SOMUT ÖNERİLER POTASI
#21
Yapılan Toplantıya ilişkin bende bir kaç şey eklemek istiyorum.
Sayın Aşkın beyin almış olduğu notları burada yayınlaması sevindirici.

1) Satranç sporcu üzerine kamu spot reklamlarının yapılması
2) İllerde Kamp eğitimlerinin yapılması
3) Okullarda Satranç Ant. Yapıpta yıl boyunca 2-3 binlira kazanıpta ilindeki yarışmaya dahi öğrenci göndermeyen antrenörlerin vize bedellerini yatırmadıkları ve bunlara karşı önlem alınması
4) Yeni lisans çıkaracaklara ilişkin Lisans sisteminden kulüp aktarım işlemlerinin yapılabilmesi
5) Transfer süresinin uzun tutulması ara transfer döneminde kulüplerin 4 transfer hakkının olması.
6) Finale kalan takım sayısının 14 olarak belirlenmesi
7) Kulüplere Lisanslı Swi. Manager Eşlendirme Programının dağıtılması
8) İllerde yapılan il birinciliği, yaş grupları, yıldızlar il birinciliği turnuvalarına federasyon tarafından kupa ve madalyanın gönderilmesi.

kendim şahsen bu önerilerde bulunmuştum.

Değerli arkadaşlarımızın bir öneri yaparken tek taraflı değilde iki taraflı olarak düşünmeleri gerektiğini ve yapılıp yapılamayacağına bakmak gerektiği fikrindeyim.

Toplantıda bulunmuş önerilenin yapılambileceğine inanıyorum tabiki federasyonumuzun gerekli kurullarının kararlarına bağlı olarak.

Teşekkürler
ALTIN HAMLE GENÇLİK VE SPOR KULÜBÜ KORDON EĞİTİM MERKEZİ
Cevapla
#22
Satrancın gelişmesi için temel belirleyici olgu "parasal kaynak" yani sponsor. Kaynak sorunu -ki dünyada da böyle- çözüldüğü ölçüde gelirat ve bunun getirdiği zorunlu kalite artışı kaçınılmaz olacak. Magnus Carlsen bile dünya şampiyonu olduktan sonra PR işine girdi, Real Madrid maçında başlama vuruşu yaptı, Zuckerberg ve Gates ile gösteri maçları yaptı; amacı popülariteyi kaynağa dönüştürmekti.

Bir sponsor buldunuz ve atıyorum Grischuk'u ikna edip Türkiye'ye getirdiniz. Artık o turnuvayı kötü takımlarla ve standart dışı bir salonda isteseniz de yapamazsınız. Bu manada kalite, maddi koşulun ardından mutlaka gelir.

Benim TSF'de gördüğüm bir temel eksik işadamları, medya ve siyasiler açısından çekingen davrandığıdır. Belki de bu tür yüksek bir PR için kadrosu yok. Çok eleştirilmesine rağmen Ali Nihat Yazıcı bu gerçeği kavramış tek adamdı ve işe ilk kez business tarafından baktı (felsefecinin dediği gibi, "bir tek o anladı ama o da yanlış anladı Smile ").

Kamu spotu değişik bir öneri. Eş zamanlı olarak medya tarafından İsmet Berkan, Emre Aköz gibi bilgili; Ertuğrul Özkök ve Hıncal Uluç gibi bu tür konulara eğilimli kişiler üzerine gidilirse, bunun üzerinden mutlaka dönüş olur. Belediye başkanlığı döneminde Mustafa Sarıgül Swiss Otel gibi Türkiye'nin en iyi ve en pahalı otelinde 2 ciddi turnuvaya destek vermişti (Jiray Çakır); bunu kurumsallaştırmak ve desteklemek lazım.

Kaldı ki satranç uyuşturucu, obezite, sanal ortamda psikolojiyi kaybetme gibi bir çok zamane kötülüğüne bir panzehir niteliğinde.

Bu anlamda mutlaka iş, medya ve siyaset dünyası ile alakalı ve doğrudan iletişim kuracak kişilerden TSF yararlanmalı ama öncesinde çok ciddi bir PR programı hazırlamalı. TSF de gerekirse bu halkla ilişkiler işine destek verecek kişileri dışarıdan bulmalı.
Ara
Cevapla
#23
Sn. Mojo Jojo
Son yazınızda tamamen katıldığım tespit ve önerilerinize ilave etmek istediğim bir konu var.
TSF, "SPONSOR NASIL BULUNUR ?" konusunda eğitim vermek üzere bir grup ya da kuruluşla anlaşma yapmak için girişimde bulunmuştur.
Kulüpler toplantısında bu bilgiyi aldım.
Yakında gelişmeleri bekliyorum.

Sizin önerileriniz TSF merkezli olarak görülüyor, ben öyle algıladım.
Bu durum ülke genelinde en büyük bir kaç turnuva için deyim yerindeyse "en tepelerden" gelişmeli diyorsunuz.
Olabilir, itirazım yok.
Ama nedense kalıcılık yönünden bana inandırıcı gelmiyor.
Umarım ben yanılırım.

Benim düşüncem ise en başından beri tabandan gelişerek oluşmasıdır.
Belli bir zaman içinde ve pişerek, sindirerek.

Para ve sponsor konusu elbette çok önemlidir.
Ancak bu iki konu da gerek kısa vadede, gerekse uzun vadede çözülse bile, bence daha önemlisi satrancın sahalarının olmayışı konusunun çözüme kavuşması gereğidir.

Çünkü düşünceme göre önce satranç merkezleri ve gençlik kulüplerinin
nitelikli olarak gelişmesi be çoğalması, saha gereksinimini gündeme düşürecektir.
Semt sahaları gibi.
Eskiden hiç yoktu.
Semt salonları gibi.
İhtiyaca göre yenileri elbette olabilir.
Ya da çok amaçlı kültürel etkinlikler atölyeleri, merkezleri gibi.
İçinde sadece satrancın da değil; halk oyunları, drama, müzik ve diğer çalışmaların gösterilerin, festivallerin de yapılabileceği ortak kullanıma yönelik dev tesisler.
Bu gün AVM ler fışkıracağına, bu gibi merkezler ve tesislerde yapılabilir pek ala.
Ama "getirisi nedir?" derseniz, evet bir AVM gibi olmayabilir.
Fakat tabandan gelen talebin karşılanmasına yönelik girişimler zorunluluğu da hissedilecektir, yerel veya merkezi yönetimler tarafından.
Benim söylemeye çalıştığım konu da budur 20 aydır.
Tabandan gelişmek...
Talepleri tabandan yükseltmek.

Selam ve saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#24
Sponsor bulma ile ilgili bir önerim olacak; (kusura bakmayın önerilerim genelde uçuk gibi..Smile )
Önerim İl Temsilcileri için; diyelim ilinizde bir Open turnuva yapmayı çok istiyorsunuz ama sponsor bulmakta ya da Open turnuva konusunda desteklerini aramak için ilinizin ileri gelenlerinden (belediye başkanı, sanayiciler, akademik çevreler vs..) randevu almakta güçlük çekiyorsunuz..

Önerim şu; neden ilinizin yerel gazetelerine yarım sayfalık bir ilan vermiyorsunuz? Önce ilanınızda ilinizin minik, yıldız, genç ve büyüklerde varsa başarılı oyuncu / oyuncularınının fotoğrafları eşliğinde derecelerinden, başarılarından bahsedersiniz...Bir kaç güzel cümle yazarsınız..mesela; satranç çocuklarda zekayı geliştirir, derslere katkısı olur, güzeldir, yararlıdır, yaratıcı düşünmeyi sağlar..vs.. hep bildiğimiz güzel cümleleri yazarsınız..ve ilanınızı şöyle bitirirsiniz veya başka benzer ifade de olabilir.. "İlimizde organize etmeyi düşündüğümüz Ulusal /uluslararası Open satranç turnuvasına sponsor olarak katkı ve desteklerinizi bekliyoruz..İletişim için : 0 XXX .....".. yani bu ilanın şeklini çok kaba taslak yazdım..İl temsilcileri, bu ilanı çok daha güzel ve cazip bir şekilde tasarlayabilir..Sonrasında, o şehirde size sponsor yağmazsa buradan bana yazın..Ben bu foruma bir daha öneri yazmam Smile o kadar iddialıyım..
Ara
Cevapla
#25
Valla sponsor ile ilgili birçok deneme olabilir. Bunlardan biri de belediye başkanının hanımı ile iletişim kurmak; genelde tuhaf bir şey ama her belediye başkanının eşi o ilçenin ya kent meclisi başkanıdır veya kültürel kalkınma şeysidir. Hanfendinin ne kadar zeki, akıllı, çocuklarına düşkün, geleceğe pozitif bakan biri olduğu hatırlatılarak (yani kocası size seçimde ne uydurduysa onu reflect ederek) kale içeriden fethedilir. Bu biraz lokal ölçekte.

Ama makro ölçekte büyük holdinglerden alınacak ağır bir randevu ile başkanlık nezdinde girişim yapılmalı. Marketing dünyasında TSF'nin sürekli il temsilcileri ile toplantı yapması fazlasıyla içe dönük. Bu ülkede "sosyal sorumluluk" gibi çok sihirli bir kelime var; çocukları bonzaiden uzak tutuyoruz deseniz size bütçe ayırırlar.

TSF'nin bu yönde kadrosu veya girişimi olmadığını düşünüyorum o sebeple bu konuda bir arama konferansı yapmalı.

(10-07-2014, 18:56)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Benim söylemeye çalıştığım konu da budur 20 aydır. Tabandan gelişmek... Talepleri tabandan yükseltmek. Selam ve saygılarımla...

Temel fikir ayrılığımız bu. Ben tavandan gelişimden yanayım. Devrim veya dönüşüm üstyapıdan olur. Taban soyut bir kavram, elle tutulur değil. Keza homojen de değil. Taban dediğinizin kapsamına 9 yaşındaki çocukla 70 yaşındaki veteran giriyor; ne zaman ve hangi sebeple bir araya gelip ortak ses verecekler. İmkansız.

Siz sistemi üstyapıdan kurarsınız, tabanın uyumu veya uyumsuzluğu size o yapının çatlaklarını gösterir. ABD'de bir köpek halka açık bir parkta hacetini giderdiğinde, park bekçisi köpeğin sahibine o dakika 1.500 dolar cezayı kesiyor. Bu toplumun yıllarca bilinçlenmesi ile olan birşey mi? Hayır, doğrudan tepeden inme. Ama o somut kuralla 3 yaşında tanışan çocuk ölene kadar parka köpeği ile gittiğinde yanında kaka torbasını taşıyor.

Seçilmiş yöneticilerin varlık nedeni eylem yapmaktır. O sebeple bana "tabandan gelsin, taban birleşsin, tabanın sesini bekleyelim" lafları fikirsel tembellik gibi geliyor.

Ayrıca satranç bazında gidersek, bu forumdan göreceğiniz gibi ses veren taban 15 kişi falan Smile. Bu anlamda taban değil de tabansız olduğumuzu söylemek ayıp olmaz maalesef.
Ara
Cevapla
#26
Tavan konusundaki görüşünüze karşı olmadığımı ve desteklediğimi belirtmiştim. Küçük bir çekincem olarak da bu konuda fazla umutlu olmadığımı yazmıştım.
Çünkü ülkemizde yukarıdan gelen bir çok yasa, yönetmelik ve direktifin halk içinde nasıl uygulanıp uygulanmadığına tanıklık yapmışızdır.
Tavan, tabanın tam olarak ihtiyaçlarını, hedeflerini, bir şeyi yaşatma sürecinde karşılaştığı zorlukları bilmediği için bu konuda ne tam olarak destekleyici ne de faydalı olamıyor.
Tabandan uzak bir pasif yönetim anlayışı seksenlerden bu yana var ve biz buna tanıklık yapıyoruz toplum olarak.

Benim taban ve tabandan gelişim anlayışıma tanıklık yaptığım tarih kesitinden örnek vermek isterim.

Yetmişli yıllardı...
Futbol Dünya Kupası 1974, 1978 yıllarındaki siyah beyaz televizyonlu dönemi.
Maçların ve özellikle Hollanda, Almanya ve Arjantin in oynadığı maçlar genç kuşakta büyük hayranlık uyandırmıştı. İyi futbol oynayıp amatör bir takıma geçebilme hayali yaşıyorduk. Tabi sonra da profesyonel bir kulübe...
Bu amaçla bir çok amatör kulüp kuruldu. Bir o kadarı da futbol şubesini açtı.
Ortaya amatör kulüplerin mücadele ettiği, alt kümeler düzenleme ihtiyacı doğdu; 1. Amatör Küme, 2. Amatör Küme, 3. Amatör Küme, Gençler Ligi, Amatör Gençler, Minik Takımlar Ligi, Paf Takımlar, Yeşil Grup, Sarı Grup vb...
Bu talep beraberinde halı sahaları, büyük ve yeşil semt sahalarına ihtiyacı gündeme getirdi.
İzmir' de yöneticiler duyarsız kalamadı.
Çünkü tabandan onlarca, yüzlerce amatör kulübün haklı talebi ve ihtiyacı gündemdeydi.
Oy hesaplarına girmiyorum bile.
Ama takdir etmesini bilen yönetimler talepleri yerine getirdi.
Önce toprak sahalar, sonradan da çim sahalar yetersiz de olsa yapılmaya başlandı.
Profesyonel kulüpler, semt turnuvalarında; örneğin İzmir-Hatay'daki KARANTİNA SPOR KULÜBÜ YAZ TURNUVALARINDA, henüz keşfedilmemiş, gizli kalmış yetenekleri bulmak için bünyelerinden yöneticiler görevlendirdiler. Altay' dan fötür Mustafa, İzmir Spor'dan Dombik Halil bunların önde gelenlerindendi.

Tabloyu elbette satrançla kıyaslayamayız.
Ama ben bugün benzer yapılanmaları görüyorum. Çünkü o yıllardaki futbol potansiyeli, bugün nicel olarak satrançta var. Okullaşmanın etkisi büyük ve artarak devam ediyor.
Ülkemizin öncü derneklerinden İSD modelini, bugüne uyarlayan yapılanmalar var. SAYILARI GİDEREK ARTMAKTADIR.
Bir ilde önce dernekleşme ve sonradan kulüpleşme yöntemiyle bir çok satranç gençlik kulübü (bu ibare gerekiyor) kurulmaya başlandı.
Okullara yakınlığının ve satranç ile ilgilenen öğretmenlerin etkisiyle bu kulüplerin o sezon içinde sayıları 60-90 arasında değişen sporcuları oluyor. Tabi etkileşim sonucu rakamlar artabiliyor, tersi de olabilir.
Satranç son 70-80 yılın en cazip döneminde. Okullaşmayla sayı arttı.
Kaliteyi de artırmak gerekli. Bu yüzden o derneği kuran 7 kişi kendi güçleri oranında hiçbir yatırım harcamasından kaçınmıyorlar. Ortaya çok güzel şeyler de çıkmış. Bizzat gezip yerinde inceledim.
Kimisi sadece satrancı kullanmış. .......Gençlik Satranç Kulübü tabelası var. Resmi süreçten onaylı.
Kimisi satrancı da içine alan farklı etkinlikler atölyesi kurmuş; resim, müzik,drama, bale, mental aritmetik vb.
Hatta bazıları da okul öğrencilerine yönelik etüd merkezlerinde satrancı da almış.
Şimdi...
Alt yapıdaki bu kadar yönelimi, tercihi, (hayatın içinden Shyuygulamayı) bir tarafa koyamayız. Görmezden gelemeyiz.
Tabandan yükselecek bu sesleri ileride kulak arkası eden yöneticilerin siyasi kaygılarını onlara hissettirecek olan halk olacaktır.
TAVAN, KENDİSİNİ TABANIN TALEP ve BULMUŞ OLDUĞU ÇÖZÜM YOLLARINA, ÖNERİLERİNE GÖRE DÜZENLEMELER YAPMAK DURUMUNDA KALACAKTIR.

Aksi bir durumu da benimsiyorum.
Ama sizin verdiğiniz örnek dışında tavandan destekli turnuvalar ya da teşvik örneğine rastlayamadım.
Doksanlı yılların ortasında Kadıköy Belediyesi turnuvaları geldi aklıma şimdi. Ama artık yok. Kalıcı olamadı, ya da kalıcı başka bir politika ortaya koyamadı.

Tabandaki gelişimi gören bir belediye 36.000 takım dağıtıp, İl Milli Eğitimden önce öğretmen eğitimine soyunabiliyor ve bunu otomatiğe bağlama kararı alabiliyorsa bu olumlu bir örnek teşkil eder. AMA NE KADAR SÜRER BİLEMEM?

TSF nin bu gün- beğenmediğimiz- uygulamaları, sponsor elini çekince ne olacak?
O zaman ben de sizden çok eleştireceğim insanlarımızı.
Ama kimi bulurum bilemem.
Ne bir Teknik Kurul, ne bir MHK, ne de bir yetersiz Eğitim Kurulu...
Bu gün fahri olarak çalışan tüm bu kurulların o zaman sadece adları bile kalabilir mi acaba?

Tavan-taban ayrılamaz!


Ama hangisi daha aktif ve yol gösterici onu zaman gösterir.
Tavandaki her bir birey olsa olsa tabandan yukarıya tavana gelmiştir.

Burada ne yapabilir o önemlidir.
Tanıklık yaptığımız bu günlerde ben tabanın gelişmesini görüyorum.
Açılan merkezleri, kulüpleri, dernekleri..

Bu arada yeri gelmişken, bu merkezlerde hiç de satranç içinden gelmemiş, fakat sonradan eğitimci olabilmek için kendince çaba sarf etmiş, bugün beklediği oranda para kazanan girişimciler tanıdım. Bir kısmı gerçekten takdiri hak ediyor.
Ama benim tanıdığım asıl satranççım, gerçek satranç emekçimi de eleştirmeden edemiyorum.
Bir tarafta satranç dışı soluk soluğa girişimciler, bir tarafta bir antrenörlük kursu, -bırakın kursu- denklik prosedürünü dahi okumamış yılların satranççıları arkadaşlarım...
Girişimde bulunmamalarını kınıyorum.
...
Sonuç olarak..

Düşünelim bir defa;

TAVAN, HANGİ GÜCE ve GEREKÇEYE DAYANARAK HAREKET EDEBİLİR?

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#27
(11-07-2014, 10:22)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Yetmişli yıllardı...
Futbol Dünya Kupası 1974, 1978 yıllarındaki siyah beyaz televizyonlu dönemi.
Maçların ve özellikle Hollanda, Almanya ve Arjantin in oynadığı maçlar genç kuşakta büyük hayranlık uyandırmıştı. İyi futbol oynayıp amatör bir takıma geçebilme hayali yaşıyorduk. Tabi sonra da profesyonel bir kulübe...
Bu amaçla bir çok amatör kulüp kuruldu. Bir o kadarı da futbol şubesini açtı.
Ortaya amatör kulüplerin mücadele ettiği, alt kümeler düzenleme ihtiyacı doğdu; 1. Amatör Küme, 2. Amatör Küme, 3. Amatör Küme, Gençler Ligi, Amatör Gençler, Minik Takımlar Ligi, Paf Takımlar, Yeşil Grup, Sarı Grup vb...
Bu talep beraberinde halı sahaları, büyük ve yeşil semt sahalarına ihtiyacı gündeme getirdi.

Sonrasını sonra yazarım ama bu tespitiniz hatalı (romantizmi yine zorlamışsınız).

Türkiye'de ilk halı saha Topkapı'da Dinarsu fabrikasının bahçesinde açıldı, salt reklam ve görüntü olsun diye. Hiç öyle futbol oynanma amacı yoktu.

Futbol ise Özal döneminden sonra dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye'de de ekonomik olarak büyüdü. Bunun üzerine esas aktörler işin rant kısmını dizayn ettiler. Kupa Galipleri kupası kaldırıldı, Şampiyon Kulüpler Kupası eleme sisteminden lig sistemine alındı ve Şampiyonlar Ligi oldu. Uefa kupası sonra Uefa Ligine döndü.

Bu zaman zarfında (1986 sonrası) yayın gelirleri kavramı çıktı. Bu futbol için çok büyük bir girdi demekti. Hatırlayın Cem Uzan'ın Star 1'i ile Erol Aksoy'un Cine 5 kavgalarını.

Şimdi işin içine bu rant ve büyüklük girince futbolcu önem kazandı (esas aktör). Futbolcunun yetişmesi için de tesislerin revize edilmesi gerekti.

Özal o sebeple hem kulüplere büyük teşvikler verdi hem de vergilerde büyük kıyaklar geçti. Sonrasında Mesut Yılmaz gibi başbakanlar da futbola çok büyük kaynaklar kaydırdı.

Yani Türkiye'de futbol saha ve tesislerinin gelişmesi tabandan gelmedi. Ciddi bir ekonomik hacme ulaşması gerçeğinin ardından, tavandan geldi.
Ara
Cevapla
#28
Evet, dedikleriniz tamamen doğru. Katılıyorum, yaşadık.
Fakat tavandan gelen müdahale nereye yapıldı?
GELİŞEN VE BÜYÜYEN FUTBOLA...
Neden seksenli ve doksanlı yıllarda?
Çünkü aşağıdan artarak gelen talep o yıllarda ekonomik tavan yaptı.
Siyasiler de bunu gördüler tabi.
Elbette müdahalede bulundular.
Çünkü büyüyen şeyi gördüler.
Siz de bunu söylemiyor musunuz? ;
"Yani Türkiye'de futbol saha ve tesislerinin gelişmesi tabandan gelmedi. Ciddi bir ekonomik hacme ulaşması gerçeğinin ardından, tavandan geldi."

Romantizm de olsa tanıklık yaptığım gerçek tarih kesimini aktarmıştım.
Ciddi bir "ekonomik hacme ulaşması"; basın, tabandaki gelişme, talep, sayısal artma, hasılat, yayın hakkı, alt yapısal yatırım, spor-futbol okulları, yirmi beş milyon taraftar, bilet, reklam, spor toto, rekabet, vb... değil midir?
Hacmin artması, talebin artması değil mi?
Anlamadım şimdi!

SELAMLAR...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#29
(13-07-2014, 00:47)M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Ciddi bir "ekonomik hacme ulaşması"; basın, tabandaki gelişme, talep, sayısal artma, hasılat, yayın hakkı, alt yapısal yatırım, spor-futbol okulları, yirmi beş milyon taraftar, bilet, reklam, spor toto, rekabet, vb... değil midir?
Hacmin artması, talebin artması değil mi?
Anlamadım şimdi! SELAMLAR...

Talep aşağıdan gelmedi. Para babalarından geldi. Futbolun iyi bir gelir kalemi olduğunu gördüler ve üstten tekrar dizayn ettiler. Stadlara kadınları ve çocukları çekme kararı tepeden üst taraftan dizany edilmiştir (yayıncılar, kredi kartı kuruluşları, otomotivciler). Hacim tepeden arttırıldı yani.

Yoksa Emeksporlu futbolcuların "çim saha istiyoruz" diye ayaklandıklarını falan zannetmesin kimse.

Şenol Güneş'in bu anlamda "futbolu eskiden zenginler seyreder fakirler oynardı, şimdi fakirler seyrediyor zenginler oynuyor" lafı çok önemlidir.
Ara
Cevapla
#30
Aşkın bey, bu forumda 200 - 300 kisinin "büyük sehirlerde open turnuva istiyoruz" diye yazması mı lazım? Satrancın tabana yayılmasının ve pramidin ortasını geliştirmesinin ve pramidin tepesini maddi anlamda desteklemesinin en pratik yolu open turnuvaları cogaltmaktir. Antalya, Bursa, Ankara, Eskisehir, Denizli, Konya ve diğer sehirlerimizde open turnuvaları yaptirmalidir TSF. Bu konu mecbur tutulmalıdır il temsilciliklerine. Siz bunu gerceklestirin, göreceksiniz o meşhur pramid komple oralarda olacaktır. Taban adına arz ediyorum Smile saygilar
Ara
Cevapla
#31
“Talep aşağıdan gelmedi. Para babalarından geldi. Futbolun iyi bir gelir kalemi olduğunu gördüler ve üstten tekrar dizayn ettiler. Stadlara kadınları ve çocukları çekme kararı tepeden üst taraftan dizany edilmiştir (yayıncılar, kredi kartı kuruluşları, otomotivciler). Hacim tepeden arttırıldı yani”
İlk cümleniz hariç tamamına katılıyorum.

Talep her zaman doğal olarak aşağıdan gelmiştir sn Mojo Jojo.
Ama tabi yazılı bir talep olarak değil, gelişime ve büyümeye bağlı olarak.

Yani doğal bir taleptir bu. Her zamanda böyle olmuştur.

Aksi takdirde, ne T.ÖZAL, ne M. YILMAZ belirttiğiniz girişimlerde bulunamazdı.

Öğretmen kökenli Şenol GÜNEŞ’ de alt yapıdan gelen ve her dönem çalışmalarını tabanda, alt yapıda aramış bir spor adamıdır.

Tavan söyleminiz neredeyse, futbolun,” Ülkemiz futbol tarihinde önce TFF kuruldu sonra ülkeye yayıldı” fikir noktasına adımlar atmaya başlama izlenimi veriyor.

Oysa bu durumda tam tersidir. Yani tabandan başlamıştır her şey. Sonra resmi teşkilatlar doğan talepler üzerine kurulmuştur.
Biz böyle öğrendik, tarih de böyle söylüyor.

Bakınız, tatildeyim.
Ama bavullarımdan birisinde her zaman satranç kitaplarım ve “nedense” taşımayı alışkanlık haline getirdiğim 80 li yılların spor akademisi öğrencilik yılları ders notlarım da var.
Sizin yazınız üzerine açma ihtiyacı hissettim.

Kısaca taban gelişimini aktaracağım. Günümüz modern notları paralellik arz edebilir.

“Türk sporunun ilk teşkilatı olan Türk İdman Cemiyetleri İttifakı dır.
Yusuf Ziya Öniş başkanlığında ilk Türk Futbol Federasyonu 1923 yılında Şehzadebaşı'ndaki Letafet Apartmanı salonunda 'Futbol Heyet-i Müttehidesi' adıyla kurulmuş. Ardından FIFA'ya başvurulmuş ve Türkiye 21 Mayıs 1923 tarihinde FIFA'nın 26. üyesi olmuştur.
Yani o zamanki devlet sayısına göre bile öncülerden sayılırız.
1923-1936 ilk kez hakem ve antrenör kursu açılması da yine bu döneme rastlamış, ilk deplasmanlı lig kapsamındaki Milli Küme maçları da yine bu dönemde tertip edilmiş.
1938 yılında Türk Spor Kurumu'nun kaldırılması ve Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü'nün Türk sporuna hâkim olmasıyla beraber futbol da devlet yönetimine geçmiş olur.”

Tavanın kuruluşu böyledir.

Bakınız buraya kadar “ilk”leri resmi gelişiminde sundum.

Ama tabanın doğuşu var.

Yani alt yapı!
Yani, halkın doğal örgütlenmesi.
Bir de ona bakalım…

Ülkemizde futbolun ilk ortaya çıkışı 19. yüzyılın sonlarında Selanik’ten Bornova çayırlarına kadar yayılmıştır.
İlk futbol kulübü ise yine İzmir'de İngilizler tarafından kurulmuştur. Daha sonra ise İstanbul'a, Kadıköy ve Moda sahalarında görülmüş ve tüm kenti tanımış.
1897 yılında İzmir'den gelen bir takım İstanbul karmasıyla karşılaşır. Bu bilinen ilk yerli maçtır(Tabi futbolu Türkler icat etti demiyorum:Smile
Sonra İstanbul'da ardı ardına kulüpler kurulur.
Kadıköy Futbol Kulübü ilk kulübüdür. Sonra Moda Futbol Kulübü ve 1903 yılında İstanbul Futbol Ligi kuruluyor. Buraya kadar İngiliz ve Rumların etkisi var.
Türk gençleri 1905'te Mekteb-i Sultani'nin 10. sınıf öğrencileri, arkadaşları Ali Sami Yen'in önderliğinde Galatasaray'ı kurmuştur (Bu arada GS ilk futbol kulübüdür. BJK 1903 diye bilinir. Fakat 1903 de bu kulüp futbol dışında 6-7 branşta faaliyet gösterir. Renkleri bile farklıdır o yıllarda...)

Ardından Fenerbahçe ve Beşiktaş onları takip edince Türk futbolu yeni bir boyuta doğru ilerlemeye başlamıştır. İstanbul'un ardından İzmir, Ankara, Eskişehir, Bursa, Adana ve Trabzon şehirlerinde futbol büyük bir hızla yayılmaya başlamıştır.

Yani siz de kabul edersiniz ki bu gelişmeler, büyümeler alttan doğar, büyür, gelişir. İlk işaretleri buradan alınır.
Üst yapı bunu fark eder ve;

Seksenli yıllardan itibaren aynen aktardığınız gibi yukarıdan müdahaleler, yönlendirmeler, teşvikler vb. her türlü düzenlemeler ortaya çıkar.

Talep aşağıdandır, yukarısı bunu görür. Çünkü yukarısı yani tavan aşağıdan oluşmuştur.
Doğası böyledir.
...

Satranca dönersek, benzerlikler vardır. Ama bire bir değil.
Modern anlamda nasıl ki futbol Kadıköy ve Moda çayırlarında ilk kez görüldüyse, satrançta da ilk kez;
1938 yılında Ankara Satranç Derneği kuruldu.
1943 yılında kurulan İstanbul Satranç Derneği.
1954 yılında dernekler yasasına göre Satranç Federasyonu kuruldu ve faaliyetlerini İSD lokalinde gerçekleştirdi.
Türkiye FIDE'ye 1962 yılında üye oldu.
Bakınız, ilk doğuşlar dernek, kulüp…

Yani ortada ne teşkilat var, federasyon, ne tavan, ne ÖZAL, ne YILMAZ, NE PARA BABALARI.

Ülkemizde satranç kulüpleri daha yeni yeni kuruluyor sn. Mojo Jojo.

İnsanlar benden kuruluş örnekleri, yönetmelikler istiyor.
Kimisine gönderiyorum.
Örnek teşkil etmesi için “Gül” başlıklı yazımı yayınladım. Kocaeli’de SASEM in kuruluşunu açıkladım.

Bize kimse havadan para vermedi.
Tabandan birleşerek gerçekleştirdik, yazımı okudunuz mu bilmiyorum.
Günümüz örneklerinden birçoğu da böyle yapıyor, kendi yağıyla dernekleşerek ortaya çıkıyor.
Bir kısmı belki para babalarıyla…

Ama dediğinize ilerliyoruz;
“HACMİN TEPEDEN ARTTIRILMASI ZAMANINA GELİYORUZ.”
Ben bunun işaretlerini alıyorum.
İyi huylu bir gelişme bu.
Teknoloji gelişiyor.
Yeni gelir kalemleri oluşabilir ve hızla illere yayılabilir.

Umarım önümüzdeki süreçte sizin futbol için örneklendirmeleriniz;


Futbol ise Özal döneminden sonra dünya ile eş zamanlı olarak Türkiye'de de ekonomik olarak büyüdü.
Bunun üzerine esas aktörler işin rant kısmını dizayn ettiler. Kupa Galipleri kupası kaldırıldı, Şampiyon Kulüpler Kupası eleme sisteminden lig sistemine alındı ve Şampiyonlar Ligi oldu. Uefa kupası sonra Uefa Ligine döndü.

Bu zaman zarfında (1986 sonrası) yayın gelirleri kavramı çıktı.
Bu futbol için çok büyük bir girdi demekti. Hatırlayın Cem Uzan'ın Star 1'i ile Erol Aksoy'un Cine 5 kavgalarını.

Şimdi işin içine bu rant ve büyüklük girince futbolcu önem kazandı (esas aktör). Futbolcunun yetişmesi için de tesislerin revize edilmesi gerekti.

Özal o sebeple hem kulüplere büyük teşvikler verdi hem de vergilerde büyük kıyaklar geçti. Sonrasında Mesut Yılmaz gibi başbakanlar da futbola çok büyük kaynaklar kaydırdı.”


... bir şekilde futboldan- satranca yansır.

Ben, bugün alttan gelişmeden umutluyum.
Mitinglerde satranç takımı fırlatan en “tavan” dan değil!
İyi tatiller, selamlar.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#32
Aşkın Bey, tarzınızda eleştireceğim bir husus olacak..kusuruma bakmayın.."Somut Öneriler potası" başlığı açtınız..Sürekli bir tartışma..sürekli bir tavan mı taban mı sohbeti aldı gidiyor..? ama olmaz ki, bu başlığın amacı bu tarz tartışmalar olmamalıydı.. Somut öneri olduğunda, olabilirliği yazılıp çizilmeliydi..Bu başlıkta, alakasız tartışmalara girilmemeliydi..Öneri olmalı, değerlendirilmeli..notlar alınmalı..bu başlığın bu tarz olacağını sanıyordum..Bu başlık amacından sapmıştır bana göre..hayal kırıklıkları yüz ifadesi yok ki..onu yapsam Sad klasik bunu yapıyorum..
Ara
Cevapla
#33
Sn. yusufömür,
Satrançta talebin yolculuğunu anlattığım yazımda "open turnuvalar" dan bahsettiniz.
Talebinizde haklısınız.
TSF, İl temsilciliklerine "Sponsor nasıl bulunur?" konulu eğitim vermesi için bir kuruluşla görüşme halindedir.
Bu konuda öncelikle il temsilciliklerinin alt yapısal gelişimi olmadan talepler havada asılı kalır.
Zaman ilerliyor farkındayım.
Benim de en çok enerjimi sarf ettiğim konudur; yapılması gerekenleri zamanında yapabilmek!
Fakat ne yazık ki bir gazete ilanıyla hal olmuyor bu işler.
Sponsor gazete ilanıyla da bulunabilir belki ama, örnekleri varsa gösteriniz lütfen.
Son derece iyi niyetli önerinizi fikren destekliyorum.

Ama pratikte şöyle düşünürsek;

a- Gerekli yasal düzenlemelerle il temsilciliklerinin işlevi günün ihtiyacı karşılayacak gerçek düzenlemelerine kavuşsa,
b- Dernek ve kulüplere hatırı sayılır destek-teşvik düzenlemeleri yapılabilse,
c- İllerde satranç eğitimi veren her türlü, resmi-özel kuruluşların gelişimine yönelik kontrol, değerlendirme ve rekabet sistemi gelse,
d- İller kendi yönetimleriyle özerk, kendi bütçe oluşumları ve etkinlikleriyle serbest olsa,
e- Her türlü eğitim ve yönlendirme hizmetleriyle ve aynı zamanda denetimleriyle TSF ye bağlı olsa,
O zaman;
Talepleriniz daha deniş bir zemine oturmaz mı?
Talepleriniz daha geniş bir kitleye ulaşmaz mı?
Taleplerinizin içinde daha çok insan, daha çok örgütlenmesini tamamlamış, kulüp, dernek olmaz mı?
Daha ses getirici, sonuçları açısından daha etkili olmaz mı?

Bakınız örgütlenmesini tamamlamış ve gerçek işlevini pratiğe yansıtan illerimizde bu tip turnuvalar düzenlenebiliyor.
Yetmez!
Ama etkileşim sonucu çok güzel şeyler ortaya çıkıyor.

Bugün bir çok ilimizde satrançtan çok öncelikli temel gündem maddeleri var.
Bunların bir kısmı sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasi kaynaklı.
Satranç bazı yöneticilerin çok uzağında, onun için tavandan beklemiyorum.

Tavanın yapabileceği düzenleyip göndermek, uygulamayı görmek, ona göre büyütmek ya da yatırımı kesmektir.

Ama taban ne yapıyor ona bakarım.
Bugün bir çok işletme neden kapanıyor, bir çok spor kulübü bazı branşlarını neden kapatıyor?
Ya yeterince ilgi-talep olmadığından, ya da zarar ettiğinden vb.

Lütfen önerilerinizi esirgemeyin, ancak, pratik çözüm yollarını ya da çözümlerin tıkandığı yerleri işaret ediniz.

Çözüm bulmak ayrı, uygulamak ayrıdır.

Emr'eden güçten, tatbik eden güç daha geçerlidir.
Sorun nasıl tatbik edeceğimiz-uygulayacağımızdır.

Bu haliyle il temsilciliklerine open turnuva zorunluluğu önerisini bir kez daha gözden geçirmek yerinde olur.


Selamlar...

Somut öneriler potasında sonuçta 10-15 kişi yazıyor ve okuyoruz. Sayı çok artsa bile çok yetersiz ama yol gösterici olabilir.
Şöyle ki;
Somut öneriler belli bir olgunluğa ulaşınca, benzeri il ve bölge yönetimlerin tarafından yapılabilir. Taslak yasa yönetmelikler hazırlanabilir. Tabi hukuksal olarak danışılmalı.
Bu öneriler il temsilcileri toplantılarında, il-bölge gezilerinde, şuralarda, genel kurul toplantılarında dile getirilebilir.
Ama kararlılıkla takip de edilmelidir.
Siyaset il başkanları toplantısı yapıyor. Gerçi oradaki demokrasi anlayışı ve uygulaması çok şüphelidir.
Çünkü taleplerden çok uygulamaların meşrulaştırılması çabaları örgütlü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bunu tavandan ya da tabandan nasıl uygularız?
İçinde haklı ve gerekçeler bağlı talepler, kulüp ve dernekler, toplumsal kitleler ve uygulama örnekleri bazı mekanizmaları, çan kulelerini harekete geçirebilecektir.
Tartışılmalıdır!
Tüm önerilerin çıkış noktası olacaktır.

SAYGILARIMLA.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#34
Sn. yusufömür,
Aşağıdaki yazınızı yeni fark ettim kusura bakmayın!


"Aşkın Bey, tarzınızda eleştireceğim bir husus olacak..kusuruma bakmayın.."Somut Öneriler potası" başlığı açtınız..Sürekli bir tartışma..sürekli bir tavan mı taban mı sohbeti aldı gidiyor..? ama olmaz ki, bu başlığın amacı bu tarz tartışmalar olmamalıydı.. Somut öneri olduğunda, olabilirliği yazılıp çizilmeliydi..Bu başlıkta, alakasız tartışmalara girilmemeliydi..Öneri olmalı, değerlendirilmeli..notlar alınmalı..bu başlığın bu tarz olacağını sanıyordum..Bu başlık amacından sapmıştır bana göre..hayal kırıklıkları yüz ifadesi yok ki..onu yapsam Sad klasik bunu yapıyorum.."

Bazen tartışmalar gelişmeleri doğru yöne çekebilir, ya da yapılması gereken uyarıları verebilir.

Tavan ya da taban tartışması...
Önemli olan gelişmelerin doğru zeminlerde başlamasıdır.
Verilen örnekler doğruysa ve yol göstericiyse önemsiz diyebilir miyiz?

Selamlar...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#35
M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Ben, bugün alttan gelişmeden umutluyum.
Mitinglerde satranç takımı fırlatan en “tavan” dan değil!

M.Aşkın TAŞAN Nickli Kullanıcıdan Alıntı:Temel fikir ayrılığımız bu. Ben tavandan gelişimden yanayım. Devrim veya dönüşüm üstyapıdan olur. Taban soyut bir kavram, elle tutulur değil. Keza homojen de değil. Taban dediğinizin kapsamına 9 yaşındaki çocukla 70 yaşındaki veteran giriyor; ne zaman ve hangi sebeple bir araya gelip ortak ses verecekler. İmkansız.

Kendi düşüncemi paylaşmak isterim:

Aşağıdan desteklenmeyen bir üst yönetim hareketi başarısız olmaya mahkumdur. Atatürk'ün başlattığı hareket en basit örnektir buna. Yukarıdan başlatılmıştır; ama aşağıdan çok ciddi bir destek almış ve bu güne kadar Cumhuriyet'i var etmiş ve bugün itibariyle bölgenin en sağlam ülkesi olmamızın altında yatan en önemli bileşen olmuştur.

Aşağıdan halk tarafından rağbet edilmeyen bir üst kademe hareketi eninde sonunda bitmeye ya da önemsizleşmeye mahkumdur.

Diğer açıdan yönetimsel kademelerden yani tavandan yürütülmeyen veya desteklenmeyen bir taban hareketi sadece basit ve geçici bir hareket olmaktan öte gidemez. Amacına ulaşamaz ve üst yönetimde temsil edilmediği sürece bitmek zorundadır. Buna bir sürü örnek verebilirim. Ama vereceğim örnekler ilgili hareketlerin sevdalılarını kızdırabileceği için ayrıntıya girmemeyi tercih edeceğim.

Sonuçta şunu söyleyebilirim ki; yönetim kademelerinin desteğini almadan aşağıdan ne kadar ses çıkarırsanız çıkarın kısa vadede başarılı olmanız neredeyse imkansızdır.

Dikkat edin "kısa vadede" ifadesini vurgulayarak söylüyorum. Zira aşağıdan gelen ses yükseldikçe birileri bu sesi arkasına alıp yukarıya çıkmanın vakti geldiğini anlayıp hemen kendi çıkarı için kullanmak üzere konuyu yukarıya eninde sonunda taşıyacaktır.

Satranç özeline girecek olursak; başarı için tabanın istekli olması ve hal-i hazırda destek alınmakta olan üst yönetimlerin desteklerinin somutlaştırılması için ufak girişimler yeterli olacaktır kanımca.

Taban istekli midir? Bence değildir. Rakamlar bence öyle.

Yönetim istekli midir? En üst yönetim isteklidir evet, bu görülmektedir.
Peki orta kademe yönetim istekli midir? Hayır, mesele umurlarında bile değildir.
Peki bu en üst yönetimin istekli olması durumu fırsat olarak kullanılabilmekte midir? Onu bilemiyorum. Göreceğiz yakın zamanda inşallah.

Not:
Konunun taban-tavan ekseninde gelişmesi "somut öneriler" başlığına aykırı değildir. Sn Mojo'nun tavan önerisi gayet yerinde ve belki de en önemli ve hatta tek gerçekçi somut öneridir.

Arz ederim.
Cevapla
#36
Sn.abdulkadirbener,
Tavan-taban kavramları konusunda iddialı değilim. Yazılarımda bu yok. Ancak tabandaki somut gelişmeleri özetlemeye çalıştım.
Arkadaşımız tavanın öneminden bahsetti ve örnekler verdi.

Tavan konusundaki görüşleri ve tüm akılcı önerileri destekliyorum.

Sonuçta tabansız tavan olmayacağı gibi, tavansız tabanın da bir anlamı yok.
Önemli olan aradaki bağlantının nasıl sağlıklı olarak kurulacağıdır.
Bunu başarabilmek temel hedef olmalıdır.
Saygılarımla...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#37
İL TEMSİLCİLİKLERİNDEN DÖNEM SONU ETKİNLİK RAPORU İSTENMELİDİR.

Başarılı ve başarısız il temsilciliklerinin hakkaniyetle belirlenebilmesi gerekir.

Bunun için, temsilciliklerin, belli bir etkinlik programını ya da dönemini raporlaştırarak ortaya koyabilmesi gerekir. Bu sayede de TSF yetkili kurullarının yanı sıra kamuoyu tarafından da değerlendirilebilmesi şansı ortaya çıkar.

Bu durum otokontrol sistemini gündeme getireceğinden daha sağlıklı bir yapılanmadır.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#38
Değerli arkadaşlar,
SOMUT ÖNERİLER POTASI başlığı altındaki, üyelerimizden ve satranç camiasının oyuncu, yönetici, antrenör, veli gibi kesimlerinden gelen önerilerin tamamını bir araya toplayıp aşağıdaki bir düzen içinde 29.08.2014 tarihinde KOCAELİ de yapılan Yönetim Kurulundan İlgili koordinatör üyeye sundum.
Görüş ve öneriler in son derece önemli olduğunu, ülke satrancına yön vereceğini biliyorum.
Beklentim bu önerilerin dikkatlice okunup değerlendirilme aşamasından sonra en makul bir düzende hayata geçirilmesi için girişimlerin başlamasıdır.
Kamu oyuna saygıyla duyurulur.


----------------------------

SOMUT ÖNERİLER POTASI

Aşağıdaki öneriler satranç camiamızın içinde; sporcu, yönetici, antrenör, sporcu velisi kesimlerinden gelmiştir.
Önerilerin bazıları bağımsız olarak yayınlanmıştır.
Toplu öneriler ise toplantılarda kulüp temsilcilerinin önerileri olduğu için toplu olarak yayınlanmıştır.
Bazı öneri sahiplerinin isteği doğrultusunda öneri sahiplerinin isimleri ön yargı oluşturmaması açısından yayınlanmamıştır. Burada amaç ülke satrancının olumlu yönde katkı sağlamaktır.
ÖNERİ-1:İLLER ŞAMPİYONASI Turnuvası –
ÖNERİ-2:TSF, Açık (Open) Satranç Turnuvalarını belli illere zorunlu yaptırsa olmaz mı?
ÖNERİ-3: Tamamen kendi kaynağını ve kendi bütçesini oluşturan TSF onaylı turnuvalar.
İl bütçeleri kendi kaynaklarını yaratsın. Sadece denetime ve kontrole açık olsunlar. Kendini döndürmek zorunda olan satranç merkezleri ve özel kuruluşlar da böylece kendi gelişimleriyle satrancımıza oyuncu ve çalışma alanı kazandırmış olacaklardır.
ÖNERİ-4 Makul sayıda oyuncu bir araya gelerek döner turnuva düzenleyebilirler. Bunun için derneklerin, lokallerin veya yer sağlayacak kişilerin (bir iş yeri sahibinin toplantı salonu, bir otel salonu) mekanlarından faydalanılabilir. Bu tür turnuvalar yaygınlaşırsa TSFnin üzerinden, belli düzeydeki oyunculara pratik yaptırma yükü kalkar.
ÖNERİ -5
a- ELO düzeyi 2.200'ü geçen üniversite öğrencisine burs sağlanması

Bağlı olarak unvanlar üzerinden burs düzeyleri arttırılabilir (FM-IM ve GM için). Bu, öğrenci kitlesinden çok ciddi bir potansiyel patlaması sağlar; oyunculara kaynak oluşturur hatta üniversiteye girişi teşvik eder. Burs sistemi ile ABD'de onlarca zenci çocuk basketbol bursları ile sokaklardan toplandı. Bu öneri için yasal düzenleme gerekli.
b- TSF'nin 3 büyük ilde bina satın alması
Bu mekanlarda 52 hafta turnuva yapılabilir. Atıl kalan yerler seminer, kongre ve toplantılarda üçüncü kişilere kiralanabilir. İstanbul'un bugün turizm gelirinin dörtte biri kongre turizmidir ve hakikaten koca şehirde oteller ve merkezler bu konuda yetersiz kalabiliyor. Maddi olanaklar yetersizse, TSF konuda kiralama veya devletten destek alma yollarına gidebilir özellikle vakıfların çok ucuz ve uzun süreli kira yerlerinden yararlanabilir.

c- Dernek ve satranç merkezlerine devlet yardımı sağlanmalı

Tabii kötüye kullanmayı önlemek için sağlam kriterler getirerek. Örneğin merkezler kayıtlı oyuncu sistemine geçmeli. Oyuncular (tıpkı kulüplerdeki gibi) satranç merkezleri ile sözleşme yapmalı, takımlar buradan oluşturulmalı ve ve belli ELO üzeri oyuncu tutan merkezler ödenek almalı. Bu (ELO kriterli adam tutma) zamanla oyuncu yetiştirilmesi konusunda önemli motivasyon olur.

Turnuvalara katılım paralı olmalı, özellikle takım turnuvaları için uygun bedeller yatırılmalı ve ödüller cazip hale getirilmeli.
ÖNERİ- 6
KULÜP YÖNETİCİLERİ TOPLANTISI NOTLARI- Konya-2014

Akın YAYIK (Erzurum) : Doğu Anadolu’ da kamp.
İskender HATİP (Krd. Ereğli):Yabancı sporcu sayısı 2012 de konuşulduktan sonra hemen uygulanması güzel. Hak edişlerin önceden yatırılması çok yerinde bir uygulama oldu. Bölge ligleri kurulabilir. Değişik meslek gruplarına takım yarışmalarında izin için çalışmalar yapılmalıdır. İl temsilcisi ve kulüpler ilişkileri gelişmelidir.
Ayşegül TURHAN (Düzce): İş Bankası Okulda Satranç Projesi yerinde ve devamı sağlanmalıdır. Yıldızlar ve Kulüpler yarışmaları ardı ardına olmamalıdır.
Cengiz KESKİN ( Samsun) : İllerinde 1. Olan takımlardan katılım ücreti alınmasın. 2. ve 3. olan takımlarda bundan faydalansın. Kamu çalışanlarına turnuvalara gelirken valilik onayı alınsın.
Erdoğan ŞEKERCİ (Kastamonu) : 5 yıl boyunca katılan takımlara katılım beratı verilmelidir. Turnuva programına gezi-gece konulabilir.
Erkan ŞAT (Yalova) : Başka ilde yarışmaya katılan takımlar o ilden de gelebilmelidirler. Farklı yol ve farklı ilden gelenler farklı yol ücreti almalıdırlar.
Abdurrahman BALTACI (Yalova) :Erdemli sporcular yetiştirmek öncelikli hedefimiz.
Hayri IŞGIN (Karaman) :Mevlana gezisi yapılabilir.
Murat VURAL ( Sivas) :İletişim ağı zenginleştirilmelidir. Bölgesel geziler önemlidir. SODES PROJELERİ bilgilendirilmeli ve uygulanmalıdır. Valilikler projelere kaynak buluyor. Bütçe hazırlanıyor, planda kazanımlar anlatılıyor. Derneklere de veriliyor. Örnek uygulamalar TSF sitesinde yayınlanabilir.
Hilmi GÜNGÖR (İstanbul) : Her 5 yıl katılan bir takıma katılım hakkı verilmelidir.

Doğa Cihan GÖKSEL ( Çanakkale) : TSF nin sponsorluk anlaşmaları desteklenmeli ve örneklendirilmeli. 81 ilin tamamı gelebilmeli. 120- 130 takım da olabilir. Satrancı iyi anlattığınızda sponsor bulmak kolaylaşıyor.
Süleyman Sarp KOÇ ( Antalya):Satranç oynanan yerde kalınmalıdır. Transfer konusunda geçici transfer çözüm olabilir.

M. Aşkın TAŞAN ( Kocaeli ):
İl Yarışmaları, bölge yarışmaları ve final olarak yeni bir düzenleme gerekebilir.
İl yarışmalarında ortalaması 2100 ( rakam değişebilir) olan takımlar eleme oynamadan bir üst kategoriye devam etmelidirler. Bu birçok sorunu halledebilir. Örneğin izin alma. Aynı takımlar isterse il de de yarışsınlar, takım kontenjanı için. Ama sonraki aşamaya katılma hakları saklı kalsın.
ÖNERİ- 7
 Adım 1, 2, 3, 4, 5 gibi kitapların PGN leri yapılmalıdır.
 Açılışların ana varyantlarını anlatan videolar TSF tarafından yapılmalıdır.
 Satranç branşı kulüplerde zorunlu olmalıdır
 istenilen seviyeye gelebilmesi için Mustafa EROĞLU abimizi bölgeye çağırıyoruz. Kulüp çalışmalarından önce satranç okullarda ders olarak okutulmalı, kulüp öncesi eğitimi gelmeli.
ÖNERİ - 8
 Kulüpler ukd aralığına göre çalışma gruplarına ayrılabilir, çalıştıracak üst düzey antrenörler maddi olarak desteklenir, gerekli mevzuat değişikliği ile kurum ve kuruluşların desteği sağlanır.
Genel olarak iyi ancak kulüpler kuvvet farkı daha verimli olmasını engelledi. Daha bir alt grup olamaz mı?

o Belki var ama ben göremedim. Konaklama için haritayı siteye koymak gerekir.

o Eski sistem, her dört takıma bir takım gelmeli,12 takımı olan ilden 3 takım gelebilir.
o Daha çok destek verilmeli ücretsiz konaklama sayısı 12-13 sporcuya çıkarılmalıdır.
o 20 Takımlı 2.lig kurulmalıdır.
o İlimizde 9 takımla başladık 7 takımla kaldık. Üç yerine 2 takımla geldik, engellenmelidir. Sorumsuz yöneticiler yüzünden diğerleri hak kaybı yaşadı.
o Merkezi olarak Konya da olması gereklidir.
o Kulüplere daha fazla sosyal olanak sağlanmalı. Yönerge daha önce ilan edilmeli ve başka turnuvalarla çakışmamalıdır.
ÖNERİ- 9
Beraberliklere yönelme eğilimini azaltmak için turnuvalarda ilk eşitlik bozma unsuru olarak Galibiyet Sayısı (Number of Wins) kriteri kullanılmalı. Böylece oyuncular kazanç için oynamaya yönlendirilmeli.
ÖNERİ- 10
Turnuvaları habersizce terkedip gitme veya kayıt yaptırıp gelmeme olayına çözüm olarak bütün turnuvalara kayıt yaptıran oyunculardan gelmeyen olan olursa veya turnuvayı habersizce terkedip giden olursa, il temsilciliklerince bir kara liste oluşturup bu oyuncuları kara listeye alarak bir kaç turnuva boyunca veya duruma göre belirle bir süre boyunca o il veya bölge genelinde turnuvalara katılması engellenebilir.
ÖNERİ- 11
1)Satranç sporcu üzerine kamu spot reklamlarının yapılması
2) İllerde Kamp eğitimlerinin yapılması
3) Okullarda Satranç Ant. Yapıpta yıl boyunca 2-3 binlira kazanıpta ilindeki yarışmaya dahi öğrenci göndermeyen antrenörlerin vize bedellerini yatırmadıkları ve bunlara karşı önlem alınması
4) Yeni lisans çıkaracaklara ilişkin Lisans sisteminden kulüp aktarım işlemlerinin yapılabilmesi
5) Transfer süresinin uzun tutulması ara transfer döneminde kulüplerin 4 transfer hakkının olması.
6) Finale kalan takım sayısının 14 olarak belirlenmesi
7) Kulüplere Lisanslı Swi. Manager Eşlendirme Programının dağıtılması
8) İllerde yapılan il birinciliği, yaş grupları, yıldızlar il birinciliği turnuvalarına federasyon tarafından kupa ve madalyanın gönderilmesi.

ÖNERİ- 12
Kamu spotu değişik bir öneri. Eş zamanlı olarak medya tarafından İsmet Berkan, Emre Aköz gibi bilgili; Ertuğrul Özkök ve Hıncal Uluç gibi bu tür konulara eğilimli kişiler üzerine gidilirse, bunun üzerinden mutlaka dönüş olur. Belediye başkanlığı döneminde Mustafa Sarıgül Swiss Otel gibi Türkiye'nin en iyi ve en pahalı otelinde 2 ciddi turnuvaya destek vermişti (Jiray Çakır); bunu kurumsallaştırmak ve desteklemek lazım. Kaldı ki satranç uyuşturucu, obezite, sanal ortamda psikolojiyi kaybetme gibi bir çok zamane kötülüğüne bir panzehir niteliğinde.

Bu anlamda mutlaka iş, medya ve siyaset dünyası ile alakalı ve doğrudan iletişim kuracak kişilerden TSF yararlanmalı ama öncesinde çok ciddi bir PR programı hazırlamalı. TSF de gerekirse bu halkla ilişkiler işine destek verecek kişileri dışarıdan bulmalı.
ÖNERİ- 13
Önerim şu; neden ilinizin yerel gazetelerine yarım sayfalık bir ilan vermiyorsunuz? Önce ilanınızda ilinizin minik, yıldız, genç ve büyüklerde varsa başarılı oyuncu / oyuncularınının fotoğrafları eşliğinde derecelerinden, başarılarından bahsedersiniz...Bir kaç güzel cümle yazarsınız..mesela; satranç çocuklarda zekayı geliştirir, derslere katkısı olur, güzeldir, yararlıdır, yaratıcı düşünmeyi sağlar..vs.. hep bildiğimiz güzel cümleleri yazarsınız..ve ilanınızı şöyle bitirirsiniz veya başka benzer ifade de olabilir.. "İlimizde organize etmeyi düşündüğümüz Ulusal /uluslararası Open satranç turnuvasına sponsor olarak katkı ve desteklerinizi bekliyoruz..İletişim için : 0 XXX .....".. yani bu ilanın şeklini çok kaba taslak yazdım..İl temsilcileri, bu ilanı çok daha güzel ve cazip bir şekilde tasarlayabilir..Sonrasında, o şehirde size sponsor yağmazsa buradan bana yazın..
ÖNERİ- 14
Somut öneriler belli bir olgunluğa ulaşınca, benzeri il ve bölge yönetimleri tarafından yapılabilir. Taslak yasa yönetmelikler hazırlanabilir. Tabi hukuksal olarak danışılmalı.
Bu öneriler il temsilcileri toplantılarında, il-bölge gezilerinde, şuralarda, genel kurul toplantılarında dile getirilebilir.
Ama kararlılıkla takip de edilmelidir.
Siyaset il başkanları toplantısı yapıyor. Gerçi oradaki demokrasi anlayışı ve uygulaması çok şüphelidir.
Çünkü taleplerden çok uygulamaların meşrulaştırılması çabaları örgütlü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bunu tavandan ya da tabandan nasıl uygularız?
İçinde haklı ve gerekçeler bağlı talepler, kulüp ve dernekler, toplumsal kitleler ve uygulama örnekleri bazı mekanizmaları, çan kulelerini harekete geçirebilecektir.
Tartışılmalıdır!
Tüm önerilerin çıkış noktası olacaktır.
ÖNERİ-15
İL TEMSİLCİLİKLERİNDEN DÖNEM SONU ETKİNLİK RAPORU İSTENMELİDİR.

Başarılı ve başarısız il temsilciliklerinin hakkaniyetle belirlenebilmesi gerekir.

Bunun için, temsilciliklerin, belli bir etkinlik programını ya da dönemini raporlaştırılıp ortaya koyabilmesi gerekir. Bu sayede de TSF yetkili kurullarının yanı sıra kamuoyu tarafından da değerlendirilebilmesi şansı ortaya çıkar.

Bu durum otokontrol sistemini gündeme getireceğinden daha sağlıklı bir yapılanmadır.


SELAM ve SAYGILARIMLA...
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#39
Ateş Bey,
Önerilerin hep bir arada kalıp aynı zeminde gözükmesi için son önerilerinizi bu ortama aldım.


Öneri : 16 Ateş ÜLKER

• Şu halde bir çözüm yolu yönergeleri hazırlayanların değişmesidir. Bu mümkün değilse yönergelerdeki bazı maddelerin değişmesi gereklidir.
• Örneğin konaklama desteği tamamen kaldırılmalıdır.
• Konaklama desteği ancak kapalı turnuvalarda "çok sevilen ve özellikle yarışmaya çağrılmış ustalara" verilebilir.
• Yerli ve yerel oyunculara verilen ödül miktarı arttırılmalıdır.
• Attığımız her adımda yerli dinamikleri teşvik etmemiz gerektiği hatırlanmalıdır.
• Küçük teselli ödüllerinin dahi bir yarışmayı yerliler için çekici hale getirebileceği unutulmamalıdır.
• Önceliğimiz ve başlıca amacımız "yerli dinamiklerin gelişmesi ve başarılı olması"olmalıdır.
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#40
Aşkın Bey,

Merhabalar..
Bu konu başlığında verilen öneriler ile ilgili gelişmeler oluyor mu?
teşekkür eder, iyi çalışmalar dilerim..herkese iyi bayramlar..
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 13 Ziyaretçi