Böyle hakemlik olabiliyor mu?
#61
(28-12-2015, 09:42)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: @Erşan Gökerman: Satrancı bekleyen hatta beklemesi kalmadı artık yaşadığı en büyük tehlikenin bilgisayar olduğunu bilmeyen, anlatıldığı zaman anlamayan/kabul etmeyen satranç cahili zevata laf anlatmaya gerek var mı? 

@Forum Okuyucuları: Özgür Akman forumları dikkatli takip ediyorsa benim satrançta hileye ne kadar tahammülsüz olduğumu anlamıştır. Bu problemin ulaştığı seviyeyi bildiğimi ve önüne geçilmesini istediğimi de doğal olarak yazılarımda fark etmiştir. Hilenin önüne geçmek için "telefonları getirmeyin" demenin doğru yol olmadığını anlatmaya çalıştığımı da mesajlarımı bir kez daha dikkatli okuduğunda anlayacaktır. Bu konuya değindiğim mesajların sadece son örneği şu linktedir: http://forum.satranc.biz/showthread.php?...9#pid19919 O yüzden dikkate almayın bu yazdıklarını. O kendisini satrancın bilirkişisi sanıyor, ben de kendisini hiç ciddiye almıyorum ya, ondan ara sıra kendisini bana hatırlatma ihtiyacı duyduğunu düşünüyorum. Siz de mesajını içerik açısından yanlış olduğu için dikkate almayın sayın forum okuyucuları.

@Forum Yönetimi: Bana sataşmayı alışkanlık haline getiren Özgür'ün "... anlatıldığı zaman anlayamayan ... satranç cahili zevata ... " sözleri karşısında http://forum.satranc.biz/showthread.php?...632#pid632 linkinde yer alan forum kurallarını uygulamayacaksanız forum kurallarının ilgili kısımdan koyu renkli yazdığım kısımları silmenizi öneririm. " ... [color=#333333]Aşağılayıcı, müstehcen, kaba, iftira niteliğinde, nefret dolu, tehdit edici, sekse yönelik ya da kanunlarla çelişecek içerikler göndermeyeceğinizi kabul ediyorsunuz. ..." Yok, forum kuralları hala orada kalıp uygulanmayacaksa da üyelere bilgi veriniz lütfen. [/color]
Ara
Cevapla
#62
(29-12-2015, 00:26)Attorney at Law Nickli Kullanıcıdan Alıntı: [quote pid='21654' dateline='1451287925']
Son gelinen noktada ise saygı ve terbiye sınırlarını zorlayarak, haddinizi çokça aşarak, pisuvarların herkesçe görülebilecek yerde olduğunu es geçerek, tuvalette kimsenin göremeyeceği yere cep telefonuyla gittiğim iftirasında bulunuyorsunuz. Bu kesinlikle bir iftiradır, yalandır ve haddinizi aşan çok saygısızca bir ithamdır. İftira atmadan önce gidip turnuva salonunun pisuvarlarının tuvaletin içinde açıkta olduğunu, kimsenin görme ihtimali olmamasının söz konusu dahi olmadığını görünüz! Yanlışınızı düzeltmediğiniz takdirde bu satırları okuyanların gözünde yalancı, iftiracı, müfteri olarak kalmanız kuvvetle muhtemeldir. Bu sebeple bu hatanızı düzeltiniz. 

[/quote]

Sayın Dinçer,

Gerçekten tuvaletler konusunda yaptığım büyük hata nedeniyle sizden özür diliyorum. Kendimi oldukça kötü hissettim. Kamuoyunun bilgisine sunarım ki;

''Sayın Tutku Dinçer, 2015 İstanbul Open Satranç turnuvasında, turnuva tüzüğünün ilgili maddesinde açıkça yasak olduğu belirtildiği halde, evi turnuva salonuna 300 metre uzaklıkta olmasına ve telefonunu çok yakından tanıdığı başhakem arkadaşına verebilme imkanı olmasına rağmen, kendi ifadesiyle 'şikayet etmeyeceklerini bildiği tanıdık kişilerle oynarken' 'kesinlikle 3000 TL den çok daha ucuz olan cep telefonu ile salona girmiş, salonda üzerinde telefon olduğu halde dolaşmış ve telefonuyla tuvalete gitmiş ancak elbette kapalı tuvaletler yerine pisuarları kullanmıştır.''

Böylece yukarıdaki bölümde, kendisi aynı zamanda satranç turnuvalarında kuralların uygulanmasından sorumlu hakemlik görevini yapan ve bir hukukçu olan Tutku Dinçer'i rahatsız eden, telefonun fiyatı ve tuvaletlerin kullanılırken pisuarın da kullanılabileceği gibi konunun en önemli ayrıntılarında yapmış olduğum hatamı düzeltmek isterim.

Saygılarımla
(Böyle iyi mi?)
Ara
Cevapla
#63
[size=large] [/size]
[size=large]Ziya Paşa derki : “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdirden anlamayanın hakkı kötektir...”[/size]
[size=large] [/size]
[size=large]Devam edilmesini istermisiniz ?![/size]
[size=large] [/size]
[size=large]Devam edeyim mi ?![/size]
[size=large] [/size]
Ara
Cevapla
#64

Erşan Gökerman:

Alıntı:Organizasyonlar yarışmacılara daha iyi hizmet sunsun, daha etkili çözümler getirilsin ama şimdilik eldeki şartlar içerisinde her isteyenin cebinde telefonuyla dolaşmasının savunulması mantıkla izah edilemez.

Uygulaması zor ama en sağlıklı çözüm:
M. Aşkın Taşan:
Alıntı:[color=#333333]Öncelikle telefon ile maça çıkılmasına ve oyun alanında bulunmasına karşıyım.[/color]

[color=#333333] Telefonun gerekliliğinin farkındayım. Bu konuda da bir önerim vardı. Hakemlerin yanında ofis bir dolap...[/color]
[color=#333333]Kilitli ve oyunculara özel.[/color]

Beni tanıyan/tanımayan forum ahalisinden özür dileyerek, bundan sonraki kısmın kişiselleşeceği notunu düşüyorum.
Art niyetli insanlar cevapsız kalmamalı.

@TutkuDinçer:
Çok önemli başka görevlerin olduğu halde lütufta bulunarak forumda paha biçilemeyen hukuki görüşlerini paylaşıyorsun madem, dikkat buyur ve aşağıdaki linklere bak, satrançta hile meselesinin ne kadar ciddi olduğunu oku ve öğrenmeyi dene
-http://www.chessdom.com/georgian-chess-champion-banned-for-cheating-at-the-dubai-open-chess-tournament/
-http://www.bbc.com/news/world-europe-34184940
-http://www.chess.com/news/italian-chess-player-cheats-using-morse-code-7648
-http://www.chess.com/news/amateur-player-caught-cheating-at-tournament-in-new-delhi-7004 
-http://en.chessbase.com/post/wesley-so-wins-dubai-open-player-disqualified-for-cheating
-http://www.nytimes.com/2011/06/12/crosswords/chess/chess-christoph-natsidis-punished-for-cheating.html?_r=0
-http://en.chessbase.com/post/fide-confirms-sanctions-in-french-cheating-case

O yüzden evet sert önlemler alınacak ve senin gibi satranca ve satranççıya saygısı olmayan zevat da telefon sokamayacak turnuva salonlarına. Bunu marifetmiş gibi anlatıyorsun bir de hukukçu kimliğin var, varlığını eleştirse bile mevcut hukuka en fazla saygı göstermesi gereken bir mesleği icra ediyorsun. Hayatın akışına aykırıymış gibi saçmalıklarla savunmayacaksın kuralları çiğneyişini. Hayatın akışına aykırı falan diye öğrendiğin üç çekici ifadeyi cümlede kullanmaya kasacağına argümanın mantığını anlamaya çalış. 

 Erşan Gökerman anlatmış, sen de anlamamışsın veya anlamak istememişsin. Bak ne demiş:
Alıntı:[color=#333333][size=small]Tekrar edeyim isterseniz, siz, Tutku Dinçer, tüm kuralları ve ilgili tüzük maddesini, açıkça yasaklanmış olduğunu bildiğiniz halde, 'rakiplerinizin şikayet etmeyeceklerinden emin olduğunuz turlarda' oyun alanına cep telefonuyla girdiniz, girmekle kalmadınız, bu telefonla turnuva salonunun içinde dolaştınız ve kimsenin sizi görme ihtimali olmayan tuvaletlere de yanınızda cep telefonu olarak gittiniz. Üstelik bu eylemi, telefonunuzu rahatlıkla bırakabileceğiniz 300 metre ötede eviniz olduğu halde yaptınız. Şimdi kimse kusura bakmasın ben bu eylemde ne iyi niyet ne bir kural eleştirisi görmüyorum. En hafif tabiriyle satranca saygısızlık olarak görüyorum. Üstelik bunu yapan kişi bir hakem ve açıkça belli ki görev alacağı turnuvalarda da oyuncuların aynı eylemi yapmasından rahatsız olmayacak, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyecek. [/size][/color]

[color=#333333][size=small]Telefon ve benzeri elektronik aletlerin, hiçbir spor branşında olmadığı kadar oyuna etki etme gücü var.[/size][/color]
Alıntı:[color=#333333]Cep telefonunun oyuna olan tek etkisi bir kişinin onu kullanıp kullanmaması değil. Üzerinde cep telefonu taşıdığını bildiğiniz bir kişiyle oynarken, sürekli 'acaba' kuşkusu ve bu nedenle haklı-haksız itirazlarla herkesin birbirini suçlar hale gelmesi, %1'in (ki çok büyük bir rakam)  hile yapmasından çok daha önemli. [/color]


Erşan Gökerman'a şöyle yazmışsın:
Alıntı:[color=#333333]6- Yapılacak yorumlar ELO'ya göre, hele ki aşağıya yuvarlanmış ELO'ya göre yapılacaksa Türkiye'nin ilk 100'ünden oldukça uzakta olan bir kişi olarak siz de Türk satrancı hakkında çok yazmayınız. Dünya satrancı söz konusu ise zaten sizin rating bakış açınızla ağzınızı açmanız dahi hoş değil![/color]
Bilirkişiymiş Big Grin  Bir hadsizlik arıyorsan aynaya bakmalısın. Senin yaşın kadar süredir 2100 civarında ve üstünde reytingi olan bir satranççıya üstelik Türk satrancı üzerine kafa yoran, satrançta muhtelif kimlikleri olan birisine dil uzattın. O küçük imanı da hepimiz anlıyoruz. İddia ettiğin gibi seni aşağılamıyorum veya sana hakaret etmiyorum, seninle ilgili durum tespiti yapıyorum. Satrancın ve satranççının yanındaki herkesle kavga eden sensin.

Satrançtaki varlığını forumlardaki polemiklerde satranç emekçilerine hakaret etmenin ötesine taşımayı dene. İstanbul'daki baro turnuvası mesela, demek ki canın isteyince gayet işe yarayan şeyler yapıyorsun. Satranca bir faydan olsun.
Ara
Cevapla
#65
(29-12-2015, 10:58)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Hayatın akışına aykırıymış gibi saçmalıklarla savunmayacaksın kuralları çiğneyişini. Hayatın akışına aykırı falan diye öğrendiğin üç çekici ifadeyi cümlede kullanmaya kasacağına argümanın mantığını anlamaya çalış. 

Bilirkişiymiş Big Grin  Bir hadsizlik arıyorsan aynaya bakmalısın. Senin yaşın kadar süredir 2100 civarında ve üstünde reytingi olan bir satranççıya üstelik Türk satrancı üzerine kafa yoran, satrançta muhtelif kimlikleri olan birisine dil uzattın. O küçük imanı da hepimiz anlıyoruz. İddia ettiğin gibi seni aşağılamıyorum veya sana hakaret etmiyorum, seninle ilgili durum tespiti yapıyorum. Satrancın ve satranççının yanındaki herkesle kavga eden sensin.

Satrançtaki varlığını forumlardaki polemiklerde satranç emekçilerine hakaret etmenin ötesine taşımayı dene. İstanbul'daki baro turnuvası mesela, demek ki canın isteyince gayet işe yarayan şeyler yapıyorsun. Satranca bir faydan olsun.

"Hayatın olağan akışına aykırılık" aklına gelebilecek en önemli davalarda, en üst yargı merciilerince dahi kullanılan, çok önemli bir hukuki müessesedir. İnan ki sana "saçmalık" olarak gelmesini çok normal karşıladım Smile

Alıntılardaki 2. paragrafın başında kelime seçiminde olmasa da, fikir olarak oldukça haklısın. Ben de Erşan Bey'in (dün bana karşı yaptığı ve benzer hatalara düşmediği sürece) Türk satrancına kafa yormasını isterim. Zaten kendisinin bakış açısını eleştiren bir ironiydi o satırlarım. "Sizin bakış açınızla" kısmına da dikkat ederek tekrar okumanı öneririm. Nasıl oldu bilmiyorum ama bu konuda aslında aynı şeyi söylüyoruz. Senin adına sevindim Smile

Olumsuz eleştirilerin yanlış olduğu gibi olumlu eleştirilerin bile yanlış be Özgür Smile  Bu kadar yanlış tüm doğrularını götürüyor bak, benden söylemesi. İstanbul'daki Baro turnuvalarını ben yapmıyorum. Sadece çorbada ufak bir tuzum oluyor.

Şu ana kadar satrançtan hiç "para" kazanmadım. Her zaman satranca küçük yada büyük birşeyler vermeye çalıştım. Çeşitli yerlerde çocuklara ücretsiz yada yol masrafına dersler verdim. Hakem ihtiyacı olduğunda ücret almaksızın gittiğim zamanlar oldu. İmkanı olmayanlara satranç takımları hediye ettim. Yeri geldi işin pis kısmını dahi yaptım. Çeşitli kurumları satrancın içine sokmaya çalıştım ve bir kısmını başardım. Şimdi çok daha iyisi olacak inşallah ve çok geniş kitlelere hitap eden bir proje üzerinden de satrancın popülerliği artacak umarım. Senin beklediğin fayda nasıl bir faydadır bilemiyorum ama yeni bir varyant keşfetmemi vs. istiyorsan açıkça söyle ki nasıl bir mentalite içinde olduğunu da anlamış olayım. Keşfedersem söz veriyorum senin adını vericem Smile 

Aklıma gelmişken, bu Sokrates dergisine satranç da dahil olsun diye uğraşıyormuşsun uzun süredir. Sen varsın diye o işe karışmadım ama tıkandığın yer okursa haber ver. Bak çok ciddiyim bu konuda. Dalga geçtiğimi falan düşünme. Satranca faydası olacaksa sana bile düşünmeden yardım ederim.
Ara
Cevapla
#66
(29-12-2015, 08:27)Erşan Gökerman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Gerçekten tuvaletler konusunda yaptığım büyük hata nedeniyle sizden özür diliyorum. Kendimi oldukça kötü hissettim. Kamuoyunun bilgisine sunarım ki;

''Sayın Tutku Dinçer, 2015 İstanbul Open Satranç turnuvasında, turnuva tüzüğünün ilgili maddesinde açıkça yasak olduğu belirtildiği halde, evi turnuva salonuna 300 metre uzaklıkta olmasına ve telefonunu çok yakından tanıdığı başhakem arkadaşına verebilme imkanı olmasına rağmen, kendi ifadesiyle 'şikayet etmeyeceklerini bildiği tanıdık kişilerle oynarken' 'kesinlikle 3000 TL den çok daha ucuz olan cep telefonu ile salona girmiş, salonda üzerinde telefon olduğu halde dolaşmış ve telefonuyla tuvalete gitmiş ancak elbette kapalı tuvaletler yerine pisuarları kullanmıştır.''

Böylece yukarıdaki bölümde, kendisi aynı zamanda satranç turnuvalarında kuralların uygulanmasından sorumlu hakemlik görevini yapan ve bir hukukçu olan Tutku Dinçer'i rahatsız eden, telefonun fiyatı ve tuvaletlerin kullanılırken pisuarın da kullanılabileceği gibi konunun en önemli ayrıntılarında yapmış olduğum hatamı düzeltmek isterim.

Saygılarımla
(Böyle iyi mi?)

Bu örnekten de açıkça anlaşılıyor ki, kişinin telefonunu evde bırakma imkanı olmasına rağmen yanında taşımasını gerektiren zorunlu durumlar olabiliyor ve telefonla tuvalete giden kişi illaki hile yapmıyor. Zaten kişinin cebinde duran kapalı bir telefonla hile yapması mümkün değildir. Dolayısıyla telefon=hile yaklaşımının çağ dışı olduğunu bir kez daha vurgulamak isterim.

Erşan Bey'in daha ilk mesajında verdiği örnekteki gibi nasıl ki birisi sinirlenip çekip vurur diye silah taşımak tamamen yasaklanmayıp, sınırlamalar getirilmişse, telefon için de aynısı yapılmalıdır. Kişi telefonunu yanında taşıyabilmelidir. Turnuva alanının dışına çıkması (orada denetim yoktur), telefon ile tek başına kalabileceği yerlere girmesi, telefonu cebinden yada çantasından çıkarması kesinlikle yasaklanmalıdır. 

Hakim ve hakem kuralları uygulayan kişidir. Kendilerinin bu kurallara farklı bakış açıları olsa dahi görev sırasında bu kuralları nasıl uygulanıyorsa öyle uygularlar. Bu konu, üzerinde konuşmaya vakit dahi harcanmayacak kadar nettir.
Ara
Cevapla
#67
[font=Segoe Print] [/font]
[font=Segoe Print]Eğer değerli üyeler yanlış anlamazlarsa içtenlikle bir şey paylaşmak istiyorum. Bu yazıları okurken aklıma geliverdi birden bire…[/font]
[font=Segoe Print]Belki bir faydası olacaktır diye de düşünmeden edemedim.[/font]
[font=Segoe Print] [/font]
[color=#c00000][font=Segoe Print]“Serçe kuşları yine bir aradaydı.[/font][/color]
[color=#c00000][font=Segoe Print]Mutluluğu yakaladığımız anlar giderek daha da azalmakta olduğu için…[/font][/color]
[color=#c00000][font=Segoe Print]Ben hemen gözlerimi yumdum…[/font][/color]
[color=#c00000][font=Segoe Print]Serçe kuşlarının cıvıltısını ve mutluluğun sıcaklığını,[/font][/color]
[color=#c00000][font=Segoe Print]Bir fotoğraf karesi gibi dondurup…[/font][/color]
[color=#c00000][font=Segoe Print]Yüreğimin en gizli köşesinde sakladım.”
[/font][/color]
[font=Segoe Print]Bunu televizyonda bir diziden hatırlıyorum. Bir kenara not etmiştim.
...

Bu tartışma bireyselleşmemeli.[/font]
[font=Segoe Print]Bunu da ben söylüyorum. Bu hataya çok düştüm, düşenleri de üzüntüyle görmekteyim. Israrlar tartışmanın bir ucunu bitmeyen bir doğuya, diğerini de yine bitmeyen bir batıya çeker.
[/font]
[font=Segoe Print]Kutuplaşmalar da bu yüzden artar. İnternetin en olumsuz etkilerindendir ayrışmayı ve kutuplaşmayı körüklemesi…
[/font]

[font=Segoe Print]Klavye başındayken insan kendisini neden tanımazdan gelir ki?[/font]
[font=Segoe Print]Neden, başkasını da tanımazlıktan gelmek?
[/font]
[font=Segoe Print]Şahsen tanışmaktan bahsetmiyorum. Burada fikirlerimizi ortaya koyup onları tanıtmamız gereklidir.[/font]
[font=Segoe Print]Tartışacağımız şeyler bitmedi ki… Daha neler var değil mi?
[/font]
[font=Segoe Print][color=#3333ff]Bu hatayı geçmişte en çok yapan biri olarak açık yüreklilikle belirtmek isterim ki;[/color]
[/font]
[font=Segoe Print]Klavyenin kemiği yok! Sonradan kötü bir motivasyon içinde kalmamalıyız. Hepimizin hayat mücadelesi var değil mi? Evdeki birinci dereceden yakınlarımıza  kendimizi düşünceli ve eksi motivasyonda gösterme hakkımız var mı? Onlardan güleç yüzümüzü esirgerken, onlara haksızlık yapmış olmuyor muyuz?
[/font]
[font=Segoe Print]Bu konuda hararetle tartışan her bir üyenin;, satranç emekçisi, sporcu antrenör, fikir sahibi insanın geçmişten bu güne [size=medium]satranca hizmetine[/size] çok yakından tanıklık yapan biri olarak yazıyorum.
[/font]

[font=Segoe Print]Fikirlerimiz doğru ya da yanlış olabilir. Sadece fikirleri çürütün![/font]
[font=Segoe Print]Yanlış ya da hiç düşünmediğimiz bir yönü de olabileceğini düşünerek toplumun tamamını ilgilendiren yargılardan kaçınmak gerekir. Çünkü bazı yaklaşımlar göreceli olabiliyor.[/font]
[font=Segoe Print]Kişiliklere dokunmadan, onlara zarar vermeden başka bir üslupla…
[/font]
[font=Segoe Print]Yeri gelince sineye çekerek tevazu ve sabır gösterin, anlamaya çalışın. Diğer okurlar size yapılan yaklaşımı fark edeceklerdir inanın!
[/font]
[font=Segoe Print]İroniden uzak durmak gerekmez mi? Bu yaklaşım, aşağılama ve alaycılık hissettiriyor insana.[/font]
[font=Segoe Print]Oysa başka bir söylem vardır, insanların takdir edeceği…
[/font]
[font=Segoe Print]Ben sn. GÖKERMAN, sn. AKMAN ve sn. DİNÇER’ İN satranca asla zarar vermek isteyebileceklerini düşünmüyorum !!

[/font]

[font=Segoe Print]Bunları kendileri de biliyorlar mutlaka ama asıl zarar satrancın dışarıdan görüntüsüne gelmektedir.
[/font]
[font=Segoe Print]SADECE FİKİRLER ÇARPIŞSIN!

[/font]
[font=Segoe Print]Düzeyini, dozunu, hitap ve üslubu fikir sahipleri ortaya koysun.
[/font]
[font=Segoe Print]Ukalalık yapmak istemedim. Bunları yazmak içimden geldi. Exclamation
[/font]
[font=Segoe Print]Yanlış anlaşılabilecek bir durum yarattıysam şimdiden özür dilerim.
[/font]
[font=Segoe Print]Selam ve saygılarımla…[/font]
[font=Segoe Print] [/font]
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#68
Tutku Dinçer'e cevabımdır:
1. Kullandığım cümleden "hayatın olağan akışını aykırılık" ifadesini bilmediğim anlamı çıkmıyor, bu ifadeyi aslında tam da geçerli olmayan bir durumda kullandığını söylüyorum. Hayatın akışına aykırı olacak kadar engelleyici bir kural değil diyorum. Saçma olan şey tabii ki tabirin -hayatın olağan akışına aykırılık durumunun- kendisi değil, senin bunu yerli yersiz kullanma telaşın.
2. Baro turnuvalarında da tuzun yoksa o zaman satrançtaki varlık sebebin yine teke indi desene Tutku.
3. Umarım o söylediğin şeyleri doğru düzgün yaparsın. Merak etme ben de kişiselleştirmem, teşekkür ederim. Şaşırmaya ve yanılmaya razıyım.
4. "Bu Sokrates dergisinin" konuyla ilgisini hiç anlamadım (herhalde serbest atışlara geçtik) da hangi girişimden bahsediyorsun sen? Herhalde bel altı vurmaya çalışıyorsun da yalan yanlış duyduğun şeylerin doğrusunu öğren, öyle yap bari. Yürümediğim bir yolu tıkayamazsın (derin imanı anladık da geçelim).  Madem sen bir şeyler yapacaksın, buyur hiç vakit kaybetme, yap veya yapmak isteyen başkalarının önünü aç. Yalnız sen yazacaksan forumda yazdığın şeyler ve duyduğun şeyler gibi yalan yanlış olmazsa sevinirim, müsbet sonuçtan da ancak memnun olurum.
Ara
Cevapla
#69
(29-12-2015, 14:15)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: 2. Baro turnuvalarında da tuzun yoksa o zaman satrançtaki varlık sebebin yine teke indi desene Tutku.

Çok seviyorum senin böyle yargılarını be Özgür. Eğlendiriyor beni gerçekten. Hiç birşey bilmeden, kişilerin satrançtaki varlık sebeplerini değerlendirip neticeye bağlayan karar mercii, bilirkişi vs. olduğunu düşündüren, eksik ve yanlış değerlendirmeler içeren hallerin gerçekten tebessüme sebebiyet veriyor.

Bu üslup hoşuma gidiyor ama gel seninle birkaç mesajlığına ciddileşelim. Bizleri bir aydınlat bakalım Özgür Akman satranç için neler yapmış, satranca ne gibi faydalar sağlamış. Bak geçenlerde Galatasaray, Harun Erdenay'a "Sen kimsin?" diye sordu, o da boş boş ahkam kesmek yerine basketbol CV'sini ortaya koydu. Senin satranca nasıl hizmet ettiğini bir de senden dinlesek? Bir görelim bakalım satranca neler katmışsın. Sen kimsin ki insanların satrançtaki varlık sebebini değerlendirebileceğini düşünüyorsun bir öğrenelim bakalım...
Ara
Cevapla
#70
Şu haberi verip kaçayım:

Geçtiğimiz yıl İstanbul Birinciliği Finali'nin ilk turunda telefon sebebiyle sıfır puan aldım. Olay şöyle gelişti: Tur başladıktan iki-üç dakika sonra, masada kalkarken sandalyede asılı duran ceketimin (yönergelerde bahsedilen ceket) cebindeki telefonu açıksa kapatmak için bir saniye elime alıp cebe geri koydum. Rakip şikayet etti, sıfır verildi. Daha sonra (parasını da verip) itiraz ettim, ama pek değerlendirildiğini düşünmüyorum (Bu noktada Mojo Jojo'ya gönderme: İtiraz kurulu bütün oyunlar bittikten sonra toplanıyor, saat 11 olmuş, herkes evine dönecek Küçükçekmece'den).

Şike yapılmadığının ve yapma niyeti de bulunmadığının açıkça belli olduğu bu gibi bir durumda sıfır kararı verilmesi bana göre pek isabetli değil. Mevzuata uygun değil diyemem. Oyun alanına telefon getirmişse sıfır verilir, diyor. Ama cekette, çantada durabilir de diyor. "Yorumlamak" lazım. Profesyonel olmayan turnuvalarda girişte üst araması yapmak; insanların işinden, okulundan çıkıp geldiği şehiriçi turnuvalarda telefonu tümden yasaklamak zor. Böyle ara çözümler bulunuyor, bu da yönergelere yansıyor, ama turnuva ortamını, olayın yaşanma biçimini gözönünde bulundurmak gerekir.

Daha geniş çerçeveden bakılabilir ama onu burada yapmayalım.

Bu arada çok uzak olmayan bir zamanda sadece telefonunuzda değil, kaleminizde veya çakmağınızda çalışacak bir program da dünya şampiyonunu yenecek düzeyde satranç oynayacak, esas iş o zaman çıkacak.

***
Son olarak şunu belirteyim, daha önce bu forumda yıldırım turnuvasında yaşanan ilginç bir olayı yazdım, olaydaki hakem "oo bizi şikayet etmişsin" dedi. Tartışmaya katkıda bulunmak ve olayı bilinir kılmak için yazıyorum, şikayet için değil.
A.Karayel
Ara
Cevapla
#71
@Malum zat: Benim kendimi anlatmak/ispatlamak gibi bir derdim yok, her mesajda ne yaptığımı anlatmıyorum. Beni tanıyan tanır iyisiyle kötüsüyle tanıyan tanır, tanımayan tanımaz. Bugüne kadar seni iftiralar, satranççılara yapılmış kendini bilmezlikler ve şaibeli kişileri savunmanla tanıdım. Öğrendiğin şeyleri de doğru düzgün öğren öyle dene şansını. Socrates'teki satranç yazını da sabırsızlıkla bekliyorum. Sıkıldım senden, KİB.

@Atagün Yazdıklarına bir nevi cevap veren bir bilgi, Dünya Kupası'nda kalemlere de izin verilmedi. Yakın zamanda konuştuğum 2600 üstü bir büyükusta (Türkiye adına oynamıyor) "Ben eminim ki pek çok kişi hile yapmayı deniyor, çok büyük tehlike," demişti şu an büyük bir korku var o seviyede. Profesyoneller, özel harekatçıların her tur öncesi kendileri dahil bütün oyuncuların üstlerini aramalarına tamam deme ihtimalleri yüzde 50'den fazla.

Profesyonel-amatör karışık ve amatör seviyedeki turnuvalarda ise otelde filan oynanıyorsa,  Türkiye Kupası gibi, önlemler alınmalı onda herkes mutabık sanırım. Şahsen, Saşa Jevtiç gibi çok daha kısıtlı imkanlarla bunu yapan organizatörler gördükten sonra bu iş hiç de atla deve değil diyorum. Türkiye'de turnuvalar daha geniş olanaklarla düzenleniyor. Yerel turnuvalarda, organizatör ve hakemlerin becerileri devreye giriyor. Elektronik aletlerin bir kutuda toplanması falan gayet çözümdür (tabii Çanakkale'de yapıldığı gibi bir de para alınması gibi dev bir uyanıklık var o da konuşulmalı- bkz. 2014 Troya) sonuçta satranç turnuvalarında bir toplu hırsızlık vakası duymadım şimdiye kadar, ama hile yapıldığını duydum.

Ankara Birinciliği'nin Salonu

Ankara için, farklı salon bulunması yönünde baskı oluşturulmalı ancak bu konuda bir araya gelinemiyor. Eğer ben o turnuvada oynuyor olsaydım çok sert tepki gösterirdim. Şahsi girişimlerde de bulunacağım. Yalnız, Atatürk Satranç Merkezinin satranççılara kalan alanlarının daha da küçüleceğini duydum. Ali İpek Anı Turnuvası eğer Nevzat Süer Salonunda oynanmazsa kesinlikle bu konuda eleştirilerim olacak, satranççıların olmadığı bir satranç mekanı nasıl satranççılara ait olabilir? Profilaktik not.
Ara
Cevapla
#72
Karayel'in anlattığı örnekte FIDE kuralı uygulanmıştır.Doğrusu da budur.Ancak doğru olmadığına inandığımız bazı kuralları eleştirebilir ve aramızda tartışabiliriz.Salona gelirken telefonun hiç getirilmemesini istemek kolay değildir!Mutlaka kapalı olması ve bir çanta içinde herkesin göreceği bir yerde bulunması mümkündür.Hedefimiz kuralları öğrenmek ve kuralların mantığını anlamak olmalıdır.
Karayel gibi ben de kısa bir anımı yazacağım.Yıllar önce bir takım maçında hafif üstün konumda iken cep telefonumun uyandırma zili çaldı.Son turda otel odasını boşaltma zorunluluğu ve eşyalar ile salona gelme durumu ve saatlerin 1 gün önce geri alınmış olması gibi nedenler benim uyandırma sesini kapatmayı unutmama neden olmuştu.Hatta yanılmıyorsam telefonda aranma fonksiyonu kapalı iken uyandırma alarmı açık kalmıştı!!Tabii hiç itiraz etmeden yenilgiyi imzaladım.Rakibim çok üzüldü."Böyle puan kazanmak istemezdim.Beraberlik önermeyi düşünüyordum."dedi.Ben de ayrılırken kendisinin boynuna sarılarak şunu söyledim:"Yıllarca itiraz kurulu üyesi olarak veya bilirkişi konumunda telefonu çalanlara hükmen yenilgi verilmesini onayladım.Kendim için ayrıcalık düşünmem mümkün değildir.Ben hafif üstün olsam da oyunu siz kazandınız".Bu tip olaylar her zaman olabilir.Dikkatli olmak gerekir.Ancak son yıllarda ortaya çıkan ve bu bölümde konuşulan bir başka tehlike vardır: Gelişmiş teknolojiden yararlanılarak yardım alınması;FİDE bu tehlike ile mücadele etmek zorunda kalmaktadır.Federasyonlar arasında gerilim yaratan bazı olaylar yaşanmaktadır.Bu olaylara karşı önlem almak gerekiyor
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#73
(30-12-2015, 15:07)Ozgur_Akman Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Benim kendimi anlatmak/ispatlamak gibi bir derdim yok, her mesajda ne yaptığımı anlatmıyorum. Beni tanıyan tanır iyisiyle kötüsüyle tanıyan tanır, tanımayan tanımaz. Bugüne kadar seni iftiralar, satranççılara yapılmış kendini bilmezlikler ve şaibeli kişileri savunmanla tanıdım. Öğrendiğin şeyleri de doğru düzgün öğren öyle dene şansını. Socrates'teki satranç yazını da sabırsızlıkla bekliyorum. Sıkıldım senden, KİB.

Biliyordum "beni bilen bilir" tarzı bir cevap geleceğini. Hiç ama hiç şaşırmadım! 

1- Ben kimseye iftira atmadım! İftira bir suçtur ve bunu biliyorum. Herhangi bir olayda kendisine iftira attığımı düşünen varsa ve iftira olup olmadığının araştırılmasına cesareti varsa buyursun o kişi/kişiler savcılığa başvursun. Ben de herhangi bir olayda iftira mı atmışım yoksa belirli şeylere dayanarak mı konuşmuşum elimdekileri adli merciiler önünde ortaya koyayım. 

2- Şaibeliden kastını eğer doğru tahmin ediyorsan "senin bakış açınla" biliyorsun ki sen çok daha şaibelisini savundun! Ki benim kimsenin yanlışını savunduğum yok. Yanlış yapmadığına inanıyorsam bunu dile getiririm sadece. Aksi ortaya çıkarsa da bile bile bir yanlışı savunmam söz konusu dahi olamaz! 

3- Dergide yazmak gibi bir isteğim ve zamanım yok. Sadece o dergide neredeyse tüm sporlar varken satrancın da olması gerektiğini söylediğimde senin Kadir Has'taki Spor İletişimi programı vasıtasıyla bunun için çaba sarfettiğin söylendi. "Bu doğruysa" güzel bir uğraş ve yardıma ihtiyacın olursa sıkıştığın yerde çekinmeden söyle, satranç için sana bile yardımcı olurum dedim sadece.

Ben çok eğleniyordum ama ok, kib, bye...


Atagün'ün paylaştığı olaya gelirsek, başlığın başından beri anlattığım şeyin sadece basit bir örneği. Evet, kural doğru uygulanmıştır. Ben olsam ben de aynı kararı verirdim. Ama bana göre bu kural yanlıştır! Üzerinde telefon var diye kimsenin oyunu kaybetmesini doğru bulmuyorum. Ancak, ses çıkarırsa yada hile yapılabilme ihtimalini destekleyecek başka veriler olursa (telefonu eline alıp açma, telefonla kapalı alana girme vs.) tereddütsüz kayıp ilan edilmesi gerektiği fikrindeyim.
Ara
Cevapla
#74
Mesajların önemli bir kısmını okudum, çok değinildiği için, benim yaşadığım olayda telefonu üzerimde "taşımadığımı", cebimdeyken masadan kalkmadığımı belirteyim. Bu kısım önemli gibi, çünkü telefon üzerinde iken masadan kalkıp dolaşan oyuncu demek, tuvalete de gidebilen ve hile yapma ihtimali pekala bulunan oyuncu demek, artık kontrol edemezsiniz. Ben asılı duran ceketin cebinden alıp bakıp geri koymuştum, bir anlık bir olay. Ses falan çıkmadı, kasıt olmadığı da açıktı. O turnuvada oynamak için bir hafta eleme turnuvası oynadık. Neyse, dilimiz yandı, kuralı/uygulamayı tartışsak da çok bir şey değiştirebilme gücümüz olduğunu sanmıyorum.

Aslında ilgili madde belki başlı başına bir çelişki üzerine kurulu. Hakem hem "bu türden bir cihazın" oyuncuların çantasında olduğunu biliyor olacak, hem de cihaz bulundurduğu "açık" ise sıfırı basacak. Varsayalım oyuncu masadayken çantasını açıp düzelttiği anda sıfırı basabilir. Bu kurala tam olarak uymak için belki şu anda yaygın olarak yapılmayan bir şeyin yapılması lazım, üzerinde telefon olan her bir oyuncunun her turdan önce hakeme gidip haber vermesi lazım.

Tartışmadan çekilirken şunu söyleyeyim: Bence en büyük problemimiz telefondan ziyade Türkiye'deki turnuvaların %80'inde uygulanan, ama Avrupa genelindeki turnuvalarda pek göremeyeceğiniz günde 2 tur düzeni. O da bir ara tartışılsa iyi olur. Selamlar.
A.Karayel
Ara
Cevapla
#75
Çeşitli konuları bu bölümde tartışmak doğru olmayabilir.Bu bölümün başlığı Hakemlik kurumunu eleştiren bir soru sormuştur.Nereden nereye geldik?"Günde 2 tur oynanması doğru mudur?"konusunu başka başlık altında konuşalım!
Ateş Ülker
Ara
Cevapla
#76
Bütün yazılanları okudum. Konu teknik bir sorundan ibarettir. "Sen şöyle ettin, ben böyle ederim" konularını kendi aranızda çözebilirsiniz. Bu tür kırıcı yaklaşımları çok sık gördüğüm içindir biraz; bu forumu nadir takip eder oldum. Konu çok kritik bir konu ve tarafların kendilerine göre haklı oldukları yerler var. Taraflar, bu fikirlerden bir soyutlamaya gidecekleri yerde, birbirlerine saldırmayı seçmişler. Hakaretler diz boyu. Ben bir veli olsaydım "aman evladım!" derdim, "bu satranççılardan uzak dur; bunların kendilerine bile hayrı yok!"
Biz gençlere, çocuklarımıza, arkadaşlarımıza "satrancın insan gelişimindeki faydalarını" anlatmaya çalışırken, burada birbirimizi yiyoruz.
Ben de hakem olsam ve bir anda elektrik kesilse, ne yapacağımı şaşırabilirdim çünkü her günün olayı değil bu. Hakemlerin o an için verdikleri karar doğrudur ya da yanlıştır, ancak, bizim yapmamız gereken, bu tür olağanüstü durumlar hakkında bir prosedür üstüne düşünmekten ve çıkan soyutlamalara göre hakemleri önceden bilinçlendirmekten ibarettir.
Ara
Cevapla
#77
(04-11-2013, 17:02)canince Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Jojottin Bey,

Oturup benle aynı masada rakı içebiliyorsanız Aşkın Ağabey olsun, başkası olsun, istediğinizi söylersiniz.
Önce benim gözümün içine bakmalısınız.

(04-11-2013, 17:05)canince Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu şu açıdan önemli: Belki engellisiniz. Bu durumda sizi kırmak ya da üstünüze fazla gitmek istemem.
Belki de eliniz-ayağınız (temenna) yerindedir, o durumda karşınızda daha farklı dururum ve siz benim gözlerimin içine bakamazsınız.

(01-01-2016, 05:57)canince Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Bu tür kırıcı yaklaşımları çok sık gördüğüm içindir biraz; bu forumu nadir takip eder oldum. ... Hakaretler diz boyu. Ben bir veli olsaydım "aman evladım!" derdim, "bu satranççılardan uzak dur; bunların kendilerine bile hayrı yok!"  

Biz gençlere, çocuklarımıza, arkadaşlarımıza "satrancın insan gelişimindeki faydalarını" anlatmaya çalışırken ...

Valla ben de bir veli olsaydım "aman evladım, bu satranççılardan uzak dur; önce adamı dayak atmakla tehdit edip aradan biraz zaman geçince gelip tartışma adabı üzerinde bir de diskur çekerler" derdim.

Bu ülkede herşey olabilirsiniz ama rezil olamazsınız. Kim demiş bilmiyorum ama büyük laf.
Ara
Cevapla
#78
Mojo Jojo
(04-11-2013, 17:02)canince Nickli Kullanıcıdan Alıntı: Sayın Jojottin Bey,

Oturup benle aynı masada rakı içebiliyorsanız Aşkın Ağabey olsun, başkası olsun, istediğinizi söylersiniz.
Önce benim gözümün içine bakmalısınız.

... Huh


Valla incinmedim.
İncinmeye sıra da gelmedi ama...

Bari rakı masasında meze yapmasaydınız adımı değil mi?


Hadi Yusuf'tan bir gönderi yapayım

...
İNCİNEN GURUR


Pencereden baktığımda görüyorum
Senin yüzün incir yaprağında
Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kıvraklığında

Aynada dururken görüyorum
Kırmızı öpüşün sol yanağımda
Dişimi fırçalarken senin ağzın
Serin suların berraklığında

[color=#3333ff]Rakı devrilmiş masalarda yokluğun[/color]
[color=#3333ff]Veya benden önce kalkıp gitmişliğin[/color]
[color=#3333ff]Gece boyu dolandığım barlarda[/color]
[color=#3333ff]Sarhoşlara tekrarladığım adın[/color]
[color=#3333ff]Balıkçı kahvesinde çorbacıda kenarlarda[/color]

Dökülmek istemiyorum hayır
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandığında
Bilmediğim soruların açtığı çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum

Seni kaybettim galiba
İki taşın arasında kaldım
Bu, benim hatam değildi

[color=#ff3333]Seni ben çook geç tanıdım   Cool [/color]

Derin acılar bahçıvanı
Yüreğime ne ektin böyle
Aşk korkağını bağışlar mı
Söyle

Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanılmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni

Başka ne acıtabilir içimi
Yaşım kırkı devirmişken
Seni böyle patavatsızca sevmişken
Ve tam aynayı güneşe çevirmişken
Başka ne

Seni vefasız aşklara bırakıyorum
Yüzümü kırılan bardaklarda ara
Düşünme ben ne olurum
Sanırım bi daha onarılmaz
İncinen gururum
- MATRANÇ -
Ara
Cevapla
#79
Hahaha Smile Anımsatma için teşekkür ederim. "Yazın yediğin hurmalar, kışın bir yerini tırmalar."
Doğrudur. Benim de zaman zaman ölçüyü kaçırdığım olmuştur. İnsanım; bundan sonra da olmayacağını garanti edemem. Yine de ben en kötü ne demişim? Özetle "Oturup rakı içelim, hallederiz..."
Bu vesile ile, aranızdan biri, söylediğim herhangi bir şeyden incinmişse özür dilemek boynumun borcudur.
Hepimize 2015'ten çok daha iyi geçecek bir 2016 yılı dilerim.
Ara
Cevapla
#80
KKTC'de bir ara bir "Akşamcılar Partisi" kurulmuştu. Parti genel merkezi olarak da bir meyhaneyi göstermişlerdi. Ben televizyonda izlemiştim. Parti başkanı diyordu ki: "Bizim Rumlarla çözülemeyecek ne sorunumuz var? Gelsinler bir akşam misafir edelim, yemeğimizi yesinler, iki duble rakımızı içsinler; tüm meseleleri bir gecede çözer çıkarız"
Ara
Cevapla




Konuyu Okuyanlar: 12 Ziyaretçi