41. Satranç Olimpiyatı - Tromsö (01.08.2014 - 14.08.2014, Norveç)
#67
Öncelikle Açık Kategoride elde ettiğimiz tarihi sonuçta emeği geçen herkesi tebrik eder, bizlere yaşattıkları sevinç için teşekkür ederim.

Olimpiyatta 21. (12-23 sıraları paylaşarak) olmak başarı mıdır? Şüphesiz ki büyük bir başarıdır.

Ama biz sayfa sayfa Dünya ve Avrupa dereceleri okurken, yaş gruplarında sporcularımız gittiği her yerden kupalar, madalyalar getirirken, abileri bırakın kupayı-madalyayı, ilk 10a bile girememişler.

Bu işte bir tezat var! Yoksa A Milli Takımımız gerçekten başarılı olamadı mı?

Bu tabii ki işin latifesi. Milli takımımız aldığı sonuç ile başarılı olmuştur ama yaş gruplarında sayısız dereceler elde ederken, olimpiyatta 21. olmamızı tarihi bir başarı yapan sebeplerin de üzerinde durmamız gerektiği fikrindeyim.

Öncelikle kadromuzu incelediğimizde iki tane devşirme görüyoruz. Dragan yıllardır bizden birisi olmuştur. Alex de bu yolda ilerlemektedir. Onların bizden olmadığını söylemek gibi bir niyetim yok. Dikkat çekmek istediğim nokta, o oyuncular Türkiye'de yetişen oyuncular değiller.

Türkiye'de yetişen oyuncular ise Mustafa, Barış ve Emre.
Bu turnuvadaki performanslarına baktığımızda 9 maçta 5 galibiyet, 4 beraberlikle olimpiyatı namağlup bitirip 12 ELO kazanan Mustafa direkt olarak göze çarpıyor. ELO puanlarını arttıran diğer iki oyuncumuz da Emre ve Barış. Devşirmelerimiz ise bu turnuva için ELO puanları açısından eksideler. Dragan'ın 1. masa oynaması ve Alex'in de 4. masa olmasına rağmen formsuz bir döneme denk gelmesi gibi sebepler ortaya koyabiliriz. (Dragan'ın Caruana beraberliği ve Carlsen'i elinden kaçırmasını ayrıca not düşmek lazım)

Türkiye'de yetişen oyuncularımızdan bu turnuvada en formda olan GM Mustafa Yılmaz'ın durumunu biraz incelemek istiyorum. Mustafa'nın büyük bir yetenek olduğu ve bence ülkemizin en iyi oyuncusu olduğu aşikardır. Ancak, ülkemizin yetiştirdiği en yetenekli ve iyi oyuncu neden hala 2600 barajını geçmeye çalışmaktadır?

Türkiye'nin en yetenekli oyuncusu satranç sporcusu olarak kendi başına ve dünya çapında antrenörlerle daha fazla çalışmak yerine, yurt dışında (yurt içinde yeterince olmadığı için) sık sık turnuva kovalamak, kendisinden daha güçlü oyuncuların olduğu ortamlarda vakit geçirmek yerine ne yapıyor sizce? Bilmem ne satranç merkezinde kendisinden belki de 1000 rating düşük çocuklara ders veriyor olabilir mi? Kendisini geliştirmek için kullanması gereken zamanı, başka sporcuları geliştirmek için kullanıyor olabilir mi?

Peki bunu niye yapıyor? Niye bile bile kendini köreltiyor yada gelişimini yavaşlatıyor? Çünkü hayatını belli bir standartta devam ettirebilmek için para kazanmak zorunda!

Düşünün Arda Turan'ın kendi antrenmanlarını azaltıp, para kazanmak için çocuklara, okul takımlarına futbol antrenörlüğü yapmak zorunda olduğunu! Bir çok kişi düşünememiştir bile...

Biraz daha açık ve net yazmak gerekirse, biz bu sporcularımızın 2600 değil, 2700 seviyesinde gidip geldiğini, olimpiyatta ilk 20 yerine, madalya hedeflediğini, madalya alamasa bile ilk 10dan pek dışarıya çıkmadığını görmek istiyorsak ki, istisnasız herkes bunu istiyordur, bu sporcularımızın imkanlarını arttırmalıyız. Bu sporcuların satrançta ilerlemek haricinde başka birşey düşünmemesini sağlamalıyız. Şu gün hangi öğrenci ile dersim var, ev sahibi kirayı geciktirdiğim için aradı mı, elektrik faturasının son günü ne zamandı, doğal gaz faturası için otomatik ödeme talimatı verdiğim hesapta para var mı, kaç tane öğrencim olursa hangi masraflarımı öderim, benden yaklaşık 1000 rating düşük olan hangi satranç merkezi sahibi ile çalışırsam yurt dışında bir tane fazladan turnuvaya gidebilirim gibi konulara kafa yormamaları lazım. Milli voleybolcu Neslihan Demir, yukarıda saydıklarımdan hangisine kafa yormak zorunda? Neredeyse tamamen zihinsel bir uğraşı olan satrançta, zihin başkaca problemlerle uğraşmak zorundaysa nasıl satranca maksimum verim ayrılabilir?

Bu sporculardan 100 tane yok, sadece birkaç tane var. Gereken desteği verelim.

Önümüzde iki seçenek var:

1- Zor olan bu seçenekte bu sporcuların gelişip olimpiyatlara madalya hedefiyle giden, kazanamasa bile ilk 10dan çıkmayan bir takım oluşturması için gerekli şartları sağlarız.

2- Kolaya kaçıp, 1 tane bile galibiyeti olmayan takımın önünde 10 takım arasında 9. bitirdiğimiz turnuvada aldığımız bir İsrail galibiyetini "one minute" manşetleriyle gündeme taşımaya, en yüksek ratingli kadın sporcumuz 2500lük bir kadın sporcudan puan aldığında şampiyon olmuşcasına sevinmeye, kategorisinin en iyilerinin katılmadığı uluslararası turnuvalarda yaş grupları seviyesinde aldığımız ve çoğu aldatıcı olan sonuçlarla kendimizi kandırmaya, satrançta dünya devi olduğumuz hayalini görmeye devam ederiz.


Evet farkındayım, çok karamsar bir tablo çizdim. Yaş gruplarında aldığımız bütün sonuçlar aldatıcı değil. Zaten o yüzden "çoğu" dedim. Ama azınlıkta kalan ve aldatıcı olmayan başarılarımıza baktığımızda da, sıklıkla yaş gruplarının en küçük kategorilerinde geldiğini görüyoruz. 8-10 yaşında uluslararssı arenada madalya alan sporcu, 15-16 yaşında avrupada ilk 10da yer almak için uğraşıyor, 20sini geçip gençler kategorisinden çıktıktan sonra ise sıradan bir IM yada FM olmuşsa başarılı sayılıyor.

Burada bir yanlış olduğu kesin! Bu yanlış başlangıçta Türk satrancı için iyi bir reklam oluyor ama o sporcular bir zamanların her filminde oynayan ama bu günlerde zor şartlarda yaşayan eski sinema yıldızlarımıza dönüşüyor. Üstelik en geç 20 yaşına geldiklerinde!

Bu kötü sonuçla karşılaşmamak için, gerçek, sağlam, kalıcı ve sürdürülebilir başarılar elde etmek için ve en önemlisi bu başarıları her kategoriye taşımak için sporcunun, ailesinin, antrenörünün, idarecilerin, kısacası herkesin gözünde "SATRANÇ BİR ARAÇ DEĞİL, AMAÇ OLMALI!" İyi bir meslek için üniversitede burs kazandıracak, çocuğun zekasını geliştirecek, çocuğun başarılarıyla konu komşuya hava atılacak, bir sosyal çevre edindirecek bir yol değil, profesyonel "sporcu" (antrenörlük yapmak zorunda kalmadan) olarak hayatını kazanacağı bir son durak olmalı.

Ben sabahın 5ine kadar bu yazıyı yazmakla uğraşacak kadar Türkiye'nin satrancın her seviyesinde başarılı olmasını isterken, bunun için gördüğüm sorunların bir kısmını camiamızın dikkatine sunup, nacizhane çözüm önerlleri sunarken bakanlıktan ve federasyondan ricam 21. olmanın BİZİM İÇİN tarihi bir sonuç olduğunu, ama dünya satrancının önde gelen ülkelerinden biri olmak iddiasındaysak A Milli Takım için sporcu yetiştirmeye devam edilirken, mevcut A Milli Takım sporcularımızın tek düşüncesinin satranç olabilmesini mümkün kılmak için imkanlar yaratılması. Doğru bir yoldayız, bu doğru yolun henüz başlarındayız ve yol ilerledikçe yanlış yola sapmamak daha da zorlaşacak. Ya hep birlikte bu yolda DOĞRU HAMLELER YAPARAK sonuna kadar ilerleyeceğiz, ya da 2 tanesi Türkiye'de yetişmemiş olan 5 kişilik kadro ile 21. olmak tarihteki en büyük başarımız olarak kalacak.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
RE: 41. Satranç Olimpiyatı - Tromsö (01.08.2014 - 14.08.2014, Norveç) - Yazar: Attorney at Law - 15-08-2014, 03:58



Konuyu Okuyanlar: 4 Ziyaretçi