Açıklama
#1
Zaman hızlı akıyor ve olaylar hızla gelişiyor. Bazı anlamların geride kalmış olabileceğini düşündürecek ölçüde… Ancak bu “geride kaldığı” kanaati kimi konular için bir yanılsamadır. Özellikle hukuk özelinde gelişen, ilerleyen konular için.

Ben de bugün, geçmişte kalmasını istediğim kimi konulara yüzeysel değinerek, geçmişte kalamayacak ana konumuza geleceğim.

2010 Mali Genel Kurulu, kendisini savunmak isteyen kişilerin, savunma amaçlı her türlü yöntemi göze alabildiklerini göstermiştir. Buna rağmen, ibra edilmedikleri mahkeme kararıyla sabittir.

Mahkeme kararı dışında bir başka sabit olan konu, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporlarında yer alan, “usulsüzlükler”dir. En temel konu kredi kullanımındaki usulsüzlüktür.

Hukuk eninde sonunda son sözü söyleyecektir.

Benim 2010 Mali Genel Kurulu öncesi, istifa ettiğim ve “ibra edilemez” dediğim yönetim, bugün aynı şekilde tekrar adaydır. Eğer “var olma” hallerini farklı nedenlere dayandırıyorlarsa; bunu açıklıkla ifade etmelidirler.

Gülkız Tülay Hanımefendi’nin adaylığını, "bireysel bir hamle", "liderlik" olarak okuyabilmeyi çok isterdim. ANY "Ben devrediyorum.” derken bunu düşünebilmek zordur. ANY, “Olimpiyatlardan her anlamda istediğimiz aldık.” derken, ilk 40 içinde dahi yer alamayışımızı, FIDE genel kurulunda verdiği teklife 180 delege içinde tek başına el kaldırma durumuna düşülmesi gibi halleri, sizlerin değerlendirmesine bırakıyorum.

Gülkız Hanım’ın hemen yakınındaki Yusuf Hoca ve Mehmet Kaya için de “satranç” adına olumlu işlere imza atacaklarına inanabilmeyi isterdim. Kişisel olarak sevgimi kazanmış olmalarına rağmen; onlar, yukarıdaki tablo ve benzerleri karşısında suskun kaldıkça, öz eleştiri yapamadıkça ve sadece “Her şey çok güzel olacak.” anlam derinliğinde var oldukça, satranç adına olumlu bakamıyorum.

Geçmişteki tavır farklılığımızın detaylarını buradan yorumlamayarak, işin o kısmını geçmişte bırakmayı tercih ediyorum. Mutlak iyi ve kötü yoktur diyerek; bu arkadaşlarımın o günkü tercihlerini kendi süzgeçlerinden geçirmiş olduklarını umarım.

Federasyonumuzun disiplin kurulu marifetiyle şahsıma vermiş olduğu cezadan ötürü, başkan adayı olamayacağım sanırım camiamızın bilgisindedir. Federasyonumuzun başkanının fısıldamak suretiyle bu cezanın verileceğini de, “önceden malum” şekilde dillendirdiği de bilinmektedir. Disiplin kurulunun bu marifeti bana bir zarar vermez. Ben 1980’li yıllardan bu yana, bu camianın içerisindeyim. Başkan olmak ya da olmamak durumu üzerinden beni okumaya çalışanlar ancak yanılırlar.

Bugün, kendim aday olamadığım durumda, sessiz kalmamı, taraf olmamamı bana tembihleyenleri de dinleyebilmem söz konusu değildir. "Dışında kal ve Kuvay markasına yatırım yap." şeklinde bir yaklaşım, Kuvay'ın kişiliğine uygun değildir. Evet, 4 yıl yetişkinler için uzun bir zaman değildir. Ancak yetişme çağında olanlar için her şeydir. Önümüzdeki dört yıl, kimi çocuklarımız için her şeydir. Bu açıdan bakıldığında, sessiz kalınıp zamanın geçmesi beklenemez.

Bugün bize bir şeyi açıklıkla göstermektedir: Satrancın gerçekten içinden gelen kişiler, zamana ve konjonktüre bakılmaksızın var olmaya devam ediyorlar. Onlar çünkü satranç uğraşına, sıfat arayışı, ya da bir başka niteleme başlığında dahil olmuş değillerdir.

Cengiz Keleş, iyi eğitim almış, gerçek bir satranççıdır. Çocukluk yıllarımdan kendisini tanıyor olmama rağmen, son zamanlarda daha yakından tanıma imkanı buldum. Satranç adına yıllarca “teknik” işlere imza atarak, mevzuat bohçası yaratanlardan çok daha ileri seviyede “teknik” bilgi sahibidir. Bugün “IA unvanlı hakemim.” diyenlerin hocasıdır. Satranç sporcusudur. Benim bakış açıma göre doğru alt yapısıyla, bugün için doğru adaydır. Aday oluş şekli ve bunu yürütüşüyle de ilgili olarak; başkanlık görevini hakkıyla yapabileceğini bizlere göstermektedir.

Benim desteklediğim aday yukarıda açıkladığım nedenlerden dolayı Cengiz Keleş’tir.

Eğer Gülkız Hanım seçilirse, ummak durumundayız. ANY’nin üslubunu benimsemediklerini, onun bizce yanlışlarının dışında kalacaklarını ve iyi yöneteceklerini…

Cengiz Keleş seçilirse, neler yapacağı ve nasıl ilerleneceği hemen hemen açıktır. Bu beyaz sayfaya satrancın ihtiyacı vardır.

Bir önemli noktaya daha değinerek bitiriyorum: Hukuki süreci yok görerek, bunun tamamen dışında ilerleyenler, bir gün hukuki kararların doğuracağı sonuçlar karşınsında, bu camiaya karşı sorumlu olacaklardır. “Efendim, bakın tekere çomak sokuyorlar…” diyerek size şikayet etme hakları olmayacaktır. Konuları bilmiyorlarsa: Eyvah! Yok, bilip de böyle davranıyorlarsa: Eyvah, Eyvah!

Yukarıdaki değerlendirmelerimin paralelinde, iki adaya da başarılı, kendilerine yakışır bir seçim dönemi dilerim. Önümüzde daha bir ay kadar bir süre olduğunu hatırlatır ve “peşinen” destekleme işinin nasıl olumsuz sonuçlar doğurduğunu hatırlatarak, herkesi adayları dikkatle izlemeye davet ederim.

Saygılarımla

Kuvay Sanlı
Ara
Cevapla
#2
Kuvay Sanlı "Babam öğretti" diyordu, ben kendi kendime öğrendiğimden olsa gerek, upuzun yazıyorum.Smile
Sözün kısasını
kıssasını
ve
his-sesini isteyenlere iyi bir "açıklama" olmuş...

Hukuk her şeyin üstünde olmalıdır!
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi