Yeni bir Hakemlik Metodu: Sporcuya Şiddet
#6
Merhaba,

Ekteki fotoğrafta göreceğiniz üzere 6-8 Haziran 2014 tarihlerinde Galatasaray Lisesi turnuvasında Özgür Acar ve Beyza Yaka ile birlikte hakemlik yaptık. Bu turnuva haricinde tüm hakemlerin rating ortalamasının, turnuva başlangıç sıralamasındaki 1 numaralı takımın rating ortalamasından daha yüksek olduğu başka bir resmi turnuva olmuş mudur merak ediyorum ama açıkçası pek de sanmıyorum.

Satranç bilmeyen hakemler ciddi bir sıkıntı. Tıpkı satranç bilmediği halde antrenörlük belgesi alabilenler gibi. Öncelikli sorun aslında satranç bilgileri yada kural bilgileri de değil. Çünkü hakemin işi "Masa Taşımak, Takım Dizmek, Taşları Toplamak, Saatleri Ayarlamak, Turnuva Bitiminde Hepsini Koliye Koymak" Satranç yada kural bilgisini gerektirecek birşey olursa zaten başhakem (genelde) doğru kararı verecektir.

Üniversite yıllarımda dönemin il temsilcisi beni aradı ve üniversitemizde bir hakem kursu düzenlemek istediklerini söyledi. Kursu ayarladıktan sonra, kurs süresince ev sahibi olarak organizasyonun yanında olacağım için ben de hakem kursuna katılayım dedim. Antrenörlük kursuna göre çok daha iyi bir kurs olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Katıldığım antrenör kursunda 30 küsür kişi arasında 2 tane hiç satranç bilmeyen katılımcı (Kurs sonunda sadece 1 kişi sınavı geçemedi, yani en iyi ihtimalle hiç satranç bilmeyen 1 kişi 5 gün sonunda antrenör oldu) varken, hakem kursunda ise yaklaşık 50 kişi arasında sadece 1 tane hiç satranç bilmeyen vardı!

İlk kez görev aldığımda hakemliğin salon hazırlayıp, sonuç almaktan ibaret olduğunu düşünürken yanıldığımı görmüş oldum. Tur sırasında altına tuvaletini yapan çocuğun "Altıma Yaptım" diye sizi çağırması da hakemliğe dahilmiş!

Ardından bilgilerimi güncellemek amacıyla ilimde düzenlenen hakem gelişim seminerine katıldım. Sınava girmek için devam zorunluluğu varmış. Beni de bilenler bilir, Galatasaray maçlarını kaçırmam. O seminer sırasında da bir öğleden sonra seminere devam etmeyip Galatasaray'ın bir basketbol maçına gittim. Seminerin bittiği gün sınav öncesinde ne de olsa devamsızlık sebebiyle sınava girmeyeceğimden dolayı salondan ayrılırken semineri veren hakem hocası "hadi gel seni de alalım sınava" diyince o sınava da girdim. Birçok hakemin sınav süresinin kısalığından yakındığı sınavı yarım saatten kısa bir sürede bitirip geçtim.

Takiben, sınavda başarılı olanlar il hakemi yapılırken benim bir senede yapmam gereken görev sayısı olan 5'i tamamlamadığım ortaya çıkmış. Gel görev sayını tamamla da il hakemi ol dediler, il hakemi olmaya gerek yok, hakemlik yapmayı pek sevmiyorum dedim. Yine de il hakemi yapmışlar beni!

Bunları kendimi övmek için yazmıyorum. Hakemlikten kaçmama rağmen açılan kapıları belirtmek için yazıyorum. Yöneticiler (TSF, İl Temsilcilikleri, MHK, İl Hakem Kurulları) tabii ki satranç bilen hakemler isterler. Ama satranççılar hakemlik adı altında masa taşıma, taş dizme, turnuva boyunca ayakta dikilip sonuç almayı isterler mi?

Bir örnek anlatayım:
Çok önemli bir rekoru elinde bulunduran bir satranççı ablamız ile daha yeni hakem olduğu zamanlarda bir turnuvada görev aldık. Ne yapıyordu biliyor musunuz? Spor salonun giriş katından, turların oynanacağı zemine masa taşıyordu. Utandım! Siz bayansınız, bırakın biz taşıyalım dedim ama yok olur mu öyle şey dedi, taşımaya devam etti. Bayan olması değildi aslında beni utandıran. Beni utandıran, rekortmen bir satranç sporcusunun hakemlik adı altında masa taşıyor olması!

2 gündür forumda anlatılan somut olaylara gelirsek, turun başlamasından önce salonun büyüklüğüne göre belirlenecek bir sürede salonun boşaltılması doğru bir uygulama. Çünkü hakemlerin takımları ve saatleri kontrol etmesi gerekir. 4 takımın katıldığı kapalı bir turnuva olsa 15 dakika önce, 1000 masalı açık bir turnuva olsa birkaç saat önce bu uygulama yapılabilir ve hatta yapılmalıdır. Tur arasında oynadıktan sonra taşları yanlış dizen yada yıldırım oynadıktan sonra saati ayarlamayan birisi olduğunda bu tur olumsuz etkileyecektir ve bu sebeple kontrol edilmesi normal.

Ama tabii ki üslup herşeyden önemlidir. Tur başlamadan önce elektronik boardun yanında duran vezirle oynarkan ses geliyormuş diye taşı elimden çekerek almaya çalışan "Olimpiyatta Görev Alan!" hakem de oldu, formasyon bilgisi sıfır olan bu hakemle ilgili durumu MHK'ya yazınca beni ertesi gün turnuva alanında görünce "gülümseyen" MHK üyesi de oldu, sporcu olarak turnuva tecrübesi yaşadığı için durumu önceden sezerek 2 sporcunun bağırış çağırışa kadar varabilecek atışmasını saniyesinde sonra erdiren aday hakem de oldu!

Diğer olaya gelince söz konusu hakemin avukat olması sebebiyle, meslektaşımın neyin hakaret olup olmadığını en iyi değerlendirecek meslek grubuna dahil olduğunu da göz önünde bulundurarak hakaret olacak birşey söylemeyeceğine inanmakla birlikte, satranç sporculuğundan gelmiş bir hakem olsaydı turnuva salonunda sesini yükseltmeyecek tecrübeye sahip olacağını sanırım söylememe gerek bile yok.

Sonuç olarak, zamanında benim de yaptığım gibi her hakem hatası için forumda bir konu açarsak bu işin içinden çıkamayız. Çünkü satranç bilmeyen hakemler çok fazla hata yapıyorlar. Bu işin çözümü satranç bilen, turnuva tecrübesi yaşamış hakemlerin sayısını çoğaltmaktır. Tabii bunun için öncelikle hakemliği, sporcuların tercih edeceği bir hale getirmek gerekmektedir. Turnuva yapılacak yerlerle olan anlaşmalar sırasında "Abi bize salon lazım, sen salonu ver gerisini biz hallederiz" noktasından, "Siz salonu hazırlayın, hakemler geldiklerinde gerekli düzeltmeleri yapacaklar" noktasına yükselmemiz gerekmektedir. Bunun için de "Bir salona bile muhtaç" durumdan, "Satrancın saygın bir spor olduğu" duruma yükselmek gerekmektedir. Bunun ise çok kolay olmadığını bilsem de, imkansız olmadığını da biliyorum.


Ek Dosyalar Resimler
   
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
RE: Yeni bir Hakemlik Metodu: Sporcuya Şiddet - Yazar: Attorney at Law - 16-12-2014, 16:12



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi