14-05-2011, 09:03
.
Konuya ilişkin iki önemli haber ve inceleme. İlki Kütahya Eti Gümüş Tesislerindeki siyanür yayılımı tehlikesi üzerine Greenpeace bildirisi :
www.greenpeace.org
7 Mayıs 2011 günü, Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisinin siyanür havuzunda ki üç kademeli barajın setlerinden biri çökmüştür. Söz konusu atık havuzu 25 milyon m3 kapasitelidir ve halihazırda 15 milyon m3 atık siyanür bulunduğu tahmin edilmektedir.
Diğeri ise Tsf'nin Mali genel kurulu öncesi yazdığı " Raşveti, satranca da soktuk! " baklıklı yazısı satranç kamu oyuna bomba gibi düşen Sayın Necati Doğru'nun bu konu üzerine başarılı bir incelemesi. (Bu arada " Raşveti, satranca da soktuk! " başlıklı yazı Sayın Necati Doğru'nun en çok okunan yazıları listesinde son yedi aydır ilk on da ki yerini koruyor.)
[color=blue]
[size=24]Eti Gümüş özele geçti önce balıklar öldürüldü! [/size] [/color]
Devletçilik mükemmeldi, özel sektör defolu, hepimiz hemen “koyu devletçi olalım” ve “Kütahya’daki Eti Gümüş tesisleri de özel sektör patronundan geri alınıp yeniden devletleştirilsin” demiyorum.
Aydınlanalım istiyorum.
Fotoğrafın tamamını görelim.
Kütahya’daki Eti Gümüş tesislerine daha temeli atıldığı gün girip çalışmaya başlayan ve emekli olan Mustafa Satılmış (TEMA Kütahya temsilcisi) ile konuştum.
Anlatılmayanları anlattı.
Başkalarından kontrol ettim.
Gerçekleri anlatıyor.
Dinleyin!
“Ben Eti Gümüş’de işe başladım. Barajların (seddelerle çevrilmiş havuzlar) temeli yeni atılmıştı ve çıkan gümüşü işleyecek tesis için Almanya’dan madencilik aletleri ve iş makineleri yeni getirilmişti.
Devletin tesisiydi.
Havuzlar çok ciddi yapıldı.
Seddeler çok sağlam tutuldu.
Ben inşaat öğretmeniyim.
Özel bir yapı tekniği uygulandı.
Barajların dip yüzeyleri kaliteli mille kaplandı ve “geçirimsizlik tabakası” oluşturuldu. Siyanürlü su ile atık zehirli diğer maddeler bizim “padok” tabir ettiğimiz havuzlarda toplandığında seddeler yıkılıp siyanürlü su tabiata yayılmasın ve havuz diplerinden de sızıntı yapıp dip sularına karışarak Eskişehir’in can damarı Porsuk Barajı’nın ve Adapazarı’nın can damarı Sakarya Nehri’nin sularını zehirlemesin diye hesaplar çok dikkatli, yanlışsız, eksiksiz yapıldı.
Xxx
Bir önlem daha alındı.
Barajlara bitişik havuzlar yapıldı. Havuzlara “sazan balığı ve tatlı su gümüşü” dediğimiz küçük balıklar kondu. Bazılarının ağırlıkları 3-4 kiloya kadar çıkan binlerce balık havuzlarda oynaşmaya başladı.
Biz çok heyecanlandık.
Bu balıklar ne için dedik?
Fabrika müdürümüz Kimya yüksek mühendisi; “bunlar bizim tesisimizin doğal müffetişleri, doğal denetleyicilerimiz” diye açıklama yaptı.
Eğer tesis sızıntı yapsaydı.
Havuzlar suyu geçirseydi.
Seddelerden akma olsaydı.
Siyanürlü su balıkları öldürecekti.
Ve tabiatın elden gittiğini, suyun, havanın, toprağın ve insanın da öleceğini fark edecek, hemen önlemi alacaktık.
Eti Gümüş de üretim insan içindi.
Doğayı yaşatmak üzerineydi.
Xxx
Eti Gümüş 2004’de özelleşti.
Özele geçince yeni sahipleri önce “balıkların bakımını” ihmal ettiler. Balıklar öldü. Çalışan işçi sayısı 365 kişiden 230 indirildi fakat gümüş üretimi yılda 60 bin tondan 110 bin tona çıkartıldı. Bu büyük başarıymış gibi gösterildi. Oysa devletin elindeyken maden yatağındaki zengin damar(ton başına 400 gram) ile fakir damar(ton başına 150 gram) paçal yapılacak şekilde üretim planlanıyordu. Amaç çok daha düşük tenörlü damardaki gümüşü de zengin damardakiyle birlikte ülke ekonomisine kazandırmaktı.
Özel sektör bunu yapmadı.
Zengin damarlara yüklendi.
Daha az işçi ve daha düşük maliyetle üretimi artırdı. Üretim artınca siyanürlü atık miktarı da çoğaldı. Çoğalan atık miktarı için ilave padok(havuz) ve ilave seddeleme yapmak da gerekiyordu mutlaka… İlave yapmak yerine mevcutlara yüklendiler. Çekmedi 2 ve 3’cü havuzlar arasındaki sedde çöktü, bütün yük 3’cü barajın seddesine bindi… Şimdi korkulan yağmurla birlikte o seddenin de çökmesi ve Romanya’da Baia Mare, Macaristan’da Ajkai’, İspanya’da Los Faires madenlerinde yaşanan feci çevre felaket senaryosunun bize de gelmesi…”
Xxx
Mustafa Satılmış’ın anlattığı bu!
Uzmanların korkusu da bu!
Çevre Bakanı ise çok sakin!
Hiçbir sorun olmayacak diyor.
Orada yumurta kapıya dayanınca yapımına yeni başlanan ilave havuzun altı geçirmisiz tabaka kaplanmadan yapılıyor iddiaları var bu doğru mu? Eski havuzların bakımı da yapılmadığı için siyanür sızdırdıkları iddiaları doğru mu? Yeni havuzun yapımında devlet kuruluşlarının makineları çalışıyorsa bu devletten özele hortumlama yapmak değil mi? Özelleştirme İdaresi Eti Gümüş’ü özele satarken nasıl bir mukavele yaptı ki, doğal denetici müfettiş balıklar öldürülüyor, seddeler yıkılıyor, tabiatın canı ağzına geliyor?
İktidar, vahşiliğin bekçisi oldu.
[size=18] Necati Doğru[/size]
------------------------------------------------------------
http://tr.necatidogru.com/index.php?opti...&Itemid=27
Konuya ilişkin iki önemli haber ve inceleme. İlki Kütahya Eti Gümüş Tesislerindeki siyanür yayılımı tehlikesi üzerine Greenpeace bildirisi :
www.greenpeace.org
7 Mayıs 2011 günü, Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisinin siyanür havuzunda ki üç kademeli barajın setlerinden biri çökmüştür. Söz konusu atık havuzu 25 milyon m3 kapasitelidir ve halihazırda 15 milyon m3 atık siyanür bulunduğu tahmin edilmektedir.
Diğeri ise Tsf'nin Mali genel kurulu öncesi yazdığı " Raşveti, satranca da soktuk! " baklıklı yazısı satranç kamu oyuna bomba gibi düşen Sayın Necati Doğru'nun bu konu üzerine başarılı bir incelemesi. (Bu arada " Raşveti, satranca da soktuk! " başlıklı yazı Sayın Necati Doğru'nun en çok okunan yazıları listesinde son yedi aydır ilk on da ki yerini koruyor.)
[color=blue]
[size=24]Eti Gümüş özele geçti önce balıklar öldürüldü! [/size] [/color]
Devletçilik mükemmeldi, özel sektör defolu, hepimiz hemen “koyu devletçi olalım” ve “Kütahya’daki Eti Gümüş tesisleri de özel sektör patronundan geri alınıp yeniden devletleştirilsin” demiyorum.
Aydınlanalım istiyorum.
Fotoğrafın tamamını görelim.
Kütahya’daki Eti Gümüş tesislerine daha temeli atıldığı gün girip çalışmaya başlayan ve emekli olan Mustafa Satılmış (TEMA Kütahya temsilcisi) ile konuştum.
Anlatılmayanları anlattı.
Başkalarından kontrol ettim.
Gerçekleri anlatıyor.
Dinleyin!
“Ben Eti Gümüş’de işe başladım. Barajların (seddelerle çevrilmiş havuzlar) temeli yeni atılmıştı ve çıkan gümüşü işleyecek tesis için Almanya’dan madencilik aletleri ve iş makineleri yeni getirilmişti.
Devletin tesisiydi.
Havuzlar çok ciddi yapıldı.
Seddeler çok sağlam tutuldu.
Ben inşaat öğretmeniyim.
Özel bir yapı tekniği uygulandı.
Barajların dip yüzeyleri kaliteli mille kaplandı ve “geçirimsizlik tabakası” oluşturuldu. Siyanürlü su ile atık zehirli diğer maddeler bizim “padok” tabir ettiğimiz havuzlarda toplandığında seddeler yıkılıp siyanürlü su tabiata yayılmasın ve havuz diplerinden de sızıntı yapıp dip sularına karışarak Eskişehir’in can damarı Porsuk Barajı’nın ve Adapazarı’nın can damarı Sakarya Nehri’nin sularını zehirlemesin diye hesaplar çok dikkatli, yanlışsız, eksiksiz yapıldı.
Xxx
Bir önlem daha alındı.
Barajlara bitişik havuzlar yapıldı. Havuzlara “sazan balığı ve tatlı su gümüşü” dediğimiz küçük balıklar kondu. Bazılarının ağırlıkları 3-4 kiloya kadar çıkan binlerce balık havuzlarda oynaşmaya başladı.
Biz çok heyecanlandık.
Bu balıklar ne için dedik?
Fabrika müdürümüz Kimya yüksek mühendisi; “bunlar bizim tesisimizin doğal müffetişleri, doğal denetleyicilerimiz” diye açıklama yaptı.
Eğer tesis sızıntı yapsaydı.
Havuzlar suyu geçirseydi.
Seddelerden akma olsaydı.
Siyanürlü su balıkları öldürecekti.
Ve tabiatın elden gittiğini, suyun, havanın, toprağın ve insanın da öleceğini fark edecek, hemen önlemi alacaktık.
Eti Gümüş de üretim insan içindi.
Doğayı yaşatmak üzerineydi.
Xxx
Eti Gümüş 2004’de özelleşti.
Özele geçince yeni sahipleri önce “balıkların bakımını” ihmal ettiler. Balıklar öldü. Çalışan işçi sayısı 365 kişiden 230 indirildi fakat gümüş üretimi yılda 60 bin tondan 110 bin tona çıkartıldı. Bu büyük başarıymış gibi gösterildi. Oysa devletin elindeyken maden yatağındaki zengin damar(ton başına 400 gram) ile fakir damar(ton başına 150 gram) paçal yapılacak şekilde üretim planlanıyordu. Amaç çok daha düşük tenörlü damardaki gümüşü de zengin damardakiyle birlikte ülke ekonomisine kazandırmaktı.
Özel sektör bunu yapmadı.
Zengin damarlara yüklendi.
Daha az işçi ve daha düşük maliyetle üretimi artırdı. Üretim artınca siyanürlü atık miktarı da çoğaldı. Çoğalan atık miktarı için ilave padok(havuz) ve ilave seddeleme yapmak da gerekiyordu mutlaka… İlave yapmak yerine mevcutlara yüklendiler. Çekmedi 2 ve 3’cü havuzlar arasındaki sedde çöktü, bütün yük 3’cü barajın seddesine bindi… Şimdi korkulan yağmurla birlikte o seddenin de çökmesi ve Romanya’da Baia Mare, Macaristan’da Ajkai’, İspanya’da Los Faires madenlerinde yaşanan feci çevre felaket senaryosunun bize de gelmesi…”
Xxx
Mustafa Satılmış’ın anlattığı bu!
Uzmanların korkusu da bu!
Çevre Bakanı ise çok sakin!
Hiçbir sorun olmayacak diyor.
Orada yumurta kapıya dayanınca yapımına yeni başlanan ilave havuzun altı geçirmisiz tabaka kaplanmadan yapılıyor iddiaları var bu doğru mu? Eski havuzların bakımı da yapılmadığı için siyanür sızdırdıkları iddiaları doğru mu? Yeni havuzun yapımında devlet kuruluşlarının makineları çalışıyorsa bu devletten özele hortumlama yapmak değil mi? Özelleştirme İdaresi Eti Gümüş’ü özele satarken nasıl bir mukavele yaptı ki, doğal denetici müfettiş balıklar öldürülüyor, seddeler yıkılıyor, tabiatın canı ağzına geliyor?
İktidar, vahşiliğin bekçisi oldu.
[size=18] Necati Doğru[/size]
------------------------------------------------------------
http://tr.necatidogru.com/index.php?opti...&Itemid=27