Yardımcı ANTRENÖR Onur Alabaca!
1- Eğer yazı yazmak gibi bir erdemle tanışmak gayretini sürdüreceksen, öncelikle alıntı yaptığın kaynakları gösterme terbiyesini öğren. Özgür Forumda bana ait olarak gösterdiğin yazıları ben nerede yazmışım adres ver. Korkma raiting kaybetmezsiniz. Kaynak göstermediğinin yanında bir de yazımı eksik aktarmışsın. Ya yazıya adres göster, link ver, ya da yazıyı olduğu gibi aktar.
2- Bir tartışmayı kaybedince önce özeleştirini yap: Otel güvenlik görevlisi gibi konuşmandan dolayı tüm Türkiye önünde mat maskara oldun, bunu kabul et ve özür dile.
3- Yine bir tartışmayı kaybedince konu değiştirerek haklı çıkmaya çalışma. Tartışmak istediğin bir konu varsa ayrı bir başlık altında aç.
4- Değiştirdiğin konuda yalan ve saptırmada bulunuyorsun, bunu hiçbir konuda yapma. Yalan söyleme! Saptırma!
5- Alkollüymüşüm, hakemlik ve ikinci kademe sınavlarını geçememişim, "bunları öğrenmişsin" ama bu bilgileri nerden öğrendiysen oradan öğrenmen gereken başka şeyler de var. Onları da araştır. Çünkü bu bilgileri sana kim verdiyse, aynı kaynaktan bunların nedenlerine ilişkin de bilgiler verilmiş olması gerekir. Ya da Abidin abine sor; bir zamanlarki yakınlığımızdan dolayı, yine bu Özgür Foruma benden izin almadan koyduğu ( o zamanlar koyabilirdi, hala da koyabilir; Abidin abinin bende o kadar hakkı vardır!) bir şiirsel yazım olacak, orada bir kısmı var bu konunun.
Bak burada:
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=40&highlight=
Az anlayanlar için bir de burada:
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=42&highlight=
Gördüğün gibi ben Özgür Forumdan alıntı yapıyorum ve Özgür Forumu burada anmaktan gocunmuyorum. Sen de alıntı yaptığın kaynaklara karşı saygılı olmayı öğren.
Bu öykünün üçüncü bölümü yazılamadı. Günlük yaşamın getirdiği sorunlar ağır bastı. Bir de düşünme konusunda kıt kanaat geçinenlerle uğraşırken bazı şeyler anlatılamıyor işte. Ama emin ol, bu ülkedeki son aptal da anlayıncaya değin anlatmak çabasında olacağıma söz.
6- Seninle son karşılaşmamız, 42 kişinin katılıp da seninde 42’inci olduğun Antalya İl Birinciliğinin ilk turu değil. Belleğine bir format atman gerekiyor. Son karşılaşmamız ilk turdan sonraki ikinci ya da üçüncü turdu. Her gün bir tur oynanan turnuvanın ilk günü “ziyaretim” doğrudur. Konuştuğumuz doğrudur. Turnuva alanı ASEM Derneğidir. ASEM siz gençlerin gelişimi için kurulan, benim kurucusu, halen üyesi olduğum, kuruluşundan itibaren üç yıl başkanlığını yaptığım dernektir, benim “bir araya gelme” yerimdir. Oraya gelişim “ziyaret” olarak adlandırılamaz. Ben orada ev sahibiyim. Sen daha oraya üye bile olamadın.
Seninle senin yüzün kızarmadan konuştuğumuz günler de oldu. Ama yüzünün kızardığı iki konuşmamız oldu. Bunların ilki 2008 Milli Eğitim Turnuva alanıdır, ikincisi 2008 Antalya İl Birinciliğinin ilk turunun yapıldığı gündür. Üçüncüsünde ise konuşmadan sıvışıp gittin zaten. O günden beri de görüşmedik.
İl Birinciliğindeki karşılaşmamızda bana karşı suçluydun ve bu yüzden yüzün kızarmaktaydı. Girecek delik arıyordun. İl Birinciliğinde ikinci karşılaşmamıza değin bana bir başka yanlışın daha oldu ve bu yüzden turnuva alanında ikinci karşılaşmamızda beni görünce daha sana gelmeden sıvıştın oradan.
İçki düşkünü bir insan değilim. Kalp hastası olduğum için dışardan belli olacak denli alkol alacak biri de değilim. % 50 Promile değin alkol trafikte bile serbesttir ve benim en çok içeceğim miktar da bunu geçmez. Kişiye doğru 1.25 santimetreden sonrası bireyin kişisel alanıdır. 25 santimetreden sonrası da tacize girer. Seninle kişisel alan uzaklığında konuştuk. Konuşmak istemediğin bir kişiye karşı taciz alanına değin yaklaşman olası değil. Bu durumda sen benim ağzımı da koklamadığına göre nereden anladın alkollü olduğumu acaba? Burnun bu kadar mı keskin? Keşke burnunun yerine mantığın keskin olsaydı da tüm Türkiye karşısında düştüğün maskaralığı anlasaydın. Selim Gürcan gibi bir “aklı-selim’den” başlayarak onca aklı ve haklı selim insan bunu anladı sen hala bana çamur atmak için “alkol muhabbetleri” anlatmaya devam ediyorsun. Diyelim ki alkollüydüm, bu konunun otel bekçiliği ile ne alakası var? Kaybettiğin her tartışmada bir “joker tartışma” çıkarmaya mahkum musun sen? “Kaderin” mi böyle davranmak? Doğuştan gelen bir özelliğin mi yoksa öğrenim mi gördün bu konuda? Anımsarsan İbrahim Ethem Ay ile tartışmanızda da, size olan uyarımda haksız çıkınca konu değiştirmiştin ve MEB turnuvasındaki yüz kızarıklığının nedeni buydu.
7- Ben forumlarda laf sokup da karşılaşınca “beni yanlış anladınız” deyip sözünü geri almış biri değilim. Nerede, kime karşı, hangi konuda böyle bir davranışım olmuştur? Kanıtla! Yanlışlarının ve doğrularının bedelini başıyla ödeyebilecek bir onura sahibim. Yaşamım bunun kanıtıdır. Sen burada kendini tarif etmişsin yalnızca. Seninle olan karşılaşmalarımızda, “beni yanlış anladınız” meziyeti sana ait olmuştur hep. Bununla birlikte insanların yanlış anlaşılması da gayet doğaldır. Önemli olan yanlışı yanlışla çözmemektir. Bir yanlış bir doğru seni başladığın yere döndürür. Üst üste iki yanlış ise şekilde görüldüğü gibi süründürür. Beni yanlış anladığınız doğrudur. Anlamadığınız da doğrudur. Bir kere de doğru anlasanız şaşıracağım zaten ve çoktan beri şaşırmaya da nasıl hasretim, ah bir bilsen… Şaşırmak benim için yeni bir şey öğrenmektir çünkü. Ne yazık ki sizlerden yeni bir şey öğrenebilmiş değilim.
8- Gençliğimde ve sonrasında siyasetle uğraştım, uğraşmaya da kararlıyım. Size de salık veririm. Çünkü ülkemizin adam akıllı siyasetçiye de gereksinimi, satranca olandan daha fazladır. Satrancımızın uluslar arası bir Grand Masterı var, ama uluslar arası siyasette piyon olmaya devam ediyoruz. Piyonlarımızın vezire terfi edeceği günü bile iple çekiyoruz ki; vezir olmak değil “ŞAH” olmak gerekir uluslar arası siyasette. Senin savunduğun anlayışlardan kurtulduğumuz gün işlerimiz daha da kolaylaşır. Hem siyasetle ilgilenmek kimi seçimlerde siyasi iktidarın baskısıyla elde edilen delegelerin oylarıyla seçim kazanmanıza yardımcı oluyor. Bunları anlamak için siyaset bilimine de gereksinim var.
9- Ben Türkiye Satranç Forumda bir yazı yazdım ve sen bunu kaynak göstermeden burada benim adımla yayınlayarak bana sataştın. Bana sataşman için Limra ya da Daima otelden sipariş mi verdiler sana? Yoksa bu otellerde güvenlik görevlisi olmak gibi bir niyetin mi var?
10- En kısa zamanda görüşeceğiz sayın Yardımcı ANTRENÖR Onur Alabaca. Bu görüşmemizde senden babanın annenin adresini isteyeceğim. Verirsen ayaklarına değin gideceğim. Verirsin ya da vermezsin, ancak senin adını “Onur” koyanlar, bu yazdıklarını okusalar, eminim sana benden daha ağır konuşacaklardır.