Türkiye'den 2700 ELO Üstü Bir Satranççı Ne Zaman Çıkar ?
#1
Sevgili Arkadaşlar,

Türkiye' den 2700 ELO üstü bir satranççı çıkar mı ? Çıkarsa en yakın Ne Zaman ve Nasıl ? Çıkmazsa Neden?


Sevgi ve saygılarımla,

VELİBABA
BAŞARI ; SIRRINI BİLENLERİNDİR!
Ara
Cevapla
#2
böyle birşey imkansız.
satranç turkiyede pek ciddiye alınmıyor bunu fide standartlarında turnuva sayısından anlayablirsiniz.
veya turnuva kalitesinden..
şehir dısından gelen sporculara konaklama saglanması vs.
Ara
Cevapla
#3
Bence bu soruyu şöyle sormak gerekir. 2700 Elo üstüne bir Türk ne zaman çıkar.

Ben uzun süre bunun başarılacağına inanmıyorum. Çünkü ülkemizde satranca gereken değer kesinlikle verilmiyor. Alt yapımız yok. Yetenekli genç ve küçük satranççılara yönelik yatırım yok. Satranç eğitimi de satranç kurslarında eğitim veren birkaç satranç merkezinden ibaret. Bunlardan kaçı 2000 Elo luk oyuncu çıkarıyor buda ayrı bir konu.

Federasyon Türkiye yaş gruplarında ilk 3 veya 5 dereceyi almış oyunculara dışarıdan özel bir iyi antrenör tutup onları çalıştırmalı. Sadece milli takım hocası ile ayda yılda bi defa bir araya gelerek yapılan çalışmalar sonucunda ne gibi bir sonuç elde edilmeye çalışılıyor?

Bu çocuklar şüphesiz bir satranç merkezinde yetişiyor. Veya bir satranç antrenörü yetiştiriyor. Türkiyede derece yaptıktan sonra bu oyunculara aynı çalışma temposunda, hafta da 5-10 saat arası çalışma ile iyi bir antrenör çalıştırsa bakın bakalım 2700 eloya sahip oyuncu ne zamana çıkıyor?

Yabancı ülkelerin birçoğunda satrançta yetenekli olan ve ülke genelinde veya il genelinde başarıya imza atmış olan oyunculara gözü gibi bakıyorlar. Türkiye'ye bakın. Örneğin; 9 yaş şampiyonları Esma Doğa Duran ve Can Baylav, bu dereceyi elde ettikten sonra haftada 3 saat lik milli takım kamplarından ayrı nasıl ve hangi antrenör ile çalışma yaptı ? federasyon onların yıldızını daha çok parlatabilmek konu ismi üzerine 2700 lük bir oyuncu yapabilmek adına bir çalışma yapmalı ve bu konuda ileriye doğru büyük bir adım atmalıdır. 2. kademe bir antrenör 9 yaşa kadar bir oyuncuyu milli takım havuzuna sokabilir ancak yaş ilerledikçe antrenörlerinde yetenekli olması gerekir. Bunu da bence federasyonun sağlaması lazım. Sonuçta ülkemizde bahsetmiş olduğum düzeyde antrenör yok denecek kadar az.

Hal böyle iken, pekte 2700 eloluk oyuncu çıkmaz. Şu anda 2700 eloya sahip olan oyuncular 15 ile 20 yaş aralarında kaç eloya sahip bir bakın. Ve bizim ilk 10 da veya 20 de yer alan oyuncularımız bu yaşlarda iken kaç eloya sahipti? Bu konuda tek ümit genç oyuncumuz IM Vahap Şanal'dadır bence. Bilmem sizlerin görüşleri ne olacak.


Yine bu yazımda kimseyi hedef almadığımı, herhangi bir konuya tepki göstermediğimi sadece yürürlükteki düzen hakkında nacizane fikirlerimi aktarmaya çalıştığımı önemle belirtmek isterim. Buna rağmen bir saygısızlığım oldu ise affola.

İyi forumlar..
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla
#4
Oldukça yerinde tespitleriniz var Sn.hakanaktaş 14 !

Konuyla ilgili fikirlerinizi ve düşüncelerinizi belirtirken rahat olun ve tedirginlik yaşamayın! Hiç kimseden çekinmeyin ve saygısızlık gibi düşünüp af dilemeyin! Özgürce düşüncelerinizi belirtmenin ne sakıncası olabilir ki !


Saygı ve selamlarımla,


VELİBABA
BAŞARI ; SIRRINI BİLENLERİNDİR!
Ara
Cevapla
#5
Fikirlerimi hangi konuda olursa olsun beyaz etmekten kaçınmam. Amacım hiç kimseye saygısızlık yapmadan iletebilmek. Sonuçta karşındakine düzgün bir üslupla hitap etmek var, bağırarak ve kızarak yani saygısızlık yaparak hitap etmek var. Bu doğrultuda saygı ve seviye sınırını aşmamak lazım. Sonuçta bizler özgür düşünceli yazarlarız. Ancak bu bu sınırı aşma hakkını bize vermez. Saygılarımla..
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla
#6
Çok haklısınız Sn. hakanaktaş 14 !


Siz o tür kişilere takılmadan aynı bu şekilde saygıyla yolunuza bakın her zaman tabi ki!

Yazdıklarınızla ilgili saygı ve sınırı aştığınızı düşünüyorsanız yaptığınız gibi özür de dileyebilirsiniz tabi ki ! Siz bilirsiniz !

Ama her yazdığımız yazının sonunda özür ve af dilersek bu forum bir özür ve af forumu olur ve ayrıca sanki birilerine bir şey ima etmek istiyormuş gibi oluruz ! O zaman da başka bir saygısızlık yapmış olabiliriz!

Ben de her yazılana ve her saygısızlığa takılsaydım halen burada olmazdım!

Buradayım. Çünkü topluma vermemiz gereken önemli mesajlar olduğunu düşünüyorum!

Bu sebeple tekrar ana konuyu hatırlatıyorum!


Sevgili Arkadaşlar,

Türkiye' den 2700 ELO üstü bir satranççı çıkar mı ? Çıkarsa en yakın Ne Zaman ve Nasıl ? Çıkmazsa Neden?



Sevgi ve saygılarımla,

VELİBABA
BAŞARI ; SIRRINI BİLENLERİNDİR!
Ara
Cevapla
#7
Bizim gençler aslında inanılmaz güçlü oynuyorlar.
Hakettiklerinden daha düşük elolara sahipler.
Daha fazla yabancıyla oynama şansları olsa eloları da hızla çıkacaktır.

Bu düşünce Türkiye'de oynayan yabancıların düşünceleri.
Dergide okudum.

Bu düşünce doğruysa eğer; oyun eksiğimiz olmazsa 2700 hayal olmamalı.
Ne zaman daha çok turnuva olur o zaman 2700 mümkün olur.
Ara
Cevapla
#8
Bu soruya her üçü de ciddi olan üç ayrı cevap vereceğim:

1) Kahvelerde okey ve tavla değil de satranç oynanmaya başladığı zaman.
(Bakınız: Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Ermenistan, Bulgaristan)
Geçenlerde özel bir sebepten dolayı Bulgaristan'daydım. Sokakta yürürken gözüm kaldırıma çarptı. İki inşaat işçisi mola vermişlerdi. Bir yandan yarım ekmek arası köftelerini yiyor, öte yandan satranç oynuyorlardı. İnşaattan 2700 çıkar demiyorum, ancak inşaatı bile yakan bir satranç ateşi yetenekli bir genç oyuncuyu ileride 2700 seviyesine ulaştırır diyorum!


2) "Mesleğiniz nedir?" sorusuna "Satranççıyım." cevabı verebilecek kadar sosyal güvenceye sahip olduğumuz zaman.
Takdir edersiniz ki günümüz ölçütleriyle 2700 olmak, hayata dair geçim kaygınızı geride bırakmış olacak kadar satranç çalışması gerektirir. Ne var ki bu kaygıları aşabilen spor dalları arasında satranç yok. Futbolda "Beşiktaş'ın sağ beki olmak" uğruna çok şey feda edilebilecek bir hedeftir. Çünkü genç sporcu bilir ki hedefe ulaştıktan sonra çektiklerinin karşılığını kat kat alacak. Peki satrançta var mı böyle bir ödül? Avrupa Bireysel Şampiyonu olduğunuzu hayal edin. Kazandığınız ödülle 3-4 ay geçinirsiniz, ama 5. ay aç kalırsınız. O kadar kafa patlattığınıza, sosyal yaşamdan geride kaldığınıza değer mi? Zor. Bu sorun sadece bize özgü değil, elbette. Ancak maalesef bizde en şiddetli şekliyle yaşanıyor.


3) 50 yıl sonra.
Bir tartışma konusu var: 2700 eski 2700 değil. Çok değil, 15 yıl önce ancak ilk 10-15 oyuncunun erişebildiği bir baraj olan 2700, artık ilk 50 oyuncuyu kapsamakta. Bu soruna "ELO Enflasyonu" diyorlar. Sorunu ilk saptayan kişi ise sisteme adını veren ünlü matematikçi Arpad ELO. Teorik olarak aynı hesaplama sistemi kullanılırsa 50 yıl sonra bir değil, birkaç 2700'lük oyuncuya sahip olabiliriz! Ama onlar dünyanın ilk 500'ünde mi olur, 1000'inde mi, işin orasını pek bilemiyorum!

(2700 bir yana, Suat Atalık dışında 2600'ü kim görebilecek, ben esas bunu merak ediyorum.)
Ara
Cevapla
#9
Bence çıkar, ama bir projeksiyon yapmak çok kolay değil. Çin bile bunu 20-25 yılda başardı (Sanıyorum Ye Jiangchuan'dı ilk 2700'ü geçen Çinli büyükusta 2002 civarı olabilir ama bu detaylar teyide muhtaç). Norveç'te sistematik bir yatırım olmadan hepimizin tanıdığı birisi başardı. Diğeri de (Jon Ludvig Hammer) yapabilir. Bana sorarsanız gelişmişlik derecesi de önemli, Oktay'ın yazdıklarıyla bağlantısı var bunun aslında: Yaşam koşulları vs.

Sevgili Oktay'ın yazdıkları keşke olsa ama sadece ikinci koşuldakilerin sağlanması ve biraz şans bence yeterli. Tabii şans herkes için değil, bu kapasitede olanlar arasında. En sonuncusu ve en önemlisi çok çalışmak. 2600'ü görmek konusunda Barış Esen ve Mustafa Yılmaz'ın bir sıkıntı yaşayacağını düşünmüyorum. 2600'ü geçtikten sonra üst üste 2-3 turnuva da onları ilk 100'de görmemizi sağlar bence. Belki de ikisini de uzun yıllardır tanıdığım için çok taraflıyım ama hem aklımdan hem gönlümden geçen bu.

Belki de 2700 gibi bir rakam değil de dünya sıralaması üzerinde konuşmak ilk 100, ilk 50'den bahsetmek daha doğru olur. Bundan on sene önce aşağı yukarı Vahap-Cemil Can-Batuhan çizgisinde gelişen 83-85 doğumlu pek çok arkadaşım 2700'ü gördü. Hatta ilk 10'a girenler de oldu.Tabii satranç on yıl öncesine göre biraz farklı.
Ara
Cevapla
#10
Öncelikle şunları belirtmek gerekir. Siz elinde tostunu yiyerek öğle molasını satranç oynayarak geçiren 2 tane inşaat ustası görseniz ne derler? Ben söyliyeyim. '' Şu aptala bak sanki dünya şampiyonu olacak '' Eminim ki tek taraflı düşüncelere sahip insanların hepsi böyle düşünür. 10 kişiden 6 veya 7 si bunu der. Emin olun! Veya bir kahvehaneye gidip orda satranç oynasanız? Bu konudaki bir tecrübemi yazmıştım. Tekrar yazacağım buraya:
Çayları söyledik takımı açtık. Kahvehanede 30 kişi falan vardı. 25i oyun oynuyordu okey kağıt falan. Hepsi 10 saniye içerisinde ara ara bakışlarını bize aktarmaya başladı. Dikkatle 10'ar saniyede bir bizi süzüyorlardı. Sanki kaçak bir iş yapıyormuşuz gibi hissettim açıkçası. Birisi gelip burası satranç yerimi gidin başka yerde oynayın diyecek diye ödüm koptu.


Yine yazıyorum. Türkiye'deki derece sahibi oyuncuların kaçına yatırım yapılıyor? Ne yazık ki Türkiye Şampiyonası'na para gözüyle bakılıyor. Şampiyona bitiyor ve derece elde ediyor öğrencilerimiz. Sonra da çalışacakları antrenör arıyoruz. Bir sonraki yıl daha iyi olabilsin yine dereceye girebilsin diye. Ama sorun burada işte. Bu oyuncular Türkiye'de birinci oluyorda Avrupa'da Asya'da Amerika'da ne yapabiliyor? Türkiye şampiyonu Dragan Solak yurt dışındaki bir turnuvada kayda değer başarısı varmı? Alt yapıya yatırım yapılmadığı sürece satranç vahim durumdan kurtulamaz. Ne yazıkki bu mucizevi spora hala sadece 'oyun ve gelir getiren faaliyet' gözüyle bakanlar var.

Soruyorum size. Carlsen - Caruana, Grischuk - Aronian, Kasparov - Karpov, Capablanca - Lasker, Fischer - Spassky, maçları ezeli derbi havasında geçiyorken bu kadar oyuncu arasında 1 tane TÜRK olmaz. Türkiye satrançta diğer ülkelerden çok geriden geliyor. Bir yabancı ülke çıksa deseki 'Siz geliyorken biz dönüyoruz' ne cevap verilebilir? İçler acısı....

Saygılarımla...

Hakan AKTAŞ
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla
#11
bu soruya benim vereceğim tek cevap, ebediyyen çıkmayacaktır .

bu gün federasyonun +1800 raitingli oyuncu nasıl çıkar gibisinden bir programı bile yok . +1800 raiting düşüncesi olmayan bir türkiye den 2700 değil 2600 beklemek bile ham hayaldir. türk satrancına eğitimci zihniyeti hakim olmuş , bu zihniyet kangren olmuş, her taraf çocuk turnuvasına bürünmüştür .

satrancı yönetenlerin kafası sadece okulllarda satranca çalışıyor . o da yarım yuvarlak çalışıyor .zannediyorlar ki okullarda satranç yaygınlaşırsa 2700 ratingli oyuncuda kendiliğinden çıkacaktır .

türk satranççıları kendi kendilerini yetiştirdiklerinden istikrarsızdırlar . olimpiyatlarda dökülen barış esen den ilerisi için bir şey beklemek ham hayaldir . zaten onunda yaşı geçiyor. alttan bir yenisi gelir mi!!!! .

gelir gelir. bekleyin ....
Ara
Cevapla
#12
Muzaffer bey ,Ebediyyen çıkmaz sözü amacını aşmış olabilir.Bu kadar sert olmayalım.Az sayıda da olsa 2700 üstü oyuncu çıkaran ülkeler var!Bakın Satrançda çok ileri ülkeleri değil az sayıda 2700 üstünde oyuncu çıkaranları hatırlayalım!Program olmadığı için çıkmıyor derseniz kimse ses çıkarmaz.Burada 2500 ü geçmiş arkadaşları da kırmamızın kimseye yararı yoktur.Ama onlardan birşeyler bekliyorsak bunu açıkca söyleyebiliriz.Hani bana -sen bugüne kadar hangi yoksul çocuğa birşey öğrettin?-diye sorulmuştu.İşte biz de yetişmiş sporcularımıza arkadan gelenler için birşey yapıp yapmadığını sorabiliriz.
Çözüm havuzun genişletilmesinde veya havuzun yanına bir tersane kurulmasındadır.Başka bir ifade ile hedef kitlenin genişletilmesi gereklidir.Bu söylediklerim büyük masraf gerektiren işler değildir.Piramidin orta ve alt kesimlerinde biraz faaliyetleri arttırmalıyız.Piramidin ortası ne işe yarar?Hepsi orta yaşı geçmiş ve 2300 ü sizin deyiminizle ebediyyen geçemeyecek kişilerdir.Bunlar Satranca devam ederse geriden gelenlere yararları olacaktır.Bunlar Kemallettin Tuğcu'nun romanlarındaki yoksul çocukları eğiteceklerdir.Bugün GM olmuş genç bir arkadaşımızın ilk çalıştırıcısının kim olduğunu birçok kimse bilmez.Bazıları da bildiği halde hatırlamak istemez.Eğer -Piramidin tepesine ebediyyen çıkamayız-dersek o zaman tartışma biter.Türkiye bu kadar bilim adamı,bu kadar çok değerli sporcu çıkarabilen bir potansiyele sahiptir.2700 lük GM neden olmasın?Program olmadığını söylerseniz haklı olduğunuzu kabul ederim.(Kurallar gözden geçirilmeli ve yenilikler yapılmalı) derseniz doğrudur.Ama bir ustamızın yaşının geçtiğini hatırlatmak hem onun hem de başkalarının moralini bozar.Herkesin gelebileceği bir yer vardır.Önce herkes bu noktaya gelebilmelidir.Önce alabileceğimiz en yüksek Elo puanını tutturabilmemiz gerekir.Birçok yazar Türk oyuncularının esas kuvvet derecelerinin çok altında kaldığını öne sürüyor.Haklıdırlar.Çünkü oyun sayımız azdır.Elo puanı olan yerli oyuncu sayımız azdır.Önce bunu değiştirmek için çaba göstermeliyiz.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#13
ateş bey .

program yok..
bunu söylediğimi anlamanız lazım . +1800 raiting çıkarma şeklinde bile herhangi bir program yok denince anlaşılmayacak bir şey yok sanırım . diyorsunuz ki 2500 lük oyuncuları kırmayalım , onlara manevi destek olalım . bu anlayış satrancın zengin sporu olduğu kanaatini yerleştirmiş. ama değil. bu konuyu sizinle tartışmak istemem . siz ne derseniz o .

adana da artık +1800 lük oyuncu çıkmıyor. daha öncede yazdıklarımın satır aralarında var. tekrar açık olarak yazayım . federasyon öncelikle +1800 lük oyuncuları piyasaya çıkarsın . elo turnuvaları ile olmaz bu . çünkü elo turnuvalarının artı maliyeti var ve kendi mecrası içinde bir aktivitedir onlar. federasyon +1800 oyuncuları nasıl meydana çıkarırım onun planını yapmalı .bunuda sanırım en iyi siz bilirsiniz. size ben şöyle olmalı diyemem .

benim peşimde olduğum konu öğretmen zihniyeti camiamıza hakim olmuş vaziyette.işte bunu sizinlede tartışırım. şimdi eğitim fakültelerinde 28 saat satranç dersi alanlara 1. kademe antrenörlük belgesi verilme hazırlığı var . allah aşkına 28 saatte kim ne kadar satranç öğrenecek . yani 1 ayda kim ne öğrenecek .üç ay olsa ne olur.

satrançın temel eğitimi sizde taktir edersiniz ki her yerde verilebilir. evde , okulda , komşuda, cafede , kahvede, sitelerde, velhasıl her yerde .
ama karşımızda öyle bir zihniyet var ki temel eğitimin sadece okullarda verilebileceğini söylüyor. ona göre düşünüyor ,bütün öğretmenlerede 1. kademe antrenörlük belgesi vermek istiyor. bu benim kabul edemeyeceğim bir zihniyettir. eğitimin en temel anlayışı olan ''bilen bilmeyene öğretsin'' gerçeğini tersine döndürüyor ve '' bilmeyeni bilene öğretmen'' yapıyor. tek amaç bütün öğretmenler 400- 500 lira ek para kazansın.

buna çözüm önerimi yazmıştım. tekrar yazayım.1800 raitingi görmeyenlere 1. kademe antrenörlük belgesi vermeyin ..eğer birilerine 1800 raitingi görmeden belge verirseniz onlar artık kendilerini geliştiremez. ama bul 1800 raitingi al belgeyi derseniz eğitim fakültelerinde kurulan kulüpler canlanır. herkes belgeyi almak için okul satranç kulüplerinde toplanır. belgeyi alanlarda 1500-2000 arası ek para kazanma şansına sahip olur. bu da bir çok büyük ustanın öğretmenler arasından çıkmasını tetikler. nasıl doktorun öğretmenin yetişmesi kolay olmuyor ise satranç öğretmenlerinin yetişmeside kolay olmamalı .
şimdilik bu kadar yazacağım .

muzaffer şekerli. ADANA
Ara
Cevapla
#14
Muzaffer ŞEKERLİ:

“…benim peşimde olduğum konu öğretmen zihniyeti camiamıza hakim olmuş vaziyette.işte bunu sizinlede tartışırım. şimdi eğitim fakültelerinde 28 saat satranç dersi alanlara 1. kademe antrenörlük belgesi verilme hazırlığı var . allah aşkına 28 saatte kim ne kadar satranç öğrenecek . yani 1 ayda kim ne öğrenecek…”
_______________________________________________
M.A.T. :
Çok önemli değil ama 28 saat değil!
Bir ay da değil ! Yanlış okumuş ve yanlış bilgilenmişsiniz.
28 hafta,56 saat.
Bu program üniversitelerimizde yarıyıl olarak okutuluyor. 14 hafta 1. Yarıyıl,14 hafta 2. Yarıyıl, toplam 28 hafta 56 saat. Yine bazı üniversitelerde bu ders 3 saat seçmeli ders olarak okutuluyor. Örneğin benim ders verdiğim Kocaeli Üniveritesinde iki yarıyıl yani bir dönem 14x3saat x 2 yarıyıl = 84 saat . Bu süre 1. Kademe antrenörlük kurslarının yaklaşık 3 katı eder. Ama iki çalışmayı içerik açısından farklı olduğu için kıyaslayamayız.
Üniversitelerdeki ders satranç temel kültürü ve eğitimini vermeye yöneliktir. İçinde eğitim psikolojisi, sporcu antrenman bilgisi, öğretim teknikleri, beyin parametreleri, spor tarihi, sporcu beslenmesi gibi temel alan bilgileri zaten farklı derslerde alındığı için geriye sadece satranç temel eğitim bilgileri ders süresi kalır ki bu sürede zaten ANTRENÖR EĞİTİM ÇALIŞTAYI’ nda görüşülen ve kararlaştırılan yeni sürelere yakın ve uygun sürelerdir.
Tabi bu 1. Kademe içindir. Antrenörün ilerlemesi ve istenilen aşamalara ulaşabilmesi için önünde daha 4 aşama vardır.
************************************************************
Muzaffer ŞEKERLİ :

“… ama karşımızda öyle bir zihniyet var ki temel eğitimin sadece okullarda verilebileceğini söylüyor. ona göre düşünüyor ,bütün öğretmenlerede 1. kademe antrenörlük belgesi vermek istiyor. bu benim kabul edemeyeceğim bir zihniyettir. eğitimin en temel anlayışı olan ''bilen bilmeyene öğretsin'' gerçeğini tersine döndürüyor ve '' bilmeyeni bilene öğretmen'' yapıyor. tek amaç bütün öğretmenler 400- 500 lira ek para kazansın…”
____________________________________________________________

M.A.T. :
Ben hiçbir zaman temel eğitimin “sadece” okullarda verilmesi gereğini söylemedim.
“Satranç temel eğitimi okullarda verilmeli” dedim. Zaten sizin söylediğiniz + 1800 okullardan çıkmaz! Okullarda eğitim çağındaki çocuk, eğitim normları bilgi ve yeteneğine sahip temel eğitimcilerle 1200-1300 aralığına gelmesi bile yeterlidir. Bu aşamadan sonraki amaç çocuklarımızın eğitimci ve aile kararı ya da önerisiyle uygun eğitim merkezlerine, kulüplere ve ya özel eğitim merkezlerine yöneltebilmektir.
Bütün öğretmenlere satranç öğretmek ya da satranç antrenörü yapmak niyetimiz yoktur. Ama temel olarak sınıf öğretmenlerine satranç temel eğitim bilgisi verebilecek aşama ve yeteneğinde olmasını hedefleriz.
2200-2600 aralığındaki sporcularımızın zorunlu kalmadıkça temel eğitimde yer almak isteyeceklerini düşünmüyorum. Birkaç istisna olabilir. Sürekli bu temel eğitim düzeyinde ders veren aktif sporcularımızın oyun güçleri örseleniyor, düşüyor. Bunu çok gözledim ve kendimden de bilirim. Ama temel eğitimden de hiçbir zaman geri durmam.
Temel eğitim, sadece satranç bilgisi yeterli kişilerce verilebilir. Ama daha sağlıklısı eğitim ve çocuk psikolojisine sahip satranççılarca verilmesi çok daha uygundur. Onun için üniversitelerde öğretmen adaylarına satranç eğitimi verilir. Siz ilk maçlarında sürekli kaybederek satrançtan kopma aşamasına sürüklenen sporculara gerekli yaklaşımı gösteremez ve bunu bir antrenör olarak başkalarından beklerseniz;
NE KADAR YETERLİ SATRANÇ BİLGİSİNE SAHİP OLURSANIZ OLUN ÇOCUKLA ARANIZDA SEVGİ-SAYGI ve GÜVEN BAĞINI GÜÇLÜCE KURAMAZSINIZ!
Bunun önemini anlatmayacağım burada.
Bir de şu Muzaffer Bey,
“… Öğretmenler okullarında bu dersi zaten haftalık ders saati programında yaptıkları için ek ders ücreti almıyorlar. Ama eğer ders saatleri dışında ek çalışma olarak yaparlarsa o zaman 6 saat ders dışı olarak ek ücret alırlar. Fakat okul her ek çalışma yapan öğretmene bu şansı veremiyor ne yazık ki. Çünkü o okulda başka alanlarda da çalışmalar yapılıyor. Örneğin, spor, tiyatro, drama, müzik, resim, halk oyunları, bilgisayar vb. Ücret yönetmeliği bu tip çalışmaların hepsine birden olanak tanımıyor ne yazık ki…”
Öğretmenler toplum nezdinde farklı bir yaklaşımda bulunmayın lütfen! En azından bunu ayırın.
İYİ ÖĞRETMEN, KÖTÜ ÖĞRETMEN TARTIŞMASINA GİRMEM!
Benim de yetersizliklerim vardır elbette. Ben bu konuda tüm öğretmenleri savunmuyorum, yanlış anlamayın.
Ama öğretmenlik mesleğine kusura bakmayın söz söyletmem!
*****************************************************

Muzaffer ŞEKERLİ :

“…1800 raitingi görmeyenlere 1. kademe antrenörlük belgesi vermeyin ..eğer birilerine 1800 raitingi görmeden belge verirseniz onlar artık kendilerini geliştiremez. ama bul 1800 raitingi al belgeyi derseniz eğitim fakültelerinde kurulan kulüpler canlanır. herkes belgeyi almak için okul satranç kulüplerinde toplanır. belgeyi alanlarda 1500-2000 arası ek para kazanma şansına sahip olur. bu da bir çok büyük ustanın öğretmenler arasından çıkmasını tetikler. nasıl doktorun öğretmenin yetişmesi kolay olmuyor ise satranç öğretmenlerinin yetişmeside kolay olmamalı…”
_____________________________________________________________


M.A.T. :

Büyük usta bu şekilde öğretmenler arasından çıkamaz. Büyük ustanın o
zaman gününün 24 saat değil, 48 ya da 50 saat olması gerekir. Büyük usta daha 4-6 yaşlarda kendi parıldar. 8-10 lu yaşlarda üst kategorilerde parlak başarılar gösterir, norm kazanır. 12-13 yaşından sonra da büyük mucizeler olmazsa treni kaçırır. Söylediğiniz gibi büyük usta okul satranç kulüplerinde toplanarak çıksaydı ben şu anda ülkenin en kıdemli GM si olmuştum, oysa 2000 lerde bile tutunamıyorum.
“Satranç öğretmenlerinin yetişmesi de kolay olmamalı” sözünüz bu yazınızda katıldığım tek satırınızdır.
Selamlarımla…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#15
sayın aşkın taşan:

demişsiniz ki:
Şu anda satranç temel eğitimi ülkemizde ancak ve ancak okullarımızda yapılmalıdır. Okullarımız ülkemizin her köşesindedir. Fiziksel alt yapıları vardır ve zamanla satranç donanımları da olmalıdır.
Siz "satranç eğitiminin okulların dışında ve eğitimciler dışındaki başka insanlarca yapılmalı" mı diyorsunuz? Ama satranç eğitimini kimlerin ve nerelerde vermesi gerektiğini hiç anlatmıyorsunuz.

bende demişim ki:

sayın aşkın taşan .

bir satranççı olarak ben temel eğitimin nerede verileceğini kimse ile tartışmam ve tartıştmam . temel eğitim ana okulunda, okullarda, aile içinde, komşudan, arkadaştan, kahvede , kafede, velhasıl her yerde alınabilir ve verilebilir . önemli olan satranç dahilerinin keşfedilmesi ve onların yetiştirilmesidir .satranççı ise okullarda keşfedilir .satranç federasyonu eğitim kurulu başkanı olarak sizin asli görevinizin keşfedilmiş bu satranç dahilerini eğitmek olduğunu düşünüyorum . okul içi eğitim kalitesininde iyileştirilmesi elbette takip edilmesi gereken bir çalışmadır .
http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?p...ght=#15244

bunlar sizin ''ben hiç bir zaman satranç eğitiminin sadece okullarda verilmesi gereğini söylemedim'' ifadenize cevaptır.

ben burada yazarken hiç bir şeyi göbekten atmıyorum. sizin diğer yazılarınızada uzun uzun cevaplar verirdim ama benim muhatabım ateş bey di . o yazsa iyi olurdu .

yukardaki konu başlığı malum . ben onun için demişim ki ; bu gün federasyonun +1800 raitingli oyuncu nasıl çıkar gibisinden bir programı bile yok, 2700 lük oyuncu beklemek ham hayaldir.

bu konuya odaklanıp yazsa idiniz çok daha iyi olurdu .
Ara
Cevapla
#16
“…Ben hiçbir zaman temel eğitimin “sadece” okullarda verilmesi gereğini söylemedim.
Bu deyim okulların dışında başka bir yerde olmamalı, sadece okullarda verilmelidir anlamına gelir ki böyle bir ne fikrim ne de söylemi yok.
Zaten açıklamışım, “Satranç temel eğitimi okullarda verilmeli” dedim.. Bu aşamadan sonraki amaç çocuklarımızın eğitimci ve aile kararı ya da önerisiyle uygun eğitim merkezlerine, kulüplere ve ya özel eğitim merkezlerine yöneltebilmektir…”
Sözlerim son derece açık yalın ve kesin!
Siz göbekten atmıyorsunuz ama nasıl anladığınızı ben bir anlayabilsem!
“Ancak ve ancak” tan kastımı anlamadığınız belli!
Birbirine bağlı iki ifadem var.
1- Eğitim çağındaki bütün çocuklarımızın satranç temel eğitimi alma gerekliliği,
2- Bu temel eğitimin ülkemizin altyapı ve program uygulaması için en uygun zemin olan okullar olduğudur.

Ama her ikisi de birbirini sebep sonuç açısından tamamlayıp, doğruluyor!

Bu bir sağlıklı öneridir. Hedeftir!

ANCAK VE ANCAK İLE SADECE DEYİMİ ARASINDAKİ FARK BUDUR!


Sadece derken,okulların dışında bir yerde eğitim verilmesine karşı çıkılsaydı haklıydınız. Başka zeminlerde eğitim verilmesi yasaklanmamıştır ki...
Sanırım burayı karıştırdınız.

Bugün okullarımızda milyonlarca yavrumuz var. Bu kitleyi kafede, parkta sokakta eğitmeyi savunamayız herhalde.
Eğitim çağındaki çocukların yeri okuldur Muzaffer Bey!

Satranç temel eğitiminin eğitimi almış kişilerce okullarda verilmesine neden karşısınız anlamak mümkün değil!

Bütün çocuklarımız sanki futbolu, futbol okullarında mı öğreniyorlar?
Hayır. Sokakta bahçede de öğrenilebilir.

Ama satranç biraz farklı değil mi?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#17
sayın aşkın taşan yine kıvırıyor.

ancak ve ancak ifadesi sadece ifadesinin pekiştirmesi olduğunu herkes bilir. ama daha önce ifade ettiğim gibi konumuz bu değil . bu konuyu başka bir yerde bol bol tartışabiliriz . türkiyede 2700 lük oyuncu çıkar mı . nasıl çıkar .konu bu.

ben demişim ki +1800 oyuncu bile çıkmıyor. bu konuda bile federasyonun bir plan ve programı yok . konuyu dağıtmak adına aşkın taşan neler anlatıyor.

öğretmen zihniyeti federasyona hakim olmuş , her taraf çol çocuk turnuvasına bürünmüş, yetişen satranççılar katılmak için turnuva bulamıyor,
bu önemli konu sabote edilip nerelere çekilmeye çalışılıyor.
Ara
Cevapla
#18
Muzaffer bey,Sizi hem gündüz 15.00 de hem de gece 03.00 de okuyorum.Çünkü esas amacınızın herhangi bir arkadaşımıza kırıcı hitap etmek olmadığını biliyorum.Aşkın bey için itici ifadeler kullanmamanızı rica ederim.Aşkın bey Eğitim konusunda önemli adımlar atmıştır.Bu adımları hem Yazıcı döneminin ilk yıllarında atmıştır.Hem de şimdi Gülkız hanım Başkan olduktan sonra aynı konu üzerinde çalışmaktadır.Aşkın beyin yanlışlarını ve eksiklerini görüyorsak gösterebiliriz.Ama ifadelerimizde seçici davranalım!
Tabii çok soru var!Hepsine yanıt vermek zor görünüyor.Ama sizi gece 03.00 de bile izliyorum.Emin olun!Öncelikle "Temel çalıştırıcılar Elo 1800 üzerinde olmalıdır"diyorsanız ben böyle bir kurala saygı duyarım.Böyle bir kuralı kabul edecek olanları desteklerim.Bazı konularda uzlaştığımız bellidir.
Ancak "2700 sonsuza kadar çıkmaz"düşüncesinde anlaşamıyoruz.Bu çok sert ve keskin bir hüküm olmaktadır.Ben sonsuza kadar 2700 çıkaramamamızı isteyenler olduğunu hissediyorum.Sizi onların dışında tutuyorum.Siz dikey gelişmenin olmasını istiyorsunuz.Ama olacağına inanmadığınız için yüreğiniz yandığından peşin hüküm veriyorsunuz!
2700 çıkar mı?Çıkmaz mı?tartışması bize zaman kaybettirir.Zaten 1991 den beri hep Piramidin tepesine baktık.Hala ister istemez hep Piramidin tepesini inceliyoruz.2700 çıkaramadığımız için her fırsatta ithalat yapıyoruz.Bizim görevimiz sağlıklı bir sistem ve alt yapı kurmaktır.Bizim görevimiz fırsat eşitliği yaratmaktır.Bizim görevimiz asgari müşterekde birleşmektir.Bunları başardığımız zaman "Bay 2700" de çıkacaktır.2600 ü çıkaran bir ülke 100 puan daha neden çıkaramasın?
Çok soru var.Hepsine yetişmem imkansız!Ama siz yeni sorular sorarsanız benim anlatacaklarım bitmez!Asgari müşterekde birleşmek deyimi için bir örnek vereceğim: Ben şöyle diyorum"Temel Eğitimin ilk basamağı notasyon kağıdını korumaktır.Her sporcunun kendi oyununa ait notasyon kağıdının 2 n ci suretini elinde bulundurma hakkı vardır"
Muzaffer bey doğru mu söylüyorum?Bu notasyon kağıdı konusunda aynı düşünceleri paylaşıyor muyuz?Bakın Satranç toplumu bu notasyon kağıdı konusunda görüşünü bildirmemiştir.Beni açıkca desteklememiştir.Desteği bırakın biraz sonra hakaret bombardımanı bile gelebilir.
Çözümü hepimiz biliyoruz.Ben hergün yazıyorum.Ama tartışmaya açtığım ilke ve yöntemler üzerinde durulmuyor.Onun yerine 2700 çıkar mı?Çıkmaz mı?sorusu için günlerce yazıyoruz.
Oyun sayısını arttırmak,yerli ile yabancının daha çok karşılaşmasını sağlamak,her sporcumuzun gelebileceği en üst Elo puanını yakalaması,amatör koşullar içinde bulunanlara kolaylıklar sağlamak,yerli dinamikleri olabildiğince teşvik etmek zor değildir.Masraf da gerektirmez.Tabii bu koşullar sağlandıktan sonra Piramidin tepesine yakın ve 2700 e gelmesi muhtemel olanların çalışması da gereklidir.Sporcu çalışmadıktan sonra benim ilkeleri tespit etmemim,Aşkın beyin program yapmasının yararı olmaz!
Ben Türkiye'den 2700 çıkacağına inanıyorum.Ben 2350 seviyesinde oynadığımı sanıyorum.Dolayısıyla 2700 üstündekilerin oynadığı maçlarda neler olduğunu kısmen anlayabiliyorum.Ama Satrancın çok zor bir oyun olduğunu ve 2700 düzeyindekilerin de 25 hamlede oyun kaybedebildiklerini hatırlatmak istiyorum.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#19
+2700 oyuncu çıkması için ilk önce elo turnuvalarının artması gerekiyor.Çünkü Türkiye'de farzetsek ki bir oyuncu +2700 seviyesinde,bu oyuncunun elosunu artırabilmesi için kaç turnuvaya girmesi gerek mesela elo puanı 2000 olan bir oyuncunun +2700 olabilmesi için kaç elolu turnuvaya girmesi gerek bunu hesaplamak lazım.
Bence 2700 den önce bizim +2400 oyuncu nasıl çıkarırız onu düşünmemiz lazım.Çünkü +2400 oyuncu sayımız bile sınırlıyken +2700 tartışmak gereksiz.
Türkiye'de şu an da +2400 seviyesinde olupta bu elo puanına ulaşamamış oyuncular olduğunu düşünüyorum.

Bunun için önce şu eğitimci ve sadece yatay büyümeye dayalı mantıktan çıkmamız gerekli.Tamam alttan genç oyuncular yetiştirelim ama en azından bu oyuncuların turnuvalarda tecrübe kazanmasını sağlayacak ve oyun güçlerini artırmaya yarayacak tecrübeli oyuncuları da bir kenara atmamak gerekli.

Bunun için en azından +1800 oyuncuların katılabileceği turnuva sayısını artırmak gerek.Çocuklara turnuva yaparken en azından oraya birde açık kategori eklemenin kimseye zararı olmaz diye düşünüyorum.

Saygılarımla...
İyi Günler...
Ara
Cevapla
#20
Sn wadef. Tespitleriniz bir yerde doğru. Görüşlerinizin çoğuna katılıyorum. Ancak ben Manisa'da yaşayan birisiyim. Doğu kesimlerde karadeniz veya anadoluda elo turnuvası var. Ancak ödülleri çekici değil. Sizce sadece elo için o kadar yolu tepmem mantıklı olurmu? Yapılan elo turnuva sayıları az. Ancak bu turnuvalara katılımda az. En son MTS turnuvasına katıldım. Elo ya dahil turnuva ancak ödülleri öyle ahım şahım değildi ve dışarıdan çok az oyuncu katıldı. Yanlış hatırlamıyosam 40 kişi katılmıştı. Ancak ödülü güzel elo lu bir turnuva yaparsanız yurtdışından bile çok rağbet görecektir. Dediğim gibi sadece turnuvaların yapılması yetmez ödüllerinde iyi olması gerekir ki katılımcı fazla olsun ve turnuva iyi olsun. Şu an ülkemizde Wijk ann Zee tarzı bir turnuva olması için engel nedir? Yermi? Zaman mı? Reklammı? Katılımcı olmamasından duyulan endişemi? Hiçbirisi değil. Tek engel bu turnuvaya konacak ödül ve bu ödülü koyacak sponsor. Hal böyle iken pek fazla ülkemizde satrancın ilerlemesini bekleyemeyiz.

Saygılarımla..
Her başarının altında sistemli bir çalışma yatar...
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi