Turnuvalar, kurslar v.s.
#1
Hasan Berk, Abdülkadir Bener'in bir kurs duyurusuna eklediği yazıya ilişkin eleştirime yorum eklerken ilgili başlıkla uyuşmayan sorular sormuş bu yüzden ayrı başlık altında yanıtlamayı uygun gördüm.

Öncelikle söz konusu kurs duyurusu TSF ile ilişkili değil. Bir ilde düzenlencek kursla ilgili duyuru.
Telefon edenin “TSF olarak biz sana destek olduk bunu nasıl yaparsın" demesi de hiç mantıklı değil. Yine alma armut meselesi. Ortada TSF ile ilgili bir durum yok.
Forumda ilk kez haklı durumunda olma dayanağı da mantıklı değil. İstanbul’daki kurs duyurusu ve onun altına yazılan yorum ile TSF’nin ne ilgisi var? Bu il sorumlulularını illerde kurs düzenleyenleri, kurs hizmeti alanları ilgilendirir.
Ayrıca bu forumda herkesin fikir birliği ettiği bir konu olduğunu da ben görmedim. En basit konuları bile haftalarca tartıştığımız oluyor.

Buradan turnuvalar meselesine geçelim.

İllerde TSF değil il temsilcileri turnuva düzenliyor. Daha doğrusu başka kimse düzenleyemiyor. Bu benim karşı olduğum bir düzenleme. Turnuva düzenlemek bir kurumun ya da kişinin tekelinde olmamalı. Bir yeterlik belgesi kuralı düzenlenmeli ve bu belgeyi alan kurum ve bireyler insiyatif kullanarak turnuvalar düzenleyebilmeli. O zaman özlenen turnuvalar artacaktır. TSF ve il temsilcileri denetim vazifesi üstlenebilir. Öteden beri görüşüm böyle. Ankara'da az ya da çok turnuva düzenlenmesi birinin ya da birilerinin eleştirisine bağlı olmaz. Turnuva zaten yapılıyor da kastedilen uluslararası turnuva ya da büyük ödüller ise burada çok değişkenli sorunlara dalmamız gerekiyor. Daha önce de bu forumda bir kısmı tartışıdı. Bence öncelikle şu maddeler üzerinde durulmalı:
1- Yetki dağıtımı yoluyla girişimciliğin önünü açılmalı
2- Mekan ve orginizasyon kalitesi yükseltilmeli
3- Sponsor bulunmalı
Ara
Cevapla
#2
Abdülkadir Bey’e buradan yanıt vereceğim.
Satranç kurslarına ve yarışma ortamlarına salt öğrenme, yarışma diye bakmak doğru değildir. Bunlar aynı zamanda bireylerin sosyal yaşamlarının ve ihtiyaçlarının da bir parçasıdır. Nasılsa aynı şeyleri okuyup öğrenecekler düşüncesi de doğru değildir. Başlangıç da olsa, orta/ileri de olsa algılama, ilgi, yoğunlaşma çocuk ile yetişkin arasında farklılık gösterir. Satranç aynı zamanda sosyal bir etkinliktir, oyundur, eğlencedir. Kurs ya da yarışma ortamlarında yeni arkadaşlıklar, dostluklar kurulur. Çekişmeler, tartışmalar yaşanır. Yaş gruplarının eksiklikleri de farklı olabilir. Yaş farkı derse katılımı da olumsuz yönde etkileyebilir. Büyük ya da küçük söz almada, soru sormada çekingenlik yaşayabilir. Hocanın da yetişkinlerle, çocuklarla kurduğu iletişim farklılaşır. Eğitim bilimlerinde de yetişkin eğitimin ayrı bir yeri vardır.
Zaten artık günümüzde satranç yarışmalarının pek çok kategoriye bölündüğünü bu bağlamda her kategorinin çalışma ve eğitim hedeflerinin doğal olarak farklılık gösterebileceğini de unutmayalım.
Ara
Cevapla
#3
"Sorum şöyle; neden 40 yaşındaki 1500 UKD'li bir yetişkin ile 12 yaşındaki 1500 UKD'li biri aynı sınıfta orta seviye bir kursta veya ileri seviye bir kursta ders dinlememeli?
Neden bu insanları ders anlatırken ayırmalı?
2100 ELO'lu bir çocuğumuzla 2100 ELO'lu bir büyüğümüz aynı salonda aynı ustadan ders dinleyebiliyorlar mı mesela?
Yoksa (saçma ama) onlarda da yaş uyumlu değil diye ayırt ediliyor mu? Yaş ayrımı kuralı güç seviyesi yukarı çıktıkça değişiyor mu?"


Sn. Sabri KOÇAK’A sorulan bir soru olduğu için cevabı vermesini bekledim.

Sn. Abdulkadir Bener,

Ben izninizle bu konuda birkaç şey söylemek isterim.
İyi, yeteri bir satranç antrenörü ile mesleği gereği çocuk psikolojisiyle iç içe geçmiş satranç bilgisi ve deneyimi yeterli satranç antrenörlüğü yapan bir okul öğretmeni arasında kişilik kazanım süreci içindeki çocukların satranç eğitimleri ve antrenmanları açısından belirgin bir fark vardır.

Yaşlar arasındaki fark her ne kadar önemli olsa da, satranç gibi belli bir zihinsel yetenek alanını ilgilendiren sportif etkinliklerin, hazırlık-antrenman aşamalarını dışarıdan etkileyen, yaş grupları gelişim özelliklerine göre; fiziksel, sosyal, duygusal, bilişsel(zihinsel) gelişim özellikleri vardır.

Bu yazıda özellikle 12-13 yaş sorulduğu için söylemek isterim ki, 6 yaş (birinci sınıf) öğrencisi ile 7 (ikinci sınıf)yaş öğrencisinin arasında öğrenim süreci ve ilkeleri açısından bile çok büyük farklılıklar vardır.

Söz konusu farklılıklar, yetişkin bir insan ile bazı; fiziksel, ruhsal, zihinsel, heyecansal, psikolojik gelişim özelliklerinin etkilerini dışa vurma süreci yaşayan 12’li yaşlardaki çocuğun aynı ortamda aynı etkinlik alanında eğitim alması bu süreci birçok açıdan olumsuz etkileyebilir.

Örneğin; fiziksel ve ergenlik gelişimini hızla yaşayan bir genç bunun etkilerinde kalarak kendine olan güveni artmıştır. Bu durum yaşıtları arasında rekabete bile varabilir. Dolayısıyla antrenmanlarda kendi yaşıtlarıyla rekabette olması doğaldır. Bu tercihi seçecektir. Bir iki istisnai durumda yaşanabilir tabi.

Sosyal gelişim özelliklerinde baskın olan bazı yansımalar söz konusudur.
Örneğin;
Genelde gürültülü ve neşelidirler. Yaşıtıyla grup oyunlarını tercih edeceklerdir. Aynı cinsten ve karşı cinsten olan kişilere yönelik kaba davranışlarda bulunmaya başlarlar. Kahraman olmak isterler. Büyükleriyle aynı ortamları paylaşmaları, kendisinde davranışlarının farkında olma zorunluluğunu ve beraberinde kaygı ve endişe duygusu oluşturabilir. Aynı ortamda çekingenlik yaşayabilir.

Kendine güvenmeme eğilimi vardır: kendini inceler; içe dönük ve utangaç olabilir. Bunu büyüklerinin yanında sergilemek de istemeyebilirler.

Duygusal gelişimleri de çok farklıdır. Duyguları sık sık değişir ve tahmin edilemez. Duygularını nadiren dışa döker. Diğer insanların kendisi hakkındaki düşüncelerinden endişelenirler. Benliklerinin oluşması sürecinde zaman zaman duygusal çatışmalar yaşarlar.
Yeteneklerini de özellikle yaşıtlarının bulunduğu rekabetçi ortamlarda sergilemek isterler.

Ama tüm bu anlattıklarımdan 12 ve 13 lü yaşlardaki sporcular mutlaka kendi yaşıtlarıyla çalışmalıdır anlamı çıkması çok katı bir yaklaşım olur. Genel gözlemeleri paylaştım.

Tersi de mümkün olabilir. Hatta artı avantajlarından da söz edebiliriz.
Örneğin küçük yaştaki sporcuların öğrenme açlığı daha üstün olduğundan kavramaları daha gelişkin olarak yansıdığında, bir fikri- problemi büyüklerinden daha önce çözmeleri ve bunu o ortamda sergilemeleri, onlarda artı motivasyon getirebilir. Büyüklerinden bu anlamda takdir görmelerinin kazanımının özellikle kişilik gelişimine katkısı kayda değerdir.

Yaş ve seviye gruplarının belirlenmesinde ilkesel açıdan önemli kurallar yerinde değerlendirilmeli ve çalışma grupları oluşturulurken bu ön verilere dikkat edilmelidir..

Saygı ve selamlarımla…
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#4
Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.

Ancak her iki cevaptan da şu kısım hakkında aydınlanamadım:

2100 ELO'lu bir çocuğumuzla 2100 ELO'lu bir büyüğümüz aynı salonda aynı ustadan ders dinleyebiliyorlar mı mesela?
Yoksa (saçma ama) onlarda da yaşlar uyumlu değil diye ayırt ediliyor mu?
Benim gördüğüm kadarıyla yaş ayrımı kuralı güç seviyesi yukarı çıktıkça değişiyor. Haksız mıyım?

Saygılarımla.
Cevapla
#5
Çocuk kurslarından anlaşılan herhalde şu. Çocuklar sınıfa geliyorlar. Sonra öğretmen 20-30 dakika ders anlatıyor. Arada çocuklar bağıra çağıra cevap veriyorlar. Sonra hadi oynayın diye öğretmen bunları serbest bırakıyor. Sonra yine bağıra çağıra çocuklar oynuyor. Eh böyle bir yerde Abdülkadir bey kafayı yer herhalde.

Ama öte yandan İSD'de ders/kurs değil seminer veriliyorsa ve orada sadece ders anlatılıyorsa o zaman küçük de gelir izler ve büyük de...
Ara
Cevapla
#6
Ben kendi adıma cevap vermek isterim.

2100 puan barajı derken alt yapı geçmişi de önemlidir kanımca.
Şöyle açmalıyım;

2100 puanlık küçük yaş grubu sporcusunun geçmişine yönelik temel eğitim aşaması güçlüyse bence olabilir.
Ama 2100 puan derken turnuvalar performansı önce akla gelmektedir.
Satranç eğitiminde günümüzde çok yeterli temel eğitim almamasına rağmen 2000- 2100 puan aralığında birçok sporcu vardır. Öyle ki bir çok turnuva maçında puanı 2000 civarındaki küçük yaş sporcunun, o maçta kendisinden daha yüksek puanlı yaşlı rakibini özellikle oyun sonlarında teknik bir şekilde yendiğine çok tanık oldum.
Benim başıma da az gelmedi bu olay!

Sorunuzun cevabına gelince;

2100 lük küçük ve büyük yaşlı sporcular aynı salonda aynı ustadan ders dinleyebilir elbette.

Ama ayırt etmeden belirtmek isterim ki, kimin alt yapı bilgisi daha yeterli ve deneyimleri daha güçlüyse o oyuncu, anlatılan konulardan antrenman esnasında geçmişe yönelik bilgi transferini daha sağlıklı yapabilecek ve antrenman o sporcu için daha verimli geçebilecektir.

Ama ben bu aynı ortamın dışında sporcuların gelişmişlik düzeylerine göre düzenlenmiş sınıfları ( seviye sınıflarını)tercih ederim.


"Benim gördüğüm kadarıyla yaş ayrımı kuralı güç seviyesi yukarı çıktıkça değişiyor. Haksız mıyım?"

Kısmen haklısınız. Ama gerekçesinde haklılık payı olan, bazı istisnai durumları da göz önünde bulundurmak gerekir.

Sabri Bey'in yaklaşımını da merak ediyorum.

SELAMLAR...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
Ben sn. Abdulkadirbener' e 2100 seviyesindeki sporcularla ilgili antrenman sorusu için genel bir gözlem sundum.
Sn. Hasan Berk sınıflardaki çocuk kurslarından bahsetti.

Benim kastettiğim kurs gerek zemin, gerek alt yapı ve teknik seviye açılarından farklılıklar içermektedir.
Yani okul ortamındaki ders ya da kursu değil, 2100 düzeyindeki bir gruba satranç antrenman zeminindeki çalışmaya yönelik muhtemel artı ve eksileriyle fikir belirtmiştim.

Sn. Hasan Berk'in hangi ortamı kastettiğini anlayamadım.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#8
Bir seminere, konferansa katılmak ile kurs almayı karıştırmayalım. Benim bahsettiğim normal 6-12 kişilik gruplardan oluşan kurslardır. Bu tartışma da zaten bir kurs duyurusundan çıkmıştır. Seminer, konferans kısa sürelidir. Kurslar uzun soluklu etkinliklerdir. Grup derslerinin söz konusu olduğu kurslarda hangi seviye olursa olsun yetişkinlerle çocukları karıştırmak doğru değildir. İkinci mesajımda bunun nedenlerini açıkça belirttiğimi sanıyorum.
Aslında bir yetişkin bir çocuk da olsa yine ayrı ders almalarından yanayım. Bu arada Abdülkadir Bey 2100 üzeri çocuklar nerede? Bir ilimizde böyle bir grup kurulabilir mi?
Yine de varsayımlar üzerinden hareket edeceksek, mecbur kalınmazsa 2100 de olsa 2500 de olsa yetişkinlerle (hadi birbirine uyumluluk bakımından 30 yaş üstü diyelim ve 18-29 arasını genç kabul edelim) ile 6-12 yaş arası çocuklar bir arada eğitim almamalıdır. Yetişkin–öğretmen, çocuk–öğretmen, öğrenciler arası yetişkin–çocuk iletişimi farklıdır, algılama, konsantrasyon, öğrenme teknikleri de farklıdır. Herkes mum gibi ders dinliyor olsa da farklıdır. Çocuklara uyguladığınız motivasyon teknikleri ile yetişkinlere uyguladığınız teknikler de aynı değildir. Yeterli sayıya ulaşılamadığından kursun açılamayacağının söz konusu olduğu anlarda benzer güçteki gençlerle, yetişkinler kursa bir arada alınabilir. Öte yandan önceki yorumumda da belirttiğim gibi kurslara salt profesyonel eğitim olarak da bakamayız. Bunlar aynı zamanda bir sosyal etkinliktir.
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 5 Ziyaretçi