Menajerlik neden gereklidir?
#1
Menajer kelimesi Türkçe ve Azerice menecer veya menacer şeklinde de yazılabiliyor.Türkçe doğru yazılışı menajer'dir.Bu aşamada bu yabancı kelimenin Türkçe eşdeğerini de bulamıyoruz.Kelimenin Türkçe anlamları arasında Yönetici(müdür),sporcunun teknik işlerini yöneten kimse ve bir spor takımının teknik yöneticisi gibi karşılıklar var.Bu yazının kapsamında anlatmak istediğim karşılığı, sporcunun danışmanı ve bazı işlerini yöneten kimsedir.Bugün için Türkiye'de satrançcıların profesyonel olmaları bilinen bazı istisnalar dışında mümkün olmamakla birlikte yakın gelecekde bir Menajerlik kurumuna veya bunun bir benzerine gerek duyulacaktır.
Bir endüstri haline geldiği söylenen Futbol Dünyasına baktığımızda futbolcu ile kulübü arasında,kulüpler ile Federasyon ve Uluslararası Federasyonlar arasında nice anlaşmazlıklar olduğunu öğreniyoruz.Herhalde bu anlaşmazlıkların çoğu para ile ilgilidir.Artık parayı kazanmak da harcamak da kolay değildir.Herkes kendini kurtarmak zorundadır.Sporcu da kendi haklarını korumak için gerekli önlemleri almak zorundadır.Ancak bireyler olayların sadece kendini ilgilendiren kısımlarını görmeye devam ederse, Satrançda sorunlar azalmayacak ve sağlıklı bir gelişme olmayacaktır.
Bu konuyu neden açıyorum?Bazı yazarlarımız "Neden iyi sonuç alamıyoruz?"diye soruyorlar.Bu sorunun içeriğinde tam bir eleştiri vardır.Ama çözüm önerisi yoktur.Öte yandan yerli dinamiklerin yeteri kadar teşvik edilmediğini görüyorum.Bu teşvik konusunda en kolay şekilde neler yapılabileceğini sık sık anlatıyorum.Ancak bizim Satranç toplumu yenilikleri hemen kabul etmiyor.Her ne kadar bu forumda sıradan bir satrançcı olduğum söylenmişse de bir turnuva oyuncusu olduğumu kimse inkar edemez.Bir turnuva oyuncusuyum.Bugüne kadar amatör ruhla Satrancın duvarına sayısız tuğlalar koydum.Bu arada yaşanan sorunlara da tanık oldum.Yerli dinamikler nasıl teşvik edilir?İsterseniz soruyu önce Sevgili Mojo-Jojo gibi tersinden soralım:Yerli dinamikler nasıl teşvik edilmez?Siz bir taraftan yabancı ustaları lig maçlarında oynatmak amacıyla binlerce euro harcamış ve uçak biletlerini de karşılamışsanız,ancak diğer taraftan yerli oyuncunun şehirlerarası otobüs biletini ödeyememişseniz,yerli dinamikleri teşvik etmemiş olursunuz!
Eğer Spor yapılanması içinde, Satranç toplumunun haklarını korumakla görevli bir kurum olsaydı,önceki cümleyi bir ihbar kabul eder,benim hakkımda ve bu cümle hakkında soruşturma açardı.
Eninde sonunda bir menajerlik kurumu kurulacaktır.Bu kurum sadece para konusunda danışmanlık yapmayacaktır.Kendi oyuncusunu koşullarını beğenmediği turnuvalardan uzak tutacaktır.Oyuncusunun gerektiğinde yurtiçinde birkaç turnuvaya katılmak yerine yurtdışında iki turnuvaya katılmasını sağlayacaktır.Ne zamana kadar?Yöneticiler turnuvaların koşullarını yerliler lehine iyileştirene kadar....2600 Elo puanı olan yabancı oyuncu ile 1200 Elo puanı olan yerli oyuncunun oynatılması kime ne kazandırır?Yerli oyuncu 2 saniye gecikse ceza alır,rakibinin elini sıkmasa ceza alır,hakeme haber vermeden berabere yapsa ceza alır.Yerli oyuncu kendini UKD sıralamasında genel listede bir masa aşağıya koyduğu için cezalandırılır.Hem de oynanmış,kazanılmış,imzalanmış ve bitmiş oyun 24 saat sonra iptal edilir.Bazı yöneticiler,yerli oyuncunun değeri artmasın diye liglerde oynatılan yabancı sayısının azalmasını istemezler.Bunlar ilk anda aklıma gelen sorunlardır.
Yerli oyuncunun mutlaka bir menajeri olmalıdır.Veya menajerliğin işlevini görecek bir danışmanlık kurumu kurulmalıdır.Böyle bir kurum kurulana kadar herhangi bir sorun yaşayan ve mağdur olduğunu öne süren yerli sporculara fahri danışmanlık yapabilirim.Sormak istedikleri soruları özel kutuma veya [email protected] adresine yazabilirler.
Ara
Cevapla
#2
Somut ve çok güzel bir konu. Ama kısa vadede Türkiye'de uygulanamaz.

1) Satranç fakir bir spordur. Üst düzey oyuncular açısından kıyaslama yaparak da örnekleyeyim:

Magnus Carlsen'in tenis dünyasındaki karşılığı Nadal veya Djokovic senede minimum 15 milyon $ kazanıyorlar, ki buna gizlilik anlaşmaları nedeniyle ölçülemeyen sponsorluk gelirlerini tam olarak katabilsek, 40-50 milyon dolarlık gelirlere ulaşıldığını görebiliriz.

Üst düzey dışındaki sporcular için de parasal değerler diğer sporlarda fazladır. Avustralya tenis'te erkeklerde birinci turu geçen oyuncu sırf tur geçme parası olarak 21.000 $, ikinci turu geçerse 33.000 $alır. Ki davet edilen oyuncuların neredeyse tamamına apperance fee (ayakbastı parası) olarak en az 20 bin $ ödenir.

Avustralya tenis turnuvasına çağırılan diyelim ki dünya klasmanındaki 56. sıradaki bir oyuncu bu turnuvayı 3-4 tur geçip çeyrek finale kalırsa 220.000.-$ civarı bir tur geçme ödülü ve diğer gelirlerle birlikte helalindan 300.000.-$ alır çekilir. Buna marka sponsorluklarını ayrıca ekleyelim. Ki tenis o düzeyde profesyoneldir ki kazara Sharapova'yı Türkiye'de bir göz kalemi lansmanına çağırsanız, şirket bilançosunun yarısı kadar para isteyebilir sizden.

Bunu satranca tahvil edelim ve dünya klasmanındaki yine mesela 56. oyuncuun Wijk An Zee'de veya Aeroflot'taki gelir karşılığına bakalım, bilmiyorum şansı iyi giderse 10.000.-$ kazanabilir mi?

O sebeple aslen fakir bir spor olan satranca menejer olmak bu işe güç ve yatırım yapacak kişiler için gereksizdir, ticari tabirle rantabl değildir.

Adam gider futbol gibi çok daha bereketli, 7-8 yıl içinde neredeyse bütün oyuncuların yenilendiği bir sektöre girer. Bugün Akhisassporlu vasat bir oyuncunun transferinden bile 200 - 300 bin dolar kazanmak varken, atıyorum 14 yaşındaki bir oyuncunun elinden tutup, 6 yıl yatırım yapıp yılda 40 bin dolar kazanacağı bir sisteme kimse gönüllü giremez.

Bu yüzden, koşul 1: Satranç zengin bir spor haline getirilmelidir.

2) Burada satrancın neden fakir kaldığını irdelemek lazım.

Kısa cevaplar malum, görselliğinin olmadığı, izleyici kitlesinin olmayacağı, fazla elit olduğu, insanların saatlerce süren bir oyun karşısında ilgili kalamayacağı...

Oysa 2000'li yıllarda dünyanın en çok kazanan oyuncusu Tiger Woods bir golf oyuncusuydu ve bana kimse golfün görselliğini, popülasyon olarak çok tutulduğunu, insanların tv başında saatlerce bu oyunu izlediğini anlatamaz.

Bildiğiniz aptal, kısır, izlemesi aşırı zevksiz, golf oynanan otel bahçesinde buzlu mojitoyu kafaya dikip güzel hanımları kesmiyorsanız, size hiç de sempatik gelebilecek bir spor değildir golf.

Ama Rolex'inden, Tag Heuer'ine, büyük bilgisayar oyun şirketlerinden, uçak firmalarına herkes bu oyunu kalkındırdı.

Bunun gibi Hintli MS Dhoni'yi verebilirim, dünyanın en çok kazanan 10. sporcusu, yaptığı spor hiçbirimizin kurallarını bilmediği kriket (senede 19 milyon baloncuk kazanıyor, 23 marka sponsor, Pepsi ve Reebok sözleşmeleri gizli).

3) Satrancın "ulaşılamaz" algısı tarihi boyunca yanlış işlenmiştir. Satrancın bir zeka oyunu olması, insanlar üzerinde cazibe etkisi yaratması gerekirken onları korkutmuştur. Satranç camiaları da maalesef dünya üzerinde içe kapalı, depresif camialardır. Kısacası satrancın saygınlıığı, genel insanlar üzerinde itici olmuştur ve oyun saygınlığı üzerinden zengin olacağına fakirleşmiştir.

Oysa sporun adı veya dinamikleri ne olursa olsun, önemli olan yaratılan algıdır. Satrancın zevkli, neşeli, hızlı bir spor olması gerekmez. Anlaşılmaz olması da temel sorunu değildir. Curling'i anlayan var mı veya badminton'u ?

Mesele insanları onun üzerinden tüketime yönlendirme kabiliyeti olup olmadığıdır. Golf oynayan adam imajı Tag Heuer takan, Biritish Airways ile uçan, Lacoste giyen adamken, bana bir satranç oyuncusu imajı söyleyin. Yok. Çünkü bunun için dünya üzerinde gerekli lobi ve çalışma hep ihmal edilmiş.

4) Bilardoyu son örnek olarak vereyim. 15 yıl önce kahvahane köşelerine sıkışmış, pis olarak algılanan bir oyunken dünya üzerinden yapılan ciddi yatırımlarla oyun otellere alındı, idolleri dünyaya pazarlandı, Eurosportla muhtemelen uzun erimli anlaşmalar yapılarak önce oyun temizlendi. Sonra makyajlandı. 20 yıl önce en fazla 2 kişinin isminin bilindiği bu oyun artık sponsor bulup mesafe kat edebiliyor.

Satrancın parasal gelişimi ancak dünya üzerindeki imajının ciddi bir üstyapı çalışması ile değişmesi üzerinden olur. Kramnik gibi bir deha Dortmund'u kazandığında alacağı 20 - 30 bin Euro ile değil, sadece sponsorluk gelirleri ile en az bir LeBron James seviyesinde yaşaması gereken bir idol olmalıdır.

Halihazırda bu yapı menejerler için çok fakir, yatırım yapmaya değmez bir alandır.

İlk yapılması gereken işe yine tepeden başlayıp büyük sponsorları bu işe sokmak. Ama onun için satrancı pahalı hale getirecek ve insanlara öyle algılatacak alt çalışmalara ihtiyaç var. E dünya satrancının başındaki Marduk manyağı ile olacak birşey değil bu haliyle.

Ama diğer taraftan satranç, çok özel dinamikleri nedeniyle günün birinde aklı çalışan birileri tarafından mutlaka dünyaya pazarlanacak ve oyuncuların gelirleri ve imkanları arttığı düzeyde de menejerler ortaya çıkacaktır.

Böyleyken böyle 8)
Ara
Cevapla
#3
Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Satrancın bir zeka oyunu olması, insanlar üzerinde
cazibe etkisi yaratması gerekirken onları korkutmuştur. Satranç camiaları da maalesef dünya üzerinde içe kapalı, depresif camialardır.

Bu önemli tespite katılıyorum...

Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:...satrancı pahalı hale getirecek ve insanlara öyle algılatacak alt çalışmalara ihtiyaç var. E dünya satrancının başındaki Marduk manyağı ile olacak birşey değil bu haliyle.

Buna kesinlikle katılıyorum...

Her kimseniz sizi cidden tebrik ederim.
Cevapla
#4
Şak şak şak...
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi