Yabancıya Gitmesin
#21
Tutku Dinçer'in amacının isimleri hedef göstermek olmadığını biliyoruz.Ama Özgür Akman'ın uyarısı da yerindedir.İsimleri olabildiğince kullanmayalım.Bu bölümde adıgeçen ustalarla herhangi bir sorunumuz yoktur.Evlilik ile TC vatandaşı olanlar tartışılmaz.Onlar kendi istekleri ile bizimle aynı kaderi paylaşmaya karar vermiş kişilerdir.Bizimle aynı haklara sahiptir.Keza evlilik dışı ama yasal yollardan vatandaş olanlar varsa onlar da kabulumuzdur.
Derdimiz nedir?Ben çok basit,çok güzel örnekler üzerinde sorular soruyorum.Tartışmalara kod ismi ile katılanların bu sorulara yanıt vermeyeceğini biliyorum.Önemli yöntemlerden birisi,benim yazdığım konularda akarsuyun mecrasını değiştirmektir.Basit soruları görmezden gelip konuyu dağıtmak isteyenler her zaman olacaktır.
Elo puanı olan sporcu sayımız 2000 i geçmiştir.Ancak bunların kaçı bir takvim yılında en az bir turnuva oynamıştır?diye soduğumuzda karşımıza küçük bir oran çıkacaktır.Bireylerin oynadığı ortalama oyun sayısı azdır.Oyun sayısı neden çoğalmıyor?Bunu çoğaltacak kolaylıklar düşünülmüyor.Federasyon yönetimleri en kısa sürede kendilerini başarılı gösterecek sonuçları almaya çalışıyorlar.Onun için dikkatlerini daha çok Piramidin tepesine çeviriyorlar.
Piramidin ortasına ve altına,daha çok etkinliğe katılmaları için kolaylık gösterilmiyor.Orta Avrupa'da birçok açık turnuvada Cumartesi ve Pazar günleri çift tur,iş günleri tek tur oynatılıyor.Tek tur olan maçlar ise saat 18.00 de başlıyor.Bu amatörler için bir küçük kolaylıktır.Bizde bazı yarışmalarda özellikle Pazar günü boş bırakılıyor!Bunun anlamı "koşulları beğenmezsen git başka ülkede yaşa!" şeklinde algılanır.
Diğer ülkelerde düzenlenen birçok açık turnuvada çeşitli teselli ödülleri veriliyor.Yerli ve yerel sporcular için genel klasman dışında ödül ayrılıyor.Bu sistemin benzerinin bizde başlaması için ne kadar uğraştığımızı biliyorum.Halen de pek çok düzenleyici çok sayıda ödül olmasına soğuk bakıyor!(Onlara göre ilk üçe ödül verilir.3 ncü ile aynı puanı alanın adı bile söylenmez!!!)
Birçok kalabalık uluslarası yarışmayı düzenleyen evsahibi ülke federasyonu, kendilerinden olabildiğince fazla sporcu katılmasına imkan sağlıyor.Biz evsahibi olduğumuz zaman kendi sporcularımıza engeller koyuyoruz.Başka hangi sorular var?Piramidin ortası ve alt kısımları nasıl canlanır?Türkiye Birinciliği,Türkiye Kupası gibi yarışmaları hep aynı yerde düzenlersek katılanlar da her defasında hemen hemen aynı kişiler olur.
İstanbul'un nüfus yönünden en kalabalık il olduğunu hatırlamak istemezsek ve uzun süre İstanbul'da yarışma düzenlemezsek diğer illerin sporcuları İstanbul'dakiler ile oynama imkanını bulamazlar.
5 yıl,10 yıl gibi uzun sürelerde çok az sayıda usta adayı çıkarmış veya hiç çıkaramamış yerde 2 nci kademe antrenör kursu açarsak yaptıklarımızdan yüksek verim almamız zordur.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#22
(17-03-2015, 14:52)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: İsimleri olabildiğince kullanmayalım.
Neden Ateş Bey? Örneğin futbol milli takımının bir dönemki devşirmesi Marco (Mehmet) Aurelio hakkında yazışsak ne olur? Satranç milli takımında oynayan Ipatov hakkında yazışınca ne oluyor? Hele ki Ukrayna'dan gelip, Türkiye Şampiyonası'nda onca Türk arasında şampiyon olduğu için adını kullanınca ne oluyor? Türkiye Kadınlar Satranç Şampiyonu Betül yazdığımızda ne olur? Yada, Oğulcan GM normu aldı, yada Uluğ Nutku'yu kaybettik, yada geçmiş olsun Ufuk yazdığımızda ne oldu?

Hadi diğerlerini boşverin, az çok anlayabiliyorum onların yazılarını, ama sizin niye böyle düşündüğünüzü gerçekten merak ettim. Siz başka bir vatandaşlığa geçseniz ve o ülkede emektarlar şampiyonu olsanız ve o ülkede "Satrancı Türkiye'de öğrenip ilerleten Ateş Ülker hepimizin önünde şampiyon oldu!" yazılsa gurur duyacağınıza eminim!
Ara
Cevapla
#23
Neden?Çünkü eleştiri yapanların en küçük hatası aranmaktadır.Aksi halde eleştirilerimizin çok fazla taraftar bulacağı düşünülmektedir.Ne kadar iyiniyetli olsak da muhataplarımız "sizin işiniz başarılı insanları yıpratmaktır"diyecektir.Herkes Ormanın içinde görmek istediği ağacı görmek isteyecektir.Benim bütün yazılarımı gözden geçiriniz!İsimleri ne kadar az kullandığımı görürsünüz!Ben şunu çok iyi biliyorum.İsimleri kullandığım zaman muhatabıma savunma fırsatı veririm.Ama ilkeleri,kuralları ve herkesin bildiği sorunları konuştuğum takdirde muhataplarım ya susarlar.Ya da beni Tarih,Coğrafya veya Jeoloji dersine çekmeye çalışırlar.Türk Satrancının içinde 48 seneyi doldurdum.İlk seneler bana fazla bir şey öğretmedi.Ne öğrendiysem 1991 den sonra öğrendim.Bugün bile öğrenmem gereken birçok gerçek var.Bunları da ancak başkaları anlatırsa öğreneceğim.İsimlerle sorunumuz yoktur.Ne istediğimi yukarda çok açık ve çok güzel örneklerle anlatıyorum.Bu isteklerimin uzun süre gerçekleşmeyeceği bellidir.Ama birgün mutlaka sizi kurtaracak ve yeni ufuklara açılmanızı sağlayacak bir kahraman gelecektir.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#24
(17-03-2015, 17:56)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Neden?Çünkü eleştiri yapanların en küçük hatası aranmaktadır.
Eleştiriye cevap veremeyip, küçük detayları çarpıtarak istedikleri gibi yorumlayıp, konuyu o tarafa çekmeye çalışırlar diyorsunuz. Evet, bunu zaten yapıyorlar. Ancak, bu benim isimleri kullanmamın yanlış olduğunu göstermez, onların art niyetini gösterir. Aynı şehirden olan arkadaşını koruyacak, röportaj yaptığı arkadaşını koruyacak, birlikte iş yaptığı oluşumu koruyacak fedakar kahramanlar her zaman var olacaktır. Onlar, en küçük hatamı aramaya devam etsinler. Bu başlığın konusu birçok kişi tarafından anlaşıldı: "Yurt dışından gelenler, Türkiye derecelerini topluyor!"
Ara
Cevapla
#25
Başlığa bakın : "YABANCIYA GİTMESİN"

Siz ne anlıyorsunuz bundan?
Şöyle diyor adeta: Yabancıya gitmesin, kupalar madalyalar birincilikler yabancıya gitmesin. Yerliye gitsin, yabancılar kazanmasın yerliler kazansın?

Adını ansanız ne olacak anmasanız ne olacak? Öyle değil mi efendim?

Ben şimdi desem ki : "YAĞMUR YAĞMASIN"
Ne anlarsınız? Nasıl yorumlarsınız?
"Şemsiyenizi alın ki ıslanmayın" demeye çalışıyor olabilir miyim?

Önce bu başlığın bu şekilde açıp ardından "ben aslında satrancımızın yerini vurgulamak istemiştim" denilmesi doğru değildir. Kasıtlıdır.
Bunu vurgulamak istiyorduysanız başka bir başlık ve başka bir ilk yazı olmalıydı.
Ardından da "bak nasıl da ilgi çekti" moduna geçilmiş olması hiç şık değil.
"Eleştiriye cevap veremeyip, küçük detayları çarpıtarak istedikleri gibi yorumlayıp, konuyu o tarafa çekmeye çalışırlar diyorsunuz. Evet, bunu zaten yapıyorlar." diyorsunuz. Bunu siz istiyorsunuz aslında. Bu hiç şık değil.

Bu başlıktaki daha önceki yorumlarımı geri çekiyorum. Özür.
Cevapla
#26
Yabancıya Gitmesin: Ukrayna, Azerbaycan, Rusya kökenli sporcular gelip, yüzlerce Türk'ün önünde Türkiye Şampiyonlukları kazanıyor! Türkiye'de yetişmiş sporcuların Türkiye Şampiyonlukları kazanmasını, yani Türkiye'den o seviyede sporcular yetişmesini istiyorum. Garip olan ne?

Garip olan, "Ben TSF ile iş yapıyorum. Beni siz zannediyorlar. Bunun işlerimi etkilemesini istemiyorum. Kimliğinizi açıklamasanız bile en azından ben olmadığınızı açıklayın." diyerek kendi çıkarlarının peşinde koşanlar, kendi çıkarları için yanlışa yanlış diyemeyenlerdir. Neyse ki siz bu garip olanlardan değilsiniz. Değilsiniz değil mi? Eğer siz de onlardansanız, merak etmeyin ben bu konuda TSF'yi eleştirmiyorum, sadece üzüntümü, özlemimi ve beklentimi dile getiriyorum. Eğer koruma içgüdüsüyle yazıyorsanız, kimseyi korumanıza gerek yok yani.
Ara
Cevapla
#27
burada bir şeyi tartışma değil, karşılıklı inatlaşma seziyorum . en ufak bir ayrıntı ters yüz edilerek tartışılıyor. tutku dinçer i ben ''işgüzar'' olarak tanımıştım ama üzerine ''keskin sirke'' eklemek lazım galiba .konu anlaşılmıştır, işi uzatmanın anlamı yok.

benim ''il satranç ajanları'' önerim arada kaynıyor . o nedenle bir daha açıklama yapmam gerekiyor . beğenilir beğenilmez. şu anki durum il temsilcileri sistemi ve ona dokunmak gibi bir niyetim yok. onlar bu güne kadar görev yapamamışlardır . satrancımızın bu durumda olmasının nedeni devletin yapılandırdığı il temsilciliği sistemidir ki, buna statüko denir . benim statükoyu kaldırma gibi bir niyetim yok . ama her özerk branş kendi iç dinamiklerini harekete geçirmek zorundadır . il temsilciliği nedeni ile iç dinamiklerimiz yerlerinde çakılıp kalıyor .il temsilcilikleri olduğu gibi kalsın, federasyonun verdiği turnuva takvimini uygulasın. ama satranç camiamızdan azimli ve hevesli kişileri bulup onlara il satranç ajanlığı payesi verilerek satrancımızın önü açılabilir. ayrıca büyük şehirlerde birden fazla satranç ajanlığı tesis edilebilir. böylece onların beraber çalışması, birbirleri ile fikir alışverişi yapmasının önüde açılabilir. il temsilciliklerine maaş bağlanması fikrini ben benimsemiyorum. bütün branşlarda bu olabilir .çok önemli bir şey olsalardı şimdiye kadar maaş bağlanırdı . o zamanda işe siyaset girer, ilgili siyasi partiden onay alamayan il temsilcisi olamazdı.

il temsilcilikleri sadece satranç camiasında önemseniyor . araştırın başka branşlarda il temsilciliğinin esamesi okunmuyor .her branş kendi iç dinamiklerini harekete geçirmiş, kendi düzenini kurmuş . biz ise halâ sadece il temsilciliğinden medet bekliyoruz .

muzaffer şekerli .
Ara
Cevapla
#28
(18-03-2015, 15:29)MuzafferŞekerli Nickli Kullanıcıdan Alıntı: tutku dinçer i ben ''işgüzar'' olarak tanımıştım ama üzerine ''keskin sirke'' eklemek lazım galiba
Muzaffer Bey, işgüzar derken olumlu bir anlamda ve tüm iyi niyetinizle dediğinizi hatırlatalım:
(13-02-2015, 18:13)MuzafferŞekerli Nickli Kullanıcıdan Alıntı: sayın tutku dinçer gibi hukukçu ve satranççı en önemlisi işgüzar bir kıymete her zaman ihtiyacımız vardır


Ayrıca, bazen karşıdaki kişilerin tutumuna göre (en azından) keskin olmak gerekiyor. Özellikle konu, ısrarla mecrası dışına çekildikçe ve kişilerin niyetleri aşağı yukarı kestirilebilince "keskin" olmak gerekiyor. En "keskin" halimiz böyle olsun.
Ara
Cevapla
#29
şimdi burada bu oyuncuların isminin adamın birinin tarafından verilmesi, kimse lagaluga yapmasın , onları sıkıştırmak kızdırmak içindir, yoksa bunu söyleyen kişi iyi niyetli olsaydı, yabancı uyruklular kazandı der çıkardı.

ayrıca madem türk satrancının durumunu yorumlayacaksın abdulkadir beyin dediği gibi açarsın kimsenin ismini vermeden, başlığını da aynen değiştirirsin.
malasef konu başlığını kafana göre açıp işine geldiği gibi siz anlamadınıza çekmek inanılmaz inandırıcı.

ama bu kadar yazı yazıldı, ve suçlanacak yer türk satrancı, ama türk satrancı ile ilgili yönetici üst kademden kimsenin ismini yazmayıp hala yabancıların ismini niye yazmıyoruz dersen böyle adamın birinin niyetini şüpheli görmek gayet doğal.
Ara
Cevapla
#30
Sen arkadaşını savunmaya devam et kahraman. Sanki adını turnuvada hamle söyledi yada maç sattı diye geçiriyoruz. Adam Türkiye Kupası Şampiyonu oldu yazıyoruz! Şampiyon oldu diye kızıyorsa turnuvaya katılmazdı adam zaten. Nasıl bir bakış açısıdır anlamadım. Körü körüne savun sen arkadaşını Smile

Azeri kökenli Orkhan Eminov, yüzlerce Türk'ü geride bırakarak Türkiye Kupası Şampiyonu oldu! Böyle şey yazılır mı hiç, ne kadar ayıp!
Ara
Cevapla
#31
" il temsilcilerimiz çalışmıyor . proje üretecek kapasitede değiller . bunların üzerinde iyi yetişmiş satranççı +1800 ve üzeri kişileri bulup il satranç ajanları olarak lanse edilmeli . bütün il ve ilçe temsilcileri ayrıca belediye başkanları, valiler kaymakamlar, idare amirleri bu satranç ajanlarının emrine girmelidir .elbette bir vali bu satranç ajanlarının emrine resmen giremez, ama satranç ajanlarının getirdiği projeleri beğenen satranç seven vali ve belediye başkanları onların önünü açmalı , bu kişiler bölgelerinde il temsilcilerinden daha fazla yetkili olmalıdır . bu kişilerin hakem ve antrenör belgeleri varmı .eğer yoksa hakem ve antrenör denklik belgesi verilmesi şu an önemlidir . projenin üzerine gidilmeli, bundan sonra satranççı böyle kişiler tam olarak yetiştirilmeli ,bu proje türk satrancının ayrılmaz bir parçası olmalıdır ."

" il temsilciliği nedeni ile iç dinamiklerimiz yerlerinde çakılıp kalıyor .il temsilcilikleri olduğu gibi kalsın, federasyonun verdiği turnuva takvimini uygulasın. ama satranç camiamızdan azimli ve hevesli kişileri bulup onlara il satranç ajanlığı payesi verilerek satrancımızın önü açılabilir. ayrıca büyük şehirlerde birden fazla satranç ajanlığı tesis edilebilir. böylece onların beraber çalışması, birbirleri ile fikir alışverişi yapmasının önüde açılabilir. "

Sayın Şekerli,

Sitede yazılan yazıları mümkün olduğunca takip ederim ve genelde büyük bir zevkle okurum. Şu an yazdıklarım sadece İzmir İl Temsilciliği adınadır. Diğerleri adına konuşma hakkım yok. Bu sekilde değerlendirirseniz sevinirim.

Yukarıdaki yazılarınızda, amacını aşan ifadeler bulunduğu düşüncesindeyim. Ben ve arkadaşlarım İzmir'de elimizden geldiğince çalışıyoruz. Okul yıllarımızdan beri satrançla içiçeyiz, satrancı seviyoruz, proje nedir biliyoruz.
Ayrıca Elom 1800 ün üstünde (bu kıstas ayrı bir tartışma konusu) ve görev aldığımdan beri her gün çok ciddi bir zamanımı il temsilciliği için harcıyorum. Allaha şükür İzmir'de bana yardım eden resmen görevli yada görevli olmayan çok insan var. Federasyonun başta Gülkız Hanım olmak üzere, her seviyede çalışanının her zaman yanımda olduğunu da şükranla ifade edeyim. Hep beraber elimizden geleni yapıyoruz.
Her ne kadar daha emrime vali, kaymakam filan girmediyse de işe yaramaz ve cahil de olmadığımı düşünüyorum. Siz İl temsilcilerinin sokakta işsiz oldukları için mi bu görevi yaptıklarını zannediyorsunuz?

Niçin aşağılandığımı anlamış değilim. Anlatırsanız kapasitem elverdiğince anlamaya çalışacağım.

Saygılarımla
Ara
Cevapla
#32
sayın, gökhan narman:

burada benim amacını aşan bir ifade olduğunu sanmıyorum . genelleme yapmıştım . ama ilk yazımda acaba ''ankara il temsilciliğini'' tenzih etsem daha mı iyi olur demiştim . ikinci yazımda ise bence ve herkes tarafından bilinen ''izmir bölgesinide tenzih ederim'' ifadesi ile başlasam daha mı iyi olurdu diye düşünmüştüm .uzun ve anlaşılmaz yazmak tarzım olmadığı için bu şekilde olması bence daha uygun oldu .

sizin yazmanız iyi oldu . şimdi il birinciliklerinde, geç kalma süresini, federasyonun hilafına 0 dakika değil,15 dakika olarak belirleyen bütün il temsilcilerinide ayrıca tenzih ettiğimi söylemek istiyorum . tartışmaya girmek istemiyorum . sizi biz haşmet zeybek ten beri takip ederiz . ilhan onat kadar kıymetli birini, bana göre türkiye henüz yetiştirmedi . izmir bölgesi satranç akademilerinde ayrıca okutulması gereken bir ekol dür .

muzaffer şekerli
muğla, datça .
Ara
Cevapla
#33
Burada konu yabancı diye yaftalanacak sporcular değil konu satrancın nasıl gelişeceğidir. Bu tartışılır, neden iyi oyuncu yetişip yetişmediği (bu önermenin doğru veya yanlış olup olmadığı tartışılır) konuşulur. Lakin, karikatürize edeceğim ama "ben elin ecnebisinin benim yurdum evladımın önünde turnuva kazanmasını kaldıramıyorum arkadaş" gibi bir önerme pek hoş ve mantıklı değil. Benim yukarıda yazdığımdan daha iyi ifade edilmiş olsa da. Bir kere yabancı olarak gösterdiğiniz insanlar bu ülkede yaşamayı seçmiş, bu ülkenin dilini öğrenmiş ve öğrenmekte, hatta bazıları vatandaşlık başvurusu yapmıştır. Büyük kısmı "paralı asker" olarak nitelenemez şu an.

Şahsi olarak teker teker gözlemler yapabilecek kadar bilgi sahibiyim. Lakin Orhan Eminov'un bu konuda adını anmak, hiç tanımadığım birisi olsa da çok haksızlık gibi geliyor. Milli takıma yükselmeye hedefleyen, Türkiye'de okuyan ve Türkçe konuşabilen bir satranççı. Mavi Kale'de sorularıma verdiği yanıtları görünce sizde haksızlık edildiği konusunda bana hak vereceksiniz.

Şuna da dikkat çekeyim, kendisinin bu konuda ne düşündüğünü ama Ekaterina Atalık da yeniden milli takım adına oynamaya başlamış görünüyor. TSF'nin antrenörlerinden birisiyle çalışmaya başladı ve umarım her zamanki başarılı çizgisinin de üstüne çıkacak.

İl Temsilciliği yapan arkadaşlara saldırmak ziyaden kurumun sorunlarını tartışmak gerekiyor. Mümkün olsa maaşlı bir iş olması sorunların bir kısmını çözecektir yoksa satranç ajanı gibi yeni kavramlar üretmeye gerek yok aslında bunlar il temsilcisi veya bazı satranç insanlarının yaptığı şeyler zaten.
Ara
Cevapla
#34
Öncelikle şunu söylemeliyim ki Türk Milli takımında Türkiye'de yaşamayan, dilimizi bilmeyen birinin milli takımda oynaması açıkcası bana hiç bir şey hissettirmiyor açıkça söyleyeyim. Fakat ülkemize yerleşmiş ve dilimizi öğrenmiş; kendisini bizden biri gibi hisseden sporcularında oynamamasını istemek faşistlikten başka bir şey olmuyor maalesef.

Örnekler üzerinden gidelim bence. Örneğin Dragan Solak burada evlenmiş, Türkiye'de yaşıyor, dilimizi öğrenmiş, bir satranç kulübü açmış sporcu yetiştiriyor. En önemlisi de bizden biri gibi olmuş. Neden ona karşı çıkalım?

Bir başka örnekse Orhan Eminov. Tam kaç sene olmuştur bilmiyorum ama yıllardır burada okuyan, dilimizi belkide Bir Türk vatandaşından bile daha iyi konuşan ve burada sporcular yetiştiren bir Azeri kardeşimizden neden rahatsız olunuyor anlamıyorum.

Tam ayrıntısıyla bilmiyorum ama daha önce Türkiye ile hiç alakası olmadığı halde milli takımda oynayanlar oldu.Sadece satrançta da değil bir çok sporda maalesef bu sorun yaşanıyor. Örneğin geçenlerde atletizmde bir Afrikalı(sıradan bir Türkçe isim verilmiş) kardeşimiz madalya almış. Şimdi bu başarıdan ben neden gururlanayım? Bence asıl sıkıntılı olan nokta bu. Çok yazıları okuyamadım ama sanırım Ateş bey de belirtmiş, devşirme sporcuların kriterleri daha düzgün belirlenmeli diye düşünüyorum.

Saygılarımla...

İyi günler...
Efe Kerem UZUNOĞLU
iletişim: [email protected]
Ara
Cevapla
#35
Kardeşim, satranççı adamlarsınız. Olmasanız kafa basmıyor diyeceğim ama isteyince basacağını çok iyi biliyorum. İster istemez art niyet mi var diye düşünüyor insan. Bir tek "faşistlik" denmediği kalmıştı, o da denildi Smile Şaka gibi Smile

Yabancıların (Türkiye'de yetişmemiş) oynamamasını istemek değil, Türkiye'de yetişmiş sporcuların da en az onlar kadar başarılı olmasını istemek!
Ara
Cevapla
#36
Sen olayda sorumlu tuttuğun kişiler Türk satrancı ve/veya onu yönetenler iken, bu kişilerden isim vermeyip, devşirmelerden isim verirsen böyle olur.

Cidden satranççı olduğunu bilmesem kafa basmıyor herhalde diyeceğim de isteyince basacağını çok iyi biliyorum. İster istemez art niyet mi var diye düşünüyor insanSmile
Ara
Cevapla
#37
Şimdi Orhan Eminov ile konuştum. Kendisi bu konudan hiç bir rahatsızlığının olmadığını dile getirdi. Sen kendi kendine durumdan vazife çıkarıp arkadaşını savunmaya devam et Smile
Ara
Cevapla
#38
(21-03-2015, 12:04)Av. Tutku Dinçer Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Şimdi Orhan Eminov ile konuştum. Kendisi bu konudan hiç bir rahatsızlığının olmadığını dile getirdi. Sen kendi kendine durumdan vazife çıkarıp arkadaşını savunmaya devam et Smile

şimdi sen sorunun hala orhan olduğu kısmında takılı kaldığın için bir adım ilerleyemiyoruz. diyorum ki satrancımızın bugünkü konumunda olmasında sorumlu olanlar kim, onların isimlerini veya kurumların ismini ver diyorum, başka isimler üzerinden konuşma diyorum.
Ara
Cevapla
#39
(16-03-2015, 07:54)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Değişik ifadelerle konunun şekli değişir,anlamsız yönlere doğru ilerler.
öz olarak söylenmek isteyen sanırım "taşıma suyu ile değirmen dönmez" deyişiyle örtüşüyor.
Yine de taşıma suyundan faydalanabiliyorsak ve acil ihtiyaç varsa olabilir derim.Aksi durumda anlamsız olur. Burada dikkat etmemiz gereken hangi oyuncuların TSF tarafından desteklendiğidir. Onları sorgulamak (Fayda anlamında) gerekir.

Değişik ifadelerle konunun şekli değişir,anlamsız yönlere doğru ilerler.
öz olarak söylenmek isteyen sanırım "taşıma suyu ile değirmen dönmez" deyişiyle örtüşüyor.
Yine de taşıma suyundan faydalanabiliyorsak ve acil ihtiyaç varsa olabilir derim.Aksi durumda anlamsız olur. Burada dikkat etmemiz gereken hangi oyuncuların TSF tarafından desteklendiğidir. Onları sorgulamak (Fayda anlamında) gerekir.

isteyen
istenen olacak
saygılarımla....
Ara
Cevapla
#40
Hangi oyuncuların TSF tarafından desteklendiği sorusu üzerinde konuşulması mümkündür.Sorunun yanıtı en kısa şekilde verilebilir.Havuzda yer almayı başarmış olanlara bazı imkanlar sağlanmaktadır.Yalnız benim söylemek istediklerim arasında hiçbir zaman Havuza uygulanan programın değiştirilmesi veya Havuz dışında kalmış bazı kimselerin Havuza alınması gibi devrim sayılacak değişiklikler hemen hiç olmadı!Bu son söylediğim cümle önemlidir.Eski yazılarıma bakınız!Böyle bir anlamı çıkarmanız çok zordur.Şu halde amacım Havuza dokunmak değildir.Havuz ile ilgili yapılan çalışmalar ve uygulamalar bugüne kadar olduğu gibi aynen devam edebilir.Benim istediğim Havuzun dışında kalanlara bazı kolaylıklar sağlanmasıdır.İsteklerim çoğunlukla para gerektiren uygulamalar değildir.Çok masum isteklerdir.Örneğin turların olabildiğince tatil günlerine konması,Pazar günlerinin boş bırakılmaması kimseyi ürkütecek bir istek değildir.Evsahibi olduğumuz büyük etkinliklerde daha çok sayıda yerli sporcunun katılmasını istemek "yabancı ülkeleri de örnek gösterdiğime göre "ürkütücü olamaz!!2 nci kademe antrenör kursu düzenleyen bir bölgede liglere katılan bir takım bulunmasını istemek kime zarar verebilir?Ama deneyimler şunu göstermiştir.Ben ne istersem tamamen tersi gerçekleşiyor.O zaman benim için tek doğru yol kalmaktadır."Susmak ve yanlışları hatırlatmamak".Bu takdirde belki bazı yanlışlar yanlışlıkla düzeltilmiş olur.
Ateş Ülker
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi