Kimliğini açıkla!
#10
Forum yazılarının birbirine tahammülsüzlüğü tetiklediği şu günlerde en öne çıkması gereken davranışların başlıcası, “hoşgörü” olmalıdır.

Ne dersin be hocem?

O zaman hepimizin yapabildiği art niyetsiz hatalarımız karşılıklı hoşgörü anlayışımızla daha iyi anlaşılabilir. Tıpkı gerçek hayatta birbirini tanıma şansı yakalayan insanlar gibi.

Bu anlamda iğneyi kendine batıramayan arkadaşlarımız olmadı değil! Bizim hatalarımızı bize yetiştirirken kendi hatalarını gözden kaçırdılar.

Geçmişte bir şeyleri paylaşmadığım insanlar hakkında sırf o fikirlerinden dolayı nasıl yargıda bulunabilirim ki…

Ama tanıdığım insanla ister telefonda ister klavye başında gözlerini, duygularını, düşüncelerini, anımsayıp daha içten ve nitelikli iletişimde olabilirim. Kalben, tamamen açıkça konuşabilirim onlarla.

Övgümü de anlarlar, eleştirilerimi de. İçtenliğine gözlerinin içinden tanık olduğum insanlar ne kadar uzakta olurlarsa olsunlar, onlar hep yanımdadırlar.

Bu dünyadan göçseler bile.

Bunu senle yaşamıştık be” hocem”, arkadaşlarımızı kaybederken.

Aynı şeyi kuvvetli kalemlerden, sorgulayıcı düşünen beyinlerden de talep etme hakkım olmalı. Çünkü bu hakkı onlar kullanabiliyorlar. Bizi belki karakter olarak tanıyorlar. Tabi geçmişimizi de…

Bu anlamda adil bulmuyorum, bu maskeli baloyu!

Rumuzla yazan arkadaşlara bir suçlama ya da aşağılama yöneltmedim hiçbir zaman.

Ama yazan arkadaşlarımızın aklımda kalan yakıştırmaları;
Tuzağa düşüren avcı, halkıyla kavgalı, faşizan, çocukça fikirleri olan, Robin Hood, gülünç, TSF Sözcüsü, sınıf başkanı, irrite edici…

Ne kadar çok rumuzum varmış meğer!

Ama rumuzla saldırmaları, “kuytulardan aşağılayan” yazılarına da tepkisiz kalamam. Hoşgörü sınırlarımı koruyamadığım davranışlarım, bir hata olabilir.

Burada yazarken sırf donuk satırlardan ibaret yazıların sahipleri hakkında karakter analizi de çok doğru değil sanırım.
Bu hatayı da pek yaptığımı sanmıyorum. Ama kırdığım insanlar varsa, yaşı ne olursa olsun bağışlanmamı da isterim.

Dünyanın birçok ülkesinde halklar kötü şeylere, iyi olaylardan daha fazla heyecanla ve kabullenmişlikle inanırlar. Onun için iyi şeyleri görüp fark edebilmeliyiz.

Kötüyü herkes görür, bilir duyar zaten.

Mis gibi kokan çiçekler sadece yakınlarına koku verebilirken, kötü kokular çok uzaklardan hem de yayılarak gelir.

Bu anlamda forum camiamızın ve halkımızın karakterleri çok değişken ve oynaktır. Onları olumsuz fikirlere yönlendirmek çok kolaydır. Ama bu değişkenlik aynı kitlenin bir başka propagandaya çok çabuk yönelmesini de sağlayacaktır!

Bu anlayıştaki arkadaşlarıma derim ki;
“ Hataları, bakmasını bilen herkes görebilir merak etmeyin.

Çare bulun!

Çare bulanlar çok az kişilerce fark edilecektir.

__ “Bu benim işim değil” deyip de klavyeden kalkamayan arkadaşlar, çare bulun, adım atın! Varsın adımlarınızı değil, gölgelerinizi bile görsek, bilsek yeter! İnsanları harekete geçirmeye yönlendirin! …”

İçinde olduğunuz toplumda mutlaka harekete geçmek için cesaretlendirilmeyi bekleyenler vardır. Bunları başkaları yapabiliyor, başarıyor.

Başaramayanlar, kalıcı sorunlarından yakınıyor.


Sadece satrancı yazmamıştım burada.

En kuvvetli gördüğüm kalemler bile anlamadı ki, ne destek geldi ne de bir tepki.

Bu en büyük hayal kırıklığımdır.

Sorunlarına bu kadar sahipsizlik.

Tepkisizlik!

Üstelik adında “satranç” ın geçtiği bir camiada.

Tepki, sadece rakip hamlesinde geliyor.
Bireyselcilik algısı da böyle başlıyor.


Toplumun aydınlık günlerine ulaşabilmesi için satrancın küçücük ama çok önemli katkısına, eğitim programlarında olması gereğine inanıyorum.

Bu uğurda her çalışmanın içinde olurum.

Her çalışanla, her insanla!

Bu anlamda yıllarca okullarda binlerce öğrencimde emeğim var.

Genç bir arkadaşımın söylediği gibi;

“ …Bu yazdığınızı okuyan bir savcı; insanları Cumhuriyet rejimi aleyhine kışkırtmaktan sizi de içeri alabilir…”

“Böyle savcılar kaldı mı acaba?” diye düşünmekten alamadım kendimi.
Yoksa, kendince bir gözdağı mı?

Kendini bilen, kendine saygısını ve güvenini yitirmemiş insanların korkacağı ne olabilir ki?

Son rumuzumu da buldum böylece be hocem.

“Cumhuriyet düşmanı!”
İşte bu tutar bu devirde!


Bari Büyük Kurucu’ nun güzel sözüyle bitireyim.
“İçtenliğin dili yoktur açıklanamaz.
O, gözlerden ve alınlardan anlaşılır! ”


Kimliğinizden vazgeçtim, bari gözünüze bakabilseydim.


SAYGI ve SELAMLARIMLA…HOŞÇAKALIN.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Kimliğini açıkla! - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 20-04-2013, 21:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mehmet Ali Kuseyri - 20-04-2013, 22:20
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 20-04-2013, 22:45
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Oktay ERTAN - 20-04-2013, 22:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 20-04-2013, 23:26
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Mojo Jojo - 21-04-2013, 14:54
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: trueblueturk - 21-04-2013, 20:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 21-04-2013, 22:17
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: csbh01 - 22-04-2013, 12:02
İçtenliğin dili... - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 22-04-2013, 23:06
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: trueblueturk - 23-04-2013, 08:52
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 23-04-2013, 11:07
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ateş Ülker - 23-04-2013, 15:48
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: MuzafferŞekerli - 24-04-2013, 10:00
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 24-04-2013, 10:05
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ozgur_Akman - 26-04-2013, 05:50
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: M.Aşkın TAŞAN - 28-04-2013, 16:45
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Ozgur_Akman - 28-04-2013, 17:34



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi