DENENTLEME RAPORU SONUÇ- 1
#1
Öncelikle uzman olamama rağmen TSF nin yayınlanan denetleme raporlarına göre şu sonuçları çıkardım ve sizinle paylaşmak istedim.

1- 2008 seçimlerinde Tam zamanı ekibinin bahsetmiş olduğu sayın Ali Nihat YAZICI'nın yüklü miktarlardaki mil puanları ve federasyon harcamalarının şahsi kredi kart kullanımı ve para puan kazanımı doğruymuş. Çok saçma bir şekilde Yönetim Kurulu kararı alarak geçiştirmişler.

2- Yine tam zamanının bahsettiği Murat Kul'a tahsis edilen araç göze batmış. Kılıfınına uydurulması için talimat hazırlanmış.

3- Uluslararası ödemelerde ceza ödemişler, Denetleme kurulu uyarmakla yetinmiş açıklama yapılmamış.

4- Denetleme Kurulu Raporu 1 ay erkene almış, normalde 31 Ekim 2010' a hazırlanması gerekirken 30 Eylül 2010'da bitirilmiş.

Bunun nedeni de bankalardaki hesaplarda para görülsün diye. Dikkatli inceleyecek olursak 30 Eylül itibariyle 104 .000 TL para var ama Ekim ayı gideri olarak.

18- Rapor tarihi itibariyle personele olan borç 62.418,14 TL’dir.
19- Vadesi gelmemiş vergi borcu 31.255,58 TL, vadesi gelmemiş SSK prim borcu 16.273,92 TL ‘dir.

110 000 TL ödenmesi gereken para var. 31 Ekim 2010 gibi olsaydı hesaplarda 0000 lira olacaktı.


5- Gelir gider tablosuna bakıldığında, 1.150.000 TL gelir fazlası görülmekte ama yine raporun 16-17-18-19 nolu maddelerine bakarsak TSF'nin borcunu da 1.200.000 TL olarak göstermektedir. Bu tabloya dünya kadınlar için dağıtılacak 450.000 dolar dahil değildir. onu da eklersek 2.000.000 TL TSF'nin garanti borcu vardır. Yani gelir gider tablosunda kalem oyunlarıyla gelir fazlası gibi gösterilmektedir. Bu araradaki fark TSF'nin Belediyelere yaptırdıkları organizasyonları Sponsorluk kaleminde nakit sponsorluk gibi göstermesinden kaynanlanmaktadır. GSGM'nin sponsorluk sitesinde son iki yılda TSF'nin böyle bir sponsorluk geliri olamdığını göstermekdedir.


6- Dünyanın En büyük en zengin federasyonu olarak gösterilen TSF yılda en az 200.000 TL bankalara Faiz ödemektedir. Faaliyet raporu ile denetleme raporu karşılaştırıldığında TSF yurtiçi faaliyetleri için harcadığı paranın %70 ini uluslararası faaliyetlere ayırmış. Diğer faaliyetleride satrançcının üzerinden para kazanarak gerçekleştirmiş. Yani Bizden alıp yabancılara organizasyon yapmış. Bize düzenlediği halka açık yarışı yok ne yazık ki . Bir İzmir Open vardı, o da bitti.


7- Yurtdışı faaliyet ile harcanan para karşılaştırıldığında komik bir şey çıkmakta. Yurtdışına TSF ile çıkanlar bilir. Organizasyonun parasını biz karşılarız. buna rağmen iyi bir tahminle faaliyet raporlarında belirtilen yurtdışı yarışmaların ortalamsı 5 kişiyi geçmemektedir. Bizlerin ödedeği ortalama rakamlarla:

Raporda 44 yarış gözüküyor, kişi başı 500 Avro uçak, 10 gece 100 avro konaklama 1.000 AVRO ve on gün 26 avrodan 260 avro harcırah toplam 1760 avro kişi başına düşen rakam;

Bunu da 44 yarışma ve 5 er kişiden 220 kişi X 1760 avro= 387.200 avro, o da yaklaşık 750 .000 TL yurtdışı açıklanan rakam 1.960.773 TL 1.200.000 TL ne olduğu meçhul hadi biz iyimser olalık katılım ortalaması 10 olsun yine yaklaşık 500.000 tl açık var. Bu kaleme bütün seçim gezileri ve burada yapılan harcalamar giydirilmiş . Bu kaledmin dökümünü TSF yayınlaması gerekir.

8- Bir diğer kalem ise Lisans geliri.

Lisans ve vize gelirleri toplamı 1.200 .000 TL, bu da 2 yıllık yani bir yıllık 600.000 bin lisan 10 lira olsa 60.000 sporcu eder daha bu hakemler antrenörler lisans ve vize var yani gerçek sporcu sayısı 35.000 – 40000 oluyor. Yani aslında 150.000 sporcudan 110.000 tanesi satrancı bıraktığı anlamına geliyor.

9- TSF son iki yılda bizden konaklama haricinde yaklaışk 1.000.000 TL katılım payı toplamış.

10- Antrenör kurs gelirleri daha önceki yıllara bakıldığında dibe vurmuş demekki insanların TSF nin antrenörlük kursuna ihtiyacı kalmamış. 46.000 1 .kademe antrenör 2. kademe 400 kişi 3. kademe 50 kişi demek ki insanlara sadece belge verilmiş.

11- Giderler kısmında Eğitim ve altyapı giderlerine baktığımızda ikisinin toplamı 2.500. 000 TL. TSF acaba köylerde tesis yapıp bu köylere Yol su elektrik mi götürdü? TSF hangi kulübe hangi sporcunuya ne yapmış? Bu 2.500.000 TL ile Açıklanması gereken bir kalem.

12- Gelelim en ilginç kaleme Tam zamanı ekibinden bir kaç kişi kaybettikleri seçimden sonra; TSF'nin 2012 Olimpiyatlarını almak için Dresten'de delegelere 100.000 avro para dağıtacağını, bu parayıda kimler aracılığıyla avans çekerek götürdüklerini anlatııyorlardı. O zamanlar seçim yenilgisi sonrası iftira olarak düşünüyorduk ama Denetleme kurulunun raporunda:

2012 Dünya Satranç Olimpiyatlarının İstanbul’a alınması için, 2008 yılında Almanya'nın Dresden kentinde düzenlenen FIDE Genel Kurulunda, stand kirası, hediyelik eşya, lobi faaliyetleri ve ülkemiz adına oy kullanacak bazı FIDE delegelerinin konaklama, ulaşım ve yemek masrafları için toplam 177.724,32 TL harcama yapıldığı, bunun için yönetim kurulu kararı alındığı ve bahse konu harcamalara ilişkin olarak T.C. Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü tarafından Federasyon bütçesine 2008 yılında fazladan ek ödenek olarak kaynak aktarıldığı, harcamaların Federasyon Ana Statüsü ve genel hukuk hükümlerine göre yapıldığı, evraklar ve ilgili defter ve kayıtlar üzerinden tespit edilmiştir.

diyerek Bu para dağıtma yani rüşvet olayını ispatlamaktadır. Nasıl mı?

Zaten Dresten'de Olimpiyat vardı ve katılan tüm ülkelerin delegeleri oradaydı. Ulaşım, konaklama ve yemek masrafları kendi ülkelerince karşılanmaktadır. TSF sadece ceplerine harçlık koymuştur. Denetleme Kurulu Bu maddeyi Büyük cesaretle rapora koymuş ama Saçma sapan şekilde bu harcamaları aklamaya çalışmış yada çalıştırılmış. GSGM tüm federasyonlara bütçe aktarmaktadır.

Raporda hiç bir kalemin alt dökümleri yok. Bazı ip uçları delegelere verilmeye çelışılmış. Herhalde gelen baskılar sonucu geçiştirilmiş.


Bu denetleme kurulu raporuna göre delegelerin Yönetimi ve Denetleme kurulu raporunu ibra etmeleri Satranca, satrançcıya ve vatana ihanet olur.

Denetleme Kurulu üyeleri bir an önce istifa etmeli ve hesaplar bağımsız bir şirkete veya sayıştay müfettişlerine inceletilmeli ve ilk genel kurula sunulmalı.
Ara
Cevapla
#2
Merhaba Bahtiyar bey,
Yazınız detaylı bir çalışmanın sonucu gibi gözüküyor ve çok ilginç bilgiler içeriyor. Büyük bir zevkle, dikkatlice okuyup değerlendireceğim. Karşılıklı yüzeysel atışmaların yaşandığı şu günlerde Mali genel kurulun içeriğine yönelik bu yazı önemli bir adımdır.
İyi akşamlar...
Ara
Cevapla
#3
Yazınızdan dolayı tebrik ederim sayın Bahtiyar.
Fevri çıkışların ve bireysel atışmaların dışında Mali Genel Kurula yönelik somut bilgiler görmek yararlı oldu.
Nelere itiraz edildiği ve başka nelere itiraz edilebileceği bu şekilde daha iyi anlaşılmaktadır.
Ara
Cevapla
#4
Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Yazınızdan dolayı tebrik ederim sayın Bahtiyar.
Fevri çıkışların ve bireysel atışmaların dışında Mali Genel Kurula yönelik somut bilgiler görmek yararlı oldu.
Nelere itiraz edildiği ve başka nelere itiraz edilebileceği bu şekilde daha iyi anlaşılmaktadır.

Üstüme alınıyorum ama... Kime bu taşlar? Big Grin

Bir önceki iletide de Sayın Aydoğdu "karşılıklı yüzeysel atışmalar" demişti...

Her iki arkadaşımızın da anlatmak istediğini anladığımı, bildiğimi sanmakla birlikte, arkadaşlarımız kendilerince "yüzeysel atışma, fevri çıkış, bireysel atışma" kavramlarıyla neyi kastetiklerini açıklamalıdırlar.

Yalnızca matematiksel ifadeler mi somuttur? Sözlü anlatımlar somut olamaz mı?

Buradaki anlatımlardan ben, sözel anlatımların yüzeysel okunduğu, hatta bunca zamandır yazdıklarımızın hiç okunmadığı yargısına ulaşıyorum. Hem Aydoğdu'nun hem de Ertan'ın iyi bir okuyucu olduklarını bildiğim halde, kendimi bu yargıdan kurtaramıyor ve kendimde bir suçluluk duyumsuyor, ama bunu da haketmediğimi düşünüyor ve biliyorum!...

Keza, denetleme kurulu raporları TSF web sayfasında yayınlandı. Her ne kadar bazı işler uzmanlık istiyorsa da, eğer okuyucular ve delegeler zahmet edip okumuyor, bir kaç kişinin rakamları somutlamasına bakıyorsa yalnızca, işimiz yine zor görünüyor. Hiç olmazsa satranççılar bunu yapmasın bu ülkede.

Son olarak, bu rakamların ortaya dökülmesine neden olan süreç, sanırım "fevri çıkışlar ve yüzeysel atışmalar süreci" olsa gerek. Ne dersiniz?...
Atışmış olabiliriz, ama atmadık!...
Cevapla
#5
Şahsi bir ifade kullanmadım Hüseyin Bey, dolayısıyla alınmanıza üzüldüm.
Yazılarınızın iyi bir takipçisiyim ve çoğu noktada haklı olduğunuzu görüyorum.

Güncel bir değerlendirme yazısının yararlı fikirler verebileceğini düşündüm ve yazarına teşekkür ettim. Mesele sadece budur.

Bazı zamanlarda insanlar daha hassas olabiliyor, sanırım şu sıralar "o zamanlar"dayız.
Ara
Cevapla
#6
Forumda bu başlığa emek veren arkadaşlara hoşgörülerine güvenerek onlara özel iki not ve bir sorudan yola çıkarak, vardığım bir çıkarım ile gerçekleri anlamak için düşündüklerimi paylaşmak istiyorum.

1 ) Bahtiyar, Ertan Oktay, Ataman Aydoğdu ve Hüseyin Aktaş'ın en fevri davranılacak durumlarda bile üsluplarındaki zarifliği, bazen hicivlerinde bile anlamlı sızıları, öfkelerinde bile önce bir yutkunup sözleri yan yana dizmeden bir daha tartan sabırlarını görebiliyorum. "Uzun yazılar gerektiren ince ince sızıların" üzerimizdeki ağırlığına karşın bir türlü ilgililerce iyi okunmayan ve sorumlularca yanıtlanmayan yazılar nedeniyle artan duyarlılık nedeniyle aile arasında bir yanlış anlaşılma olduğuna inanıyorum. Arkadaşlar lütfen yazın. İçinizden geldiği gibi, size, bize yakışır gibi. Şimdiye kadar yazdığınız gibi zarif, kaliteli, yüreklice fevri yazın.

2 ) Burada yazan Bahtiyar dışında sanırım herkesi uzun zamandır “yazılarından” ve sporcu, antrenör kimliklerinden ötürü tanıyorum. Bahtiyar'a elbette bir garezim, bir hesaplaşmam olmadığı için kim olduğu, nereli olduğu IP numarası falan da merakım değil. Araştırmaları ve yorumlarını da dikkatle ve beğenerek okuyorum. Kendisine paylaşımları için çok teşekkür ediyorum. Benim için düşüncelerini yazabiliyor olması kim olduğundan daha önemlidir.Bunu şunun için yazdım. Kullanıcı adı ile yazan Haklı nedenlerle Bahtiyar gibi ismen ve şahsen tanıdığımız ve tanımadığımız ama forumda yazan ailemize mensup kişiler var. “Kim kimdir bilelim. Adını yazmaktan aciz insanları muhatap almayız, forumu değil bize gelen bilgi edinme isteklerini ve mailleri cidiye alıyoruz” türü, TC kimlik nosunu ve adresini verene hesap vermeye, (aslında hesap kesmeye), serzenişle karışık gizli intikam söylemlerini de forum kültürüne has kurallar ve özel hayata saygı gereği anlamsız buluyorum.

Bir gün kimin kim olduğunu gerçekten merak edersem ve onun kendi kimliğini açıklamama hakkına da saygı duyarak mesaj gönderir ve kim olduğunu sorarım. Sebebi de sadece onu kutlamak içindir.

Rakamların dilinden hayata dair çıkarımlar :

Ben raporları inceleyerek, “çok” anlamasam ve mali müşavir olmasam da numerik olarak yazılanları alfanumerik değerlere dönüştürüp düşünsel bir açıdan daha iyi yaklaşabiliyorum. Bahtiyar'ın anlatmak istediklerini doğru anlamış mıyım bir sormak istiyorum. Bahtiyar arkadaşımız, mali genel kurulla ilgili rakamların dilinden anladıklarımla ve ancak sözcüklerle ifade edebileceğim düşüncelerimi, (hayata dair bölümüne daha uygun gibi görünen bu yorum hakkında düşündüklerini) beni anlamışsınız ya da anlamamışsınız diye kısaca buradan belirtirse sevinirim. Raporun maddeleri üzerinde anlayıncaya kadar tekrar tekrar düşünürüm.

Denetleme raporunda bir konuda benim sorguladığım husus ve vardığım yargı şudur?

Gider Kaleminde görünmesi gerekirken, başkalarının hak edişlerinden gelir elde eden yönetim ne kadar şeffaf ne kadar adil, ne kadar, özverili, ne kadar paylaşımcı, ne kadar şefkatli, ne ölçüde SAMİMİ dir?

Yaşamımızda ne yazık ki bürokrasi geleneğine, toplumsal kanaate dönüşmüş bir başkasının olanın "üstüne yatma" samimiyetsizliği bazı kişi ve kurumlarda yıllardır her alanda süregelmektedir.. Alacaklı olan, sizle açık hesabı olan, sizi nerede olsanız bulmaya çalışır. Bulur da. Siz alacaklıysanız, sizi bulmak istemeyen ne yapmaz, etmez. Bir türlü bulamaz.  Kimliğinizi hele bir unutun bir belediye veznesinde, otobüste; gişenin camında güneşten solmaya terkedilir. Olayın sıcaklığıyla siz aramaya çıkmazsanız, Bu yolla ve zaman geçtikten sonra kaybettiğine ulaşan bir kişi sanırım çıkmamıştır. Şemsiyenizi çantanızı telefonunuzu otobüste unutun. Bir süre depoda bekletir sizi arar arar bulamazlar. Smile Belediye onları satar ve ciddi bir gelir elde eder. Tıpkı sahiplerini bilemeyecekleri piyango biletlerine isabet eden ikramiyeyi almayı unutan binlerce kişi ve milyonlarca liranın idareye kalması ve ikramiyeye eklenmek yerine gelirlere eklenerek “üstüne yatılması” örneğinde olduğu gibi.

Ancak o kimlikle, o telefonla bir suç işlenmeye görsün. Borçluysanız izinize ulaşılmaya görsün. Tüm şehirlerdeki yakınlarınız ve sizi ziyaret edenler çıkar. Ummadığınız bir anda icralık da olabilirsiniz,.idamlık da.

Lafı getireceğim yer Federasyonun "talep edilmeyen harcırah, ödül vs her ne ise" yi gelir hanesine kaydetmesi yukarıda anlattığım geleneklere uygun ama bence samimiyetsizliğin ifadesi bir durumdur.

Neden hak edene ismen tahakkuk eden haklar, ödenekler , ödüller ulaştırılmaya çalışılmaz? Bu paralar otobüste unutulan sahipsiz şemsiye midir? Bu paralar isimlere değil de sahibi, adı adresi, telefonu, maili bilinmeyen piyango biletlerine mi aitdir? Bu gelirler sponsorlardan ödül törenlerinde dağıtılsın diye sağlanan ve dağıtılamadığı ?? için elde kalan nakdi veya ayni iken nakde dönüştürülen ürünler midir? Nedir bu kalemdeki gelirlerin açılımı ve haklarını almayan, alamayanlar kimlerdir? Onlara sorulmuş, zzaman aşımına uğramış da mı bunlar gelire dönüşmüştür?

Bu konuda cevap hakkı ve sorumluluğu olanların açıklamalarını merakla bekleyeceğim. İlgilerine şimdiden teşekkür ederim.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi