16-11-2010, 12:08
"Başkan Vekili Tahsin AKTAR'la Söyleşi" başlıklı yazı kilitlenince, konuya ilişkin görüşlerimizi yansıtmak için tırnak içinde bir başlık açmıştım.
Asli konuya geçmeden önce, başlığın kilitlenmesine ilişkin sorularımızın yanıtlarını, "geçerken almak" isteyince, olay sanki bir forum yönetimi tartışmasına dönüşmüş gibi başka alana taşındı. Şimdi burada konuyu başka alana taşıyan arkadaşlara, "arkadaşlar 'geçerken almak' kuralını bilmiyorlar" desek kızarlar yine...
Oysa yapılan söyleşi Mali Genel Kurul sürecinden bağımsız bir söyleşi değildir. Bunu içerikten görmek de olanaklıdır. Kilitlenmesinin de bağımsız olmadığını düşünüyorum. Ama "yasalarımızda kilit kırmak yok, açmak var", o yüzden şimdilik bu konuyu bir kenara bırakarak, Tahsin beyin söyleşi içeriğinde bana ve genele ilişkin sözlerine yanıt vermek istiyorum.
Şöyle demiş Sayın AKTAR:"Bir satranç merkezi kurulması çalışmalarını kullanarak Mali Genel Kurul üzerine yazanlar, “… Harcadıkları paraların nereye harcandığı konusunda bir fatura açığı vereceklerini sanmıyorum. Böyle bir açık verecek kadar amatör değiller…” diyebilecek kadar saldıranlar, yine aynı satırlarla devamla “… öncelikle kendi ülkesinde adam olmalı insan…” diyebilen zihniyet sizice eleştiri mi yapıyor? Biz namusu şerefi ile yaşayan, bundan başka varlığı olmayan kişileriz. Ne demek şimdi fatura açığı? Ne demek adam olmalı insan. Bu eleştiri mi?"
1- Esas ve usül olarak, harcanan paraların 1 kuruşunun dahi belgesi olmak zorundadır. Eğer 1 kuruş açık varsa, yönetimin aklanması söz konusu olamaz. Açık veren bir yönetimin aklanması da ayrı bir suç oluşturur.
Ancak insanlar hata yapabilir ve herhangi bir harcamanın faturası alınmamış olabilir, kaybolmuş olabilir. Bu durumda da "durumun" tutanakla tespiti gerekmektedir. Bunu da geçelim.
Orada, o satırın geçtiği yerde söylemek istediğim, arkadaşların bu konuda amatör olmadıkları, işlerinde titiz olduklarıdır. Ancak devamında söylediğime niye gelmez Sayın AKTAR? Kendileri "konumsal olarak açık vermiş durumdadırlar" diyorum. Hiç kimseye hırsız dediğimiz yok. Hiç kimsenin şahsi olarak onuruna sözümüz yok bizim. Olursa onu söylemekten de çekinmeyecek kadar yüreğimiz var. Ancak söylediğimiz odur ki; TSF mali kaynakları FİDE kongrelerinde yanlış bir strateji ve yanlış taktiklerle harcanmıştır. Bu durum da TSF'yi konumsal olarak açık düşürmüştür. Görülmesi gereken budur.
2- İlkiyle bağlantılı olarak "adam olmak" kavramı kişilerin çocukluğu ile ilgili söylenmiş bir söz değildir. "Adam olmayan" Türk satrancının henüz kendi ülkesinde gerekli yetkinliğe ulaşmadığı olgusudur. Bu konu da yine ilgili yazı içerisinde diğer satırlar okunduğunda anlaşılması gerekirken, sayın AKTAR konu içeriğini anlamamış görünmektedir.
Sayın AKTAR,
İKİ YIL ÖNCE... 8 KASIM 2008 Tarihinden önce, sizi desteklemekteyken, "BİR ÖZELEŞTİRİ VE YOL AYRIMI" başlıklı bir yazı ile aranızdan ayrılmıştım. Bu ayrılığın nedeni Sayın YAZICI'nın Antalya ASEM'de bana ve çevremdeki arkadaşlara güvenerek söylediği bir takım sözlerdi.
Ancak altını çizmeliyim ki; sayın YAZICI bize güvenerek söylemişti. Bu yüzden karşı duruşum sırasında asla aramızda geçen konuşmaları yazmadım uluorta. Ancak her yazımda kendilerini bunu açıklamaya zorladım.
Şimdi zorlamaya gerek yok artık. Çünkü yönetim ve denetleme kurulu raporlarında "İTİRAF" ediyorsunuz! Aslında sayın YAZICI'nın "tamamı dışarda olan mızrak" dediği tamamen budur! "sizi destekleyen Fide delegelerine yaptığınız harcamalar" yönetim ve denetim kurulu raporlarında, SAKLANAMAZ boyuta geldiği için İTİRAF kapısına gelmiştir. Umarım mahkeme kapısına dayanmaz işler. Çünkü raporlarınız Dünya Satranç Kamuoyunu çalkalayacak nitelikte olup, Türkan Saylan'ı bile Ergenekon'dan sorgulayan Cumhuriyet savcılarını harekete geçirecek niteliktedir. Şimdi FİDE içindeki "ergenekonu" ortaya çıkarma zamanı... Yine de kalan ayrıntıları Mali Genel Kurulda konuşmak üzere nokta koyalım. Malum, "kol kırılır, yen içinde kalır" ancak kol kanser olmuş durumda, kesilmez ise gövdeye metestaz yapacak duruma geldi...
Herşeye rağmen, tüm satranç ailesinin bayramını kutlayarak ve birlikte kutlayacağımız nice bayramlar olmasını umarak noktalayalım...
Asli konuya geçmeden önce, başlığın kilitlenmesine ilişkin sorularımızın yanıtlarını, "geçerken almak" isteyince, olay sanki bir forum yönetimi tartışmasına dönüşmüş gibi başka alana taşındı. Şimdi burada konuyu başka alana taşıyan arkadaşlara, "arkadaşlar 'geçerken almak' kuralını bilmiyorlar" desek kızarlar yine...
Oysa yapılan söyleşi Mali Genel Kurul sürecinden bağımsız bir söyleşi değildir. Bunu içerikten görmek de olanaklıdır. Kilitlenmesinin de bağımsız olmadığını düşünüyorum. Ama "yasalarımızda kilit kırmak yok, açmak var", o yüzden şimdilik bu konuyu bir kenara bırakarak, Tahsin beyin söyleşi içeriğinde bana ve genele ilişkin sözlerine yanıt vermek istiyorum.
Şöyle demiş Sayın AKTAR:"Bir satranç merkezi kurulması çalışmalarını kullanarak Mali Genel Kurul üzerine yazanlar, “… Harcadıkları paraların nereye harcandığı konusunda bir fatura açığı vereceklerini sanmıyorum. Böyle bir açık verecek kadar amatör değiller…” diyebilecek kadar saldıranlar, yine aynı satırlarla devamla “… öncelikle kendi ülkesinde adam olmalı insan…” diyebilen zihniyet sizice eleştiri mi yapıyor? Biz namusu şerefi ile yaşayan, bundan başka varlığı olmayan kişileriz. Ne demek şimdi fatura açığı? Ne demek adam olmalı insan. Bu eleştiri mi?"
1- Esas ve usül olarak, harcanan paraların 1 kuruşunun dahi belgesi olmak zorundadır. Eğer 1 kuruş açık varsa, yönetimin aklanması söz konusu olamaz. Açık veren bir yönetimin aklanması da ayrı bir suç oluşturur.
Ancak insanlar hata yapabilir ve herhangi bir harcamanın faturası alınmamış olabilir, kaybolmuş olabilir. Bu durumda da "durumun" tutanakla tespiti gerekmektedir. Bunu da geçelim.
Orada, o satırın geçtiği yerde söylemek istediğim, arkadaşların bu konuda amatör olmadıkları, işlerinde titiz olduklarıdır. Ancak devamında söylediğime niye gelmez Sayın AKTAR? Kendileri "konumsal olarak açık vermiş durumdadırlar" diyorum. Hiç kimseye hırsız dediğimiz yok. Hiç kimsenin şahsi olarak onuruna sözümüz yok bizim. Olursa onu söylemekten de çekinmeyecek kadar yüreğimiz var. Ancak söylediğimiz odur ki; TSF mali kaynakları FİDE kongrelerinde yanlış bir strateji ve yanlış taktiklerle harcanmıştır. Bu durum da TSF'yi konumsal olarak açık düşürmüştür. Görülmesi gereken budur.
2- İlkiyle bağlantılı olarak "adam olmak" kavramı kişilerin çocukluğu ile ilgili söylenmiş bir söz değildir. "Adam olmayan" Türk satrancının henüz kendi ülkesinde gerekli yetkinliğe ulaşmadığı olgusudur. Bu konu da yine ilgili yazı içerisinde diğer satırlar okunduğunda anlaşılması gerekirken, sayın AKTAR konu içeriğini anlamamış görünmektedir.
Sayın AKTAR,
İKİ YIL ÖNCE... 8 KASIM 2008 Tarihinden önce, sizi desteklemekteyken, "BİR ÖZELEŞTİRİ VE YOL AYRIMI" başlıklı bir yazı ile aranızdan ayrılmıştım. Bu ayrılığın nedeni Sayın YAZICI'nın Antalya ASEM'de bana ve çevremdeki arkadaşlara güvenerek söylediği bir takım sözlerdi.
Ancak altını çizmeliyim ki; sayın YAZICI bize güvenerek söylemişti. Bu yüzden karşı duruşum sırasında asla aramızda geçen konuşmaları yazmadım uluorta. Ancak her yazımda kendilerini bunu açıklamaya zorladım.
Şimdi zorlamaya gerek yok artık. Çünkü yönetim ve denetleme kurulu raporlarında "İTİRAF" ediyorsunuz! Aslında sayın YAZICI'nın "tamamı dışarda olan mızrak" dediği tamamen budur! "sizi destekleyen Fide delegelerine yaptığınız harcamalar" yönetim ve denetim kurulu raporlarında, SAKLANAMAZ boyuta geldiği için İTİRAF kapısına gelmiştir. Umarım mahkeme kapısına dayanmaz işler. Çünkü raporlarınız Dünya Satranç Kamuoyunu çalkalayacak nitelikte olup, Türkan Saylan'ı bile Ergenekon'dan sorgulayan Cumhuriyet savcılarını harekete geçirecek niteliktedir. Şimdi FİDE içindeki "ergenekonu" ortaya çıkarma zamanı... Yine de kalan ayrıntıları Mali Genel Kurulda konuşmak üzere nokta koyalım. Malum, "kol kırılır, yen içinde kalır" ancak kol kanser olmuş durumda, kesilmez ise gövdeye metestaz yapacak duruma geldi...
Herşeye rağmen, tüm satranç ailesinin bayramını kutlayarak ve birlikte kutlayacağımız nice bayramlar olmasını umarak noktalayalım...