ÇAKMA!
#1
ÇAKMA TURNUVA diye bir isim de girdi literatürümüze.
Hayırlısı olsun!

Bilmem kaçıncısı düzenleniyor, hala çakma öyle mi?
Demek ki FIDE fark edememiş olayı!
Öyle başta TSF olmak üzere tüm katılımcıları “KORSAN TURNUVA DÜZENLEMEKTEN “ atın içeri…
İlk önce ZURAP çıkar içerden de, ben asıl KEVİN O'CONNELL ile ALEXANDER KOSTYEV’ e yanarım.

Bu federasyonumuzun resmi değil, ama çakma bir etkinliği öyle mi?
BAŞBAKANLIK TANITMA FONU da çakma zaten!!
Değil mi?

Raiting hesaplamaları yapmayalım bu çakma turnuvada!
Ülke Ulusal Takımları, en çakma takımlarınız ile gelin.
Çünkü biz de çakma takımımızla çıkacağız.
Çakabiliriz belki!
Belki de sınıfta çakarız, belli mi olur?
...
Sporcularımız çakma olacak ha, ona göre !
Antrenörlerimiz de zaten çakma, dikkat edin.
Yöneticilerimizi en çakmalarından seçtik.Peki ya veliler?
Onlar çakma müşteri zaten!


Avrupa Satranç Birliği (ECU) Başkanı ZURAB AZMAİPARASHVİLİ, Dünya Satranç Federasyonu (FIDE) Okulda Satranç Komisyonu Başkanı KEVİN O'CONNELL, Uluslararası Okulda Satranç Birliği Başkanı ALEXANDER KOSTYEV … Bunların çakmalarını bulun!

Asılları işimize yaramaz! ( Oysa adamcağızlar 3 hafta önce ANKARA’DA Uluslar Arası Satranç Çalıştayına gelmişlerdi. Son derece değerli paylaşımları olmuştu.) Buradan, resmi siteden paylaştık.

Tık yok!
Kimseden teşekkür, alkış, takdir beklemem.
Ama ne olur, biraz anlayış yahu…
Hiç mi yerinde işimiz olmaz be kardeşim?

Hadi benim üstüme kusuyorsunuz da...

Ya, onlarca istekli katılımcıya bari saygısızlık yapmayın.
Satranç ; turnuvasıyla,oyuncusu, hakemi, idarecisi, antrenörü ve tüm katılımcı izleyenleri ile bir bütün iken...
Siz bir turnuvayı ÇAKMA ilan ederseniz; saygı, emek, gerçek satranççı söylemi, etik anlayış kavramlarından da sınıfta ÇAKAR kalırsınız.

Başkaları da tarihteki ilk turnuvalarımıza aynı ÇAKMA ismini takar ve sayenizde altında kalıveririz.
Unutmayın ki içlerinde nice sembol isimler var...

Günahı boynunuza.
Benden hatırlatması.

Sonra ÇAKMA kalırsınız...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#2
Olimpiyat Oyunlarında yıllarca en az sayıda katılan kafilelerin içindeydik.
Hatırlayın...

SSCB ve ABD başı çekerdi sporcu ve madalya sıralamasında.
Onları; Almanya, Çin, Fransa, İngiltere, Japonya, Avustralya ve diğer ülkeler izlerdi.

Büyük zaferler ve madalyalarla döndüğümüzü de hatırlarsınız.

Ama hiçbir zaman çakma olimpiyat demedik. En büyük heyecan, istek ve çabayla gittik olimpiyatlara.
Katılma başarısı gösterdik.
Yanlış mı?

Belki o zamanlarda da bize, “şunlara bak ÇAKMA takımlarla gelmişler” diyenler de olmuştur herhalde.
Ne dersiniz?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#3
Aşkın Taşan,

Ben yapılan turnuvaya 'çakma' demedim. Ne turnuvaya katılanları ne velilerini, ne de görevlileri eleştirmedim. Söylediğim çok basit ve anlaşılır bir şekilde turnuvanın bir Avrupa şampiyonası olamayacağı, bu ünvanın çakma olduğudur.

Zaten bizim yönetmeliklerimizde bile bir yarışmanın Avrupa Şampiyonası sayılabilmesi için en az 5 farklı ülkeden katılımcı olması şartı vardır. Bu turnuvanın Bu haliyle Avrupa Şampiyonası kabul edilmesi satranca yarardan çok zarar verecektir. Prestij kaybına uğratacaktır. Değil ECU başkanı BM başkanı gelse bunun konuyla ilgisi yoktur. Bu turnuva son yılların bir ürünüdür ve yıllardır Avrupa ve Dünya satrancını yönetenler, turnuvanın, yaş grupları şampiyonalarında olduğu gibi anlamlı bir statüye ulaşması için çaba harcamak yerine, başını Türkiye'nin çektiği 3-5 ülkenin sporcu ve velilerini sömürme, kar etme amacı taşımaktadır. Olimpiyat oyunlarına az sayıda sporcunun gidebilmesinin baş nedeni, ilgisizlik ya da parasızlık değil, sporcularımızın gerekli barajları geçerek katılma hakkı kazanamamasıdır. Hiçbir katılım şartı ve engeli olmayan turnuva ile kıyaslanamaz. Bu turnuvalara tüm ükelerin katılması için çaba harcanması, seçme turnuvaları yapılması, Milli Eğitim ile işbirliği yapılması, yandaş oteller yerine büyük okullarımızın ev sahipliğinin daha anlamlı olacağı ise çözüme yönelik önerilerimdir. Bu yazdıklarımdan turnuva görevlileri, sporcular ve hatta velilere varıncaya kadar hakaret edip küçümsediğim sonucunu çıkartabilmek için hangi yolları izlediğinizi gayet iyi biliyoruz.

Son 3 yılda okumak zorunda olduğumuz 900 küsur mesaj sizin hakkınızda yeterli bir kanaate ulaşmamı sağlayacak bilgileri içeriyor.

Başlangıçta bilgisizliğin ve bu bilgisizliğin getirmiş olduğu cehaletin cesaretiyle yazmakta olduğunuzu düşünerek, tartışma ve bilgilerimi paylaşma yanlışına düştüm. Elbette bizim evin duvarları bile daha iyi sonuç verdi. Peşinden aynı zamanda ne kadar samimiyetsiz olduğunuz ve aklınız sıra kurnazca hareketler yaptığınızı da anlamış oldum.

Şunu aklınıza iyi sokun. ben hiç bir zaman olmamı arzu ettiğiniz gibi biri olmayacağım. Yani, isminin başında her ünvan olan kişi karşısında yerlere kadar eğilmeyeceğim. İki bedava kurabiye, 3-5 seyahate gidebilmek, zır cahil olduğu halde bir konu hakkında seminer verebilmek için her türlü işi yapmayacağım. Konuyla ilgisiz argümanları getirip bir tartışmanın yönünü saptırmayacağım. Emek emek diye ağlanıp başkalarının emeğini çalmayacağım. Güzelim satranç sporunun sırtına yapışan, kanını emen bir asalak olmayacağım. Umarım net bir biçimde anlaşılmıştır, hayatımın sonuna kadar en büyük dileklerimden birisi, kendimin, ailemin ve sevdiklerimin, siz ve sizin gibi insanlardan uzak, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesidir. Satrancın ve bu forumun sizden kurtulma şansı yoksa bile kendim için bunu başabilmem gerekiyor. O nedenle bir daha sizinle en ufak bir temasımın olmaması için elimden geleni yapmak niyetindeyim.

Kendiniz adına, bunu başabilecek, öz saygıya sahip olmadığınızı bildiğimden, benimle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz. Başlıklar açın, söylemediğim sözleri cımbızlayarak, her türlü rezil iftirayı atmaya devam edin. Tek bir sözümü çarptırarak 3 farklı başlıkta bununla ilgili yazı yazarak bir iş başarabildiğinizi düşünüyorsanız, sizi işe alabilecek çok iyi gazeteler var. Türkiye'nin ve zamanın ruhunu çok iyi yakalamışsınız.
Ara
Cevapla
#4
(08-07-2015, 14:39)Erşan Gökerman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Aşkın Taşan,

Ben yapılan turnuvaya 'çakma' demedim. Ne turnuvaya katılanları ne velilerini, ne de görevlileri eleştirmedim. Söylediğim çok basit ve anlaşılır bir şekilde turnuvanın bir Avrupa şampiyonası olamayacağı, bu ünvanın çakma olduğudur.

Zaten bizim yönetmeliklerimizde bile bir yarışmanın Avrupa Şampiyonası sayılabilmesi için en az 5 farklı ülkeden katılımcı olması şartı vardır. Bu turnuvanın Bu haliyle Avrupa Şampiyonası kabul edilmesi satranca yarardan çok zarar verecektir. Prestij kaybına uğratacaktır. Değil ECU başkanı BM başkanı gelse bunun konuyla ilgisi yoktur. Bu turnuva son yılların bir ürünüdür ve yıllardır Avrupa ve Dünya satrancını yönetenler, turnuvanın, yaş grupları şampiyonalarında olduğu gibi anlamlı bir statüye ulaşması için çaba harcamak yerine, başını Türkiye'nin çektiği 3-5 ülkenin sporcu ve velilerini sömürme, kar etme amacı taşımaktadır. Olimpiyat oyunlarına az sayıda sporcunun gidebilmesinin baş nedeni, ilgisizlik ya da parasızlık değil, sporcularımızın gerekli barajları geçerek katılma hakkı kazanamamasıdır. Hiçbir katılım şartı ve engeli olmayan turnuva ile kıyaslanamaz. Bu turnuvalara tüm ükelerin katılması için çaba harcanması, seçme turnuvaları yapılması, Milli Eğitim ile işbirliği yapılması, yandaş oteller yerine büyük okullarımızın ev sahipliğinin daha anlamlı olacağı ise çözüme yönelik önerilerimdir. Bu yazdıklarımdan turnuva görevlileri, sporcular ve hatta velilere varıncaya kadar hakaret edip küçümsediğim sonucunu çıkartabilmek için hangi yolları izlediğinizi gayet iyi biliyoruz.

Son 3 yılda okumak zorunda olduğumuz 900 küsur mesaj sizin hakkınızda yeterli bir kanaate ulaşmamı sağlayacak bilgileri içeriyor.

Başlangıçta bilgisizliğin ve bu bilgisizliğin getirmiş olduğu cehaletin cesaretiyle yazmakta olduğunuzu düşünerek, tartışma ve bilgilerimi paylaşma yanlışına düştüm. Elbette bizim evin duvarları bile daha iyi sonuç verdi. Peşinden aynı zamanda ne kadar samimiyetsiz olduğunuz ve aklınız sıra kurnazca hareketler yaptığınızı da anlamış oldum.

Şunu aklınıza iyi sokun. ben hiç bir zaman olmamı arzu ettiğiniz gibi biri olmayacağım. Yani, isminin başında her ünvan olan kişi karşısında yerlere kadar eğilmeyeceğim. İki bedava kurabiye, 3-5 seyahate gidebilmek, zır cahil olduğu halde bir konu hakkında seminer verebilmek için her türlü işi yapmayacağım. Konuyla ilgisiz argümanları getirip bir tartışmanın yönünü saptırmayacağım. Emek emek diye ağlanıp başkalarının emeğini çalmayacağım. Güzelim satranç sporunun sırtına yapışan, kanını emen bir asalak olmayacağım. Umarım net bir biçimde anlaşılmıştır, hayatımın sonuna kadar en büyük dileklerimden birisi, kendimin, ailemin ve sevdiklerimin, siz ve sizin gibi insanlardan uzak, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesidir. Satrancın ve bu forumun sizden kurtulma şansı yoksa bile kendim için bunu başabilmem gerekiyor. O nedenle bir daha sizinle en ufak bir temasımın olmaması için elimden geleni yapmak niyetindeyim.

Kendiniz adına, bunu başabilecek, öz saygıya sahip olmadığınızı bildiğimden, benimle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz. Başlıklar açın, söylemediğim sözleri cımbızlayarak, her türlü rezil iftirayı atmaya devam edin. Tek bir sözümü çarptırarak 3 farklı başlıkta bununla ilgili yazı yazarak bir iş başarabildiğinizi düşünüyorsanız, sizi işe alabilecek çok iyi gazeteler var. Türkiye'nin ve zamanın ruhunu çok iyi yakalamışsınız.



Yazmayacaktım ama , öyle aşağılamalar var ki...
Değil cevap yazmak derhal yasal yolLara bile başvurma hakkım var.
Ama ucu başka günahsızlara gidecek. Yapamam!


Ama yazabilirim değil mi?
İzninle Bay Erşan GÖKERMAN!

...
E.G. :
"Ben yapılan turnuvaya 'çakma' demedim. Ne turnuvaya katılanları ne velilerini, ne de görevlileri eleştirmedim. Söylediğim çok basit ve anlaşılır bir şekilde turnuvanın bir Avrupa şampiyonası olamayacağı, bu ünvanın çakma olduğudur."


MAT:

"- HIMM!...DEMEK ADAMLAR İŞİN ÇAKMASINI YAPMIŞLAR BİZ DE KANMIŞ ÇAKMA TURNUVALARA KATILMIŞIZ."
...

E.G. :
"Zaten bizim yönetmeliklerimizde bile bir yarışmanın Avrupa Şampiyonası sayılabilmesi için en az 5 farklı ülkeden katılımcı olması şartı vardır."

MAT.
" -BU TURNUVANIN NASIL VE NE AMAÇLA DOĞDUĞUNU BİLMİYOR! BİLMEYİNCE DE BÖYLE OLACAĞINI SANIYOR. BU TURNUVADA KAÇ ÜLKE OLDUĞUNU DA SAYMAMIŞ YA DA SAYMA BİLMİYOR. KENDİ KENDİNİ YALANLIYOR."
...

E.G. :
"Bu turnuvanın Bu haliyle Avrupa Şampiyonası kabul edilmesi satranca yarardan çok zarar verecektir. Prestij kaybına uğratacaktır. Değil ECU başkanı BM başkanı gelse bunun konuyla ilgisi yoktur."

MAT:
"GALİBA YENİ KURALLAR ÇIKTI, ADI DA GÖKERMAN SİSTEMİ OLSA GEREK..."
...

E.G. :
" Bu turnuva son yılların bir ürünüdür ve yıllardır Avrupa ve Dünya satrancını yönetenler, turnuvanın, yaş grupları şampiyonalarında olduğu gibi anlamlı bir statüye ulaşması için çaba harcamak yerine, başını Türkiye'nin çektiği 3-5 ülkenin sporcu ve velilerini sömürme, kar etme amacı taşımaktadır."

MAT:
"ÜLKELERE DE SUÇLAMA VAR. BU ARADA SANKİ TÜRKİYE DE DEDİ ÖYLE DEĞİL Mİ? BAKALIM SONU NEREYE VARACAK?"
...

E.G. :
Olimpiyat oyunlarına az sayıda sporcunun gidebilmesinin baş nedeni, ilgisizlik ya da parasızlık değil, sporcularımızın gerekli barajları geçerek katılma hakkı kazanamamasıdır. Hiçbir katılım şartı ve engeli olmayan turnuva ile kıyaslanamaz. Bu turnuvalara tüm ükelerin katılması için çaba harcanması, seçme turnuvaları yapılması, Milli Eğitim ile işbirliği yapılması, yandaş oteller yerine büyük okullarımızın ev sahipliğinin daha anlamlı olacağı ise çözüme yönelik önerilerimdir.

MAT:
"EVET BÖYLE OKULLARIMIZ VAR.BUNU YAPABİLİRİZ. AVRUPA BUNU YAPMIŞ MI? ÖRNEĞİ VAR MI? BİZ BİLİYOR MUYUZ? SİZ BİLİYOR MUSUNUZ? ONLAR BİLİYOR MU?"
...

E.G. :

" Bu yazdıklarımdan turnuva görevlileri, sporcular ve hatta velilere varıncaya kadar hakaret edip küçümsediğim sonucunu çıkartabilmek için hangi yolları izlediğinizi gayet iyi biliyoruz."


MAT:
MAŞALLAH ŞU ANA KADAR İÇLERİNDE KENDİ ÜLKENİZİ DE OLMAK ÜZERE 3-5 ÜLKEYİ ZAN ALTINDA BIRAKMANIZ HARİCİNDE HAKARETİNİZ VE KÜÇÜKSEMENİZ YOK DEĞİL Mİ?
(ERŞAN GÖKERMAN: "-... BAŞINI TÜRKİYE'NİN ÇEKTİĞİ 3-5 ÜLKENİN SPORCU VE VELİLERİNİ SÖMÜRME, KAR ETME AMACI TAŞIMAKTADIR) Bu bir iftira ve hakaret değildir.Olsa olsa bir tahmindir öyle değil mi?
ADAM KENDİ ÜLKESİNİN ADINI KULLANARAK "BAŞINI TÜRKİYE'NİN ÇEKTİĞİ"... DİYEBİLİYOR, PES DOĞRUSU !! ÜLKESİNİ SUÇLAYAN BİR SATRANÇÇI VAR ARTIK LİTERATÜRÜMÜZDE. ÜLKENİN NE GÜNAHI VAR. HIRS VE KİN İNSANA NELER YAPTIRIYOR?
...
E.G. :
"Son 3 yılda okumak zorunda olduğumuz 900 küsur mesaj sizin hakkınızda yeterli bir kanaate ulaşmamı sağlayacak bilgileri içeriyor."

MAT:
"ASLINDA ÖYLE BİR ZORUNLULUĞUN YOKTU. DEMEK KAÇIRMADAN OKUDUNUZ BRAVO!
MESELA BEN OKUMUYORUM HİÇBİRİSİNİ..."
...
E.G. :
"Başlangıçta bilgisizliğin ve bu bilgisizliğin getirmiş olduğu cehaletin cesaretiyle yazmakta olduğunuzu düşünerek, tartışma ve bilgilerimi paylaşma yanlışına düştüm. Elbette bizim evin duvarları bile daha iyi sonuç verdi. Peşinden aynı zamanda ne kadar samimiyetsiz olduğunuz ve aklınız sıra kurnazca hareketler yaptığınızı da anlamış oldum."


MAT:
"SAMİMİYET Mİ?
SİZ Mİ?
BAKINIZ: YUKARIDAKİ SATIRLARINIZ..."
...
E.G. :
"Şunu aklınıza iyi sokun. ben hiç bir zaman olmamı arzu ettiğiniz gibi biri olmayacağım. Yani, isminin başında her ünvan olan kişi karşısında yerlere kadar eğilmeyeceğim. İki bedava kurabiye, 3-5 seyahate gidebilmek, zır cahil olduğu halde bir konu hakkında seminer verebilmek için her türlü işi yapmayacağım. Konuyla ilgisiz argümanları getirip bir tartışmanın yönünü saptırmayacağım. Emek emek diye ağlanıp başkalarının emeğini çalmayacağım. Güzelim satranç sporunun sırtına yapışan, kanını emen bir asalak olmayacağım."


MAT:
"PAPAZ BUGÜN YOK ERŞAN BEY! BAŞKA BİR RANDEVUSU VAR.
GÜNAH ÇIKARMAK İÇİN BAŞKA GÜN GELMELİSİN.

ŞU KURABİYELER DE KABAK TADI VERDİ ARTIK. KURABİYE DEĞİL O.
ADI, D.Ö.K.! YANİ DEVLET ÖDENEKLİ KURABİYE.
NE KURABİYEYMİŞ YA.
YE YE BİTMİYOR..."

...
E.G. :
"Umarım net bir biçimde anlaşılmıştır, hayatımın sonuna kadar en büyük dileklerimden birisi, kendimin, ailemin ve sevdiklerimin, siz ve sizin gibi insanlardan uzak, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmesidir. Satrancın ve bu forumun sizden kurtulma şansı yoksa bile kendim için bunu başabilmem gerekiyor. O nedenle bir daha sizinle en ufak bir temasımın olmaması için elimden geleni yapmak niyetindeyim."


MAT:
"iÇTENLİKLE MUTLU VE HUZURLU BİR YAŞAM DİLERİM."
...
E.G. :
"Kendiniz adına, bunu başabilecek, öz saygıya sahip olmadığınızı bildiğimden, benimle ilgili istediğinizi yazabilirsiniz. Başlıklar açın, söylemediğim sözleri cımbızlayarak, her türlü rezil iftirayı atmaya devam edin. Tek bir sözümü çarptırarak 3 farklı başlıkta bununla ilgili yazı yazarak bir iş başarabildiğinizi düşünüyorsanız, sizi işe alabilecek çok iyi gazeteler var. Türkiye'nin ve zamanın ruhunu çok iyi yakalamışsınız."

MAT:
"HANGİ YAZARLARI OKUDUĞUNUZU ÖĞRENMİŞ OLDUK BÖYLECE. ALMAYACAĞIM, SENİN OLSUN!"
...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#5
Orucumu bozuyorum: Dünya ve Avrupa Okullar Şampiyonaları FIDE'nin para kazanmak için yarattığı turnuvalardır. Hangi ülkelerin ev sahipliği yaptığına bakıp bu ülkelerin FIDE'deki temsilcilerinin pozisyonlarına bakarak bile bu sonuca ulaşabiliriz. Türkiye dışında pek az ülkenin en üst düzey katılımcılarıyla iştirak ettiği şampiyonalardır. Bizim niye önemsediğimiz de belli; sponsorlara anlatmak kolay ve cazip. Sportif açıdan sportif açıdan gerçek bir başarıyı yansıtmaz lakin bu çakma demek değildir. Avrupa ve hatta daha önemlisi (Çin, Hindistan, Vietnam ve ABD gibi ülkeler de işin içine girdiğinden) Dünya Yaş Grupları gerçek sınavlardır.
Ara
Cevapla
#6
(19-07-2015, 08:11)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Dünya ve Avrupa Okullar Şampiyonaları FIDE'nin para kazanmak için yarattığı turnuvalardır.

"-Çakma,
Avrupa Şampiyonası sayılamaz,
İyi ve üst düzey sporcular yok..."

Özgür Bey,
Bu turnuvanın düzenleyici kuruluşundan bahsettiniz.
Adının ne olduğundan bahsettiniz.

Bir turnuvanın katılımcıların oyun gücüne, sportif kuvvetine göre;
Çakma, çakma altı, çakma üstü, gazoz turnuvası diye nitelendirilmesi ne kadar doğrudur?

Bunu bir spor insanı kimliğiyle konuşmak ise çelişkisini içinde taşıyan yaklaşım olur.

Kaldı ki düzenlenme amacını da eksik yazmışsınız. Bu konuda ben sizden daha gerçekçive araştırmaya yönelik yaklaşım beklerdim doğrusu...

Bu tunuvalarda hangi alanlarda kazanım olabilir bir düşünün.
Kazanım ifadesinden ben parayı kast etmiyorum.
O işin gerçeği, olup olmaması ayrı tartışılmalıdır.
Ben onca masraflar yapılarak ve yaptırılarak düzenlenmesine de karşıyım.
Ama ortaya gerçekçi bir alternatif de koymak gerekmez mi?
Evet bunu bir okullar zinciri olan kuruluş da yapabilir.
Ya da başka bir seçenek...

Ama yeni yeteneklerin ortaya çıkabileceği bu tip organizasyonları basit yaklaşımlar ile değersizleştirmeye çalışmak bence başlı başına büyük bir yanlıştır.
Bu turnuvanın ileride sporculara bazı farklı kazanımları ortaya çıkarsa o zamanki düşüncelerinizi de şimdiden merak ediyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
Karalamak, çakma gibi ifadelere yanıt vermekten ziyade istatistiklere bakmayı tercih ederim:

Geçen yıl 18 Yaş Avrupa Yaş Grupları Şampiyonası'nın sonuçları burada: http://chess-results.com/tnr144973.aspx?...=30&wi=984
Türkiye'den katılan çok önemli genç yetenekler ve iyi sonuçlar var.

2014 18 Yaş Dünya Yaş Grupları Şampiyonası'nın sonuçları burada: http://www.chess-results.com/tnr144252.a...=30&wi=984 (Turnuvada Türkiye'nin en önemli genç yeteneklerinden birisi oynuyor ve 32 ELO kazanmış ama sıralamadaki unvanlı oyuncu sayısına bakmak yeterli, karalama amaçlı bir değerlendirme gibi subjektif ifadelerden ziyade istatistiklere bakmak yeterli olur).

Bu da 2014 17 Yaş Altı Avrupa Okullararası Şampiyonası ki bu grupta da içlerinde benim de oynadığım çok yetenekli, satranca ciddi mesai harcayan gençler var: http://escc2015.tsf.org.tr/en/component/...ew&kid=326

Gençlere haksızlık etmeyin. Türkiye'deki satranç seviyesinin yükseldiği açık(dünyadakinden daha hızlı) ama bunu doğru göstergelerle ifade etmek gerekiyor.
Ara
Cevapla
#8
(19-07-2015, 10:38)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Karalamak, çakma gibi ifadelere yanıt vermekten ziyade istatistiklere bakmayı tercih ederim:
...
Gençlere haksızlık etmeyin. Türkiye'deki satranç seviyesinin yükseldiği açık(dünyadakinden daha hızlı) ama bunu doğru göstergelerle ifade etmek gerekiyor.

Ben istatistiklerin farkındayım. Turnuva düzenlenmezse o istatistikler de olmaz değil mi?

Yani mutlaka 2400-2500 ortalamalı Avrupa ve DünyaOkullar Arası Şampiyonalara mı katılmak gerek?
Bir turnuva düzenlenmiş.
Amaçları belirlenmiş.
Katılım var.
Zamanla da kuvvet ortalaması artacaktır. Artmasa bile bizim ustalaşma yolundaki sporcularımız için bir kanal açılmış.

Bunun nesi kötüdür?

Buradan sonraki zafer ilanlarına, şovlarına takılmıyorum. Doğru da bulmuyorum. Ama değersizleştirmek niye?
Ben böyle görüyorum.
...


Olimpiyat tarihinde her düzenlenen olimpiyatın bir saygınlığı vardır.
2.Dünya savaşında düzenlenemedi, sonraki yıllarda az katılımla tekrar eski saygınlığını kazandı. Sovyetlerin ya da ABD nin boykotlu yıllarında olimpiyatlar "çakma- gazoz" adını aldı mı?
Değersizleşti mi?
Sadece bazı dallarda heyecan düştü.

Süper GM turnuvalarına göre 2500 ortalamalı turnuvalar da çakma o zaman...

Ben sporun içinden gelen bir insan olarak bu yakıştırmaları doğru bulmam.

Özgür Bey,
Belki haberiniz ya da bilginiz yok. Ben araştırdım, sordum soruşturdum.
Başlangıçta bana da bu turnuva elbette diğerlerine göre ortalaması düşük bir turnuva olarak geliyordu. Bu elbette açık bir durumdur.

Ama düzenleniş sebebini öğrenince bana yapıcı geldi. Sportif ve sosyal alandaki kazanımları katılımcı sporcular açısından önemliydi.

Bunu daha önce açıklamıştım. Size de aktarayım bu bilgiyi;

1- Bu turnuva tek rakamlı senelerde düzenlenmektedir.
2- Özellikle ülkelerinde sporculara ulusal sporcu normu kazandırma amaçlarına yönelmektedir.
3- Zamanla Dünya Okullararası Yarışma ve yaş grupları standartlarına çekilecektir.
4- Ulusal Sporcu normu kazanan sporculara yüksek öğrenimlerinde burs olanakları sağlayacaktır.
5- Sporcularımız için ELO çıkarmak için bir fırsattır. Tabi burada düşük ELO çıkma şansı yüksek. Çünkü eğer temelde yeterince hazırlıksız iseniz, işk ELO nuz elbette düşük çıkacaktır.
6- Hayatında hiçbir zaman bir başka ülke sporcusu ile maç şansı kazanamayacak onlarca okullu sporcuyu düşünün.
7- Böylesine uluslararası bir yarışmanın getireceği kültürel, sosyal kazanımlarını düşünün.
8- FIDE sanki sadece bu tunuvadan mı para kazanıyor?
...
Bizler sadece satranç penceresinden bakarsak bir çok şeyi sadece boş boş tartışıp duracağız.
Kimse ile kırıcı olmak istemem.

Belki çok iddialı bir yaklaşım olacak ama;
Satranç çok şeydir, ama asla her şey değildir!

Selam ve saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
TSF ile GSGM arasındaki 'zahiri başarı-odaklı' bu durum gerçekleri yansıtmayıp, satrancın gelişimine engel olmaktadır.

Çünkü abartılan ve medyatik olarak kullanılan bu durum, olumlu yönde kullanılmamış, alışkanlık haline dönüşmüştür.

TSF sitesinden alınan "Tayland'dan .... sayıda kupayla döndük " kelimeleri, gazetelerde yer alırken çok çok sayıda insan, neler olup bittiğini anlamaz.

Eninde sonunda işi bilenlere şu cümleler gelecek: "Eeee yalan mı? 3-5 bin madalya kazanmışlar, taşıyabildikleri kadar da kupa, daha ne istiyorsun?"

Selamlar.
Ara
Cevapla
#10
Ne olup bittiğini anlamayanların zaten fikri önemsizdir bence.

Kupa ve madalyaların manevi bir anlamı vardır. Anı olarak kalır.

Ben sadece sporculara en ufak bir katkısı var mı yok mu, buna bakıyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#11
Ne olup bittiğini anlamayanlar ya da anlayıp boş verenler.
Yönümüzü onlar çiziyor.

Anı olarak verilen, fahri kupaların, benim açımdan önemi yok.

Sporculara derken hangi sporculara katkısından bahsediyorsunuz? Esas anlatılmaya çalışılan, zaten, hangi sporculara katkısı olduğudur.

Konu : Kendilerini başarılı gibi göstermek, abartmak (Sürekli tekrarlayıp, tek dala tutunmak) ve fahri görevlerini yerine getirdiklerini kabul ettirmek.
Ara
Cevapla
#12
(19-07-2015, 14:27)Miyazaki Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Anı olarak verilen, fahri kupaların, benim açımdan önemi yok.

[color=#0000CD]Bir öğretmen olarak benim açımdan var.
Çünkü bu turnuvada oynayan yerli sporcularımızın çok büyük bir bölümü ilk kez onlara göre, çok büyük bir turnuvada yer alıyorlar. Derece ve kupa kazanamasalar bile bir katılım belgesinin onlar ve okulları açısından büyük bir önemi vardır.[/color]


Sporculara derken hangi sporculara katkısından bahsediyorsunuz? Esas anlatılmaya çalışılan, zaten, hangi sporculara katkısı olduğudur.

[color=#0000CD]Söylediğim gibi yeni başlayanlara ve ilk kez böylesine bir turnuvaya katılanlara...
Ayrıca norm doldurmak için gerekli maç sayısına ihtiyacı olanlara...
Ve ayrıca norm dolduranların ulusal sporcu belgesi alma hakkı kazananlara...
Bu belge sayesinde burs ve katkı bedeli gibi beklentileri olanlara...
Bazı yüksek öğrenim kurumlarına, örneğin BESYO girişlerinde avantaj sağlamak isteyenlere...
Bunlar sizce gereksiz midir?
[/color]

Konu : Kendilerini başarılı gibi göstermek, abartmak (Sürekli tekrarlayıp, tek dala tutunmak) ve fahri görevlerini yerine getirdiklerini kabul ettirmek.


[color=#0000CD]Eğer ben isem bu söyledikleriniz, katılmıyorum! Beni tarif etmiyor.
Ben sadece etik bir tebrik ilettim ve bunu her aşamadaki ülkeyi temsil eden sporcu,antrenör ve idarecilere yaparım.
Abartıya da karşıyım abartanlara da...
Sporda şova dönüşen sevinçlerin ne derece yanlış olduğunu biliyorum Yakup Hocam.
[/color]

[color=#0000CD]SELAM VE SAYGILAR...[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#13
Söylediklerim; Bu turnuvaları arkalarına alarak, insanların gözlerini boyamaya çalışanlaradır.

Abartıya ve abartanlara gerekli görüldüğünde tahammül edildi, edilir de, temcit pilavı derler herhalde bu durum için, bayılma noktasına geldim artık.

Varsa yoksa bu turnuvaların madalyaları ve kupaları.

Artık doğru düzgün hamleler yapılsın da, biz de destek çıkalım.

Daha önce belirttiğim gibi; Doğru hamleleri bulmak, sadece 'niyet' meselesidir.
Ara
Cevapla
#14
Özgür tekrar hoşgeldin foruma, varlığını özlemişim. Ben de senin duyduğuna benzer bir hisle orucu bozdum, artık daha fazlasına tahammül edemedim çünkü. Saçmalık boyutu artık iyice çizgiyi aşmaya başladı.

Aşkın Taşan Bey federasyon sözcüsü, savunucusu rolünü tamamen üstlenmiş durumda ve her konuyu uzun ve alakasız yazılarla dağıtıp, gerekirse yeni başlık açıp forumda bilgi kirliliği yaratıyor. Tarafsız bir gözle buraya giren, okuyan bir kişi laf kalabalığıyla cebelleşmek durumunda kalıyor.

ÇAKMA efendim, ÇAKMA. Hatta şunu söyleyeyim: GAZOZ bile değil. Bakın büyük harfleri kasten kullanıyorum: TENEKE KUPA, TENEKE MADALYA. Onu kazanan çocuk, yıllar geçip büyüdüğünde sadece emek sarfettiği, iyi hamleler yaptığı için saklar o madalyayı. Avrupa Gazoz Şampiyonu oldum falan diye gururlanmaz. Avrupa Şampiyonu olmadı, kendisi de biliyor.

Bu basit gerçeği bulandırmaya çalışmanızın nedeni şu: ÇAKMA ünvanlarla hani şu pek önemsemediğinizi söylediğiniz fakat tamamen gebe olduğunuz kitleleri kandırıyorsunuz. O kitlelerin aklını "şu kadar kupa, bu kadar madalya aldık" diyerek alıyorsunuz. Önemsemediğinizi söylediğiniz anlamayan kitlenin içinde kritik bürokratlar da var, çocuğunun bir başarısını bin olarak görmeye meyilli veli de var. Bu ikisi başınızın üstünde sallanan Demokles'in Kılıcı gibi. Bu kılıcı siz yarattınız. (Siz derken, önceki dönemler dahil TSF yönetimleri) Kandırma, göz boyama yoluyla satrançta çok başarılı bir ülkeymişiz gibi bir imaj vermeye çalıştınız. Nedense başarılar hep alt yaş gruplarından geldi. Tabi kandırılan kitleler bunların alt yaş gazoz başarıları olduğundan bihaber. Farkında olan az kimse varsa da "aman şu darılmasın, aman bu gücenmesin" diye sustu bugüne kadar. Gerçek turnuvalarda gerçek rakiplere karşı gerçek zaferler elde ederek bizleri gururlandıran yeteneklerimizi tenzih ediyorum. Onlar zaten kalıcı oldular ve satranç gelişimlerine bir şekilde devam ediyorlar. Çok isteyen olursa birkaç saatimi ayırıp bunların tek tek listesini de yaparım, sorun olmaz.

Alt yaş gruplarındaki başarıların büyük kısmı ÇAKMA olduğundan dolayı kandırma hareketi bir döngü haline geldi. Neden mi? Çok basit: Bu döngü yaratılmasaydı adamın yakasına yapışıp hesap sorarlardı.
Döngünün işleyiş şeklini anlatayım:
(Rakamlar tamamen temsilidir. Gerçek bir olay veya kişi hedeflenmemiştir.)
A oyuncusu 2002 yılında 10 yaşta Avrupa gazoz şampiyonu oluyor.
A oyuncusu 2004 yılında 12 yaşta Avrupa gazoz şampiyonu oluyor.
A oyuncusu 2006 yılında 14 yaşta Avrupa gerçek sondan beşincisi oluyor.
B oyuncusu 2006 yılında 10 yaşta Avrupa gazoz şampiyonu oluyor.
B benzer süreçlerden geçiyor, C, D, E oyuncuları da bu kaderi takip ediyor.

B oyuncusunu Avrupa gazoz şampiyonu yapmazsanız millet size A'nın akıbetini sorar. Haklı olarak sorar. "Kardeşim, madem bu kadar yetenekli bir oyuncu vardı sen onu nasıl işledin, geliştirmek için ne yaptın ve şu anda durumu ne?" sorusunu yöneltir.
Şimdiye kadar bir bürokratın bile aklına bu soruyu sormak gelmedi. Nedeni basit: Çünkü B, C, D, E gibi gazoz şampiyonlar yıllar içinde peyda olunca ortada bir başarı varmış gibi bir algı oluştu. Oysa öyle bir şey yok, sırayla devreden gazoz kupalar ve madalyalar var. E'den itibaren bu kandırmacayı durdursa TSF oradaki işinden, statüsünden olur. FIDE'nin de işine geliyor gazoz etkinlikleri, gelsin paracıklar. Para gelecek yerden başkan da esirgenmiyor, asbaşkan da.

Gerçekten bravo diyorum! Satranç gibi ELO içeren, başarı ölçülebilirliği gayet kolay olan bir etkinlikte bile böylesine bir göz boyama yapılabiliyor. Başarı esas budur, ben bunu alkışlarım! [size=small](Hoş, ELO'nun da çakmasını yapıp adına UKD demişiz ama o apayrı bir yazının, belki de başlığın konusu. Aşkın Bey'in bu fırsatı kaçırmayarak "UKD'mize Çakma Dediler, Yetişin Dostlar!" başlığını açmasını bekliyoruz.)[/size]

"Yok biz satranç camiasının dışındaki görüşleri, yüzeysel görüntüyü önemsemiyoruz." ÇAKMA ifade! TEF Başkanı "İcraatin İçinden 1 Yıl" temalı yazısının yarıdan fazlası kazanılan kupa ve madalyalara aitti. Bununla ilgili başlık açtım, merak eden bulup okuyabilir. TSF Başkanı icraat olarak küçüklerin kazandığı kupaları ve madalyaları madde maddde yazıyordu.

Bakın, gayet konu içinde kalarak da uzun mesaj yazılabiliyor. Neydi konumuz? ÇAKMA! O zaman devam edelim.

Devam etmek o kadar kolay ki, elini sallasan ÇAKMA faaliyete çarpıyor.
Alın size son örnek: Mutluluk Fotoğrafı. (Bayan milli takımımızda Ekaterina Atalık'ın yer alması)
Yeni başkan halef-selef içerikli neredeyse devir-teslim bir usulle göreve gelirken eski cezaların devam edeceğini açık açık beyan ediyordu. Nitekim uygulama bu yönde sürdü.
Sonra ne mi oldu? Halefle selefin arası açıldı!
İlk iş ne olur? Düşmanımın düşmanı benim dostumdur! Gelsin mutluluk fotoğrafı, gelsin ÇAKMA af.
Bu kadar zamanda akıllar başlara yeni gelmiş olsa gerek. Yine de hiç yoktan iyidir, bu oyuncular açısından güzel bir gelişmedir.

Fotoğrafın ÇAKMA başlığı bile açıldı ya, inanmayan baksın.
Basit bir soru soruldu. Dendi ki: "Kadromuz iyi güzel de, yeni jenerasyondan niye oyuncu yetişmiyor?"
Geldi ÇAKMA savunmalar, açıldı yeni ÇAKMA başlık. Neymiş? "Türkiye'de Kadının Rolü!" Big GrinBig GrinBig Grin
Şaka yapmıyorum, açın okuyun.
Adama sormazlar mı, "Arkadaş, madem Türkiye'de kadının işi zor, siz bu takımı erkeklerden mi kurdunuz?"
Başarılı olan nasıl oluyor?
Yeni başarılı satranççılar neden yetişmiyor?
Onun cevabını verin önce, ardından Türkiye'de Kadının Rolünü mü incelersiniz, Somali Açıklarında Yapılan Korsanlığın Dünya Petrol Ticaretine Olumsuz Etkilerini mi incelersiniz, orası zevkinize kalmış.

Bakın uzun mesaj ve hala konuya hakimim, dağılmadım, dağıtmadım. Konumuz ÇAKMA!

sgm.gsm.gov.tr verilerine göre satranç, 205.000 lisanslı faal sporcu ile en yakın rakibi olan izciliği (76.000) neredeyse üçe katlamış! Neyse ki 245.000 aktif sporcusu olan futbolu geçememiş.
"Vaaay, demek ki Türkiye tam bir satranç ülkesi!" dediğinizi duyar gibiyim. Onlar da duyar gibi, hani o çok önem vermediklerini iddia ettikleri kesimin dediklerini.
Futbolda Barcelona'ya oyuncu verme seviyesindeyken satrançta 2600'ü geçemeyişimiz sporcu sayısıyla çelişkili gibi. Esasında değil. Neden? Çünkü bu sayı ÇAKMA! Satrançla içli dışlı olan, iyi-kötü oynayan insan sayısı Türkiye'de 10.000 belki vardır. Büyük ihtimalle yoktur. Son 5 yılın toplam turnuva katılımcılarını excel formatında alt alta dizsek inanın ki ÇAKMA olmayan bir sayı elde ederiz.

5'er kişiden oluşan milli takımların erkeklerde ve bayanlarda 2'şer devşirmesi vardır.
Hani A nerede? Şu 2004 yılının Avrupa gazoz şampiyonu? Onu neden milli takıma almadınız? Şu B'ye ne oldu sahi? Hani gazoz kupaları olan çocuk? Şimdi nerede? Diyelim ki A ve B bir şekilde devam etmedi, ya da başarılı olamadı. C, D ve E için ne diyeceksiniz? Ne güzel Avrupa Gazoz madalyaları vardı oysa. Mantıklı ve ikna edici bir cevap verin, veremiyorsanız da yeni başlık açmaktansa bir GAZOZ için. Bendensiniz.
ÇAKMA sporcu sayısından dolayı ancak devşirmeli milli takım olabiliyor, gerçek bu.

Komple eleştirmiyorum, iyi niyetle yapılan şeyler de var. Hani antrenörler geldi ülkemize. Bizzat sorumluluk verildi. X kişisi erkeklerden, Z kişisi bayanlardan, Y kişisi gençlerden sorumlu oldu. Ne oldu onlara? Yoksa antrenör konusunda da mı kolaya kaçıldı? Nedir durum?

A, B, C, D ve E bana kızmasınlar. Ben onları değil, yönetenleri eleştiriyorum.
Gerçekten bir yetenekleri varsa ve söndüğünü düşünüyorlarsa bu yeteneği geliştirmeyenlere kızsınlar.
Gerçekten yetenekleri yoksa, varmış gibi yansıtıp yalan söyleyenlere kızsınlar.

Konu şöyle dağıtılmaya çalışılabilir: "Ne yani, Federasyon olmasın mı?"
Şimdiden cevap vereyim:
Olsun ama gerçekçi olsun, para için göz boyamasın.
Olsun ama gelişimci olsun, piramitin ortasına yardım etsin.
Olsun ama sadece yabancıyı teşvik etmesin, yerliyi de görsün.
Olsun ama dünyaya ayak uydursun, dünya ile gerçekten rekabet etmeyi seçsin.
Ara
Cevapla
#15
(20-07-2015, 00:57)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...
ÇAKMA efendim, ÇAKMA. Hatta şunu söyleyeyim: GAZOZ bile değil. Bakın büyük harfleri kasten kullanıyorum: TENEKE KUPA, TENEKE MADALYA. Onu kazanan çocuk, yıllar geçip büyüdüğünde sadece emek sarfettiği, iyi hamleler yaptığı için saklar o madalyayı. Avrupa Gazoz Şampiyonu oldum falan diye gururlanmaz. Avrupa Şampiyonu olmadı, kendisi de biliyor.


[color=#0000CD]RE: 2014 Avrupa Okullar Şampiyonası ve diğer hikayeler... 05-07-2014, 22:26
Başta eskiden takım arkadaşlığı yaptığım ve üzerinde az da olsa emeğimin olduğu Ozan Cingöz kardeşim olmak üzere dereceye giren tüm sporcularımızı kutlarım.
Bu kutlama yazısı sizin. Ozan CİNGÖZ sporcumuzu siz gazoz bir turnuva için mi yetiştirdiniz?
Tüm sporcularımız demişsiniz.
Pardon, bazılarını ayırdınız o zaman. Çünkü içlerinde üst düzey turnuvalara katılanlar da vardı. Lütfen üst düzey turnuva oyuncularımız ile gazoz-dandik oyuncularımızı da ayırın o zaman.
Ki kutlamanızın samimiyetine inanalım!

Oktay Bey,
Sizin bir öğretmen olduğunuzu sanıyordum. Oysa eğer bu yukarıdaki satırlar gerçek duygu ve düşünceleriniz ise inanın ki bir çok öğrencinin ve çağımızda artık son zamanlarını yaşayan gerçek öğretmenlerin bile bu konunun başlığını yakıştırabilirler size.
"ÇAKMA "


Oktay Bey,
Size bir şey anlatmak isterim.
"Yetmişli yıllarda babamdan gizli futbol oynardım. İlk lastik ayakkabımı aldığımda bezleri yırtılana kadar giydim onu. Hatta evde dikiş iğnesiyle tutturduğumu da hatırlarım. İzmir Necatibey İlkokulunun çok geniş beton sahasında yapılan semt turnuvalarında ilk golümü atınca duyduğum haz ve sevinci çok canlı taşırım benliğimde hala...

Fötr Mustafa lakaplı(nur içinde yatsın) semt turnuvalarını izlemekle görevli Altay'lı alt yapı sorumlusu o müthiş insan beni fark edene kadar sürdü bu futbol çocukluk sevdam. Zamanla, Altay, Göztepe, İzmir Spor,İzmir Gençler Birliği gibi takımların amatör takımlarında oynadım. Bana fırsatı açan bu insanlara hep minnet duydum.
Zamanla çok iyi futbolcu oldum. 1976 yılında Altınordu' dan gelen 2 yıllık genç profesyonel mukavele teklifini babama rağmen kabul etseydim, şimdi ayda 12.000 TL ye TSF nin savunucu kalemliğini yapmazdım.Shy

Satrançta da çok acemiydim.
Gerçi hala öyle ya!
İlk defa gerçek satranç çalışmasını Yine İzmir 'de nur içinde yatsınlar; İlhan ONAT, Ergün GÜMRÜKCÜOĞLU, İsmail DOĞANTUĞ ve çok az insanın ismini bilebileceği Süleyman KIPÇAK(Romanya'dan göçmen)ile Sabahattin ÖKTEN hocalardan gördüm.
İsmini saydığım hiçbir insan, adı bilinsin bilinmesin, çakma spor adamı ya da gazoz satranççı değildi.
İlk katıldığım Türkiye Şampiyonası beni kabul etti, "sen çakma oyuncusun.." demedi, aldı.
Zaten ben bu turnuvaya çok saygı duyarak katıldım.
Evet içimden bir ses" oğlum sen gazoz oyuncunun tekisin, ne işin var buralarda?" diyordu. Ama benim için katılmak önemliydi.

Spor benim için bir buluşma çeşidiydi.
Biliyordum ki ancak ben bu turnuvalara katılırsam önüm açılacak...

Yoksa satrancı nereden bilecek ve tanıyacaktım ki?
Okul yaşamımda ilk satranç ile tanışmam Üniversite de oldu.
Sevgili Enis BİLYAP ile Akademi birinciliğinde oynadım. Mucizevi bir beraberlikten sonra ikinci maçımı kaybettim. Şampiyonluk onda kaldı. En büyük pişmanlığım ise o maçın kaydını tutamamış olmamdır. Notasyon yazmasını bile çok sonralardan öğrendim.

(Konuyu dağıtmıyorum. Bir öğretmen bunu bilir.)

Ülkemizde bazı spor dallarıyla ilk kez karşılaşan çocuklar ve öğrenciler vardır. Bunların arkalarında da bu spor dallarının hiçbiriyle hiç tanışmamış ve asla tanışamayacak olanlar...
Bilmem siz hiç köyde ya da mezrada öğretmenlik yaptınız mı?
...
Konya'da adında "Okullar Arası..." yazan bir etkinlik olmuş.

Bakın, ben de büyük harfler ile yazıyorum:
ADI ÇAKMA BİLE OLSA BÖYLE BİR TURNUVAYA KATILMA HEYECANI DUYAN BİNLERCE ÖĞRENCİ, AMA HAYATLARI BOYUNCA ASLA KATILAMAYACAK YÜZBİNLERCE ÖĞRENCİ VAR.

Sizin bu küçümseyici tavrınız öğretmen olmayan birisi için sıradan bir tepki olabilir.
Ama kendisinin öğretmen olduğunu "iddia eden" birisi için ise eski bir öğretmen olarak KUSURA BAKMAYIN AMA benim için ibretliktir.
...

SANIRIM BU YAZILAR DA SİZİN:

RE: 2014 Avrupa Okullar Şampiyonası ve diğer hikayeler... Oktay ERTAN...03-07-2014, 00:2

"Çocuklar madalya almasın mı? Alsın.
İstanbul'da Galata yokuşunda çok iyi kupa madalya yapan yerler var. On numara iş yaparlar.
Veliler hiç Yunanistan'a kadar zahmet etmesinler, bir telefonla yığınla kupa madalya temin edebilirler. Maliyeti çok daha az olur.
Hem üzerlerine istedikleri yazıyı yazdırabilirler: Avrupa Birincisi, Dünya Şampiyonu, Kainat Efsanesi, Tek Rakibim Carlsen gibi.
Hem de turnuvaya gidip maazallah madalyasız dönme riski falan da var, engellenmiş olur."

İBRETLİKTİR!!
...
"Çünkü bu tür dandik turnuvalarda elde edilen kıymeti kendinden menkul madalyalar, TSF tarafından süper, hiper, olağanüstü başarılarmış gibi yansıtılmaya çalışılıyor ve VELİLER KANDIRILIYOR!"
"... Çocuklar için de bir nevi tecrübe, zayıf mayıf da olsa yabancı oyuncular,..."

ARTIK BUNA NE DENİR, BİLMİYORUM?
...


Evet hocam, bunlar size ait yazılar değil mi?

Oktay Kardeşim,

Biz neden öğretmen olduk? Çocukları kandırmak için mi? Yoksa onlarda var olan gizli kalmış yetenek alanlarını ortaya çıkarmaya yönelik fırsatlar sunmak için mi?

Siz drama çalışması yapabilecek bir branşa sahipsiniz. Eğer böyle ders dışı çalışmanız varsa çok yetenekli bir öğrenci keşfettiğinizde ona yıl sonunda yıl boyunca emeklerinden dolayı bir belge vermiyor musunuz?

Eğer veriyorsanız bu belge teneke bir madalya mıdır? Yoksa bir kağıt parçası olarak mı görüyorsunuz bunu?

Konya da bir turnuva yapılmış.
Çakma ilan edilmiş.

Size edebiyat ya da Türkçe öğretmeni olarak bilirsiniz çakmanın anlamını. Çakma, gerçeğinin dışında, ona benzetilmeye çalışılan, uydurma anlamlarına gelmektedir.
Çakma Turnuva dediğiniz zaman ise bir kapsama alanı olarak tüm turnuva; düzenleyici en üst kuruluşundan, katılımcı sporcu,antrenör,hakem,idareci, veli, personeli kapsar. Hadi bunu ilk söyleyen arkadaşımız bunları kastetmediğini iddia etsin.

Oysa gerçek ÇAKMA TURNUVA, ifadesinin içinde öz olarak durur değil mi sayın hocam?

Çakma bile olsa içinde bir çalışma, katılma, buluşma ve en yüce değer olan emek yok mu?

Bunların çakması mı olur hocam?
Emeğin çakması mı olurmuş?

Geçmişte dandik turnuva söyleminiz de oldu bu turnuva için.

HIZINIZı ALAMADINIZ ŞİMDİ GAZOZ DİYORSUNUZ.

Lütfen bize ve 1200 den fazla katılımcıya söyleyin de hangi turnuvaların gazoz, hangi turnuvaların sahte, hangi turnuvaların çakma ya da dandik olduğunu bilelim.

Ya da FIDE den isteyin listesini de yayınlansın resmi sayfada.
Öyle ya, insanlar boşuna katılmasınlar, heveslenmesinler.

Bu küçümsemeleri, keyif kaçırmaları heves kırmaları hangi şartlanmış refleks ile yaptığınızı yeni yeni çok iyi anlıyorum.

Turnuva yönergesinde 2100 ELO üstü katılamaz ifadesi vardı dikkat ettiniz mi?
12-c maddesinde ülke gümrüklerinden girerken "Gazoz oyuncu kimlik kartı kontrolü yapılır" maddesini kaçırmışsınız.
Turnuva salonunda dikkat "DANDİK TURNUVADIR, GEÇERLİLİĞİ YOKTUR" tabelasının fotoğrafını çekmemişsiniz.

Gözünüze bir öğretmen olarak bu turnuvanın hiçbir sosyal sportif kültürel kazanımı da çarpmamış.
Mutlaka her turnuva olimpiyatlarla mı eşdeğer olacak?

"KALDI Kİ O TURNUVANIN BİLE İLK ZAMANLARINI TARAFSIZ BİR GÖZ İLE DEĞERLENDİRMENİZİ BEKLEMİYORUM SİZDEN ARTIK"

Ya da her turnuva ortalaması mutlaka 2400 üstü mü olmalı?
Başarı sadece bu tip turnuvalarda dereceye girenlere aittir?
Hocam GAZOZ dediğiniz turnuvalarda da bir yarışma düzeni vardır.
Katılım heyecanı vardır.

DANDİK TURNUVA DEDİĞİNİZ turnuvalarda da bir heyecan, kendi düzeyinde bir rekabet oluşur.
Bu turnuvalarda da teneke bile olsa bir takdir metali verilir.
Siz Dünya Şampiyonalarında verilen madalyaları GERÇEKTEN ALTIN MI sanıyorsunuz yoksa? Bunu biliyor sanıyordum sizi...
Altın ya da teneke fark eder mi? Sportif bir etkinliğin -satrancın- etik sunumudur o metal parçası.

[i]Katıldı diye verilir. Buluştu diye takılır. Dereceye girmese bile emek sarf etti diye sunulur.

Yazık !
[color=#0000CD]
Bunları taktir etmenizi bekliyordum, ama siz;[/color]

""Çocuklar madalya almasın mı? Alsın.
İstanbul'da Galata yokuşunda çok iyi kupa madalya yapan yerler var. On numara iş yaparlar..."

[color=#0000CD]diyerek bu buluşmayı, katılımı, heves ve heyecanı, emeği yok saydınız küçümsediniz. Hem de bir öğretmen olarak.
Kutlarım "hocam" ?!

Resmi siteden resmi formasyonla bir haber ve fotolar var.

Sizin daha önceki yazılarınızda da aynı uslup olduğuna göre artık işin kolaycılığına kaçarak sürekli eleştiri dozunuzun çıkış sebebini de anlamaya başladım.

Zaten bu refleksle yapının içinde hiç yoksunuz .Dışarıdan sürekli "tu,kaka" diyerek taşlamalarda en ön saflardasınız.

Çağımızda öğretmen yaklaşımı böyle olmalı demek.
Çok kolay, bravo...[/color]


[/color][/i]





[size=small](Hoş, ELO'nun da çakmasını yapıp adına UKD demişiz ama o apayrı bir yazının, belki de başlığın konusu. Aşkın Bey'in bu fırsatı kaçırmayarak "UKD'mize Çakma Dediler, Yetişin Dostlar!" başlığını açmasını bekliyoruz.)[/size]

[color=#0000CD]Geçenler de bir takım arıyordunuz bu ÖSF da. UKD nizi de yazmışsınız.
Pardon çakma mıydı o UKD niz? Yıllarca onu çakma olarak mı taşıdınız adınızın yanında? Pek gazoz gibi oldu da...
[/color]

[color=#0000CD](Devam edebilir)[/color]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#16
Küçük yarışmacıları motive edecek bir çok yarışma var. Öncelikle bu basit durum bilinsin.
Küçük sporcular, bir tek Avrupa okullar şampiyonasından motive olmuyor.

Kupa, madalya alanları tebrik edelim, neden etmeyelim? Sorun doğal olarak yok, kimse tersini düşünmüyor.

Küçükler ve yıldızlar, milli takım kamplarında bile, zaman zaman kupa + madalya ve çeşitli ödüller verdik, motive olsunlar diye katılım belgeleri de hep verildi.

Bu turnuvalardan elde edilen derecelerle GSGM den olumlu destekler alınıyor, tamam kabul, neden olmasın.

Sorun olan sadece buna sığınılarak "başarılıyız" denilmesidir.
Bakın ben AÇIKÇA her defasında yazıyorum.

Merak edilmesin, görev başındayken, herkese de bunu söylüyordum.


Kendi çapımda; Basit, anlaşılır ve konunun dışına çıkmadan, okuyanları bıktırmadan, Türkiye satrancına yardımcı olmaya çalışıyorum.

Selamlar.
Ara
Cevapla
#17
Dengeli bir yaklaşım olmuş...

Ben ne ÇAKMA ilan edilmesine, ne de AŞIRI ŞOVA DÖNÜŞEN PROPAGANDAYA,
Her ikisine de karşıyım.

Yeterince açık herhalde.

Selam ve saygılarımla.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#18
(20-07-2015, 00:57)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Geldi ÇAKMA savunmalar, açıldı yeni ÇAKMA başlık. Neymiş? "Türkiye'de Kadının Rolü!" Big GrinBig GrinBig Grin
Şaka yapmıyorum, açın okuyun.
Adama sormazlar mı, "Arkadaş, madem Türkiye'de kadının işi zor, siz bu takımı erkeklerden mi kurdunuz?"
Başarılı olan nasıl oluyor?
Yeni başarılı satranççılar neden yetişmiyor?
Onun cevabını verin önce, ardından Türkiye'de Kadının Rolünü mü incelersiniz, Somali Açıklarında Yapılan Korsanlığın Dünya Petrol Ticaretine Olumsuz Etkilerini mi incelersiniz, orası zevkinize kalmış.

Hocam,
Yazımı okumadan geçiştirmişsiniz bu çok belli!
Ya da anlamadan okur gibi yapmışsınız.

Yaklaşımlarınızda o kadar çok kendi içinde mantık hatasıyla yüklü gemiler gibi olanları da var ki...
Bir tanesi de Somali açıklarında batmak üzeredir yetişin.
Korsanlar dediniz değil mi?
Şimdi "onlar da çocuktu" diyeceğim,
Bana konuyu çarpıtma diyecekler...
"Onlar eğitimsiz kaldı, sevgiyi, eğitimi, işi bulamadı, onlara da benzer iş-eğitim-yetenek ortamlar açılmadı", desem...
"Ne alakası var?" dersiniz.
Şartlanmışlık böyle bir şey işte!
Bizim toplumumuzda da yok mu benzerleri?
...
Yol keseninden badi gardına, uyuşturucu-bonzai kullananından hırsızına,insan tacirinden organ mafyasına kadar...

SAKIN BUNLAR DA ÇAKMA-GAZOZ GİBİ BENZER YAKLAŞIMLARIN SEBEP OLDUĞU SONUÇLAR OLMASIN?
YA DA GENÇELERE VE YAPTIĞI ETKİNLİKLERE DEĞER BİÇİLMEYİŞİNE...

Yazdıklarımın her birinin doğru olduğunu bilmeniz gerekirdi. Bilmiyorsanız o zaman yüksek öğreniminizde Spor Sosyolojisi, Spor Psikolojisi gibi dersleri de okumadınız demektir.

Psikolojide hayali ve hevesi kırılan çocukların yaşadığı travmaları bilir misiniz?
Ya ergenlik çağındaki çocukların kendilerini ispat etme çabalarını?
Haberdar mısınız?
Onları hayal kırıklığına uğratıyorsunuz?
Onlar şampiyonluk beklemiyorlar ki...
Tek istekleri katılımdı.
Belki UKD-ELO kazanmak.
Yabancı sporcular ile tanışmak...
Belki de biri sizin öğrenciniz bile olabilirdi. Yüzündeki ifadeyi ben görebiliyorum onun da,
Siz, ona;
"Oğlum bu teneke madalyayı da nereden buldun? Ben sana GALATA YOKUŞUNDAN daha iyisini alırdım" dediğinizde onun yüzündeki mahzun ifadeyi fark edebilir miydiniz?


Sorabilirsiniz isterseniz psikologlara, toplum bilimcilere...
Belki de onların annelerine babalarına...
Öğretmenlerine...
Kendinize...
Cesaretiniz varsa tabi.
...

Ertan Bey,
Bırakın bu saçma sapan eleştirileri de yapıcı olmaya bakın.
Bırakın benim TSF sözcülüğümü de bir sporcuyu nasıl kurtarırım ona bakın, çözüm sunun.
Ben kurum içindeyim.
Yeri gelir eleştiririm.
Sizinkinden çok daha fena ve etkili...
Bazı kararlar ve uygulamalar 180 derece tersine de dönmüştür.
Bu oturduğumuz yerden yazdığımız satırlardan da değil.
İnsanların yüzüne!
Sanal alemde boş oturup da, "ha şunu da söylemek için orucumu bozayım" demekle olmuyor bu işler.
Geçin bunları!

Siz neredesiniz hani?
Hangi kayda değer çözümünüz var?
İlinizde,ilçenizde, mahallede,okulda,sokakta, merkezde, kahvede...
Varsa her biri başım üstüne.
Gösterin o zaman öz ürününüzü.

İnsanların bilerek, isteyerek,kendi özgür iradeleriyle katıldıkları etkinlikleri yok sayamazsınız!
Değersizleştiremez, küçük görüp alay edemezsiniz!
Dışında kalıp,
DANDİK, GAZOZ, ÇAKMA İLAN EDEMEZSİNİZ!
Toplumla alay edemezsiniz!


O toplumdansınız çünkü.
Siz çok mu ilerilere gittiniz satrançta?
Ben çok mu zafer, madalya,kupa kazandım?
Siz de bu toplumun bir ferdisiniz.
Ama ürününüzü göremedim be arkadaş!

NEYİ KONUŞUR NEYİ SÖYLERSİNİZ?

Hangi hakla insanları tercihlerinden dolayı küçük görür, aşağılarsınız?
Bu hakkı ELO nuzdan mı, yoksa bizzat kendinizin ÇAKMA ilan ettiğiniz UKD nizden mi alırsınız?

Fazla gazoz içmeyin, ben size ısmarlamam.
Bana yasak!
Ama siz istediğiniz kadar ısmarlayın kendinize o zaman...

Adınız da mesleğiniz de GAZOZ HOCA, ÇAKMA SATRANÇÇI kalır o zaman.
Patentinize bakıp bakıp, o beğenmediğiniz teneke madalyaları arasınız.
Ama ne çare onlar da ÇAKMA değil mi?
Çözüm sizin o zaman...
[size=medium][color=#800080]


Özel not:

Oktay bey,

"ÖSF UN yazılı olmayan kuralları var" demişti bir üye.
Ne var ki aynı hatadan kendisi de mustaripti. İnsanların ismi, mesleği ve fahri görev alanlarıyla bu kadar oynama ve küçük düşürme sevdasından vazgeçin.
Ben TSF SÖZCÜSÜ DEĞİLİM.

Ama bu kurum içinde asla benim kadar olamayacağınız bir özgürlükle yazarım. Bunu bir sonraki yazınızda yeniden inkar edene kadar, böylece bilin.

SELAMLAR...[/color][/size]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#19
Yine bir Aşkın Taşan klasiği! Saptırma saçmalıklar diz değil, adeta bel boyu!

Öncelikle sporcuların emeğine kimse laf etmedi. Sırtınızdan uydurmayın, iyi okuyun. Okuduğunuzu anlamaya, idrak etmeye çalışın. Emeği öncelikle vurgulamıştım.

Ne kadar art niyetli bir insan olduğunuzu iki şekilde anlamış bulunmaktayım:
1. Beni oyuncularla karşı karşıya getirmeye çalıştınız. Ancak baltayı taşa vurdunuz. Örnek olarak verdiğiniz Ozan CİNGÖZ benim kardeşim gibi sevdiğim, aynı takımda 3 yıl omuz omuza mücadele ettiğim bir genç yetenek. Yeri geldiğinde dilim döndüğünce birşeyler de anlatmışımdır ona ki, yararlandıysa ne mutlu bana! O turnuvaya katılan diğer gençlerden başka tanıdıklarım da var. Kendileri aleyhine birşey yazmadığımdan ve onların idrakına güvendiğimden dolayı vicdanım son derece rahat.

2. Öğretmenliğime dil uzatma gafletinde ve cüretinde bulundunuz ki, baltayı yine taşa vurdunuz. Benim öğretmenliğimi değerlendirecek olanlar yıllar boyu emek verdiğim, her fırsatta bana danışan, yıllar geçse de kapımı çalan öğrencilerimdir. Yıllarca yan yana çalıştığımız, nasıl daha yararlı oluruzu konuşup uyguladığımız meslektaşlarımdır. O da yetmezse, farklı sendikalardan olduğumuz halde bana her zaman büyük güven duyan, başarılarımı belgelendirmekten çekinmeyen amirlerimdir. Sizin gibi üst perdeden konuşan çok hadsiz bozmuşumdur, rütbesine bakmadan. Mesleğime dil uzattırmam, siz o lafları ancak ÇAKMA olanlara söylersiniz. Şimdi mesleki kariyerimi buraya ayrıntılarıyla yazdırmayın bana, utanırsınız. (Tabii öyle bir duyguya sahipseniz.)

Bu iki sebepten dolayı size zerre kadar saygım kalmamıştır. Yaşça büyüğümüz sayılırsınız diye ağır cevap vermedim, gerekirse çok güzel bir şekilde haddinizi bildiririm. Büyük falan demem. Ama bunu yapsam bile utanmayacağınızı biliyorum. Karalama kampanyanız bile ÇAKMA!

Konuyu saptırmaya çalıştıkça batıyorsunuz. Yazılarınız ibret amacıyla hep buralarda kalsın. Nasıl bir insan olduğunuzu okuyanlar kolay bir şekilde fark edecektir.

Tekrar söyleyeyim, gerçi idrak zorluğu yaşıyorsunuz ama, yine de şansımı deneyeyim:
Bu çocuklar turnuvalarda oynayacaktır, haklarıdır. Hem de her fırsatta.
Ayrıca emeklerinin karşılığı olan madalyalar da kendilerinindir. Sandığınız gibi federasyonun tapulu malı değil yani.
Sorun şu ki çocukların emeğini suistimal eden birileri vardır. Onların madalyalarından nemalanmaya çalışanlar.
O nemalanma çabasından dolayı madalyalar şişirilmektedir. İçi boş ünvanlar peyda olmaktadır.
Bu çocukların emeğinden ellerinizi çekin. Sırf madalya çok görünsün diye çocukları kandırmayı bırakın!
Çocukların gelişimini çok düşünüyorsanız onlara ustalardan birşeyler öğrenme şansı verin. Bakın adamlar ne yapmış:
http://en.chessbase.com/post/mvl-supreme-in-corsica
Alın size somut proje, tepe tepe kullanın.

HERKESİ BİR KEZ KANDIRABİLİRSİNİZ, BİRİLERİNİ HER ZAMAN KANDIRABİLİRSİNİZ AMA HERKESİ HER ZAMAN KANDIRAMAZSINIZ.
Ara
Cevapla
#20
Oktay Bey,
Nihayet kendinize yakışan bir üslup seçtiniz.
Bunu iyi kullanın.
Gerçi eski sahte efendice yaklaşımlarınızın süresi dolmuştu sanırım.

Kabadayı yaklaşımlarınızı da çok okuduk bu satırlarda.
Tamamen zikzaklı mavi boncuklu, yağ kokan yazılarınızı da...

Arşivlerde duruyor ara sıra açıp bakın.

Çizgisinde yürüyen bir insan değilsiniz.

Üstelik bu sadece benim tespitimde değil, kader bu ya!

Hayranlık duyduğunuz kişiden cümle alem önünde yediğiniz fırçaları unuttuk mu Oktay Bey?
Dilinizin tutulduğunda nasıl çark ettiğinizi...

Öğretmenliğinize laf etmedim. Ama ÇAKMA lık yolunda şu an 5. vitesle ilerliyorsunuz.

Yazılarınız ve dayandığı fikirler yakışıksız dedim.
Bir öğretmene yakışmaz dedim.İçinde insanlardan ve kitlelerden özür dilenmesi gereken, erdemli geri adım atması gereken yazılar var.

Ama bu erdemli insanların işidir. Herkesin yapabileceği bir durum da değildir.

Benim savunduğum "ÇAKMA, DANDİK, SAHTE, GAZOZ " diyerek aşağıladığınız küçümsediğiniz kitlelerin duygularıdır.

Sözüm ona bir öğretmenin asla yaklaşım göstermeyeceği kendi tarzınızdır.
Şişik olan egonuz bir baron edasında, dikkat edin patlamasın.

Bunlar sizin ifadeleriniz değil mi?
İnkar mı ediyorsunuz? Gerçi ,"ben öyle demedimdi ben şunu anlatmak istedimdi" diyebilirsiniz.

Ama o ifadeler sizin ve imzanızla sayfanızda bir bröve gibi kalacak.

Artık bakıp bakıp ilham perileriniz gelince de yeni yazılarınızı yazarsınız.

Seviyenize dikkat edin diyeceğim ama yazılarınız da da fikirlerinizde de seviye sorunu yaşıyorsunuz.
Bu çok açık!
Bana saygınızı yitirmiş olabilirsiniz. Bu da zaten şişik ego yansımasıdır. Açın bakın.
Ben yolumdayım Oktay Bey.
Zikzaklar çizmiyorum.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi