ICCF Forumu da kapatılmış
#1
Forumları kapatmak kitap yakmanın farklı bir şeklidir.

Bu karar Antalya'ya "gelip gidenler" konusunda bahsi geçen kongre de alındı galiba. Antalya, forum kapatmak, kapatanların da toplantıda bulunması. Kötü bir tesadüf.

Konunun ciddiyetine ve içinde yazıştığımız bu forum ortamının da varlık sebebine uygun olacağı düşüncesiyle; “Yazışmalı Satranç” bölümünde açılmış olan konuya buraya taşıyıp cevap yazmayı uygun buldum. Forum ilkelerine de umarım uygundur. Uygun değilse oraya taşıyabilirler.

ICCF forumu kapatıldı.
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=2209

Son mesajın tamamına imzamı atarım.


Alıntı:“Bizde işler başka türlü işletiliyor.

Akşamdan karar alınıp gece kapatılıyor. Ertesi sabah bir bakmışsınız satranç üzerine oluşturulmuş bir sürü fikir bir gecede yok edilmiş.

Satrancın ve satranççıların hafızası silinmiş.

Neymiş efendim, yeni foruma geçtik. Neymiş efendim karar alınmış forum kapatılmış.

Yazılara ne oldu?

"Kötü komşu adamı mal sahibi yapar" derler ya. Aynısının tıpkısı.”
Daha önce kapatılan iki forum için de aynı şeyleri düşünmüştüm. Forumları yaşatmak asıl marifet. Yok etmek çok kolay. Kurumsal bir arşiv oluşturmak için yıllarca sürecek bir sabır ve çok emek gerekiyor. Bugünün teknik olanaklarında değil forum kurallarına aykırı yazıları, hatta o kadar ileri kontroller var ki uygunsuz bir hece ile başlayan kelimeyi tamamlayıp son derece ciddi ve masum cümlenizi kuramayabiliyorsunuz. Örnek vermeyeyim komik ama çeşitli forumlarda çokca başıma geldi. Sonuçta uygunsuz kelimeleri, kötü hitapları, hakaret sözcüklerini anında engellemek mümkün.

Kaldı ki o tür aykırı mesajların içinde bile kayda değer fikirler olabilir. Bir bölümünü yıldızlarla kapatıp kalanını yayınlamak da mümkün. Mesajı tümden silmek, kişileri engellemek, yetmezse suç unsuru taşıyan iletilerin sahiplerine bile nokta adresle ulaşmak mümkün.

Mümkün olmayan bir şey var. Yılların birikiminden insanların yararlanmasını engellediğinizde; geçmişinize, arşivinize, toplumun ortak hafızasına, övgüsü, sövgüsü dahil, uçuğu, esprilisi, iğnelisi, ağdalısı, öğreticisi, zırvası, en kötüye örnek olanları dahil kendi kültür eserinize, mirasınıza kibrit atıp onu yok ediyorsunuz. Kitap yakmaktan farkı ne?

Yayınlandıktan sonra silinmemiş, sansürlenmemiş, üç yıl, beş yıl orada kalmış bir yazı artık herkese mâl olmuştur. Silmek kitap yakmakla eş değerdir. Ben Ateş Ülker’i satrançla tanışmadığım yıllarda yazdığı yazıları okuyabildiğim için tanıdım örneğin. Ya da Hüseyin Aktaş’ın nefis yazılarından bir yerlere kopyalayıp kaydetmediğim için hâlâ üzgünüm. Buna pek çok kişinin yazıları dahil. Kişilerin değişimlerini, dönüşümlerini de fark edebilmeyi hep kalacak sandığımız bu değerli arşive borçluyduk.

Aile bağlarını koparan bir anlayışın doğal ilerleyişin ötesinde başarılı olması mümkün değil. Duraklaması ve gerilemesi de pek âla muhtemel.

Forumlara yazılan yazılar. Tek tek insanların emeğiyle oluşmuş, toplumun bir kültür mirasıdır. Yazanı olsun, okuyanı olsun, okuyacak olanı olsun herkesin faydalanma hakkı vardır. Hiç değilse eski gönderiler korunmalı. İncelemeye açık tutulmalıdır.

TSF forumu zamanında yedekleyip, kısmen de olsa ulaşılabilir şekilde olmasını sağlayan iki kişinin Harun Taner ve Abdullah Arık’ın bu başlığı açmaları güzel bir şeydir.

Ne demişti Murat Kul : [Bütün yazılarına ulaşabilmemiz ne güzel. Federasyona ters düşerse onlar da silinmeden bir yerlere kaydetmeli.]
Alıntı:“Demokrasi ne kadar güzel bir şey değil mi.

Türkiye Satranç Federasyonu gerçekten inanılmazı başarıyor. kendi Başkanlarına “keyfe keder ahlak dersi” verme çabasında olanlar bile, TSF’nin resmi internet sitesinde, yer bulabiliyor.

Bu hoşgörü ortamı göğsümü kabartıyor. TSF ve satranç ailesi bir konuda daha üstünlüğünü kanıtlıyor. Bilmeyenler olabilir, hatırlatmak isterim. Bu uygulamanın bu ülkede başka bir örneği yok. “

Yeni yönetim adına ilk yazısında ne demişti Kuvay Sanlı :
“Elbirliğiyle kapattık” O eller arasında satranç emekçilerinin, gönüllülerinin eli yoktu. "Canımız istedi kapattık." Daha gerçekçi bir başlık olabilirdi.

Oysa kendisinin de bir yazısı nedeniyle, bir gecede, adı ve emek verdiği tüm yazıları yok edildi. Aynı forum gibi… Korunaklı, kimsenin üzerine yorum ekleyemediği köşesinden hem de. Tüm birikimi ve görüşleri yok sayılarak.

Yanılıyor olabilirim ama TYGŞ ödül törenlerinde keman dinletisi fikri, sunucuları sporculardan seçme fikri, insanları uzaktan ve yazılarından tanıyabiliyorsam Kuvay Sanlı’nın da destekleyip yaşama geçirdiği bir güzelliktir. Onun, yönetimin hakim tarzından farklı bir yapıda olduğunu düşünüyorum.

Satranç ve sol anahtarı konusunda yazabilseydi satrancın müzikle, sporcularla, yaşamla nasıl daha fazla bütünleşebileceği konusunda biraz daha ilerde olabilirdik.

Katılayım, katılmayayım ama keşke yazısı bu forumda yayınlanıp. Ortak hafızamıza kaydedilmiş olsaydı. Yasaklı yazısını hala merak ederim.

Arşivi, ortak hafızayı, yok edilen emekleri bir yana bırakalım. Bugün TSF ailesinin yönetenleri ile aile fertleri arasındaki tek yönlü iletişimin (iletişim tanımına bile aykırı aslında) sakıncalarını, zamanla göreceğiz.

İzmir, yönetim şekli bakımından federasyonun önemli bir modelidir. Ama "en kötü" modeli. Hatta federasyon ilkelerine bile ters, “We’r europa” ECU seçim taahhütlerine ters, 2008 seçimleri taahhütlerinin yer aldığı “Biz büyük bir aileyiz” hedeflerine ters, Fide sponsoru TSF nin yayıncılık ilkelerine külliyen ters.

İzmir tsf de 5 kişi yazar aynı 5 kişi yorumcu. Yorumlar artık İzmirlilere kapatıldı. Sakıncaları mı? İstatistiklere bakın büyüteçsiz görünür. Sessizliğin içinden çıkan birkaç net sese kulak verin. Sağır olsanız duyulur. Kör olsanız görülür.

Düzelmesini bizde isteriz ama para lazım diyenler olursa buna gülünür. Para İzmir’de de çok. Eksik olan şey başka.

Unutulmamalı ki birkaç istisna dışında satrançcıların herkese açık, her konuda paylaşımda bulunabileceği bir ortamları yok. Futbolda olduğu gibi gazeteleri, medyaları, fikir üretip yayınlayacak dernekleri, kulüpleri, baskı gurupları, köşe yazarları, yönetimi etkileyecek güçleri yok. Sermaye olarak hele hiç güçleri yok. Maddi açıdan en zengin örgüt federasyonun kendisi.

Bülbül ötüşlü kanaryalar derneğinin programı, insan hakları evrensel beyannamesi bile bir gün insanların satranç ile ilgili yazılarında anlatım aracı olarak, yasakları, kapatılmaları savunmak ya da protesto etmek için başvurdukları bir metin olabilir. Bazı şeyleri anlamak için bazen uzun zaman geçmesi gerekebilir. Demokrasi havarileri sansürcü, sansürcüler demokrasi havarisi bile olabilirler. Biraz uzak görüş, biraz hoşgörü, belki de evlat sahibi olmak, belki iyi bir çocukluk yaşamış olmak, belki sevmek, belki bazı erkeklere dendiği gibi askere gitmek, asker yolu gözlemek çok şeyi değiştirebilir. Yaşam değişimdir, öğrenmektir.

İçimiz kararmasın, ağlanacak halimiz de olsa benim gibi siz de gülümsemeye ihtiyacımız var diyorsanız. Olaya olumlu penceren bakmakta yarar var. Forumdan doğacak açığı düşünen büyüklerimiz; kaliteli, seviyeli, bünyeye yararlı, yöneticilere de sempatik şekilde forumu özleyenler, illa "form"a girmeye niyetli olanlar için, Fitness salonlarını turnuva düzenlenen otellerde ücrete dahil etmişlerdir.

İzmir'liler için Forum zaten Bornova'da. Her gün Saat 23:00 e kadar açıktır.

Konuyu ilk başlatan arkadaşlara, Smile
UKD listesinde ismim yok ama satrançta fena sayılmam. GNU/GPL konusunda biraz bilgi sahibiyim. Satrançla ilgili deneyimimi en iyi ve en kötü örneklerin bir arada yaşadığı İzmir yıllarıma borçluyum. Harun Taner ve Abdullah Arık’ın yazılarını bu başlığa taşıdığım için alınmayacaklarını umuyorum.

Satranç bir kültürdür. forumlarda bu kültürün bir parçasıdır.

Gü, @izmir
Ara
Cevapla
#2
Havada Deniz Esiyor... Big Grin
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi