Felsefe Dizini (B)
#5
BİREY...
BİYOJENETlK KANUN

siyonlannı, tıp da bozukluklarını ele alır). Bilme'nin objesi, bilme'nin kendi objesine ilişkin olması anlamında objektiftir, onun muhtevaları insandan ve insan türünden bağımsız olarak varolurlar. Bilme'nin Objesi'nin seçilmesi bazı hallerde isteğe bağlı, sübjektif görünse de, son tahlilde, sosyal pratiğin gelişme düzeyi ve gerekleri tarafından belirlenir. Bilme'nin objesi, duyumlarda dolaysız verili olabilir yada olmayabilir, ikinci halde, Bilme'nin Objesi, o objenin tezahürlerine dayanılarak araştırılır. Objenin bütünlüğünün ve kendi kendine gelişmesinin bilgisine soyuttan somuta geçen düşünce ile varılır. Bilme sürecinin kendisi de Bilme'nin Objesi olabilir.
BİREY, bak. Fert.
BİR ULUSUN SOSYO-POLİTİK VE İDEOLOJİK BİRLİĞİ, sosyalizmin kurulmasının sonucu olarak ortaya çıkan ekonomik, politik, ideolojik ve moral menfaat ve ilkeler birliği. Ekonomik bakımdan, Bir Ulusun Sosyo-Politik ve ideolojik Birliği'nin temeli, üretim araçları ve âletlerinin sosyalist mülkiyeti ve sosyalist üretim ilişkileridir. Politik bakımdan, bu birliğin temeli, sosyalist devlet, sosyalist demokrasi sistemidir. Ulusal sorunun çözümü ulusun sosyo-politik ve ideolojik birliğinin zorunlu bir parçasıdır (bak. Halkların Dostluğu), ideoloji bakımından, bu birliğin temeli, marksizm-leninizm'dir, bütün halkların ideolojisi durumuna yükselen ideolo j isidir, işçi'sınıfı ideolo-jisidir. Bir ulusun Sosyo-politik Birliği'nin canlı örneği, bir proletarya iktidarı olarak Var olan devletin bütün halkın devleti haline gelmesidir, örice-leri işçi sınıfının partisi olan partinin de bütün halka öncülük etmesidir.
BİRİNCİL NİTELİKLER VE İKİNCİL NİTELİKLER, şeylerin niteliklerini (özellikler) objektivitilerine göre ayırmaya yanyan terimler. Bu ayınm, daha önce, Demokritos, Galileo, Descartes, Hobbes tarafından yapılmış olmakla birlikte, sözü geçen terimler Locke tarafından ortaya atılmıştır. Locke, birincil yada objektif özelliklerden şunları anlar: hareket, nüfuz edilmez-lik, kalıcılık (solidity), temel parçacıkların yapışıklığı (cohesion), biçim (shape), hacim, v.s. ikincil yada sübjektif nitelikler (renk, koku, tad, ses) ise Lock'a göre «objelerin kendilerinde var olmayıp» birincil niteliklere bağlıdırlar. Bu bakış açısı, Locke materyalizminin mekanist mahiyetiyle açıklanır. Böylece, mekaniğin imkânlanyle açıklanamıyan bütün özellikler, Locke tarafından ikincil, yani sadece sü-je'nin yapısı ve durumuyla belirlenebilen özellikler olarak ifade edilirler. Sübjektif özelliklerin ayırdedilmesi özelliklerin objektif varlığı ile bu özelliklerin objeye uygunluk derecesinin ve bilinçte yansıma biçiminin konfüz-yonuna dayanır ve objelerin özelliklerini yansıtmada düşüncenin özel rolünün yanlış anlaşılmasından ileri gelir. Metafizik materyalizmin tutarsızlığını eie alan sübjektif idealistler, D. Berkeley, D. Hume ve diğerleri, birincil özelliklerini sübjektif özellikler alarak sınıflandırırlar. Diyalektik materyalizm, şeylerin özellikleri arasında objektif ve sübjektif ayırımuu reddeder.
BİYOJENETIK KANUN, her organizmanın, kendi gelişme sürecinde (onto-jenesis), soyunun geçmişteki evrim sürecinin (filojenesis) belirli çizgilerini ve özelliklerini tekrarlaması halini ifade eden bir biyolojik kanun. Bu olgu, daha önce Alman tabiat filozofu Öken, Rus biyologu K. Rulye ve diğerleri tarafından işaret edilmiş olmakla birlikte, terimi 1886'da Haeckel ortaya atmıştır. Fakat ontojenesis ile filojenesis arasındaki ilişkiyi esas olarak a-raştıran Darvvin olmuştur. Biyojenetik Kanun'un metodolojik önemi, «evrim teorisi'ne en sağlam temeli kazandırmış olması»dır (Engels). Biyojenetik

BİYOLOJİ 66 BİYOSFER

.Kanun, basit'ten karmaşık'a doğru gelişmenin tabiî bilimler tarafından bir doğrulanışıdır. Bu kanunu bireysel zihinsel gelişmeye uygulama girişimleri (Baldwin, Stanley, Hail, Freud ve diğerleri), sosyal fenomenin biyolojik kanunlardan yola çıkan sathi mekanik yorumlanışıdır.
BİYOLOJİ, hayatın incelenmesi. Biyoloji, maddenin hareketinin özel bir biçimi olarak hayatı, canlı tabiatın gelişme kanunlarını ve canlı organizmanın çoğalma biçimlerini, bu organizmaların yapılarını, fonksiyonlarını, evrimlerini, çevreyle karşılıklı ilişkilerini ele alır. Biyoloji, zooloji, botanik, fizyoloji, embriyoloji, paleontoloji, mikrobiyoloji, jenetik gibi bilim kollanın da içine alır. Uyumlu bir bilgi sistemi oluşturan Biyoloji eski Yunanlılarca biliniyordu, fakat bilimsel bir temele ancak modern zamanlarda oturmuştur. Soyu tükenmiş canlı organizmaları ilk olarak hemen hemen tam bir biçimde sistemleştirenler John Ray (17. yüzyıl) ve Limaeus'dur. 17 ve 18. yüzyıllarda ve 19. yüzyü'ın ilk yansında Biyoloji, esasta tasvirci bir bilimdi. Engels türlerin sürekliliği görüşünün, organizmaların amaçlılığının tabiat-üstü nedenlerden ileri geldiği düşüncesinin teorik bir temel teşkil ettiği bu dönemi metafizik dönem diye adlandırır. Biyolojik fenomenin maddi nedenlerinden habersizlik ve bu fenomenin spesifik-liğini kavrama gücünden yoksunluk, biyoloji alanında, idealist ve metafizik görüşlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır (bak. Vltalizm; Preformasyo-nizm; Mekanizm, v.s.). Canlı yaratıkların hücre yapısının keşfedilmesi, Biyo-loji'nin bir bilim olarak kurulmasında âdeta bir devrim meydana getirmiştir. Bu teori, evrimin temel faktörlerini ve itici güçlerini, canlı organizmaların çevreye adapte olmaları hakkındaki materyalist görüşü ortaya atarak, teoloji'nin biyolojik teorilerdeki eski egemenliğini temelden sarsmıştır.

19. yüzyıl'ın sonlan ve 20. yüzyıl'ın baş-lannda, biyolojik bilimlerde önemli basanlar elde edildi. Fakat Biyoloji, temel hayatî süreçlerin (beslenme, üreme, metabolizma, irsi karakteristiklerin intikali, v.s.) kanunlanyle uğraşan fizyoloji, jenetik, sitoloji, biyokimya, biyofizik gibi dalların ortaya çıkışıyla daha hızlı bir ilerleyişe kavuştu. Biyo-loji'nin bugünkü ana problemi, süreç lerin tabiatının keşfi, organik dünya nın gelişmesinin biyolojik kanunlannın araştırılması, canlı varlıkların fizik ve kimyasının incelenmesi, hayatî süreçleri ve özellikle de metabolizma'yı, irsi-yet'i ve organizmaların mütasyonu'nu kontrol altına almanın çeşitli yollan-nın ortaya konmasıdır. Fizik, kimya ve matematiğin araştırma metodlan çeşitli alanlarda esaslı sonuçlar elde etmiş; genlerin yapılan ve fonksiyonları tahlil edilmiş, irsi karakteristiklerin intikali mekaniğinin genel bir tablosu elde edilmiş, en temel proteinler sente-tikleştirilmiş, proteinlerin biyosentez mekaniğinin tahlili yapılmış, canlı hücrelerin kimyasal süreçleri keşfedilmiş, Biyoloji'de Darvvin'in evrim teorisi daha dakikleştirilerek türlerin çeşitliliğinin nedenlerine dair Darwin'ci görüş, mütasyonların mahiyetinin mole-küler düzeyde açıklanması biçimine sokulmuştur. Çağdaş Biyoloji açısından, çevrenin meydana getirdiği mütasyon-lar, temel itici güç tabii seleksiyon olmak üzere, organik evrimde kendini gösteren ana faktörlerdir. Biyoloji'deki ilerlemeler nükleer enerjiden yararlanmaya eşit bir önem taşır, ekonomik ge> lişmeye esaslı bir katkıda bulunur. Bitki fizyolojisi (bak. Timiryazev), hayvan fizyolojisi (bak. I. Pavlov), ve tür üretme (bak. Miçurin) alanındaki dikkate değer basanlara dayanan materyalist okula bağlı materyalist tanm teorisine ve tanm pratiğine katkılarda bulunmuşlardır.
BİYOSFER, yeryüzünün, içinde hayatın varolduğu ve dolayısıyle, özel bir

BLANQUI BOGDANOV 67
jeolojik ve fiziko-şimik yapıya sahip bulunan bir bölümü. Biyosfer kavramı Eduard Suess tarafından ortaya atılmış ve Vernadski tarafından geliştirilmiştir. Vernadski, Yeryüzü'ndeki hayatın kökenini ve Biyosfer'in formasyonunu münferit embriyonların münferiden, izole noktalar halinde ortaya çıkışı olarak değil, fakat elverişli şartlara sahip bulunan gezegenin her parçasını ihata eden ve hayatın «monolite>sini meydana getiren güçlü ve tek bir süreç olarak tasavvur etmiştir, insan toplumunun ortaya çıkışı ve bilim ve teknolojinin gelişmesiyle, Biyosfer, noos-fer'e doğru gelişmiştir.
BLANO.UI, LOUIS-AUGUSTE (1805 -81), Fransız ütopyacı komünist. 1830 ve 1848 devrimlerinde yer almış, iki defa ölüme mahkûm edilmiş, hayatının yansını hapisanede geçirmiştir. Blanqui'-nin dünya görüşü, mekanik materyalizm, ateizm, 18. yüzyıl rasyonalizmi, ütopyacı sosyalizm ve özellikle de Ba-beuf 'çülüğün etkisi altında oluşmuştur. Genel felsefi görüş bakımından bir materyalist olan Blanqui, tarihsel gelişmeyi ve aydınlanma'nın yayılmasını idealist bir tarzda açıklamıştır. Blanqui' nin görüşüne göre, tarih vahşet devrinin mutlak bireyciliğinden, -uygarlığı taçlandıracak» olan «geleceğin toplu-mu»na, sosyalizme kadar giden bir ilerleme idi. Blanqui tarihte sosyal güçler arasında geçen mücadelenin de bilincindeydi ve kapitalist toplumun çelişkilerini sert bir biçimde eleştiriyordu. Blanqui'nin gizli ittifakçı taktikleri yanlışlarla doluydu, ve bu taktikler kendisini destekleyenlerin başarısızlığa uğramasına yol açıyordu. Blanqui devrimin, ancak, devrimci bir partinin önderliğindeki emekçi kitleler tarafından yürütülebileceği hususunu kavrayamamıştı. Blanqui'cilik başka ülkelerdeki, özellikle de Rusya'daki devrimci hareketleri (bak. Narodnizm) etkilemiştir. Blanqui'nin devrimci hizmetleri marksizm'in kurucuları tarafından değerlendirilmiş, fakat taktikleri eleştirilmiştir. Başlıca eseri Critique sociale'dir (1885).
BOCHENSKİ, JOSEPH (1902'de Polonya'da doğdu), Yeni-Thomas'cı ve Dominiken; 1945'de isviçre'de, Freiburg Üniversitesi'nde felsefe profesörü oldu. Bir tarihçi ve mantık teorisyeni o-larak Bochenski, marksizmi ve Sovyet felsefesini saptırmayı iş edinmiştir.
BOETHIUS, ANICIUS MANLIUS SEVERINUS (480-524), Romalı filozof, Yeni-Platon'culuk'un resmî temsilcisi olmakla birlikte, eklektisizmiyle dikkati çeken felsefesi, kesin bilimlere doğru bir eğilim gösterir; bu felsefe ahlâkî yanlarıyla stoacılık'a yakındır. Boethius, Aristoteles'in mantık konusundaki eserlerini ve Porphyrios'un Kategorilere Giriş ve Kategoriler Ü-zerine YorumJor'ını çevirmiş ve şer-hetmiştir. Boethius, Eukleides'i de çevirmiş, Nikomakhus'un Introductio A-rithmetıka'sının bir yorumunu yapmıştır. Eski Yunan musiki teorisini dikkatle işleyen bir kitap da yazmıştır. Stoa'cı De Consolatione Philosophiae kendisinin başlıca eseri sayılır. Aris-toteles'den yaptığı bazı çevirilerşe bugün sahte şeyler olarak görülmektedir.
BOGDANOV (Malinovski'nin takma a-dı), ALEKSANDER ALEKSANDROVİÇ(1873-1928) Rus filozof, ekonomist, gazeteci; Sosyal-demokrat. Tıp öğrenimi yaptı; 1903'de Bolşeviklere katıldı. 1905-07 Rus Devrimi yenilgisini izleyen irtica hareketi yıllarında Parti'nin illegal mücadele tarzından yararlanmasına karşı koyan otzovistler'in liderlerinden biri oldu. Kapri adasında anti-parti bir okulun organizasyonuna yardım etti. 1909'da Bolşevik Partisinden atıldı. 1926'da Kan Dolaşımı Ens-titüsü'nün direktörü oldu, kendi üzerinde deneme yaparken öldü, 1908'de, Bogdanov'un felsefî görüşlerinin niteliğini ortaya koyan Lenin, onun felse-

BOKU NIELS BONAVENTURE

fi «yalpalamalarımın dört evresini işaret eder. Başlangıçta Bogdanov, «ta-bii-tarihsel» bir materyalistti (Osnovni-ye elementry istoricheskogo vzglyada na prirodu, 1899)., Yüzyılın bitiminden hemen sonra, enerjizm olarak bilinen bir doktrini ele aldı (Poznaniye sisto-richeskoi tochki zreniya, 1901). Daha sonra Mach'ın felsefesini destekledi. En sonunda da, Mach'cılık'ın çelişkilerinin üstesinden gelme ve bir çeşit «objektif idealizm» yaratma çabaları onu amprio-monizm'e sürükledi (Ampirio-Monizm, 1904-08). Bundan sonra ise, bütün dünyayı tecrübenin organizasyonu'nun çeşitli formlarından meydana gelmiş olarak gördüğü için, bütün bilimleri birleştirmek, bütün organizasyon biçim ve tiplerini tasvir amacını güden evrensel bir organizasyohel bilim, yani kendisinin «tektoloji» adını verdiği şeyi formüle etmeye girişti. «Tekto-loji»nin idealist temelleri, tarih-dışı, soyut yaklaşım tarzı, realitenin tahlilini tamamen yararsız bir hale getiriyordu. Bogdanov, marksist diyalektiğin karşısına denge teorisini çıkarır. Bogdanov'un görüşleri, Lenin'in Materyalizm ve Ampiriokritisizm'iyle Pleha-nov'un eserlerinde eleştirilmiştir. Başlıca eserleri şunlardır: Krathy kurs e-konomicheskoi nauki, 1897; Filosofiya zhivogo opyta, 1913; Vseobshchaya or-ganizationnaya nauka (tektologiya), 1913-17; O proletarskoi kültüre, 1904 24, 1924, vs.
BOHR NIELS (1885-1962), Danimarkalı fizikçi, kuantum teorisinin müelliflerinden biri; Nobel ödülü'nü almıştır. 1929'da, SSCB Bilim Akademisi üyeliğine seçilmiştir. Kopenhag Üniversite-si'ni bitirdikten sonra Manchester'de Rutherford Laboratuarında çalışmıştır. Bohr'un hidrojen atomu modeli ve mütekabiliyet ilkesi formülasyonu 1918 den başlar. Fiziğin spesifik problemlerine epistemolojik bir muhteva vermeğe çalışmıştır. Kuantum mekaniğini yorumlamak için çeşitli alanlara uygula-

nabilir olarak gördüğü pozitivist tamamlayıcılık ilkesini öne sürmüştür. Daha sonraki yıllarda, yeni-pozitivizm'i aşarak kuantum mekaniğinin ve bilgi teorisinin birçok problemlerinin materyalist bir yorumuna yöneldi. Dakik araştırma aletleri olarak ölçme âletlerinin gittikçe büyüyen rolünü ve mik-ro-süreçleri'ni sadakatle tasvir aracı o-larak matematik formalizmi önemle belirten Bohr şunu kaydeder: «kavramsal çerçevede bir genişleme, objektif tasvir açısının büyümesine yanyan... dakik araçların meydana gelmesini mümkün kılar» (Atomic Physics and Human Knowledge, 1958. s. 70). Bohr'un dakik araştırmalarının objektif muhtevası, tabiatın, diyalektik tarzda gelişmesi fikrini ve materyalist diyalektik metodu bilinçli bir biçimde kavramanın bir bilgin için ne derece büyük bir önem taşıdığını gösterir.
BOLTZMANN, LUDWIG (1844-1906), Avusturya'lı fizikçi, Viyana Bilimler A-kademisi üyesi. Çalışmalarında ele aldığı başlıca konular radyasyon teorisi, gazların kinetik teorisi, termodinamik'-in ikinci kanununun istatistiksel yorumudur. Boltzmann'ın ünlü H teoremi (1872) moleküler-kinetik teorisi'ni temel alarak, geriye-dönmez-süreçler temel kanunu'nu, entropinin artışı ka-nunu'nu açıklar. Boltzmann Evren'in «Isısal sona erişi» idealist kavramına (bak. Isısal Sona Eriş) karşı, «dalgalanma» varsayımını geliştirmiştir; buna göre, farklı âlemlerin eşitsiz bir gelişme göstermesine yol açan devasa dalgalanmalardan ötürü, Evren'in genel dengesi belirli bazı kesimlerde sürekli ve kaçınılmaz olarak bozulmaktadır.
BONAVENTURE, GIOVANNI di FI-DANZA (1221-74), iskolastik filozof, Fransisken tarikatın başı. Bonaventure kendi zamanının ilerici fikirlerine karşı çıkmış ve Roger Bacon'ı mahkûm etmiştir. Bonaventure iskolastisizmi'nde egemen eğilimler, Augustinus'un Yeni-

BOOLE BÖHME. JACOB 69

Platon'culuk fikirleri ve mistisizmdir. Bonaventure Tann'nın varlığının on-tolojik ispatını (bak. ispat, v.s.) kabul etmiş ve insanın Tann'yla kaynaştığı tabia-tüstü vecd ve temaşa halini bilgı'-nin en yüce mertebesi olarak düşünmüştür. Bonaventure üniversaller üzerine tartışmada realizmden yana olmuştur (bak. Gerçekçilik, Orta Çağ), 1482 de aziz mertebesine yükseltilmiş, 1587 de ise Kilise Doktoru olarak ilân edilmiştir.
BOOLE, GEORGE (1815-64), İngiliz mantıkçı ve matamatikçi. 1849'dan hayatının sonuna kadar Queen's College'-de matematik profesörlüğü yapmıştır. Sonraları mantık cebiri diye bilinen metamatiksel mantık sisteminin tarihteki ilk kurucusudur. Cebir ve mantık arasında bir analoji kurma fikri, onun mantık alanındaki araştırmalarının yor nünü belirlemiştir; bu araştırmalar o-nun başlıca eserleri olan şu iki kitabın içeriğini teşkil eder. Mathematical Analysis of Logic (1847), An Investiga-tion of the Laws of Thought (1854). Boole olasılık teorisi ve matematiksel analiz üzerine araştırmalar yapmış, Aristoteles ve Spinoza felsefeleriyle ilgilenmiştir. Mantık cebiri konusundaki fikirleri Peirce, Schröder ve Poretski'-nin eserlerinde geliştirilmiştir.
BORN, MAX (1882- ) Alman teorik fizikçi. 1921'de Göttingen Üniversitesi'nde profesörlük yaptı; Nazi yönetimi sırasında ingiltere'ye göç etti. Bugün Batı Almanya Cumhuriyeti'nde yaşamaktadır. SSCB Bilimler Akademisi dahil (1934'ten itibaren), birçok akademilerin üyesidir. Atom ve kristaller teorisi hakkında önemli birçok eserlerin yazandır; daha çok da kuantum mekaniğine yaptığı önemli katkılarla tanınmıştır (1925-26). Temel parçacıkların hareketinin bir dalga sürecine bağımlı dalga denklemleri olarak ortaya konması halinde, Born, dalga denkleminin, parçacıkların belirli bir andaki muhtemel pozisyonunu belirlediğini öne sürer, idealist filozoflar temel parçacıkların hareket kanunu hakkındaki görüşü, mikro-dünya'da yeralan süreçlerin endeter-minizminin kuantum mekaniği tarafından sağlanmış bir «ispat» ı olarak kabul ederler. Born'un kendisi bu idealist teoriye bağlılık göstermişse de, daha sonra temel parçacıkların hareketini belirleyen istatistik kanunları birleştiren daha genel bir determinizm anlayışına yaklaşmıştır. Born yeni-pozi-tivizm'i eleştirmiştir.
BOTEV, HRİSTO (1849-76), Bulgar şair ve materyalist filozof. Dünya görüşü aynı zamanda hem devrimci demokrasiyi, hem de ütopyacı sosyalizmi kucaklar. Bulgaristan'da fikirlerini savunduğu Herzen ve Cernişevski'nin büyük etkisi altındaydı. Bulgar köylü devriminin önderi ve ateşli bir yurtsever olan Botev, Türk feodallerinden ve yerli sömürücülerden kurtulundu-ğu zaman ülkesinde sosyalizmin kurulabileceğini düşünüyordu. Köylü komü-nü'nün özünde «sosyalist ilkeler»in bulunduğu görüşündeydi; Marx'm Ka-pitoJ'inin birinci cildinin ve Batı'dâki işçi sınıfı hareketinin etkisi altında kalan Botev, hayatının sonlarına doğru, sosyalizmi kuracak olan sosyal gücün proletarya olduğu sonucuna varmış, fakat, genellikle yoksulları proletarya olarak görmek hatasına düşmüştür. Felsefe bakımından materyalist olan ve görüşlerinde bazı diyalektik unsurlar geliştiren Botev, aynı zamanda bir ateist idi. Fakat, öte yandan, onun Sosyal fenomen anlayışı idealist bir anlayıştı: halk kitlelerinin kurtuluş mücadelesini aklın mükemmelliğinin bir sonucu olarak görüyordu. Estetik alanında Çerniçevski'yi izlemişti; devrimci harekette önemli bir rol oynıyan şiirinde realizm ve devrimci romatizm organik bir biçimde kaynaşmıştır.
Ara
Cevapla


Bu Konudaki Yorumlar
Felsefe Dizini (B) - Yazar: Abidin Ünal - 23-03-2011, 22:23
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 25-05-2011, 14:53
BENZEYİŞ - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:01
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:06
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:11
[Konu Başlığı Yok] - Yazar: Abidin Ünal - 11-07-2011, 21:14



Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi