12-01-2012, 12:25
Bütün spor dallarında sporcular ustalık derecesine göre piramide benzeyen bir yapı oluşturur.Çok başarılı olanlar bu piramidin tepesinde yer alır.Orta derecede başarılı olanlar ortadadır,az başarılı olanlar ise tabanda yer alır.Bu piramidin sadece zirvesine önem verirsek ve orta ve alt kısımlarını küçümsersek,piramid birgün yıkılır.Piramid yıkıldığı zaman da yüksektekiler aşağıya düşer.Zirveyi zirve yapan,yukardakilerin üstünde oturduğu tabandır.
Dünya çapında düşünürsek Uluslararası Federasyon,Ülke çapında söylersek Satranç Federasyonu veya yönetici konumunda olanlar ile yönetici olmak isteyenler,piramidin tabanını küçümseyen açıklamalar yapamaz.Yöneticiler de, çok başarılı sporcular da ancak bu taban var olduğu müddetçe varlığını gösterebilir.Tabanı inkar etmek isteyenler bindikleri dalı keserler.Kimse hangi nedenle olursa olsun,binlerce sporcunun hevesini kıracak ifadeler kullanamaz.Kullanırsa bunun yanıtını alır.Toplum onu cezalandırır.Cezayı Toplum kendisi de vermez.Bir Ateş Ülker bulur ve onu aracı olarak kullanır.Toplumun verdiği ceza Federasyon Ceza Kurulunun vereceği cezadan daha ağırdır.Çünkü ilki kolay unutulur.İkincisi uzun zaman hafızalarda kalır.
Bütün spor dallarında Magnus Carlsen gibi yetenekler vardır.Ama bunların sayısı azdır.Başarı büyüdükçe bu başarıya imza atabilenlerin sayısı da azalır.Büyükusta sayısı,Uluslararası sayısından,Uluslararası usta sayısı da FİDE ustası sayısından azdır.Bir toplumda saygın olmak için Carlsen kadar başarılı olmak zorunlu değildir.Çünkü saygın olmak başarı ile ilişkilendirilemeyecek bir kavramdır.Kimse bizi Elo puanımız çok yüksek olmadığı için eleştiremez.Büyük başarılar elde etmek de saygın olmak için yeterli değildir.Birbirleriyle iyi ilişkiler kurabilen,Topluma hizmet eden,güzel davranışları ile iyi örnek olanlar"saygın"olmaya hak kazanırlar.
Spordaki başarıları ise saygın olanlar saygın olmayanlar diye ikiye ayırmak mümkün değildir.Başkalarının saygısı tek başına sportif başarı ile kazanılmaz.Çok başarılı olmak saygın olmayı sadece kolaylaştırır.
Gündüz öğrencilere ders veren,akşamları İstanbul Satranç Derneğine oyun oynamaya gelen 98 yaşındaki üyemiz hepimizin saygısını kazanmış bir kimsedir.Keza bütün gün Sigorta Dünyasında çalışan akşam geç vakit Derneğe gelebilen 33 yaşındaki sigortacı arkadaşımız da saygı duyulacak bir kişidir.Benden 30 yaş küçük olduğu halde ben ona "Ahmet bey"diye
seslenirim.Çünkü o da en yaşlı üyemiz gibi herkesin saygısını kazanmış bir kimsedir.Yine 93-94 yaşlarındaki diğer üyelerimiz,benden 5 yaş- 10 yaş küçük olan üyelerimiz hepsi çok sevdiğimiz saygı duyduğumuz kimselerdir.Bunları "Ulusal Kuvvet dereceleri şu kadar olanlar
saygın grubuna girer" diye sınıflandırmak mümkün değildir.
İnsanların oyunculuğunu küçümserseniz onları yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız.Taban zayıfladıkça piramid de sallanmaya başlar.
Hiç kimse sporcuların moralini bozacak açıklamalar yapamaz.Satranç Dünyası ve onu yöneten kurumlar,ancak bu sporcular bu mücadelenin içinde kaldığı sürece varlığını sürdürebilir.Siz bana her fırsatta "saygın başarılarım olmadığını" söylerseniz ve bu heves kırıcı tutum karşısında Satranç Toplumu ile onu yöneten kurumlar sessiz kalırsa ben Satrancı bırakırım.Zamanla bu boykot Toplumun büyük kesimine yayılabilir.Bu takdirde Federasyonun çalışmasına gerek kalmaz.Muhalefet yapacak ortam da kaybolur.Sponsor aramaya da gerek kalmaz.Satranç hakemleri de başka bir dalda hakemlik yapmak durumunda kalırlar.
Bir yazı yayınlanmadan önce yazarı tarafından dikkatlice incelenmeli ve ayrıca yayın organının sorumlu müdürü tarafından da denetlenmelidir.
Ateş Ülker
Dünya çapında düşünürsek Uluslararası Federasyon,Ülke çapında söylersek Satranç Federasyonu veya yönetici konumunda olanlar ile yönetici olmak isteyenler,piramidin tabanını küçümseyen açıklamalar yapamaz.Yöneticiler de, çok başarılı sporcular da ancak bu taban var olduğu müddetçe varlığını gösterebilir.Tabanı inkar etmek isteyenler bindikleri dalı keserler.Kimse hangi nedenle olursa olsun,binlerce sporcunun hevesini kıracak ifadeler kullanamaz.Kullanırsa bunun yanıtını alır.Toplum onu cezalandırır.Cezayı Toplum kendisi de vermez.Bir Ateş Ülker bulur ve onu aracı olarak kullanır.Toplumun verdiği ceza Federasyon Ceza Kurulunun vereceği cezadan daha ağırdır.Çünkü ilki kolay unutulur.İkincisi uzun zaman hafızalarda kalır.
Bütün spor dallarında Magnus Carlsen gibi yetenekler vardır.Ama bunların sayısı azdır.Başarı büyüdükçe bu başarıya imza atabilenlerin sayısı da azalır.Büyükusta sayısı,Uluslararası sayısından,Uluslararası usta sayısı da FİDE ustası sayısından azdır.Bir toplumda saygın olmak için Carlsen kadar başarılı olmak zorunlu değildir.Çünkü saygın olmak başarı ile ilişkilendirilemeyecek bir kavramdır.Kimse bizi Elo puanımız çok yüksek olmadığı için eleştiremez.Büyük başarılar elde etmek de saygın olmak için yeterli değildir.Birbirleriyle iyi ilişkiler kurabilen,Topluma hizmet eden,güzel davranışları ile iyi örnek olanlar"saygın"olmaya hak kazanırlar.
Spordaki başarıları ise saygın olanlar saygın olmayanlar diye ikiye ayırmak mümkün değildir.Başkalarının saygısı tek başına sportif başarı ile kazanılmaz.Çok başarılı olmak saygın olmayı sadece kolaylaştırır.
Gündüz öğrencilere ders veren,akşamları İstanbul Satranç Derneğine oyun oynamaya gelen 98 yaşındaki üyemiz hepimizin saygısını kazanmış bir kimsedir.Keza bütün gün Sigorta Dünyasında çalışan akşam geç vakit Derneğe gelebilen 33 yaşındaki sigortacı arkadaşımız da saygı duyulacak bir kişidir.Benden 30 yaş küçük olduğu halde ben ona "Ahmet bey"diye
seslenirim.Çünkü o da en yaşlı üyemiz gibi herkesin saygısını kazanmış bir kimsedir.Yine 93-94 yaşlarındaki diğer üyelerimiz,benden 5 yaş- 10 yaş küçük olan üyelerimiz hepsi çok sevdiğimiz saygı duyduğumuz kimselerdir.Bunları "Ulusal Kuvvet dereceleri şu kadar olanlar
saygın grubuna girer" diye sınıflandırmak mümkün değildir.
İnsanların oyunculuğunu küçümserseniz onları yavaş yavaş kaybetmeye başlarsınız.Taban zayıfladıkça piramid de sallanmaya başlar.
Hiç kimse sporcuların moralini bozacak açıklamalar yapamaz.Satranç Dünyası ve onu yöneten kurumlar,ancak bu sporcular bu mücadelenin içinde kaldığı sürece varlığını sürdürebilir.Siz bana her fırsatta "saygın başarılarım olmadığını" söylerseniz ve bu heves kırıcı tutum karşısında Satranç Toplumu ile onu yöneten kurumlar sessiz kalırsa ben Satrancı bırakırım.Zamanla bu boykot Toplumun büyük kesimine yayılabilir.Bu takdirde Federasyonun çalışmasına gerek kalmaz.Muhalefet yapacak ortam da kaybolur.Sponsor aramaya da gerek kalmaz.Satranç hakemleri de başka bir dalda hakemlik yapmak durumunda kalırlar.
Bir yazı yayınlanmadan önce yazarı tarafından dikkatlice incelenmeli ve ayrıca yayın organının sorumlu müdürü tarafından da denetlenmelidir.
Ateş Ülker
Ateş Ülker