Anlaşmalı beraberlikleri önlemek için çözüm önerisi
#1
Merhabalar. Anlaşmalı beraberlikleri önlemek için bir çözüm önerisi getirmek istiyorum. Bildiğiniz gibi İsviçre sistemi turnuvalarda özellikle son iki tur kala sporcular sıralamayı etkileyecek şekilde oyunları berabere bitirebiliyorlar. Benim önerim son iki tur kala galibiyet puanına onda birlik veya onda ikilik bir fark eklenmesidir. Örneğin galibiyet puanı 1,1 veya 1,2 gibi bir rakam olmalıdır. Böyle bir puanlama sistemi turnuvanın genel akışını bozmayacak ve son iki turda daha zevkli mücadeleler olacaktır. Anlaşmalı beraberlikleri tümden kaldırmasa da önemli ölçüde engelleyecektir. Şampiyon belki de onda birlik fark ile belirlenecektir.

Daha önce forum ortamında galibiyet 3 beraberlik 1 puan olmalı diye fikir üreten arkadaşlarımız olmuştu.3 e 1 lik oran satranç için oldukça ağır bir oranlama. Ayrıca turnuvanın tüm turlarını kapsadığında eşitsiz bir puan dağılımına neden olur.

Dijital satranç saatleri çıkmadan önce mekanik saatlerle oynardık ve giyotin sistemle oyunlar sonlanır, hakemlere önemli görevler düşerdi. Dijital saatler ile birlikte giyotin sistemde geride kaldı ve hakemler üzerindeki yükte kalktı. Her ne kadar pek çok sporcu yeni sistemi beğenmese de karşı çıkanlar olsa da hamle başına süre arttırmalı sistemin satranca çok şey kattığı ortada.

Satrançta yenilikler kolay kabul görmese de benim ortaya attığım fikir üzerinde tartışılmalı son iki tur kala galibiyete verilecek ondalık rakam belirlenmeli ve federasyonumuz tarafından da kabul görürse FİDE’ye yeni kural olarak olarak teklif edilmeli. Kim bilir FİDE’nin beraberlikler üzerine koyduğu yeni kurallar 9.1a gibi kurallara da gerek kalmaz diye düşünüyorum. Sağlıcakla kalın satranç severler.
Ara
Cevapla
#2
Bir öneri de benden. Anlaşmalı beraberlikler olmamalı, bildiğim kadarıyla hiçbir sporda böyle bir uygulama yok. Spor olma yolunda iyi bir adım olur.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#3
Sayın Arkadaşlar

Erdem Pekol arkadaşımıza ait öneriyi doğrusu ilginç buldum. Satrançta kuvvet hesabında bu tür puanlar nasılsa dikkate alınmıyor. Öneri uygulanabilir gibi görünüyor ama, az oyuncu ve çok tur olan turnuvalarda ilk turları kaybedip, son turları kazanarak gelenlere haksız bir avantaj sağlayabilir görünüyor. İyi tartılması lazım.

Bir Uluslararası Hakem olarak ne zaman yeni bir kural veya önerisi duysam, bunu satrancın ruhu ile tartarım. Satrancı sadece bir oyun veya bir spor olarak ele alırsanız, incelikleri kaçırırsınız. Satrancın ruhu nedir, nerededir?

Satranç savaştır.

Savaşta da barış, yani anlaşmalı beraberlik olur. Son eri veya şahı kaybedene kadar savaşmak deliliktir. Onun için kaybedeceğini anlayan oyuncu (komutan) savaşı terk, yenilgiyi kabul eder. Komutan bir sonraki savaşı (turu), veya bir başka cepheyi düşünerek, anlaşma yoluna gidip, bir cepheyi kapatabilir, bir sonraki savaşa dinlenmiş olarak çıkmak isteyebilir. Özellikle iki tur olan günlerde sabah turunu erken berabere yapmak, ikinci tura zinde çıkmanızı sağlar. Ama bu bir risktir, kaybederseniz iki turdan yarım puan alırsınız.

Tabii biz seyirciler mücadele ve renk (kırmızı) istiyoruz. Bence yarışmacıları gladyatör gibi değil de, komutan gibi görelim ve lütfen satrancın ruhuna aykırı öneriler getirmeyelim. Ödül en büyük motivasyondur. Kimi zaman para, kimi zaman unvan, vs.

Selamlar

[size=9]NOT Kaybedilen 4. tur olmasaydı, doğru eşlendirme ile mücadele bir tur fazla verilecekti. Eşlendirme garabetleri olmazsa, mücadele de kötü etkilenmez. TSF hakemleri 1. turu alıp, 4. tura taşımayan bir eşlendirme yaparlarsa daha dengeli bir yarışma görürüz.[/size]
Ara
Cevapla
#4
Her satranççının mutlaka okuması gereken bir kitap, "Savaş Temalı Oyun Kültürü." Yazarı, Ed Halter.

Satrancı savaş olarak gören satrançcılar, her konuda karşılarında bir rakip arıyorlar. Kişisel görüşüm satrancın spor olarak gelişmesi için çaba harcamaktır. Satrancın kökeni savaş olabilir. Olimpiyatların ruhunda da savaş ve savaşa hazırlık söz konusuydu. Rekabet savaştan, rakip düşmandan daha iyidir. Rakibi düşman değil oyun arkadaşı olarak görmek gerekir.

Yeni fikirleri ölçme ya da değerlendirme konusunda ise tek kriter olmamalı. Eğer elinizdeki yanlış bir cetvel ise ölçtüğünüz her şey hatalı çıkar.

saygılarımla.
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#5
Satranç, sporun disiplinini ve konsantrasyonunu fazlasıyla barındıran bir savaş oyunudur..

Anlaşmalı beraberlikler satrancın ruhuna aykırı değildir..

Sadece bir şey sormak istiyorum:

Türkiye Satranç Şampiyonası'nın ödülleri;

Birinciye 1.000.000 dolar
İkinciye 750.000 dolar
Üçüncüye 500.000 dolar
Dördüncüye 400.000 dolar
Beşinciye 300.000 dolar
...
...
Onuncuya 20.000 dolar



olabilseydi...

Son tur, en azından üst masalarda kaç tane anlaşmalı beraberlik görürdünüz?

Kazanmanın bir değeri yoksa, beraberlik daha çok tercih edilen yol olacaktır..

Not: Ödülleri niye milyon dolar koymadı diye federasyonu eleştiriyoruz sanmayın aman :)

Selamlar..
Ara
Cevapla
#6
Sportif mücadelelerle ilgili değerlendirmeler, olası sonuçlara göre yapılmalıdır. Var olan değerlendirme şekilleri, hayati bir ihtiyaç belirmediği sürece sekteye uğratılmamalıdır bence.

Masa tenisi, ya da voleybol gibi sporlar iki sonuçludur. Keza basketbol, eşitlik bozulana kadar uzatma periyotları alır ve galip belli olana kadar devam eder. Dolayısıyla adı geçen sporların değerlendirmeleri iki sonu üzerinden olur. - ya da +. Bu sporlarla ilgili tüm stratejiler, kurallar ve uygulamalar bu sonuçlara göre düzenlenir, planlanır ve uygulamaya konur. Sporcu yetiştirmeden tutun, profesyonel bir sporcunun müsabaka değerlendirmesi yapmasına kadarki tüm süreçlerde bu kültürün payı vardır.

Satranç ise, tıpkı futbol gibi, üç sonuçlu bir oyundur. Özel eleme turları (knock out) olmadıkça durum böyledir, taraflardan birinin eşitliği bozması beklenmez. Dolayısıyla bu sporlarda değerlendirme -, + ya da = skorları üzerinden, üç ihtimalli olarak yapılır. En küçük yaştaki sporcuların yetişmesinden tutun, dünya şampiyonluğu seviyesindeki en üst sınıf oyuncuların detaylı stratejilerine kadar herşey bu üç sonuca göre planlanır, düzenlenir ve uygulanır.

Amerikalıları bilir misiniz? Spor kültürlerinde beraberlik yoktur. Boksta her iki sporcu ayakta kalsa da 12. raund sonunda hakem kararı birini galip ilna etmelidir. Basketbolda beraberliği kabul etmezler, az önce değindiğim gibi. Rugby gibi estetik, hıza ve plana dayalı bir oyunu alıp kafalarına göre sertleştirip çirkinleştirmişlerdir, yine beraberlik yoktur, elbette. Mutlaka bir kazanan olmalıdır. Her iki sporcudan, ya da taraftan biri mutlaka galip gelmelidir. Bundan neden mi bahsettim? Birçok spor dalında Amerikan etkisi direk ya da dolaylı olarak hissedildiği ve bu baskı uygulandığı için.

Futbolda "Altın Gol" kuralı bahsettiğim etki sayesinde konmuştur. Amaç gol atmayı teşvik etmekti, hatırlarsanız. Sonra ne mi oldu? Uzatmalarda yenen bir gol, maçın anında bitmesi anlamına geldiği içinn takımlar çılgınca defans yapmaya başladılar. Bu tavrın doğal sonucu olarak uzatmaya giden neredeyse tüm maçlar penaltı atışlarına sarktı. Yani amacın tam aksine bir olay oldu. Sonuç? Kural kaldırılarak eski uygulamaya dönüldü. Takımların üzerindeki baskı azaldığından dolayı uzatmalarda bile iyi futbol izlemeye başladık, son Dünya Kupasını hatırlayınız lütfen.

Voleybolda "maçlar uzuyor" gerekçesiyle 15'lik set sayısı sisteminden 25'lik sisteme geçilmesini hatırlayınız lütfen. Maçlar daha hızlı oldu da ne oldu? En zevkli olaylardan ve en çok kafa patlatılan konulardan biri olan servis kırma, ya da doğru savunma, arka plana itilmiş oldu. Sonuç? Amerikan etkisi bu spora da mutluluktan ziyade stres getirdi. Sistem varlığı sürdürse de modifikasyon istekleri yüksek sesle dile getirilir oldu.

Satranç üç sonuçlu bir oyundur efendiler. Ve aynı galibiyet ve mağlubiyet gibi, beraberlik de sporun doğasında vardır. Hiçbir beraberliği "anlaşmalı" olduğu gerekçesiyle küçmseyemezsiniz, ya da yasaklayamazsınız. Sanki galibiyetler ya da mağlubiyetler çok temiz oluyor da, beraberlikler mi kirli? Teorik olarak hepsinin töhmet altında kalabilme olasılığı aynıdır, unutmayınız lütfen.

Oyuncuların iddiası var, diyelim. Biri 2500, öbürü ise 2520 ELO, atıyorum. Altta da 2350'lik 4-5 rakip var, ne yapacaklar? Siz olsanız ne yaparsınız? Dürüst olun lütfen! O seviyeye kadar nasıl gelinir, bir düşünün. Kazanılan ELO ne kadar çoksa riskin ve olası kayıpların o kadar ağır gelebileceğini unutmayın.

Kısa beraberlik bence oyuncuların dürüstlüğünü gösterir! O adamlar isteseler öyle bir beraberlik yaparlar ki, 70 hamle sürer ve kimsenin de ruhu duymaz. Yeter ki niyetleri aynı olsun. Kısa sürede berabere yapan oyuncular dürüstçe davranmış ve enerjilerini sonraki turlara saklama niyetlerini açıkça ortaya koymuşlardır, mesele bu kadar haklı ve basittir.
Ara
Cevapla
#7
Satranç ve Futbol üç sonuçludur. Beraberlikler çeşitlidir ki sözü edilen anlaşmalı beraberliklerdir, diğerleri değildir. Futbol örneğinden gidersek, 50 bin kişinin izlediği bir karşılaşmanın 6. dakikası kaptanların ya da antrenörlerin beraberlik yapmasından futbol taraftarlarının mutlu olacaklarını sanmıyorum.

Okuyanın anlayacağı şekilde yazdığımı sanmakla birlikte tekrar etmemde fayda var, yazdıklarım kişisel görüşümdür. Bence, anlaşmalı beraberlikler, diğer ( teknik) beraberliklerden çok şikeye daha yakındır. Ancak bu benim düşüncem olmakla birlikte, kimseye ya da evvelinde yaşanmış olaylara gönderme değildir. Fischer'in Ruslarla olan karşılaşmalarında yaşadıklarını ve rusların birbirlerine beraberlikler yapmalarını fischer, satrancın ruhu açısından nasıl algılamıştı acaba.

Olan ile olması gereken arasında tercihte bulunmam gerekseydi olması gerekeni tercih ederdim.

Amerikalıları biliyorum. Unutmayın savaş tarihi de dahil olarak tarihi kazananlar yazar. Güçlüyseniz kuralları koyarsınız. Bu konuyla ilgilenenler Alvin Tofler'ı okuyabilirler. Şok, Üçüncü Dalga vb kitapları güç konusunda bilgi ve örneklerle doludur.

Savaş oyunu olarak bakıldığında hiçbir savaşın amacı beraberlik değildir. Sonucu olabilir ama. Yenemezsen yenilmeyerek anlaşma yaparsın ama savaşa beraberlik yapmak için çıkarsan kazansan bile kaybedersin. Bu açıdan da satrançtaki anlaşmalı beraberlikler zorunluluk hallerinde olmalı, teknik konularda yani. Konum eşit diye beraberlik yapmaksa amaç oyunun başı da eşit konum zaten hamle yapmaya ya da oynamaya da gerek yok. Enerjimi başka şeylere saklayabilirim bu sayede.

Saygılarımla...
Menderes Sargın
Satranç Akademisi
Eğitim Merkezi
Ara
Cevapla
#8
Tekrar merhabalar. Yazılanları okuduğumda garip bir tebessüm ihtiyacı hissediyorum. Nedenlerine gelince; Satranç bir savaş oyunu olarak doğmuştur. Buna benimde itirazım yok. Ama nedense satranç denince herkesin aklına savaş geliyor ve satrancın ruhundan bahsedilirken sanki bir savaşmış gibi bahsediliyor. Arkadaşlar satrancın ruhu denilince savaşlar aklımıza gelmesin. Hayat zaten bir savaş değilmidir. Civciv bile yumurtadan çıkarken bir savaş verir. Tüm sporlarda bir savaş verilir. Ben satrancın ruhu cümlesinden şunu anlıyorum. Mücadeleci karakter, spor ruhu, olimpiyat ruhu, spor ahlakı, gibi kavramlar. Bütün bunlara baktığınızda bir mücadele görürsünüz. Günlük hayatımızda dahi ekmek mücadelesi vermiyor muyuz? Boşuna dememişler satranç hayatın ta kendisidir diye.

Sayın Cengiz keleş bey takdir ettiğim bir kişidir. Her ne kadarda bir tanışıklığımız olmasa bile uzun yıllar satranca hizmet etmiş değerli bir kişiliktir. Kendisinin bazı fikirlerine katılmıyorum. Şöyle diyor.

(alıntı) Satranç savaştır.

Savaşta da barış, yani anlaşmalı beraberlik olur. Son eri veya şahı kaybedene kadar savaşmak deliliktir. Onun için kaybedeceğini anlayan oyuncu (komutan) savaşı terk, yenilgiyi kabul eder. Komutan bir sonraki savaşı (turu), veya bir başka cepheyi düşünerek, anlaşma yoluna gidip, bir cepheyi kapatabilir, bir sonraki savaşa dinlenmiş olarak çıkmak isteyebilir. Özellikle iki tur olan günlerde sabah turunu erken berabere yapmak, ikinci tura zinde çıkmanızı sağlar. Ama bu bir risktir, kaybederseniz iki turdan yarım puan alırsınız.
Tabii biz seyirciler mücadele ve renk (kırmızı) istiyoruz. Bence yarışmacıları gladyatör gibi değil de, komutan gibi görelim ve lütfen satrancın ruhuna aykırı öneriler getirmeyelim. Ödül en büyük motivasyondur. Kimi zaman para, kimi zaman unvan, vs.

Satranç bir savaşmış gibi anlatılmış. Eğer satranç bir savaşsa savaşlarda gladyatörlerde vardır. Spartaküs örneğin. Eğer satranç bir spor ise ki bana göre çok daha fazlasıdır(bilim sanat hobi)verilen örnekler yanlıştır diye düşünüyorum. Hızlandırılmış İsviçre sistemi hakkındaki düşüncelerine de katılıyorum. Ayrıca satrancın gelişimi için öneri getirmek kötü bir şey değildir. Sonuçta tartışılır kabul görür veya görmez. Satranç oyuncusu fikir üretmeli ve çabasından dolayı teşekkür edilmelidir.

(alıntı) Erdem Pekol arkadaşımıza ait öneriyi doğrusu ilginç buldum. Satrançta kuvvet hesabında bu tür puanlar nasılsa dikkate alınmıyor. Öneri uygulanabilir gibi görünüyor ama, az oyuncu ve çok tur olan turnuvalarda ilk turları kaybedip, son turları kazanarak gelenlere haksız bir avantaj sağlayabilir görünüyor. İyi tartılması lazım.

Ben önerimi sunarken şöyle demiştim. Son iki turdan itibaren 1.1 puan verilmeli. Evet böyle bir durumda alttan gelenler üst sıradakileri geçebilirler. Ne var ki turnuvanın ilk yarısından sonra uygulanırsa yani sekiz turlu bir turnuvada beşinci turdan itibaren uygulanırsa şartlar herkes için aynı olacağından alttan gelenlerin üsttekileri geçmesi zor olacaktır. Benim önerdiğim şekilde bir turnuva yapıldığında hem 9.1a kuralı hem de hızlandırılmış İsviçre denilen sistem rafa kalkacaktır. Ayrıca kazanmak onda 1oranında teşvik edilmiş olacaktır.
Sayın Menderes Sargın ise sanıyorum kitaptan alıntı ile konuya katılmış. Kitabin yazarı bence satranççıları yanlış tanımış. Satranççılara biraz sataşmış.

(alıntı) Her satranççının mutlaka okuması gereken bir kitap, "Savaş Temalı Oyun Kültürü." Yazarı, Ed Halter.
Satrancı savaş olarak gören satrançcılar, her konuda karşılarında bir rakip arıyorlar

Kitabı okuma fırsatım olmadı. Yazarın bu cümlesini hoş karşılamadığımı belirtmek istiyorum.

Sayın Ertan Oktay Bey yazısını da okudum. Katılmadığım kısımlarına da dikkat çekmek istiyorum. Şöyle diyor.

(alıntı) Sportif mücadelelerle ilgili değerlendirmeler, olası sonuçlara göre yapılmalıdır. Var olan değerlendirme şekilleri, hayati bir ihtiyaç belirmediği sürece sekteye uğratılmamalıdır bence.

Eğer anlaşmalı beraberlikler sıralamayı etkiliyorsa hayati ihtiyaç belirmiş demektir. Ben İstanbul da oturuyorum.1986 yılından bu yana da pek çok turnuvaya da katıldım. İstanbul’daki açık festival turnuvalarına da katıldım. Bir fısıltı gazetesi vardır bilirsiniz. Festival turnuvalarına yabancı oyuncular gelirler. Gürcü satranç dostlarımızda gelirler. Birbirleri ile oyunları çoğu zaman anlaşmalı beraberlikle biterdi ve ödülleri alıp ülkelerinin yolunu tutarlardı. Bunu onları yermek için söylemiyorum. Sistem neyi gerektiriyorsa sporcularda onu yapıyorlar haklı olarak. işte size hayati bir ihtiyaç örneği daha.

Yazınızda haklı olduğunuz yerler var. Ama ben katılmadığım kısımlarına değineceğim. Bana dünyada satranç dışında başka spor dalları gösteriniz ki İsviçre sistemi ile düzenlenmiş olsun.Spor dallarını kıyaslayacaksak böyle kıyaslayalım.

(alıntı) Satranç üç sonuçlu bir oyundur efendiler. Ve aynı galibiyet ve mağlubiyet gibi, beraberlik de sporun doğasında vardır. Hiçbir beraberliği "anlaşmalı" olduğu gerekçesiyle küçmseyemezsiniz, ya da yasaklayamazsınız. Sanki galibiyetler ya da mağlubiyetler çok temiz oluyor da, beraberlikler mi kirli? Teorik olarak hepsinin töhmet altında kalabilme olasılığı aynıdır, unutmayınız lütfen.

Yukarıdaki söylemlerinize de katılmadığımı ifade etmek istiyorum. Anlaşmalı beraberlikler sıralamayı etkilerse birilerinin hakkı yenirse (bu sizde olabilirsiniz)ben o beraberliği küçümserim.

Sonuç olarak ben bir öneride bulundum. Doğru veya yanlış yaptım hiç önemli değil. Herkesin düşüncesine saygım var. Amaç polemik konusu yaratmak değildi. Fikir üretmek önemli bir şeydir.Yoksa daha çok yabancılar pişirir getirir ve biz onların getirdiklerini yemeye devam ederiz.
Ara
Cevapla
#9
Uzunca bir aradan sonra tüm dostlara "merhaba" diyor ve selamlarımı iletiyorum.
Bildiğiniz üzere burada yazmış olduğum bir yazıdan dolayı saçma sapan nedenlerle "6 ay hak mahrumiyeti" cezası ile TSF Disiplin Kurulu'nca cezalandırılmıştım.(!) ( Umarım Başkanının da içi soğumuştur.) Dava dosyasını tüm çıplaklığıyla buraya naklettikten sonra artık burada yazı yazmamaya karar vermiştim.Ancak Erdem Bey'in açtığı konu benim de yakından ilgilendiğim bir konu olduğu için dayanamayıp yazmaya karar verdim:
Erdem Bey'in bahsettiği "Galibiyete 3,beraberliğe 1 puan" önerisi benimdir. Dünyada uygulaması da vardır.Ancak Erdem Bey'in gerekçelerine katıldığım önerisi de yabana atılmamalıdır. Fakat benim burada söylemek istediğim şey başka.
Her şeyden önce yapılan tartışmalarda bence "savaş" ve "mücadele " kavramları birbiri ile karıştırılıyor.Çünkü ikisi aynı şey değil.
 Savaş deyince akla hemen kan ve ölüm gelir. Ancak mücadelede doğal olarak ne kan, ne de ölüme rastlarız.Çünkü,Arapça kökenli olan "mücadele" kavramının gerçek anlamı şudur:
"Herhangi bir amaca ulaşmak,bir kuvvete karşı koyabilmek için; bir kişi veya topluluğun  sürekli ve güçlü bir biçimde çaba göstermesi."

Bu anlamda mücadele bütün sportif faaliyetlerde mutlaka vardır ve etkili bir  mücadele gösterilmeden de hiç bir sportif faaliyet asla başarıya ulaşamaz. Satrançta başarısız olmamızın temel nedeni de burada yatmaktadır zaten:
1- Turnuvalarımızda söylediğim anlamda mücadele yoktur!  
2-Turnuvalarımız oyunculara kondüsyon yüklemede  verimsizdir!
 Hemen hemen tüm turnuvalarda güçlü oyuncular zayıfları kolayca yener,kendi aralarında da beraberliği yaparlar! Mücadele ise hak getire! Parsayı da hep beraber toplayıp giderler. 
Güçlü yabancıların da ülkemize gelip yaptığı farklı bir şey değil tabii ki... Adamlar çalışıp bir yılda kazanamayacakları "ödül" paralarını bizleri kolayca yenerek alıyorlar ve  kendi aralarında paylaşıp gidiyorlar. Aklı-evvel TSF yöneticileri de "Grandprix turnuva yaptık!" diye hava atıyorlar(!) (Ateş Ülker gerçeği görmüş olmalı ki bugün "Yerli dinamikler teşvik edilmeli" başlıklı bir yazıyı kaleme almış nihayet...)

 Kısacası şahsen ben,doğal beraberliğe karşı değilim.Ama adam kayırma,şike veya ödül paylaşma anlamında anlaşmalı beraberliklerin tümüne karşıyım. Bu beraberliği savunmak için ileri sürülen argümanları da asla kabul etmiyorum.Bu nedenle "galibiyete 3 puan,beraberliğe 1 puan" önerimde ısrar ediyorum.Ülkemiz satrancının gelişmesi bence buna bağlıdır.Çünkü satrancı gelişmiş ülkelerde  1 puanın bölüşülmesi normal olabilir ama bizim "daha çok mücadele" etmeye ihtiyacımız var.
Ara
Cevapla
#10
Bir süre önce bu konu üzerinde belki düşünülmüş olabilir, kafamda taslak bir fikir belirdi:

örnek olarak 90+30 zaman dilimli turnuva oyunu berabere bitiyor.
Aynı renklerle 10+10 zamanlı eşitlik bozma oyunu oynanıyor, bu da berabere biterse
Aynı renklerle 5+2 zaman dilimli son eşitlik bozma oyunu oynanıyor, bu da berabere biterse maçı siyah kazanmış oluyor.

Belirttiğim zaman dilimlerini kabaca belirttim, çeşitli uygun düzenlemeler elbette olabilir.
Ara
Cevapla
#11
İngiliz futbol liginde 1890 yılından bugüne kadar yaşanan beraberliklerin toplam maçlar içindeki oranını grafiklendirmişler.
Yaklaşık %30 maç berabere bitiyor ve bu durum futbolu sıkıcı yapmıyor.

roeder-feature-soccerboring-2.png?w=575

Satrançta yıllar içindeki değişim nedir? Bilen var mı?
Abdulkadir Bener
Cevapla
#12
Yalnız Abdulkadir bey futbolda beraberlik için minumum 90 dk oynanıyor. Oysa satraçta birinci hamleyi yapar yapmaz beraberlik yapılabilir. (şahsi görüşüm belli bir hamle sınırı koymak da buna engel değil.)
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi