SAMİMİ BİR ÖZELEŞTİRİ
#1
Sayın Yazıcı ve yönetimini aylardır aklım yettiğince(!) ve gözüm neyi gördüyse ona göre eleştiriyorum.Önce adam gibi yazılar yazıyordum, sonra şahsıma yönelik pek çok suçlama, hakaret, alay ve benzeri ithamlarda bulunuldu karşı taraftan...Bu da benim yazılardaki seviyemi açıkça düşürdü çoğu zaman.Maalesef karşıdakinin anladığı dilden konuşmak gerekiyor bazen..Ama sonra bu üslup bu tavrı hak etmeyenlere karşı da kullanıldı tarafımdan..Ben ona üzülüyorum.

Bu arada karşı taraf diyorum çünkü asla ben onlardan olmadım!Onlar dediğim kesimden de Sayın Yazıcı ve ekibini ayrı tutuyorum!Onlar dediğim kesim bir sürü yalaka, çıkarcı, fırsatçı, kraldan çok kralcı.. aklınıza ne gelirse....

Arada yanlış yazılar yazdım, abartılı yazılar yazdım, kırıcı yazılar yazdım.
Ama hiçbir zaman birisinin kalemşörü olmadım!Gösterilen hedefe yazı yazmadım.Tek derdim bir şeylerin daha iyi olmasını istemekti!

Sayın Yazıcı çoğu kez hoşgörüyle karşıladı.Antalya'ya geldi, 2-3 saat gibi bir süre kendisiyle sohbet etme imkanı buldum.Yazılarımdan ötürü başta bana kaba davrandığını söylemeliyim, fakat sonra oturup konuşunca aslında pek çok konuda hemfikir olduğumuzu gördük.

Muhakkak ki ayrıldığımız noktalar vardı!Mesela seçimi onların kazanmasını istemiyordum, takdir edersiniz ki seçim arefesinde bu da oldukça önemli bir fark yaratabiliyor ikili ilişkilerde.Seçim oldu bitti, maalesef kaybettik!

Sonra Sayın Kuvay Sanlı geldi Antalya'ya.Seçimden önce tanıdığım gibi, sürekli yapıcı, olumlu yaklaştı pek çok konuya.Ben dahil pek çok kişinin satrançla ilgili irili ufaklı ne kadar sorunu varsa çözdü veya çözmeye gayret etti.Değerli vaktini bizlere ayırmaktan hiç çekinmedi.Seçim günü de dahil olmak üzere "Kuvay Sanlı neden bizim tarafta değil" diye sordum hep çevremdekilere...Kendisine ayrıca saygım vardır.

Sayın Yazıcı'ya gelince, 8 senedir artılarıyla eksileriyle federasyonun başındaydı, en az 4 sene daha da başımızda yer alacak.En az diyorum, çünkü kendisinin seçim kazanma konusunda gerçek bir Uluslararası Usta olduğuna, 2000 yılında düzenlediğimiz olimpiyatları yine bize getirerek ispatladığını düşünüyorum.2012 olimpiyatları büyük bir olay.Tebrik etmek gerek.Hem de öyle böyle değil...

Sayın Veli Ozan Çakır'ı da gerçek bir lider olarak görüyorum.Kendisine verdiğim değer başkadır.İnanın bu camiada pek çok şeyi değiştirebileceğine olan inancım tamdır!Öyle ya da böyle ülkeye büyük hizmetleri dokunacak birisi kendisi.

Sayın Menderes Çoban..Delikanlı bir adam.Tepkileriyle, öfkeleriyle, sohbetiye..Adam delikanlı..Kendisini tanıdığıma çok mutluyum.

Sayın Atalık..Bize hep kötü anlatılan Atalık!Artısıyla eksisiyle ülkenin gelmiş geçmiş en büyük satranççısı...Kayıp bir neslin arasından yeteneği ve çalışmasıyla sıyrılmış gerçek bir usta.Kendisiyle tanıştığıma çok mutluyum.İlk fırsatta kendisine şu hiçbir şey üretmeyenlerin ağızlarına ciklet konusu ettikleri kitabını da imzalatacağım, şimdi zaman buldukça incelemeye başladım.Ayrıca fikrimi de kitabın sonuna doğru buraya yazacağım.

Sayın Cengiz Keleş..Öyle ya da böyle kimsenin inkar edemeyeceği sağlam bir zekası var.Ve ben kendisiyle aynı ekipte yer almanın onurunu yaşıyorum.Sohbetini de herkese tavsiye ederim :)

Sayın Ferruh Kangöz, forumlardaki sert yazılarının aksine attığı kahkahalar ve olaylara farklı bakış açısıyla beni hep şaşırtmıştır Ferruh Hoca.Ona da selam olsun.

Emin Erşan Gökerman!Müthiş bir kalem.
Adamı ipten alır dedikleri cinsten.Ve bir o kadar da beyefendi birisi.Ben yazılarından ötürü kendisine hayranlık duyduğumu da hep belirttim.Olamaz böyle bir şey, muhakkak roman falan yazmalı ve ben alıp bir gecede okumalıyım!

İlyas Ümit..Yani "Baba İlyas"..Görüyorsunuz, ligden düşme pahasına alt masalara Antalya dışından oyuncu transfer etmiyor!O denli altyapıya önem verir.Kendisinin üzerimde de önemli derecede hakkı vardır.Üzerine saatlerce konuşabilirim.

Ve şimdi doğaçlama yazdığım için aklıma gelmeyen diğerleri..Ben bu isimlerle yola çıktığım için çok mutluyum.

Şimdi konuyu toparlayacak olursam, karşı tarafta da değerli isimler var muhakkak ama yazılarından hiç haz etmediğim bir Özgür Solakoğlu, forumlardaki "yaşaaaa iş bankasıııııı" diye yazılarıyla tanıdığımız ve geçmişte Palandöken'de katıldığım yaş grupları kampından da bildiğim Sayın Simten Kanber ve daha şimdi olayın tadını kaçırmamak için yazmadığım birkaç isim daha..Bu isimlerle aynı tarafta olmadığım için de çok mutluyum!Hem de en az onlar kadar :)

Şimdi gelelim neticeye, bu nasıl özeleştiri diyorsunuz değil mi?

Özellikle forumdan atıldığım dönemlerde, eleştiriden ziyade artık duygusal biçimde pek çok ağır yazı yazdım Sayın Yazıcı'ya..

Bazen nükte yapıyorum diye abartılı yazılar yazdım, küçük düşürdüm bazı yöneticileri..Daha doğrusu küçük düşürdüğümü sandım!

Sayın Yazıcı satrancı zengin sporu yapıyor diye üzülüyorum, velilerin toplu halde dilekçe yazmasını falan istiyorum ama maalesef üzüm yemekten ziyade bağcıyı dövüyorum bazı yazılarımda..

Ben, Sayın Yazıcı'ya kinle, nefretle bakan birisi değilim!Açık konuşayım, kendisinin kişiliğiyle, bire bir kendisiyle sorunu olan pek çok da muhalifle tanıştım.Sayın Yazıcı'nın ismini duyduklarında sinirleri hopluyordu bazılarının.Ben asla öyle olmadım.Kendisine çok kızdım belki ama geçici şeylerdi.Sayın Başkan kendisine neden bu kadar öfkelenen insanların çok olduğunun hesabını yine kendi vicdanında verir, o bizi ilgilendirmez..

Sonra da eleştirdiğimiz kişinin federasyon başkanı olmasından ziyade her şeyden önce bir aile babası olduğunu hatırladım!O da tıpkı benim babam gibi, sizlerin babası gibi akşam olunca evine gidiyordu.Elbette bazen uzak kalıyordu evinden, çocuklarından.Ama neticede bir ailesi vardı!Ben sürekli yazıyordum, bitmek tükenmek bilmeyen bir yazma enerjim vardı ve henüz tükenmiş de değil, tükenecek gibi de görünmüyor.Ama karşımdakinin insan olduğunu unuttum kimi zaman!İşte en çok bundan dolayı üzgünüm.Ben TSF Başkanı Ali Nihat Yazıcı'ya yazdığım yazılardan dolayı yine çok üzülmüyorum, şimdi ismini bilmediğim iki değerli kızının babası ve değerli eşinin kocası olan Ali Nihat Yazıcı'ya yazmış olduğum için aynı yazıları, ona üzülüyorum..

Ben öyle gencim şöyleyim böyleyim diye mazeret üretmek istemem.Gençsem yazmasaydım, otursaydım köşemde.

Fakat; "Sayın Yazıcı'dan ziyade Sayın Çakır kazansa daha iyi olurdu" fikrimi korumakla birlikte, bundan böyle eleştirilerimde daha dikkatli olmaya karar verdim.Nasıl mı?Yani birisi mi yazdırıyor bunları bana?ASLA!
Şimdiye kadar her şeyi kendim yazdım, bundan sonra da öyle olacak!

Yavaş yavaş düzelttiğim, çeki düzen verdiğim üslubumda ara sıra yine gaflar yapsam da çok daha önemli gelişmeler göreceksiniz.

Eleştirilerim değil, üslubumda değişiklikler olacak :)

Saygılarımla..
Ara
Cevapla
#2
İbrahim Ethem zaman zaman uzun yazdığını ve yanlışlar yaptığını kabul ediyor.
İbrahim biz yaşta biri değildir. Herkesin sustuğu, konuşmadı dönemlerde konuştu, fikirlerini ifade etti. Forumlarda cezalar aldı, forumlardan atıldı.
Onun ilk önceleri Özgür forum un hayata dair deki hoşuma giden günlük yazılarını takip edersim. TSF forumuna geçti.

Bazıları gibi bende zaman zaman ne yapmak istediğini anlayamıyor olabilirim.

Kafası karmaşık olduğunu seziyorum. Yazdığı bir yorum içerisinde birbirini nötrleyen yaklaşılar var.

Satranç camiası İbrahim'i mutlaka kazanmaya çalışması gereklidir.
İbrahim Satranç camiamıza değişik bir hava getirmiştir.
Güzel röportajları, konulara hakim olsada bir çok kişinin yazmaya cesaret edemediği konularda en başta yazan kişi oldu.
Bir konuyu açmak, konu hakkında fikir beyan etmek başka kişilere de kendi fikirlerini paylaşabilmesi açısından bir yol oluyor.
İbrahim yaşıtlarının çok üstünde bir gelişime ulaştı. Bundan 20 yıl sonrasında onu görmek isterdim. O süreci görecek ömür yeter mi bilemiyorum.

Konuşan sorgulayan yeni neslin örneklerinden biri gibi geliyor bana İbrahim.
Yazdıklarını herkes gibi bende ciddiye aldım.
Almayanlar varsa onlar kendilerini ne kadar ciddi gördüklerini tekrar sorgulamalılar.

Çok yazan ve çok konuşanların hata yapma olasılığı, hiç konuşmayanlara göre elbette fazla olacaktır. Ancak konuşulması gereken yerde susma hakkını kullananlar daha büyük hatanın içerisindedirler.

O kadar çok susan kişi var ki. Susanları değil konuşanları saysak yeridir.

İbrahim Ethem de 'bir şeyler 'var dediysem. O 'bir şeyleri ' yapan da bu satranç toplumudur. Çok erken yaşta çok şeyler gördü..
Tanık olmak zordur..

İbrahim Ethem, samimice özeleştirilerini yaparak herkese örnek de oluyor aslında.
Öz eleştiri vermesi gereken o kadar kişi yok mudur?
Kaç kişi çıkıp öz eleştiri verebilmiştir?


İbrahim Ethem ile çoğu zaman başka bakış açılarına sahip olsak da, yazılarını mutlaka okumaktayım..

Bir süredir İbrahim Ethem , değişim-dönüşüm- gelişim yaşıyor.
Sürecin içerisinde kaleme aldığı yazılarını daha sonraki dönemlerde okuduğunda farklı değerlendirme ihtiyacı hissedebilecektir.Bu sürecinde herhangi bir konuya yazdığı yazılarda birbirini nötürleyen yaklaşımlar görüyorum.

Kafası karışık insanlar her zaman ilgimi çekmiştir. Kafa karışıklığına yol açacak onca gelişmeler olurken kafası hala karışmayan insanların olması beni hayrete sokmaktadır.

bu sürecini kendi içerisinde tamamlarken bence bir süre dinlenmesi daha iyi olur diye düşünüyorum.

Not:
Onun bu samimi öz eleştirsini gözden uzakta sohbet havasında bir yerde ele almaya başladık:

http://turkiyesatrancforum.com/forum/vie...=1542#1542
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi