Tatlı Yalanlar - Acı Gerçekler
#1
Herkese merhaba,
Uzun zamandır kaleme almayı düşündüğüm birkaç düşüncem vardı. Bugüne kadar fırsatım olmadı, ancak şimdi yazabiliyorum.
Bu yazıya (çoğu olumsuz olmak üzere) birçok tepki alacağımı bilerek ve bunları göze alarak başlıyorum.

Yazımın ilham kaynakları, geçtiğimiz aylarda Sayın Abdülkadir Bener ve Sayın Enis Bilyap tarafından paylaşılan iki bağlantıdır:
http://www.haberturk.com/gundem/haber/12...en-cikarin   (Bener)
http://www.hurriyet.com.tr/ilk-hamle-ieu...newsdetail (Bilyap)

Bir baba olarak vicdanım bu kadarına el vermiyor.
Bu kadar şişirilmiş, abartılmış ve içi boş vaatlerle dolu bir piyasaya velilerin zorla yönlendirilmesine tepki gösteriyorum.
Yazım velilere hitaben kaleme alınmıştır.

Şimdi sizlere söylenen yalanlar arasından en çok tekrar edilenleri listeleyip dilim döndüğünce gerçeği yazmaya çalışacağım.
Yazacaklarımdan bazıları rahatsız edici olabilir, lütfen kusuruma bakmayın.

1. SATRANÇ SPORDUR, BİLİMDİR.
     Satranç spor değildir, zira sporun en temel ilkesi olan hareketi içermez. Aksine, insanı fiziksel olarak hareketsizliğe iten bir uğraştır. Skor, eşlendirme, tuşe, saat kullanımı, federasyon, olimpiyat komitesi kabulü gibi şeyler satrancı spor yapmaz. Satranç bir oyundur. Detaylı kuralları olan, belli bir disiplin ve uzmanlık gerektiren, ciddi bir oyundur.
     Satranç bilim değildir. İçerdiği yüksek sayıdaki olasılıktan dolayı oyunun farklı evrelerine ait birtakım sınıflandırmalar mevcuttur; açılış (ECO veya NIC kodları), oyunortası (ECO) veya oyunsonu (ECO) gibi. Ancak bilim, tanımı ve yapısı gereği doğayı veya doğada görülen olayları inceleme ve açıklama çabasıdır. Satranç uzmanlığı ise sadece kendi içerisinde bir ilerlemeyi veya yeni keşifleri sağlar.

2. SATRANÇ ZEKİ İNSANLARIN BAŞARILI OLDUĞU BİR OYUNDUR.
     Satranç zeki insanların değil, bilgili insnaların başarılı olduğu bir oyundur. 100 saat satranç eğitimi almış 70 IQ sahibi bir kişi, 10 saat eğitim almış 170 IQ sahibi bir kişiyi defalarca yener. Muhtemelen tek bir oyun bile kaybetmez. Zeka ancak şu noktada devreye girer: Yaklaşık eşit süre boyunca eğitim görmüş ve yaklaşık eşit süre boyunca pratik yapmış iki oyuncu arasında daha zeki olan kazanır. Bunun dışında kalan durumlarda bu oyuna (teorik veya pratik anlamda) daha çok mesai harcamış olan bir kişi, daha az mesai yapmış olan kişiyi yener. Yüz oyunda beşi geçmeyecek kritik konum hataları veya dalgınlıklar bu kaideyi bozmaz, sadece istisna sayılır.

3. SATRANÇ, OKUL DERSLERİNDE BAŞARIYI ARTIRIR.
     Yanlış. Satranç kendine özgü ve apayrı bir ilgi alanı olup bilgi donanımı gerektiren, her bilginin zincirleme olarak yeni öğrenmeleri zorunlu kıldığı bir oyundur. Aniden heves edildiğinde değil okul derslerini, kişiye yemek yiyip uyumayı bile unutturabilir. Bunun örneklerini bizzat gördüm. Öğrencinin satrançta ilerlemesi kendisine okul dersleri anlamında hiçbir katkı sağlamaz. İstisna olarak şunu ifade etmeliyim: Satranç oyununda hamle belirleme ve karar aşaması test tipi sınava benzer. Disiplinli bir oyuncu, tam olarak doğru olduğunu hesaplayamasa bile yanlış seçenekleri elemeyi bilir. Satrancın formal eğitime sunabileceği katkı budur. Bir de, satranç uğraşının ezberi kuvvetlendirdiği iddia edilebilir. Ne var ki okul dersleri bir kenara bırakılmadan satranca gerçek anlamda eğilmek veya bu uğraşta ustalaşmak mümkün değildir.

4. SATRANÇ SOSYALLEŞTİRİR.
    Bir diğer yanlış. Satranç oyuncusunun hazırlık süreci ortalama 5 birim zaman, turnuva süreci ise ortalama 1 birim zamandır. O bir birim zamanda oyuncu gergin bir ruh hali içerisinde olup çevre ile olan ilişkisini olabildiğince en alt düzeyde tutmaktadır. Senede bir yapılan turnuvada 50 kişi ile selamlaşırsınız ama kaçıyla (kısa da olsa) duygudaşlık içeren bir sohbet edersiniz? Merhaba, merhaba. Sosyalleşmeden anladığımız bu olmamalı. Daha çok bilenin kazandığı bir oyun olan satrançta "daha çok bilen" olmanın en iyi yolu tek başına çalışma sürelerini artırmak ve sosyal yaşamı, hatta aile üyeleriyle diyalog süresini olabildiğince kısıtlamaktır. Antrenörle çalışsa bile, bir oyuncunun başarısı, yalnızken harcadığı satranç mesaisine bağlıdır. Aynı çalışma ekibinde bulunduğu kişiler bile satranççının bir anlamda rakipleridir. Onlarla ortak çaba göstererek bir eser meydana getirmekten ziyade rekabet söz konusudur. Bence satranç sosyalleştirmez, asosyalleştirir.

5. SATRANÇ ÖZGÜR (VEYA ÖZGÜN) DÜŞÜNMEYİ SAĞLAR.
     Satranç son derece dogmatik kurallara sahip olan ve yeni sözler söyleyenlerin değil, eski söylenenleri en iyi şekilde ezberleyip tekrarlayanların başarı sağladığı bir oyundur. Özgünlük ancak çok üst seviyedeki satranççı için bahsedilebilecek bir özelliktir. Türkiye'de bu seviyeye ulaşmayı başarmış satranççıların sayısı bir elin parmağını geçmez.

6. SATRANÇTA BAŞARI İÇİN ANTRENÖRLE ÇALIŞMAK GEREKLİDİR.
     Bu yalan o kadar yaygın bir şekilde empoze ediliyor ki, insanlar kredi çekmek zorunda kalıyor! İmkanlarını zorlayan, en kalbi duygularıyla çocuğuna elinden gelenin en iyisini sunmaya çalışan anne ve babalar bu konuda kandırılıyor. Satrançta başarıyı getiren antrenör değil, oyuncunun içinde bulunan hevestir. Heves sözcüğüyle gelip geçici bir duyguyu değil, tutku derecesinde bir bağlılığı kastediyorum. Satranca tutkuyla bağlı olan bir oyuncu ne yapar, eder, çalışacak materyali ve zamanı bulur. Yaratır. Oysa anne-baba teşviğiyle (bazen de zoruyla) satranç kursuna giden, satrancı sevmeyen yüzlerce çocuk gördüm. Turnuvalarda bu ikisi karşılaştığında bilin bakalım ne oluyor? Sonucu tahmin edebiliyorsunuzdur. Bir satranççının gelişimi için antrenör değil, kendisiyle benzer derecede tutkuya sahip olan bir oyun arkadaşı (oyun partneri) gereklidir. Çevresinde böyle bir arkadaşı yoksa isterse on antrenör tarafından çalıştırılsın, oyuncu ilerleyemez. Çocuğunuz satranca merak saldıysa onunla satranç oynayın. Ona bir satranç takımı ve satranç kitabı hediye edin. "Daha daha ne yapsam?", diye çok düşünmeyin. Su akar yolunu bulur. Şu ana kadarki Türkiye Şampiyonlarından kaç tanesi antrenör elinde yetişmiş, bir inceleyin bakalım. Öte yandan 5 yıldır antrenör elinde olanlar uzaya mı çıkmış, ona da bakın.

7. YAŞ GRUPLARINDA ÜLKE OLARAK ÇOK BAŞARILIYIZ.
     İnsanımızın genel anlamdaki araştırma eksikliğini fırsat bilen bir yalan türü. Bu yalana maalesef veliler de, bürokratlar da inanıyor. Bazı sitelerde gördüğünüz "şuradan şu kadar madalya aldık, bu kadar kupa aldık" haberleri yalan değildir. Doğrudur. Ancak başarı gibi görünen bu dereceler içi boş, temsil düzeyi içermeyen, çoğunun kıymeti kendinden menkul turnuvalarda elde edilmektedir. Dünya Yaş Kategorisi turnuvalarında elde edilen başarıılar bunun istisnasıdır. O turnuvaya katılan her ülke, elindeki en iyi oyuncuları yarışmaya götürür. Bunun dışındaki turnuvalarda neredeyse 10 ülkenin katılımını zor görürsünüz. Bunlardan 5'i falan da iki-üç oyuncu götürür ve o oyuncular ülke yaş sıralamasının genellikle daha alt basamaklarında bulunan kişilerdir. Madem ki yıllardır bu kadar başarılıyız, uluslararası alanda neden tek oyuncumuz bile yok?

8. ÇOCUĞUNUZ TÜRKİYE ŞAMPİYONU OLABİLİR!
     Çok, ama çok az da olsa böyle bir olasılık var. Ancak olsa ne olur? Bunu düşünmek gerek. Yaklaşık 10.000 saat mesai harcadıktan sonra gelip geleceği nokta özel ders vermek zorunda kalması olur. Çünkü vermezse satranca dair geçimini sürdürebileceği birşey yok. 20 yıl sonra da olamaycak. Türkiye gibi satrancın yamayla tutturulmaya çalışıldığı ülkeler bir yana; Rusya, Ukrayna, Azerbaycan, Ermenistan, Bulgaristan, Hollanda gibi "satranç ülkesi" olarak addedebileceğimiz yerlerde bile 2500'lük bir GM sadece satranç oynayarak geçimini sağlayamıyor. Çocuğunuza nasıl bir gelecek tasarlıyorsunuz? Çok, ama çok az şansınızın olduğu bir alanda ciddi anlamda yüklenmeye girmeden önce kendinize objektif olarak şunu sorun: Ne yapıyorum?

8. ÇOCUĞUNUZ KASPAROV OLABİLİR!
     Yalanın dik alası, daniskası! Kusura bakmayın ama bunun başka bir cevabı yok. Birincisi, Türkiye'den Kasparov (o kavram artık Carlsen, lütfen güncelleyelim! Big Grin) çıkmaz. Ne Kasparov'u? 2600 üzeri kaç oyuncu çıkmış? Onu inceleyelim önce! Çocuğunuz Kasparov olamaz, olsa olsa siz, birilerini Kasparov'dan daha zengin edersiniz.

Bu gerçeklerin farkına varmadan aşırı yüklenmeye girişmek hem ebeveynleri, hem çocukları gerek maddi, gerekse duygusal açıdan zor durumlara sokuyor. Bunlara gerek var mı, takdir sizindir. Bu sistemin çarkına girmeden de satranç keyfi yaşayabilir ve bunu çocuğunuza yaşatabilirsiniz. Şampiyon olma takıntısını ufak yaştan çocuklara vermeye gerek yok. Yaşamları yarışlarla ve rekabetle dolu olacak zaten.

Şimdi ise satrancın yararlı gördüğüm yanlarını size izah etmeye çalışayım. Çocuğunuzu balon hedefler için değil, şunlar için satranca yöneltirseniz duygusal baskı kurmamış ve yaşamamış olursunuz:
1. Satranç ömürlük bir hobidir. 70 yaşına da gelse, arada 20 sene ıssız adaya da düşse isteyebileceği iki şey bununla ilgili olur. Eğlenebileceği, üzerine düşünebileceği bir hobi sahibi olur. 10 yıl turnuvaya katılmasa bile 11. yıl 5 turnuvaya birden katılabilir ve bundan büyük haz duyar.
2. Dünyanın hemen her yerinde oynanır. Tahta oyunlarının şahı olan satrancı bilen birisi, farklı ülkelerde bu güzelliğin keyfini yaşayabilir. Kimi turistik bir gezide ayaküstü oyun, kimi turnuvaya katılmak için planlanan bir seyahat... Bunlar güzel duygular.
3. Satranç çok arkadaş edindirmez, ancak iyi insanlarla karşılaştırır. Satranç turnuvasına katılan ortalama insan kitlesi iyi düzeyde okur-yazardır, meslek sahibi, kötü alışkanlıklara minimum düzeyde sahip olan insanlardır.
4. Satranç insanın içindeki şiddet duygusunu törpüler. Satranç insana olgunluk kazandırır. Ortalama bir satranççı teorik düzeyde tartışmayı becerir ve bunu yaparken kırıcı olmaz. Ayrıca satranççıdan zarar gelmez, karatede kara kuşak sahibi olsa bile gidip birine saldırmaz.
5. Okul derslerinden bağımsız olarak, satranç insana kademeli düşünme becerisi kazandırır. Bir karar verirken hem o günün, o dakikanın şartlarını, hem de bir yıl sonrasının hedefini bağdaştıracak kararlar verebilmeyi öğretir. Gençlik döneminden itibaren taktik ve stratejik algı boyutları kazandırır.
6. İngilizce öğrenmeye teşvik eder. Yerli üretim olsun, çeviri olsun Türkçe kaynaklar sınırlı olduğundan dolayı satranççı bir süre sonra ister istemez İngilizce sitelere yönelir. Gerek haberler, gerekse analizler en güncel ve en isabetli şekilde buralarda bulunur.
7. Eldeki sınırlı kaynaklarla durum yönetimi yapmayı öğretir. Satrançta taşların sayısı ve görevleri sınırlı bulunduğundan dolayı oyuncu daima en iyi ortak çalışmayla (veya en az taşla savunma yoluyla) en yüksek faydayı sağlamaya çalışır.
8. Satranç kişiyi disiplin içerisinde düşünmeye sevk eder. Satranç partisi, yapısı gereği, oyuncunun rehavete kapılmasına meydan vermeyen ve rehavetin cezasız kalmadığı bir ortamdır.

8x8 üzerinden konuyu açıklamaya çalıştım. Smile

Satrancı gerçekten seven, ondan keyif almaya, aldırmaya çalışan herkese selam olsun!
Sevgi ve saygılarımla,
Oktay ERTAN.
Ara
Cevapla
#2
Yorum yapmadığım maddelere genel anlamda katılıyorum.
Kısa ve öz olarak ilk 8 madde ile ilgili kişisel görüşlerim :

1. Satranç biraz spor, biraz bilim ve daha fazlaca sanattır.
3.Yaşam-denge düzenini bozmayan kişinin derslerine katkı yapabilir.
4.Bu kişilik meselesidir ve kişinin satranç hedefi ile ilgilidir.
5.%50 katılıyorum, kendi kontrolünü sağlayabilen kişiler bu konuda başarılı olabilirler.
6.Kendi başına çalışmayı öğretebilecek antrenör bulunursa, bu dönem için antrenör gereklidir, sonrasında antrenör, kapasitesi ölçüsünde danışman konumundadır.

ikinci bölümdeki 8 madde genel olarak güzel, hoş görünüyor.



Not: Haber Türk, balonu bol reklam işi yapmış...

       Hürriyet, Kasparov adını kullanmış olabilir ve satrancı iyi bilen birine tuhaf gelebilir; Ben bir sorun göremedim açıkçası, eylem sonuç vermiş, eğer gerçekten ihtiyacı olan kişiler ise güzel bir sonuç olmuş.



Düşüncelerinizi paylaştınız, emeğiniz için teşekkürler.
Ara
Cevapla
#3
(22-03-2016, 00:10)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Herkese merhaba,
Uzun zamandır kaleme almayı düşündüğüm birkaç düşüncem vardı. Bugüne kadar fırsatım olmadı, ancak şimdi yazabiliyorum.
Bu yazıya (çoğu olumsuz olmak üzere) birçok tepki alacağımı bilerek ve bunları göze alarak başlıyorum.

Yazımın ilham kaynakları, geçtiğimiz aylarda Sayın Abdülkadir Bener ve Sayın Enis Bilyap tarafından paylaşılan iki bağlantıdır:
http://www.haberturk.com/gundem/haber/12...en-cikarin   (Bener)
http://www.hurriyet.com.tr/ilk-hamle-ieu...newsdetail (Bilyap)

Bir veli, bir baba ve bir öğretmen olarak bu yazının belli bölümlerine katılmakla, belli bir bölümüne de katılmadığımı sebep-sonuç ilişkisi içinde açıklama ihtiyacı duydum.
...

[font=Verdana][size=medium]Şimdi birkaç gazete haberinden yola çıkarak nereye varmak isteniyor, bunu anlayamıyorum.[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Siz değişen şartlara göre genel bir sonuca mı varmak istiyorsunuz?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium] [/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]"Çocuğum Kasparov olsun" diyorsanız 50 bin TL’yi gözden çıkarın”[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]“HÜRRİYET EGE’nin dün “İzmir’in Kasparov’u için bir hamle de siz yapın” manşetiyle gündeme getirdiği ve bugüne kadar ailesinin çektiği ihtiyaç kredileriyle satranç kariyerini sürdüren Nazım Efe Özkeskin (9) için jet yanıt İzmir Ekonomi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ekrem Demirtaş’tan geldi.”[/size]
[/font]...
[font=Verdana][size=medium]Bu iki habere dayanarak satrancın bilimsel, sportif ve eğitim normlarını inkar mı ediyorsunuz?[/size][size=medium] Siz bir uç örnekten yola çıkarak 50 TL rakamını istediğiniz şekilde konuya monte edebilir misiniz? Ha, demek 50 TL… O zaman satranç eğitimini bırakalım. Öyle mi?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium] [/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Ben yukarıdaki bu iki örneğe bir haber olarak bakıyorum. Birisinde benim de karşı olduğum maddi ekonomik temelli bir tespit, diğerinde de toplumsal ve bireysel bir takdir ve duyarlılık vardır[/size].


[/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç bir spor değildir derken, satrancın onca sportif özelliğini nasıl gözerde edebilirsiniz?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç bir oyundur derken [/size][size=medium](ki aslında gerçekten de oyundur, o zaman voleybol, basketbol, futbol da bir oyun kökenlidir, eğlence temellidir)[/size][size=medium] diğer spor dallarını da ayırıp ve spor değildir demelisiniz.[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]BİR ÖĞRETMEN OLARAK SİZDEN SATRANCIN BİR EĞİTİM ARACI OLDUĞUNU BELİRTMENİZİ DE BEKLERDİM.[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Son 40 yıl içerisinde büyük bir gelişme gösteren insan beyni üzerine yapılan araştırmalardan habersiz misiniz?  [/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]“Beynin aydınlanması” çağında yaşamaktayız ve bunu eğitim programı olarak yakalamaya çalışırken satrancın da aracı ögelerden biri olmasını hedefliyoruz.[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium] Fark etmiyor musunuz?
 [/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Geleneksel öğrenme anlayışının dışına çıkmaya ve çağa uyum sağlamaya çalışıyoruz, bilmiyor ve görmüyor musunuz?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Bilgiyi araştıran, öğrenme sorumluluğunu üstlenen, keşfeden, kendisine özgü stratejiler kullanan, bilgiye yeni anlamlar yükleyen,  bilgiyi yeniden üreten,  yaratıcı  ve  eleştirel  düşünme  becerileri  gelişmiş,  problem  çözen, karar veren yeni öğrenci anlayışını getirmek için en başından beri SATRANÇ OKULLAŞMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR.[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Bir öğretmen olarak programdaki hedef-davranış ve kazanımlardan habersiz misiniz?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Bunu göremeyeceğinizi düşünmek istemiyorum. Ama ya görmezden geliyorsunuz, ya da gerçekten fark edemiyorsunuz.[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Öğrenmede zevk alabilme ve aktif olabilmeleri; öğretimin onların gelişim özelliklerine, yaşının düzeyine uygun ilgi ve ihtiyaçlarına, öğrenme biçimlerine uygun olduğu takdirde mümkün olabileceği gerçeğini inkar mı ediyorsunuz? Bunu okul satranç derslerinde, yani program ve öğretim normları gereği farklılıklar içeren OKUL SATRANCINDA bulabiliyor ve gözlemleyebiliyoruz. Bundan habersiz misiniz?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium] [/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç sayesinde okul etkinliklerini sevmeye başlayan çocuklara rastlamadınız mı?[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç sayesinde öğrenme tipleri (görsel, işitsel ve dokunsal) gelişmeye başlayan çocukları, bunu fark eden velileri, öğretmenlerini nereye koyalım dersiniz?[/size]

Dans ve müzikli hareketlerle (psikometri yöntem) sırf satranç eğitim süreci içine giren ve satrancı öğrenemez denilen kız-erkek öğrencilerden habersiz misiniz?
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Bu özellikleri fark ederek satrancı ders olarak seçen ve ders programlarına koyan okul idarelerini de bilmiyorsunuz o zaman…[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç sayesinde okuma yazmasını geliştiren çocuklara rastlamadınız mı? Satranç şarkıları ile müzik, figürleri ile resim ve diğer etkinliklerde yetenek kazanan okul öncesi çocuklardan da habersiz misiniz?[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç sayesinde ödev yapma, alıştırma çözmenin değerini anlayan ve bu hedefe ulaşan binlerce öğretmeni, bu kazanımlara kavuşan on binlerce çocuğu bir kenara mı koyuyorsunuz?[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Ev ortamında gününün 15-20 dakikasında çocuğundan satranç öğrenme modeli rolüne giren anne babalar ile veli-öğretmen görüşmesini hiç mi yapmadınız? Tabi bu durumda velinin geri dönüşlerini; ortak paylaşımı, çocuğun öğretirken gözlerindeki mutluluğun veli tarafından yapılan tariflerini veli tarafından gözlemlenen ve belirtilen düzeyine uygun kazandığı öz güveni de bilmiyorsunuz muhtemelen…[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Satranç bilim değildir![/size][/font]
[font=Verdana][size=medium] Bu nasıl bir cümledir ve neyi anlatıyor?[/size]
[/font]
[font=Verdana][size=medium]Satrancın bilimsel özelliklerinden faydalanmak amacıyla programa konduğunu da bilmiyorsunuz o zaman[/size], yapmayın!

[/font]
[font=Verdana][size=medium]Bakınız,[/size][/font]
[font=Verdana][size=medium]Programda BİLİMİN TEMEL KAVRAMLARINI TANIMA hedefi ve kazanım alanı vardır.
[/size][/font]
[font=Verdana]Değişim, etkileşim, karşılıklı bağımlılık alanlarında kazanımlara ulaşması hedeflenirken siz nasıl da bilimsel temellere oturmadığını, ilişki kurulamayacağını söylersiniz ki?
[/font]
[font=Verdana] Çevresindeki her varlığın sürekli bir değişim içinde olduğunu ve bunun doğal olduğunu fark etmesini mi inkar edeceksiniz?[/font]
[font=Verdana]  Yoksa zamanın değiştiğini fark etme ve zamana bağlı diğer değişimleri kavrama kazanımının değersiz olduğunu mu ortaya koyacaksınız?[/font]
[font=Verdana] Mekândaki değişimi kavrama yeteneğinden yoksun mu olsun bu çocuklar?

[/font]
[font=Verdana]Her varlığın, çoğunlukla da nedensel bir değişime yol açacak şekilde sürekli olarak bir birini etkilediğini fark etme yetileri gelişmesin, öyle mi?
[/font]
[font=Verdana]Kazandırılmak istenen diğer bir bilimsel alan olan -YAŞAYAN HER VARLIĞIN, CANLI YA DA CANSIZ DİĞER BÜTÜN VARLIKLARLA VE ÇEVRE İLE ETKİLEŞİM İÇERİSİNDE OLDUĞUNU KAVRAMA- kazanım alanına yönelik bir hedef konmuştur programda. Bunun ilgisiz olduğunu mu söylüyorsunuz?

Hemen "ne ilgisi var, yine saptırıyorsunuz" demeden düşünün bir bakalım. Bir öğretmen olarak bilecek ve bulacaksınız ilgisini.

[/font]
[font=Verdana]Planlı hareket etmenin önemini ve gerekliliğini kavratır. [/font]
[font=Verdana]Çabuk ve doğru düşünmeye yardımcı olur, olaylara doğru yorumlarla yaklaşabilme yeteneklerini geliştirir.[/font]
[font=Verdana] Kişiliği ve karekteri olumlu yönde etkiler ve geliştirir. [/font]
[font=Verdana]Bireysel güç ve yetenekleri tanımaya, açığa çıkarmaya ve kullanmaya yardımcı olur. Dikkatini tek konu üzerinde yoğunlaştırabilme alışkanlığı kazandırır.[/font]
[font=Verdana]Kişileri düşünen, araştıran, sorgulayan bireyler haline getirir. [/font]
[font=Verdana]Başarıya sistemli ve disiplinli bir çalışmayla varılabileceğini gösterir. [/font]
[font=Verdana]Gerektiğinde risk almayı ve mücadeleci bir ruh yapısına sahip olmayı benimsetir.[/font]
[font=Verdana]Kurallara uyma, dostça oynama, kaybetmeyi kabullenme, kazananı kutlama gibi [/font]
[font=Verdana]toplumsal ve demokratik kuralların benimsenmesine yardımcı olur.[/font]
[font=Verdana]TÜM BU ÖZELLİKLERİ YOK MU SAYALIM?
[/font]
[font=Verdana]SATRANCIN YARARLARI DİKKATE ALINDIĞINDA TÜRK MİLLÎ EĞİTİMİNİN GENEL AMAÇLARI ARASINDA BİRE BİR UYUMUN  OLDUĞU  VE  BU  AMAÇLARIN  KAZANILMASINDA  BİR  “EĞİTİM  ARACI  ”  OLARAK  KULLANILABİLECEĞİ SÖYLENEBİLİR. [/font]
[font=Verdana]EĞİTİMİN TEMEL AMACI, DERSLERİ ARAÇ OLARAK KULLANIP, BİREYİN ÇOK YÖNLÜ GELİŞİMİNİ SAĞLAMAKTIR. HER DERS BİREYİ, FARKLI BİR AÇIDAN GELİŞTİRMEYİ SAĞLAYARAK, BİREYİN ÇOK YÖNLÜ GELİŞİMİNE KATKI GETİRİR.[/font]
[font=Verdana]…[/font]
[font=Verdana] [/font]
[font=Verdana]ÖĞRETMEN OLARAK BUNLARI YOK SAYABİLİR, İNKAR EDEBİLİR MİSİNİZ HOCAM?[/font]


[font=Verdana]Saygılarımla.
[/font]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#4
Sevgili Oktay kendi görüşlerini bildirdi.Biz onun görüşlerini kabul etmesek de mutlaka itiraz etmek zorunda değiliz.Özellikle Aşkın bey çok uzun yazdığı için okurların ilgisi dağılıyor.Okuyuculara herhangi bir mesaj veremiyoruz.Satrancın özelliklerini ve yararlarını anlama ve açıklama şekillerimiz varsın farklı olsun....biz bu farklılıkları unutalım..."Türk satrancının gelişmesi için neler yapabiliriz?"sorusunun yanıtını arayalım...
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#5
(22-03-2016, 12:57)Ateş Ülker Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sevgili Oktay kendi görüşlerini bildirdi.Biz onun görüşlerini kabul etmesek de mutlaka itiraz etmek zorunda değiliz.Özellikle Aşkın bey çok uzun yazdığı için  okurların ilgisi dağılıyor.Okuyuculara herhangi bir mesaj veremiyoruz.Satrancın özelliklerini ve yararlarını anlama ve açıklama şekillerimiz varsın farklı olsun....biz bu farklılıkları unutalım..."Türk satrancının gelişmesi için neler yapabiliriz?"sorusunun yanıtını arayalım...

Aslında bir özet geçtim. Fazla yazdığım örnekler vardı onları da sildim.
Düşünceye saygım var ama ortada bir iddia da var.

Bazı konuların sunuluş şekli kastını aşmış bence.
Kendi düşüncelerimi neredeyse aynı olan kelime sayısıyla yazdım.

Okuyucuya -kendimce- yanlış bulduğum bir mesaja karşı bir cevap verdim.
Çoğuda uygulanmaktadır.
İsterseniz forum yönetiminden yazımın silinmesini talep edebilirim.

Ateş Bey,
Gerçekten sadece benim mi uzun yazdığımı düşünüyorsunuz? (1448>868)
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#6
Doğru ya da yanlış.
Bir konudaki görüşe karşı çıkarsam bunu gerekçeleriyle, varsa uygulamalar ile örneklendirerek açıklamalıyım.
Katıldığım konular hakkında yorum bile yapmadım.
Yeterince öz mü?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#7
BİLMİYOR MUSUN, GÖRMÜYOR MUSUN, DUYMADIN MI, HABERİN YOK MU, GÖRMEZDEN GELİYORSUN...
Hepsini çok iyi biliyorum.
Tepkimin ve yazmamın sebebi bu zaten.
Sömürü düzeni anaokullarındaki bebelere gözünü dikti.
Şimdi o yaş grubuna hitap ederek velileri kandırıp bir güzel söğüşleyecekler.
Pembe yalanlar, boş vaatler, iki müzik, iki pohpoh (çocuğunuz deha falan), eh, fiyat bu.
Yersen. Wink
Tek tek cevap vermeye tenezzül bile etmiyorum. Ciddiye alınmayacak derecede komik, satranç sözcüğü yerine tavşan sözcüğünü yazsan anlamda bir gram değişiklik olmayacak uydurma etkinlikler. Geçiniz.



GELELİM ŞU SPOR MESELESİNE:
Biliyorum, hazmetmesi oldukça zor bir gerçek, satrancın spor olmadığı. Konuyu küresel çapta ve ülke çapında olmak üzere iki şekilde ele alıyorum:

1) Soğuk Savaş döneminin Sovyet tarafı, spor yalanını ilk söyleyen kurumlara sahip olsa gerek. Nedeni mi? Propaganda.
O yıllarda futbol ve basketbol gibi kitlesel takım sporlarında Batı ülkeleri öndeydi. Bireysel sporlarda ise durum genelde eşitti.
Halk nezdinde sportif başarıların ne denli önemli bir prestij göstergesi olduğu, çok eskiden beri bilinen bir gerçek. Yeni bir bilgi değil.
O halde ne yapmalı? Sporda istenen başarı sağlanamıyorsa ulusal çapta başarı sağlanmış bir oyunu spor yapmak! Fikir güzeldi ve başarıyla uygulandı. Hatta sporu aştı, Spassky - Fischer maçında medeniyetlerin kapışmasına döndü. ABD, Fischer'e kadar satrancın ne denli önemli bir propaganda aracı olduğunun farkına varamadı. Gerçek ve uzun vadeli yatırımları ancak 72'den sonra yaptı. O zamanlardan sonra yılların kulüp-cafe oyunu bir anda spor oluverdi! Güzel bir sıçrama! Neymiş, beyin sporu! Tabi ya, beyin de kastı zaten! Smile

2) Peki ülkemizdeki spor yaygarasının nedeni nedir? Temeli bir çelişkidir aslında. Bir yandan "ben özerkim" diye hava atıp öte yandan devletin şemsiyesi altından çıkacak cesareti gösterememe çelişkisi...
T.C. Anayasası der ki: "IX Gençlik ve Spor MADDE 59. – Devlet, her yaştaki Türk vatandaşlarının beden ve ruh sağlığını geliştirecek tedbirleri alır, sporun kitlelere yayılmasını teşvik eder."
Ülkemizde satrancı spor kapsamına sokmaya çalışanların tek derdi bu maddenin koruma kapsamına girmektir. 5 saat boyunca tahtada taş oynatıp, notasyon için kalem tutup saate parmağının ucuyla basmak gibi hareketlerin spor diye yutturulma çabası buradan kaynaklanmaktadır.
Kandırmacanın bir boyutu daha var: LİSANS SAYISI!
Gerçek anlamdaki sporla haşır neşir olmuş herkes bilir ki lisans bir yeterlik göstergesidir. Sadece yeterlik değil, iddialı olmayı ifade eder. Örneğin, yeni bir basketbol takımının oluşumunu ele alalım. Seçmelere yaklaşık 200 aday başvurur. Bunlardan kabaca 170 tanesi ilk etapta elenir. 30 kişilik bir basketbolcu grubu yaklaşık iki ay süren yoğun tempolu yüklemeler ve birtakım elemeler sonunda 12 kişiye indirilir. Takım bunlardan oluşur ve kulüp sadece bunlara lisans çıkartır. 300 istekli, 30 kalifiye arasından en iyi 12 lisans sahibi olmaya hak kazanır! Futbolda da durum aynıdır. Dolayısıyla futbolda ve basketbolda lisanslı sporcu sayısı önemli bir göstergedir. O sayının en az on katı kadar aday ciddi anlamda takımlara girmeye çalışmış, ön hazırlık yapmış ancak yeterlik gösterememiştir. Şimdi de satrançtaki lisans olayını gözünüzün önüne getirin. Önüne gelenin zorla lisans sahibi edildiği, lisansın gelir ve övünme kapısı olduğu yapay, balon, şişirme bir dünya. Bu lisans prosedürü yüzünden niyeti olduğu halde turnuvaya katılmayan insanlarla tanıştım geçmişte...

Satranç iyi ki bir spor değil! Bu sayede satrancı görme engelliler de, işitme engelliler de, yaşamını tekerlekli sandalyede binbir güçlükle sürdürmeye çalışan insanlar da, paralimpik kardeşlerimiz de, benim gibi ameliyattan yeni çıkanlar da oynayabilmektedir. 8 yaşındaki çocukla 80 yaşındaki dedesi keyifle oynayabiliyorlarsa bu satrancın spor olmasından değil, olmamasından kaynaklanan bir güzelliktir.

İnsan emek sarf ettiği şeyi objektif değerlendiremez, duygusal değerlendirme ağır basar. Bu söylediklerimin birçok satranççıya kabul edilmez fikirler olarak gelebilecek olmasının nedeni budur.

Konuyla ilgili olarak internet üzerinde geniş çaplı bir araştırma yaptım. Bu araştırmaya İngilizce siteler dahildir. Olayı en tarafsız ve en kapsamlı şekilde ele alan kaynak, Türkçe yazılmış bir makale. Zaman ayırıp özümseyerek okursanız bazı gerçekleri anlayacaksınız:
http://www.temizspor.com/makaleler/71-sa...ir-spor-mu

Satrancı sadece satranç olduğu için seven, ondan çıkar sağlamayı gözetmeyen herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Ara
Cevapla
#8
(22-03-2016, 00:10)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: ...
3. SATRANÇ, OKUL DERSLERİNDE BAŞARIYI ARTIRIR.
     Yanlış. Satranç kendine özgü ve apayrı bir ilgi alanı olup bilgi donanımı gerektiren, her bilginin zincirleme olarak yeni öğrenmeleri zorunlu kıldığı bir oyundur. Aniden heves edildiğinde değil okul derslerini, kişiye yemek yiyip uyumayı bile unutturabilir. Bunun örneklerini bizzat gördüm. Öğrencinin satrançta ilerlemesi kendisine okul dersleri anlamında hiçbir katkı sağlamaz. İstisna olarak şunu ifade etmeliyim: Satranç oyununda hamle belirleme ve karar aşaması test tipi sınava benzer. Disiplinli bir oyuncu, tam olarak doğru olduğunu hesaplayamasa bile yanlış seçenekleri elemeyi bilir. Satrancın formal eğitime sunabileceği katkı budur. Bir de, satranç uğraşının ezberi kuvvetlendirdiği iddia edilebilir. Ne var ki okul dersleri bir kenara bırakılmadan satranca gerçek anlamda eğilmek veya bu uğraşta ustalaşmak mümkün değildir.
...
5. SATRANÇ ÖZGÜR (VEYA ÖZGÜN) DÜŞÜNMEYİ SAĞLAR.
     Satranç son derece dogmatik kurallara sahip olan ve yeni sözler söyleyenlerin değil, eski söylenenleri en iyi şekilde ezberleyip tekrarlayanların başarı sağladığı bir oyundur. Özgünlük ancak çok üst seviyedeki satranççı için bahsedilebilecek bir özelliktir. Türkiye'de bu seviyeye ulaşmayı başarmış satranççıların sayısı bir elin parmağını geçmez.

Yazınızı okudum. Yukarıda alıntıladığım bir bölüm var.

Aşağıdaki bölüm de bizzat sizin kaynak gösterdiğiniz bölümden alınmıştır. Çelişkileri yakalamanız için...

Kaynak gösterdiğiniz yazınızdan alınmıştır:
[size=small][font=Tahoma]..."Bugüne kadar satranç hakkında pek çok ilmî çalışma yapılmış ve zihin üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Başta zekâ, muhakeme ve problem çözme olmak üzere, hızlı okuma, doğru kavrama, şekil ve uzay bilgisi, zihnî ve fikrî gelişim, özgüven ve karar verme, dikkat, hafıza ve hayal gücü, planlı düşünme ve analiz yapma gibi pek çok aklî ve ruhî özellik, satranç vesilesiyle daha da geliştirilebilir olduğu ilmî araştırmalarda ortaya konmuştur.(36) Satranç ayrıca, fertlerde derin düşünceye dalma ve başarıya odaklanma, azim ve sabır, zamanı iyi kullanma ve yönetme ve konsantrasyon gibi özelliklerin de geliştirilmesinde müspet yönde etki etmektedir.(37)"...

[/font][/size]
[color=#ff3333][size=large][size=small][font=Tahoma]Yukarıdaki özellikler[/font][/size][/size][/color][size=small][font=Tahoma][color=#ff3333] sizce okul öğrencilerinin başarısına katkı sunan ögeler değil midir?

Okul satrancı ile sportif satranç eğitimini karıştırdığınızı, farklı olanaklara sahip ortamlarda yapılan çalışmaları aynı potada değerlendirdiğinizi düşünüyorum.[/color]
[/font][/size]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#9
Ayrıca spor olup olmadığı konusuna girmeyeceğim bu konuda çok yazdım.

Dünyada tüm spor dalları en başından beri eğlence ve oyun temelli olarak ortaya çıkmış , zaman içinde modernize edilerek uluslararası bir boyut kazanmıştır.
Sporun en temel özelliği kasları kuvvetlendirmek değildir! Çıkış noktası da bu değildir!

Eskiden olduğu gibi daha hızlı, daha ileri ve daha yükseğe de değildir. Sporun en temel özelliği günümüzde artık bireyin doğaya karşı güçlü kalabilmesidir.

Bu güç sadece  ortaya konduğu gibi sadece KAS SİSTEMİ ile ilgili değildir. Bu son derce eksik bir yaklaşım olur. Bu sistemi geliştirmek onun harekete geçmesini sağlayan sinir sisteminin merkezi ile de ilgilidir. Sinir- kas-eklem koordinasyonu diye bir kavram vardır. Siz bu merkezi ve bu merkezin gelişimini konu dışında tutarsanız ne güreşi, be voleybolu ne de atletizmi gereği gibi yapabilir misiniz?

İnsanın doğaya karşı güçlü ve sağlıklı kalması sadece kas gücünü korumasıyla mı mümkündür? Bilişsel ve duyuşsal yeteneklerinin gelişimi sayesinde kas gücü nitel bir aşama kaydeder.


Bunu neden açıklamaz sn. KILCIGİL hocamız acaba?
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#10
(23-03-2016, 22:58)Oktay ERTAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: BİLMİYOR MUSUN, GÖRMÜYOR MUSUN, DUYMADIN MI, HABERİN YOK MU, GÖRMEZDEN GELİYORSUN...
Hepsini çok iyi biliyorum.
Tepkimin ve yazmamın sebebi bu zaten.
Sömürü düzeni anaokullarındaki bebelere gözünü dikti.
Şimdi o yaş grubuna hitap ederek velileri kandırıp bir güzel söğüşleyecekler.
Pembe yalanlar, boş vaatler, iki müzik, iki pohpoh (çocuğunuz deha falan), eh, fiyat bu.
Yersen. Wink
Tek tek cevap vermeye tenezzül bile etmiyorum. Ciddiye alınmayacak derecede komik, satranç sözcüğü yerine tavşan sözcüğünü yazsan anlamda bir gram değişiklik olmayacak uydurma etkinlikler. Geçiniz.

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Geçmeyelim hocam!

[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Şimdi “Sömürü düzeni anaokullarındaki bebelere gözünü dikti.” Sözünün bir öğretmen tarafından söylenmesi kast etmiş olduğu fikir açısından iki yönlü değerlendirmeye alınabilir.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]1- [/font][/size][/color][color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Gerçekten de bir sömürü düzeni vardır, buna dikkat çekilmektedir. Bunun toplumsal bir uyarı yönü ağır basar.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]2- [/font][/size][/color][color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Değerlendirmede bir hata yüzünden kastını aşan bir ifadedir.

Bunun içinin doğru bir şekilde bilgilendirilerek doldurulması gereklidir.
Projenin ta yıllar öncesinden içinde biri olarak, şahsıma yönelik; dolandırıcı, söğüşçü ve insanları kandırma amaçlı biri olarak dolaylı bir şekilde suçlama da yapmaktasınız.

...

[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Ben bu söylemin çıkış noktasının farklı bir zeminden kaynaklı olduğunu, Okulda Satranç Projesinin amaç hedef ve kazanımlar açısından tam olarak anlaşılamadığını, Sportif Satranç Eğitimi ile bağ kurularak topyekun bir değerlendirmeye tabi tutulduğunu düşünmekteyim.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[align=justify][color=#1f497d][size=large][font=Verdana]“SÖMÜRÜ DÜZENİ ANAOKULLARINDAKİ BEBELERE GÖZÜNÜ DİKTİ.”[/font][/size][/color][/align]
[align=justify][color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color][/align]
[align=justify][color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Bu önemsenemeyecek bir şey bir iddia  değildir! Gerçekçilik payı varsa eğer, o zaman projenin tüm paydaşlarının da bu tespitin içinde yer alması gereklidir. Yani MEB’İN, yani Başbakanlık Spor Toto Teşkilatının, TSF’NUN, proje çerçevesinde görev alan tüm çalışan ve katılımcıların…[/font][/size][/color][/align]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Ancak burada kavram kargaşası olduğu açıktır. Ortada bir sömürü düzeni mi var gerçekten?[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Projenin hedefi anaokullarına satranç etkinliklerini getirerek onlara malzeme temini yapmak, sınıf öğretmenlerini bu yönde eğitmek…[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] Bunu bir pilot uygulamayla başlatmaktır. İçinde devlet kurumlarının da olduğu bir çalışma alanı var.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Gerçekten de son derece ciddiye alınmalıdır![/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Eğer sömürü düzeninden kast edilen şey, projenin ana okullarından başlamasıyla oluşacak olan potansiyel artışından maddi olarak faydalanma ise eğer o zaman durum başka bir mecraya girer. Yani artacak sporcu sayısından daha çok malzeme ihtiyacı, daha çok etkinlik-turnuva, daha çok otel müşterisi, daha çok kazanç…[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] Bunlar mıdır kastedilen?[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] Tüm bunların makul ve yasal çerçevede yapılmasının sakıncası nedir?
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Yapılış şartlarını makul bulmayabilirsiniz. Maddi anlamda ben ta başından beri buna karşıyım. İtirazımı da önerilerimi de hem yönetime söylem olarak,[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]hem de burada yazarak açıkladım. Aynı çizgideyim![/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]O zaman aynı okullarda yapılan diğer tüm etkinlikler;[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Akıl oyunları, Beden Eğitimi ve Spor Etkinlikleri, Drama, Müzik, Sanat Etkinlikleri, Dans, Bale, Jimnastik…
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Bunları da düşündüğümüz zaman çoğu; ders araç gereci gerektiren, etkinlikler ve yarışma organizasyonları düzenlenen, yetenekli ve başarılı çocukların uygun çalışma kulüp ve özel merkezlere yönlendirildiği etkinlik kökenli okul dersleridir.

 Çoğu da elbette kendisine özgü malzeme ve araç gereç gerektirir. Bunların da arz talep dengeleri ve piyasası vardır.

[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Yetenekleri fark edilen çocuklar dans ve bale okullarına, drama-çocuk tiyatrolarına,  müzik-resim eğitimi merkezlerine, enstrüman-şan-diksiyon çalışmalarına yönlendirilirler.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Bu alanlardan sadece birisi olan satranç da bu yaş çocukların bedensel-zihinsel ve ruhsal gelişimine katkı sunmaktadır.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Tüm bunların eğitim programlarında olmasının kendi alan çalışmalarına özgü HEDEF VE KAZANIMLARI vardır.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]…

Eleştiriyi önemsiyorum![/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Şimdi, nasıl bir sonuca varmalıyım?
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Eleştiri konusu bu alanlar değil, bu alanları kullanarak çıkar elde edilmesi tespitiyse eğer bunu ayrı tartışmak gerekir.[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Potansiyel artış, pazarın genişlemesi TSF yi yasal olarak nasıl bir konuma sokar?[/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]TSF yasadışı olarak ne yapmaktadır?
[/font][/size][/color]
...
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana] [/font][/size][/color]
[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]BEN ETKİNLİK ALANLARININ İÇİNDEKİ ÇALIŞMADAN, UYGULAMADAN VE NİTELİKLİ GELİŞMESİYLE YAYGINLAŞTIRILMASINDAN YANAYIM!
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Diğeri, yani ticari alanı ilgim ve bilgim dışındadır! Şaibeler varsa kanıtlanır ve hukuki süreç başlar.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Kanıtlarıyla ortaya koymanız gerekir!
Burası kamunun bilgisine açık bir zemindir. İnsanların doğru bilgilendirilmesi gerekir. Gerisi kirlilik yaratmaktadır.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Bu konuda hiçbir iddiam yoktur. Ama elinde kanıt olmadan sürekli bu iddiaları buraya taşımanın da bir anlamı olmasa gerek.
[/font][/size][/color]

[color=#1f497d][size=large][font=Verdana]Varlığı kanıtlanan hangi yolsuzluğun arkasında durmuşuz? Bunun da açıklanması gereklidir.[/font][/size][/color]


Saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#11
Sayın Sabri Koçak başka bir başlıktan buraya selam çakmış, selamına karşılık veriyorum: "Geleneksel spor" kavramını kullanmanızı çok beğendim. Geleneksel bakış açısı satrancı spor olarak kabul etmez. Modern görüşe göre ise tavla ve poker de spordur, bilgisayar oyunlarından Counter-Strike ve PES de. Kağıt oyunlarından briç, bu bakış açısının spor kabulüne bir başka örnektir. Şahsen bu bakış açısına katılamıyorum, katılana saygı duyarım.

Bazı gerçekleri insan kabul edemiyor, özellikle yoğun emek sarf ettiği konularda. Satrancın spor olmaması da böyle birşey. Dışarıdan bakan kolayca görebiliyor ancak bu başlıkta yazan bizler gibi yıllardır bilfiil turnuva oynamış/oynayan kişiler bu gerçeği kabul etmekte zorlanabiliyor.

Aslında forumda tartışma konusu olan birçok çarpıklık bu spor zorlamasından kaynaklanıyor. Spor gibi kabul ettirdik, okullara soktuk. 10 senesini aktif bir şekilde gözlemledim. Sonuç ne? İlerleme mi, gerileme mi? Bu soruyu objektif bir şekilde yanıtlamadan gerçeği görebilmemiz mümkün değildir. Birkaç ipucu vereyim: Milli takıma son 5 yılda kaç oyuncu eklendi? Uluslararası takım turnuvalarında boy gösterebilmek için neden iki devşirme oyuncuya ihtiyaç duyduk? Uluslararası açık turnuvalarda son 5 yılda en parlak bireysel sonuçlarımız neler?

Lisans kandırmacası nereye kadar sürecek? Milli Eğitim Bakanlığı kandırıldı. "Şu kadar lisanslı satranççı var!" yaygarası, kandırmacanın en önemli unsuruydu. Önceki mesajımda ortalama oranları verdim: Geleneksel sporlarda 30 adaydan ancak 1 tanesi lisans çıkarılacak yeterlikte oluyor. Satrançta da durum buymuş gibi yansıtıldı. 100.000 lisanslı demek, yaklaşık 3.000.000 oyuncu demekti. Ailenin diğer fertleri hesaba katıldığında satranç pastası epey büyük görünüyordu. Sanırsın cafelerde tavla, okey, iskambil yerine satranç oynanıyor ülkemizin dört bir yanında!

Spor Toto Teşkilatı projeye neden dahil edilir, paradan başka bir sebep ne olabilir? Yok, direk para meselesi. Türkiye'nin resmi kumar kurumu, şans oyunlarının organizatörü okullarda! Akıl edenin beynine sağlık doğrusu, 40 yıl düşünsem aklıma gelmezdi. "Satranç oynamakta nasılsa para yok, çocuklar arada iki kupon yapsın da harçlığını çıkarsın bari." der gibi birşey olmuş bu destek. Çok büyük olasılıkla benzer şekilde kandırıldılar: "Şu kadar lisanslı satranççı var!"

Satranç turnuvasının yanından geçeni kolundan tutup zorla lisans çıkarttırırsan ne olacaktı ki?
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi