M.BACHANA ve BİR İTİRAF.
#1
Değerli camiamızın saygıdeğer üyeleri,

Aşağıda okuyacağınız yazı 29 Ağustos.2014 Cuma günü Kocaeli' de, Süper Lig'in yapıldığı otelde, tamamen benim bireysel davetim ile davetimi kabul eden Gürcü oyuncu MORCHIASHVILI BACHANA arasında Azeri bir arkadaşımızın tercümanlığında gerçekleşen görüşmeyi anlatır.

Görüşmeyi özlü olarak ve kendisinin de onayı ile, fikirsel olarak hiçbir yorum katmaksızın aynen aktarıyorum.

M.A.T: _ " Sn. BACHANA, son iki turnuvanızın (Truva ve Keşan) özellikle son turlarına çıkmayışınız satranç kamuoyunda merak ve tepki oluşturdu. Bu konuda benim de sportif açıdan yazıya dökülmüş tepkisel tavrım söz konusudur. Özellikle sizden samimi olarak cevaplamanızı istediğim bir konu var. Bu söz konusu turnuvalarda her ikisinde de son tura çıkmamanızın gerekçelerini açıklayabilir misiniz?"

M.B. : _ "Elbette! Çanakkale'de 7. ve 8. turlarda toplam 11,5 saati aşan bir mücadelem oldu. Gerçekten beni çok yordu. Gece çok geç yatmama rağmen, son tur günü sabah saat 08 55 te zor uyandırdılar. Rakibim AGHASIYEV KAMAL' e beraberlik önerisini düşündüm. Ama mücadele gücüm yoktu. Burada bir art niyetim yoktur!"

M.A.T. :_ " Organizasyonu etkileyebilecek bir durumdu. Sıralama için son derece de önemliydi. Üstelik hakkınızda kamuoyunda çeşitli ve haklı olarak tepkiler oluşacağını bilerek mi yaptınız?"

M.B. : _ " Söylediğim gibi sadece yorgundum. Üstelik maçı oynayabileceğimi ya da kazanabileceğimi düşünmüyordum. Bazen insan oynama isteğini kaybeder."

M.A.T. : _ " Peki aynı yorgunlukla bir sonraki turnuvaya katıldınız. Keşan'a. Orada da son tur H. ODEEV maçına çıkmadan sıralamayı tayin ettiniz. H. ODEEV en önemli son tur maç oynamadan birinci oldu. Bu, turnuvanın gidişini belirleyen bir durumdur sn. BACHANA. Bu durumu sadece sizin şahsınızda söylemiyorum ve ülke olarak da herhangi bir ayrımda bulunmadan tüm spor etiği ve hukuku açısından değerlendiriyorum. Biz sporcularımıza, özellikle de küçük yaş ve eğitim çağındaki sporcularımıza bu tip istenmedik ve spor etiğine uymayan durumları anlatmak ve onlara doğru bir eğitimi vermek için çabalıyoruz. Her iki turnuvada da küçük yaş sporcularını gördünüz. Bu onları doğası gereği olumsuz tetikleyebilir. Ben bir öğretmen ve aynı zamanda TSF'NİN fahri bir kurul üyesi olarak bu durumu önemsiyor ve bu tip keyfi terkleri hiç onaylamıyorum. Bu konuda öz görüşünüzü merak ediyorum."

M.B. : _ " Ben kendi adıma söylemek isterim ki, KEŞAN turnuvasındaki kararım bana ait. Suç unsuru varsa da bana yazılmalı. Ancak bu konuda H. ODEEV' in benim son tura katılmayacağımdan haberi olmadığı gibi, hiç bir suçu da yoktur. Ceza hak etmedi. Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi. Suç olarak tanımlanabilecek bir davranışım varsa kabulümdür. Bunu aynen bildirebilirsiniz. Tekrar söylerim ki H. ODEEV suçsuzdur, davranışımın sorumlusu benim."

M.A.T. : _" Görüşmemizi bilginiz dahilinde aynen yayınlayacağım. Kamuoyunu aydınlatmak için..."

M.B. : _" Evet, aynen yayınlayabilirsiniz. İstanbul' da ki turnuvaya kayıt yaptırmak istiyorum. Bu akşam TİFLİS' e gideceğim. Sorun çıkıp çıkmayacağını bilmiyorum. Sorun var mı? Katılabilir miyim?"

M.A.T. : _" Bu konuda size herhangi bir olumlu ya da olumsuz ne bir söz ne de bir bilgi veremem! Ancak şu an benim bilgim dışındaki gelişmeleri de bilemem. Katılıp katılmamanız konusundaki karar benim dışımda alınacaktır. Bu konuda sizin durumunuzu hakkınızda alınacak karardan sonra, TSF den ya da İl Temsilciliğinden gerekirse öğrenirim. Ama özellikle karar aşaması beni aşar. Benim müdahale edebileceğim bir görev alanım değildir. Olayın organizasyon boyutu ve size ödenen ödül için sponsor boyutu da var. Onların da bu konuda söz hakkı var. Hakkınızda idari tedbir kararları da alınabilir.Ben olaya kamu oyunu bilgilendirmek ve özellikle çok zor bulduğumuz sponsorluk kurumunun geleceği için eğildim. Ama dediğim gibi çocuklarımızın sportif açıdan geleceği en öncelikli hedefimdir. Bu konuda sadece bir yönetici olarak değil; bir öğretmen, sporcu, antrenör ve sporcu velisi olarak görevli hissettim kendimi."

...

Görüşmemiz bu noktadan sonra ödül töreni dolayısıyla sona erdi. Kendisine mail adresimi verdim.

Kamu oyuna yazılı olarak paylaşmak istediği bir konu varsa İngilizce ve Türkçe olarak yazıp göndermesini ve metnin aynen tarafımdan yayınlanacağını belirttim.

Kendisi bana bu görüşme için teşekkür ederek Tiflis' e hareket edeceğini, ancak Cumartesi akşamına kadar yazıyı gönderebileceğini belirtti ve ayrıldık.

Yazı sadece bilgilendirmek için yazılmıştır. Herhangi bir yorum, suçlama ya da yargılama amaçlı değildir.

Elbette üyelerin fikir ve görüşlerine açıktır.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Sayın hocam,

Neyi itiraf etmiş? Açıkça "olanlar normal şeyler, ben hile yapmadım" gibi ifadeler kullanmış?
Ben başlıkta yazıldığı gibi bir itiraf göremedim.

Yanılıyor muyum? Benim göremediğim ya da yazılması unutulmuş bir itiraf mı var ortada?
Cevapla
#3
Ben de itiraf göremedim.
Ara
Cevapla
#4
(02-09-2014, 18:47)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ben de itiraf göremedim.

Aslında bir iyilik meleği olduğunu itiraf ediyor.
Ara
Cevapla
#5
Bu yazı aşağıda gelişen iki olayın ardından kamuoyunda oluşan tepkiler sonrası, BACHANA ile yapılan görüşme sonrasında kendisinin de onayı ile yazılmıştır.

İlgili yazıda da belirtildiği üzere;

1... Son turda özellikle katılmamak;mazeretsiz ve keyfi olarak, hem de haber bile vermeden...
ELO kaybetmemeyi de garantilercesine...
Ne kadar doğrudur?
Aynı sürelere çift tur oynayan sporcu sadece kendisi değildir.
Bu gerekçelerin emsal teşkil ettiğini düşünün.

2-...M.A.T. : _ " Peki aynı yorgunlukla bir sonraki turnuvaya katıldınız. Keşan'a. Orada da son tur H. ODEEV maçına çıkmadan sıralamayı tayin ettiniz. H. ODEEV en önemli son tur maç oynamadan birinci oldu. Bu, turnuvanın gidişini belirleyen bir durumdur sn. BACHANA. Bu durumu sadece sizin şahsınızda söylemiyorum ve ülke olarak da herhangi bir ayrımda bulunmadan tüm spor etiği ve hukuku açısından değerlendiriyorum. Biz sporcularımıza, özellikle de küçük yaş ve eğitim çağındaki sporcularımıza bu tip istenmedik ve spor etiğine uymayan durumları anlatmak ve onlara doğru bir eğitimi vermek için çabalıyoruz. Her iki turnuvada da küçük yaş sporcularını gördünüz. Bu onları doğası gereği olumsuz tetikleyebilir. Ben bir öğretmen ve aynı zamanda TSF'NİN fahri bir kurul üyesi olarak bu durumu önemsiyor ve bu tip keyfi terkleri hiç onaylamıyorum. Bu konuda öz görüşünüzü merak ediyorum."

M.B. : _ " Ben kendi adıma söylemek isterim ki, KEŞAN turnuvasındaki kararım bana ait. Suç unsuru varsa da bana yazılmalı. Ancak bu konuda H. ODEEV' in benim son tura katılmayacağımdan haberi olmadığı gibi, hiç bir suçu da yoktur. Ceza hak etmedi. Ben, O'nun maddi durumunu düşündüm, yetersizdi. Suç olarak tanımlanabilecek bir davranışım varsa kabulümdür. Bunu aynen bildirebilirsiniz. Tekrar söylerim ki H. ODEEV suçsuzdur, davranışımın sorumlusu benim."[/b][i]


3-...BACHANA iki ayrı turnuvada son turlara iddialı sayılabilecek bir durumdayken bilerek katılmama kararı aldı ve son turdan sonra sıralamayı etkiledi.

4-... Rakibi ODEEV Keşan'da maç oynamadan son tur birinci oldu. Bu durum bir çok unvanlı oyuncunun tepkisine neden oldu. Bazıları isim vererek Truva'ya ve Keşan'a bir daha katılmayacaklarını açıkladılar.
5- Özellikle Keşan'da son tura ODEEV in maddi durumu iyi değil gerekçesiyle çıkmadı. Bunu kendisi de İTİRAF ediyor ve "ODEEV suçsuzdur" diyor.

"Suç olarak tanımlanabilecek bir davranışım varsa kabulümdür. Bunu aynen bildirebilirsiniz. Tekrar söylerim ki H. ODEEV suçsuzdur, davranışımın sorumlusu benim." M.BACHANA-
...

Yazıyı tam olarak okumamış olabilir misiniz acaba?

Bütün bunlar itiraf değil midir? arkadaşlar
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Valla yazmak istememiştim ama mecburen yazacağım. Ahlaksızlığı tavana vurmuş birini muhatap alıp, yaptığı çok olağanmış gibi karşılıklı konuşmak Stockholm Sendromunun sınırlarında gezinmektir. Bu bir tarafı.

Uykusu varmış, karşısındaki oyuncunun parası yokmuş gibi tuhaf ve asap bozucu söylemlere gelince: Uykun varsa dilekçe verirsin eşlendirmeden düşerler. Karşındakinin maddi durumu yok diye acıyorsan (bu anlam çıkıyor) cebinden yardım edersin veya adam gibi oynarsın, kazanırsan ödülünü aldıktan sonra gönlünden kopanı takdim edersin, yok kaybedersen zaten karşındaki ödül alıyor. Amacın elo kaybetmeden şike yaparak ödülü kırışmak.

Burada tek bir konu var: TSF ceza verecekse versin, vermeyecekse bırakalım bu tür ahlaksızlıklar TSF suskunluğu üzerinden tescillensin.
Ara
Cevapla
#7
Hani güzellik yarışmalarında sorarlar ya.

"En sevmediğiniz özelliğiniz nedir?"

"Çok iyi kalpliyim bazen bundan yararlanıyorlar. Bir de uykusuz kalmaya dayanamıyorum."
Ara
Cevapla
#8
Sn. Mojo Jojo,
Bari bunun tamamen kendi kararım olduğuna inanmalısınız.
Çünkü disiplinlik bir olaysa ben neden karışayım ki?
...

Bilmem farkında mısınız?
Ben bir sporcu, öğretmen, antrenör, özellikle de Çanakkale ve Keşan Sponsorluk şanslarının devamından yana, satrancı koruyan bir duyarlılıkla camiadan bir kişi olarak(adını siz koyun) kendi kararımla davranıp, kendisi Tiflis'e uçmadan önce bu görüşmeyi yaparak olayı tarafsızca sundum.
Kaldı ki,diğer gerekçelerim de yazıda açıklanmıştır.

Suçluya bile son kez sorarlar öyle değil mi?

1- Bu görüşmeyle olay sabitlenmiştir.
2- Kamuoyu belki de ilk kez birinci elden bir itiraf duymuştur.
3- Olay emsal teşkil edebilecek bir boyuta ulaşmıştır.
4- TSF direk ceza veremez belki ama, yaptırımlar uygulayabilir.
5- Amacı siz yazmışsınız zaten;"Amacın elo kaybetmeden şike yaparak ödülü kırışmak."
6-"... Stockholm Sendromunun sınırlarında gezinmektir." ifadeniz, acaba bu görüşme ve itiraf tescil olmasaydı suç ortaya birinci elden çıkabilir miydi? Yorumlarınız dayanaksız kalmaz mıydı?
7- Ülke satrancının geleceği için baktığım pencereden nereye kadar görebilirsem; değil Stockholm, kutuplara da giderim.
8- Aksi takdirde bu ahlaksızlığı tavana vurmuş kişi ve olayı nasıl ortaya çıkarabilirdik acaba?
9- " ... TSF suskunluğu üzerinden tescillensin." Suskun kalmıyor. Gerekli girişimler yapılmakta. Yani ses özelliğiyle suskun gözükebilir. Ama bundan sonraki organizasyonlardan gerekli ses gelecektir.
10- Olaya el atılmış, neşter vurulmuş ve sonraki turnuvalar için daha duyarlı organizasyonel önlemler alınma noktasına gelinmiş.
11- "Emsal teşkil edebilecek bir boyuta ulaşan bu durum gelecekteki bazı muhtemel önlemleri de gündeme getirmiştir.
Stockholm gezisi boşa çıkmamış oldu böylece.
Selam ve sevgiler...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Biz sadece kendi büyük ustalarımızı cezalandırmayı biliriz.. Bay ve Bayan ATALIK'ları mesela..Elin Gürcüsü, dalga geçer gibi yalan söylüyor..yok efendim, bir sonraki turnuvalarda gerekli önlemler..falan filan..amaan çok sıkıcı..
Ara
Cevapla
#10
Aşkın bey katılmıyorum, ben daha farklı bir düzlemden bakıyorum. Görüşmeniz (moralinizi bozmak istemem ama) bence olaya katkı sağlamıyor. 3 kere aynı eylemi tekrar etmiş bir adamı konuşturmak Mehmet Ali Ağca ile Papalık müessesi hakkında mülakat yapmaktan farklı değil.

Kaldı ki bu konuda yetkili değilsiniz bildiğim kadarıyla; elinizde bir ses kaydı varsa o da delil olmaz zira bu yapılan resmi nitelikte bir sorgulama değil. Teknik açıdan yazıyorum.

Şu çok klişe olan "gecikmiş adalet adalet değildir" lafı maalesef çok geçerli ve gerekli bir söz; bunun için aylarca çalışma yapılmasına gerek yok. TSF savunma için yazı yazsın. Buna hakkı var zira 3 turnuva da ELO kapsamında. Yani FIDE regulasyonu bu turnuvaya girmiş durumda. Keza bu eylem onbinlerce oyuncu açısından etki yapıyor (ELO'daki kayma sebebiyle).

TSF savunma istemeli, FIDE regulasyonlarına dayanmalı, spor hukuku üzerinden karar vermeli. Keza ortada şike olduğundan (eğer satrancı bir sportif mücadele olarak kabul edeceksek) avukat ve spor hukuku uzmanı Tutku beyin uzun uzun izah ettiği yasal düzenlemeye de dayanabilir ki bu ayrı bir fasıl ve ucu çok açık (Savcılık kaleminde devam edip ağır cezada bitebilecek uzunlukta).
Ara
Cevapla
#11
Tabi katılmayabilirsiniz.
Ama M. BACHANA için muhtemelen Türkiye kapısı kapandı.
İstanbul'a katılmak istedi sanırım başvuru da yaptı. Ama olmadı.
Olmayacak. Çanakkale de kapandı, Keşan da, İzmir'de.
En azından ben öyle sanıyorum.

Bakın ne yazmış Tutku DİNÇER;

"Yabancı oyuncuya ilişkin başlatılacak disiplin soruşturmasında canı isteyip de savunma yazısı yazarsa, hatta savunma yazısında "Size ne, yaptıysam ben şike yaptım" bile yazsa bu sporcu bir daha Türkiye'ye gelmediği sürece kendisine uygulanacak yaptırım fiilen bir işe yaramaz. O noktada FIDE'nin desteği gerekir dediğiniz gibi. Ama bu TSF'nin bir yaptırım gücü olmadığı anlamına gelmez. Sadece yaptırımın hayata geçirilmesi noktasında bir iş birliği gerekir. Hatta bunu bir nevi "evrensellik" olarak da tanımlayabiliriz."

Çok güzel ve akılcı...

Ama;

1- Bu savunma yazısını kim,nerede, ne zaman,hangi koşulda yazacak?
2- FIDE, hangi" tespit edilmiş" olay üzerine harekete geçecek acaba?
3- Yarışmalar anında hiçbir itiraz dilekçesi, şikayet, ihbar gelmemişken; şahitlerin de olduğu bu görüşmede bir tespit yapılmış. Hukuken bunun bir anlamı olsa gerek.
4- M. BACHANA böyle bir ifade vermeden de gidebilirdi, öyle değil mi?

Bu yaşananların hukuksal karşılığı olmalıdır.

Olaya ister sponsor, ister spor etiği ya da spor hukuku, hangi açıdan bakarsanız bakın kabul edilmezdir!

TSF bildiğim kadarıyla kendi başına bir ceza veremiyor. Yabancı uyruklu ve yabancı lisanslı bir oyuncudur.
Ama disiplin ve FIDE süreci nasıl işler, bilemem. Kurumsal boyuttadır.
Benim çıkışım bireysel...
Olay Çanakkale' de gelişti ve tanıktım. Önceleri gözlemci raporu ya da organizasyon deklarasyonu bekledim.
Olmadı!
Duyarsız kalamadım.
Kocaeli'de yakaladım, davet ettim.
Olay PAPA - AĞCA benzetmesiyle çok alakasız.
Benim amaçlarım çok başka.
Bu olaylarda ülkece suskun kalmayı kabul edemem.
Sonu nereye varırsa...


...

Tek şikayet yok!
Ne bir ihbar, ne bir rapor ne bir tutanak… Olay gözlemci raporunda da yok sanırım.
Bunun bir yazılı olsa da olmasa da yaptırımı olmalıdır.

Ve olay bizim ülkemizde ardı ardına iki kez tekrarlanıyor. Belki İstanbul’u, İzmir’i kurtardık…
Ama en azından bir duruş sergilenmelidir.

Ceza verme sevdasında değilim. Çok gerekmedikçe de düşünmem bile.
Benim kazancım oyuncudan yana. Ama tabi bu oyuncu BACHANA değil!
Bizim oyuncularımız…
Bu konuda aynı düzlemden bakmanızı isterdim.

SELAMLAR...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#12
Aşkın Bey Merhaba,

Bir önceki mesajınızda 4. maddede "TSF direk ceza veremez belki ama, yaptırımlar uygulayabilir" yazmışsınız.

TSF ile görüşüyorsunuzdur mutlaka ki bunun neticesinde olup biten hakkında bizi de bilgilendiriyorsunuz. Bu yukarıda belirttiğim maddeyi neye dayanarak yazdınız? TSF hukukçuları ile görüşerek mi? Onlar TSF mevzuatlarına tabii ki benden daha hakimdir. Sizleri bu görüşe sevk eden düzenlemeler nelerdir merak ettim. Paylaşmanızı rica ediyorum.

Sporcu, açık açık Hançer'in maddi durumu iyi değil, biraz para kazansın diye "maçın sonucunu önceden belirlediğini" yani "şike yaptığını" itiraf etmiş Aşkın Bey'in yazdığına göre. Yazdığınız gibi bu yaşananların hukuki karşılığı olmasını istiyorsanız TSF olarak hukuki süreci başlatın.

YOKSA "Seneye katılmak isterse turnuvaya almayız, olur biter!" ŞEKLİNDE Mİ OLACAK BU SÜRECİN SONU?

Ülkemizin en iyi sporcuları fatura ödeme derdindeyken, dışarıdan gelip şike ile milyarları götüren (götürten) sporcuları kabullenemiyorum.

Ekleme: Mesajınıza ekleme yapmışsınız ve yabancı sporcu olması ile yabancı lisanslı (TSF lisansı olmaması) olmasını gerekçe olarak belirtmişsiniz. Bunların TSF mevzuatlarındaki dayanağını da paylaşırsanız sevinirim.
Ara
Cevapla
#13
Merhaba Tutku Bey,
BACHANA ile yaptığım bireysel söyleşi, olması gerektiğine inandığım içindi.
Öncelikle bu bireysel boyuttaki görüşmemin bir durum tespiti olma fırsatını, -memleketine gitmek üzereydi- ve o an düşündüm ki son şanstı.

"TSF direk ceza veremez belki ama, yaptırımlar uygulayabilir"

Çünkü daha öncesinde böyle bir olay, durum tespiti ve disiplin sürecine ait bir örnek yok. Bir yabancı sporcuya, ülkemizde ceza verilmiş bir turnuva örneğine rastlamadım.
Olası durumlarda da duyarsız mı kalınmalı?

Sporcu, açık açık Hançer'in maddi durumu iyi değil, biraz para kazansın diye "maçın sonucunu önceden belirlediğini" yani "şike yaptığını" itiraf etmiş Aşkın Bey'in yazdığına göre. Yazdığınız gibi bu yaşananların hukuki karşılığı olmasını istiyorsanız TSF olarak hukuki süreci başlatın.

Haklısınız. Bakın isteğimiz aynı. Bu konuda ilgili bilgileri TSF ve Çanakkale organizasyonu ile paylaştım.
Deklarasyon yayınlanmasını önerdim. Olmadı.
Ancak olay gözlemci raporlarına da yansıması gerekirdi. O da olmadı.
E zaten hiç bir dilekçe ve ihbar da yok...
Böyle durumlarda hukuksal tüm yollar kapanmışsa, iç hukuk tükenmişse ne yaparsınız Tutku Bey?
Anayasa Mahkemesine de gidemem.
Ben kamuoyunu seçtim.

YOKSA "Seneye katılmak isterse turnuvaya almayız, olur biter!" ŞEKLİNDE Mİ OLACAK BU SÜRECİN SONU?
Sanmıyorum.
FIDE ile ilgili süreç hakkında şimdilik bir bilgim yok.

Ülkemizin en iyi sporcuları fatura ödeme derdindeyken, dışarıdan gelip şike ile milyarları götüren (götürten) sporcuları kabullenemiyorum.

Bakın siz de rahatsızsınız.
O turnuvaların ödül-sponsor sürecini çok iyi biliyorum. Kimler neler çekti, hangi stresler yaşandı?

Ülkemizdeki resmi turnuvalar da tüm mevzuat yerli lisanslı sporcularımız içindir. Ancak uluslararası niteliklerde yabancı sporcuları da bağlayan bu gibi konuların ilgili ülke ve FIDE yi de ilgilendirmesi gereğini düşünüyorum ki bu görüşümü TSF yönetimine bildirdim.

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#14
Konu çok ilginç bir yere gelmiş bulunuyor.

İtiraf göremeyen arkadaşları anlamakta güçlük çekiyorum, Bachana resmen "Şikeyi ben tek taraflı yaptım, arkadaş suçsuzdur." demiş. Bundan güzel itiraf olur mu? Daha ne deseydi?

Tutku Bey'in değerli açıklamaları orada. Mesele nereye giderse gitsin, izlenmesi gereken yol belli.

Turnuvalarda yer almış olan hemen her satranççı, bu yapılanın bariz bir şike olduğu konusunda hemfikir. Adalet diye bir kavram varsa şimdi tecelli etmeli, yoksa sadece gücünün yettiğine karşı kullanılmamalı. Mesele bu.

Aşkın Bey, sadece şahsım adına değil, bu olaydan haberi olup da rahatsızlık duyan tüm satranççılar adına size çok teşekkür ediyorum. Satranç oyuncusu olduğunuzdan dolayı rahatsızlığı anladınız, bizim gibi yaşadınız. Bu duyguyu hissedebilen yönetici sayısının artmasını diliyorum.

Belli ki yönetim kurulunda sizinle aynı fikirde olmayanlar var. Bilin ki sizi hiçbir zaman anlayamayacaklar, çünkü işin "mutfağından" gelmiyorlar. Politik hesaplar (dile gelmese de) yapılır ve bu olay bir şekilde sümen altı edilir. Sizin bu özverili çabanız, yönetimin çoğunluğunun sümen altı çabasına rağmen bu söyleşiyi inisiyatifinizi koyarak yayınlamanız cesurca ve takdire değer bir davranıştır.

Geçmişte sizi "Federasyon'un ÖSF Sorumlusu" olarak niteleyen bazı forum üyelerinin şimdi renkten renge girdiklerini tahmin edebiliyorum, biraz utanmaları varsa.

Bundan sonraki süreç TSF Disiplin Kurulu'na aittir. Olay ortada, yapılan ortada, ifade olarak kabul edilebilecek beyanatlar ortada, artık gerisine ne kulp takarlar, ne kılıf uydururlar bilmiyorum. "Yurt dışındaki turnuvaya izinsiz katılmak" 6 ay hak mahrumiyetinden başlıyorsa "şike yapmak"la ilgili ver(e)(me)ecekleri kararı takip edeceğim.

Not: Facebook'ta ekli bir satranççı ısrarla Bachana'yı savunan yazılar yazıyor, burada adalet isteyen satranççıları "kafatası avcılığıyla" suçluyor. Size denk geldi mi bilmiyorum, uzunca bir cevap yazdım kendisine. Bu platformda yazısını görmediğimden şimdilik isim vermiyorum ama hakaret sınırına yaklaşan kelimeler kullanmaya devam ederse tavrım değişecektir. Kendisi, olay ilk gündeme geldiğinde Bachana ile görüşmüş. Bachana bu kişiye ilk turnuvada "alkolü fazla kaçırdığından dolayı" son tura çıkamadığını söylemiş ki, çelişkili ifade. Aşkın Bey'e "tur yorgunluğu" öbür arkadaşa "alkol" bahaneleri. İkisinden birine yalan söylediği belli oluyor. Buna rağmen bu kişinin fanatik bir duyguyla Bachana'yı hala savunması bana ilginç geldi.
Ara
Cevapla
#15
(03-09-2014, 00:51)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Geçmişte sizi "Federasyon'un ÖSF Sorumlusu" olarak niteleyen bazı forum üyelerinin şimdi renkten renge girdiklerini tahmin edebiliyorum, biraz utanmaları varsa

Elinizi korkak alıştırmayın, madem konusu bambaşka bir yazının içine polemik serpiştireceksiniz net yazın ki okuyan anlasın (bu arada utanmak iyi bir duygudur da zik zak yapanlara daha çok ait bir kavramdır).

Geçmişte değil şu anda da Aşkın beyi TSF'nin sözcüsü olarak görüyorum ve bu forumda TSF tarafından görevli olduğu görüşüm değişmedi. Bu forum -ne acıdır ki- Türk satranç kamuoyunun tek tartışma mecraı ve TSF'nin kendi alanını kapattıktan sonra buraya nüfuz etmesi gerekliydi.

Bunu defalarca ve çok açık dille yazdım. TSF'nin günü geldiğinde Aşkın beyi terk edeceğini yazdığım gibi. Zaman elbette beni haklı çıkaracak çünkü Türk bürokrasisini ruh gibi biliyorum. Haliyle o zaman da Ekaterina olayı gibi konularda susan insan sayısı bir eksilecektir.

Bu başlığın ise vakaya hiçbir katkısı yok. Gecenin bir yarısı racon kesmenize katkısı olmuş o kadar.

Asıl katkı, olayı deşifre eden ve bize turnuva içinden bilgi veren kişilere ait. Eylem zaten kayıtlarda sabit ve itiraf gerektirmeyecek kadar açık. Ayrıca Aşkın bey bu görüşmeyi yaparken resmi sıfatla yapmadığından alınan itirafın hukukta hiçbir karşılığı yok. Yani bu hukuk tekniği açısından bir ikrar veya itiraf değil.

Sonuç olarak, hukuku internetten öğrenen amatörler için bu yazı büyük kıymet taşısa da olaya teknik olarak bakanlar için değersiz. Kaldı ki hırsızlık yaptığı ortada olan bir kişinin muhatap alınması bana göre yanlış, suç ortada ise yaptırım uygulanır. Yaptırım geciktikçe de facebook çocukları bu konuda ileri geri daha çok yazar, amatör hukukçular da daha çok racon keser.
Ara
Cevapla
#16
Mojo Jojo Bey, sağolun beni sabah sabah güldürdünüz. Big Grin
Cool tavrınızı bu kadar kolay kaybetmeyin. Yılların tespitçisi Jojo bildiğim kadarıyla böyle şeylere girmez.

Madem ki Bachana'nın itirafı önemli, bunu gidip siz yaptırsaydınız.

Esas raconu kimin kestiğini okuyanlar gayet kolay bir şekilde anlayacaktır.
Ara
Cevapla
#17
İlk kez bir yazım başka konulara taşınıyor.
Oysa bunu geçmişte benim yaptığımı söyleyenleri hatırlıyorum da...

Oktay Bey bir tespit yapmış, bana özelden de yazabilirdi ama herhalde hakkımdaki ve bu olay hakkındaki görüşünü bu kadar açık yazma sebebi, diğer üyelerinde aynı açıklıkta bu satırlarda yazması olabilir diye düşünüyorum.
Oktay Bey,
Teşekkür ederim. Ama ben çok farklı gözükmesine rağmen aslında çok sıradan bir şey yaptım.

İçimdeki sesi dinledim!

Suçlu da olsa bir sohbet yaptım. Kaldı ki suçluluğu sayın Mojo Jojo nun deyimiyle henüz resmi olarak kesinleşmemiş.
Bakın Mojo Jojo beni 20 aydır suçluyor, ama irtibatı da kesmiyor öyle değil mi?Rolleyes

“Geçmişte değil şu anda da Aşkın beyi TSF'nin sözcüsü olarak görüyorum ve bu forumda TSF tarafından görevli olduğu görüşüm değişmedi.”
Bakın Mojo Jojo beni 20 aydır suçluyor, ama irtibatı da kesmiyor öyle değil mi?

Bu bir gerçek mi, yakıştırma mı, iftira mı?
Amacım polemiklere girmek değil.

Ama Mojo Jojo şunu göremiyor!

Ben eğer dediği gibi resmi sıfatla sözcüsü olsaydım; ya Disiplin Kurulunu harekete geçirmiştim, ya da elimde TSF logolu kağıtla kendisinden “yazılı” savunma almıştım.
Öyle ya bu resmi fırsatı neden kaçırayım ki?

Bu davranışı kendime görev edindiğimi göremiyor, görmek istemiyor.
Bireysel çıkışımı kabul etse, TSF sözcüsü olduğum konusundaki savı kendisi ret etmiş olacak. Mecburen tek devam yolunu oynuyor!

Ben de izliyorum belki bir yenilik çıkar diye…Rolleyes
Amacım polemik değildi.
Ne yapsaydım, susmalı mıydım?
Tanıklık yaptığım bir olayda kendime karşı suç mu işlemeliydim?
İç hukuk bitmiş dedim; ne bir oyuncudan yazılı-sözlü bir dilekçe, ne hakem- gözlemci raporu, ne organizasyon açıklaması…
Hiç biri yokken…
Ben Anayasa mahkemesine mi gideceğim?

Ne yaptım?
Önce kendi fikrimi uyguladım ve kurumumu bilgilendirdim, uyardım.
Sonra da bunu ÖSF da yayınladım.
Yaptığım eksik olabilir, ama asla yanlış değil!

Sn. MoJo JoJo,
Tekrar belirtmemde yarar var. Ben burada açıkça ifade ederim ki;
“Ülkemizin saygın ve tek başına başarılara imza atmış bir öncü oyuncusu için, yurt içindeki ve dışındaki süreci yaşamadan, bilmeden bir fikir belirtemezdim. Ne kendisine ne de eşi hakkında adli süreç devam ederken ve sonrasında polemik konusu yapmadan, ben de, onlar gibi adli süreci bekledim. Bu onlara ve adli sürece saygımdandır.”
Sanırım süreç sonuçlandı.

Suskunluğum konusunda kararı ben veririm.
Ayrıca burada da yanıldınız!
TSF nin beni terk etmesi veya tersi, biz medeni insanlar arasındaki karşılıklı anlayış sürecinin sonunda gereği gibi sona erer merak etmeyin.
Geçmişte de oldu. Ne zaman hangi koşullarda bırakacağımı gayet iyi biliyorum.
Yerime “kalecilik” yapacak bir aday buluverin lütfen. Beni de kendinizi de ülke satrancını da kurtarmış olursunuz inanın.
Belki de tüm zamanların en büyük işini yapmış olursunuz!
O zaman sizden övgüyle bahsedeceğim.Shy
Selamlar…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#18
2 hata var, onun için 2 alıntı yaptım.

(02-09-2014, 23:10)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Böyle durumlarda hukuksal tüm yollar kapanmışsa, iç hukuk tükenmişse ne yaparsınız Tutku Bey? Anayasa Mahkemesine de gidemem.
Ben kamuoyunu seçtim.

(03-09-2014, 09:25)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İç hukuk bitmiş dedim; ne bir oyuncudan yazılı-sözlü bir dilekçe, ne hakem- gözlemci raporu, ne organizasyon açıklaması… Hiç biri yokken… Ben Anayasa mahkemesine mi gideceğim?

Bazen filmlerde falan olur ya, bir satranç oyunu gösterilir, siyah kare yerine beyaz kare solda, oyuncu eline veziri alır, karşısındaki birden tedirgin olur ve oyuncu ŞAH diye bağırınca, karşısındaki ve o oyunu seyreden onlarca seyirci titrer ve yuvalarından fırlamış gözleri ile birbirlerine bakarlar. Sonra yenilen oyuncu eliyle şahını devirir falan.

İşte bu amatör hukukçuluk gösterisi ile, sıradan bir satranç oyuncusunun böyle bir sahneyi seyrederken duyduğu hazzı bana yaşatıyorsunuz. İyi ki burada satranç gibi zararsız birşeyle ilgiliyiz ve bungee jumping sporunu falan tartışmıyoruz, yoksa bu hevesle uçurumdan atlayacağınızı görür gibi oluyorum.

İç hukuk yollarının tükendiğini 2 kere yazmışsınız.

Yahu iç hukuk daha çalışmaya başlamadı ki tükensin. Ortada ne disiplin kurulu kararı var, ne tahkim, ne açılmış dava ne de savcılığa yapılan başvuru. İç hukuk yollarının tükenmesi (son bir haftadır dünya hukuk sisteminde marduklular yeni bir düzenleme yapmadıysa) disipliner ceza sürecinin başlamasından, kararın kesinleşmesine kadar giden uzun bir yoldur. Buna ceza hukuku ayağının eklenmesi de dahil olabilir. Bakın Fenerbahçe meselesinde bile 3.5 yıl geçti, iç hukuk yolları hala çalışıyor.

Başlamayan yolun nesi tükenmiş hala anlamadım? Bana kavramları çok karıştırıyorsunuz gibi geliyor veya son bir olasılık, TSF disiplin uygulaması yapmayacak, bunu öğrendiniz ama açıklamıyorsunuz.

Kaldı ki iç hukuk yolları tükenmiş olsa bile sizin teknik olarak bir sıfatınız veya yetkiniz yok. O sebeple bu itirafın daha doğrusu teybe yapılan basit bir konuşmanın teknik hiçbir değeri yok. Konuşmuşsunuz aferin. Ama hukuksal değeri yok.

Dipnot olarak iki konu aklıma takıldı:

1 - TSF bu oyuncunun oyunlarını UKD değerlendirmesine aldı mı? Hariç tuttuysa şikeyi kabul ediyor demektir. Askı listelerine bakmadım ama oradaki aksiyon, TSF'nin tutumunu belirler.

Bu olasılıkta, yani UKD değerlendirmesine alınmayan birinin, ait olduğu tüm puanlama değişmelidir. Yani benim oynadığım 8 oyunumu UKD açısından yok sayıyorsanız, o oyuna ait tüm puanlamayı yok saymanız gerekir ki bu turnuva tablosunu alt üst eder.

2 - Konu tartışmalı olduğu için TSF soruşturma açmak zorundadır. Aksi halde görevini kötüye kullanmış olur. Bu durumda sıradan bir satranç oyuncusu Savcılığa başvurabilir. Çünkü şike ağır cezalık bir kavram. Bunu bilerek tescil etmek de TSF yetkilileri açısından memur suçuna gidebilir.

Tükenmeyen yolları bırakın. Bizim TSF 06 plakalı Şahin görünümlü Kartalın, giremediği daha çok yol var anlayacağınız Cool
Ara
Cevapla
#19
Onca yazınız için sadece bir cümle;
“İç hukuk benim açımdan bitmişti.”
Bunda anlaşılmayacak bir şey yok sn. Mojo Jojo!

Benim sürecim zaten resmi değil, gayri resmi bir süreçti. Gündeme getirme, bilgilendirme, uyarma ve harekete geçirme amaçlıdır.


Size de söylediniz zaten;
“Yahu iç hukuk daha çalışmaya başlamadı ki tükensin.”
-Evet, resmi açıdan başlamadı. Ben de bunu bekliyorum.
“Başlamayan yolun nesi tükenmiş hala anlamadım?”
-Başlamadığı için anlamanız gereken bir durum yok.

“Bana kavramları çok karıştırıyorsunuz gibi geliyor”
-Bilakis siz karıştırmışsınız. Ben bireysel arayışımdan, iç hukukumdan bahsettim. Siz resmi süreç algıladınız.

“… veya son bir olasılık, TSF disiplin uygulaması yapmayacak, bunu öğrendiniz ama açıklamıyorsunuz.”
Bravo! Eğer öyle ise bunu hep birlikte görürüz. O zaman tepkimi de ortaya koyarım.

“Kaldı ki iç hukuk yolları tükenmiş olsa bile sizin teknik olarak bir sıfatınız veya yetkiniz yok.”
-Evet! Bunu hep söyledim. Ara sıra siz de söylüyorsunuz. Tamamen bireysel…

“ O sebeple bu itirafın daha doğrusu teybe yapılan basit bir konuşmanın teknik hiçbir değeri yok.”
-Ses kaydı yok. Tanıklar var. Hukuksal olarak bir şey ifade edebilir.

“Konuşmuşsunuz aferin. Ama hukuksal değeri yok.”
-Teşekkür ederim.Biliyorum.


“Dipnot olarak iki konu aklıma takıldı:

1 - TSF bu oyuncunun oyunlarını UKD değerlendirmesine aldı mı? Hariç tuttuysa şikeyi kabul ediyor demektir. Askı listelerine bakmadım ama oradaki aksiyon, TSF' nin tutumunu belirler.”

-Askı listelerinde gözüküyor. Ama hukuksal süreç sonunda değişir mi Bilemem, hukuksal gerekçeli teknik bir konudur.

“Bu olasılıkta, yani UKD değerlendirmesine alınmayan birinin, ait olduğu tüm puanlama değişmelidir. Yani benim oynadığım 8 oyunumu UKD açısından yok sayıyorsanız, o oyuna ait tüm puanlamayı yok saymanız gerekir ki bu turnuva tablosunu alt üst eder.”
-Evet katılırım. Ben de kendisine bir maç kaybettim.



“2 - Konu tartışmalı olduğu için TSF soruşturma açmak zorundadır. Aksi halde görevini kötüye kullanmış olur. Bu durumda sıradan bir satranç oyuncusu Savcılığa başvurabilir. Çünkü şike ağır cezalık bir kavram. Bunu bilerek tescil etmek de TSF yetkilileri açısından memur suçuna gidebilir.”
-Buna da katılıyorum. Amacım başından beri budur. Onun için elimden geldiğince bireysel çaba sarf ettim.

Yerime geçebilir miyim?Sad
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#20
İşin özü bu başlığı açan kişi olarak benim için şudur: Mustafa Yılmaz geçenlerde herkese açık Twitter hesabından şunu yazdı Süper Lig sırasında:

"Çinlilerin daha çok Gürcülerin daha az olduğu bir ligde oynamak dileğiyle. Hırsı olmayan sadece parasına bakan oyunculardan haz etmiyorum"

Erşan Gökerman'ın söylediğinden de çok farklı bir mesaj yok bu tepkide. Profesyoneller de aynı şeyden şikayetçi demek ki. İşin özü, korunması gereken bu rekabetçiliktir.

Kafatası avcılığıyla suçlanan kişi bu mesajı ilk atan kişi olarak benim. Bahsettiğiniz kişiyle ben de özel konuşmalar yaptım, kendince bir argümanı var ve bunun şikeyi savunmak olmadığını söylüyor. Samimiyetine inandığımı ama bu konuda hala pozisyonumu koruduğumu söyledim. Esas tehlike bu tür işlerin Türkiye'de böyle bir cezanın yargısız infaz usülüne dönüşme olasılığını yüksekliği. Kaldı ki mesele bir kişinin cezalandırılması değil. Turnuvaların rekabetçiliğini temin etmek ana hedef olmalı (günlük tur sayıları da bu işin bir parçası mesela). Bir kişinin "persona non grata" (istenmeyen kişi) ilan edilmesi de çözüm değil. Gelip oynayabilmeli tanımlanmış kabahati tekrar etmediği sürece. Eğer böyle olursa bu iş disiplin dağıtma ve satranç camiasında okul havası yaratma hevesinin bir başka tezahürü olur.

Bu konularda açık düzenleme olmalı özetle. Bir kişinin turnuvaya alınıp alınmaması bence çözüm değil. Bir kural olur ve o uygulanır. Çok basitçe işin özü bu.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi