sonuçlarını okurken, " bizim istediklerimiz kazanmamış" demişti. O laf da anlamlı gelmemişti netice olarak.
Neyse, konuyu dağıtmayalım, 2015 yılında Konya'da düzenlenen Türkiye Satranç Birinci liginde görev aldım, sadece hakemlik bilgisine ve uygulamasına olan saygımla değil kendisini de canı gönülden sevdiğim baş hakemin verdiği norm ile, gereken 4 normu tamamlamış oldum, en azından ben öyle sanıyordum. Tabii Federasyonumuzun normlarla ilgili yapması gereken başvuru ile ilgili olarak çeşitli parametreler girdi devreye. Turnuvanın yapıldığı tarih, başvuru acaba FIDE Presidential Board Meeting'in üçüncü toplantısına mı yetişir yoksa yıl sonu toplantısına mı yetişir derken, 2016 yılının yanılmıyorsam Ocak ayı sonunda bir cevap geldi FIDE'den. TSF tarafından toplu olarak yapılmış olan listedeki başka başvurular çeşitli sebeplerle (eksik evrak vesaire) düzeltilmek üzere geri gönderilmişken benim başvuru direkt olarak reddedilmişti. Sebebi ise çok basit: İlgili madde gereği normların en az iki farklı türde turnuvadan alınmış olması gerekirken, benimkiler sadece takım turnuvalarından alınmıştı.
Konuyla ilgili görüştüğüm MHK Asbaşkanına sorum şöyleydi:
-Hocam bu biliniyor muydu?
-Evet İrfan ama FIDE şimdiye kadar gönderdiğimiz benzer başvuruları geri göndermemişti, seninkisi bir ilk oldu! Filancayı 2013te kabul etmişlerdi halbuki?
( hani norm sadece 2 idi ve turnuva sonunda hakem odasında alelade ve alelacele bir şekilde 2 norm vermişlerdi de, turnuvada hakemlik yapmadan turnuvayı çeşitli kereler terk ederek aynı ilde aynı tarihlerde düzenlenen kulüpler turnuvasına gidip kendi ilinden getirdiği kulüplerle ilgilenip, turnuva sonrasında arkasından FIDE normu gönderdikleri bir hakem var ya, onu kastediyor)
-Hocam, Takis'e, FIDE Arbiters' Commission'a yazmalı mıyım?
-İrfan yaz ya da yazma diyemem, sana kalmış.
Akabinde, tesadüfen Antalya'da karşılaştığım TSF MHK Başkanımızla da konuyu paylaştım, daha doğrusu kendisi bana,
- FIDE'ye bir sor bakalım, senin durum ne olmuş?
Takis ile elektronik posta yoluyla durumumu sordum, daha doğrusu, benzer durumdaki diğer başvuruların neden kabul edilip benimkinin kabul edilmediğini, o da bana kural 2013te kabul edilmiş olmasına rağmen, maddenin açıklığa kavuşmasının zaman aldığını, ve o şahsın başvurusunun kabulünden sonra uzun tartışmalar sonunda kabul edildiğini açıkladı. Sınav normunun geçerliliği ile ilgili soruma istinaden de, sınavın geçerlilik süresinin 4 yıl olduğunu ve ( bu yazışmalar 2016 yılı mart ayında geçtiği için) artık sınavdan aldığım normun da geçerli olmadığını söyledi.
Toparlayacak olursak;
- Bu yazıyı yazdım çünkü artık 43 yaşındayım, ve yaklaşık 10 yıl önce başladığım ve büyük bir özveri ile yaptığımı düşündüğüm Satranç Hakemliği görevinden istemediğim halde uzaklaşmak zorundayım. Ülkemde tek kelime İngilizce bilmeden (bir şekilde) sınavı geçen ve gerekli normları usulüne uygun? tamamlayan hakemler varken , tekrar o süreçlerden (sınav, norm vs.) geçmek, bana uzak şeyler.
- Resmi olarak en son 2015 Antalya 23 Nisan Satranç Turnuvasında Baş Hakem olarak görev yaptım, yine ülkenin katılımcı sayısı açısından en büyük turnuvalarından biridir,benim için görev almış olmak bile bir gurur kaynağıdır,16 kategoride yaklaşık 1500 sporcu, gözlemcimizle birlikte 50 hakemdik, o tarihten bu yana görev verilmediğine göre, MHK da benim gibi düşünüyor olmalı.
- Ulusal Hakem olup, FIDE hakemi olmayı düşünenler için bir uyarı olsun bu yazı.
Fakat satrançtan uzaklaşacak değilim, hakemlik yaparken de sporcu psikolojisini anlamak ve turnuva atmosferini yaşamak için elimden geldiğince turnuvalara katıldım, bundan sonra da katılmaya devam edeceğim.
Değerli camiamıza saygıyla duyururum.
İrfan Çetin