BELEDİYELER VE TSF İŞBİRLİĞİ
#1
3289 Nolu yasanın 26'ıncı madesinin ikinci paragrafında şöyle diyor:

"Belediyeler, şehir planlarını hazırlarken, spor tesislerine tahsis edecekleri yerlerin tespitinde, il veya ilçe danışma kurulu ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün görüş ve teklifini esas alırlar."

Diğer illeri bilmiyorum ama Antalya artık "arsasıyla, binasıyla yalnızca satranca hizmet eden" bir eğitim merkezini hakediyor. ASEM Derneğinin "düşü" de bu yöndedir...

"İl Danışma Kurulu" ve "Gençlik Spor Genel Müdürlüğü" Antalya Belediyesine bu yönde bir görüş bildirse ve teklif verse, Antalya Belediyesinin de böylesi bir teklifi değerlendirme ve bu doğrultuda yer gösterme konusunda sıkıntı çekmeyeceğini düşünüyorum. Antalya'da bir çok yerde buna uygun yer vardır. Örneğin "Konyaltı Yüzme Havuzu" olarak bilinen ve yıllardır virane olarak duran yer, bu amaç doğrultusunda düzenlenebilir. Antalya halkının da böylesi bir kararı destekleyeceğinden eminim.

Bu yıl ilk defa Antalya Belediyesi "Yaz Okulları" bünyesinde "satranç kurslarına" yer verdi. Bu kararda TSF yetkililerinin Belediye ile görüşmelerinin etkisi de var. Ancak TSF yetkilileri bu görüşmeleri devam ettirmeli ve Antalya Satrancı için kalıcı bir yer sorunu doğrultusunda adımlar atmalıdır. TSF, İl Danışma Kurulları ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü içerisinde etkinlik sağlayarak, belediyelere bu doğrultuda teklif sunulmasını sağlamalıdır. Futbola ayrılan dev stadların yanında "satranç eğitim merkezlerine" ayrılacak yerler, devede kulak bile değildir. Bu sağlanmalıdır. Bunun yasal dayanağı da 3289 nolu yasanın 26'ıncı maddesidir. TSF bu maddeyi dikkatle incelemeli ve gerekli adımları geliştirmelidir.

Evet; her ilde bir satranç eğitim merkezinin belediyeler eliyle kurulması mümkün. Bu merkezler gelecekte birer satranç akademisi niteliği kazanacaklardır. TSF de bu konuda önderlik etmeli, elindeki kurumsal gücü bu yönde kullanmalıdır. En azından bu yolları zorlamalı ve denemelidir. Bu konuda bir tane "emsal" yaratmak bile çok büyük bir başarı olur ve diğerlerinin yolunu açar...
Cevapla
#2
Bir başka arkadaşımız "filan yerde filan etkinliği yapalım" dediği zaman ben tepki gösteriyorum.Çok kötümser ifadeler kullanıyorum.Ancak Hüseyin bey yasayı örnek göstererek konuştuğu zaman çok seviniyorum. Diğer insanlarımız da yasaları göstererek konuşmaya alışmalıdır.
Hüseyin beyin yukarda sözettiği projesinin gerçekleşmesini dilerim.Eğer Antalya'da böyle bir proje gerçekleşirse diğer iller için ikna edici bir örnek olabilir.Bu proje için Antalya'yı pilot bölge seçmek uygundur!Oysa 3 büyük ili seçmiş olsak bir arpa boyu gidebileceğimizi sanmam!Çünkü bugüne kadar 3 büyük ilde katettiğimiz mesafe bellidir.
Antalya bir lokale kavuşursa bu uygulama Mersin için de bir başlangıç olabilir.Diğer illere de yayılabilir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#3
Hüseyin bey.

Ben facebook üyesiyim ve bana dün akşam aşağıdaki mesaj geldi. Bu mesajdan anladığım kadarıyla Eylül ayını bekleyeceğiz. Yani tarafıma gelen bu mesajdaki bilgiler doğru mu?

************************************************************************************************************

Prof. Dr. Mustafa Akaydın, 1 Nisan 2009 tarihinde devraldığı, Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinde (12 Temmuz Pazar günü) 100 gününü doldurdu. 1 Nisan’dan bu yana tam 100 gün geçti. 100 günde neler yapıldı, önümüzdeki günlerde neler yapılması planlanıyor? İşte 100 günde yapılanlar.

ÇOK ÇALIŞACAĞIZ
Öncelikle, 29 Mart Yerel seçimleri öncesinde ekibimle birlikte çok yoğun bir tempoyla gece gündüz demeden çalıştık. Partili partisiz, genç yaşlı, 7’den 70’e kısaca herkesin gönlünü aldık. Antalya’ya yapılan yanlışları anlattık. Antalya’ya ne yapacağımızı ve ne yapmak istediğimizi ev, mahalle, esnaf ziyaretlerinde düğün dernek toplantılarında, kısaca her ortamda anlattık. Antalyalı bize güvendi, gönül verdi, ‘Yaparsa Hoca Yapar’ sloganımızın samimiyetiyle sandık başında tercihini bizden yana kullandı. Halkımız, oylarının yüzde 41’lik dilimiyle 1 Nisan 2009 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı olarak Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine beni layık gördü. 1 Nisan’da tüm Antalya’lıların belediye başkanı olduğum sözünü vererek parti rozetimi çıkarttım ve görevime başladım. Antalyalı vatandaşlarımızın yoğun ilgisiyle karşılandım. Yapacak iş çoktu. Kaybedecek zaman ise hiç yoktu. Hala da yok. Birinci aşamada bir yandan vatandaşlarımızın kutlama ziyaretlerini kabul ederken, diğer yandan mesai arkadaşlarımla birlikte Büyükşehir Belediyesi’nin mevcut durum analizini yaptık. Ne kadar borç, ne kadar alacak var bunun hesabını yaptık. Bu sırada yeri geldi eleştirildik, yeri geldi övüldük. Ancak biz sosyal demokrat belediyecilik anlayışımız gereği, her hesabı vereceğimizin bilinciyle ve hizmet aşkıyla dolu olarak göreve geldiğimiz için yeri geldi sustuk, yeri geldi konuştuk. Antalya Büyükşehir Belediyesi’ni ASAT ve şirketler dahil yığınla bir borç ile devir aldık. Enkaz edebiyatı yapmayacağız dedik ve yapmadık. Ancak Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin göreve başlarken çektiğimiz fotoğrafını basın toplantısı yaparak kamuoyu ile paylaşmanın önemli bir sorumluluğumuz olduğunu düşündük. Kamuoyunu bilgilendirmeyi şeffaf ve hesap veren belediyecilik anlayışımızın gereği olarak görev saydık. Bu ilk basın toplantımızda karşımızdaki tablo nedeniyle duyduğumuz kaygı elbette vardı. Ama karamsarlık yoktu. Ne bulduğumuzu kapsayan durum değerlendirmesini ortaya koyarken, hedeflerimizi ve projelerimizi de anlattık.

Antalya sevgisiyle ve Antalyalılara hizmet sevgisiyle 100 gündür hızlı bir tempoyla gece gündüz demeden çalışıyoruz. Genel Sekreterimizden, Başkan Danışmanlarına, Genel Sekreter yardımcılarımızdan, Daire Başkanlarına, Şube Müdürlerinden, işçisine memuruna tüm çalışanlarımızın ortak amacı; Antalya’ya hizmet etmek. 1 Nisan‘dan bu yana tam 100 gün geçti. 100 günde neler yaptık. Bugün bunları paylaşmak ve kendimize birinci sömestre için değerlendirme yapmak istedik.

Henüz devasa yatırımlar yapmadık. Göreve gelir gelmez yol açmadık, kavşak yapmadık. Ama ‘Az zamanda çok iş’ yaptık.

Gelelim 100 günde neler yaptığımızın özetine…

PLANLI YÖNETİM MODELİNE GEÇİYORUZ
Büyükşehir Belediyesi olarak ‘Planlı Yönetim Modeli’ne geçiyoruz. Planlı yönetim derken araştırma, planlama, uygulama ve kontrol işlevlerinin tümünü kapsayan, gücünü bilgi ve uzmanlıktan alan, vatandaş odaklı ve başarıyı sürekli ölçerek yol alan bir yönetim biçiminden söz ediyoruz. Türkiye’de yerel yönetim ölçeğinde ilk kez gerçekleştirilecek olan Planlı Yönetim Modeli ile yönetimin tüm kademelerinde kısa, orta ve uzun vadeli hedefler belirlenecek, bu hedeflerin uygulamada ne ölçüde gerçekleştiği başarı göstergesi olarak sürekli olarak değerlendirilecektir. Böylece vatandaş odaklı, katılımcı, saydam ve hesap verebilen bir yönetim anlayışına işlerlik kazandırılacak, vatandaş kendisine sunulan hizmette söz sahibi olacaktır. Bu konudaki çalışmalarımız son aşamasına gelmiş bulunuyor. Eylül ayı içerisinde Planlı Yönetim Modeli ile hizmet vermeye başlayacağız
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi