Magnus Carlsen-Vishwanathan Anand DŞ Unvan Maçı
#41
Getti güzelim Bengal Kaplanııııı gettiiiii Big Grin
Ara
Cevapla
#42
[size=24]KRALSEN ![/size]

biqj69.jpg

10. Parti: Carlsen - Anand: 1/2 - 1/2
1.e4 c5 2. Nf3 d6 3. Bb5+ Nd7 4. d4 cxd4 5. Qxd4 a6 6. Bxd7+ Bxd7 7. c4 Nf6 8. Bg5 e6 9. Nc3 Be7 10. O-O Bc6 11. Qd3 O-O 12. Nd4 Rc8 13. b3 Qc7 14. Nxc6 Qxc6 15. Rac1 h6 16. Be3 Nd7 17. Bd4 Rfd8 18. h3 Qc7 19. Rfd1 Qa5 20. Qd2 Kf8 21. Qb2 Kg8 22. a4 Qh5 23. Ne2 Bf6 24. Rc3 Bxd4 25. Rxd4 Qe5 26. Qd2 Nf6 27. Re3 Rd7 28. a5 Qg5 29. e5 Ne8 30. exd6 Rc6 31. f4 Qd8 32. Red3 Rcxd6 33. Rxd6 Rxd6 34. Rxd6 Qxd6 35. Qxd6 Nxd6 36. Kf2 Kf8 37. Ke3 Ke7 38. Kd4 Kd7 39. Kc5 Kc7 40. Nc3 Nf5 41. Ne4 Ne3 42. g3 f5 43. Nd6 g5 44. Ne8+ Kd7 45. Nf6+ Ke7 46. Ng8+ Kf8 47. Nxh6 gxf4 48. gxf4 Kg7 49. Nxf5+ exf5 50. Kb6 Ng2 51. Kxb7 Nxf4 52. Kxa6 Ne6 53. Kb6 f4 54. a6 f3 55. a7 f2 56. a8=Q f1=Q 57. Qd5 Qe1 58. Qd6 Qe3+ 59. Ka6 Nc5+ 60. Kb5 Nxb3 61. Qc7+ Kh6 62. Qb6+ Qxb6+ 63. Kxb6 Kh5 64. h4 Kxh4 65. c5 Nxc5 1/2-1/2

10. partide yaşanan beraberliğin ardından satrançta yeni Dünya Şampiyonu, Norveçli Magnus CARLSEN oldu.

Dün kazandığı galibiyetin ardından şampiyonluğu neredeyse garantilemiş olan Magnus Carlsen, basının "Kutlama yapacak mısınız?" sorusuna "Henüz şampiyon olmadım." şeklinde yanıt vererek rakibine saygısını göstermiş ve tedbiri elden bırakmayacak bir motivasyon seviyesinde olduğunu kanıtlamıştı.

Parti Carlsen'in e4'üne Anand'ın Sicilya tercihiyle başladı ve Carlsen'in beyaz fili erken kırışarak oyunu daha sade hale getiren Fb5 varyantıyla devam etti.

Parti uzun bir süre dengede gitti ve ilk ciddi hatayı Anand 28...Vg5'le yaptı. Ne var ki Carlsen Ag3-b4 fikri yerine 30.ed oynayarak bunu değerlendiremedi.

Meydana gelen at+piyonlara karşı at+piyonlar oyunsonunda Carlsen hamle hamle üstünlük kurmuştu ki, 46.Ag8+ hatasını yaptı ve Anand'ın oyunu eşitlemesine neden oldu.

Atını kaybetmesine karşılık üç geçer piyonu sayesinde vezir çıkan beyaz, tek geçerini tam zamanında vezire terfi eden siyah, sonuç haklı bir beraberlik oldu.

yusuf_omur Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Oktay bey, ben biraz da Anand'a kızdığım için öyle yorum yaptım..Onu tutuyordum, favorimdi (belki de, hemen hemen yaşıtım olduğundandır).. Sinir etti beni.. Big Grin

Yusuf Bey, inanın ki aynı duyguları paylaşıyoruz! Sad
Anand'ın bu şekilde ezilip geçilmesinden dolayı son derece üzgünüm, ama bu satırları yazarken belli etmemeye çalışıyorum. Wink

Anand'ın mağlubiyeti bireysel değildir, bir kuşağın tasfiyesidir bana göre.

Carlsen başta olmak üzere Nakamura, Caruana, Karjakin, Vachier-Lagrave, Wang Hao, Giri, Nepomniachtchi, Wesley So, Ding Liren, Andreikin, Matlakov ve Liem Le'den oluşan yeni nesil, bugün biten maçın ardından zirvenin gerçek sahibi olmuşlardır.

Anand başta olmak üzere Kramnik, Gelfand, Topalov, Svidler, Adams, Ivanchuk, Leko, Morozevich ve Kamsky gibi çok değerli oyuncuları barındıran ve günümüz satrancının belkemiği sayılabilecek kuşağın, bu maçla birlikte duraklama devrine gireceklerini tahmin ediyorum. Biraz daha ileri gideyim, yukarıda adı geçen oyunculardan birinin 2015'te Carlsen'le ünvan maçı yapma olasılıkları bence düşük. Anand'ın mağlubiyeti, güzel bir jenerasyonun kibarca tahttan indirilmesi anlamına geliyor.
Ara
Cevapla
#43
Maçın genel hatlarıyla analizini yapacak olursak:

[size=18]1. Magnus Carlsen Nasıl Kazandı?[/size]
1.1. Maçın ağırlığını kaldırabilecek motivasyona fazlasıyla sahipti. Daha ilk partiden sonraki basın toplantısında beraberlik sonucunuun kendisi için yeterli olmadığını kibarca ifade ediyor, kendisini ciddi bir şekilde eleştiriyordu.

1.2. Açılış hazırlığı, uzmanların maç öncesi tahminlerinin aksine, çok iyiydi. Sonuçlardan bağımsız olarak konuşmakta yarar görüyorum. Carlsen'in repertuarına uyan partilerde Anand, oyunortalarına deyim yerindeyse avucunu yalayarak girdi. Normalde Carlsen'in açılış repertuarında olmayan Noteboom'da, genç şampiyonun 6.Ac3 hamlesi kayda değerdi. Varyant, bu hamleyle birlikte eminim ki yeniden ele alınacak ve gözden geçirilecektir. Ayrıca 9. partideki Nimzo-Hint oyununda Carlsen 7...ed ve 8...c4 tercihleriyle açılışta Anand'dan hiçbir eksiği olmadığını herkese kanıtladı.

1.3. Sabırlıydı. Carlsen ilk 4 partide bir türlü istediği konumlara ulaşamamasına rağmen aceleci davranmadı ve tam da maç adabına uygun şekilde, beraberliklerle yetinmesini bildi.

1.4. Varyantlarda ısrar etmedi, açılış seçimleriyle rakibinin kafasını karıştırdı. Beyazla 1. ve 3. partilerde Şah-Hint Atak deneyen yeni şampiyon, 5. partiye İngiliz'le başladı ve Noteboom transpozesine (dönüşümüne) izin verdi. Norveçli oyuncu, 8. partide 1.e4 tercihiyle Anand'a istediği "iyileştirme" şansını vermedi. Siyahla 2. partide e4'e hayatında neredeyse hiç oynamadığı Caro-Kann'la cevap veren Carlsen, tehlike sinyalini alınca 1...e5 dönüşünü yaptı, ısrar etmedi.

1.5. Mütevazı davranarak havaya girmedi. Carlsen, yaşından çok daha olgun bir anlayışla matematiksel olarak şampiyonluğu ilan edene kadar disiplini elden bırakmadı. Genç oyuncu 2 farkla öndeyken bile maç sanki berabereymiş gibi ciddi ve azimli bir şekilde oyunlarını sürdürdü.




[size=18]2. Wishy Anand Neden Kaybetti?[/size]
2.1. Özgüveni ve motivasyonu son derece düşüktü. Eski şampiyon o kadar altta hissediyordu ki, kazanç konuma rahatlıkla girebileceği 2. ve 3. partilerden beraberliklerle ayrıldı. Daha da kötüsü, Anand'ın hiçbir pişmanlık belirtisi göstermemesi ve "Carlsen'e karşı herhangi bir beraberlik çok iyi skordur." mesajını veren açıklamaları ve beden diliydi. Carlsen bunları ne kadar farketti bilmiyorum ama, yardımcıları eminim ki maç stratejisini Anand'ın bu tuhaf ruh durumuna göre yeniden gözden geçirmişlerdir.

2.2. Uzmanların maç öncesi tahminlerinin aksine, açılış hazırlığı bariz bir şekilde yetersizdi. Maçtan önceki GM tahminlerine göre Anand'ın Carlsen'e üstünlük sağlayabileceği iki alandan biri buydu. Hintli usta bu konuda kelimenin tam anlamıyla sınıfta kaldı. Açılış açısından takdir edilebileceği tek oyun, beraberlikle biten 4. partide 18.Ae2 ile piyon fedası varyantına girmesiydi. Anand için herhalde en kötüsü, 5. partide uzmanı olduğu Semi-Slav'a dönüşüm yapabilecekken Noteboom Varyantına girmesi ve bu varyantta 6.Ac3 devamyoluna karşı tökezlemesi oldu.

2.3. Tarzından çok farklı bir şekilde oynamaya çalıştı. Uzmanlara göre Anand'ın Carlsen'e üstünlük sağlayabileceği ikinci alan karmaşık ve hesaplanması güç olan varyantlardı. Keskin varyantlardaki hızlı ve doğru hesaplamalarıyla rakiplerinin kabusu olarak buralara gelen Anand, adeta kendi stiline ihanet etti. Elbette ki bu bir maç ve paldır küldür oyunlar oynamasını bekleyemeyiz. Ancak her partide hem siyahla, hem de beyazla sonuna kadar sadeleştirmeye çalışması, Magnus Carlsen'in ekmeğine bariz bir şekilde yağ sürdü.

2.4. Maç stratejisi bariz olarak hatalıydı. 2. ve 3. partilerde kazanca ulaşmaya çalışmaması tam bir saçmalıktı. Bana en ilginç gelen nokta ise 6. partiden sonra 2-0 yenik duruma düştüğünde 7. ve 8. partilerde tepki vermesi gerekirken ölü beraberliklere razı olmasıydı. Esasında dün ve bugünkü oyunlarını iki tur erken oynaması gerekiyordu. Hangi akla hizmetle böyle bir uyku modu seçti, anlamak çok güç.
Ara
Cevapla
#44
Doğrusu başlangıçtaki birkaç parti hariç hayal kırıklığı yaratacak derecede sıkıcı ve tekyanlı bir mücadele oldu.Kramnik Anand'a karşı -2 skora düştüğü zaman bu derece kabullenmiş ve çaresiz bir görüntü çizmemişti.Anand için düşüşün ivmelenmesi hemen başlamayacaktır,ünvan maçı için sakladığı yenilikleri kullanmaya başlayarak bir süre daha zirvedeki birkaç oyuncu arasında olmayı zorlayacaktır.Bir süre sonra da düşüş başlayacaktır.Carlsen ise gördüğüm dünya şampiyonları arasında en sıkıcı ve uzak arayla en pragmatik oyun tarzına sahip olanı.Umarım bundan sonraki ünvan maçı daha heyecanlı olur.

"Carlsen başta olmak üzere Nakamura, Caruana, Karjakin, Vachier-Lagrave, Wang Hao, Giri, Nepomniachtchi, Wesley So, Ding Liren, Andreikin, Matlakov ve Liem Le'den oluşan yeni nesil, bugün biten maçın ardından zirvenin gerçek sahibi olmuşlardır.

Anand başta olmak üzere Kramnik, Gelfand, Topalov, Svidler, Adams, Ivanchuk, Leko, Morozevich ve Kamsky gibi çok değerli oyuncuları barındıran ve günümüz satrancının belkemiği sayılabilecek kuşağın, bu maçla birlikte duraklama devrine gireceklerini tahmin ediyorum. Biraz daha ileri gideyim, yukarıda adı geçen oyunculardan birinin 2015'te Carlsen'le ünvan maçı yapma olasılıkları bence düşük. Anand'ın mağlubiyeti, güzel bir jenerasyonun kibarca tahttan indirilmesi anlamına geliyor.[/quote]
Söylediklerine büyük oranda katılmakla birlikte genç kuşak listesine en yaratıcı oyunculardan Aronian'ı da eklememiz lazım ayrıca Kramnik'in (yeniden sağladığı motivasyonunu bırakmazsa) ve Topalov'un zirveden kolay çekileceklerini düşünmüyorum.Bence sonraki ünvan maçı için Bu oyuncuların da oldukça şansı var.
Ara
Cevapla
#45
Dünkü maçtan sonra Nigel Short'un twitter'ında "end of en era" (bir devrin sonu) sözü ciddi tartışmalara neden oldu, hatta bir basın mensubunun oyundan sonra bunu sorması ve önce soruyu geri çeviren FIDE moderatörünün sonra soruyu oyunculara yöneltmesi, çok ağır bir kabalık olarak nitelendirildi.

Ama bugün daha son oyun oynanmadan Hindistan'daki ciddi gazeteler bile bu başlıkla güne başladılar.

Maçın geneli ile ilgili ben biraz daha farklı olarak gördüklerimi belirteyim:

1) Magnus meşhur portakal suyunu maça getirmedi.

2) Masa ve genel ambiyans çok kötüydü. Dünya şampiyonluğunun oynandığı her masa neticede kültürel bir insanlık mirasıdır.

Bugün İzlanda'nın neredeyse 1 sayılı turistik ögesi, 1972'deki maçın oynandığı salon ve maun masa. Keza Moskova Satranç kulübüne gidenler de meşhur Karpov-Kasparov ilk maçının oynandığı masayı bir tavaf etmeden çıkmıyorlar.

Oyuncuların daha geniş ve daha modern bir ortamda maçı oynaması beklenirdi. Oyuncu isimleri bile karton kağıtlara bilgisayarda yazılıp masanın yanına yapıştırılmıştı ki elektronik bir gösterge, geniş alan, daha büyük bir masa oyunun genel ambiyansına değer katardı.

3) Yorumcular çok düşük profilliydi. Gözler öncelikle orada bir şenlik havası içinde olması gereken eski şampiyonları aradı (Karpov, KAsparov, Kramnik gibi). Keza büyük oyuncuların hiçbiri yorumlarda ve oyunlar sonrasındaki aksyionlarda yoktu.

Böyle bir maçın arka planında Nakamura'nın, Ivanchuk'un, Kasparov'un veya en hafifinden final oynamış Short, Kamsky, Topalov gibi büyüklerin değerlendirmeleri, maçın ritmini ve kamuoyu ilgisini arttırırdı.

Yorumlar da maalesef TRT 1 düzeyindeydi, orada her oyun için çok değişik ve renkli kişiler olması gerekirdi; ne bileyim adam Simen Agdestein'la bir röportaj yapar, Anand'ın ekibinden biriyle konuşur, bu oyuncular nasıl hazırlandı, günlük hayatlarını nasıl geçirdiler bir ön çekim koyarlar (Magnus'un facebook'una baksalar40 tane video var orada) vesaire. Her anlamda profili çok zayıf bir sunum gördük.
-------------------------------------
Bunun yanısıra çok iyi olan şeyler de vardı, bu iki oyuncu satranca beyefendiliği tekrar geri getirdiler.

Birbirlerine olan saygıları, özellikle Anand'ın kaybettiği oyunlardan sonra bile basın toplantılarında sakin ve esprili kalabilmesi, bir dönem (Fischer sonrası ve Kasparov-Karpov, Kasparov-Kramnik, Kramnik Topalov, FIDE / PCA çekişmeleri üzerinden gibi) çok gerilmiş olan en üst düzey satranç ortamını nezihleştirdi, ona itibar getirdi. Beyefendilik ve zarafet kendini tekrar hatırlattı.

Bir devrin bitmesi terimine çok katılmıyorum.

Nasıl ki dünya sinema tarihi Robert De Niro, Robert Redford, Jack Nicholson, Paul Newman gibi devler zamanla sahneleri Brad Pitt, Matt Damon, Di Caprio gibi yeteneklere devredip, sahne arkasında yönetmenlik gibi bambaşka deneyimlere geçti ise; Anand, Shirov, Kramnik gibi dev oyuncuların da yepyeni misyonları olacaktır.

Elbette yine sahnede rol alacaklar ama esas ağırlıklarını dünya satrancının gelişmesine, akademik tarafına veya satrancı kitleselleştirmeye vereceklerdir.

Bu anlamda Anand gerçekten çok büyük bir efsanedir ve satranca kattıkları yanında beyefendiliği ve geçmişteki efsanevi gücü benim gibi basit bir satrançsever gözünde hep büyük kalacaktır.
-------------------------------------
Maçın neden ve nasıl kazanıldığı çok konuşulur herhalde. Kendi adıma Heine Peter Nielsenn faktörünün çok önceden düşünülmüş, erken bir adım olarak görüyorum. Bu faktöre maçtan bayağı önce dikkat çeken Ocak 2013 tarihli bir yazıyı aktarmıştım.

http://forum.satranc.biz/viewtopic.php?t=3348
-------------------------------------
Maçın bence en gülünç anı Anand'ın 9.oyundan sonra, saçma sapan soru soran FIDE moderatörünü yerin dibine sokmasıydı.

Belki de maçlar tarihinin en ağır aforizması geldi büyük Anand'dan:

FIDE Moderatörü: And actually you also spend lot of time after these three moves, did you try to really to calculate to this complications, all these variations, till the end somehow, or was this possible ?

Anand: No, I was thinking what to eat tonight !

Çeviri:

FIDE Moderatörü: Aslında bu 3 hamle sonrasında çok ciddi zaman harcadınız, hakikaten tüm komplikasyonları, tüm bu varyantları mı hesaplamaya çalıştınız, sonuna kadar, bu mümkün mü?

Anand: Yok. Akşam ne yiyeceğimi düşünüyordum Big Grin Big Grin Big Grin

Kızın bu cevaptan sonra suratını görmek isteyenler 05.50'den sonrasını izleyebilirler.

http://www.youtube.com/watch?v=W7QzYkbaC...HJ34IuVniw

Son olarak, Short'un görüşü ile bağlayayım: Eski nesilden mevcut form durumuna balarak sadece Kramnik'in unvanı geri almak için mücadele edebileceğini düşünüyorum.

(@ilkernadi I believe Kramnik is the only "oldie" (he still looks young to me) who could reclaim the title on current form.)
Ara
Cevapla
#46
Mehmet Ali Kuseyri Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Kramnik Anand'a karşı -2 skora düştüğü zaman bu derece kabullenmiş ve çaresiz bir görüntü çizmemişti.
Bu maçta beni rahatsız eden tam da buydu, Anand gibi bir devin böylesine kaderine razı bir görüntü çizmesini unutmam mümkün olmayacak. Maç elbette Carlsen'in hakkıydı, ancak Anand'ın kayıplarının 9. partideki gibi olmasını yeğlerdim. Beraberlikler de bugün oynanan 10. partideki gibi olabilirdi, Anand ölü toprağını üzerinden atabilmiş olsaydı.

Mehmet Ali Kuseyri Nickli Kullanıcıdan Alıntı:...genç kuşak listesine en yaratıcı oyunculardan Aronian'ı da eklememiz lazım
Aronian için kararsız kaldım dostum. Ünvan için Carlsen'in karşısına er ya da geç oturacağına inandığım Aronian 31 yaşında olduğundan dolayı onu orta kuşaktan kabul ettim ve o yaştakilerden pek bahsetmedim. Belki de kendisini yeni kuşağın içerisinde ele almamız gerek.
Ara
Cevapla
#47
Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Dünkü maçtan sonra Nigel Short'un twitter'ında "end of en era" (bir devrin sonu) sözü ciddi tartışmalara neden oldu.
Sözün önemi, söyleyeninden kaynaklanıyor. Nakamura gibi genç nesilden biri olsa, bu söz üzerinde çok durulmaz. Ancak bu cümleyi eski neslin adamı Short söylüyorsa tespit büyük oranda doğru demektir.

Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Oyuncuların daha geniş ve daha modern bir ortamda maçı oynaması beklenirdi.
İşte burada çok haklısın MJ. Maç daracık bir koridorda oynandı, koskoca DŞ maçı için son derece yetersiz bir alandı. Masa düzenlemesi vs. sanki 1980'li yıllardan kalma gibiydi.
2008'de Anand - Kramnik maçından bir fotoğraf göstermek istiyorum:
azc9s0.jpg
Bu fotoğraftaki ortamın çeyreği bile etmezdi Chennai maçının fiziksel koşulları.

Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bunun yanısıra çok iyi olan şeyler de vardı, bu iki oyuncu satranca beyefendiliği tekrar geri getirdiler. ... Fischer sonrası ve Kasparov-Karpov, Kasparov-Kramnik, Kramnik Topalov, FIDE / PCA çekişmeleri üzerinden gibi) çok gerilmiş olan en üst düzey satranç ortamını nezihleştirdi, ona itibar getirdi. Beyefendilik ve zarafet kendini tekrar hatırlattı.
Maçın gürültüsü arasında kesinlikle kaynayıp gitmemesi gereken bir konu. Yukarıdaki tespitine yürekten katılıyorum MJ, daha önce yazmadığımdan dolayı pişman oldum. Anand'ı zaten yıllardır biliyoruz, ben Magnus Carlsen kanadından tansiyonu yükselteecek birşeyler gelebileceğini sanıyordum, yanıldım. Carlsen adeta 40 yıllık bir şampiyon gibi olgun ve centilmendi. Anand da kayıplardan sonra surat asmadı ve genç rakibini centilmence takdir etti.

Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Elbette yine sahnede rol alacaklar ama esas ağırlıklarını dünya satrancının gelişmesine, akademik tarafına veya satrancı kitleselleştirmeye vereceklerdir.
Anand Hindistan'da çok sevilen bir kişilik, gençler için adeta bir ilham kaynağı. Anand'ın dünya sahneye çıkışından önce satrançta hiçbir başarısı bulunmayan Hindistan, şu anda sadece DŞ çıkarmış olmasıyla değil, son derece kuvvetli gençlerinin üstün performanslarıyla da artık satrançta söz sahibi ülkelerden biri haline geldi. Gençlerin idolü belli ANAND. Diğerlerini pek bilmiyorum ama Anand'ın satrancın kitleselleşmesi konusunda çaba harcayacağına yürekten inanıyorum.
Ara
Cevapla
#48
Yalnız bir konu belirtmek istiyorum.. Dünya satrancını çok sıkı takip etmiyorum.. Yanılıyor olabilirim.. Carlsen'in turnuvalara katılım yoğunluğu Anand'a göre oldukça fazla değil miydi? Carlsen, Blitz turnuvalardan tutun da her türlü ciddi ve büyük turnuvalara katıldı kaç yıldır.. Anand ne yaptı? Dünya Şampiyonu oldu..köşesinde bekleyip durdu..karşısına bir rakip gelsin diye..Bu gelişim olmaz ki..gerileme olur..Rakiplerin hep sıcaksa ve hep gelişiyorlarsa, bu sonuç ta kaçınılmaz olmaz mı?
Ara
Cevapla
#49
Şahsen "Dünya satrancında bir devrin kapandığı"nı söylemeyi çok doğru bulmuyorum. Ama Dünya satrancında yeni bir devrin başladığı açık :)
Ara
Cevapla
#50
message edited.
Ara
Cevapla
#51
Maç sonrası Anand'ın strateji seçimi hakkında söyledikleri ilginç; bunun önemli olmadığını, hangi stratejiyi seçse de mesele oyunun gücüyle (seviyesiyle) ilgili olduğunu söylemiş. Bir anlamda uzun süredir turnuva pratiği olmaması yönündeki eleştirileri kabul etmiş.

Son oyunu, tüm maçın bir örneği olarak göstermiş; olağan oynadığı halde bir noktadan sonra seri hatalar yapmaya başladığını belirtmiş (üst düzeyde pratik eksikliği ?)

Kasparov twitterinde, bu maç yaş farkının çok kritik olmadığını Korchnoi ve Gelfand örnekleri ile vermiş ve asıl belirleyici olanın Magnus'un seviye olarak çok yukarıda olması gerçeği olduğunu belirtmiş (Kasparov'a göre bir fiyordun üstünde).

Carlsen maç sonunda yardımcılarının kim olduğu ile ilgili ve özel hayatı ile ilgili soruları (yeni kız arkadaşı) ustaca atlatarak hiçbir isim vermemiş.

Son olarak Short dahil birçok usta, yayınların yeterince ilgi doğurmadığını (Short BBC'nin yetersiz kaldığını) belirtiyorlar. Aalaşıldığı kadarıyla bu maç geçmişte oynanan Kasparov-Karpov maçları düzeyinde hatta belki de Kramnik-Kasparov maçları düzeyinde rate alamamış.

Bunlar da son izlenimler olsun.
Ara
Cevapla
#52
Toplumumuzun ilgisinden ne yazık ki çok uzakta kaldı bu maç.

Maç boyunca gerekli sitelere yönlendiren, yorum yapan, düşüncelerini belirten ve çeviri yaparak emek harcayıp katkı sunan tüm arkadaşlara teşekkür etmek isterim.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#53
Mojo Jojo demiş ki
Alıntı: 3) Yorumcular çok düşük profilliydi. Gözler öncelikle orada bir şenlik havası içinde olması gereken eski şampiyonları aradı (Karpov, KAsparov, Kramnik gibi). Keza büyük oyuncuların hiçbiri yorumlarda ve oyunlar sonrasındaki aksyionlarda yoktu.

Böyle bir maçın arka planında Nakamura'nın, Ivanchuk'un, Kasparov'un veya en hafifinden final oynamış Short, Kamsky, Topalov gibi büyüklerin değerlendirmeleri, maçın ritmini ve kamuoyu ilgisini arttırırdı.

Yorumlar da maalesef TRT 1 düzeyindeydi, orada her oyun için çok değişik ve renkli kişiler olması gerekirdi; ne bileyim adam Simen Agdestein'la bir röportaj yapar, Anand'ın ekibinden biriyle konuşur, bu oyuncular nasıl hazırlandı, günlük hayatlarını nasıl geçirdiler bir ön çekim koyarlar (Magnus'un facebook'una baksalar40 tane video var orada) vesaire. Her anlamda profili çok zayıf bir sunum gördük.

Ben de sadece Türkler her işi kötü yapıyorlar zannediyordum. Meğer bu işi milyonlarca dolar dönmesine rağmen ne Hindistan ne FIDE ne de sponsorlar biliyormuş.

Elimde olsa Mojo Jojo'yu her türlü organizasyonun başına getirirdim. Hatta mümkün olsaydı da dünyayı o yönetseydi Smile

Yalnız şöyle bir sorun var ki eleştirmeyi böyle çok seven insanlar aman eleştirilirim diye hiçbir şey yapmamayı tercih ederler. Eh darılma Mojo Jojo ben de seni eleştireyim dedim Smile Kızma, eğleniyoruz canım...
Ara
Cevapla
#54
Açıkçası maçtan önce aklım Carlsen gönlüm Anand'dan yanaydı. Yine de maçın Carlsen için bu kadar kolay geçeceğini beklemiyordum. Sanki Carlsen, %100'ünü ortaya koymadan kazanmış gibi. Anand için emin değilim. Sanki dünyada başka kim çıksa karşısına kolay kolay yenilmezdi gibi bir his var.

İlk iki oyundan sonra Magnus Carlsen kontrolü eline aldı. Kontrolü eline aldı derken tam istediği tür konumlara ulaşması, yani detaylı açılış hazırlıklarına girmeden açılıştan sonra oynanabilir eşit konumlar, zorlayabileceği eşit konumlar.

Son oyunda bile konumu nasıl zorladığını gördük. Capablanca ve Karpov'a (Smyslov ve Kramnik de aynı ekolden ama neden iki ismi yazdığımı açıklayacağım) benzer şekilde pratik satranç oynayan ekole yakın bir oyuncu Carlsen. Bu arada Kramnik demişken, bu konuda da pek çok büyükusta mutabık. Yalnız Kramnik de süreklilik açısından sorun yaşıyor. Yine de Kramnik-Carlsen maçı özellikle iki oyuncunun birbirinden çok da hazzetmemesinden dolayı daha sansasyonel olabilir.

Anand mı kaybetti Carlsen mi kazandı?

Anand ile ilgili zaten herkes eleştirilerini yazdı, ama belki de şöyle bir gerçek var karşımızda. Anand belki kariyerinin zirvesinde değildi, ama Anand'a karşı kimse bu kadar dominant olamadı şimdiye kadar. Belki de Carlsen ile diğerleri arasındaki makas şu anda reytingler kadar açıktır.

Basın Meseleleri

Genel konulara geçmeden bence basın toplantısını Karlovich'in yönetmesi yanlıştı. Susan Polgar bu konuda çok daha iyidir. Dresden'deki Satranç Olimpiyatı'nda o yapıyordu toplantıları ve gayet başarılıydı. Kesinlikle o yapmalıydı bu işi. Karlovich yanlış bir noktada, çok yanlış kelimeler seçerek yaptı, Anand röportaj yapması çok kolay birisi değildir (Kasparov veya Kramnik gibi) ama taşı gediğine koydu. Anand'ın da Carlsen'in de gazetecilerle iletişimi gayet iyiydi.

Dünyada canlı görmediğim iki satranç organizasyonu kaldı: süper turnuvalar ve dünya şampiyonluğu maçları. Muhakkak ki özgül koşullar var unvan maçlarında. MojoJojo'nun güzel tespitleri var, mesele nasıl uygulamaya konulacağı.

Satrancın basında yeterli ilgiyi görememesi tek boyutlu değil. Dünyanın genel gidişatı, medyanını gidişatı ve satrançla ilgili sebepler var.

Medya kabahatli, profesyonel satranççılar da biraz kabahatli, ama FIDE kesinlikle suçlu. Ayrı bir yazı yazmam gerekir okumaktan sıkılır herkesSmile

@MustafaEynallı:
Bu arada "Şampi..." vari başlıkları 2-0 olduktan sonra Twitter'da haydi atalım diye yazmıştım. Burada ana akım medya klişelerinin yılmaz savuncusu varSmile

@Mojo Jojo:
Söylediğiniz hikayeleri bulup çıkarmak, oyuncuları güzel konuşturmak gazetecilerin işidir. Muhtemelen bu konuda da dünyada New In Chess'in genel yayın yönetmeni Dirk jan ten Geuzendam'dan iyisi yok. Satranççılarla en iyi röportaj yapan gazetecidir. FIDE'nin kesinlikle görsel işine girmesi lazım. Bu işleri çok iyi yapan bir adam da var dünyada: Macauley Peterson.

Yorumcular içinde bence Polgar ve Ramesh gayet başarılıydı. Daha sansasyonel yorumlar da istiyor insan (üst düzey olmasının yanında) mesela Svidler bence ideal isim, ama muhtemelen o da Avrupa Takımlar Şampiyonası'nda oynadığı için katılmadı.
Ara
Cevapla
#55
Akman ve Mojo ile aynı görüşte değilim. Ogranizasyon, FIDE güzelim maçı batırdı hiç ilgi çekemedi gibi yorumlar fazla acımasız. Evet, Polgar iyiydi ama ona eşlik eden Hintli satranççının sıkça sesli gülüşü ve aşırı aceleci analizleri rahatsız ediciydi... Diğer iki genç yorumcu gayet iyiydi. Oyuna yoğunlaştılar, gereksiz espiri ve gülüşmelerden uzak durdular ve anlaşılır konuşuyorlardı. Tabii soğuk da değillerdi, olması gerektiği gibiydiler. Varyantlar hakkında genellikle isabetli fikirler yürüttüler. Ancak elbette oyunlar çok üst düzeydi ve herkesi şaşırtan hamleler geldi. Daha iyileri getirilebilir belki ama her zaman her şeyin en iyisini yapmak mümkün olmuyor. En isabetli seçim yapabilmek için pek çok değişken de var. Kolay değil...
Anastasya?ya gelince bildiğim kadarı ile o bir satranç gazetecisi ve aynı zamanda kendisi de iyi bir oyuncu. Chessbase için çok güzel resimler çekiyor ve anlar yakalıyor. Bunlardan bazen öykü de çıkarıyor. Yani öyle satranca yabancı olup saçmalayacak biri değil. Sorusuna gelince, bence morali bozuk Anand?a bu kadar varyantı nasıl hesaplıyabiliyorsunuz gibi bir iltifat yöneltmek istemiş aslında ama zaten gergin olan Anand da farkli anlayıp terslemiş. Saçmalasa bile bütün oturumlarda mı saçmalamış? Ben birkaç oturum seyrebildim bir sorun yoktu. Bazen insan hata yapabilir, onlara ikinci bir şans vermek gerekir. Ayrıca hatırladığım kadarı ile Karlovich bizdeki olimpiyatta da aynı görevi üstlenmişti. Kimsenin eleştirdiğini hatırlamıyorum.
Ara
Cevapla
#56
Bir üstteki Özgür'ün yazısı içindi Smile
Ara
Cevapla
#57
Mojo Jojo Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Bu düzeydeki bir maçın teknik olarak analiz edilmesi ancak dünya üstünde belli kuvvetteki oyuncuların yapabileceği birşeydir. O yüzden yorumlarımda TSF'nin sitesindeki muhteşem yorumcu gibi "bu hamle bence Carlsen'in bu sistemi iyi hazırlamadığını ve fikirlerini çok iyi bilmediğini gösteriyor" gibi yüksek çapta analizler yapmamaya çalıştım (go to TSF, oyun 9).

Sözde muhteşem yorumcu diye dalga geçtiğin kişi 6 kez Türkiye Şampiyonu IM Can Arduman. Bu analizleri de bedelsiz yapmıştır herhalde. Adam 10 tur boyunca analiz etmiş, sen dalga geç.

Eminim satır satır Arduman'ın yazdıklarını taradın da yukarıdaki sözde iddialı lafını buldun. Yalnız zaten Carlsen kendisi sistemi hatalı oynadığını itiraf etmişti. Buna ne diyeceksin şimdi? Git kendini köprüden at bay eleştirmen.

Kötüleyecek başka konular aramaya devam et sen ama ufak faydan varsa da (tek tük çeviriler) haset yazıların daha zararlı.
Ara
Cevapla
#58
Sevgili Sabri Abi,

Güzelim maçı batırdılar kadar ağır bir ifade kullanmadım. Yalnız satrancın medyadan bir geri çekilme yaşadığı ve bunda satrancı yönetenlerin 15-20 yıla yayılan bir sorumluluğu olduğunu anlatmaya çalıştım. Hindistan ve Norveç dışında maçın yeterli ilgi görmemesi biraz da bunun sonucu. Ayrıca Hindistan'daki potansiyel zaten biliniyor. Satranç günlük gazetelerden kriketten sonra en düzenli yer verilen sporlardan birisi. Dolayısıyla zaten kendi ulusal kahramanları, dünya şampiyonları maç yaptığında gösterilen ilgi beni şaşırtmadı.

FIDE ve basınla ilgili eleştirilerim bir kişinin şahsında toplanmıyor. Nastiya hakkında düşündüklerimi de söyleyeyim. Nastiya, tanımadığım birisi değil. İlk bu işe başladığı zamanlardan bu yana profesyonel fotoğrafçıya dönüştü. Diğer taraftan artık İngilizcesini geliştirmesi gerek. Basın toplantılarını da Susan Polgar'ın nasıl yönlendirdiğini bildiğim için aradaki farkı biliyorum. Polgar daha iyi hazırlanıyordu. Arkada bütün işleri idare eden bir başka Alman sorumlu vardı Dresden'de. Tıpkı İstanbul'da Fatma Öztürk'ün yaptığı gibi. Eğer Hindistan'da da böyle birisi vardıysa basın toplantısı performansı kötüydü diye rahatça eleştirebilirim.

Soruyla ne kastedildiğini anlıyorum, ama belki "Bahsettiğiniz varyantların tümünü masada hesapladınız mı?" minvalinde sorabilirdi. Diğer taraftan Anand'ın sonuçla ilgili hayalkırıklığını da yansıtması açısından belki de iyi olmuştur.

Not:
Nastiya'nın bizim vereceğimiz ikinci şanslara ihtiyacı olduğunu zannetmiyorumSmile FIDE ona şans veriyor zatenSmile

Şunu da belirteyim, bu başlığı açmamın sebebi bu forumda en fazla hararet yaratan konuların sadece idari konular olmasıydı. Satrançla ilgili çok önemli bir konu ne olacak diye merak ettim. Yine idari konulara geldik.
Ara
Cevapla
#59
Hakan Cambaz ve Mojo Jojo,
Bir başlıkta da olsa sadece satranç konuşabilmenin keyfine varabilecek miyiz?
İzin verin de en azından bu başlık diğerlerine benzemesin...

Mojo Jojo, şu konuda haksızsınız: TR şampiyonu bir IM'den her turun sonunda analiz yayınlamak çok iyi bir hizmettir. Analizde katıldığınız, katılmadığınız yerler olabilir, burası ayrı mesele. Hizmetin hakkını vermeden eleştiri güzel olmuyor.

Hakan Cambaz, tek amacınız laf sokmak mı yoksa yapıcı fikir ve önerileriniz var mı? Mojo Jojo rumuzlu arkadaşımız burada uzun süredir yazıyor. Mesajlarını dikkatle okursanız eleştirdiği her konuda yapıcı bir çözüm önerisi getirdiğini görürsünüz. Burada kişisel sataşmada bulunup kirlilik yaratmanın alemi yok.

Bu başlığa iyi-kötü emek verdik. Beğenirsiniz, beğenmezsiniz. KİRLETMEYE HAKKINIZ YOK...
Ara
Cevapla
#60
[size=18]Basın (Yönetimi) Konusu[/size]

1. Basın toplantıları bence keyifliydi. Oyuncuların partilerden hemen sonra (tek istisna oldu, hatırladığım kadarıyla) gazetecilerin karşısına çıkması isabetliydi.
Oyuncuların her ikisi de sinirlerine son derece hakim ve kişisel hırslarından arınmış satranççılar olduklarından dolayı basının işi çok kolaydı.
Karlovich'in İngilizcesi zayıftı, dolayısıyla ara ara takıldığı yerler oldu. Gazetecilerin art niyetli olabilecek ya da moderatör müdahalesi gerektirecek sorular sorduğunu hatırlamıyorum.

2. Canlı maç yorumları genel anlamıyla sınıfta kaldı diyebiliriz.
Polgar - Ramesh ikilisi, kelimenin tam anlamıyla evlere şenlikti. Smile Uzatılan muhabbetler, olmayacak varyantları enine-boyuna incelemeler, tahtada hamle yapıldığını 10-15 saniye sonra fark etmeler ve ara sıra atılan kahkahalar unutulmazdı. Ramesh'in İngilizce aksanı ayrıca çok komikti, değinmeden geçemeyeceğim.
Nadia - Lawrence ikilisi yukarıdakilere göre çok daha parti odaklıydılar. Denk geldiğim yerlerde taraf tutarak analiz vermeye çalıştılar, alışılmışın dışındaydı.
Kimi neşeli, kimi ciddi olsalar da "FIDE DŞ maçının canlı analizi bu arkadaşlara mı kalmış?" duygusunu yarattılar.
Kasparov yorumcu olsaydı, maç çok daha fazla hit alırdı, buna kuşku yok. Dünyanın en çok tanınan satranç oyuncusu, DŞ maçını analiz ederdi ki gerek teknik unsurlar, gerekse oyuncuların gelişimi hakkında bu dünyada ondan daha bilgili bir insan herhalde yoktur.
İşte FIDE bu noktada eleştiriyi hak ediyor. "Muhalif" Kasparov, olay yerinden mümkün olduğunca uzak tutuluyor, ileri geri konuşmasın diye.

3. Basının ilgisi düşük müydü, bu tartışılır. Bundan önceki DŞ maçlarında Kasparov - Karpov'a kadar geri gelin, satrancın uzun süredir manşetlerde olmadığını kolayca görürsünüz.
Bence bu maç da öyle, sadece ilgililer "ilgi" gösteriyor.
Sporda pek başarısı olmayan Norveç için Carlsen büyük nimet; Norveç basını için Carlsen'le ilgili herşey sonsuz bir kaynak olsa gerek.
Hint basınının Anand'a ne kadar yer verdiğini ve Anand'ı ulusal kahraman olarak işleyerek okullarda satranca olan ilgiyi ve talebi patlattıklarını biliyoruz.
Maçın Chennai'de yapılmış olması yerinden takibi zorlaştırmış olabilir. Avrupa'dan veya ABD'den bir gazetecinin maçı yerinden takip edebilmesi için okyanus ötesi iki uçak bileti, en az 15 günlük otel rezervasyonu ve yarım aylık iş gücü transferi gerek. İnternetten canlı izlenebilen bir etkinlik için yerinden muhabir görevlendirmesi, son derece lüks kaçardı. Maç Avrupa'nın veya ABD'nin bir şehrinde oynanmış olsa basının yerinden takibi çok daha fazla olurdu.
Türkiye özeline baktığımızda, ana akım medyada DŞ maçına dair bir haber göremedim. Bu durum bence son derece üzücüdür ve büyük bir gerilemeye işarettir. Kramnik - Kasparov maçı olsun, Deep(er) Blue - Kasparov maçı olsun gazetelerin ilk sayfalarından haber yapılırken Anand - Carlsen maçına denk gelemedim. Belki benim hatamdır, başka arkadaşlar rastlamışlarsa.



Başka bir konuya değinerek mesajımı bitireceğim:
Bu başlıkta belki sadece 5-6 kişi aktif olarak katıldık, ancak bu rakam bile fena sayılmaz. İnanıyorum ki yazmasa bile burada yazılanları, yazılacakları sabırsızlıkla bekleyen, bunlardan keyif alan okurlarımız mevcuttur. Açıkça teşekkür etmeseler de, başlığın görüntülenme sayısı bu tür yorumlara devam etmem konusunda meni motive ediyor. Herkese teşekkürler.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi